Devre Tatil Sözleşmesinin İptali Dava Dilekçesi

Devre Tatil Sözleşmesinin İptali Dava Dilekçesi

Devre Tatil Sözleşmesinin İptali Dava Dilekçesi

ADANA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE

 

 

DAVACI                        :                                    

VEKİLİ                          : 

DAVALI                         :  

KONU                            : Müvekkil ile davalı arasında akdedilen X tarihli Devre Mülk Satış Sözleşmesinin feshedildiğinin ve müvekkilin bu sözleşmeden kaynaklı olarak davalıya borçlu olmadığının tespitine, senetlerin iptaline, bu sözleşmeye dayalı olarak davalının davacıdan almış olduğu X TL (Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla) bedelin iadesi ve sözleşmenin iptalini içeren taleplerimizdir.

AÇIKLAMALARIMIZ     :

Müvekkilim  ile davalı arasında X tarihinde devre mülk pay vaadi sözleşmesi imzalamıştır. Sözleşmeye konu olan devre mülk X ili, X ilçesi, X Mahallesi, X Mevkii X Pafta, X Ada, X parsel ile X Pafta, X Ada, X Parsel X’da bulunan taşınmaz üzerine yapılacak olan X’ta yer alan yarı hisseli Devre Mülk satışını kapsamaktadır. (Ek1- Devre Mülk Satış Sözleşmesi)

Devre mülk satış sözleşmesi uyarınca sözleşme bedeli X TL olarak kararlaştırılmış ancak müvekkilim peşin ödeme yapması sebebiyle indirim yapılmış, kalan tutar taksitlendirilmiş ve senet düzenlenmiştir. Bunun sonucunda müvekkilim sözleşme bedeli olan toplamda X TL’yi davalı şirkete ödeyerek edimini ifa etmiştir. (Ek2-Banka Dekontları ve Ödeme Makbuzları)

Daha sonrasında anahtar teslimin yapılacağına güvenerek düzenli olarak ödemelerini yapan müvekkil, teslim tarihi geçmesine ve herhangi bir bilgilendirme yapmayan borçlu şirket aleyhine iyi niyetli davranarak herhangi bir hukuki süreç başlatmamıştır. Sözleşmenin imzalanmasından bugüne kadar devre mülkün teslimi konusunda davacı müvekkile herhangi bir bilgilendirme yapılmamıştır.

Müvekkilim geçen süre zarfında sözleşmece kararlaştırılan devre mülkün teslimi yapılmaması gerekçesiyle borçlu şirkete, X tarihinde X Noterliğinin X yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kendisine vaat edilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi sebepleri nedeniyle sözleşmeden caydığını, ödediği paraların iadesi bir ihtarname göndermiş ve 1 ay içerisinde o güne kadar ödediği tüm taksitlerin iade edilmesini aksi takdirde hukuki sürecin başlatılacağını ihtaren bildirmiştir İş bu ihtarname davalı şirketin ticaret sicil gazetesindeki adresine gönderilmiş; ancak şirket adresten taşındığı gerekçesiyle bila dönmüştür. (Ek3- X Noterliği’nin X Yevmiye Numaralı İhtarnamesi Ve Tebliğ Şerhli Bir Sureti)

Devre mülk sözleşmesinin yapılması sırasında davalı şirket tarafından devre mülkün X iş ayı sonunda teslim edileceği söylemiştir. Ancak aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen ortada ne bir inşaat ne de bir teslim gerçekleşmiştir. Ayrıca davalı ile imzalanmış olan Devre Mülk Sözleşmesi yasal şartları taşımadığı gibi esasen geçersiz bir sözleşmedir.

1-SATIŞA KONU DEVRE MÜLK SÖZLEŞMESİ AYNİ BİR HAK OLUP RESMİ ŞEKİLDE YAPILMASI GEREKMEKTEDİR. DÜZENLENEN SÖZLEŞME GEÇERSİZDİR. ŞÖYLE Kİ:

Devre mülk hakkı 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 57-60. maddeleri ile Türk Medeni Kanununun 780 ve 781.maddelerinde düzenlenmiştir. Kat Mülkiyeti Kanunu ile devre mülk hakkının müşterek mülkiyet payına bağlı bir irtifak hakkı olarak kurulabileceği ve ana taşınmaz mal ile bağımsız bölümlerin ve müstakil yapıların tapu kütüklerinin beyanlar hanesine, bağımsız bölüm veya yapı üzerinde devre mülk hakkı kurulduğu işaret edileceği ve düzenlenecek tapu senedinde de bu hususun belirtileceği düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanununun ilgili maddelerinde ise; irtifak hakkının kurulması için tapu kütüğüne tescilin şart olduğu ve irtifak hakkına ilişkin sözleşmenin ancak resmi şekilde yapılması halinde geçerli olduğu açıkça belirtilmiştir.

Benzer bir konuda Yargıtay 13.HD.’nin 04.07.2013 tarih ve 2013/4117-18427 esas karar sayılı kararda “Tapuda kayıtlı taşınmazların satışının, MK’nun 706, BK 213 Tapu Kanunu 26 ve Noterlik Kanunun 60.maddeleri gereğince resmi şekilde yapılması zorunlu olup, haricen düzenlenen satış sözleşmeleri hukuken geçersizdir. Bu nedenle taraflar arasındaki devre mülk satış sözleşmesi de tapulu taşınmazın satışına ilişkin olup geçersizdir. Geçersiz sözleşmeye dayanarak davacının fesih ve ödediği bedelin iadesini her zaman talep hakkına sahiptir. Bu nedenle davacının ödediği bedelin iadesine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” şeklinde karar verilmiştir.

2-DAVALI FİRMA SÖZLEŞME GEREĞİ YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ DE YERİNE GETİRMEMİŞTİR:

Müvekkil ile davalı firma arasında imzalanan sözleşmede teslim tarihi olarak 24 iş gibi bir ibare kullanılmış olup geçen zamanda diliminde mülkün teslimi mümkün olmamıştır.

Davaya konu devre mülk sözleşmesine dayalı satışlar aynı zamanda tecrübe ve muayene koşullu satışlardan olduğundan cayma hakkı ancak hizmetin ifasından sonra yani tatil hakkı kullanıldıktan sonra başlayacak olup sözleşme geçersizliği olmasa idi dahi sözleşmenin askıda olması sebebi ile davacı müvekkilin de sözleşmeye uygun kullanımı bulunmadığı için ihtarname ile cayma hakkını kullanmıştır. Davacı müvekkil hazırlıksız olduğu sırada imzalamış olduğu sözleşmeden de cayma hakkını kullanmıştır.

Tüketicilerin bu tarz alışverişlerinde, teslim edilmemiş mal veya ürünlerden dolayı sadece sözleşmede belirtilen sürelerde cayma hakkını kullanacağını düzenleyen hükümler doktrin ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre yok hükmündedir. Örneğin; internet üzerinden yapılan alışveriş neticesinde kurulan mesafeli satış sözleşmesi ile tüketiciye 20 gün sonra ulaşan ürün veya maldan dolayı sözleşme kurulduğundan itibaren 14 günlük sürenin geçmesi ile tüketicinin cayma hakkını yitirdiğini söylemek mümkün olamaz. Bu örnekten de yola çıkıldığında; tüketicinin henüz zilyetliğine geçmemiş hizmet veya maldan ötürü, cayma süresini sözleşme imza tarihinden itibaren işletmek hakkaniyete aykırı olacaktır. Devre mülk satışının, tecrübe ve muayene koşullu satışlardan olduğu kuşkusuzdur. Bu yüzden cayma hakkının da hizmetin ifasından sonra başlayacağını kabul etmek, buna karşılık aksi yönde düzenlenmiş olan sözleşmede ise sözleşme imza tarihinden itibaren başladığını belirten maddeleri yok hükmünde kabul edilmelidir.

Yukarıda açıklananlar muvacehesinde; cayma süresi teslim tarihinden itibaren başlayacağı için yapılan cayma bildirimi geçerli olacaktır. Teslimat yapılmadan önce ödemeler yapılsa dahi sözleşme askıdadır. Bu surette sözleşmenin gereğini yerine getirmeyen borçlu şirketin ileri sürdüğü tüm iddia ve savunmalar geçersizdir. 

Yasal düzenlemeler karşısında müvekkil ile davalı arasında imzalanmış olan devre mülk sözleşmesinin geçersiz olduğu ortadadır. Sözleşme, geçerlilik şartı olan resmi şekle uygun olarak yapılmadığı gibi tapu kayıtlarına da işlenmemiş ve müşterek mülkiyet tesis edilmemiştir. Taşınmazın tamamı halen davalı adına kayıtlı bulunmaktadır, ilgili tapu kayıtları celp edildiği takdirde bu husus netleşecektir. Müvekkil ile davalı arasında geçerli ve borç doğurması mümkün bir sözleşme bulunmamaktadır. Sözleşmenin yasal şartlara aykırı olarak yapılmış olması nedeni ile müvekkil maddi yönden mağdur olduğu gibi davalıya karşı güvenini de kaybetmiştir.

Devre mülk hakkı ayni bir hak olup tapuda resmi şekilde yapılması bir geçerlilik şartıdır ve bu sebeple yapılan sözleşme geçersizdir. Satış sözleşmesinin geçersiz oluşunun yanında sözleşmede ve sözleşme imzalanırken yerine getirileceği söylenen hiçbir yükümlülük yerine getirilmemiştir.

Tüm bu açıklamalar neticesinde, müvekkil ile davalı arasında imzalanmış olan Devre Mülk Satış Sözleşmesinin geçersiz olması ve davaya konu devre mülk sözleşmesine dayalı satışlar aynı zamanda tecrübe ve muayene koşullu satışlardan olduğundan cayma hakkı ancak hizmetin ifasından sonra yani tatil hakkı kullanıldıktan sonra başlayacağından müvekkil tarafından davalıya gönderilen ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirilmiş olması nedeni ile müvekkil tarafından davalıya ödenen toplam 8.965-TL’nin müvekkile iadesini, müvekkilin davalıya borçlu olmadığının tespitine, karşı tarafta varsa bu senetlerin iptaline ve sözleşmenin feshine karar verilmesini talep etme zorunluluğumuz doğmuştur.

DELİLLERİMİZ             :

  1. Tarihli X Sözleşme Numaralı Devre Mülk Satış Sözleşmesi,
  2. X Noterliği’nin X Yevmiye Numaralı İhtarnamesi Ve Tebliğ Şerhli Bir Sureti,
  3. Tahsilât Makbuzları Ve Banka Ödeme Dekontları,
  4. Sözleşme Konusu Gayrimenkule Ait Varsa Tapu Kayıtları (Mahkemenizce Celbini Talep Ediyoruz)
  5. Bilirkişi İncelemesi,
  6. Tanık,
  7. Yemin vs. Her Türlü Yasal Delil (Karşı Tarafın Delil Sunma Hakkına Karşı Delil Sunma Hakkımız Saklı Kalmak Kaydı İle)

HUKUKİ NEDENLER             : Kat Mülkiyeti Kanunu, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği, Türk Borçlar Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve ilgili sair mevzuat.

SONUÇ VE İSTEM                 : Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle:

  1. Müvekkil ile davalı arasında imzalanmış olan sözleşmenin geçersizliğinin ve müvekkilin bu sözleşmeden dolayı davalıya borçlu olmadığının TESPİTİNE,
  2. Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla müvekkil tarafından davalıya yapılmış olan toplam X TL bedelin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkile ÖDENMESİNE,
  3. Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz. X 

  Davacı Vekili

Av. 

EKLER:

  1. Devre Mülk Satış Sözleşmesi
  2. Banka Dekontları
  3. X Noterliği’nin X Yevmiye Numaralı İhtarnamesi Ve Tebliğ Şerhli Bir Sureti
  4. Taksit Ödeme Planı
  5. Vekâletname Sureti

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir