Muhdesat Nedir? Muhdesatın Aidiyeti Davası ve Şartları

Bir taşınmaz üzerine sonradan inşa ettiğiniz ev veya diktiğiniz ağaçların hukuki durumu ne olur? “Muhdesat”, arsa üzerinde sonradan ve kalıcı olarak yapılan yapı ve eklemeleri ifade eder; bu unsurların kime ait olduğu konusundaki ihtilaflar ise “Muhdesatın Aidiyeti Davası” ile çözüme kavuşur. Özellikle paylı mülkiyet, miras veya ortaklık anlaşmazlıklarında mülkiyet hakkını güvence altına alan bu dava, Türk Medeni Kanunu ve Kadastro Kanunu hükümlerine dayanır. Bu makalede; muhdesat kavramının tanımını, davanın hangi şartlarda ve kimler tarafından açılabileceğini, yargı uygulamasındaki temel noktaları ve sürece ilişkin tüm önemli detayları açık ve anlaşılır şekilde bulacaksınız.

1. Muhdesat Nedir? Tanımı ve Hukuki Kapsamı

Gayrimenkul hukukunda sıkça karşılaştığımız muhdesat kavramı, özellikle taşınmaz mülkiyeti konularında önemli bir yere sahiptir. Peki, muhdesat tam olarak ne anlama gelir ve hukuki açıdan nasıl değerlendirilir?

1.1. Muhdesat Kelimesinin Anlamı ve Kökeni

“Muhdesat” kelimesi, Arapça kökenli olup “sonradan yapılan”, “yeni eklenen” anlamlarına gelir. Türk Dil Kurumu sözlüğünde ise muhdesat, “yeni kurulan, sonradan oluşturulan” olarak tanımlanmaktadır. Bu basit tanım, aslında muhdesatın hukuki boyutunu anlamak için önemli bir başlangıç noktasıdır.

1.2. Muhdesatın Hukuki Tanımı

Hukuki açıdan muhdesat, bir taşınmazın mevcut yapısına sonradan ve kalıcı olarak eklenen bina, tesis, duvar, ağaç, bağ gibi unsurları ifade eder. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19. maddesinde ve Türk Medeni Kanunu’nun 684, 718, 722 ve 729. maddelerinde muhdesat kavramı açıkça yer almaktadır.

Kanuna göre muhdesat, taşınmazın maliki dışında bir başka kişi veya paydaşı tarafından inşa edilen veya dikilen, taşınmazın tamamlayıcı parçası niteliğindeki kalıcı yapılardır. Hukuki niteliği itibarıyla muhdesat, bütünleyici parça (mütemmim cüz) olarak kabul edilir ve kural olarak taşınmazın mülkiyetine tabidir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19. maddesinin 2. fıkrası: “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”

1.3. Muhdesatın Unsurları ve Örnekleri

Muhdesat sayılabilmesi için ilgili unsurun taşınmaz üzerinde kalıcı ve sabit şekilde oluşturulmuş olması gerekir. Bu kapsamda:

  • Yapılar: Bina, ev, duvar, köprü, depo, havuz gibi arazinin üzerine veya altına kalıcı olarak yapılan tüm tesisler.
  • Bitkiler: Kalıcı olarak dikilen ağaçlar, bağlar, bahçeler.
  • Diğer: Toprak altı galeriler, sığınaklar, kaynaklar.

Geçici veya kolayca sökülebilen yapılar (örneğin çadır, prefabrik ev, geçici seralar) ise muhdesat kapsamında değerlendirilmez. Örneğin, Adana tapu avukatı olarak dosyalarda çok sık karşılaştığım kısa ömürlü kavak veya söğüt gibi ağaçlar, ekonomik değeriyle taşınır mal kabul edilirken, meyve bahçesi veya bağ gibi uzun süreli dikimler muhdesat sayılır.


Muhdesat Nedir? Muhdesatın Aidiyeti Davası

Sayfa içeriği:

  33 Dakikalık Okuma

2. Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Nedir?

Muhdesatın aidiyeti davası, bir taşınmaz üzerindeki sonradan yapılan kalıcı yapı, tesis veya dikili ağaçların kime ait olduğunun tespiti amacıyla açılan hukuki davadır. Özellikle paylı mülkiyet, miras, ortaklığın giderilmesi ya da kamulaştırma gibi uyuşmazlıklarda, taşınmazda bulunan muhdesatın sahibinin belirlenmesi ve hakların netleşmesi için başvurulan özel bir dava türüdür. Tespit sonucunda, muhdesatın kime ait olduğu yasal olarak sabitlenir ve olası mülkiyet veya paylaşım ihtilafları önlenmiş olur.


3. Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası Hangi Durumlarda Açılır?

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta güncel ve korunmaya değer bir hukuki yararı bulunması şarttır. Yargıtay ve öğretide kabul edilen görüşe göre; taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm ya da kamulaştırma gibi taşınmazın el değiştirmesini gerektiren istisnai hallerde hukuki yararın varlığı kabul edilir. Aksi durumda veya hukuki yarar ortadan kalkarsa dava usulden reddedilir. Hukuki yararın her aşamada mevcut olması gerekmekte olup, mahkeme tarafından re’sen dikkate alınır.

Hukuki Yarar VAR Sayılan Durumlar:

  • Devam eden ortaklığın giderilmesi davası
  • Başlamış kamulaştırma işlemi
  • Kentsel dönüşüm projesi
  • Mahkemenin muhdesat için verdiği süre

Hukuki Yarar YOK Sayılan Durumlar:

  • Ortaklığın giderilmesi davası kesinleşmişse
  • “İleride lazım olur” düşüncesi
  • Kamulaştırma bedeli ödenmişse
  • Doğrudan sebepsiz zenginleşme davası açılabiliyorsa

4. Muhdesatın Aidiyeti Davası Şartları

4.1. Dava Açma Şartları

  • Muhdesatın varlığı: Taşınmaz üzerinde sonradan ve kalıcı olarak inşa edilen yapı, tesis veya dikili bitki bulunmalıdır.
  • Aidiyet anlaşmazlığı: Muhdesatın kime ait olduğu konusunda gerçek bir uyuşmazlık bulunmalıdır.
  • Hukuki yarar: Davacının, bu tespitin yapılmasında güncel ve korunmaya değer hukuki yararı olmalıdır (HMK m.106).
  • Belge ve delil: Dava açılırken muhdesatın varlığını ve aidiyet iddiasını destekleyen belgeler, sözleşmeler veya tanıklar sunulmalıdır.

Yargıtay 7. HD Kararı: “Tel örgülerin bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya niteliğinde olduğu, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı…”

4.2. Davanın Tarafları

Dava, muhdesatın sahibi olduğunu iddia eden kişi tarafından, taşınmazda paydaş olan ve muhdesatın aidiyetini kabul etmeyen tüm tapu malikleri veya ortaklar aleyhine açılır. Muhdesatın davacıya ait olduğunu açıkça kabul eden ortaklar aleyhine dava açılamaz. Dava, taşınmazdaki tüm ilgili paydaşlara yöneltilmezse, eksik hasım nedeniyle reddedilme riski doğar.

  • 1) Davacı: Muhdesatı yapan/diken kişi, Mirasçılar(Mirasbırakan muhdesatı yapmışsa), Devir alan kişiler (Halefiyet yoluyla hak sahipleri)
📝 Gerçek Hayattan Örnek

Ali Bey 1990’da babasının arsasına ev yapmış. 2020’de Ali Bey vefat etmiş. Şimdi arsada ortaklığın giderilmesi davası var. Ali Bey’in çocukları Ayşe ve Mehmet, babalarının yaptığı evin muhdesatının tespiti için dava açabilirler.

  • 2) Davalılar: Muhdesatı açıkça kabul etmeyen tüm paydaşlar, kamulaştırma var ise idare kurumu, Sessiz kalan veya belirsiz beyanda bulunan malikler, Tapu kaydında görünen tüm hissedarlar (kabul edenler hariç)

Bu konuda Yargıtay’ın çok net bir yaklaşımı vardır: “Muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kayıtsız ve koşulsuz kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin davada taraf olmaları zorunludur.”

4.3. İspat Yükü ve Deliller

Davada ispat yükü davacıya aittir. Muhdesatın davacıya ait olduğunu göstermek için tapu kayıtları, yapı ruhsatı, faturalar, harcama belgeleri, kira veya kullanım sözleşmeleri, tanık beyanları, keşif ve bilirkişi raporları gibi tüm yazılı ve sözlü deliller sunulabilir. Mahkeme, delillerin yeterliliğini ve dayanaklarını titizlikle değerlendirir.

⚖️ Yazılı Deliller

İnşaat ruhsatları, Faturalar (malzeme, işçilik), Sözleşmeler, Banka dekontları, Resmi yazışmalar

⚖️ Tanık Beyanları

Yargıtay, tanık deliline büyük önem verir: “Muhdesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespitine ilişkin davalarda iddiaları ispatlayan bir belge bulunmadığı takdirde tanık delili ve tarafların sunduğu diğer delillerin değerlendirilmesi gerekir.”

Etkili Tanık Profili: Komşular, İnşaatta çalışan ustalar, Muhtarlar, Malzeme satıcıları

⚖️ Keşif ve Bilirkişi İncelemesi

Mahkeme, yerinde keşif yaparak bilirkişi incelemesi yaptırır. Bilirkişi yapının yaşını tespit eder, kullanılan malzemeleri inceler ve yapım tekniğini değerlendirir.

⚖️ Tapu Kaydındaki Beyanlar

Kadastro tutanağında muhdesat beyanı varsa, bu sizin lehinize adi karine oluşturur. Ancak kesin delil değildir, aksi ispatlanabilir.

Yargıtay 7. HD: “Mahkemece davacıya yemin teklifi hakkını kullanıp kullanmayacağı hatırlatılıp, kullanmak istediği takdirde sonucuna göre karar vermek gerekir.”

4.4. Muhdesatın Aidiyeti Davasında Sık Yapılan Hatalar

  • Aidiyet ile mülkiyetin karıştırılması: Davada asıl amaç, muhdesatın kime ait olduğunun tespiti olmasına rağmen, sıklıkla mülkiyet tespiti talep edilmekte ve bu nedenle davalar reddedilebilmektedir. Mahkemeler, mülkiyet talebiyle açılan davaları, koşulları oluşmuşsa aidiyet tespitine çevirebilir ancak esasen taleplerin net ayrılması gerekir.
  • Eksik hasım: Dava, taşınmazdaki tüm paydaşlara veya tapu maliklerine yöneltilmeden açılırsa eksik hasım nedeniyle dava usulden reddedilebilir. Muhdesatın aidiyetini kabul etmeyen tüm ilgililer davalı gösterilmelidir.
  • Yetersiz delil sunulması: Muhdesatın davacıya ait olduğunu ispatlayacak tapu kaydı, ruhsat, fatura, tanık, bilirkişi raporu gibi delillerin eksik veya yetersiz sunulması sıklıkla olumsuz sonuca yol açar.
  • Geçici yapı ve taşınırların yanlışlıkla muhdesat olarak değerlendirilmesi: Kanunen muhdesat sayılmayan (kolayca sökülebilen prefabrik yapılar, geçici seralar, taşınır nitelikteki eşyalar gibi) unsurlar için dava açılması davanın reddine neden olur.
  • Hukuki yarar yokluğu: Davacının güncel ve korunmaya değer hukuki yararı olmadan dava açılması, mahkeme tarafından resen dikkate alınır ve davanın baştan usulden reddine sebep olur. Bu kısmı 3 no’lu başlıkta detaylı açıklamıştık.

4.5. Muhdesat Sahibinin Hakları Nelerdir?

  • Kullanma ve Yararlanma Hakkı: Muhdesat sahibi, tapuda beyanlar hanesinde adına şerh bulunan yapı veya ağaçları kullanma ve bunlardan yararlanma hakkına sahiptir. Yargıtay 8. HD’nin 2008/1994 sayılı kararında belirtildiği üzere, “beyanlar hanesinde gösterilen muhdesata ilişkin bu hak, kişisel hak niteliğinde olmakla birlikte, lehine kurulan kişi yönünden yararlanma hakkı sağlar.”
  • Tespit Davası Açma Hakkı: Muhdesat sahibi, aidiyeti ihtilaflı olan muhdesatın kendisine ait olduğunun tespiti için hukuki yararı olduğu sürece dava açabilir.
  • Tazminat Talep Etme Hakkı: Muhdesatın zarar görmesi, yok edilmesi veya hukuka aykırı olarak el konulması durumunda muhdesat sahibi tazminat talep edebilir.
  • Satış Bedelinden Pay Alma Hakkı: Taşınmazın satışı halinde muhdesat sahibi, muhdesatın değeri oranında satış bedelinden pay alma hakkına sahiptir.
  • Elatmanın Önlenmesi Davası Açma Hakkı: Muhdesat sahibi, muhdesatına müdahale edilmesi halinde tek başına elatmanın önlenmesi davası açabilir.
  • Devir ve Miras Yoluyla İntikal Hakkı: Muhdesat sahibi, haklarını noter onaylı sözleşme ile devredebilir veya ölümü halinde hakları mirasçılarına intikal eder. Mirasçılar, veraset ilamı ile tapudaki şerhi kendi adlarına değiştirebilirler.
  • HMK 165 Uyarınca Dava Açma Süresi Talep Etme Hakkı: Ortaklığın giderilmesi davalarında muhdesat sahibi, aidiyetin tespiti için HMK’nın 165. maddesi uyarınca mahkemeden uygun süre talep edebilir.
  • Sebepsiz Zenginleşme Hükümlerinden Yararlanma: Muhdesatın taşınmaz malikinin rızası dışında ortadan kaldırılması veya kullanılması halinde, muhdesat sahibi Türk Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin hükümleri uyarınca bedel veya tazminat talebinde bulunabilir.

5. Muhdesatın Aidiyeti Davasında Yargılama Süreci

5.1. Görevli ve Yetkili Mahkeme

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir. Dava, taşınmazın tapuda kayıtlı olduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır.

5.2. Dava Dilekçesi ve İçeriği

Dava dilekçesinde; tarafların kimlik ve adres bilgileri, taşınmazın ada-parsel bilgileri, muhdesatın ayrıntılı açıklaması, aidiyet ihtilafının dayanağı, iddiaları destekleyen belgeler (tapular, faturalar, ruhsatlar), tanık veya bilirkişi talepleri, açık ve anlaşılır bir istem bölümü ile yasal dayanaklar yer almalıdır. Dilekçede eksiklik veya belirsizlik olması, davanın reddine veya usulden eksik incelemeye sebep olabilir:

ADANA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

DAVACI: Mehmet YILMAZ – T.C. Kimlik No – Adres

VEKİLİ: Av. Saim İNCEKAŞ – Kayalıbağ Mahallesi, Turhan Cemal Beriker Bulvarı Ziya Algan İş Merkezi No:9 K:5 D:41 01010 Seyhan/Adana

DAVALILAR:

1- Ali ÖZTÜRK – T.C. Kimlik No – Adres

2- Fatma ÖZTÜRK – T.C. Kimlik No – Adres

3- Hasan DEMİR – T.C. Kimlik No – Adres

DAVA KONUSU: Muhdesatın aidiyetinin tespiti

DAVA DEĞERİ: 250.000 TL (İkiyüzelli bin Türk Lirası) – Fazlaya ilişkin haklarımız saklıdır.

AÇIKLAMALAR:

1- Müvekkil davacı, Adana İli, Seyhan İlçesi, Gültepe Mahallesi, 125 ada, 45 parsel sayılı “Arsa” vasfındaki 800 m² yüzölçümlü taşınmazın tapu kaydında 200/800 hissesinin malikidir. (Ek-1: Tapu Senedi Sureti)

2- Dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkil tarafından 15.05.1998 tarihinde inşasına başlanıp 20.11.1999 tarihinde tamamlanan, zemin + 1 normal kattan oluşan, toplam 180 m² kullanım alanlı betonarme karkas bir adet konut bulunmaktadır.

3- Müvekkil, söz konusu konutu kendi imkanları ve masrafları ile inşa ettirmiştir. Yapının inşası sırasında kullanılan malzemelere ilişkin faturalar (Ek-2: Fatura Suretleri), inşaatta çalışan ustalara yapılan ödemelere ilişkin dekontlar (Ek-3: Banka Dekontları) ve yapı kullanma izin belgesi (Ek-4: Yapı Kullanma İzin Belgesi) müvekkilim adına düzenlenmiştir.

4- Taşınmaz üzerindeki diğer paydaşlar ile müvekkil arasında mülkiyetin kullanımı konusunda anlaşmazlık bulunmaktadır. Bu sebeple, davalı Ali ÖZTÜRK tarafından Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2024/156 Esas sayılı dosyası ile taşınmaz hakkında ortaklığın giderilmesi davası açılmıştır. (Ek-5: Dava Dilekçesi Sureti)

5- Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15.03.2024 tarihli ara kararı ile “taşınmaz üzerinde bulunan yapının kime ait olduğunun tespiti için muhdesat iddiasında bulunan tarafa 30 gün süre verilmesine” karar verilmiştir. (Ek-6: Ara Karar Sureti)

6- Ortaklığın giderilmesi davası yargılaması sırasında, davalılar müvekkilimin muhdesat iddiasını kabul etmemiş, yapının tüm ortaklar tarafından müştereken yaptırıldığını ileri sürmüşlerdir. Oysa ki, yapının inşası sırasında davalılardan herhangi bir maddi katkı alınmamış, tüm masraflar müvekkilim tarafından karşılanmıştır.

7- Müvekkilimin bahse konu yapıyı kendi nam ve hesabına yaptırdığı, komşular ve mahalle muhtarı tarafından da bilinmektedir. Bu husus, dinlenecek tanık beyanları ile de sabittir.

8- Ortaklığın giderilmesi davasında taşınmazın satış yoluyla tasfiyesine karar verilmesi halinde, müvekkilime ait muhdesatın değerinin satış bedelinden ayrılarak müvekkilime ödenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, söz konusu yapının müvekkilim tarafından inşa edildiğinin mahkemece tespit edilmesinde hukuki yarar bulunmaktadır.

HUKUKİ SEBEPLER: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 684, 718, 722, 723, 724; 3402 sayılı Kadastro Kanunu m. 19/2; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 106; 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve ilgili sair mevzuat hükümleri.

HUKUKİ DELİLLER: 1- Tapu kayıtları 2- Yapı kullanma izin belgesi 3- Faturalar ve ödeme belgeleri 4- Tanık beyanları (İsim ve adresleri duruşmada bildirilecektir) 5- Keşif ve bilirkişi incelemesi 6- Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2024/156 E. sayılı dosyası 7- Tarafların yemin ve beyanları 8- Her türlü yasal delil

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle, Sayın Mahkemenizden;

1- Adana İli, Seyhan İlçesi, Gültepe Mahallesi, 125 ada, 45 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan zemin + 1 normal kattan oluşan toplam 180 m² kullanım alanlı betonarme karkas konutun (muhdesatın) müvekkilim Mehmet YILMAZ tarafından inşa edildiğinin/meydana getirildiğinin TESPİTİNE,

2- Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına,

Karar verilmesini müvekkil adına saygılarımla arz ve talep ederim. 05.04.2024

Davacı Vekili Av Saim İncekaş

EKLER: 1- Vekaletname 2- Tapu senedi sureti 3- Faturalar 4- Banka dekontları 5- Yapı kullanma izin belgesi 6- Ortaklığın giderilmesi davası dilekçesi sureti 7- Mahkeme ara kararı sureti

Muhdesatın tespiti konusundaki farklı dilekçe örneklerini incelemek için ilgili yazımızı okuyabilirsiniz. Muhdesat davasına verilecek cevap ve itiraz dilekçesi örneklerini incelemenizi de öneririm.

5.3. Dava Açma Süresi

Muhdesatın aidiyetinin tespiti davası için kanunda genel bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Ancak, ortaklığın giderilmesi, kamulaştırma gibi işlemler sırasında mahkemece verilen süreye uyulması gerekir. Özellikle ilgili mahkemenin ara kararında verilen süre zarfında dava açılması zorunludur; aksi takdirde davacı bu haktan mahrum kalabilir.

5.4. Harç ve Yargılama Giderleri

Bu davalar nispi harca tabidir. Davacı, muhdesatın değerinden kendi payına isabet eden kısım üzerinden harç öder. Yargılama giderleri ve avukatlık ücreti de, kabul oranına ve dava konusu değere göre paylaştırılır. Mahkeme, yargılama sonunda kararlaştırılan değer üzerinden harç ve giderleri hükmeder; zeminin bedeli harca dahil edilmez, sadece muhdesatın değeri esas alınır. (Harç Hesaplama Formülü: Başvuru Harcı = Muhdesat Değeri × %6,831 – 2025 yılı için)


6. Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) ve Muhdesat İlişkisi

Ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu), birden fazla kişiye ait taşınmazlardaki ortaklığı sona erdiren bir dava türüdür. Paylı veya elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan biri artık ortaklığı sürdürmek istemediğinde bu davayı açar.

Ortaklığın giderilmesi davasına konu taşınmaz çoğu zaman boş bir arsa değildir. Üzerinde ortaklardan birinin yaptığı ev, ahır, depo veya diktiği meyve ağaçları bulunabilir. İşte bu noktada ise taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin belirlenmesi önemlidir. Taşınmaz ortaklar arasında paylaşıma veya satış davasına konu olduğunda, muhdesatın hangi paydaşa ait olduğu hususunun öncelikle netleşmesi gerekir. Taşınmazın tapu kütüğünün beyanlar hanesinde muhdesatın belirli maliklere ait olduğuna ilişkin kayıt varsa ya da tüm maliklerin oybirliğiyle muhdesatın aidiyetini kabul ettiği durumlarda mahkeme, satış bedelini buna göre paylaştırır. Aksi takdirde, mahkeme muhdesatın aidiyetini ön mesele yaparak çözmeli veya taraflara muhdesatın aidiyetinin tespiti için süre vermeli ve bu dava sonucunu beklemelidir. Sonuç olarak bu süreçte muhdesatın tespiti, satış bedelinin paylaşımı açısından doğrudan ilgili ve zorunludur.

⚠️ Mahkeme süre verdi ama dava açmazsam ne olur?

Muhdesat iddiasından vazgeçmiş sayılırsınız. Taşınmaz satıldığında, muhdesat bedeli için hak iddia edemezsiniz. Satış bedeli normal paylaşım oranlarına göre dağıtılır.

💭 Muhdesat davamı kazanırsam satış bedelinden ne kadar alırım?

Önce bilirkişi muhdesatın arsanın değerini ne kadar artırdığını tespit eder. Sonra bu oran üzerinden satış bedelinden payınız hesaplanır. Normal hissenize ek olarak muhdesat payı da alırsınız.

💭 Diğer ortaklar muhdesatımı kabul ederse ayrıca dava açmama gerek var mı?

Kesinlikle hayır! Tüm ortaklar muhdesatın size ait olduğunu kabul ederse, ayrıca dava açmanıza gerek yoktur. Mahkeme doğrudan muhdesatı dikkate alarak satış bedelini paylaştırır. Ayrı açtığınız dava hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddedilir.

💭 Muhdesatım için ayrı satış istiyorum?

Muhdesat arzla birlikte yani üzerinde bulunduğu ana arsa ile birlikte satılır, ayrı satılamaz.

Yargıtay 14. HD Kararı (Muhdesat Her Zaman Arzla Birlikte Satılır): “Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir.”

Yargıtay 18. HD (Satışta Muhdesat Bedelinin Arza Oranı Esas Alınır, Tapudaki Şerh Bedeli Yeterli Olmaz): “Oran kurulurken muhdesatların ve arzın dava tarihi itibarı ile ayrı ayrı değerleri tespit edilerek ve bu değerler toplanıp taşınmazın tüm değeri saptandıktan sonra bulunan değer, muhdesat ve arzın değerine ayrı ayrı oranlanarak yüzde itibarı ile ne kadarının muhdesata, ne kadarının da arza isabet ettiği belirlenmelidir.”

Yargıtay 14. HD (Bekletici Mesele Yapma Zorunluluğu): “Mahkemece muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin bu davanın bekletici mesele yapılması ve ortaklığın giderilmesi davasında satış bedelinin bu davanın sonucuna göre dağıtılması gerekir.”


7. Kamulaştırma ve Kentsel Dönüşümde Muhdesat

Kamulaştırma ve kentsel dönüşüm uygulamalarında muhdesatın aidiyetinin belirlenmesi hususu önemli yer tutar. Kamulaştırma sırasında taşınmaz malikinden başka kişilere ait muhdesatın varlığı halinde, bu muhdesatın aidiyetinin mahkemece tespit edilmesi gerekir. Muhdesat sahibinin hakkı ayni değil, kişisel hak olarak değerlendirilir ve muhdesatın değeri ilgili kişiye ödenir. Kentsel dönüşüm süreçlerinde ise muhdesatın aidiyetinin belirlenmesi, taşınmazın yeniden paylaşımı veya dönüşüm sonrası taşınmazdan elde edilecek haklar açısından zaruridir. Bu nedenle, muhdesatın tespiti davaları kamulaştırma veya kentsel dönüşüm uygulamaları sırasında sıklıkla gündeme gelir ve taşınmazın hukuki durumunu netleştirir.


8. Muhdesat Bedeli ve Sebepsiz Zenginleşme

8.1. Muhdesat Üçüncü Kişiye Aitse Ne Olur?

Bazen muhdesat, taşınmazın ortaklarından birine değil, tamamen üçüncü bir kişiye ait olabilir. Muhdesat, taşınmaz sahibinden farklı bir kişiye ait ise, taşınmazın mülkiyetinin devri veya satışı sırasında bu muhdesatın aidiyetinin ayrıca tespiti gerekir. Muhdesat sahibinin hakkı, ayni bir hak değil, taşınmaz maliki karşısında ileri sürülebilen kişisel bir alacak hakkıdır. Muhdesat sahibi, taşınmaz malikinden muhdesatın bedelini talep edebilir veya muhdesat sebebiyle oluşan sebepsiz zenginleşmenin iadesini isteyebilir. Bu bedel, muhdesatın taşınmazdaki değer artırıcı etkisine göre belirlenir.

Yargıtay 6. HD (Muhdesat Sahibi 3. Kişiye Satış Davasından Pay Verilmez, Ayrı Sebepsiz Zenginleşme Davası Açmalıdır): “Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.”

8.2. Ruhsatsız veya Kaçak Yapılar

Hukuka aykırı şekilde yapılan bu tür muhdesatlar için taşınmaz malikinin tazminat talebi, yapının kaldırılmasını isteme (kal davası) ya da yıkım talepleri gündeme gelebilir. Muhdesatın ruhsatsız olması durumunda:

  • Yıkım kararı varsa değer tespitinde dikkate alınmaz.
  • İmar barışından yararlanmışsa normal muhdesat gibi değerlenir.
  • Yıkım kararı yoksa mahkeme somut duruma göre karar verir, af beklentisi varsa bekler.

Yargıtay 18. HD (İmar Barışından Yararlanan Yapılar – 2023 Kararı): “İmar barışından yararlanan yapılar, kentsel dönüşümde muhdesat olarak değerlendirilir. Ruhsat eksikliği değer tespitine engel değildir.”

8.3. Muhdesat Arzın Değerini Artırmıyorsa

Muhdesatın, üzerinde bulunduğu taşınmazın değerini artırmadığı durumlarda, muhdesat sahibi herhangi bir bedel veya sebepsiz zenginleşme talebinde bulunamaz. Sebepsiz zenginleşmenin oluşabilmesi için muhdesatın taşınmazın ekonomik değerini artırmış olması şarttır. Değeri artırmayan, aksine değeri azaltan veya ekonomik anlamda etkisiz kalan muhdesatlar için bedel talebi mümkün değildir ve mahkemeler bu tür talepleri reddeder.


9. Haksız Yapı ve Muhdesat İlişkisi

9.1. Haksız Yapı Kavramı

Haksız yapı, hukuken geçerli bir hakka veya izne dayanmaksızın başkasına ait taşınmaz üzerine yapılan kalıcı yapılardır. Türk Medeni Kanunu’nun 722-724. maddelerinde düzenlenen haksız yapı kavramı, muhdesat hukukunda önemli yer tutar. Haksız yapının temel özelliği, taşınmaz maliki ile yapı sahibinin farklı olması ve taşınmaz malikinin açık rızası veya hukuki dayanağı bulunmadan yapının inşa edilmesidir. Paylı veya elbirliği mülkiyetinde, ortakların izni olmadan tek taraflı yapılan eklemeler de haksız yapı niteliğindedir.

9.2. Tazminat ve Yıkım (Kal) Talepleri

Haksız yapı nedeniyle taşınmaz maliki, TMK 722-724 hükümleri kapsamında çeşitli taleplerde bulunabilir. Malik, öncelikle yapının kaldırılmasını (kal) isteyebilir. Kaldırma işlemi aşırı zarara neden olmayacaksa, yapı sökülerek taşınmaz önceki haline getirilir. Ancak söküm işlemi taşınmaza zarar verecekse, taşınmaz sahibi yapıyı yapan kişiye uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran kişi kötü niyetliyse, taşınmaz maliki ayrıca zararının tamamını talep edebilir. Titiz takip ve değerlendirme gerektiren bir süreçtir.

9.3. Mülkiyetin Devri Talebi

Türk Medeni Kanunu’nun 724. maddesine göre, yapının değeri açıkça taşınmazın değerinden fazla ise, iyi niyetli olan taraf, uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli kısmının mülkiyetinin kendisine devredilmesini talep edebilir. Bu durumda mahkeme, yapı ve arazi değerini karşılaştırarak, taşınmazın tamamının ya da bir kısmının yapı sahibine devrine hükmedebilir. Bu hüküm, muhdesat ile taşınmaz mülkiyeti arasındaki dengeyi sağlayan önemli bir düzenlemedir ve somut olayın özelliklerine göre değerlendirilir.


10. İlgili Kanun ve Maddeler

Türk Medeni Kanunu (TMK) – Muhdesat Hukukunun Ana Kaynağı:

  • TMK Madde 722Zilyetlik hakkında genel hükümler Zilyetlik, bir şey üzerinde fiilen hâkimiyeti elinde bulunduran kimsenin hukuki durumudur.
  • TMK Madde 724Zilyetliğin korunması Zilyet, zilyetliğini her türlü saldırıya karşı koruyabilir.
  • TMK Madde 729Zilyetliğin sonuçları İyiniyetli zilyet, eşyadan elde ettiği ürünleri alıkoyabilir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu – İstisnai Haller:

  • Kadastro Madde 12/3: Kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren hak düşürücü süre
  • Kadastro Madde 19/2: Muhdesatın cinsi ve aidiyeti ile ilgili tapu kayıtlarında yapılacak işlemler

766 sayılı Tapulama Kanunu: (Yürürlükten kaldırılmıştır ancak eski tespitlerde geçerli olabilir)

  • Tapulama Madde 40: Muhdesat şerhinin tapu kütüğüne işlenmesi ve beyanlar hanesi düzenlemeleri

Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) – Dava Usul ve Kuralları:

  • HMK Madde 106/2: Tespit davalarında güncel hukuki yarar şartı
  • HMK Madde 115: Usulden ret ve hukuki yarar yokluğu halleri
  • HMK Madde 165: Bekletici mesele kurumunun uygulanması

Türk Borçlar Kanunu (TBK) – Sebepsiz Zenginleşme Koruması:

  • TBK Madde 77 (eski BK m. 61): Sebepsiz zenginleşme hükümleri
💭 Maddelerin Tam Metni

Kanun maddelerinin tam metnine sayfanın sağ tarafında bulunan “İlgili Mevzuat” butonundan ulaşabilirsiniz.


11. Yargıtay Kararları Işığında Muhdesatın Aidiyeti Davası

11.1. Muhdesatın Niteliği İle İlgili Emsal Kararlar

11.1.1. Muhdesat Sahibine Kişisel Hak Sağlar, Mülkiyet Hakkı Bahşetmez ve Ayni Hak Karşısında Üstünlük Sağlamaz

Muhdesatın üzerinde bulunduğu ana taşınmaza bağlıdır ve tapunun beyanlar hanesine muhdesat şerhi işlenmiş olsa dahi, bu sahibine ayni hak değil yalnızca kişisel hak sağlar, ayni hak ile kişisel hakkın çatışması halinde ise kural olarak ayni hakka üstünlük tanınır. Ayrıca Yargıtay, imar veya ıslah imar işlemleri nedeniyle özel bir yasa düzenlemesi varsa çözümün bu kapsamda aranacağı, uyuşmazlığın sağlıklı çözümü için ise taşınmazın geçmişine ve binanın yapım zamanına ilişkin eksiklerin araştırılması gerektiği ifade edilmiştir (🧾 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 14.04.1993, 54/163 K.).

11.1.2. Muhdesatın Taşınmazın Bütünleyici Parçası Olduğu ve Ayrı Mülkiyete Konu Olamayacağı Kabul Edilmiştir

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda, muhdesatın hukuki niteliği açıkça belirlenmiş ve “bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçlar” olarak tanımlanmıştır. Kararda, muhdesatın taşınmazın “mütemmim cüzü” (bütünleyici parçası) olduğu, geçici ve taşınabilir olmadığı, taşınmaza sıkı sıkıya bağlı bulunduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla muhdesatın arazi mülkiyetinden bağımsız olarak ayrı bir mülkiyet hakkı yaratamayacağı, aksine taşınmazla birlikte değerlendirilmesi gerektiği açıkça vurgulanmıştır (🧾 Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, 22.12.1995 tarih, 1994/1 E., 1995/3 K.)

11.1.3. Tel Örgünün Sökülüp Götürülebilir Eşya Niteliği Nedeniyle Muhdesat Aidiyeti Davasına Konu Olamayacağı

Taşınır nitelikte olan yapıların muhdesat kapsamı dışında tutulması gerektiği kesin kurala bağlanmış olup, “davacı tarafından kendisine ait olduğunu öne sürerek tespitini istediği tel örgülerin bütünleyici parça niteliğinde olmayıp her zaman için sökülüp götürülebilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan eşya (teferruat) niteliğinde olduğu” tespiti yapılarak tel örgülerin muhdesat tanımına girmediği açıklanmıştır. Mahkeme, “bu nitelikteki eşyalar yönünden muhtesat aidiyeti davası açılamayacağı” hükmüyle sökülebilir ve taşınabilir nitelikteki yapılar için muhdesat tespiti davası açılmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu karara bağlamış, böylece muhdesat kavramının sadece taşınmaza kalıcı olarak bağlı bulunan bütünleyici parçalarla sınırlı olduğunu vurgulamıştır. (🧾 Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 23.01.2013 tarih, 2012/7068 E., 2013/365 K.)

11.1.4. Kolayca Sökülebilen ve Taşınabilen Seralar Muhdesat Sayılmaz, Aidiyet Davasına Konu Edilemez

Temelsiz ve çelik profilden yapılmış açık ve kapalı seraların, cam ve plastik örtülü yan ve çatı yapılarıyla birlikte menkul (taşınabilir) eşya niteliğinde olduğu, bu nedenle muhdesat olarak kabul edilemeyeceği kabul edilir. Dolayısıyla, kolayca sökülüp taşınabilen ve taşınmazdan ayrılması mümkün olan yapıların muhtesat niteliği bulunmadığından, bunlara yönelik aidiyet tespiti taleplerinin hukuki yarar yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerektiği açıkça ortaya konmuştur (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 28.01.2016, 2014/16267 E., 2016/1489 K.).

11.1.5. Tapu Kütüğünde Muhdesat Şerhi Kişisel Hak Sağlar, Aynî Hak veya Mülkiyet Kısıtlaması Doğurmaz

Yüksek Mahkeme, tapulama kütüğünün beyanlar hanesine Tapulama Yasası’nın 40. maddesi uyarınca verilen muhdesat şerhinin, yalnızca bir fiilî durumun tespitine yaradığına ve sahibine intifa veya irtifak gibi aynî bir hak sağlamayacağına, ayrıca arz sahibinin mülkiyet hakkını da kısıtlamayacağına hükmetmiştir. Muhdesatın kime ait olduğuna dair şerh, o kişiye sadece kişisel hak tanıdığından, taşınmazın asıl maliki Medeni Kanun’un 618. maddesine dayanarak elatmanın önlenmesini talep edebilir; mahkemece kişisel hakka üstünlük tanınarak davanın reddi doğru görülmemiştir. (🧾 Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 04.02.1974, 806/622 K.).

11.1.6. Muhdesat Sahibi ve Bilgilerinin Tapu Kütüğünün Beyanlar Hanesinde Gösterilmesi Tazminat ve Alacak Taleplerine Güvence Sağlar

Yüksek Mahkeme Kurulu, başkasına ait taşınmaz üzerine muhdesat yapan kişinin, taşınmaz maliki karşısında tazminat veya alacak talebinde bulunabilmesinin güvence altına alınması amacıyla, muhdesatın ve bunu meydana getiren kişinin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesinin öngörüldüğünü belirtmiştir. Somut olayda da, taşınmaz orman dışına çıkarıldığı tarihte oluşturulan muhdesatın sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebinin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır (🧾 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 08.03.2006, 8/51 K.).

11.1.7. Yabani Zeytinliklerin Aşılanması Muhdesat Sayılır

Kararda, yabani zeytinliklerin aşılama yoluyla zeytinliğe dönüştürülmesiyle yeni bir durum ortaya çıkacağı ve bunun da muhdesat olarak kabul edilmesi gerektiği ifade edilmiştir (🧾 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 02.10.1991, 311/450 K.).

11.1.8. Orman Sayılan Kamu Mallarında Muhdesat Şerhi Konulamaz

Hukuk Dairesi, taşınmazın orman niteliğinde olduğu durumlarda, ormanların kamu malı olması nedeniyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19. maddesine göre tapuya muhdesat şerhi verilmesinin mümkün olmadığını açıkça belirtmiştir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, aleyhe bozma yasağının da kapsamı dışında tutulmuş ve mahkemece kamu malı niteliğindeki devlet ormanında muhdesat şerhi konulmasının yasal ve usule uygun olmadığına karar verilmiştir (🧾 Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, 28.09.1995, 1636/11088 K.).

11.1.9. Kuyu Muhdesat Sayılamayacağından Tapusunun İptaline Karar Verilemez

Kararda özellikle “krokide (B) harfi ile gösterilen kırmızı renkli kalemle boyalı kuyu olarak kullanılan, kuyunun muhdesat sayılamayacağı nedeni ile tapunun iptaline dair isteğin reddine karar vermek gerekirken, kabulüne karar verilmesi” hukuka aykırı bulunmuştur. (🧾 Yargıtay 14. HD., 28.1.1993 tarih, E. 1992/4670, K. 1993/605)

11.1.10. Muhdesat Hakkında Tapu Tescili Değil, Beyanlar Hanesinde Gösterilmesine Karar Verilmelidir

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, kadastro mahkemelerinde taşınmaz üzerindeki muhdesatın tapuya tesciline değil, sadece tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. (🧾 Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, 19.01.2004, 255/1268 K.).

11.1.11. Mera Olarak Sınırlandırılan Taşınmazlarda Muhdesat Yapılamaz

Yüksek mahkeme kararında, “taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde; bu parselin orta malı mera olarak sınırlandırılıp özel siciline tesciline karar verilmesi” gerektiği belirtilmiş ve özellikle “merada muhdesat olamayacağı hususunun gözetilmesi” gerektiği vurgulanarak, mera vasfındaki taşınmazlar üzerinde herhangi bir yapı veya tesisin bulunmasının hukuken mümkün olmadığı açık şekilde ortaya konulmuştur. (🧾 Yargıtay 20. HD., 8.7.1998 tarih, E. 1998/6604, K. 1998/7179)

11.2. Muhdesat Davasında Hukuki Yarar ve Bekletici Meseleye Dair Emsaller

11.2.1. Muhdesat Tespiti Davasının Ancak Ortaklığın Giderilmesi, Kentsel Dönüşüm ve Kamulaştırma Gibi İstisnai Durumlarda Açılabileceği

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında muhdesat tespiti davalarının açılabilmesi için güncel hukuki yarar şartı aranarak “Tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (HMK m. 106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir” belirtilmiş ve bu güncel hukuki yararın ancak “taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması, Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesi hükmünün uygulanma imkânının bulunması gibi istisnai durumlarda” bulunduğu kabul edilmiştir. Kararda açıkça vurgulandığı üzere, muhdesat tespiti davası kural olarak açılamayacak olup, yalnızca belirtilen istisnai durumlarda güncel hukuki yarar sebebiyle bu davaların görülebileceği hükme bağlanmıştır. (🧾 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 22.10.2019 tarih, 2017/8-1854 E., 2019/1096 K.)

11.2.2. Ortaklığın Giderilmesi Davasının Açılmamış Sayılması Sonrası Muhdesat Tespiti Davasının Güncel Hukuki Yarar Eksikliği Nedeniyle Usulden Reddi

Daha önce açılmış olan ortaklığın giderilmesi davasının “açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup ilgili mahkeme hükmü 01.12.2015 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiş bulunduğu, derdest izale-yi şuyu davası bulunmadığı için davacının tespit davası açmasında güncel hukuki yararının bulunduğundan söz edilemez” tespiti yapılarak muhdesat tespiti davasının açılabilmesi için gerekli olan istisnai durumun ortadan kalktığı Yargıtayca belirlenmiştir. Mahkeme, alt derece mahkemesinin “hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine (HMK mad. 115) karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esası incelenerek kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir” ifadesiyle güncel hukuki yarar bulunmayan muhdesat tespiti davalarının esastan değil usulden reddedilmesi gerektiğini hükme bağlamış ve alt mahkemenin esasa girerek karar vermesini hukuka aykırı bulmuştur. (🧾 Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 18.01.2018 tarih, 2014/589 E., 2018/589 K.)

11.2.3. Ortaklığın Giderilmesi Davasında Muhdesat Uyuşmazlığı Çıkması Halinde HMK m.165 Uyarınca Süre Verilmesi ve Bekletici Mesele Yapılması

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi kararında ortaklığın giderilmesi davasında muhdesat uyuşmazlığının çıkması durumunda izlenecek prosedür açıklanarak “Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK’nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir” denilmiştir. Kararda ayrıca “Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir” ifadesiyle muhdesat tespiti davasının bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlandırılması gerektiği hükme bağlanmıştır. (🧾 Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 27.01.2021 tarih, 2017/899 E., 2021/398 K.)

11.2.4. Tazminat Davasında “Çoğun İçinde Az da Vardır” Kuralı Gereği Muhdesat Aidiyetinin Tespiti Talebi de Vardır ve Yetkili Mahkeme Taşınmazın Bulunduğu Yerdir

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 2021/12187 E., 2021/13501 K. sayılı kararında, davacının hazine arazisi üzerindeki ağaçların davalılar tarafından kesilmesi nedeniyle tazminat talep ettiği olayda, tazminat talebinin içerisinde “çoğun içinde az da vardır” kuralı gereği muhdesat aidiyetinin tespiti talebinin de bulunduğu, muhdesat aidiyetinin tespiti davalarının ise taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilmiştir (🧾 Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 2021/12187 E., 2021/13501 K., 22.11.2021).

11.3. Muhdesat Tespitinde İspat ve Deliller Yargıtay Kararları

11.3.1. Muhdesat İnşa Edenin Tespitinde Tanık Beyanının Zorunlu Delil Niteliği ve Keşifte Tanık Dinlenme Mecburiyeti

Yüksek Mahkeme muhdesat davalarında ispat yükünün nasıl yerine getirileceği detaylı şekilde düzenlenmiş olup, “muhdesatın kim tarafından, hangi gelir ile kimin adına ve hesabına, ne zaman ve ne şekilde yaptırıldığına dair detaylı hususların tespiti yapılması gerekmektedir” ilkesi benimsenmiştir. Mahkeme, “tanık dinlenilmeden, bilirkişi beyanı esas alınarak hüküm tesis edilmiştir” tespitini yaparak sadece bilirkişi raporuna dayanan kararların hukuka aykırı olduğunu vurgulamış ve “davacı, dava dilekçesinde tanık isimlerini de bildirmiştir, keşif incelemesi esnasında tanıkların davetiye ile keşif yerine çağrılarak taşınmaz başında yapılacak keşifte dinlenilmesi gerekmektedir” şeklinde tanık dinlenme usulünü kesin kurala bağlamıştır. Yargıtay’ın diğer kararında da “muhdesatın kim tarafından meydana getirildiğinin tespitine ilişkin davalarda iddiaları ispatlayan bir belge bulunmadığı takdirde tanık delili ve tarafların sunduğu diğer deliller değerlendirilmelidir” ifadesiyle belge yokluğunda tanık beyanının vazgeçilmez delil türü olduğu açıklanmıştır. (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 14.01.2020 tarih, 2016/10573 E., 2020/140 K. ve 11.09.2014 tarih, 2013/23317 E., 2014/15788 K.)

11.3.2. Muhdesat İddiasında Yapının Yapımı İçin Satılan Taşınmaz Kayıtları ve Yemin Dahil Tüm Deliller Eksiksiz Toplanmalıdır

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, “davacı dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan yapının kendisi tarafından meydana getirildiği iddiasını ispatlamak için tapu kaydı, muhdesatın yapımına ilişkin belgeler, ortaklığın giderilmesi dosyası, taşınmazın satışına ilişkin yazılı sözleşme, tanık, bilirkişi, yapının yapımı sırasında satılan taşınmazlara ait kayıtlar, yemin vs. delile dayanmıştır” tespitini yaparak, muhdesat aidiyetinin ispatında kullanılabilecek delilleri sıralamıştır. Kararda, “mahkemece, davacı tarafın bildirdiği delillerin tamamı toplanmadan, özellikle davacının yapının yapımı sırasında sattığını veya yapıyı yapan müteahhide temlik ettiğini ileri sürdüğü taşınmazlara ait kayıtlar eksiksiz bir şekilde getirtilmeden” karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilmiş, ayrıca “davacı dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı halde davacının yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılmadan karar verilmiştir” denilerek, delil toplama aşamasındaki eksiklikler nedeniyle hükmün bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır. (🧾 Yargıtay 7. HD., T. 03.10.2022, E. 2022/2295, K. 2022/5745)

11.3.3. Muhdesat İddiasında Para Gönderme Somut Bilgi ve Tarihe Dayanmayan Tanık Beyanlarıyla İspatlanamaz

Yargıtay kararında; davacının murise binanın kendi adına yapımı için para gönderdiğine dair iddiasını yalnızca somut bilgi ve tarihe dayanmayan tanık beyanları ile ispatlamasının yeterli olmadığını, bu nedenle dava konusu muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilemediğini belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararını kaldırıp ilk derece mahkemesi kararını bozmuştur (🧾 Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 22.05.2023, 2022/847 E., 2023/2751 K.).

11.3.4. Muhdesata Emek ve Ekonomik Katkı Sağlamak veya Fiili Kullanım Tek Başına Mülkiyet Hakkı Doğurmaz

Davacılar ile davalıların murisinin muhdesatın yapılmasında emek ve ekonomik katkı sağlamaları, muhdesatın davacılar tarafından meydana getirildiğinin kesin ispatı için yeterli değildir, muhdesatın davacılar tarafından kendi nam ve hesabına ve kendi kazançlarıyla yapıldığının ispatlanamadığı kabul edilmiştir. Ayrıca, bu katkı sebebiyle tazminat talep edilemeyeceği, sebepsiz zenginleşme gereğince ayrıca eda davası açılabileceği ve uzun süredir süregelen fiili kullanımın aidiyet için tek başına belirleyici olamayacağı gerekçesiyle hükmü bozmuştur (🧾 Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 07.06.2023, 2023/404 E., 2023/3156 K.).

11.4. Muhdesatın Paylaştırılmasıyla İlgili Emsal Kararlar

11.4.1. Ortaklığın Giderilmesinde Muhdesatın Arsayla Birlikte Satılması ve Satış Bedelinin Değer Oranlarına veya Muhdesat Aidiyetine Göre Paylaştırılması Gerekir

Kararda, ortaklığın giderilmesi davasında muhdesatın bulunması halinde “paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir” belirtilmiş ve “muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa” muhdesatın değer artışının hesaplanması gerektiği açıklanmıştır. Kararda “dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir… bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%…) oran kurulmak suretiyle belirlenir” denilerek değerleme yöntemi açıklanmış ve “Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır” şeklinde satış bedelinin paylaştırılma usulü hükme bağlanmıştır. (🧾 Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 15.09.2020 tarih, 2020/2318 E., 2020/4982 K.)

11.4.2. Muhdesatın Aidiyeti İhtilaflıysa Öncelikle Mahkemede Tespit Edilmeli, Aksi Halde Satış Bedeli Sebepsiz Zenginleşme Hükümleriyle Paylaştırılır

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, üzerinde muhdesat bulunan taşınmazlarda paydaşlar arasında aidiyet konusunda ihtilaf varsa, mahkemece ilgili davanın açılması için süre verilmesi ve dava açılırsa sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtmiştir. Aksi halde, taşınmaz üzerindeki muhdesat ile birlikte satılarak, sebepsiz zenginleşme hükümleri saklı kalmak kaydıyla, satış bedelinin tapudaki pay oranında paydaşlara dağıtılması gerektiği vurgulanmıştır (🧾 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 18.09.1991, 266/413 K.).

11.4.3. Muhdesatın Aidiyeti Şerh veya İttifakla Belirlenmemişse Satış Bedeli Paydaşlara Oranında Dağıtılır

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, satış yoluyla ortaklığın giderilmesi davalarında taşınmaz üzerindeki muhdesatların (bina, ağaç vs.) arzın bütünleyici parçası sayılarak taşınmazla birlikte satılması gerektiğini, ancak muhdesatın kime ait olduğuna dair tapuda şerh ya da taraflar arasında ittifak yoksa satış bedelinin tüm paydaşlara, payları oranında dağıtılması gerektiğini vurgulamıştır. Muhdesat üçüncü kişiye aitse, bu kişiye satış bedelinden pay verilmesi mümkün değildir. Olayda elma ağaçlarının aidiyeti hususunda şerh veya ittifak bulunmadığından, satış bedelinin doğru şekilde paylaştırılmadığı ve kararın hatalı olduğu belirtilmiştir (🧾 Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 27.05.2002, 3515/3688 K.).

İmar Kanunu 18. Maddesindeki Bina İstisnası Ağaç ve Diğer Muhdesatlara Genişletilemez, Taşınmazla Birlikte Yeni Malike Geçer

11.4.4. Hazine Taşınmazının Beyanlar Hanesindeki Muhdesat Kaydı Kişisel Hak Olup Mirasçılara Yararlanma Hakkı Sağlar

Yargıtay, Hazine adına kayıtlı taşınmazın “tapu kaydının beyanlar hanesinde 11 adet zeytin ağacının Süleyman oğlu Ziya’ya ait olduğu” yazılı olduğu davada, Ziya’nın mirasçısı olan davacının elatmanın önlenmesi talebini haklı bulmuştur. Kararda, “dava konusu zeytin ağaçları, kadastro tespiti sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 19. maddesi hükmü gözönünde tutularak beyanlar hanesinde gösterilmiştir” tespiti yapılarak, “beyanlar hanesinde gösterilen muhdesata ilişkin bu hak, kişisel hak niteliğinde olmakla birlikte, lehine kurulan kişi yönünden yararlanma hakkı sağlar” ilkesi ortaya konulmuş, “Hazine beyanlar hanesindeki şerhin silinmesini istemediğine göre, davacı ve diğer ortakların yararlanmasına karşı konulamaz” denilerek davacının tek başına koruma davası açabileceği ve ıslah yoluyla işgal tazminatı talep edebileceği kabul edilmiştir. (🧾 Yargıtay 8. HD., T. 08.05.2008, E. 2008/1994, K. 2008/2553)

11.4.5. İmar Kanunu 18. Maddesindeki Bina İstisnası Ağaç ve Diğer Muhdesatlara Genişletilemez, Taşınmazla Birlikte Yeni Malike Geçer

Kararda, “İmar Kanununun 18. maddesi bu kuralın aksine bir düzenleme ile, üzerinde bina bulunan hisseli taşınmazın şuyulandırılması sadece zemine ait olup” şeklinde binalar için istisna getirildiği ancak “İmar Kanununun 18. maddesindeki bu hüküm sadece binalar için konulmuş olup, kıyas yolu ile bu hükmün ağaç vs. gibi bina kavramı dışında kalan muhdesatlar yönünde genişletmek mümkün değildir” tespiti yapılarak, “davalıya aktarılan parsel üzerinde bulunan dava konusu ağaçlar, duvar kuyu ve diğer muhdesatlarda yer ile birlikte davalının mülkiyetine geçmiştir” sonucuna varılmış, haksız zenginleşme konusunun ayrıca değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. (🧾 Yargıtay 13. HD., T. 21.12.2001, E. 2001/10173, K. 2001/11882)

11.4.6. Tapulu Taşınmazın Haricen Satışı Geçersiz Olsa da Alıcının Muhdesat Yapmadaki İyi Niyetini Kanıtlar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, “tapulu bir taşınmazın senetle de olsa harici satışı geçersiz ise de; harici satış keyfiyeti, satın alanın muhdesat meydana getirmesinde iyi niyetinin delili olarak kabul edilmek gerekir” ilkesini ortaya koyarak, tapu dışı satışın hukuken geçersiz olmasına rağmen, bu satış işleminin alıcının taşınmaz üzerinde yaptığı muhdesatlarda iyi niyetli olduğunu kanıtlayan bir delil teşkil ettiğini belirtmiştir. Kararda ayrıca “taşınmazın eski eser kapsamına alınmış olması temlike engel teşkil etmez” denilerek, kültür varlığı niteliğindeki taşınmazların da mülkiyet devrine konu olabileceği vurgulanmıştır. (🧾 Yargıtay HGK., T. 03.05.1985, E. 1985/813, K. 1985/415)

11.4.7. Miras Kalan Taşınmaza Çeşme veya Havuz Yapılması Mirasçılar Arasında Paylaşma Yapıldığını Göstermez

Yargıtay kararında, miras paylaşmasının varlığı için “ortak miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçıların bir araya gelerek terekeyi kendi aralarında pay etmeleri, her bir mirasçının kendi miras payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmeleri koşuluna bağlı” olduğu ve “asıl olan, terekenin paylaşılmamış olması” ilkesi vurgulanmıştır. Mahkeme özellikle “bir yada bir bölüm mirasçının taşınmazlarda belli bir süre zilyet olmasının paylaşmanın başlı başına kesin kanıtı olamayacağı” belirtilerek, “taşınmaz üzerine çeşme yada havuz gibi muhdesat yaptırmanın da mirasçılar arasında paylaşmanın yapıldığının kesin koşulu olmayacağı, bunlar hakkında 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19. maddesi hükmünün uygulanacağı” açıkça ifade edilmiştir. (🧾 Yargıtay 7. HD., 11.3.2004 tarih, E. 2004/406, K. 2004/834)

11.4.8. Mirasçılardan Birinin Tapuda İntikal Yaptırması, Murisin Önceden Yaptığı Tapu Dışı Satışı Geçersiz Kılmaz

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, tapulu bir taşınmazda murisin daha önce tapu dışı satış yapıp zilyetliği devretmiş olması halinde, mirasçılardan birinin tapuda intikal işlemi yaptırmasının, bu tapu dışı satımı geçersiz hale getirmeyeceğini vurgulamıştır. Mirasçıya yapılan tapudaki temlik işlemi gerçek satışı belgelendirme niteliğinde olup, diğer mirasçıların miras haklarını ortadan kaldırmaz; tapudaki kaydın ötesinde fiili kullanım ve yapılan binalar gibi somut deliller de bu değerlendirmede dikkate alınmalıdır (🧾 Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, 21.11.2002, 11775/11851 K.).

11.5. Muhdesat Özel Uygulamalarla İlgili Emsal Kararlar

11.5.1. Kadastro Tutanaklarının Kesinleşmesinden Sonra 10 Yıllık Sürede Açılmayan Muhdesat Davaları Hak Düşürücü Süre Nedeniyle Reddedilir

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, kadastro öncesi hukuki nedene dayanan muhdesat davalarında, ortaklığın giderilmesi veya kamulaştırma davası açılmasına gerek bulunmadığını; ancak kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uyarınca öngörülen on yıllık hak düşürücü sürede dava açılmamışsa, bu sürenin aşılması halinde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddedilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymuştur (🧾 Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, 06.10.2017, 2015/17030 E., 2017/6174 K.).

11.5.2. Muhdesat İnşa Eden Paydaşın Taşınmazdan El Çektirilmesi Sonucu Diğer Hissedarların TBK m.77 Kapsamında Sebepsiz Zenginleşmesi Gündeme Gelir

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararında muhdesat inşa eden paydaşın taşınmazdan el çektirilmesi durumunda diğer hissedarların hukuki durumu açıklanmış olup, “davacının yaptığını iddia ettiği muhtesat (bina) bedelinden satış dosyasındaki payı dışında kalan imalat bedeli kadar davalıların (diğer hissedarların) zenginleştiği anlaşılmaktadır” tespiti yapılarak muhdesat sahibinin payından fazla bir değer yaratımının bulunduğu belirlenmiştir. Mahkeme, “başka bir deyişle, davacının taşınmazdan el çektirilmesi sebebiyle davalılar bu imalat bedeli kadar BK.’nın 61. maddesi (TBK.’nın 77. maddesi) gereğince sebepsiz zenginleşmiştir” hükmüyle muhdesat inşa eden paydaşın taşınmazdan çıkarılması sonucunda diğer hissedarların hukuki sebep olmaksızın bu yapının değerinden yararlanmalarının Türk Borçlar Kanunu’nun 77. maddesi kapsamında sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini karara bağlamıştır. (🧾 Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 29.01.2013 tarih, 2012/18071 E., 2013/1298 K.)

11.5.3. Muhdesat Nedeniyle Sebepsiz Zenginleşme, Fiili Kullanım ve Paraya Dönüşme Anı İle Sınırlı Olarak Doğar

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, somut olayda muhdesat yaklaşık otuz yıl önce yapılmış olmasına rağmen, davacı taraf satım tarihine kadar bu muhdesatı kullanıp yararlandığı için bu süre zarfında bir yoksullaşmanın doğmadığını, davalı idarenin ise ancak muhdesat paraya çevrilip bedelin ona geçtiği tarihte ekonomik anlamda zenginleşmiş sayılacağını belirtmiştir. Kararda, sebepsiz zenginleşmede malik olmanın değil, ekonomik olarak zenginleşme unsurunun esas alındığı ve muhdesat sahibinin sebepsiz zenginleşme davası açma hakkının bu esaslara göre belirlendiği açıkça vurgulanmıştır (🧾 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 19.01.1983, 1979/4-1771 E., 1983/13 K.).

11.5.4. Üçüncü Kişiye Ait Muhdesat Sahibinin, Ortaklığın Giderilmesi Davasına Dahil Edilememesi ve Satış Bedelinden Pay Alamaması Gerekir

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi kararında muhdesatın paydaşlar dışındaki üçüncü kişilere ait olması durumunda izlenecek usul açıklanarak “Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir” hükme bağlanmıştır. Kararda açıkça belirtildiği üzere, muhdesat sahibinin paydaşlardan biri olmaması durumunda, bu kişinin ortaklığın giderilmesi davasının tarafı yapılamayacağı ve taşınmazın satış bedelinden muhdesat karşılığı herhangi bir pay alamayacağı, dolayısıyla üçüncü kişi muhdesat sahiplerinin başka hukuki yollara başvurması gerektiği sonucuna varılmıştır. (🧾 Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 11.03.2002 tarih, 2002/1416 E., 2002/1543 K.)

11.5.5. Muhdesat Şerhinin Tapuda Gösterilme Şekli, Hangi Sütunda Gösterildiği Önemli Değildir, Hakkın Niteliğini Etkilemez

Mahkeme, “bu hakkın tapulama tesbiti sırasında tapulama tutanağında ve sonra da kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi hakkın niteliği üzerinde hiçbir etki yaratmaz” ve “muhdesat tesis tutanağında gösterilmese dahi hak sahibi her zaman mahkemede açacağı eda davası ile bu kişisel hakkının varlığını ispat edebilir” hükümlerini getirerek muhdesat hakkının mahkemede her zaman ispatlanabileceğini karara bağlamıştır. Kararın en dikkat çeken noktasında ise “muhdesatın mülk edinme sütununda yazılmayıp sadece beyanlar hanesinde gösterilmesi hali şerhin geçersizliği için başlı başına bir neden olarak kabul edilemez” sonucuna vararak usul hatalarının şerhin geçerliliğini etkilemeyeceğini hükme bağlamıştır. (🧾 Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, 06.03.1989 tarih, 2007/2226 K.)

11.5.6. Başkasının Arsasına Yapılan Basit Nitelikteki Tuvalet ve Kömürlüğün İmar Kanunu Kapsamında Korunamayacağı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, davacının 9 parsel sayılı taşınmazına davalının izinsiz yaptığı yapıların akıbetini belirleyen önemli bir karar vermiştir. Kararda, davalının “basit ve M.K. 654. maddesi çerçevesinde değerlendirilebilecek nitelikte tuvalet, kömürlük ve merdiven yapıp duvar çektiği uzman bilirkişi aracılığıyla yapılan çap uygulaması ile kesin olarak saptanmıştır” denilerek yapıların niteliği tespit edilmiş; ardından “davalı tarafından davacı taşınmazına yapılan basit nitelikteki bu muhdesatın, 3194 sayılı Yasa’nın 18. maddesinin uygulanmasına imkan verecek bir yapı niteliğinde bulunmadığı açıklıkla anlaşılmaktadır” hükmüyle bu yapıların İmar Kanunu’nun koruması altında olmadığı vurgulanmıştır. Mahkeme, “çekişmeli muhdesatlar, bağımsız olarak yapı biçiminde, değerlendirilemeyecekleri gibi 1 parseldeki davalının eşine ait evinde eklentisi durumunda değildir” tespitinde bulunarak, söz konusu yapıların ne bağımsız bina ne de mevcut binanın eklentisi sayılabileceğini belirtmiş ve “olayda 3194 sayılı Yasa’nın 18. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabul edilmesi doğrudur” sonucuna varmıştır. (🧾 Yargıtay HGK., 26.1.1994 tarih, E. 1993/763, K. 1994/7)

11.5.7. Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Alanlarında Zilyetlik Şerhi Verilemez, Muhdesat Üzerinden Hüküm Kurulmalıdır

Kültür ve tabiat varlıklarının devlet malı niteliğinde olup koruma alanlarında zilyetlikle mülkiyet kazanılamayacağı, bu tür alanların Hazine adına tapuya tescil edilip tapu kütüğünün beyanlar hanesine yalnızca koruma amaçlı şerh verilebileceği açıklanmıştır. Buna karşılık, genel olarak bir taşınmaza zilyetlik şerhi konulmasının yasal dayanağı bulunmadığı, kültür ve tabiat varlığı dışında kalan taşınmazlarda ise muhdesat yönünden de ayrıca hüküm kurulması gerektiği vurgulanmıştır (🧾 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 30.06.1993, 140/488 K.).

11.5.8. 2/B Arazinin Hazine Adına Tescilinde Dahi Mevcut Muhdesat ve Zilyedin Kadastro Tutanağına Şerh Edilmesi Zorunluluğu

2/B arazileri üzerindeki muhdesat ve zilyetlik durumu kadastro tutanağına işlenmelidir. Kararda, “çekişmeli taşınmazların orman sayılan yerlerden iken, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun değişik 2/B maddesi gereğince orman dışına çıkarıldığı, taşınmazlar üzerindeki evin davalıya ait olup, kullanımın da davalı tarafça sürdürüldüğü” tespit edildikten sonra, kritik hukuki düzenlemeye atıf yapılmıştır: “2924 sayılı Kanunu değiştiren 4127 sayılı Kanun’un 1. maddesinde ‘kadastro çalışmaları sırasında, fiili kullanım durumuna göre sınırlandırılması ve Hazine adına tespiti yapılacak bu yerler üzerindeki muhdesat ile tasarruf edenlerin isimleri, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir’ hükmü yer almış bulunmaktadır.” Yüksek Mahkeme, Hazine’nin elatmanın önlenmesi davasını kazanmış olmasının bu yasal zorunluluğu ortadan kaldırmadığını vurgulayarak, “Hazine tarafından açılan müdahalenin önlenmesi davasının kabul edilmesi, yasa gereği fiili durumun tespitine yönelik olan bu şerhin konulmasına engel değildir” sonucuna varmıştır. (🧾 Yargıtay 16. HD., 6.3.1997 tarih, E. 1997/1112, K. 1997/1130)

11.5.9. Kamulaştırılan Taşınmazda Mülkiyet Hakkı Olmasa Bile Muhdesat Bedeli Alınabilir

Yargıtay kararında, baraj gölü kamulaştırma sahası içinde kalan taşınmazda “davacının zilyetlik süresinin 20 yıla ulaşmaması nedeniyle taşınmazın mülkiyetini kazanamadığı” belirtilmiş, ancak “taşınmaz üzerinde kendisi tarafından meydana getirilen muhdesat bulunduğu” ve “bunların kendisine ait olduğunun tespit edilmesi halinde, ileride açacağı eda davası sonucu bedelinin kendisine ödenmesini sağlayacağı” vurgulanmıştır. Mahkeme, “dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın cinsi, ihdas tarihi (ağaç veya bağ ise yaşı ve sayısı; bina ise, inşaatın niteliği) bilirkişi ve tanıklardan sorulup, ziraat ya da inşaat mühendisine de tespit ettirmek suretiyle” belirlenmesi ve davacılara aidiyetinin kararda gösterilmesi gerektiğine hükmetmiştir. (🧾 Yargıtay 20. HD., 24.6.2003 tarih, E. 2003/6489, K. 2003/5371)


12. Sık Sorulan Sorular

Muhdesat satışa engel mi?

Muhdesat satışa engel değildir; aksine Medeni Kanun’un bütünleyici parça ilkesi gereği taşınmazla birlikte satılır. Ancak muhdesatın aidiyeti konusunda uyuşmazlık varsa, önce bu uyuşmazlığın çözülmesi veya satış bedelinin muhdesat sahibine düşen kısmının ayrıca hesaplanarak ödenmesi gerekir.

Tapuda Muhdesat Şerhi Nedir?

Tapuda muhdesat şerhi, taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç gibi kalıcı yapı ve tesislerin kime ait olduğunun tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmesidir. Bu şerh, sahibine ayni hak kazandırmaz, sadece kişisel hakkı ve fiili durumu gösterir.

Tapuda Muhdesat Nasıl Kaldırılır?

Tapuda muhdesat şerhinin kaldırılması için, ilgilinin talebi üzerine veya mahkeme kararıyla tapu müdürlüğüne başvurulması gerekir. Şerhin kaldırılabilmesi için muhdesatın ortadan kalktığı veya aidiyetinin sona erdiği mahkeme kararıyla kesinleşmelidir.

Muhdesat sahibi ölürse ne olur? Mirasçılar muhdesat iddiasında bulunabilir mi?

Muhdesat sahibi öldüğünde, muhdesat üzerindeki hakları miras hukuku kurallarına göre mirasçılarına geçer ve mirasçılar veraset ilamı ile tapudaki şerhi kendi adlarına değiştirebilirler. Mirasçılar arasında anlaşmazlık olması halinde, muhdesatın paylaşımı veya satış bedelinden pay alma hakları mahkeme kararıyla belirlenir.

Kaçak yapı muhdesat olur mu?

Kaçak yapı da teknik olarak muhdesat sayılabilir; ancak yasalara aykırı olarak inşa edildiği için hukuki koruma ve tescil imkanı sınırlıdır. Özellikle ruhsatsız yapılar için idari veya yargısal yıkım kararı alınabilir.

Muhdesat nasıl devredilir?

Muhdesat, üzerinde bulunduğu taşınmazla birlikte tapuda yapılan resmi işlemle devredilebildiği gibi, taşınmaz mülkiyetinden bağımsız olarak yazılı bir sözleşme ile de devredilebilir. Ancak muhdesatın bağımsız devrinde, tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh düşülmesi veya taşınmaz malikinin muvafakatinin alınması gerekir.

Prefabrik ev muhdesat sayılır mı?

Prefabrik ev, zemine kalıcı olarak sabitlenmişse ve taşınması yapının bütünlüğünü bozacaksa muhdesat sayılır; ancak kolayca sökülebilir ve taşınabilir nitelikteyse taşınır mal olarak değerlendirilir. Yargıtay, prefabrik yapının temel üzerine oturtulması, elektrik-su bağlantılarının yapılması gibi kriterleri kalıcılık belirtisi olarak kabul etmektedir.

Muhdesatın aidiyeti davası ne kadar sürer?

Muhdesatın aidiyeti davası, davanın karmaşıklığına, taraf sayısına ve bilirkişi incelemelerine göre genellikle 1 ila 3 yıl arasında sonuçlanır. Ancak, taraflar arasında anlaşmazlıklar ve istinaf-yargıtay süreçleri olursa bu süre daha da uzayabilir.

Muhdesatın aidiyeti davası kesinleşmeden icraya konulabilir mi?

Muhdesatın aidiyeti davasında, verilen tespit kararı taşınmazın aynına ilişkin tescil hükmü içermediği için ilam kesinleşmeden icraya konulabilir. Çünkü bu tür ilamların infazı için kesinleşme şartı aranmaz.

Muhdesatın aidiyeti davası vekalet ücreti nispi mi?

Muhdesatın aidiyeti davası, ekonomik değeri belirlenebilen bir tespit davası olduğundan nispi vekalet ücretine tabidir ve muhdesatın değeri üzerinden hesaplanır. Ancak salt tespit niteliğinde olup ekonomik değer içermiyorsa veya değer belirlenemiyorsa maktu vekalet ücreti uygulanabilir.

13. Sonuç ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Muhdesat hukuku, taşınmaz hukuku içinde en karmaşık konulardan biri olmasına rağmen, doğru yaklaşım ve Adana’da uzman hukuki danışmanlık ile büyük sorunlar yaşanmadan çözüme kavuşturulabilir. Yargıtay’ın son dönem kararları incelendiğinde, bu alandaki hukuki süreçlerin gitgide netleştiği ve belirli kalıplara oturtulduğu görülmektedir.

Muhdesat davası açmadan önce mutlaka sormanız gereken sorular:

  • Davam gerçekten güncel hukuki yarar taşıyor mu? Yargıtay’ın kesin kurallarına göre, sadece ortaklığın giderilmesi davası, kentsel dönüşüm uygulaması, kamulaştırma işlemi veya Kamulaştırma Kanunu m.19’un uygulanma imkanı gibi istisnai durumlarda muhdesat tespiti davası açılabilir. Bu şartlardan hiçbiri yoksa, davanız usulden reddedilecektir.
  • Yapım muhdesat mı, yoksa taşınır eşya mı? Tel örgüler, çelik profilli temelsiz serralar gibi sökülebilir yapılar muhdesat sayılmaz. Sadece taşınmaza kalıcı olarak bağlı, temel üzerine inşa edilmiş binalar ve köklü ağaçlar muhdesat kapsamındadır.
  • Tanık beyanlarım yeterince güçlü mü? Yargıtay’ın son kararlarına göre, sadece bilirkişi raporu yeterli değildir. Muhdesatı kim yaptı, hangi parayla, ne zaman, kimin hesabına gibi detayları bilen tanıkların keşifte dinlenilmesi zorunludur.
  • Ortaklığın giderilmesi davalarında muhdesat sorunu çıkarsa ne yapmalısınız? Yargıtay’ın belirlediği usule göre, mahkeme size HMK m.165 uyarınca ayrı dava açmanız için süre verecektir. Bu süre içinde dava açarsanız, ortaklığın giderilmesi davası bekletilir. Açmazsanız, uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilir.
  • Kadastro öncesi muhdesat haklarınız var mı? Eğer muhdesatınız kadastro öncesi dönemde yapıldıysa, kadastro tutanağının kesinleşmesinden itibaren sadece 10 yılınız var. Bu süreyi kaçırırsanız, hakkınızı kaybedersiniz.

Adana Avukatlık ve Uzman Hukuki Danışmanlık – İncekaş Hukuk Bürosu

Muhdesat ile ilgili herhangi bir sorununuz olduğunda, konusunda deneyimli Avukat Saim İncekaş başta olmak üzere hukuk büromuzdan profesyonel destek almanız, hem zaman hem de mali açıdan en doğru tercih olacaktır. Unutmayın ki, doğru hukuki strateji ile muhdesat haklarınızı korumak mümkündür, ancak bu süreç mutlaka uzman rehberliğinde yürütülmelidir.

📞 Avukat Saim İncekaş’a ulaşmak ve randevu almak için: 0534 910 97 43 – 0322 245 00 44
📧 E-posta: av.saimincekas@gmail.com
📍 Adres: Kayalıbağ Mahallesi Ziya Algan İş Merkezi K:5 D:41 Seyhan/Adana


    Kaynaklar

    Yargıtay Kararları

    1. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, 22.12.1995 tarih, 1994/1 E., 1995/3 K.
    2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 29.01.2013 tarih, 2012/18071 E., 2013/1298 K.
    3. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 11.03.2002 tarih, 2002/1416 E., 2002/1543 K.
    4. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi, 23.01.2013 tarih, 2012/7068 E., 2013/365 K.
    5. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 11.09.2014 tarih, 2013/23317 E., 2014/15788 K.
    6. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 28.01.2016 tarih, 2014/16267 E., 2016/1489 K.
    7. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 14.01.2020 tarih, 2016/10573 E., 2020/140 K.
    8. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 18.01.2018 tarih, 2014/589 E., 2018/589 K.
    9. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 08.01.2019 tarih, 2016/10343 E., 2019/106 K.
    10. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 15.09.2020 tarih, 2020/2318 E., 2020/4982 K.
    11. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 27.01.2021 tarih, 2017/899 E., 2021/398 K.
    12. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, 06.10.2017 tarih, 2015/17030 E., 2017/6174 K.
    13. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 19.01.1983 tarih, 1979/4-1771 E., 1983/13 K.
    14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 22.10.2019 tarih, 2017/8-1854 E., 2019/1096 K.

    Mevzuat

    1. Türk Medeni Kanunu, Kanun No: 4721, Kabul Tarihi: 22.11.2001
    2. Türk Borçlar Kanunu, Kanun No: 6098, Kabul Tarihi: 11.1.2011
    3. Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Kanun No: 6100, Kabul Tarihi: 12.1.2011
    4. Kadastro Kanunu, Kanun No: 3402, Kabul Tarihi: 21.6.1987
    5. Kamulaştırma Kanunu, Kanun No: 2942, Kabul Tarihi: 4.11.1983

    Kitaplar

    1. AKİPEK, Jale Güral / AKINTÜRK, Turgut / ATEŞ, Derya: Eşya Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul 2018.
    2. ANTALYA, O. Gökhan: Eşya Hukuku, 3. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2019.
    3. AYAN, Mehmet: Eşya Hukuku III (Sınırlı Ayni Haklar), 8. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2016.
    4. AYAN, Mehmet: Eşya Hukuku I (Zilyetlik ve Tapu Sicili), 11. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2016.
    5. ERTAŞ, Şeref: Eşya Hukuku, 14. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2018.
    6. GÜRSOY, Kemal Tahir / EREN, Fikret / CANSEL, Erol: Türk Eşya Hukuku, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara 1984.
    7. KÖPRÜLÜ, Bülent / KANETİ, Selim: Sınırlı Ayni Haklar, 2. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul 1982-1983.
    8. OĞUZMAN, M. Kemal / SELİÇİ, Özer / OKTAY-ÖZDEMİR, Saibe: Eşya Hukuku, 21. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul 2018.
    9. SİRMEN, A. Lale: Eşya Hukuku, 6. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2018.
    10. TEKINAY, Selahattin Sulhi / AKMAN, Sermet / BURCUOĞLU, Haluk / ALTOP, Atilla: Eşya Hukuku, 5. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul 1989.

    Makaleler

    1. ACAR, Faruk: “Mütemmim Cüz ve Teferruat Kavramları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 63, S. 4, 2014, s. 781-820.
    2. AKÇAAL, Mehmet: “Muhdesat Aidiyeti Davalarında Güncel Hukuki Yarar Sorunu”, Terazi Hukuk Dergisi, S. 168, 2020, s. 45-52.
    3. AYAN, Mehmet: “Muhdesat Kavramı ve Hukuki Niteliği”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XXI, S. 1, 2017, s. 3-25.
    4. ERTAŞ, Şeref: “Taşınmaz Mülkiyetinin Kapsamı ve Sınırları”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 55, S. 4, 2006, s. 1-40.
    5. NOMER, Haluk Nami: “Mütemmim Cüz Kavramı ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar”, İstanbul Hukuk Mecmuası, C. 75, S. 2, 2017, s. 423-451.
    6. ÖZEN, Burak: “Ortaklığın Giderilmesi Davalarında Muhdesat Sorunu”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 21, S. 2, 2019, s. 187-210.
    7. ZEVKLILER, Aydın: “Muhdesat Aidiyeti Davaları ve Uygulama Sorunları”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 24, S. 1, 2018, s. 89-115.

    Doktora ve Yüksek Lisans Tezleri

    1. ARSLAN, Azim: Türk Hukukunda Muhdesat, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2015.
    2. KAYA, Pınar: Ortaklığın Giderilmesi Davalarında Muhdesat Sorunu, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2019.
    3. ÖZKAN, Murat: Eşya Hukukunda Mütemmim Cüz Kavramı ve Muhdesat, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2017.

    Elektronik Kaynaklar

    1. Anayasa Mahkemesi Karar Arama: https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr
    2. Danıştay Karar Arama: https://www.danistay.gov.tr
    3. Kazancı İçtihat Bilgi Bankası: https://www.kazanci.com
    4. Legalbank: https://www.legalbank.net
    5. Mevzuat Bilgi Sistemi: https://www.mevzuat.gov.tr
    6. TBB Hukuk Akademisi: https://portal.barobirlik.org.tr
    7. Türkiye Barolar Birliği: https://www.barobirlik.org.tr
    8. Yargıtay Karar Arama: https://karararama.yargitay.gov.tr

    Uluslararası Kaynaklar

    1. BAUR, Fritz / STÜRNER, Rolf: Sachenrecht, 18. Auflage, C.H. Beck, München 2009.
    2. GRAY, Kevin / GRAY, Susan Francis: Elements of Land Law, 5th Edition, Oxford University Press, Oxford 2009.
    3. WIELING, Hans Josef: Sachenrecht, 5. Auflage, Springer, Berlin 2007.

    Kaynaklara Son Erişim Tarihim: 15 Haziran 2025

  • İlk yayınlanma tarihi: 15 Haziran 2025
Uyarılar, Ek Bilgiler, Mahkeme Kararları

Deneme

  • Çalışma sayfasında aşağıdaki başlıklara dair daha detaylı bilgi bulabilirsiniz. “Hukuki bilgiler, doğru zamanda doğru şekilde kullanıldığında güce dönüşür.”
  • Yargıtay ve HGK kararlarının tam metni ve analizi
  • Taşınmazda Muhdesat Tespiti Davalarında Delil Stratejileri
  • Tapu Kütüğünde Beyanlar Hanesi Şerhi
  • Çok Paydaşlı Taşınmazlarda Hızlı Çözüm ve Dava Dışı Uzlaşma Teknikleri
  • Davanız Red Olursa Sonrasında Atılacak Akıllı Adımlar
  • Muhdesat Bedelinin Arsa Değerini Aştığı Durumlarda Hak Kayıplarını Önleme
  • Uygulamaya dair avukatların çeşitli deneyimleri ve önerileri
  • Muhdesat konusuyla ilgili Dava örnekleri, içtihat yorumları, güncel hukuk bültenleri
Kadastro Kanunu Madde 19 - Takyitler, Sınırlı Ayni Haklar ve Muhdesat
  • Madde 19 – (1) Tapuda kayıtlı taşınmaz malın zilyet lehine tespitinde, mevcut ve her türlü takyid ile sınırlı ayni haklar saklı tutulur. Eski tapu kayıtlarındaki bu tür hak ve mükellefiyetler, kadastro tutanağında belirtilerek yeni kütüklere aynen geçirilir.
    (2) Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.
    (3) Tarafların muvafakatı halinde kadastro teknisyenleri veya kadastro komisyonu ikili kullanmayı anlaşmaları çerçevesinde tek mülkiyete dönüştürebilir.
Türk Medeni Kanunu Madde 722 - Arazideki yapılar; Arazi ve yapı malzemesi; Mülkiyet ilişkisi
  • Madde 722 – (1) Bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur.(2) Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir.(3) Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.
Türk Medeni Kanunu Madde 723 - Tazminat
  • Madde 723 – (1) Malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür.(2) Yapıyı yaptıran arazi maliki iyiniyetli değilse hâkim, malzeme sahibinin uğradığı zararın tamamının tazmin edilmesine karar verebilir.(3) Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyiniyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.
Türk Medeni Kanunu Madde 724 - Arazinin mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesi
  • Madde 724 – Yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazlaysa, iyiniyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir.
Türk Medeni Kanunu Madde 725 - Taşkın yapılar
  • Madde 725 – (1) Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.(2) Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyiniyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
Türk Medeni Kanunu Madde 726 - Üst hakkı
  • Madde 726 – (1) Bir üst irtifakına dayalı olarak başkasına ait bir arazinin altında veya üstünde sürekli kalmak üzere inşa edilen yapıların mülkiyeti, irtifak hakkı sahibine ait olur.(2) Bir binanın başlı başına kullanılmaya elverişli bağımsız bölümleri üzerinde kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurulması, Kat Mülkiyeti Kanununa tâbidir.(3) Bağımsız bölümler üzerinde ayrıca üst hakkı kurulamaz.
Türk Medeni Kanunu Madde 727 - Mecralar
  • Madde 727 – (1) Su, gaz, elektrik ve benzerlerinin mecraları, işletmenin bulunduğu taşınmazın dışında olsalar bile, aksine bir düzenleme olmadıkça o işletmenin eklentisi ve işletme malikinin malı sayılır.(2) Komşuluk hukukunun gerektirdiği hâller dışında bir taşınmazın böyle bir  mecra ile  aynî hak olarak yüklenmesi, ancak bir irtifak hakkı kurulması suretiyle olabilir.(3) İrtifak hakkı, mecra dışarıdan görülmüyorsa tapu kütüğüne tesciliyle, dışarıdan görülüyorsa noterce düzenlenecek sözleşmeye dayanılarak mecranın yapılmasıyla doğar.
Türk Medeni Kanunu Madde 728 - Taşınır yapılar
  • Madde 728 – (1) Başkasının arazisi üzerinde kalıcı olması amaçlanmaksızın yapılan kulübe, büfe, çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar, bunların malikine aittir.(2) Bu tür yapılar, taşınır mal hükümlerine tâbi olur ve tapu kütüğünde gösterilmez.
Türk Medeni Kanunu Madde 729 - Araziye dikilen fidanlar
  • Madde 729 – (1) Bir kimse başkasının fidanını kendi arazisine ya da kendisinin veya bir üçüncü kişinin fidanını başkasının arazisine dikerse, başkasının malzemesini kullanarak yapılan yapılara veya taşınır yapılara ilişkin hükümler bunlar hakkında da uygulanır.(2) Ağaçlar ve ormanlar üst hakkına konu olamaz.
Kadastro Kanunu Madde 12/3 - Kadastro Tutanaklarının Kesinleşmesi ve Hak Düşürücü Süre
  • Madde 12/3 – (3) Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.
Kadastro Kanunu Madde 19/2 - Takyitler, Sınırlı Ayni Haklar ve Muhdesat
  • Madde 19/2 – (2) Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.
Türk Borçlar Kanunu Madde 77 - Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
  • Madde 77 – (1) Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.(2) Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İçindekiler

İçindekiler
Bize WhatsApp'tan ulaşın!