Kasko Nedeniyle Sigorta Şirketine Açılan Davaya Cevap Dilekçesi

Kasko Nedeniyle Sigorta Şirketine Açılan Davaya Cevap Dilekçesi

X ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

 

Dosya No: 

DAVAYA CEVAP

VEREN DAVALI                :   

VEKİLİ                                 :   

 

DAVACI                               :   

 

VEKİLİ                                 :   

 

KONU                                   : Davaya cevaplarımızın sunulması ile davanın reddine karar verilmesi talebimizidir.

 

       AÇIKLAMALAR        

 

Davacı tarafın maliki olduğu X plaka sayılı müvekkil şirket tarafından sigortalı olan aracında X tarihinde meydana gelen yangın sebebiyle müvekkil sigorta şirketi aleyhine ikame ettiği kasko poliçesi kapsamında maddi zararının tazmini talepli açmış olduğu işbu dava haksız ve mesnetsiz olup davanın reddi gerekmektedir. Şöyle ki;

 

A-USULE İLİŞKİN BEYAN VE İTİRAZLARIMIZ:

 

1- İŞBU DAVADA GÖREVLİ MAHKEME ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ OLUP GÖREVLİ MAHKEMEDE AÇILMAYAN İŞBU DAVANIN USULDEN REDDİ GEREKMEKTEDİR.

 

“Ticari Dava” hakkında Yargıtay’ın mezkur kararlarında; 

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ  2016/17842 -2017/317K…. Ticaret Mahkemelerinin görevli alanı 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/1 maddesinde “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” İfadesi ile ticari davalar ile sınırlandırılmıştır. Ticari davalar ise TTK 4. Maddesinde sayılmıştır. Buna göre 4/1 maddesinde nispi ticari davalar 4/1-a fıkrasından f fıkrasına kadar sayılan hususlar ise mutlak ticari davalar olarak sayılmıştır. Bir davanın nispi ticari dava sayılması için TTK 4/1. Maddesi birinci fıkrasında belirtildiği gibi her iki tarafında tacir olduğu ve her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bir dava olması gerekmektedir. Mutlak ticari davalar ise TTK 4/1-a maddesinde her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ile yine TTK 4/1 f fıkrasına kadar sayılan yasalarda belirtilen davalar olarak sayılmıştır.”

YİNE YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/19773 K. 2017/12012

“Sigorta hukuku 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 vd. maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması sebebiyle dava ticari dava olup asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunmakta olup mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”

 

Yukarıdaki Yargıtay kararları kapsamında zarar sigortaları Türk Ticaret Kanununun 1453 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Bir zarar sigortası türü olan kasko sigortasının ise bu bağlamda TTK maddeleriyle düzenleme alanı bulduğu açıktır. Yukarıdaki Yargıtay kararları kapsamında her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari dava kapsamında olduğundan işbu davada görevli mahkeme Ticaret Mahkemeleridir. Kaldı ki davacı taraf dilekçesinde açıkça dava konusu traktörün müvekkilinin tarım faaliyetlerinde mesleki amaçla kullanıldığını bu sebeple tüketici olmadığını ikrar etmiştir. Bu cihette bakıldığında da söz konusu davada ticaret mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.

 

Yine TTK’nın 19/II. maddesinde taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri içinde ticari iş sayılır düzenlemesine yer verilmiştir. Bu bağlamda söz konusu sözleşme müvekkilim şirketin ticari işletmesiyle ilgili bulunmakta ve müvekkilim şirket açısından ticari iş arz etmektedir. Türk Ticaret Yasası’nın 19/II. maddesi kapsamında müvekkilim yönünden ticari iş özelliğinde olan bu sözleşme davacı açısından da ticari iş sayılır.

 

Ayrıca her ne kadar 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlüğe girmeden önce Yargıtay’ın yerleşik kararlarında Kasko Sigortası, zorunlu mali mesuliyet sigortası yönünden görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunu kabul etmekteyse ve  6502 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte  (6502 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarih 28.5.2014 tarihidir.) sigorta sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar yönünden görevli mahkeme tüketici mahkemeleri olarak kabul edilmekteyse de   Tüketici Mahkemelerinin görevli olması için hukuki ilişkinin ticari ve mesleki amaçla hareket eden gerçek veya tüzel kişilerle TÜKETİCİLER arasında kurulması gerekmektedir. Oysaki davacı taraf dilekçesinde de ikrar ettiği üzere tüketici değildir. Yine davacı taraf dilekçesinde dava konusu traktörü tarım faaliyetlerinde mesleki amaçla kullandığını açıkça ikrar etmiştir. Hal böyleyken işbu davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi mümkün olmayıp görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Nitekim aşağıda emsal olabileceğini düşündüğümüz Yargıtay kararı da bu yöndedir.

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 2016/1963 Esas- 2016/4413 Karar sayılı İlamı 12.04.2016 Tarihli Kararında özetle :

GÖREVLİ MAHKEME (Trafik Kazası Sonucunda Kasko Sigortası Kapsamında Davalıya Ödenen Hasar Bedelinin İadesi İstemi – Davacı ve Davalının Sigorta Poliçesinin Tarafı Olduğu Davanın Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. Maddelerinde Sayılan Hususlardan Olduğu Anlaşılmakla Uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde Görüleceği)

ÖZET : Dava, trafik kazası sonucunda, kasko sigortası kapsamında, davalıya ödenen hasar bedelinin, iadesi istemine ilişkindir. Davanın, 6502 Sayılı Kanun’un yürürlük tarihi olan 28.5.2014 tarihinden önce 18.3.2014 tarihinde açıldığı, davacı vekilinin, davacı şirkete kasko sigortası ile sigortalı olan aracın tek taraflı yaptığı kaza sonucunda, araç sahibi davalıya tazminat ödendiği, ancak, aracın kiralık olarak kullanıldığı, kiralamanın sigorta poliçe kapsamında olmadığını ileri sürerek, ödenen tazminatın iadesi istemiyle dava açtığı, davacı ve davalının sigorta poliçesinin tarafı olduğu, davanın Türk Ticaret Kanunun 1483 vd. maddelerinde sayılan hususlardan olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.

Yukarıda açıklamalar ışığında kasko sigortasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesinin görevi kabul edilmekteyse de bu durum davacının tüketici olması ve davacı sigortalı gerçek kişi ile davalı sigorta şirketi arasındaki sözleşmenin tüketici işlemi olması şartında mümkündür. Yukarıda da izah ettiğimiz üzere davacı taraf dilekçesinde açıkça dava konusu traktörün müvekkilinin tarım faaliyetlerinde mesleki amaçla kullanıldığını bu sebeple tüketici olmadığını ikrar etmiştir.

 

2- DAVACI TARAF İŞBU DAVANIN ZORUNLU ARABULUCUK KAPSAMINDA OLMADIĞINI İDDİA ETMEKTE İSE DE SİGORTA ŞİRKETİNİN TARAF OLDUĞU DAVALARDA DAVA AÇILMADAN ÖNCE ARABULUCULUK YOLUNA BAŞVURULMUŞ OLMASI DAVA ŞARTIDIR.

TTK’nin altıncı kitabı iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda genel hükümler, ikinci kısımda ise sigorta türlerine ilişkin özel hükümler düzenlenmiştir. İkinci kısım da kendi içinde iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde zarar sigortaları, ikinci bölümde ise can sigortaları düzenlenmiştir.

Zarar sigortaları, sigortalının para ile ölçülebilir menfaatini zarara uğratan bir tehlikenin meydana gelmesi halinde; sigortacının, sigorta sözleşmesi kapsamında bu zararı tazmin etmeyi üstlendiği sigortalardır 107 . Zarar sigortalarını TTK mal sigortaları ve sorumluluk sigortaları olmak üzere iki ayrı başlık altında düzenlemiştir.

Yukarıda izah edildiği üzere TTK’nin altıncı kitabında düzenlenen sigortaya ilişkin hususlardan doğan özel hukuk uyuşmazlıkları mutlak ticari davadır. Bu davalarda tarafların tacir sıfatına sahip olması ve uyuşmazlığın ticari işletmelerine ilişkin olması ayrıca aranmaz. Ticaret mahkemesinin görev alanına giren ve sigortanın taraf olduğu uyuşmazlıklarda, (Sigorta ve alacak) dava açmadan önce arabulucuya başvuru dava şartı haline getirilmiştir.

Sigorta hukukundan doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının önemli bir kısmı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebildiği özel hukuk uyuşmazlıklarındandır. Ayrıca bu uyuşmazlıkların önemli bir kısmının konusu, bir miktar para alacağının ödenmesine ilişkindir. Bu sebeplerle bu tür uyuşmazlıklar dava şartı arabuluculuk kapsamında kalmaktadır.

İşbu kapsamda Sigorta hukuku kaynaklı ihtilaflar bakımından, ihtilaf konusunun “hasar” veya “prim”den kaynaklı olması arasında bir fark olmaksızın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olmuştur. Zira sorumluluk sigortalarında zarar görenlerin dava açmadan önce dava şartı olarak arabuluculuk sürecini de tüketmeleri gerekecektir.

YUKARIDA İZAH EDİLENLER VE SİGORTAYA İLİŞKİN HÜKÜMLERİN TTK’DA DÜZENLENMİŞ OLMASI KAPSAMINDA UYUŞMAZLIĞIN ÇÖZÜMÜNÜN ASLİYE HUKUK/TİCARET VEYA TÜKETİCİ MAHKEMESİ GÖREVİ ALANINA GİRİP GİRMEDİĞİNE BAKILMAKSIZIN SİGORTA ŞİRKETİNİN TARAF OLDUĞU DAVALARDA DAVA AÇILMADAN ÖNCE ARABULUCULUĞA BAŞVURULMUŞ OLMASI DAVA ŞARTIDIR.

 

3- ) DAVA DEĞERİ BELLİ OLAN İŞBU DAVANIN KISMI DAVA OLARAK AÇILMASI USULE AYKIRI OLDUĞUNDAN BU CİHETTE DE DAVANIN USULDEN REDDİ GEREKMEKTEDİR.

Davacı, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin taleplerini saklı tutarak şimdilik ……….. maddi zararının tahsilini talep ve dava etmiştir. İşbu davada davacı yangın sebebiyle kullanılamaz hale gelen traktörün zararının tazminini talep ettiğinden değeri belirli olan işbu davanın kısmi dava olarak açılması mümkün değildir. Zira dilekçemiz ekinde sunmuş olduğumuz ……… tarihli Dolayısıyla alacak kalemlerine göre davacının belirli olmayan bir alacağı bulunmamaktadır.

Bu miktarın tespiti uzmanlık gerektiren bir husus da değildir. Buna rağmen davacı tarafın “fazlaya ilişkin dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile” şeklinde ibareye dayalı olarak alacak istemini ……-TL olarak kısmi şekilde dava konusu yapması söz konusu olamaz. İşbu sebeplerle davacı tarafın dava miktarını sonradan arttırmasına ve kısmi dava olarak açmış olduğu işbu davayı tam bir alacak davasına çevirmesine yönelik muvafakatimiz bulunmamakta olup davanın usulden reddini talep etmekteyiz.

AYRICA İŞBU DAVADA DAVA DEĞERİ BELİRLİ OLMASINA RAĞMEN DAVA DEĞERİ ÜZERİNDEN HARÇ YATIRILMAMIŞTIR. İŞBU SEBEPLE SAYIN MAHKEMENİZCE EKSİK HARÇ DAVACI TARAFA İKMAL ETTİRİLMELİ AKSİ TAKDİRDE İSE DOSYANIN İŞLEMDEN KALDIRILMASINA KARAR VERİLMELİDİR.

 

Davacı taraf usule aykırı olarak ikame ettiği işbu maddi tazminat davasında şimdilik ………….-TL maddi zararını talep ve dava etmiştir. Bu halde hasar değeri belli olduğundan toplam hasar bedeli üzerinden harcın yatırılması gerekmektedir. NİTEKİM AŞAĞIDAKİ BİR KARARINDA DA YARGITAY EKSİK HARÇ TAMAMLANMADAN DAVAYA DEVAM OLUNAMAYACAĞINA HÜKMETMİŞTİR.

 

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi         2018/1677 E.  ,  2018/5207 K. 20.12.2018 Tarih

usul hukuk uyarınca davacı vekiline süre verilmek suretiyle ikmal ettirmek ve harca ilişkin eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam edilerek esas hakkında karar vermek, eksikliğin verilen kesin sürede giderilmemesi halinde Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermekten ibarettir. Anılan sebeplerle harç ikmal edilmeden davanın esasına ilişkin yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup kararın bozulması uygun görülmüştür. Bozma sebebine göre davalı vekilinin temyiz itirazları bu aşamada incelenmemiştir.

 

B-ESASA İLİŞKİN BEYAN VE İTİRAZLARIMIZ      :

Davacı tarafından kendisine ait, müvekkil şirket tarafından kasko poliçesi ile sigortalı olan ………….. plakalı traktör ile ……………. tarihinde ……….. ili, ………….ilçesi, …………. Mah. ………… yaylası mevkiinde seyir halindeyken traktörün sağ ön kısmından duman çıkması sonucu yanmaya başladığını, yaptığı müdahaleye rağmen yangının geliştiğini, yangın neticesinde traktörün kullanılamaz hale geldiğinden bahisle müvekkilim şirketten hasara ilişkin tazminat talebinde bulunduğunu ancak müvekkilim şirketin sigortalı aracın hasarını ödemekten kaçındığından bahisle maddi zararının ödenmesi talebiyle müvekkil şirket aleyhine işbu dava ikame edilmişse de aşağıda ayrıntısı arz edilen hususlardan ötürü huzurdaki davanın reddini talep etmekteyiz.

1- ÖNCELİKLE MÜVEKKİL SİGORTA ŞİRKETİNİN HASAR TAZMİNİNİ REDDETME SEBEBİNDEN DE AÇIKÇA ANLAŞILACAĞI ÜZERE SÖZ KONUSU HASARIN MEYDANA GELMESİNDE ZARAR GÖRENİN MÜTERAFİK KUSURU SÖZ KONUSUDUR:

Davaya konu edilen ………. plakalı zirai traktör ………… vadeli …………poliçe numaralı Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile müvekkil şirkete sigortalıdır.

Mezkur poliçede rizikonun gerçekleşmesi halinde maddi tazminat miktarı en üst sınırı rayiç değer ile sınırlandırılmıştır.

Davacı taraf dava dilekçesinde yangının oluşumunda kusurunun bulunmadığını iddia etmiş ise de bu iddianın muteberliğinden söz edilemez.  Şöyle ki;

Davacı taraf yangın olayını müvekkil şirkete ihbar etmiş ve müvekkil şirket de ……….. numaralı kasko sigorta poliçesi ile sigortalı ……………. plaka sayılı aracın ……….. tarihinde uğradığı hasara ilişkin davacı tarafın tazminat talebini incelemiştir.

Müvekkil şirketçe yapılan incelemelerde, alınan ekspertiz raporu ve bilirkişi raporu doğrultusunda söz konusu hasarın araçtaki bakımsızlık sonucu meydana geldiği ve hasarın poliçe kapsamında değerlendirilemeyeceği tespit edilmiştir. (EK:1-Müvekkil şirketin davacının hasar tazmin talebinin reddedildiğine dair …….. tarihli yazısı)

Zira söz konusu yangının oluşma sebebine ilişkin Ankara Bölge Hukuk Mahkemeleri Bilirkişisi makine mühendisi ………………….. hasarın niteliğinin sebep-sonuç bağlamında incelenmesi için rapor aldırılmıştır. Söz konusu yangının oluşma sebebine ilişkin …………… tarihli raporda açıkça yangının traktördeki arızalı bir elektronik aksam ya da yıpranmış kablo izolelerinin şase ile teması sonucu oluşacağı değerlendirilmiş, bu duruma da aracın genel bakım/onarımının eksik ya da layıkıyla yapılmamış olmasının sebep olacağı değerlendirilmiştir. Yani söz konusu bilirkişi raporu ile araçtaki bakım eksikliğinden dolayı araç tesisatındaki yıpranma ve deformasyonların tespit edilememesi bu yıpranma ve deformasyonların da yangına sebep olduğu açıkça tespit edilmiştir. Hal böyleyken müvekkil sigorta şirketinin kasko poliçesi kapsamında tazmin sorumluluğundan bahsetmek mümkün değildir. (EK:2- Ankara Bölge Hukuk Mahkemeleri makine mühendisi Bilirkişisi ……………. yangının oluşma sebebine ilişkin …………… tarihli raporu)

……….. tarihli raporda aynen Yangın hasarı her ne kadar aracın tamamında etkili olmuş ise de termik etkinin yarattığı tahribat izlendiğinde yoğun hasarın aracın motor aksamı orta kısımlarında yoğunlaştığı görülmektedir. Aracın mekanik aksamlarında yapılan incelemede yangın hasarına sebep olacak bir deformasyon ya da aracın hasar öncesi hareket kabiliyeti olmadığını gösteren bir husus tespit edilmemiştir. Motor aksamı sağ yan kısmında yangına sebebiyet verecek aksamlar detaylı incelendiğinde motorun sağ yan kısmında bulunan ve akü grubundan çıkarak ana hat elektrik tesisatını oluşturan kablo kesitlerinde yapısal tahribatlar tespit edilmiştir. Bir bakır iletkene tatbik edilen ısı onun renk değiştirmesine veya koyu vişne rengini almasına neden olur. Bu renk değişikliği ısının kaynağını belirlemeye de yardımcı olmaktadır. Bu bilgi ışığında söz konusu kablo hattının motor aksamından aracın arka kısımlarına devam ettiği ve ön taraftaki akü grubundaki tahribat da göz önünde bulundurulduğunda hasarın ilgili hat üzerinde yaşanan yüksek akıma bağlı olarak ısınan kabloların izole malzemesini tutuşturması sonucu başlamış olacağına işaret etmektedir. Aracın sol yan kısmı ve kabin aksamındaki tahribatların sirayet sonucu yangının devamında meydana geldiği, farklı bir başlangıç noktasının bulunmadığı anlaşılmıştır.” Şeklinde tespitlere yer verilmiş ve sonuç kısmında da aynen “Tespit çalışması yapılan ……. plakalı sigortalı aracın seyir halinde olduğu esnada meydana gelen yangın hasarına ilişkin, açıklamalar kısmında detaylı anlatıldığı üzere, aracın akü grubundan çıkarak ana tesisatı besleyen kablo hatları üzerinde meydana gelmiş olan ark olayının kablo üzerinden yüksek akım geçişine, devamında ortaya çıkan ısı ile kolay tutuşacak malzemeler başta olmak üzere alevli yangına sebep olduğu anlaşılmış, bu durumun araçtaki arızalı bir elektronik aksam ya da yıpranmış kablo izolelerinin şase ile teması sonucu oluşacağı değerlendirilmiştir. Aracın bakım geçmişleri sorgulandığında son yetkili servis bakımının ……. yılına ait olduğu görülmüş, sonrasında araca yapılan bakım/onarım ile ilgili herhangi bir belge bulunmadığı anlaşılmış ve sigortalı araç sahibi araç bakımları ile ilgili açıklama ve belge temininde bulunmamış, genel bakımının eksik ya da layıkıyla yapılmamış olmasının araç tesisatındaki yıpranma ve deformasyonların tespit edilememesine, dolayısıyla söz konusu yangının meydana gelmesinde etkili olacağı sonuç ve kanaatine varılarak, sigorta ettirenin ispat hakkı saklı kalmak kaydıyla tanzim edilen teknik değerlendirme raporu tetkik ve tensiplerinize sunulmuştur.” Şeklinde sonuç ve kanaate varılmıştır. Zira Ankara Bölge Hukuk Mahkemeleri makine mühendisi Bilirkişisi ………….. hasarlı traktörü detaylı olarak incelemiş, detaylı olarak fotoğraflarını çekmiş ve her bir tespitinin altına fotoğraflarıyla beraber detaylı açıklamalar sunmuştur. Müvekkilim şirketçe de işbu rapor ve hasar dosyasındaki tüm evraklar detaylı olarak incelenmiş ve nihayetinde oluşan hasarın kasko teminatı kapsamında olamayacağı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla müvekkilim sigorta şirketinin hasarın tazmini ile ilgili herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

Nitekim ……. tarihli olay yeri tespit tutanağında da olay ile ilgili şüpheli bir duruma rastlanmadığı traktörün yanmasının traktörden kaynaklanan arıza sebebiyle çıkmış olduğu değerlendirilmiştir. İşbu olay yeri tespit tutanağı göz önüne alındığında da yangının traktör kaynaklı olduğu yani bakımsızlık ve onarım sonucu oluşan yıpranma ve deformasyon neticesinde meydana geldiği açıktır. (EK:3-………….. tarihli olay yeri tespit tutanağı)

Ayrıca Kasko Sigortası Genel şartlarının teminat dışında kalan zararlar başlıklı 5.6. maddesi “Araca, sigortalı veya fiillerinden sorumlu bulunduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından kasten verilen zararlar ile sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kimseler veya birlikte yaşadığı kişiler tarafından sigortalı aracın kaçırılması veya çalınması nedeniyle meydana gelen zararlar” şeklindedir. Yine Genel Şartların Koruma Önlemleri ve Kurtarma başlıklı b.2. maddesi “Sigortalı ve/veya sigorta ettiren, işbu sözleşme ile temin olunan rizikoların gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda zararı önlemeye, azaltmaya, artmasına engel olmaya veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunması için imkânlar ölçüsünde önlem almakla yükümlüdür. Alınan önlemlerden doğan makul masraflar, bu önlemler faydasız kalmış olsa bile, sigortacı tarafından ödenir.” Şeklindedir. İşbu kapsamda traktörün gerekli bakım ve onarımını eksiksiz ve zamanında yaptırmayıp elektronik aksamın ve kabloların bu denli yıpranma ve deformasyonuna sebep olan davacının söz konusu yangının meydana gelmesinde ihmalinin bulunduğu hatta koruma ve bakım yükümlülüğü herkes tarafından bilinen bir yükümlülük olduğundan bu yükümlülüğü yerine getirmeyen davacının kasti zararının olduğu açıktır. Zira genel şartlara göre sigortalıların zararın oluşmasını önlemeye yönelik sorumlulukları söz konusudur.

Dava konusu traktörün trafiğe çıkış tarihi …………. olup bu tarihten bu yana sadece iki kez ilk 50 ve ilk 1000 çalışma saati bakımlarının yapıldığı ve en son bakımın ise ………… nisan ayında yapıldığı görülmektedir. Tarım faaliyetlerinde mesleki amaçla kullanılan bu tarz zirai traktörlerin bakımlarının çok sık yaptırılması gerekmekte olup bu traktörlerin saatlik çalışmalarına göre bakımlarının yaptırılma zorunluluğu göz önüne alındığında bakımlarının eksik ve layıkıyla yaptırılmamış olduğu açıktır.

Bu bağlamda dava konusu hasarda davacı kendi kusurundan dolayı tazminat talep etmektedir. Karayolları trafik kanunu, poliçe genel şartları, kökleşmiş Yargıtay kararları, hasar dosyasından alınan bilirkişi raporu uyarınca davacının talebi teminat kapsamında değildir.  Yerleşiklik kazanmış uygulama da benzer şekilde müterafik kusurun uygulanması ve kişinin kendi kusurundan yararlanamayacağı şeklindedir.

Yukarıda anlatılan sebeplerle kasko poliçesi kapsamındaki …………… plakalı traktörde meydana gelen yangın davacının traktöre gerekli bakım ve onarımları yaptırmamasından kaynaklı davacının kusuru neticesi meydana gelmiş olup müvekkilim sigorta şirketinin oluşan hasarı tazmin hususunda herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

2-HERHANGİ BİR KABUL ANLAMINA GELMEMEK KAYDIYLA SAYIN MAHKEMECE ZARARIN OLUŞUMUNDA DAVACININ KUSURUNUN MÜVEKKİL ŞİRKETİN SORUMLULUĞUNU ORTADAN KALDIRDIĞINA KANAAT GETİRİLMEDİĞİ TAKDİRDE KUSUR DURUMUNUN SAYIN MAHKEME ELİYLE BELİRLENMESİ GEREKMEKTEDİR:

Ayrıca herhangi bir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla Sayın Mahkemece zararın oluşumunda davacının kusurunun müvekkil şirketin sorumluluğunu ortadan kaldırdığına kanaat getirilmediği takdirde teminat miktarına oranla davacının kusuru doğrultusunda tazminat miktarından indirime gidilmesi gerekliliği de ortadadır.

Türk Ticaret Kanununun “sigorta sözleşmelerine uygulanacak hükümler” başlıklı 1451. Maddesi “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde sigorta sözleşmesi hakkında Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.” Denmektedir. Bu kapsamda Türk Borçlar Kanunun 50 ve 52. maddelerinde de tazminat yükümlüsünün sorumluluktan kurtulması hali düzenlenmiştir.  50. maddede zarar görenin zarar verenin kusurunun ispatlanması gerektiği hükmü bulunmaktadır.  Yine 52. maddede de zarar görenin, zararın doğmasında ve artmasında etkili olması halinde tazminatın indirileceği veya tamamen kaldırılabileceği hükmü bulunmaktadır.  Somut olayda yangın davacının traktöre gerekli bakım ve onarımları yaptırmamasından kaynaklı davacının kusuru neticesi gerçekleşmiştir.  Borçlar Kanunu ilgili maddeleri uyarınca müvekkil şirket sigortacının sorumluluğu cihetine hiç ya da tam olarak gidilemez.

3-MÜVEKKİL ŞİRKET POLİÇEDEKİ TEMİNAT MİKTARLARI İLE SORUMLUDUR:

Yukarıda bahsini geçirdiğimiz poliçede müvekkil şirketin aleyhinde ikame olunan davada sorumlu olabileceği azami miktarlar belirlenmiştir.  Bu şekilde bir belirleme sigorta genel şartlarına, Türk Ticaret Kanunu’na ve Karayolları Taşıma Kanunu’na da uygundur.

Herhangi bir şekilde müvekkil şirketin davacı istemlerinden sorumluluğunun bulunduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla; Sayın Mahkemece söz konusu teminat miktarlarının göz önünde bulundurulmasını ve her halükarda yargılama neticesinde kurulacak hükümde bu miktarların aşılmamasını talep etmekteyiz.

4-DAVANIN İHBARINI TALEP ETMEKTEYİZ         :

 

Herhangi bir kabul anlamına gelmemek kaydıyla dilekçemiz ekinde sunduğumuz ……… tarihli İtfaiye Yangın Raporundan da anlaşılacağı üzere itfaiye ekipleri davacının yangını ihbarı üzerine çıkış yapmış ancak ……… Mahallesini …. km kadar geçince arazözlerinde meydana gelen elektrik arızası sebebiyle yangın yerine gelip müdahale edemediklerine ilişkin rapor tanzim etmişlerdir. Traktörün komple yandığı ve kullanılamaz hale geldiği göz önüne alındığında yangına zamanında müdahale etmeyen ……………. Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığına işbu davanın ihbarını talep etmekteyiz. Keza itfaiye ekiplerince yangına müdahale edilebilseydi hasarın bu denli olamayacağı aşikardı. (EK:4-………….. tarihli İtfaiye Yangın Raporu)

5-FAİZ İSTEMİNİN REDDİ GEREKMEKTEDİR       :

Davacı taraf davaya konu ettiği maddi zarar istemine dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi talebinde bulunmuştur.  Ancak olayın oluş biçimi ve müvekkil şirketin sorumluluğu itibarıyla müvekkil şirket aleyhinde faiz talep edilmesinde hukuka uyarlılık bulunmaktadır.  Bu nedenle davacı tarafın bu yönlü faiz istemlerinin de reddini talep etmekteyiz.

HUKUKİ SEBEPLER                    : Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu, Kasko Sigortası Genel Şartlar ve ilgili yasal mevzuat.

DELİLLER                          :  

1-) Müvekkil şirketin davacının hasar tazmin talebinin reddedildiğine dair ………………. tarihli yazısı (Cevap dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulmaktadır.) (Ek:1)

2-) X Bölge Hukuk Mahkemeleri makine mühendisi Bilirkişisi …………….. yangının oluşma sebebine ilişkin ………….. tarihli raporu (Cevap dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulmaktadır.) (Ek:2)

3-) …………… tarihli olay yeri tespit tutanağı (Cevap dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulmaktadır.) (Ek:3)

4-) ………….. tarihli İtfaiye Yangın Raporu (Cevap dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulmaktadır.) (Ek:4)

5-) ……………..poliçe nolu genişletilmiş kasko poliçesi (Cevap dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulmaktadır.) (Ek:5)

6-) Hasara ilişkin ………………. tarihli ekspertiz raporu (Cevap dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulmaktadır.) (Ek:6)

7-) Hasar sonrası traktöre ilişkin fotoğraflar (Cevap dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulmaktadır.) (Ek:7)

😎 Davacı tarafından müvekkilim şirkete sunulan traktörün ………… tarihli faturası/teslim belgesi ve ………… tarihli ve ………….. tarihli bakım kuponları (Cevap dilekçemiz ekinde Sayın Mahkemenize sunulmaktadır.) (Ek:8)

9-) Müvekkil sigorta şirketine ait tüm defter bilgi ve belgeler ile Bilirkişi incelemesi, tanık anlatımları, Yargıtay kararları ve davacı tarafın sunacağı delillere karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla yasal her türlü delil

NETİCE VE TALEP                      :  Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle; usul ve yasaya aykırı olarak ikame edilmiş olan işbu davanın ÖNCELİKLE USULDEN AKDİ TAKDİRDE ESASTAN REDDİNE, aksinin kabulü halinde ise sorumluluğun azami poliçe teminatı ile sorumlu tutulmasına, faiz isteğinin reddine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini vekaleten saygılarımla arz ve talep ederim. tarih

                                                           Davaya Cevap Veren

Davalı Sigorta A.Ş. Vekili

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir