RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI
Davanın, iş kazasının meydana geldiği veya davalılardan birisinin ikametgahının bulunduğu iş mahkemesinde, iş mahkemesi bulunmayan yerlerde ise iş mahkemesi sıfatı ile asliye hukuk mahkemelerinde açılıp gorülmesi gerekir.
Rücuan tazminat davaları sigortalılık türleri ve bunların düzenlendiği kanunlara gore bir ayrım yapılarak anlatılmaya çalışılacaktır.
İş kazası ve meslek hastalığına ilişkin sorumluluğun yasal dayanakları 506 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri iken, sonradan yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun ile sorumluluk sınırlarında değişiklikler yapılmıştır. Oncelikle, onümüze gelecek uyuşmazlıkların hangi kanundaki düzenleme esas alınarak çozümlenmesi gerektiği üzerinde durulmalıdır.
Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm yoktur. Ancak toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve ozellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, oğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna gore gerek ozel hukuk ve gerekse kamu hukuku alanında, kural olarak her kanun ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır, o tarihten onceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir.
Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gozübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).” (HGK 13.10.2004 t., 2004/10-528 E.,2004/533 K. Sayılı İçtihadı)
5510 sayılı Kanun’un 21 inci maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün anılan kanunun yürürlüğü oncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gibi rücuan tazmine ilişkin düzenlemenin, kanunun yürürlüğü oncesinde olup bitmiş olay ve ilişkilere uygulanmasını gerektirir, yukarıda sıralanan istisnai durumlar kapsamında değerlendirilemeyeceği yonü de gozetilerek uyuşmazlıkların, iş kazasının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan kanun esas alınarak çözuümlenmesi gerekir. ( Y. 10. HD 26.04.2011 tarih ve 4642 – 6076 sayılı Kararı)
506 SAYILI KANUN KAPSAMINDA RÜCUAN TAZMİNAT DAVALARI
506 sayılı Kanun’da, sigortalılara uzun vadeli sigorta kolları esas alınarak bağlanan aylıkların rücuna imkan veren bir düzenleme bulunmamaktadır. Orneğin, iş kazası sonucu olmaksızın, üçüncü kişilerin kusurlu davranışı sonucu olen sigortalının hak sahiplerine bağlanan olüm aylıkları için rücu edilemez. Ancak kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin hükümler gozetilerek iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalıya bağlanan sürekli iş goremezlik gelirleri ile iş kazasına dayalı olup olmadığına bakılmaksızın yapılan tedavi giderleri ile odenen geçici iş goremezlik odenekleri için rücua imkân veren düzenlemeler bulunmaktadır.
5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden once meydana gelen iş kazaları sonucu % 10 ve daha fazla oranda sürekli iş goremezlik kaybına uğrayan sigortalıya, sigortalının olümü halinde ise hak sahiplerine yaptığı sosyal sigorta yardımları nedeniyle SGK Başkanlığı’nın meydana gelen zararlarının rücuan tahsili isteminin yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanun’un 26. maddesine gore, “iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veya suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, kurumca sigortalıya ya da hak sahibi kimselerine yapılan veyahut ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22. maddede belirtilen tarifeye gore hesaplanacak sermaye değerleri toplamı (Anayasa Mahkemesi’nin 23/11/2006 tarihli ve E:2003/10 K:2006/106 sayılı Kararı ile bu fıkrada geçen “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” bolümü iptal edilmiştir) kurumca işverene odettirilir.
İş kazası veya meslek hastalığı, üçüncü bir kişinin kastı veya kusuru yüzünden olmuşsa kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine gore rücuâ edilir. Bu düzenlemeye gore işverenin kuruma karşı sorumluluğu, maddede sayılan belli eylem ve davranışlardan oluşan bir alanla sınırlıdır.
Bu sorumluluk, tamamen kendine ozgü bir sorumluluktur ve iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortası priminin işverence odenmesi nedeniyle geniş olçüde sınırlandırılmış bulunması, belirleyici ve ayırıcı ozelliğini oluşturmaktadır.
İşverenin bu eylem ve davranışları, sırasıyla ve kanunun anlatımıyla işverenin kastı, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğiyle ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ve işverenin suç sayılır eyleminden ibarettir. İşveren, bu davranış ve eylemlerinden sadece birinin varlığı durumunda dahi sorumludur. Ancak anılanların dışında bir durum, eylem ve davranışta sorumlu olmayıp iş kazasında kusurlu olanlar davacı kurumun bağladığı gelirin ilk peşin sermaye değeri, sosyal yardım zammının ilk peşin değeri, tedavi masrafları ve geçici iş goremezlik odenekleri toplamından kusurlarına karşılık gelen miktar kadar sorumludur (Y. 10. HD 17.03.2009 tarih ve 2008/19680 – 2009/3909 sayılı Kararı).
Ancak trafik kazası veya trafik iş kazası sonucu yaralanan sigortalının tedavi masraflarıyla sınırlı olarak 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesiyle değişen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesiyle tahsil edilen primin bir kısmının SGK Başkanlığı’na aktarılması ile trafik kazalarından kaynaklanan tedavi giderlerinin sigortalı olup olmadığına bakılmaksızın kurum tarafından sağlanacağı, 6111 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca geçmişe yonelik 3 yıl için ayrıca prim aktarılması ile düzenlemenin, geçmişte meydana gelen trafik kazası sonucu yapılan tedavi yardımlarını da kapsayacağı belirtilmiştir.
Bu haktan, sigorta sozleşmesinin tarafı olan aracın işleteni ve şoforlerinin yararlanması gerekmekte olup poliçe limiti kapsamında kalan tedavi giderleri nedeniyle bunların sorumlulukları sona erecektir. Ancak zorunlu sigorta teminat tutarlarını aşan tedavi giderlerinin, zarara sebep olan veya hukuken sorumlu olanlar tarafından karşılanacağı, bu kişiler açısından poliçe limitini aşan kısım yonünden sorumluğun devam edeceği kabul edilmelidir.
Buna gore yasal şartların gerçekleşmesi durumunda, kurum, trafik kazası sonucu yapılan tedavi giderleri için rücu edemeyecek olup yasal düzenleme oncesinde açılan davalarda, konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek bu durumun, yasadaki düzenlemeden kaynaklandığı gozetilerek tedavi giderleri ile ilgili olarak tarafların lehine veya aleyhine avukatlık ücreti ve yargılama giderine de hükmedilmemesi gerekir. Dava, yasal değişikliğin yürürlüğünden sonraki bir tarihte açılmış ise tedavi giderleri yonuünden talebin reddine karar verilebilecektir (Y. 10. HD 06.12.2011 tarih ve 8870 – 17331; Y.10. HD 30.11.2012 tarih ve 17275-23850 sayılı Kararları).