Sigorta Şirketi Rücu Kaynaklı İtirazın İptali Dava Dilekçesi

ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

DAVACI:

VEKİLİ :

DAVALI : ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ

KONU : Müvekkil sigorta şirketinin sigortasını temin ettiği X plakalı araçta hasar oluşmasına sebebiyet veren davalı kurumdan, fazlaya ilişkin hakkımız saklı kalmak kaydı ile 39.600,00-TL’nin ödeme tarihi olan X tarihinden başlayarak tahsile kadar işleyecek Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için öngördüğü avans faizi ile tahsili için açılan Adana İcra Müdürlüğü’nün X E. sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline karar verilmesi talebidir.

Harca Esas Değer : 40.000,00-TL (Takip Çıkışı)

AÇIKLAMALAR:

1. Müvekkil şirketin X no’lu kasko sigorta poliçesi ile sigortaladığı X plakalı araç X tarihinde yoldaki aydınlatma direğinin devrilmesinden dolayı sigortalı araç maddi hasara uğramıştır. (poliçe için bkz.Ek.1, kaza tespit tutanağı için bkz.Ek.2)

2. Sigortalı araçta meydana gelen hasar, bağımsız eksper tarafından incelenmiş ve sigorta poliçesi kapsamına giren zarar tutarının X TL olduğu tespit edilmiştir. Mezkur araçta meydana gelen hasar, bağımsız eksper tarafından incelenmek suretiyle, aracın tamirinin ekonomik olmadığı, aracın hasarsız halinin X TL ve aracın hasarlı hali ile değerinin 50.000,00-TL olduğu tespit edilmiştir.

3. Sigortalı aracın mezkur kaza öncesi rayiç bedelinin X -TL ve bahse konu kaza neticesinde meydana gelen zararın Y TL olduğu bağımsız eksper tarafından tespit edilmiştir. Dolayısıyla davaya konu edilen delillerden açıkça görüleceği üzere; meydana gelen hasar tutarının aracın piyasa değerine rakamsal olarak çok yakın olması ve onarımının ekonomik olmayacağı bu sebeple aracın perte çıktığı aşikardır. Sigortalı aracın mezkur kaza öncesi rayiç bedeli olan bahse konu X TL’lik tutar Y tarihinde sigortalısına ödenmiştir. Devamında bu sebeplerden dolayı müvekkil şirket ile sigortalı arasında aracın terki, teslimi, hakların devri ve her türlü ibrayı ihtiva eden mutabakatname imzalanmıştır. Akabinde pert halinde olan mezkur araç müvekkil şirket tarafından pert alıcısına X TL’ye satılmıştır. İşbu tutar müvekkil şirket tarafından sigortalısına yaptığı X TL’lik ödeme tutarından mahsup edilmiş olup geriye Y TL kalmıştır. Müvekkil şirket tarafından sigortalısına yaptığı ödemenin, kusur nispetinde, kalan X TL’lik zararın rücuen borçludan tahsili talebiyle X tarihinde Adana İcra Müdürlüğünün X E. No’lu dosyasıyla icra takibine başlamıştır. Başlatılan işbu takip, karşı tarafın haksız itirazı nedeniyle durmuştur. Tüm bu sebeplerden dolayı tarafımızca karşı yanın haksız itirazının iptali istemiyle işbu davayı açma zorunluluğumuz hasıl olmuştur. (Ekspertiz raporu için bkz Ek.3, hasar fotoğrafları için bkz.Ek.4-5, ödeme dekontu için bkz. Ek.7, mutabakatname için bkz.Ek.8)

4. Borçlar Kanunu ve 2918 sayılı KTK. uyarınca; trafik kazalarından kaynaklanan hasarlara sebebiyet veren kusurları oranında söz konusu hasar bedelinden sorumludur.

KTK’nın 10. Maddesi’nin

Belediye trafik birimleri, görev ve yetkileri:

b) Görev ve yetkiler

1. Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak

durumda bulundurmak

3. Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek,

4. Karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca

görülebilecek şekilde işaretlemek veya ortadan kaldırmak,

5. Yol yapısı veya işaretleme yetersizliği yüzünden trafik kazalarının vuku bulduğu yerlerde, yetkililerce teklif edilen tedbirleri almak

KTK’nın 13. Maddesi’nin:

Karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşlar, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlüdür.

İlgili kanun hükümleri uyarınca gerekli önlemleri almayan belediyenin kusursuz sorumluluğu bulunmaktadır.

Sayın Mahkeme tarafından muhal farz, davalı kurumların kusursuz sorumluluğu bulunmadığı kanaati hasıl olur ise;

Davalı, Borçlar Kanunu’nun 49.maddesi’nin

“Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”

genel hükmü gereğince, hasarın meydana gelmesinde kusuru bulunması sebebiyle, sigortalısının haklarına halef olan müvekkil şirkete karşı sorunluluğu bulunmaktadır.

Keza TTK.’nun 1472. maddesinin,

“Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.”

hükmü gereği; sigortacıya, ödediği tazminatı, haksız fiili ile zarara sebebiyet verenlerden ve bu fiilden sorumlu olanlardan kendi sigortalısının haklarına halef olarak geri alma hakkı tanınmıştır.

Hasara kusuru ile sebebiyet veren ve aynı zamanda kusursuz sorumluluğu bulunan davalı kurumdan TTK 1472 maddesi gereği şimdilik fazlaya ilişkin hakkımız saklı kalmak kaydı ile ödenen bedelin tahsili için açılan İzmir 9. İcra Müdürlüğü’nün 2021/8489 E. sayılı dosyasına yapılan haksız itirazın iptali ve uzlaşı için öncelikle 6102 sayılı Kanunun m.5/A uyarınca arabulucuya müracaat edilmiş fakat anlaşma sağlanamamıştır. Bu sebeple, huzurunuzda işbu davanın açılması zarureti hasıl olmuştur. (Ek.11)

6. Taraflar (müvekkil şirketin selefi olan ile davalı) arasındaki uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığından, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 37E. 9K. Sayılı kararı gereği, huzurunuzda işbu dava açılmıştır.

“Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açtığı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle halefiyet davası bir ticari dava sayılmaz. Bu durumda uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir”

7. YARGI KOLU VE İCRA TAKİBİNE İLİŞKİN

Yukarıda izahı yapıldığı üzere dava dışı Seyhan Belediyesine açılan davalarda da bu husus gündeme geldiğinden bu açıklamayı yapma zorunluluğumuz doğmuştur.

Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. Maddesinin 1. fıkrası ile;

“İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.”

İlgili hüküm gereği, işbu uyuşmazlıkta adli yargı kolu içinde kalan mahkemelerin görevlidir.

Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına göre, idarenin Karayolları Trafik Kanunundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle meydana gelen hasar ve zararlarda görevli yargı mercii adli mahkemelerdir. Belediyenin yol çalışması sırasında gerekli önlemleri almaması sebebiyle meydana gelen benzer bir olayda, Uyuşmazlık Mahkemesi zararın tazmini talebiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar vermiştir.

“(…)Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararları gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da ADLİ YARGI yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.”(Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, 2013/1617E., 2013/1830K.)

Keza dava dışı Bornova Belediyesi aleyhine ikame edilen davaya Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 2019/217 Esas ve 2019/320 Karar sayılı kararı ile, adli yargıda bakılması gerektiğine karar verilmiştir. (karar Ek.8’de sunulmuştur)

Uyuşmazlık Mahkemesi’nin sonraki tarihli kararları da bu doğrultudadır. (bkz. Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, 2017/584E., 2017/683K.; 2017/566E. 2017/674 K.; 2016/533E., 2016 / 519 K.)

Yukarıda açıklanan sebeplerle, anılan kazada meydana gelen zararın tazmini için idareye başvurulmaksızın cebri icra yoluna başvurulabileceği ve işbu davalarda görevli mahkemelerin adli yargı mahkemeleri olduğu kanaatindeyiz.

HUKUKİ NEDENLER: BK., TTK. ve ilgili sair hükümler

HUKUKİ DELİLLER : Tanık ifadeleri (gerekli görülmesi halinde; kusura ve zarara ilişkin), Her türlü yasal delil.

Davalının göstereceği delillere karşı delil bildirme hakkımızı saklı tutarız.

NETİCE VE TALEP : Yukarıda açıklanan nedenlerle, fazlaya ilişkin haklarımız mahfuz kalmak kaydı ile;

1. DAVAMIZIN KABULÜ İLE, şimdilik 50.000,00-TL’nin tazmini ve hak sahibine ödeme tarihi olan 01.02.2021’den itibaren başlayarak tahsile kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline,

2. Ücreti vekâletin ve yargılama giderlerinin davalı idareye yükletilmesine,

3. Borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine,

DAİR KARAR verilmesini vekil olarak saygıyla dileriz.

Davacı Vekili

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir