ADANA NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİNE
DAVACI:
VEKİLİ :
DAVALI : Adana İl Sosyal Güvenlik Kurumuna İzafeten Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (DT: 22620739)
KONU : Davacı müvekkilin yetim aylığının iptal edilmesine dair kurum işleminin iptali, müvekkilin davalı kuruma borçlu olmadığının tespit edilmesi ile müvekkili kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanması ve geriye dönük alınamayan aylıklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi talebidir.
AÇIKLAMALAR
USULE İLİŞKİN;
Mahkemenizde açmış olduğumuz; yetim aylığının iptal edilmesine dair kurum işleminin iptali, müvekkilin davalı kuruma borçlu olmadığının tespit edilmesi ile müvekkili kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanması ve geriye dönük alınamayan aylıklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi talepli iptal davasında görevli yargı kolu idari yargıdır. Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Esas No : 2015 / 54, Karar No : 2015 / 551 Karar Tr : 06.07.2015 “Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna.. ” kararı verilmiştir. İlgili Uyuşmazlık Mahkemesi kararıyla da görüleceği üzere idari yargı kolunda işbu davanın açılması zarureti hasıl olmuştur.
ESASA İLİŞKİN;
Davacı müvekkilin babası 02.07.1980 tarihinde vefat etmiştir. Müvekkil Adana Aile Mahkemesinin 14 Sayılı dosyası ile dava dışı eski eşi ile boşanmış olması sebebiyle maddi destekten yoksun kalmış ve buna bağlı olarak müteveffa babasından dolayı YETİM AYLIĞI almaya başlamıştır. Ancak davalı kurum denetmenleri tarafından eksik inceleme üzerine, yerinde denetim yapılmaksızın hazırlanmış olan rapor esas alınmak suretiyle müvekkilin almış olduğu yetim aylığının iptal edildiği bildirilmiştir. Bu iptale ilişkin olarak yetim aylığının başladığı tarihten itibaren önceki ödemeleri faizi ile birlikte talep edilmiştir.
Dava konusu işleme istinaden tarafımızca SGK Başkanlığı Emekli Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığı’na 01.01.2021 tarihli 12 sayılı yazı ile tarafların fiilen birlikte yaşamadıkları ve hiçbir şekilde görüşmedikleri, yetersiz inceleme ile raporun hazırlandığı hususları ileri sürülerek kurum işleminin iptali, talep edilen yersiz ödeme gerekçesiyle tahakkuk ettirilen ana para ve faizlerin iptali ile müvekkili kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanması hususunda itirazlarımız sunulmuş ve talepte bulunulmuştur.(EK-1) İlgili kurum 03.04.2021 tarihinde vermiş olduğu cevapta yapılan işlemlerde bir hata bulunmadığı gerekçesi ile talebimizi reddetmiştir bu ret yazısı tarafımıza 06.07.2021 tarihinde tebliğ olmuştur.(EK-2) Yapılan bu usulsüz açıkça hukuka ve kanuna aykırı işlemin iptali için yasal süresi için de huzurdaki işbu davayı açma zaruretimiz hasıl olmuştur. İş bu davayı açmaktaki gerekçelerimizi sunmaktayız;
Öncelikle Müvekkil dava dışı eski eşi ile muvazaalı bir boşanma gerçekleştirmemiştir. Boşanma ile birlikte eşi ile fiili birliktelikleri tamamen sona ermiş olup bu tarihten sonra eski eşi ile fiili birlikteliği söz konusu bile değildir. Müvekkil babasının ölümü üzerinden yaklaşık 10 (on) yıl geçmesi ardından boşanmıştır. Müvekkilin amacı muvazaalı bir boşanma ile babası dolayısıyla maaş almak olsa idi bu kadar sene beklemez babasının ölümünün akabinde bu işlemi tesisi ederdi. Tekrar barışma ve aynı çatı altında yaşama gibi bir durumun dahi söz konusu olmadığını belirtmek isteriz. Bu nedenle müvekkilin aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların müvekkile borç olarak tahakkuk ettirilmesi için kanuni ve hukuki hiçbir sebep söz konusu değildir. Mahkemenizce yazılacak olan müzekkereler sonrası da müvekkil ile eski eşinin ikamet adreslerinin farklı olduğu hususu ispatlanacaktır.
Müvekkilin eski eşi ile muvazaalı olarak boşandığı tamamen davalı kurumun iddiası olup bu iddiasını hangi delile dayandırdığı tarafımızca da anlaşılamamıştır. Davalı kurumun bu iddiasını ispatı gerekmektedir. Davalı kurumun usulsüz, açıkça hukuka ve kanuna aykırı işlemi, maddi olarak güç bir halde olması sebebiyle alınan bu aylığın kesilmesi müvekkilin mağduriyetine neden olmuştur.
Muvazaalı evlilik hususunda davalı kurum denetmenleri tarafından eksik inceleme yapılarak rapor hazırlanmıştır. Usule, yasaya aykırı eksik incelemeler ile hazırlanmış rapor esas alınarak karar verilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan 22/03/2018 tarihli genel yazıda; “Yalnızca tanık beyanlarıyla veya yerinde denetim yapılmaksızın kanaat oluşturulduğu, denetime esas bilgi ve belgelerde çelişkiler bulunduğu diğer kurumlardan ve kolluk Kuvvetlerinden alınan bilgi ve belgeler ile denetim raporları arasında farklılıkların dikkate alınmadan karar verildiği, yargı organlarınca verilen kararlarda gözetilmesi gereken hususlara dikkat edilmeksizin inceleme ve denetim yapıldığı, boşandığı eşiyle fiilen yaşadığı kanaatinin oluştuğu durumlarda, yapılan itiraz üzerine yeniden denetim yapılmasına, denetime gönderilecek olan dosyaların tespitinde yukarıda belirtilen hususlara dikkat edilecektir. ” tespiti yapılmıştır.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Esas No:2018/502 Karar No:2018/2715 “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan BU TÜR DAVALARDA EYLEMLİ OLARAK BİRLİKTE YAŞAMA OLGUSUNUN TÜM AÇIKLIĞIYLA ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20. maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir…
Mahkemece birlikte yaşama olgusunun irdelendiği ancak kesin kanıya varmak için yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda; yukarıda izah edilen açıklamalar doğrultusunda; DAVACININ EŞİNİN KAYITLI OLDUĞU ADRESLERDEKİ ABONELİKLER ARAŞTIRILMALI, KOMŞU VE MUHTAR BEYANLARI ALINMALI, TUTANAK TANIĞI DİNLENMELİ, DAVACININ MEDULA KAYITLARI DOSYA İÇİNDE OLDUĞUNDAN KARŞILAŞTIRMA İÇİN EŞİNİN KAYITLARI GETİRTİLDİKTEN SONRA SONUCA GÖRE KARAR VERİLMELİDİR. O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”
İlgili Yargıtay kararı ile de muvazaalı boşanma olgusunun tüm yönleriyle değerlendirilmesi gerektiği, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ortada olması gerektiği hususları açıkça ortaya konmuştur.
Yargıtay Kararları ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan genel yazı da dikkate alındığında; eylemli olarak birlikte yaşandığını tespit edecek kriterler dikkate alınmadan, söz konusu eylemli yaşama olgusu tüm açıklığıyla göz önünde bulundurulmadan, tarafların aboneliklerinin araştırılmadan, yapılan itiraz neticesinde yeniden inceleme yapılmadan verilmiş olan bu kararın hukuka ve hakkaniyete aykırılığı açıktır. Verilmiş bu karar neticesinde müvekkil yaşamını idame etmekte güçlük çekmektedir ve yoksulluğa düşmüştür. Tüm bu hususlar dikkate alınarak dava süresince müvekkilin kesilen yetim aylığının tedbiren yeniden bağlanmasını, müvekkilin yetim aylığının iptal edilmesine dair kurum işleminin iptalini, müvekkilin davalı kuruma borçlu olmadığının tespit edilmesini, müvekkili kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanmasını ve geriye dönük alınamayan aylıklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesini talep etmekteyiz.
HUKUKİ NEDENLER: Medeni Kanun,5510 S. Kanun ve diğer ilgili mevzuat hükümleri
DELİLLER : Davalı kurumun ilgili tarihli yazısı, Adana Aile Mahkemesinin 16 Sayılı kararı, nüfus kayıt örneği, ikametgah suretleri, tanık anlatımı, bilirkişi incelemesi ve sunulması mümkün her türlü yasal deliller.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle, müvekkilin davalı kurum tarafından kesilen yetim aylığının;
Dava sonuna kadar ihtiyati tedbir yoluyla ödenmesini,
Kesilme tarihi itibariye yasal faizi ile birlikte tekrar bağlanarak ödenmesini,
Davalı kuruma borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini,
Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasını vekaleten talep ederiz.
DAVACI VEKİLİ
EKLER:
23/06/2021 tarihli ..sayılı itiraz yazımız
Sosyal Güvenlik Kurumunun tarihli yazısı
Vekaletname örneği