ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE
ANKARA İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
Dosya No: ….. E
İSTİNAF TALEBİNDE
BULUNAN DAVACI :
VEKİLİ : Avukat Saim İNCEKAŞ- Turhan Cemal Beriker Bulvarı, Ziya Algan İş Merkezi No:9 K:5 D:41, 01010 Seyhan/ADANA
DAVALI : 1) Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı – ANKARA
VEKİLİ :
DAVALI :2 )
VEKİLİ :
KONU : Ankara ….İş Mahkemesi’nce …… E sayılı dosya kapsamında verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde “kaldırılması” ve talebimiz doğrultusunda “davamızın kabulüne “ karar verilmesi istemidir.
TEBLİĞ TARİHİ : …..
İSTİNAF GEREKÇELERİMİZ VE AÇIKLAMALAR:
Müvekkil davalı işyerinde aralıksız olarak …. tarihleri arasında kalifiye ‘recme makine ustası olarak çalışmıştır. Ancak söz konusu işyerinden emekli olan müvekkilin sigorta primleri, hizmet süresi boyunca, davalı işveren tarafından asgari ücret üzerinden yatırılmıştır.
01.07.2010 tarihinde emekliye ayrılan müvekkile hak ettiği tazminatlar davalı firma tarafından asgari ücret üzerinden hesaplanarak ödenmiştir. Müvekkil gerçek ücretinin asgari ücretin üzerinde olduğu ifade ederek aradaki fark için Ankara …16. İş Mahkemesi’nin …. Esas …. Karar sayılı dosyası kapsamında açtığı davada mahkeme, müvekkilin 2010 yılında 840.- TL net ücret aldığı tespitinde bulunmuş (2010 yılında brüt asgari ücret 729.- TL net asgari ücret ise 576.57 TL dir.) ve müvekkilime ödenen gerçek ücretin asgari ücretten daha fazla olduğunu belirlemiştir. Mahkemece verilen karar Yargıtay tarafından da onanmıştır.
İşverenin sosyal güvenlik primlerini eksik ödemesi, müvekkilimin yaklaşık %20-%30 eksik yaşlılık aylığına hak kazanmasına ve mağduriyetine neden olması nedeniyle açılan dava Ankara ….. İş Mahkemesinin …. E – ….. K sayılı dosyasında görülmüştür. Mahkeme, davanın niteliği ve talep edilen miktara göre ilgili dönemler için senetle ispat yükümlülüğü bulunması ve davanın kanıtlanamadığı kanaatine vararak davamızı reddetmiştir.
Açmış olduğumuz davada davalı şirketin sigorta primlerini gerçek ücret üzerinden yatırmadığı konusunda kesinleşmiş bir mahkeme kararı mevcuttur. Bu karar yargı kararlarında ve Yargıtay içtihatlarında kesin delil olarak kabul edilmese de güçlü delil olarak nitelendirilmektedir. Söz konusu güçlü delil bordro tanık beyanları, meslek odalarından gelen yazılar ile de desteklenmektedir. Ayrıca söz konusu uyuşmazlık senetle ispat zorunluluğunun istisnasını oluşturmaktadır. Bu durum da HMK m.203/1-b maddesinde tanımlanmıştır. Bu nedenle yerel mahkeme kararının kaldırılması talebiyle istinaf yoluna müracaat zorunluluğu hâsıl olmuştur. Şöyle ki;
- Öncelikle 5510 sayılı kanuna göre 4/1-a kapsamında sigortalı olarak çalışan veya daha önce SSK kapsamında sigortalı olarak çalışan biri için önemli olan, o kişi adına Aylık Prim ve Hizmet Belgesinde gösterilen prime esas kazanç olup, buna ait primin işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na geç ödenmesi, eksik ödenmesi veya ödenmemesi sigortalıyı etkilememektedir. Çünkü primlerin ödenmesinde Kuruma karşı sorumlu kişi prim ödeme yükümlüsü olan işverendir. İşverenin sigorta primlerini gerçeğe uygun olarak ödeyip ödemediğini denetlemekten de Kurum sorumludur.
- Somut olayda da olduğu gibi maaşın bir kısmının bankadan bir kısmının elden düzenlendiği durumlarda firmaların çifte bordro uyguladığı izahtan varestedir. Hukuksuz olan çifte bordro uygulaması ile bankaya yatan kısım muhasebeleştirilirken diğer kalan kısım çoğu zaman muhasebeleştirilmemekte veya sanki ücret değilmiş gibi başka hesaplarda muhasebeleştirilmektedir. Yani bankaya yatırılan, SGK’ya bildirilen tutar gerçek maaş olarak yevmiye defterine kaydedilirken, geriye kalan ücret gizlenmektedir. Böyle olunca, işveren resmi kayıtlara göre yalnızca asgari ücret üzerinden ücret ödemektedir. Bu durumda elden işçiye ödenen ücret kayıt dışında tutulmaktadır.
- Gerek iş hukuku yönünde Çalışma Bakanlığı İş Müfettişlerine, gerekse de sosyal güvenlik hukuku yönünden SGK Müfettişleri/Denetmenlerine durumun şikâyet edilmesi halinde bu denetim elemanlarının hukuk dışı durumu tespit etmesi güçtür. Zira müfettişler resmi defter üzerinden ücret ödemelerinin kontrolünü yapmakta, zaten elden verilen tutarı resmi kayıtlara girmeyen işverenin bu hukuka aykırı işlemi çoğunlukla Kurum müfettişleri tarafından da tespit edilememektedir.
- Geriye mahkeme yolu ile bu durumun tespitini talep etme yolu kalmaktadır. Kanun koyucu HMK m.203/1 de “Aşağıdaki hallerde tanık dinlenebilir.” diyerek senetle ispat zorunluluğunun istisnalarını sıralamıştır. HMK m.203/1-b fıkrasında ise “işin niteliğine ve tarafların durumlarına göre, senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş hukuki işlemler” hükmü yer almaktadır.
- Bu durumda elimizde güçlü delil niteliği taşıyan bir mahkeme kararı bulunmakta ve bu karar müvekkilime ödenen gerçek ücretin asgari ücretten daha fazla olduğu tespiti yer almaktadır. Söz konusu güçlü delil bordro tanıklarının beyanı, meslek odalarından gelen yazılar ile desteklenmektedir. Ayrıca “usta” olarak işyerinde 20 seneden fazla hizmet veren bir işçinin 20 sene boyunca asgari ücret ile çalışması hayatın olağan akışına da aykırıdır.
- Yukarıda da izah edildiği üzere uyuşmazlık konusunun senet ile tespiti fiilen mümkün değildir. Ayrıca davalı firma tarafından SGK primlerinin düşük ücretten yatırılması nedeniyle müvekkil tüm emeklilik/yaşlılık hayatı boyunca düşük emekli/yaşlılık aylığı alacaktır. Çünkü SGK emekli maaşını / yaşlılık aylığını saptarken yatırılan primlerin genel ortalamasını esas almaktadır. Hayatı boyunca özveri ile çalışan müvekkil adına kendi iradesi dışında hukuka aykırı bir biçimde yapılan bu uygulama ise açıkça hakkaniyete aykırılık teşkil etmektedir. Bu durumun düzeltilmesi de ancak ve ancak yargı kararları ile mümkün gözükmektedir.
- Dosya içeriğinde bulunan tüm deliller, müvekkilin yaptığı işin niteliği, kesinleşmiş mahkeme kararı, bordro tanıklarının beyanı ve meslek odalarından gelen yazılar değerlendirildiğinde davamızın haklılığı açıkça ortadadır.
NETİCE-TALEP :
Yukarıda izah edilen ve Sayın Mahkemenin re’sen gözeteceği sebepler ışığında; usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının, istinaf dilekçesi ile belirttiğimiz gerekçelerle, ortadan kaldırılarak;
- Sigorta primlerindeki eksikliğin tespit ve tahsilini,
- Gerçek ücret üzerinden yaşlılık aylığı alınması gerektiğinin tespitini,
- Yaşlılık aylığı almaya başladığı tarihten bu güne kadar maaşta oluşan farkların yasal faizi ile birlikte ödenmesini, bu tarihten sonra alınacak maaşların bu şekilde düzeltilmesini,
- Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasını,
- Taleplerimiz doğrultusunda yeniden bir hüküm tesis edilmesini saygı ile talep ederiz.
Davacı Vekili
Avukat bey benimde pirime esas kazanç davam oldu ilk derece mahkemesi davamı yazılı belge olmadığı için reddetti istinaf mahkemesine gönderdik 11 sene şirket iöförlüğü yaptım bu belgelerle sabit nitelikli personel olduğum açık işverenin maaş yazısı var ayrıca muhasebeci bayanı maaşı gösteren el yazısıyla maaş dökümü var ilk derece mahkemesinde onayan şahit olarak çağırdın hakim ona sörfündenim dei fakat biz ona bunları hibe veryorduk diye yalan söyledi uzun yıllar köşemim var neden yazılı belge isteniyor bu durumda kimse bunu asla ispatlayamaz zaten adam kanunsuzluk yapmış birde al senin gerçek maaşım bu derki bu durum da ben bu mahkemeyi kazanabilirmiyim