Sigorta Rücu Davasına Cevap Dilekçesi 1
X ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
DOSYA NO : 2019/ E.
CEVAP VEREN
DAVALILAR :
VEKİLİ : Av.
DAVACI :
VEKİLİ : Avukatlık Ortaklığı
KONU : Davaya cevaplarımızın ve delillerimizin bildirilmesinden ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
1- Kayseri’de, 01.09.2012 tarihinde, ‘nın sürücüsü olduğu tescilsiz ve plakasız motosiklet ile Ç’in maliki-işleteni olduğu plakalı M tarafından kullanılan park halindeki traktörün römorkuna çarpması neticesinde tek taraflı trafik kazası meydana gelmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde bu kaza sebebiyle destekten yoksun kalma tazminatı ödediğini bu sebeple de müvekkile rücu ettiğini beyan etmiştir.
2- Davacının rucü hakkı bulunmamaktadır. Sigorta tarafından ödenen bedellerin hangi şartlarda rücu edebileceği Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B4. Maddesinde tek tek sayılmıştır. Dava dilekçesinde müvekkillerimize hangi sebeple rucü edildiği belirtilmemiştir. Öncelikle rücu şartları gerçekleşmediğinden ortada bir alacak bulunmamaktadır.
Şöyle ki, – Kazanın, işletenin ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin “kasti bir hareketi veya ağır kusuru” sonucu olması maddesi değerlendirildiğinde kaza da ağır kusurlu, kusuruyla kazaya sebebiyet veren dava dışı müteveffa . Bu durum Adli Tıp Kurumu Trafik Ihtisas Dairesinin 06.05.2013 tarihli 23942/2147 sayılı raporunda açıkça belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin kararlarına göre: “Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, ağır kusur kavramı, bir özel hukuk kavramı olup, kasıt olmamakla birlikte kasta yakın bir kusurun varlığını ifade eder. Sigorta Genel Şartlarında “tam kusur”dan değil, “kasıt” ve “ağır kusur”dan söz edilmektedir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, sürücünün 2918 sayılı KTK’nun 57.maddesi hükmüne aykırı şekilde kavşaklarda geçiş önceliğine uymaksızın tedbirsiz ve dikkatsiz araç kullanması kusur oluştursa bile, dava konusu olayın oluş şekline göre “ağır kusur” değildir. Bu nedenle, sürücünün 8/8 kusurlu olması, sigorta şirketine rücu hakkı vermez.” (11.HD. 16.01.2006, E.2005184 – K.2006/121)” denilmektedir.
– Aracın gereken ehliyetnameye sahip olmayan kişilere kullandırılması ile – Uyuşturucu veya keyif verici maddeler ya da alkol almış ve bu yüzden güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş sürücülerin kaza yapmaları maddeleri değerlendirildiğinde müvekkiller bakımından araç park halindedir, sevk ve idare söz konusu olmadığından olayın gelişimi ile arasında illiyet bağı bulunmamaktadır. Buna ek olarak müteveffa bakımından olay değerlendirildiğindeyse, müteveffanın sevk idaresindeyken 9,10 metrelik yolda dümdüz ilerlerken, en sağdaki 50 cm’lik yere çarpmıştır. Olayın oluşu düşünüldüğünde Müteveffa olayın gerçekleştiği sırada 65 promil alkollü olması ve motosiklet ehliyeti bulunmaması ile olay hakkında illiyet bağının kurulabileceği açıktır.
Olayda diğer rücu sebeplerinin oluşma durumu olmadığından dilekçenin uzamaması amacıyla değerlendirilmemiştir.
3- Dava da kusur oranların tam olarak belirlenmesi gerekmektedir. Davacı tarafından beyan edilen kusur oranı tarafımızca kabul edilmemektedir. Kazayla ilgili Kayseri Asliye Ceza Mahkemesince Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan raporda müteveffa asli kusurlu, Müvekkil M tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Davacının kendisi tarafından sunulan bu rapora rağmen davacı ödenen tazminatların %50 oranında müvekkillere rücu etmektedir.
Kusur oranlarının belirlenebilmesi için, olayın tam olarak anlaşılması ve duran araca çarpması, seyir halinde olanın müteveffa olması sebebiyle müteveffanın ve aracının durumunun tam olarak tespit edilmesi gerekmektedir. Olay yeri tutanakları bilirkişi raporları incelendiğinde, olayın ‘in İ Mahallesinden D istikametine giden anayol üzerinde Soğuk Hava deposunun 400 metre ilerisinde gerçekleştiği, yolun yeterli genişlikte ve düz olduğu, müteveffa ‘nın 65 promil alkollü olduğu, ehliyetinin olmadığı, kask takmadığı, kazaya karışan motosikletin aydınlatmalarının çalışmadığı, çalıntı olduğu, şase numarasının, plakasının olmadığı hususlarının değerlendirilmeden davacı tarafından haksız ve mesnetsiz bir kusur oranı belirlenerek davanın açıldığı anlaşılacaktır. Davacı tarafından da beyan edildiği üzere müvekkil M hakkında HAGB verilmiştir. HAGB bir hüküm olmadığı için delil olarak kabul edilemez ancak dosyadaki deliller ve kusur oranının azlığı sebebiyle en alt sınırdan ceza verilmesi gerçeğin açığı çıkması için delil teşkil etmektedir. Belirtilen hususlar, getirtilen ceza dosyası ve toplanan deliller tek tek değerlendirilerek Adli Tıp Kurumu Trafik Ihtisas Dairesi tarafından kusur oranları belirlenerek karar verilmesi gerekmektedir.
4- Bütün bunlara ek olarak işleteni olan müvekkil Ç bakımından Karayolları Trafik Kanunu 86. Maddesi uyarınca rücu şartları gerçekleşmemiştir. Olaya ilişkin kusur oranları değerlendirildiğinde müteveffa ‘nın ağır kusuruyla olayın gerçekleştiği açıkça görülecektir. Bu sebeple de müvekkil Ç’e davacı tarafından rücu edilmesi mümkün değildir.
5- Davacı tarafından dilekçe ekinde sunulan Sigorta Tahkim Komisyonu kararı ve İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi kararlarında hükmedilen tazminatlar ile tarafımıza karşı başlatılan icra takibi miktarı karşılaştırıldığında arada çok büyük fark bulunmaktadır. Davacı her ne kadar dekontlarını sunmuş olsa da ödemelerin hangi karar gereği ne kadar yapıldığı açık değildir. Müvekkil Ç Güvence Hesabına bir kısım ödemelerde bulunmuştur. Kendisi ne için ödeme yaptığını tam olarak bilmemektedir. Telefonla aranarak haksızca müvekkilimden alınan ödemeler için dava hakkımız saklıdır.
Ödemelerin açık olmaması, rücu sebeplerinin oluşmaması ve kusur oranlarının bilinmemesi sebepleriyle alacak belirsiz alacaktır. Belirsiz alacak sebebiyle icra inkar tazminatına hükmedilemez. Açıklanan nedenlerle icra inkar tazminatının reddi gerekmektedir.
Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle rücu sebeplerinin oluşmaması, kusur oranlarının tam olarak belirlenmemesi haksız ve kötü niyetle başlatılan icra takibine müvekkiller tarafından itiraz edilmiştir. Haksız ve kötü niyetle açılan huzurdaki davanın açıklanan sebeplerle reddini talep ediyoruz.
HUKUKİ SEBEPLER: TMK, TBK. TTK, KTK vs. ilgili mevzuat
DELİLLER: Sınırlı olmamak ve davacı tarafın sunacağı delillere karşılık yeni delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla;
1- Kayseri Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/ Esas sayılı dosyası (celbini talep ediyoruz),
2- Kayseri İcra Müdürlüğünün 2019/ Esas sayılı dosyası(celbini talep ediyoruz),
3- Kaza tespit tutanakları
4-Adli Tıp Kurumu Trafik Ihtisas Dairesinin X tarih ve X sayılı raporu
5- Keşif, bilirkişi incelemesi
6- Tanık anlatımları
7- Yemin vs. her türlü yasal delil
NETİCE VE TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle;
1- Haksız ve kötü niyetli olarak, hukuka ve usule aykırı olarak açılan davanın REDDİNE
2- Yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini bilvekale talep ederiz. tarih
Davalı Vekili
Sigorta Rücu Davasına Cevap Dilekçesi 2
ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNE
DOSYA NO:
CEVAP VEREN DAVALI:
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU: Dava dilekçesine cevaplarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR:
Davalı müvekkil Ahmet tarafından yine davalı … Org. Turz. Tic. Ltd. Şti araç kiralama şirketinden … plakalı aracı kiralamıştır. … tarihinde sürücü davalı … sevk ve idaresindeki kiralanan araç ile … plakalı kamyonete arkadan çarparak, o anda kamyonete eşya yüklemekte olan …’in maluliyetine sebebiyet vermiştir. …’in iş göremezlik nedeniyle Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açılmış, davacı şirkette tazminatı ödemeye mahkûm edilmiştir. Davacı sigorta şirketi tarafından davalı müvekkil … ve diğer davalılar …’ e ve … Ltd. Şti. ye Adana 1. İcra Müdürlüğünde icra takibi başlatılmıştır.
1. ÖNCELİKLE ADANA 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN 14 SAYILI DOSYASI İLE BAŞLATILAN İCRA TAKİBİNE İLİŞKİN BAŞLATILAN İTİRAZIN İPTALİ DAVASINA ZAMANAŞIMI İTİRAZINDA BULUNUYORUZ.
İcra ve İflas Kanunu’nda 67’ inci maddesi ile icra takibine yapılan itirazlara ilişkin icra takibinin devam edilebilmesi adına itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren bir yıl içinde alacaklı, genel mahkemede itirazın iptali davası açması gerekmektedir. Açmadığı takdirde alacaklının dava açma hakkı düşmektedir. İlamsız icra takibinde davacı şirkete yapılan borca itiraz tarihi göz önünde bulundurarak zamanaşımı itirazında bulunarak davanın usulden reddini talep ediyoruz.
2. MALULEN ORTAYA ÇIKAN TAZMİNATIN TARAFIMIZA RÜCU EDİLMESİNE İLİŞKİN ZAMANAŞIMI İTİRAZINDA BULUNUNYORUZ.
Dava dışı …’ in … ay boyunca %25 iş göremezlik nedeni ile tazminat talebi ile davacı şirket aleyhine Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açılmış ve … tarihli … E. ve … K. Sayılı kararı ile davacı şirketi tazminatı ödemeye mahkûm edilmiştir. Karara bağlı olarak da Adana 1. İcra Müdürlüğü … E. dosyasıyla icra kanalıyla ödeme yapılmıştır.
Karayolları Trafik Kanunu’ nun 109. maddesinin 4. bendinde rücu hakkının zamanaşımı hükmü ile zamanaşımı itirazında bulunuyoruz. İlgili hükümce kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmesi ve rücu edilecek kimseleri öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacağını belirtmiştir. Davaya konu olan icra takibinde ise davacı şirket rücu etmek istediği tazminatın ne zaman ödediğinin belirlenmesi için 1. İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak celbini talep ediyoruz. Davacı sigorta şirketi, olayın oluşması ve buna istinaden gerek ceza davasından gerekse Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen yargılamadan gerekse kaza tutanaklarından rücu edilmesini istediği kişileri bilmesi ile rücuya ilişkin zamanaşımı şartları oluşmuştur. Bahsetmiş olduğumuz hususların göz önünde bulundurulması ile davaya konu olan Adana 1. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasıyla başlatılmış olunan ilamsız icra takibi ile rücu edilmek istenilen tazminatın zamanaşımına uğramış olup itirazlarımızı sunuyoruz.
3. DAVACI SİGORTA ŞİRKET RÜCU ETMEK İSTEDİĞİ TAZMİNAT İÇİN BİLDİRİM YÜKÜMÜNÜ YERİNE GETİRMEMİŞTİR.
Türk Borçlar Kanunu’nun 73’üncü maddesinin 2’ inci fıkrasına göre tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Rücu etme hakkı bulunan kişinin birlikte sorumlu olduğu kişilere karşı bildirme yükümü altındadır. Yani bu bir külfettir. Zira bu yükümü yerine getirmeyen kişi rücu etme hakkını kaybetmektedir. Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava dışı … tarafından açılmış olan tazminat davasını davacı sigorta şirketine yöneltmiştir. Sigorta şirketi tazminat istemli davada yargılama süresi boyunca davayı ihbar etmemiş, davalı müvekkilin tazminat davasında gerekli sav ve savunması alınamamış, kusuru söz konusu ise bu kusurun oranı belirlenememiştir. Davamıza ilişkin Yargıtay’ın vermiş olduğu emsal kararı söz konusudur. Yargıtay’ın 17. Hukuk Dairesi 2014/5764 E. ve 2016/1089 K. sayılı kararında, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen bir itirazın iptali davasında davalıya önceki tazminat davasının ihbar edilme kararı bulunsa dahi herhangi bir tebliğde bulunulmaması ve davalının tazminat davasından haberdar olmaması ve buna istinaden davalının savunmasının kısıtlanması nedeni ile bozma kararı vermiştir.
Türk Borçlar Kanununun açık hükmü ile Yargıtay’ın vermiş olduğu emsal karar ile davacı sigorta şirketinin davalı müvekkile Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen destekten yoksun kalma tazminat istemli davayı ihbar etmemiş, rücu etme hakkının bildirme yükümünü yerine getirmemiştir. Bu nedenle rücu etme hakkı olmaksızın başlatılan icra takibi haksız ve yerinde değildir.
4. DAVALI MÜVEKKİL … DAVA DIŞI …’İN MALULÜNDE KUSURU BULUNMAMAKTADIR.
Her ne kadar aracı kiralayan davalı müvekkil olsa da ortaya çıkan zarardan sorumlu değildir. Beyanlarımızın kabul anlamına gelmemesi koşulu ile şöyle ki;
Davalı müvekkil, davalı … Org. Tur. Tic. Ltd. Şti’ den araç kiralamıştır. Olay gününde ise davalı müvekkil, davalı … ve araç içinde bulunan … olay anından önce beraber maç izlemeye gitmişler akabinde … tarafında bir kafede oturmuşlardır. Kafede oturdukları süre zarfında davalı … kız arkadaşını evine bırakmak için davalı müvekkil ile araçta da yer alan …’in yanından ayrılmıştır. Davalı …, oturdukları kafeye tekrardan gelmiş ve bir süre daha oturmuşlar ve sonrasında hep beraber kalkmışlardır. Kalktıkları esnada davalı müvekkil başı dönmesi ve mide bulantısı ile rahatsızlanmış kendini pek iyi hissetmemiştir. Davalı …’ün aracı kullanmak istemi üzerine aracı kullanamayacağı ve bir kazaya sebebiyet vermemek amacı ile davalı …’ün kiralık aracı kullanmasına izin vermek durumunda kalmıştır zaten aracın şoför koltuğunun yanındaki koltuğa binmiş, biner binmez kendini iyi hissetmeyen davalı müvekkil koltuğu arkaya doğru yatırarak kendini toparlamaya çalışmıştır. Kaza tutanaklarından da anlaşılacağı üzere daha kafeden ayrılır ayrılmaz hemen … Caddesi istikametinde kaza yapmışlardır. Davalı müvekkil koltuğunu yatırarak gittikleri için ne davalı …’ün aracı nasıl kullandığını ne de kaza anını görme imkânı olmuştur. Zaten kaza tutanaklarından da anlaşılacağı üzere kafeden ayrılır ayrılmaz kaza meydana gelmiştir. Davalı müvekkilin olayın hemen öncesinde sağlık durumu açısından nasıl olduğunu ve hangi pozisyonda araçta oturduğuna ilişkin araç içinde bulunan …’in dinlenmesini talep ediyoruz. Olayın gerçekleşmesi ile hastaneye götürülen davalı müvekkilin alkollü olup olmadığına ilişkin test yapılmıştır ve mahkemenize sunmuş olduğumuz test sonucuna bakıldığında 0 promil alkol çıkmıştır. Davalı müvekkilin yine davalı …’ün alkol alıp almadığı konusunda bir bilgisi yoktur, zaten davalı …’ün alkollü olduğunu olay sonrası öğrenmiştir. Araç da bulunan …’in de alkol almadığı 0 promil alkol çıkmıştır. Davalı …’ün alkol aldığını davalı müvekkil tarafından bilinip bilinmemesi durumunu yine araç içinde bulunan …’in bu hususta da dinlenmesini talep ediyoruz.
Davalı müvekkil rahatsızlanması ve aracı sürmesi durumunda bir kaza meydana gelmesi çekincesinden davalı …’ün aracı kullanmasına izin vermiştir. Yani davalı müvekkil bir tehlikenin ortaya çıkmaması amacıyla alkol aldığını bilmediği davalı …’ün kullanmasına izin vermiştir.
Davacı şirketin, Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülen ve hükme bağlanılan tazminatın davalı müvekkile rücu etme hakkı bulunmamaktadır. Davalı müvekkil aracı kiralayan olsa da kazanın ortaya çıkmasında herhangi bir kastı veya ihmali bulunmamaktadır. Davalı …’le davalı müvekkilin müteselsil sorumluluğundan bahsedebilmek için ortak kusurun söz konusu olması gerekmektedir. Zira alkollü olması nedeni ile ölümlü kazanın ortaya çıkmasında davalı müvekkilin herhangi bir kastı veya ihmali söz konusu değildir. Davalı müvekkilin 0 promil, yani alkollü olmadığı göz önünde bulundurulduğunda ortak kusurdan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Kaldı ki gerek davalı müvekkil gerek araç içinde yer alan …’in de davalı …’ün alkollü olduğunu bilmemektedirler. Davalı müvekkilin kendini kötü hissetmesi nedeni ile aracın kullanmasına izin verme durumu kusurlu bir hareket olmadığı gibi hukuka veya ahlaka aykırı bir davranışı da oluşturmamaktadır. Aksine bir kaza meydana gelir çekincesi ile hareket etmiş bu nedenle davalı …’ün aracı kullanmasına izin vermiştir. Bu nedenle davalı …’ün alkollü olması kusuruna davalı müvekkilin müteselsil sorumlu kabul etmek mümkün olmayacaktır.
Davalı … Tur. Tic. Ltd. Şti. ile davalı müvekkil arasında araç kiralama amacı ile sözleşme imzalanmıştır. Sözleşmede yer alan kiracı kazalara veya olaylara karışması halinde, kiraya verenden hak ve alacak talebinde bulunamayacağını, rücu dâhil hak ve alacaklardan yine kiracının sorumlu olacağını belirtir madde yer almaktadır. Öncelikle davalı şirket ile davalı müvekkil arasında yapılan sözleşme iç ilişkiye dayanmaktadır ve yalnızca tarafları ilgilendirmektedir. Davalı müvekkilin kendi kastı veya ihmali sonucu ortaya çıkan bir kazanın olmaması nedeni ile kazadan ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulması mümkün değildir. Kaldı ki 1. Ağır Ceza Mahkemesinde 16 sayılı davasında davalı müvekkil mağdur sıfatıyla yer almıştır. Yine ilgili mahkemede alınan bilirkişi raporunda olayın değerlendirilmesinde sorumlu kişilerin davalı … ile davalı … Tur. Tic. Ltd. Şti. olarak belirtilmiştir. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda sanık sıfatıyla dahi yargılanmayan ve bilirkişi raporunda sorumlu kişi olarak yer almayan davalı müvekkile yöneltilen rücu hakkı yerinde olmadığı muhakkaktır. Davacı şirketin hangi gerekçelere dayanarak davalı müvekkile sorumluluk atfettiği belirsizdir ve dava dilekçesinde açıklaması dahi yapılmamıştır. Davalı müvekkilin olayın gerçekleşmesine ilişkin kasti veya ihmali olarak bir sorumluluğu bulunmadığı gibi davacı şirket herhangi bir dayanak göstermeksizin ilamsız icra takibi ile yöneltmiş olduğu rücu etme hakkı da yerinde değildir.
Davalı … Tur. Tic. Ltd. Şti şirket ile davalı müvekkil arasında imzalanan sözleşme geçerli değildir. Zira davalı şirketin sözleşme kurulabilmesi için aracı kiralayacak olan kişilerin en az iki yıllık ehliyete sahip olması gerektiğini belirtmiş ancak sözleşmenin imzalandığı tarihte davalı müvekkilin bir yıllık ehliyet sahibi olup bunu bilen davalı şirket durumu göz ardı etmiştir. Geçerli olmayan sözleşmenin yanı sıra yaralı kazanın ortaya çıkmasında bir sorumluluğu bulunmayan müvekkil kazadan sonra kiralamış olduğu araçta meydana gelen hasarları Adana 3. İcra Dairesi kanalı ile karşılamıştır.
HUKUKİ SEBEPLER : Davacının sunacağı delillere karşı delil sunma ve beyanda bulunma haklarımızın saklı kalması kaydı ile
1. … İcra Dairesi … sayılı dosyası
2. … Asliye Ticaret Mahkemesi … Sayılı dosyası
3. … Sigorta Şirketinin … sayılı dosyasına yapılan ödeme dekontları
4. … İcra Dairesi … sayılı dosyası
5. … Ağır Ceza Mahkemesi … sayılı dosyası
6. Kiralama sözleşmesi
7. … T.C Sağlık Bakanlığı … Hasta Laboratuvar Sonuçları
8. Tanık
9. Bilirkişi İncelemesi
10. Yemin
Vs. her türlü sair delil.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ile; Öncelikle davanın dava şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE, Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise müvekkil hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının ESASTAN REDDİNE, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ederim.
DAVALI VEKİLİ
Ek-1 Vekaletname