1. İlamlı İcra Takibinde İtiraz Mümkün mü? İcranın Geri Bırakılması Nedir?
İlamlı icra takibi, alacaklının elinde mahkeme kararı veya ilam niteliğinde belge bulunması halinde başvurduğu özel bir icra takip yoludur. Peki, ilamlı icra takibine itiraz edilebilir mi? Bu sorunun cevabı, ilamsız icra takibinden farklı olarak, doğrudan “hayır”dır. Ancak borçlunun hakları tamamen ortadan kalkmış değildir. İşte bu noktada karşımıza “icranın geri bırakılması” müessesesi çıkmaktadır.
İlamlı icrada, borçlu doğrudan “ben bu borcu kabul etmiyorum” diyerek süreci durduramaz. Sadece kanunda açıkça belirtilen durumlarda, icranın geri bırakılmasını talep ederek icra takibinin ilerlemesini engelleyebilir.
1.1. İlamlı İcra Takibi ve İlamsız İcra Takibi Arasındaki Farklar
İlamlı icra takibi ile ilamsız icra takibi arasındaki temel farkları anlamak, ilamlı icra takibine itiraz mekanizmasını kavramamızı sağlar:
- İlamsız icra takibinde; alacaklı elinde herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın doğrudan icra dairesine başvurur, borçlu ise ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde doğrudan icra dairesine itiraz ederek takibi durdurabilir.
- İlamlı icra takibinde; alacaklı elinde mahkeme kararı (ilam veya ilam niteliğinde belge) ile icra takibini başlatır. Borçluya icra emri tebliğ edilir. Ancak, borçlu doğrudan icra dairesine itiraz edemez; sadece “borç ödendi”, “zamanaşımına uğradı”, “ertelendi” gibi özel sebeplerle icranın geri bırakılmasını isteyebilir.
1.2. İlamlı İcra Takibinde Neden Doğrudan İtiraz Edilemez?
İlamlı icra takibinde doğrudan itiraz edilememesinin temel mantığı, mahkeme kararının varlığıdır. Borçlu-alacaklı ilişkisi zaten bir mahkeme tarafından incelenmiş ve karara bağlanmıştır. Bu nedenle, İcra ve İflas Kanunu’nun sistematiğinde, mahkeme kararlarının infazının etkinliğini sağlamak ve yargı kararlarının kolayca yerine getirilmesini sağlamak amacıyla itiraz müessesi ilamlı icralarda uygulanmaz.
- Kesin hüküm niteliği: Mahkeme kararları kesin hüküm teşkil eder ve bağlayıcıdır.
- Yargısal denetim tamamlanmıştır: Borç ilişkisi mahkemece tespit edilmiştir.
- Hukuki güvenlik ilkesi: Mahkeme kararlarının uygulanması devletin görevi ve garantisi altındadır.
- Usul ekonomisi: Aynı konunun tekrar tartışılması engellenir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre: “İlamlı icra takibinde borçluya icra emri gönderilmektedir. İlamlı icra takibine icra dairesi nezdinde itirazı mümkün değildir. Ancak borcun varlığı dışında, zamanaşımı, ödeme ile son bulma gibi itirazlar mevcutsa icra emri tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine başvurmak gerekir.” (12. HD. 2012/26605 E., 2012/12630 K.)
Ancak kanun koyucu, mahkeme kararından sonra ortaya çıkan durumlar için borçluya savunma hakkı tanımıştır. İşte bu noktada icranın geri bırakılması devreye girer.
1.3. İcranın Geri Bırakılması Müessesesi ve Hukuki Dayanağı (İİK m.33)
İcranın geri bırakılması, İcra ve İflas Kanunu’nun 33. maddesinde düzenlenmiş, borçlunun ilamlı icra takibine karşı koymasını sağlayan tek yasal yoldur. Bu müessese, ilamsız icradaki itiraz kurumunun ilamlı icradaki karşılığıdır.
İİK Madde 33 – Borçlu, icra emrinin kendisine tebliğinden önce borcun itfa veya imhal edildiğini yahut zamanaşımına uğradığını belirten bir belgeye dayanarak icra emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını isteyebilir.
Borçluya sadece aşağıdaki üç özel sebeple sınırlı olarak icranın geri bırakılmasını isteme hakkı verilmiştir:
- Borcun İtfa Edilmesi (Ödenmesi): Mahkeme kararından sonra borcun ödenmiş olması. Kısmi ödeme de itiraz sebebi olabilir.
- Borcun Zamanaşımına Uğradığı: İlamların 10 yıllık zamanaşımı süresi vardır (TBK m.147).
- Borcun İmhal Edilmesi (Ertelenmesi): Alacaklının borçluya ek süre vermiş olması. Ödeme planına bağlanmış olması.

2. İlamlı İcra Takibinde İcranın Geri Bırakılması Sebepleri
Bu sebepler, mahkeme kararının verilmesinden sonra ortaya çıkan ve borçlunun ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldıran veya erteleyen durumlardır. İlamlı icra takibine itiraz ancak bu üç sebepten birine dayanılarak yapılabilir.
2.1. Borcun İtfa Edilmesi (Ödenmesi) Sebebiyle İtiraz ve İspatı
Borcun itfası, borçlunun mahkeme kararında belirtilen borcu tamamen veya kısmen ödemiş olması anlamına gelir. İtfa, borcun sona erme sebeplerinden en yaygın olanıdır ve ilamlı icra takibine itiraz için en sık başvurulan gerekçedir.
- Tam ödeme: Borcun tamamının ödenmiş olması.
- Kısmi ödeme: Borcun bir kısmının ödenmiş olması (ödenen kısım için itiraz edilebilir).
- Takas: Borçlunun alacaklıdan olan karşı alacağıyla borcunu takas etmesi.
- İbra: Alacaklının borçluyu borcundan kurtarması.
- Yenileme: Borcun başka bir borçla değiştirilmesi.
İcra emrinin tebliğinden önceki dönem için:
- Yetkili mercilerce (noter) düzenlenmiş belgeler,
- Resmi makamlarca onaylanmış belgeler, SGK makbuzları, belediye tahsilat makbuzları,
- İcra dairesinde alacaklı tarafından ikrar edilmiş belgeler,
- İcra mahkemesinde alacaklı tarafından kabul edilmiş belgeler,
- Mahkeme önünde yapılan sulh, kabul veya feragat belgeleri.
İcra emrinin tebliğinden sonraki dönem için daha sınırlı belgeler kabul edilir:
- Noterlikçe düzenlenmiş veya onaylanmış belgeler,
- İcra tutanağı,
- Alacaklının makbuz veya ibra senedi.
- Adi makbuzlar (Noter onaylı değilse)
- Tanık beyanları
- Yemin delili
- Fotokopi belgeler (Aslı veya onaylı örneği olmayan)
- E-posta yazışmaları
- SMS/WhatsApp mesajları
- Adi senet veya sözleşmeler
- Banka dekontları (Alacaklının alacağına atıf yoksa)
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin istikrarlı içtihatlarına göre: “Borçlunun itfa itirazının kabul edilmesi için, ödeme belgelerinde alacağa yönelik atıf yapılmalıdır.” Sadece genel mahiyette ödeme belgeleri yeterli görülmemektedir.
- Belge zorunluluğu: Tanık beyanı veya yemin gibi deliller kabul edilmez.
- Resmiyet şartı: Adi senet veya fotokopi kabul edilmez.
- İlliyet bağı: Ödemenin takip konusu borca ilişkin olduğu açıkça anlaşılmalıdır.
- Makbuz tarihi: Ödeme tarihinin mahkeme kararından sonra olması gerekir.
2.2. Borcun Ertelenmesi (İmhal) Sebebiyle İtiraz ve İspatı
İmhal, alacaklının borçluya borcunu ödemesi için ek süre vermesi, ödeme planına bağlaması veya vadeyi uzatması anlamına gelir. Bu durumda borç sona ermemiş, sadece muacceliyeti ertelenmiştir.
İmhal Anlaşmasının Unsurları: Tarafların iradesi: Alacaklı ve borçlunun anlaşması, Süre veya vade: Yeni ödeme tarihi veya taksit planı, Yazılı şekil: İspat açısından zorunlu, Kesinlik: Şarta bağlı olmayan açık irade beyanı.
İmhalin Hukuki Sonuçları: Muacceliyet ertelenir: Borç vadesi gelene kadar tahsil edilemez. İcra takibi durur: Verilen süre boyunca takip yapılamaz. Faiz işlemeye devam eder: Aksine anlaşma yoksa faiz işler. Teminat hakları saklıdır: Rehin, ipotek vb. haklar devam eder.
- Mahkeme Önünde Yapılan Anlaşmalar: Duruşma tutanağı, Sulh tutanağı, Ara karar.
- Noter Huzurunda Yapılan Anlaşmalar: Noter onaylı anlaşma, Protesto ihtarnamesi.
- İcra Dairesinde Yapılan Anlaşmalar: İcra tutanağı, Taksit planı, Ödeme vaadi tutanağı.
- Alacaklının Yazılı Beyanları: İmzalı mektup (Noter onaylı), Taahhütname (Noter onaylı), Protokol (Noter onaylı veya resmi makam önünde).
- Sözlü anlaşmalar: İspat edilemediği için kabul görmez.
- Belirsiz süreler: “İleride öderim” gibi ifadeler geçersizdir.
- Şarta bağlı imhal: “İşim düzelirse” gibi şartlar kabul edilmez.
- Kısmi imhal: Borcun sadece bir kısmı için süre verilebilir.
2.3. Zamanaşımı Sebebiyle İtiraz ve İspatı
Zamanaşımı, alacaklının belirli bir süre içinde alacağını talep etmemesi nedeniyle, borçlunun ödeme yükümlülüğünden kurtulmasını sağlayan bir savunma hakkıdır. İlamlar için zamanaşımı süresi 10 yıldır (TBK m.147).
- Genel kural: İlamın verildiği tarihten itibaren.
- İcra takibi yapılmışsa: Son icra işleminden itibaren.
- Kanun yoluna başvurulmuşsa: Kararın kesinleşmesinden itibaren.
- Tebligat yapılmışsa: Tebliğ tarihinden itibaren yeni 10 yıl başlar.
- Taşınmaz malların aynına ilişkin ilamlar: Mülkiyet, irtifak hakkı vb.
- Kişiler hukukuna ilişkin ilamlar: Velâyet, vesayet, kısıtlılık.
- Aile hukukuna ilişkin ilamlar: Boşanma, nesep (nafaka hariç).
- Şahsi hakların tespitine ilişkin ilamlar: Soy bağı tespiti.
Zamanaşımı iddiası için ayrıca belge ibrazına gerek yoktur. Çünkü: Takip dosyasından zamanaşımı süresi hesaplanabilir. İlamın tarihi ve son işlem tarihi dosyada mevcuttur. İcra mahkemesi re’sen inceleme yapar. Borçlunun sadece zamanaşımını ileri sürmesi yeterlidir.
Alacaklı, zamanaşımının kesildiğini iddia ediyorsa bunu resmi belgelerle ispatlamalıdır: Yeni icra takibi başlatıldığına dair belgeler, borçlunun borcu kabul ettiğine dair yazılı ikrar, kısmi ödeme makbuzları, tebligat alındı belgeleri.
Nafaka alacakları: Yargıtay içtihatlarına göre, nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlu zimmetinde gerçekleşeceğinden, takip gününden geriye doğru 10 yıldan önceki nafaka alacakları zamanaşımına uğrar.
Noter senetleri: İlam niteliğindeki noter senetlerinde zamanaşımı süresi, senedin niteliğine göre TBK veya TTK hükümlerine göre belirlenir (2, 5 veya 6 yıl olabilir).
3. İcra Emrinin Tebliğinden Önceki Sebeplere Dayalı İtiraz – 7 Günlük Süre
İlamlı icra takibinde borçlu, borcun ödendiği, ertelendiği veya zamanaşımına uğradığı iddiasıyla, icra emrinin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine başvurarak icranın geri bırakılmasını talep edebilir. Bu süre hak düşürücü niteliktedir.
3.1. 7 Günlük İtiraz Süresinin Başlangıcı ve Hesaplanması
Yedi günlük süre, icra emrinin borçluya tebliğ edildiği tarihte başlar. Takvim günü olarak hesaplanır; sürenin son günü tatil gününe denk gelirse, izleyen ilk iş günü mesai saati bitimine kadar başvuru yapılabilir. Bu süre içerisinde başvuru yapılmazsa takip kesinleşir ve borçlu, ilamda belirtilen borcu ödemekle yükümlü hale gelir.
3.2. İcra Mahkemesine Başvuru Usulü ve Dilekçe İçeriği
İtiraz, ilamlı takibin yapıldığı icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine verilecek yazılı bir dilekçe ile yapılır. Bu yetki kesin yetkidir ve taraflarca değiştirilemez. Dilekçede;
- Takip dosya numarası,
- Borçlunun ve alacaklının kimlik ve adres bilgileri,
- İtiraz sebebi (borcun ödendiği, ertelendiği veya zamanaşımı),
- Bu iddiayı kanıtlayan noter tasdikli belge, makbuz veya resmi belge gibi ekler,
- Net ve kısa bir sonuç talebi (icranın geri bırakılması) belirtilmelidir.
Eksik veya dayanağı olmayan beyanlarla yapılan başvurular kabul edilmez; icra mahkemesi sadece kanunda belirtilen kesin delillere göre karar verir.
Her şehirde icra müdürlüklerinin uygulama farklılıkları olabilir. Özellikle Adana’da icra takibi başlatacaksanız, yerel uygulamaları bilen bir Adana’da uzman bir avukat ile çalışmak sürecinizi hızlandıracaktır.
T.C.
ADANA İCRA HUKUK MAHKEMESİ’NE
İTİRAZ EDEN (BORÇLU) : [Ad Soyad]
TC: [11 haneli TC No]
Adres: [Tam adres]
KARŞI TARAF (ALACAKLI): [Alacaklı bilgileri]
KONU: İcranın geri bırakılması talebidir.
AÇIKLAMALAR:
- Karşı taraf tarafından aleyhime Adana İcra Müdürlüğü’nün 2024/… Esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibi başlatılmıştır.
- Takip konusu Adana Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/… E., 2023/… K. sayılı ilamına dayanmaktadır.
- İcra emri tarafıma … tarihinde tebliğ edilmiştir.
- İlamda hükmedilen … TL borcu, icra emrinin tebliğinden önce … tarihinde ödenmiştir. Ödemeye ilişkin … tarih ve … yevmiye numaralı noter makbuzu ekte sunulmuştur.
- İİK’nın 33. maddesi uyarınca, borcun ödendiğini gösteren resmi belge ile 7 gün içinde başvurulması halinde icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
HUKUKİ SEBEPLER: İİK m. 33, HMK ve ilgili mevzuat
DELİLLER: Noter ödeme makbuzu, banka dekontu, her türlü yasal delil
SONUÇ VE İSTEM: Açıklanan sebeplerle, icranın geri bırakılmasına ve takibin iptaline karar verilmesini talep ederim. …/…/2025
EKLER:
1- İcra emri örneği
2- Noter ödeme makbuzu
3- Başvuru harcı makbuzu
3.3. 7 Günlük Süre Kaçırılırsa Ne Olur?
7 günlük sürenin kaçırılması, borçlu açısından telafisi olmayan ağır sonuçlar doğurur. Bu süre hak düşürücü süre olduğundan, hiçbir mazeret kabul edilmez. Borcun ödenmesi veya zamanaşımının icra emrinin tebliğinden önce gerçekleştiği iddiası için yedi günlük süre kaçırılırsa, bu savunmalar artık dinlenmez ve takip kesinleşir; borçlu sadece istirdat davası açma hakkına sahip olur. Bu nedenle, yedi günlük sürede başvuru yapmak hayati önem taşır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre: “İİK’nın 33/1. maddesi uyarınca borçlu, icra emrinin tebliğinden önceki sebeplere dayanarak icranın geri bırakılmasını ancak 7 gün içinde isteyebilir. Bu süre hak düşürücü süre olup, hiçbir mazeret sebebiyle uzatılamaz.” (12. HD. 2012/17420 E., 2012/3862 K.)
- Menfi tespit davası: Borcun olmadığının tespiti.
- İstirdat davası: Haksız ödenen paranın geri alınması.
- Alacaklıya müracaat: Sulh veya taksitlendirme talebi.
- Konkordato/İflas erteleme: Şartları varsa.
4. İcra Emrinin Tebliğinden Sonraki Sebeplere Dayalı İtiraz – Süresiz Başvuru
İcra emrinin tebliğinden sonra gerçekleşen itfa, imhal veya zamanaşımı hallerinde, borçlu hiçbir süre sınırlamasına tabi olmadan icranın geri bırakılmasını talep edebilir.
4.1. Hangi Durumlarda Süresiz İtiraz Yapılabilir?
Eğer borçlu, icra emrinin tebliğinden sonraki bir tarihte borcu ödediğini, borcun ertelendiğini veya zamanaşımının bu tarihten sonra gerçekleştiğini ispat edebiliyorsa, süresiz olarak icra mahkemesine başvurabilir. Örneğin; icra emri tebliğ edildikten sonra ödeme yapılmış veya borçluya bir erteleme verilmişse, borçlu bu yeni durumu mahkemeye belgeleyerek icranın geri bırakılmasını talep edebilir.
4.2. Paraların Paylaştırılmasına Kadar İtiraz Hakkı
Süresiz başvuru hakkı, takip kesinleşip paraların paylaştırılması aşamasına kadar kullanılabilir. Paraların paylaştırılmasından sonra ise borçlu artık icranın geri bırakılmasını talep edemez. Bu nedenle, borcun ödendiği, ertelendiği veya zamanaşımına uğradığı iddiaları en geç paraların dağıtımına kadar ileri sürülmelidir. Bu aşamadan sonra borçlu için başvuru yolu kapanır.
4.3. İstirdat Davası Açma Hakkı
Eğer borçlu, haklı bir nedenle borcu olmadığı halde ödemeyi yaptıysa ve paraların paylaştırılmasından sonra icranın geri bırakılması imkânı da ortadan kalktıysa, istirdat davası açma hakkı vardır. İstirdat davası, cebri icra tehdidi altında ödenen paranın geri alınması için açılır. Borçlu, bu dava ile ödemiş olduğu tutarın iadesini isteyebilir. İstirdat davası, takibin tamamlanmasından ve paraların paylaştırılmasından sonraki tek yoldur ve koşulları dar yoruma tabidir.
İstirdat Davasının Hukuki Dayanağı Türk Borçlar Kanunu m. 78: “Borcu olmayan kimse, borçlu olduğu zannıyla bir şeyi yapmış veya vermiş ise, onu geri isteyebilir.”
İcra mahkemesinin icranın geri bırakılması talebini reddetmesi ve %20 icra inkar tazminatına hükmetmesi, istirdat davasında kesin delil teşkil etmez.
5. İcranın Durdurulması ve Üst Mahkemeden Tehiri İcra Alma
İlamlı icra takibinde, borçlu kanun yoluna (istinaf veya temyiz) başvurmuş olsa dahi, takip kendiliğinden durmaz. Takibin durması için üst mahkemeden “icranın durdurulması” (tehiri icra) kararı alınması gerekir.
5.1. Kanun Yoluna Başvuru ve İcranın Durdurulması Talebi

Takibin durdurulabilmesi için borçlu, üst mahkemeden (Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay’dan) icranın durdurulmasına dair bir tedbir kararı almak zorundadır. İcra müdürlüğüne başvurarak, karar çıkana kadar uygun bir süreyle teminat yatırılması kaydıyla icra işlemlerinin bekletilmesini isteyebilir.
Bu karar ile:
- İcra işlemleri olduğu yerde kalır.
- Haciz işlemleri yapılmaz veya durdurulur.
- Satış işlemleri ertelenir.
- Tahsilat yapılmaz.
5.2. Teminat Yatırma Zorunluluğu ve İstisnaları
Üst mahkemeden icranın durdurulması (tehiri icra) kararı alınabilmesi için, borçlu takip konusu alacak miktarı kadar teminat yatırmak zorundadır. Teminat yatırma zorunluluğunun istisnaları ise şunlardır:
- Nafaka ilamları: Teminat yatırılmış olsa dahi durdurulamaz.
- Devlet veya adli yardımdan yararlanan borçlu: Teminat yatırma zorunluluğu yoktur. İcra müdürlüğü, teminat yatırılması için borçluya makul bir süre tanır; bu süre içinde üst mahkemeden karar çıkmazsa yeni bir süre verilebilir.
5.3. Yargıtay veya İstinaf Mahkemesinden Durdurma Kararı Alma Süreci
Borçlu, kararın istinaf veya temyiz incelemesinde olduğunu gösteren belgeyle birlikte, İcra Mahkemesinden “icranın durdurulmasına” dair bir karar talep eder. İcra Mahkemesi, borçlunun talebini haklı bulursa, dosya sonuçlanıncaya kadar icranın durdurulmasına karar verir. Eğer talep reddedilirse, durdurma kararı ortadan kalkar ve icra takibi kaldığı yerden devam eder.
Yargıtay bozma kararı verirse, ilk derece mahkemesi yeni bir karar verip bu karar kesinleşene kadar takip işlemleri de duracaktır. Süreç sonunda, borçlu hakkında “borçlu olmadığı” anlaşılırsa, yapılan ödemeler iade edilir (icranın iadesi).
6. Kesinleşmeden İcraya Konulamayan İlamlar ve İtiraz (Şikayet) Hakları
6.1. Hangi İlamlar Kesinleşmeden İcraya Konulamaz?
Kural olarak, mahkeme ilamları kesinleşmeden de ilamlı icra takibine konu edilebilir; yani ilam kesinleşmemiş olsa dahi alacaklı, icra takibi başlatabilir. Ancak bazı ilamlar için kanun, kesinleşme şartı aramıştır. Şu kararlar kesinleşmeden icraya konulamaz:
- Taşınmazın aynına (mülkiyet, intifa, ipotek gibi ayni haklara) ilişkin ilamlar
- Kişiler ve aile hukukuna ilişkin kararlar (ör. vesayet, evlat edinme, nafaka hariç boşanma, velayet vb.)
- Yabancı mahkeme kararlarının tenfiz ve tanıma kararları
- Menfi tespit ve istirdat davalarında verilen kararlar
- Bayrağına ve siciline bakılmaksızın bütün gemilerin ve bunların aynına ilişkin kararlar
- Sayıştay ilamları
- Ceza mahkemesi ilamlarının yargılama giderlerine ilişkin hükümleri
Bu ilamların kesinleşmeden icraya konulması halinde, borçlu süreye bağlı olmaksızın icra mahkemesine başvurarak şikayet hakkını kullanabilir.
- Kısmi kesinleşme halinde sadece kesinleşen kısım icraya konulabilir.
- Nafaka istisnasını unutmayın.
Bu tür durumlarda Adana’da Güvenilir Boşanma Avukatı desteği almış olmak, sonraki icra süreçlerinde büyük avantaj sağlar.
6.2. Kesinleşmeden İcraya Konulan İlamlara Karşı İtiraz (Şikayet) Yolu
Yukarıda belirtilen ilamlar kesinleşmeden icraya konulmuşsa, borçlu zamanaşımı olmaksızın icra mahkemesine şikayet yoluyla başvurabilir ve takibin iptalini talep edebilir. Şikayet başvurusu üzerine, icra mahkemesi inceleme yapar ve kesinleşme şartı gerçekleşmemişse, icra takibinin iptaline karar verir.
Bu durumlarda süre sınırlaması yoktur; borçlu, ilam kesinleşmeden icra takibinin başlatıldığını her zaman ileri sürebilir.
İcra müdürü, takibe konu belgenin kesinleşmeden icraya konulup konulamayacağını kendiliğinden (re’sen) incelemek zorundadır.
7. İlamlı İcra Takibine İtirazın (İcranın Geriye Bırakılması) Sonuçları ve Hukuki Yollar
İlamlı icra takibinde borçlunun itirazı üzerine (icranın geri bırakılması talebiyle) açılan süreçte verilecek karar, hem alacaklı hem de borçlu için önemli hukuki sonuçlar doğurur. İcranın geri bırakılması talebinin kabulü veya reddi, takibin seyrini tamamen değiştirebilir. Bu kararlar kesin olmayıp, kanun yollarına tabidir. Ayrıca, icra edilmiş bir ilamın sonradan bozulması halinde icranın iadesi gündeme gelir.
7.1. İcra Mahkemesinin Vereceği Kararlar
İcra mahkemesi, icranın geri bırakılması talebini sınırlı olarak inceler:
- Sadece İİK m. 33’te sayılan sebepleri inceler (itfa, imhal, zamanaşımı)
- Maddi hukuka ilişkin derinlemesine inceleme yapmaz.
- Borçlunun sunduğu belgelerin şekli şartlarını kontrol eder.
- İlamın içeriğini yeniden değerlendirmez.
İcra mahkemesi, borçlunun talebini haklı bulursa:
- İcranın Geri Bırakılmasına Karar Verir: İcra takibi tamamen durur. Haciz işlemleri yapılamaz. Satış işlemleri iptal edilir. Tahsilat durdurulur. Haciz şerhleri terkin edilir. Karara karşı istinaf yoluna başvuru yapılabilir. Başvuran vekili lehine avukatlık ücretine hükmedilir.
- Kısmi Kabul: Borcun sadece bir kısmının ödendiği ispatlanırsa, ödenmeyen kısmı için takibe devam edilir.
İcra mahkemesi, borçlunun talebini haksız bulursa:
- İcranın Geri Bırakılması Talebinin Reddine Karar Verir: İcra takibi kaldığı yerden devam eder. Haciz ve satış işlemleri yapılabilir. Borçlu mal beyanında bulunmak zorundadır.
- İcra İnkar Tazminatına Hükmeder: En az %20 oranında (İİK m. 33/1). Takip konusu alacak üzerinden hesaplanır. Alacaklının talebi şarttır.
7.2. Kararlara Karşı Kanun Yolu ve İstinaf/Temyiz
İcra mahkemesinin kararına karşı taraflar, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde istinaf (ve uygun şartlarda temyiz) yoluna başvurabilir. Borçlunun kanun yoluna başvurması halinde teminat göstermesi gerekir. Yeterli malı haczedilmişse teminat gerekmez. Teminat gösterilmezse icra devam eder.
Kanun yoluna başvuru icrayı durdurmaz. Ayrıca icranın durdurulması kararı alınmalıdır. Durdurma kararı için teminat şarttır.
7.3. İcranın İadesi Müessesesi
İcranın iadesi, icra takibi süresince yapılmış cebri icra işlemlerinin tamamen veya kısmen geri alınması ve hukuki sonuçlarının ortadan kaldırılmasıdır. İadenin gerçekleşmesi için: İlamın İcrası Tamamlanmış Olmalı, İlam BAM veya Yargıtay’ca Bozulmuş Olmalı, Yeni Hüküm Borçlu Lehine Olmalı ve Kesinleşmelidir.
Yargıtay’ın İcranın İadesi Konusundaki Görüşü: “İcranın iadesi için yeni bir mahkeme kararına veya takip yapılmasına gerek yoktur. İcra dairesinin alacaklıya ödediği para/mal tamamen veya kısmen geri alınır. Alınan bu para borçluya verilir. Alacaklı geri vermezse zorla alınır.”
İcra hukukunda profesyonel destek alın.
📞 Adana Avukat Saim İncekaş’a ulaşmak ve randevu almak için: 0534 910 97 43 – 0322 245 00 44
📧 E-posta: av.saimincekas@gmail.com
📍 Adres: Kayalıbağ Mahallesi Ziya Algan İş Merkezi K:5 D:41 Seyhan/Adana
8. İlamlı İcra Takibine İtiraz (İcranın Geri Bırakılması) ve Yargıtay Kararları
8.1. İlamlı İcrada İtfa Ödeme İtirazı Konulu Yargıtay Kararları
8.1.1. İştirak Nafakası Eğitim Kurumuna Alacaklı Muvafakati Olmadan Ödenemez
Yargıtay, mahkemeden tasdikli boşanma protokolünde iştirak nafakasının müşterek çocuğun okul masrafı için kabul edilmesinin, alacaklının açık muvafakati olmadan doğrudan eğitim kurumuna ödeme yapılmasını gerektirmediğini vurgulamıştır. Kararda, İcra ve İflas Kanunu m.33 gereği bu tür ödemeler nedeniyle icranın geri bırakılmasının mümkün olmadığı, bu gibi durumlarda yapılan ödemenin ahlaki bir borcun ifası niteliğinde sayılacağı ve icra takibini engellemeyeceği açıkça belirtilmiştir. (🧾 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2008/19678)
8.1.2. Borçlu Tarafından Takipten Sonra Yapılan Ödemenin Öncelikle Masraf ve Faize Mahsup Edileceği, Asıl Alacak İçin İcranın Geri Bırakılamayacağı
8. Hukuk Dairesi, borçlu vekilinin takibe dayanak ilamda hükmedilen bedelin icra emrinin tebliğinden bir gün sonra alacaklı hesabına yatırıldığını ve bu nedenle takip başlatılmasının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek icra emrinin iptalini talep ettiği olayda, alacaklının takip tarihinde ödemeden haberdar olmaması nedeniyle takibinde haklı olduğunu, yapılan ödemenin ise Türk Borçlar Kanunu m.100 gereği öncelikle takip masrafları ve faizlere mahsup edilmesi gerektiğini, bu nedenle asıl alacağın tamamen ödendiği gerekçesiyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesinin doğru olmadığını belirtmiştir. (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 08.01.2018, E. 2015/15593, K. 2018/23)
8.1.3. Borcun İtfa Edildiği Kısım İçin İcra Takibinin Kısmen Durdurulması Gerekirken Talebin Tamamen Reddedilmesi Hatalıdır
Yüksek Mahkeme, İİK m.71/1 gereği, borçlu tarafından takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve fer’ilerinin itfa edildiği noter tasdikli veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispat edildiğinde takibin iptal veya talikinin her zaman icra mahkemesinden istenebileceğini, somut olayda bilirkişi raporuyla dosya borcuna mahsuben farklı tarihlerde 303.464,67 TL ödeme yapıldığının tespit edildiğini ve bu itfa iddiasının kısmen kabul edilmesi gerekirken tamamen reddedilmesinin isabetsiz olduğunu, bu nedenle kararın düzeltilerek bozulması gerektiğini belirtmiştir. (🧾 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, E. 2020/8488, K. 2020/11047)
8.1.4. Takipten Önce Borçlu Tarafından Yapılan Ödemelerin Araştırılması Zorunludur
Hukuk Dairesi, borçlunun takipten önce yaptığı ödemelerin dikkate alınmaksızın icra emri düzenlenmesinin isabetsiz olduğunu, bu ödemelerin alacaklı hesabından çekilip çekilmediği ve borca ilişkin açıklama içerip içermediği hususlarının banka hesap hareketleri ve bilirkişi incelemesi ile araştırılması gerektiğini vurgulamıştır. Takipten önce paranın çekilmiş olması halinde icra takibinin haklı olmayacağı, çekilmemişse asıl alacağa faiz, vekalet ücreti ve masraf yürütülerek sonuca gidilmesi gerektiği, mahkemenin ise bu incelemeleri yapmadan karar vermesinin hatalı olduğu belirtilmiştir. (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 22.10.2015, E. 2014/15142, K. 2015/18936)
8.1.5. Borcun Bulunmadığı İddiası İtfa İtirazı Sayılır ve 7 Günlük Süreye Tabidir
Yargıtay, nafaka alacağına dayalı ilamlı icra takibinde borçlunun nafaka borcunun bulunmadığı veya ödendiği (itfa) iddiasını İİK m.33/1 gereği, icra emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi gerektiğini, süresinde yapılmayan borca yönelik itirazların reddedilmesi, ancak ilamın kesinleşmeden takibe konulmasına dair şikayetin ise süresiz şikayet olarak esasına girilerek incelenmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkemenin, süresinde yapılmayan itfa itirazını dikkate alarak karar vermesi isabetsiz bulunmuş ve karar bozulmuştur. (🧾 Yargıtay 8. HD., 23.09.2013 T., E. 2013/12714, K. 2013/12867)
8.1.6. Takip Kesinleştikten Sonra Borcun Ödendiği İddiası İİK 33/2 Kapsamında İtfa İtirazıdır, Şikayet Değildir
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, alacaklı tarafından başlatılan ilamlı takibin kesinleşmesinden sonra borçlu tarafından yapılan ödeme ve ibra belgesi sunulması halinde, bu istemin İİK m. 33/2’ye göre itfa itirazı niteliğinde olduğunu ve icra mahkemesinde basit yargılama usulüne tabi olarak görülmesi gerektiğini belirtmiştir. Kararda, davacı-borçlu veya alacaklı tarafından dava takip edilmeyince, HMK m. 320/4 gereğince dosyanın işlemden kaldırılması gerektiği, yerel mahkemenin şikayet prosedürü uygulamasının ise isabetsiz olduğu vurgulanmış, önceki karar bu nedenle bozulmuştur. (🧾 Yargıtay HGK, 26.02.2014, E. 2013/655, K. 2014/148)
8.1.7. 6111 Sayılı Kanun Kapsamında Borcun Yapılandırma İddiası İtfa İtirazıdır
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, ilama dayalı takipte borçlunun, borcun 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılarak ödendiği gerekçesiyle icra mahkemesine yaptığı itirazının itfa itirazı niteliğinde olduğunu, İİK m. 33/1 uyarınca icra emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde yapılmadığı için süre yönünden reddedilmesi gerektiğine, mahkemenin esasa girerek kabul kararı vermesinin isabetsiz olduğuna hükmetmiştir. (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 15.04.2013, E. 2013/1977, K. 2013/5677)
8.1.8. Takipten Sonra Yapılan Ödeme İcra Müdürünce Dikkate Alınmalı, Mahkemece Takip Öncesi Ödemeler Araştırılmalı
Yargıtay 12. HD, ilamlı takipte borçlunun icra emrinin tebliğinden sonra yaptığı ödemenin, itfa nedeniyle icranın geri bırakılması talebi kapsamında değil, icra müdürlüğü tarafından değerlendirilmesi gerektiğine, mahkemenin ise ancak takipten önce yapılan ödemelere ilişkin itfa itirazını bilirkişi incelemesiyle araştırıp karar vermesi gerektiğine hükmetmiştir. Bu esaslara uyulmadan verilen karar isabetsiz bulunmuş ve karar bozulmuştur. (🧾 Yargıtay 12. HD, 25.02.2019, E. 2018/14857, K. 2019/2866)
8.1.9. Borçlunun Banka Dekontuyla İspatladığı Ödeme Değerlendirilmeden Karar Verilmesi Bozma Sebebidir
Banka dekontuyla ispat hakkında Yüksek Mahkeme, borçlunun ilamlı icra takibine karşı ödeme yaptığına dair banka dekontu sunarak itfa itirazında bulunması halinde, mahkemenin bu ödeme iddiasını dosya üzerinden araştırıp değerlendirmeden, yalnızca ödeme belgesinin dosyada bulunmadığı gerekçesiyle itirazı reddetmesinin isabetsiz olduğuna hükmetmiş; borçlunun sunmuş olduğu banka ödeme dekontunun dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğini belirterek kararı bozmuştur. (🧾 Yargıtay 12. HD, 04.04.2019, E. 2018/12828, K. 2019/5649)
8.1.10. Bozulan İlama Dayalı İlk İcra Dosyasında Yapılan Ödeme Yeni İcra Takibinde İtfa Sebebi Olarak Değerlendirilmelidir
Yargıtay Hukuk Dairesi, borçlunun bozma öncesi ilama dayalı ilk icra dosyasında yaptığı ve banka dekontu ile kanıtladığı ödemenin, bozma sonrası verilen yeni ilama dayalı ikinci icra takibinde itfa itirazı olarak değerlendirilmesi gerektiğine karar vermiştir. Kararda “Borçlu tarafından, icra takibine konu alacağın, bozma kararından önceki ilama ilişkin olarak başlatılan, … 1. İcra Dairesinin 03.03.2010 tarihli ve 2010/25 E. sayılı icra dosyasında, alacaklının vekili …’ın … Bankası … Şubesi… Numaralı hesabına ‘… 1. İcra Dairesi 2010/25 E. numaralı dosya alacağı ibaresiyle’ 28.000 TL olarak 30.04.2010 tarihinde ödendiğine ilişkin dekont örneği dava dilekçesi ekinde mahkemeye sunulmuştur” denilerek, ödemenin açık şekilde belgelendiği vurgulanmıştır. Yüksek mahkeme “borçlunun, dayanak ilama konu borca ilişkin olarak ödeme yaptığına ilişkin banka ödeme dekontu sunarak itfa itirazında bulunmasına rağmen, mahkemece ödemenin yapıldığına dair belgelerin dosya arasında bulunmadığı gerekçesi ile itirazın reddedilmesi doğru görülmemiştir” ifadesiyle, mahkemenin sunulan belgeyi değerlendirmemesini eleştirmiştir. (🧾 Yargıtay 12. HD., 04.04.2019 T., E. 2018/12828, K. 2019/5649)
8.1.11. Çek-Makbuz İle İtfa İddiası İspatlanamaz
“Borçlunun ödeme iddiasına konu ettiği çek, makbuz ve belgeler anılan İİK’nun 33/1 maddesinde yazılı belgelerden olmadığı gibi yapılan ödemelerde alacaklı tarafından açıkça kabul edilmemiştir” ifadesiyle itfa iddiasının ancak “yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle” ispatlanabileceği vurgulanmıştır. (🧾 Yargıtay 8. HD., 29.06.2015 T., E. 2014/12107, K. 2015/14146)
8.1.12. Nafaka Takibi Öncesinde Yapılan Ödemelerin İİK 33/1 Kapsamında İcranın Geri Bırakılmasını Gerektirmesi
Nafaka alacağı için başlatılan ilamlı takipte, borçlu vekili “müvekkilinin takip tarihinden önce 21.000 TL ödeme yaptığını, takipten sonra da icra dosyasına 45.000 TL yatırdığını” ileri sürerek İİK’nun 33/1. maddesi uyarınca takipten önce ödenen miktar için icranın geri bırakılmasını talep etmiş, ancak İcra Mahkemesi “dava tarihi itibariyle borcun tamamen ödenmediği, 1206,14 TL borç bulunduğu gerekçesiyle itirazın reddine” karar vermiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, “takip dayanağı … 4. Aile Mahkemesi’nin 24.12.2012 2011/618 Esas 2012/1029 Karar sayılı ilamından sonra ve takip tarihi olan 26.02.2013’ten önce yapılan toplam 4.000 TL miktarlı ödeme ile icra emri tebliğinden önce ve ilam karar tarihinden sonra yapılan 2.000 TL miktarlı ödeme İİK’nun 33/1 maddesi kapsamında kaldığından bu miktarlar için icranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken Mahkemece itirazın tümden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir” gerekçesiyle kararı bozmuş ve takip öncesi yapılan 6.000 TL’lik ödeme için icranın geri bırakılması gerektiğine hükmetmiştir. (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2015/7223 E., 2017/9238 K., 19.06.2017)
8.1.13. Yapılandırılan ve Esnek Taksitlendirilen Borçların Ödenip Ödenmediği Araştırılmadan İcranın Geri Bırakılması Doğru Değildir
Borçlu, ilamlı takip konusu alacağın bir kısmını 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıp ödediğini, kalan vekalet ücreti ve yargılama gideri alacağı için ise SGK tarafından esnek taksit imkanı tanındığını ve bu borçların da taksitle ödendiğini ileri sürmüş; mahkemece ise borçlunun ödeme iddiaları tam olarak araştırılmadan, yalnızca Kurumun yazısı esas alınarak icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir. Oysa Yargıtay, bu tür davalarda ilgili kurumdan ve borçludan taksitlendirme ve ödeme belgeleri getirtilip, icra emrinde talep edilen miktarların da dikkate alınarak tüm bu hususların İİK 33. madde kapsamında ayrıntılı incelenmesi ve sonuca göre karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Eksik incelemeyle verilen karar bozma sebebi sayılmıştır (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2013/18259 E., 2014/9521 K., 13.05.2014).
8.2. İlamlı İcra Takibinde Zamanaşımına İtiraz Konulu Yargıtay Kararları
8.2.1. Zamanaşımı İtirazı Yedi Gün İçinde Yapılmalı, Yenileme Muhtırası Sonrasında İleri Sürülemez
Tarım kredi borç senedine dayalı ilamlı takipte, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, borçlunun zamanaşımı itirazını icra emri tebliğinden itibaren yedi günlük sürede ileri sürmemesi ve takip kesinleştikten sonra ancak yenileme muhtırası tebliğiyle bu iddiada bulunması halinde, zamanaşımı itirazının süresinde yapılmadığından reddi gerektiğine, takipten önce zamanaşımına uğrayan alacak için ise bu itirazın mutlaka yasal süresinde ileri sürülmesinin zorunlu olduğuna hükmetmiştir. Mahkeme kararının bu gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir. (🧾 Yargıtay 8. HD, 22.05.2012, E. 2012/4185, K. 2012/4627)
8.2.2. Zamanaşımı Şikayetinde Takibin İptali Değil, İcranın Geri Bırakılması Kararı Verilmelidir
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan ve kesinleşen icra takibinde, borçlu vekilinin yenileme talebi öncesinde hiçbir takip işlemi yapılmadığı ve zamanaşımının gerçekleştiği iddiasıyla icra mahkemesine başvurduğu olayda, mahkemece takibin iptaline ve borçlu lehine tazminata hükmedilmesini isabetsiz bulmuştur. Yargıtay, İİK m.33/a gereğince zamanaşımı şikayetinin kabulü halinde sadece “icranın geri bırakılmasına” karar verilmesi gerektiğini, ayrıca kanunda tazminata yer verilmediğinden borçlu lehine tazminata hükmedilemeyeceğini belirtmiş ve kararın düzeltilerek onanmasına karar vermiştir. (🧾 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 01.12.2016, E. 2016/5508, K. 2016/23501)
8.3. İlamlı İcraya İtiraz Genel Usul Emsal Mahkeme Kararları
8.3.1. Eda Hükmü İçermeyen Mahkeme İlamları İlamlı Takibe Konu Edilemez
Yargıtay, likit bir alacağa ilişkin olarak eda hükmü içermeyen ve dava konusu işlemin iptaline dair verilen idare mahkemesi ilamlarının, yalnızca ilamda hükmedilen yargılama giderleri ve vekalet ücreti dışındaki kısımlarının ilamlı icra takibine konu edilemeyeceğini açıkça belirtmiştir. Buna göre, eda hükmü barındırmayan ve yalnızca işlemin iptaline yönelik kararlar, cebri icra yoluyla infaz edilemez; takibe konu yapılabilecek tek husus, ilamda açıkça belirtilmiş yargılama giderleri ile vekalet ücretidir. (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 10.09.2013, E. 6366, K. 11553)
8.3.2. İlama Aykırılık Şikayeti Her Zaman Süresiz Şekilde İcra Mahkemesine Taşınabilir
Yargıtay, ilama aykırılık şikayetinin kamu düzenine ilişkin olduğu gerekçesiyle, bu şikayetin herhangi bir süreyle sınırlı olmaksızın icra mahkemesi önüne getirilebileceğini belirtmiştir. Kararda, “ilama aykırılık şikayetinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği” vurgulanmış ve bu tür şikayetlerin zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye tabi olmadığı açıkça ifade edilmiştir. (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 17.06.2013, E. 5796, K. 9315)
8.3.3. Borçlunun Takas Bildirimiyle İcranın Geri Bırakılması Talep Edebilmesi Mümkündür
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, ilamlı icra takibinde borçlunun alacaklıdan olan karşılık alacağını takas ederek İİK m.33 kapsamında icranın geri bırakılmasını isteyebileceğine ve bu hakkın kullanılmasında ilamın veya takibin kesinleşmesinin zorunlu olmadığına hükmetmiştir. Kararda, takasa konu alacağın ilama dayanması halinde, takas ve mahsup iddiasının her zaman icra mahkemesinde ileri sürülebileceği, ilamın temyiz edilerek mehil vesikası alınmış olmasının takas hakkını engellemediği ve icra mahkemesinin esas inceleme yaparak karar vermesi gerektiği vurgulanmıştır. (🧾 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 15.06.2021, E. 2017/8-1882, K. 2021/754)
8.3.4. Mükerrer Takip İtirazı Takip Şartı ve Süresiz Şikayete Tabidir, Borca İtiraz Olarak Değerlendirilemez
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, aynı alacağa dayalı olarak borçlu hakkında hem kambiyo senedine dayalı hem de ilamsız takip başlatılması durumunda, mükerrer takip itirazının borca itiraz değil takip şartı niteliğinde olduğunu ve süresiz şikayete tabi tutulması gerektiğini vurgulamıştır. Kararda, mahkemenin mükerrerlik iddiasını borca itiraz kapsamında değerlendirip icra dairesine başvuru zorunluluğu getirmesinin isabetsiz olduğu, bu tür mükerrer takiplerin kamu düzenine ilişkin olduğu ve icra mahkemesince esasının incelenerek karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (🧾 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 02.05.2023, E. 2022/10392, K. 2023/2986)
8.3.5. Reddi Miras Kararı Alan Mirasçının İlamlı Takibe Karşı Süresiz Şikayet Yolu ile Takibin İptalini Talep Edebileceği
Murisin ilâma bağlanmış borcu için başlatılan ilamlı icra takibine karşı, mirası reddetmiş mirasçıların, bu durumu takibin kesinleşmesinden önce almış oldukları mahkeme kararı ile ispatlayarak takibin iptalini ve hacizlerin kaldırılmasını süresiz şikayet yoluyla ileri sürebilecekleri Yargıtayca kabul edilmiştir. Kararda, mirasın reddi gerekçesiyle yapılan takibin iptalinin borca itiraz olarak değil, süresiz şikayet kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve icra mahkemesinin, sürenin geçmiş olmasına bakılmaksızın başvurunun esasını inceleyip karar vermesi gerektiği açıkça vurgulanmıştır. (🧾 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 22.11.2022, E. 2022/5299, K. 2022/12102)
8.3.5. İlamlı İcra Takibinde İcranın Geri Bırakılması Talebinin Reddi Halinde Temyiz İçin Teminat Şarttır
Yargıtay, ilama dayalı takipte borçlu vekilinin İİK m.33/2 gereği itfa itirazı icra mahkemesince reddedildiğinde, borçlunun temyiz yoluna başvurabilmesi için İİK m.33/3 uyarınca alacağı karşılayacak nitelikte nakit veya kabul edilen teminat göstermesi gerektiğini, somut olayda ise borçlu tarafından gerekli teminat yatırılmadığı gibi yeterli mal da haczedilmediğinden, temyiz isteminin usulden reddine karar verilmesinin doğru olduğunu belirtmiştir. (🧾 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 08.06.2010, E. 2010/6673, K. 2010/14245)
8.3.6. Tahliye İlamından Sonra Kira Akdinin Yenilenmesi Halinde Takip İptali Gerekir
Taşınmazın tahliyesine ilişkin ilamlı icra takibinde, Yargıtay, borçlu tarafından tahliye ilamından sonra kira bedellerinin düzenli ödendiği ve alacaklının bu ödemeleri ihtirazi kayıt olmaksızın kabul ettiği durumda, taraflar arasında sözlü olarak yeni bir kira sözleşmesi yapıldığının kabulüyle, kira ilişkisi devam ettiğinden artık tahliye ilamının infazının mümkün olmayacağına karar vermiştir. Bu nedenle, mahkemenin takibin iptali istemini reddetmesi isabetsiz bulunarak karar bozulmuştur. (🧾 12 HD., E. 2011/11035 K. 2011/28761 T. 13.12.2011)
8.3.7. Borçlunun Takas Mahsup Talebinin Ancak Kendi Borcu İçin ve Yasal Belgelerle İspat Edilmesi Gerektiği
Borçlu, ilama dayalı takipte alacağın yapılandırıldığını ve kendisine hükmedilen vekalet ücretinin takas edilmesini talep etmiş; ancak yapılandırmanın doğrudan kendisine ait borç için olmadığı ve borcun ödendiği veya imhal edildiği hususunu İİK’nın 33. maddesinde belirtilen şekilde yasal bir belgeyle kanıtlayamadığı tespit edilmiştir. Ayrıca borçlunun ödediği miktar ve kalan borç bakımından yapılan bilirkişi incelemesiyle bakiye alacak tespit edilmiş olup, mahkemece takas mahsup talebinin kabulüyle sadece bakiye alacak için takibin devamına karar verilmesi gerekirken, borçla doğrudan ilgisi olmayan başka bir şirketle yapılan yapılandırma gerekçe gösterilerek takibin durdurulması isabetsiz bulunmuştur (🧾 Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, 2012/3743 E., 2012/4256 K., 15.05.2012).
8.3.8. Menfi Tespit Davası Sonucu Kesinleşmeden Takip İptali Kararı Verilemez
Alacaklı kooperatif, ilam niteliğinde belge olan senetlere dayanarak ilamlı icra takibi başlatmış; borçlu ise geçerli kefaletinin bulunmadığı ve borcunun olmadığının tespitine dair açtığı menfi tespit davasının kabulüne karar verildiğini belirterek takibin iptalini istemiştir. Yargıtay, ilam niteliğindeki belgeler maddi anlamda kesin hüküm oluşturmadığından, bu belgeye dayalı icra takiplerinde borçlu, belge tarihinden önceki itfa ve zamanaşımı iddialarına dayanarak menfi tespit davası açabilirse de, menfi tespit ilamı kesinleşmeden takip iptal edilemeyeceğinden, kesinleşmeyen menfi tespit kararıyla takibin iptaline hükmedilmesinin isabetsiz olduğuna karar vermiştir (🧾 Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2008/24059 E., 2009/5604 K., 17.03.2009).