Hizmet Tespit Davası, Şartları, Sonuçları

Hizmet Tespit Davası, çalışma hayatının en önemli ve en çok merak edilen konularından biridir. Pek çok çalışan, hizmetlerinin resmi kayıtlara geçirilmesi ve sosyal güvenlik haklarından tam anlamıyla yararlanabilmesi için bu davanın ne olduğunu, nasıl işlediğini ve ne gibi sonuçlar doğurabileceğini merak eder. İşte bu yazımda, hizmet tespit davasının ne olduğunu, kimlerin bu davayı açabileceğini ve dava sürecinde nelere dikkat edilmesi gerektiğini anlaşılır bir şekilde ele alacağım.

Günümüzde, maalesef birçok çalışanın sosyal güvenlik hakları tam olarak sağlanmamakta veya işverenler tarafından kayıt dışı çalıştırılmaktadır. Bu durum, çalışanların gelecekte karşılaşabilecekleri sağlık, emeklilik gibi önemli konularda mağduriyet yaşamalarına sebep olabilmektedir. İşte hizmet tespit davası, işçilerin bu tür mağduriyetlerini önlemek ve çalışma hayatında haklarını korumak amacıyla devreye girmektedir.

Hizmet Tespit Davası Nedir?

Bu dava, adından da anlaşılacağı üzere, çalışanın hizmetlerinin resmi olarak tespit edilmesini ve sosyal güvenlik haklarının tanınmasını amaçlar. Peki, bu süreç nasıl işler? Hangi durumlarda hizmet tespit davası açılabilir? Davayı açmak için hangi belgeler gereklidir? Ve en önemlisi, bu dava sürecinde nelere dikkat etmelisiniz?

Bu soruların cevaplarını ve daha fazlasını, siz değerli okurlarımız için hazırladığım bu kapsamlı rehberde bulacaksınız. Hizmet tespit davası hakkında merak ettiğiniz her şeyi, adım adım, anlaşılır ve halka hitap eden bir dille ele alacağım. Böylece, çalışma hayatınızda karşılaşabileceğiniz bu tür bir durumda, haklarınızı nasıl koruyabileceğinizi net bir şekilde öğreneceksiniz. Haydi, hizmet tespit davasının detaylarına birlikte göz atalım!

Hizmet tespit davası ne kadar sürer?

Hizmet tespit davasının süresi, davanın karmaşıklığına, mahkemenin iş yüküne ve delillerin toplanma sürecine bağlı olarak değişiklik gösterir. Genellikle birkaç aydan birkaç yıla kadar sürebilir. Ancak 2024 yılı için tecrübelerim çerçevesinde, ortalama olarak, bu tür davalar 1 ila 2 yıl arasında sonuçlanıyor.

Hangi durumlarda hizmet tespit davası açılır?

Hizmet tespit davası, çalışanın sigortalı olarak çalıştığı ancak çalışmalarının Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bildirilmediği veya eksik bildirildiği durumlarda, gerçek çalışma süresinin ve şartlarının tespiti ve resmi kayıtlara doğru şekilde yansıtılması amacıyla açılır.

Geriye dönük hizmet tespiti nasıl yapılır?

Geriye dönük hizmet tespiti, çalışanın SGK’ya bildirilmemiş veya eksik bildirilmiş çalışma sürelerini düzeltmek için mahkemeye başvurarak hizmet tespit davası açmasıyla yapılır. Mahkeme, tanık beyanları, maaş bordroları, işyeri kayıtları gibi delilleri değerlendirerek çalışanın gerçek çalışma süresini tespit eder ve karar verir.

1 günlük hizmet tespit davası nedir?

1 günlük hizmet tespit davası, sigortalılık başlangıcı, emeklilik şartlarının tamamlanması gibi özel durumlar için açılan ve yalnızca bir günün sigortalı olarak çalışıldığının tespitini amaçlayan davadır. Bu tür davalar, bireyin sigorta haklarından yararlanabilmesi için kritik öneme sahip olabilir.

Hizmet Tespit Davasının Hukuki Dayanakları

Kayıt dışı istihdam, prim ödeme gün sayısının eksik gösterilmesi, prime esas kazancın eksik gösterilmesi gibi istenmeyen sebeplerden dolayı hizmet tespit davası Türk Hukuku’nda yasal düzenleme alanı bulmuştur. Bu sürecin temelini, Türk İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Hukuku oluşturur. İşte bu iki temel hukuk dalının, Hizmet Tespit Davası ile olan ilişkisine dair detaylar:

Türk İş Kanunu’nda Hizmet Tespit Davası

Türk İş Kanunu, çalışanların haklarını korumayı amaçlayan geniş bir yasal çerçeveyi kapsar. Bu kanun, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenlerken, çalışanların sosyal güvenlik haklarının tanınması ve korunması konusunda da önemli hükümler içerir. Hizmet tespit davası, işçinin, işveren tarafından sosyal güvenlik kurumuna bildirilmemiş çalışmalarının resmi olarak tespit edilmesi ve bu çalışmaların sosyal güvenlik haklarına yansıtılması amacıyla açtığı bir davadır. Türk İş Kanunu’nda, işçilerin bu tür bir dava açma hakkı açıkça tanınmıştır. Bu dava, özellikle kayıt dışı çalıştırılan veya çalışma sürelerinin eksik bildirildiği durumlarda çalışanların en önemli hukuki silahlarından biridir.

Sosyal Güvenlik Hukuku ve Hizmet Tespit Davası

Sosyal Güvenlik Hukuku, bireylerin yaşlılık, hastalık, iş kazası, meslek hastalığı gibi durumlarda maddi güvence altına alınmasını sağlayan yasal düzenlemeler bütünüdür. Bu hukuk dalı, çalışanların sosyal güvenlik haklarının korunmasını ve sosyal güvenlik kurumları ile olan ilişkilerinin düzenlenmesini amaçlar. Hizmet tespit davası, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu çerçevesinde, çalışanların geçmişteki çalışmalarının sosyal güvenlik kurumlarına doğru ve eksiksiz bir şekilde bildirilmesini sağlamak için açılan bir davadır. Bu dava sonucunda, çalışanın sosyal güvenlik kayıtlarında eksik veya hatalı bildirilen hizmet süreleri düzeltilir ve çalışanın sosyal güvenlik hakları bu düzeltmeler doğrultusunda yeniden hesaplanır.

Hizmet tespit davası, Türk İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Hukuku’nun sağladığı yasal zemin üzerinde, çalışanların haklarını korumak ve sosyal güvenlik sistemine adil bir katkı sağlamak amacıyla önemli bir role sahiptir. Bu dava, çalışanların geçmişteki hizmetlerinin doğru bir şekilde tespit edilmesini ve bu hizmetlere dayalı olarak hak ettikleri sosyal güvenlik haklarının tanınmasını sağlar. Dolayısıyla, hizmet tespit davası, hem çalışanların hem de sosyal güvenlik sisteminin sağlıklı işleyişi için kritik bir öneme sahiptir.

Hizmet Tespit Davası Açma Şartları

Bu dava türünde başvurunun kabul edilmesi için bazı önemli koşullar yerine getirilmelidir. Peki, o halde hizmet tespit davasının şartlarını önem sırasına göre açıklayalım:

  1. Çalışma İlişkisinin Varlığı: Davacının, davalı işveren nezdinde bir çalışma ilişkisi içinde olduğunun kanıtlanması gerekmektedir. Bu ilişki, yazılı bir sözleşme olmaksızın da gerçekleşmiş olabilir. Çalışma ilişkisinin varlığı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yer alan sigortalı sayılma şartları çerçevesinde ispatlanmalıdır.
  2. Sigorta Kaydının Hiç Olmaması veya Eksik Olması: Davacının, iddia edilen dönemlerde SGK kayıtlarının olmadığının veya eksik yatırıldığının belgelenmesi gerekir.
  3. Zaman Aşımı Süresi: Hizmet tespit davalarında dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri zaman aşımıdır. Hizmet tespit davası, çalışmanın sona erdiği tarihten itibaren 5 yıl içinde açılmalıdır. Ancak bu süre bazı durumlar için farklılık gösterir.
  4. Delil Sunma: Davacının, iddia ettiği çalışma süresi ve koşulları ile ilgili deliller sunması gerekmektedir. Bu deliller; tanık ifadeleri, maaş bordroları, e-posta yazışmaları, çalışma saatlerini gösteren dokümanlar gibi çeşitli şekillerde olabilir.
  5. İş Mahkemesinde Dava Açılması: Hizmet tespit davası, iş mahkemelerinde açılmalıdır. Dava dilekçesinde, çalışma süresi, niteliği ve işveren ile olan ilişkinin detayları açıkça belirtilmelidir.
  6. SGK’ya Başvuru: Bazı istisnai durumlarda, dava açmadan önce ilgili sosyal güvenlik kurumuna başvuruda bulunmak ve durumu çözümlemeye çalışmak gerekir.

Bu şartları izah ederek size genel bir çerçeve sundum. Hizmet tespit davaları devletlerin sosyal güvenlik politikalarıyla şekillenir, bu nedenle güncel mevzuatı takip ederek şartları sizin için sürekli güncelliyor olacağım.

Arabuluculuk zorunlu mu?

Hizmet tespit davalarında arabulucuya başvuru zorunluluğu kapsam dışında bırakılmıştır. Bu dava türünde, davalının davayı kabulü dahi sonuç doğurmamaktadır. Tarafların iradesine bağlı olan arabuluculuk sürecinde de kamusal niteliği ağır basan hizmet tespiti uyuşmazlıklarının çözümü olanaksızdır. Dolayısıyla hizmetin tespitine yönelik uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurmanın gereksiz olmasının ötesinde, uyuşmazlığın kamusal niteliği de gözetildiğinde, arabulucuya gidilemeyeceği ortadadır.

Zamanaşımı ve İstisnaları

Sigortalılar, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, hizmet tespit davası açabilirler. Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay kararlarında bu süreyi hak düşürücü süre olarak kabul etmiştir. Yani davalı zamanaşımı itirazında bulunmasa dahi bu 5 yıllık süre hakim tarafından kontrol edilecektir.

Örnek vermem gerekirse; 06/02/2006 tarihinde A işyerinde çalışmaya başlayan B; 11/06/2018 tarihine dek aynı yerde sigorta kaydı bulunmaksızın çalışmış ve bu tarihte iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmiştir. B’nin hizmet tespit davası açma süresi 31/12/2018 tarihinde başlayacak ve 31/12/2023 tarihinde son  bulacaktır.

Konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında; davacı işçinin davalı işveren nezdinde hizmetinin geçtiği son tarihin titizlikle araştırılması ve sürenin başlangıcının da buna göre belirlenmesi gerektiği  vurgulanmıştır.

İstisnalar

1) Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin; sigortalının prim bordrosuna göre ücretinden prim kesintisi yapıldığı ancak SGK’ya ödenmediği durumlarda sigortalıda oluşan sigortalılığının tescil ettirildiği yönündeki güvenin himaye edilmesi gerektiği ve bu durumda dava açma süresinin hizmetin sona erdiği değil sigortalılığın bildirilmediğinin öğrenildiği tarih göz önünde tutularak dava açma süresinin başlatılacağı yönünde bir kararı mevcuttur.

2) Sigortalının ölümü halinde geride kalan hak sahipleri de hizmet tespit davası açabilecektir. Hak sahipleri yönünden dava açma süresinin ne zaman başlayacağı  Kanunda belirlenmemiştir. Yargıtay, eski tarihlerden beri verdiği kararlarında;  sigortalı olan murisin sağlığında dava açma süresini kaçırmamış olduğu hallerde  hak sahipleri yönünden dava açma süresinin murisin ölümü tarihinde başlayacağı  yönünde kararlar vermiştir

SGK hizmet tespit davası kaç yıl geriye gider?

SGK hizmet tespit davası, sigortalının hizmetinin geçtiği yılın sonundan itibaren başlayarak sınırsız şekilde geriye gidilerek talep edilebilir.

Hizmet tespit davası SGK başvuru zorunluluğu var mı?

Hizmet tespit davası açmadan önce SGK’ya başvuru yapma zorunluluğu yoktur. Ancak, bazı durumlarda öncelikle SGK’ya başvurarak durumu çözmeye çalışmak faydalı olabilir. Ancak Yargıtay 10. Hukuk Dairesi; mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7.  Maddesinde yapılan değişiklikten itibaren “sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti” konulu dosyalarda, dava açmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvurulmamış olması nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiği yönünde kararlar vermiştir.

Kimler Hizmet Tespit Davası Açabilir?

Hizmet tespit davası, sigortasız çalıştırılan veya çalışma süreleri eksik gösterilen işçiler tarafından açılır. Bu kapsamda dava açma hakkına sahip olanlar şunlardır:

  1. Sigortasız Çalıştırılan İşçiler: Kayıt dışı çalıştırılan ve sosyal güvenlik primleri yatırılmayan işçiler, çalıştıkları sürelerin tespiti için dava açabilirler.
  2. Hak Sahipleri: Sigortalının ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak  kazanan eş, çocuk, ana ve babasını ifade eder.
  3. Sendika: Sendikalar da üyeleri veya üyeleri ölmüşse hak sahipleri adına iş ve sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan haklarını korumak amacıyla dava açmak ya da aleyhe açılan davalarda bu kişileri yazılı temsil yetkisi almak koşuluyla temsil etmek  yetkisine sahiptir.
  4. Çalışma Süreleri Eksik Gösterilen İşçiler: Resmi kayıtlarda çalışma süreleri eksik gösterilen veya bazı dönemlerin hiç gösterilmediği işçiler, gerçek çalışma sürelerinin tespiti amacıyla dava açabilirler.
  5. Taşeron İşçiler: Ana işverenle doğrudan bir iş sözleşmesi olmayan ancak taşeron şirketler aracılığıyla çalışan işçiler de, çalışmalarının ana işveren nezdinde tespiti için dava açabilirler.

Hizmet tespit davası, işçilerin haklarını korumak adına atılabilecek önemli adımlardan biridir. Bu süreç, zaman alıcı ve karmaşık olabilir; ancak işçinin haklarının teslim edilmesi ve sosyal güvenlik güvencesi altına alınması açısından büyük önem taşır.

Sigorta tespit davası kime karşı açılır?

Hizmet tespit davalarının davalısı işçiyi hizmet akdine dayalı olarak çalıştıran ancak sosyal sigorta yükümlülüklerini yerine  getirmeyen işverendir. Sigortalıyı birden fazla işveren aynı hizmet sözleşmesine  dayalı olarak çalıştırıyor ise tüm işverenler davaya dahil edilmelidir. SGK bu davalarda davalı değil, davalının yanında davaya katılan feri müdahil konumundadır. Sigortalı tarafından açılan hizmet tespit davası SGK’ya mahkeme tarafından resen ihbar  edilir.

Hizmet Tespit Davası Süreci

Hizmet Tespit Davası süreci, işçinin çalışma koşullarının ve sosyal güvenlik haklarının resmi olarak tespit edilmesi amacıyla izlenen yasal bir yolculuktur. Bu süreç, davanın başlamasından mahkeme kararının alınmasına kadar bir dizi adımdan oluşur. İşte bu sürecin detayları:

Dava sürecinin başlaması

  1. Dava Açma Kararı: İşçi, çalışma koşullarının resmi olarak tespit edilmesi gerektiğine karar verdiğinde, bir avukatla görüşerek hukuki süreci başlatır.
  2. Dilekçe Hazırlığı: Avukat, işçinin çalışma durumunu, taleplerini ve kanıtları içeren detaylı bir dava dilekçesi hazırlar. Bu dilekçe, işçinin iddialarını ve taleplerini içerir.
  3. Dilekçenin Sunulması: Hazırlanan dava dilekçesi, işçinin çalıştığı bölgeye bağlı iş mahkemesine sunulur. Bu aşama, resmi dava sürecinin başladığını gösterir. Gerekli harçlar ve gider masrafları vezneye ödenir.

Görevli ve yetkili mahkeme hangisidir?

Hizmet tespit davaları da SSGSSK md. 86/9 hükmüne göre İş Mahkemelerinde görülmesi gereken davalardır, dolayısıyla hizmet tespit davaları adli yargı kolunda görülecektir.

İş mahkemelerinde açılacak davalarda yer bakımından yetkili mahkeme ise, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir. Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir (İMK md. 6/1,2). İş mahkemelerinde görülen davalarda kesin yetkiden söz  edilemeyeceğinden; yetkisiz mahkemede açılan davalarda, davalı tarafça cevap  dilekçesinde yetki itirazı ileri sürülmedikçe mahkemece resen bu husus dikkate alınamayacaktır.

Davada avukat tutmak zorunlu mudur?

Hizmet tespit davasında avukat tutmak zorunlu değildir; işçiler dava sürecini bireysel olarak yönetebilirler. Ancak, hukuki süreçlerin karmaşıklığı ve işçinin haklarını en iyi şekilde savunabilmesi için profesyonel hukuki yardım almanızı tavsiye ederim. Avukat desteği, davanın başarılı bir şekilde yönetilmesine katkı sağlar.

Delil toplama ve tanık beyanları

  1. Delil Toplama: Davanın güçlü bir temele sahip olması için, işçinin çalıştığına dair kanıtlar toplanır. Bu kanıtlar; maaş bordroları, çalışma saatlerini gösteren kayıtlar, iş yerinden alınan e-postalar, iş yerinde çekilmiş fotoğraflar gibi çeşitli belgeler olabilir.
  2. Tanık Beyanları: İşçinin çalışma koşullarını doğrulayabilecek tanıkların beyanları önem taşır. Tanıklar, mahkemede işçiyle birlikte çalıştıklarına ve işçinin iddialarını destekleyen bilgileri paylaşabilirler.
  3. Delillerin Sunumu: Toplanan deliller ve tanık beyanları, dava sürecinde mahkemeye sunulur. Bu aşama, davanın sonucunu doğrudan etkileyebilir.

Mahkeme kararının alınması

  1. Duruşmalar: Resen araştırma ilkesi ve basit yargılama usulü uygulanır. Dava süreci boyunca bir veya birden fazla duruşma gerçekleştirilir. Bu duruşmalarda, hem işçi hem de işveren tarafı, kendi savunmalarını ve delillerini sunar.
  2. Karar Aşaması: Mahkeme, sunulan deliller ve tanık beyanları ışığında bir değerlendirme yapar. Bu değerlendirme, davanın niteliğine ve sunulan kanıtların gücüne bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.
  3. Kararın İlanı: Mahkeme, tüm delilleri ve beyanları değerlendirdikten sonra bir karar verir. Bu karar, işçinin lehine olabileceği gibi, bazı durumlarda işçinin taleplerinin reddedilmesi şeklinde de olabilir.
  4. Kararın Uygulanması: Mahkeme kararı lehte ise, işçinin çalışma süreleri ve sosyal güvenlik hakları resmi olarak tespit edilir. Bu, işçinin sosyal güvenlik kurumları nezdindeki kayıtlarının güncellenmesi ve eksik haklarının tamamlanması anlamına gelir.

Hizmet Tespit Davası süreci, işçinin haklarının korunması ve resmi olarak tespit edilmesi için önemli bir adımdır. Bu süreç, zaman alıcı ve karmaşık olabilir; ancak işçinin sosyal güvenlik haklarının sağlanması ve gelecekteki mağduriyetlerin önlenmesi açısından büyük önem taşır.

Hizmet Tespit Davasında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolları

Çalışma hayatında, işçilerin haklarının korunması yolunda atılan adımlar, bazen beklenmedik zorluklarla karşı karşıya kalabiliyor, sürecin olumsuz sonuçlanma riski ortaya çıkıyor. Bu bağlamda, işçilerin çalışma koşullarının resmi olarak tespit edilmesi sürecinde ortaya çıkan yaygın sorunlar ve bu sorunlara yönelik pratik çözüm yollarını ele alacağım:

1. Yetersiz Delil ve Belgeler:

  • Sorun: İşçilerin en sık karşılaştığı sorunlardan biri, çalışmalarını kanıtlayacak yeterli delil ve belgeye sahip olmamalarıdır.
  • Çözüm: İşçiler, çalışma süreçlerinde mümkün olduğunca çok belge ve kanıt toplamalıdır. Bu, maaş bordroları, e-posta yazışmaları, iş yerinde çekilmiş fotoğraflar veya tanık ifadeleri olabilir. Ayrıca, işçilerin avukatları, mevcut delilleri güçlendirecek alternatif kanıt yollarını araştırmalıdır.

2. Tanık Bulma Zorluğu:

  • Sorun: Davada işçinin iddialarını destekleyecek tanıkların bulunması ve mahkemede ifade vermeye ikna edilmesi zor olabilir.
  • Çözüm: İşçi ve avukatı, tanıkları bulma ve onları ifade vermeye ikna etme konusunda stratejik davranmalıdır. Tanıkların güvenliğini ve mahremiyetini koruyacak şekilde, onlara davanın önemi ve adaletin sağlanması açısından katkıları hakkında bilgi verilmelidir.

3. Uzun Süren Dava Süreçleri:

  • Sorun: Hizmet tespit davaları, mahkemelerdeki yoğunluk nedeniyle uzun sürebilir. Bu durum, işçiler için ekonomik ve psikolojik baskı oluşturabilir.
  • Çözüm: İşçiler, dava sürecinin uzunluğuna hazırlıklı olmalı ve mümkünse maddi ve manevi destek arayışında bulunmalıdır. Ayrıca, avukatlar dava sürecini hızlandırmak için gerekli tüm önlemleri almalıdır.

4. İşçinin Baskı Altında Tutulması:

  • Sorun: İşçiler, haklarını ararken işverenlerin baskısı veya işten çıkarılma korkusuyla karşılaşıyor.
  • Çözüm: İşçiler, haklarını arama konusunda cesur olmalı ve gerekirse sendikalar gibi işçi hakları örgütlerinden destek almalıdır. Ayrıca, işçilerin yasal haklarını bilmesi ve bu hakları koruyacak şekilde hareket etmesi önemlidir.

Yukarıda pratik hayatta gerek işçi gerek ise işveren vekili olarak neticelendirdiğim dava dosyalarında konuyla ilgili tespit ettiğim sorunları ve çözüm yollarını kısaca izah etmiş oldum. Hizmet tespit davası sürecinde bu sorunları aşmak ve hızlı bir çözüme ulaşmak için profesyonel hukuki yardım almanızı öneriyorum.

Hizmet Tespit Davası Sonuçları ve Etkileri

Hizmet tespit davasının sonuçları, işçilerin gelecekteki sosyal güvenlik hakları üzerinde büyük bir etki yaratır. Davanın olumlu sonuçlanması veya reddedilmesi senaryoları açısından konuyu ele alacağım:

Davanın Kazanılması Durumunda Haklar

Davanın kazanılması, işçinin çalışma sürelerinin resmi olarak tanınması ve sosyal güvenlik haklarının güvence altına alınması anlamına gelir. Bu durumda işçiye sağlanan haklar şunlardır:

  • Sosyal Güvenlik Haklarının Tanınması: İşçinin geçmişteki çalışma süreleri sosyal güvenlik kurumu tarafından resmi olarak kabul edilir, aylık kazanç toplamı ve prim ödeme gün sayısı tescil edilir. Bu, emeklilik, sağlık sigortası ve işsizlik sigortası gibi sosyal güvenlik haklarından yararlanma imkanı sağlar.
  • Geçmişe Dönük Prim Ödemeleri: Davanın kazanılmasıyla birlikte, işçinin geçmiş çalışma süreleri için gerekli sosyal güvenlik primlerinin ödenmesi sağlanır. Bu ödemeler, işçinin sosyal güvenlik kayıtlarına işlenir.
  • Tazminat Hakları: Bazı durumlarda, işçiye geçmişteki çalışma sürelerine ilişkin tazminat hakları, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemeler de tanınabilir. Bu, işçinin maruz kaldığı mağduriyetin telafi edilmesine yardımcı olur.

Hizmet tespit davasında işverene ne kadar ceza verilir?

Hizmet tespit davasında işverene verilecek ceza, tespit edilen eksik veya bildirilmemiş çalışma sürelerine, uygulanan mevzuata ve tespit anındaki yasal düzenlemelere göre değişir. Genellikle, eksik ödenen sigorta primleri, gecikme faizleri ve idari para cezaları işverene yüklenir. Kesin miktar, davanın detaylarına bağlıdır.

Davanın Reddi Durumunda Yapılacaklar

Davanın reddedilmesi, işçinin taleplerinin mahkeme tarafından kabul edilmemesi anlamına gelir. Bu durumda izleyebileceğiniz yollar şunlardır:

  • Karara İtiraz: İşçi, davanın reddine ilişkin karara belirli bir süre içinde üst mahkemeye itiraz edebilir. Bu, davanın yeniden değerlendirilmesi ve farklı bir sonuç alınabilmesi için bir fırsattır.
  • Yeni Delillerin Sunulması: İtiraz sürecinde, işçi tarafından yeni deliller sunulabilir. Bu deliller, davanın ilk değerlendirilmesinde gözden kaçmış olabilecek önemli bilgileri içerebilir.
  • Hukuki Danışmanlık Alınması: Davanın reddedilmesi durumunda, işçinin hukuki danışmanlık alması ve sonraki adımlarını bir avukat eşliğinde planlaması önemlidir. Bu, işçinin haklarını koruma konusunda daha stratejik hareket etmesine olanak tanır.

Hizmet tespit davasının sonuçları, işçinin sosyal güvenlik haklarının korunması ve gelecekteki çalışma hayatının şekillendirilmesi açısından kritik öneme sahiptir. Davanın kazanılması, işçi için önemli hakların elde edilmesini sağlarken, reddedilmesi durumunda da çeşitli yasal yollarla hak arayışının sürdürülebileceği anlamına gelir.

Hizmet tespit davası nasıl sonuçlanır?

Hizmet tespit davası, sunulan kanıtların ve tanık ifadelerinin değerlendirilmesi sonucunda mahkeme tarafından karara bağlanır. Olumlu sonuçlanması halinde, çalışılan dönemler sigortalı olarak tescil edilir, bu da sigorta primlerinin yatırılması ve ilgili sosyal güvenlik haklarının kazanılması anlamına gelir.

Hizmet Tespit Davası Dilekçe Örneği

Hizmet tespit davası açmak isteyenler için aşağıda genel bir dilekçe örneği bulunmaktadır. Ancak, her davanın kendine özgü koşulları olduğundan, dilekçenizi hazırlarken bir avukattan yardım almanız önemlidir. Bu örnek dilekçe, temel bir şablon sunmakta ve özelleştirilmesi gerekmektedir:


[Mahkemenin Bulunduğu Yer] [İş Mahkemesine]

[Adres]

Konu: Hizmet Tespit Talebi

Sayın Hakim,

Ben, [Adınız Soyadınız], [TC Kimlik Numaranız], [Adresiniz] adresinde ikamet etmekteyim. [İşverenin Adı/Şirket Adı] nezdinde [Başlangıç Tarihi] tarihinden [Bitiş Tarihi] tarihine kadar çalışmış bulunmaktayım. Ancak bu süre zarfında sigortalı olarak çalıştırılmadım ve/veya çalışma sürem eksik bildirilmiştir.

Bu nedenle, gerçek çalışma süremin tespiti ve Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına doğru bir şekilde işlenmesi için işbu hizmet tespit davasını açma gereği duymaktayım.

Dava Konusu:

  • [Çalışma sürenizin detayları, göreviniz, çalışma koşullarınız gibi bilgiler]
  • [Sigortasız veya eksik sigortalı çalıştırıldığınıza dair kanıtlarınız, tanık bilgileri]

Taleplerim:

  1. [Çalıştığım dönemlerin tam olarak tespit edilerek, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına işlenmesini,]
  2. [Yapılan hizmet tespiti sonucunda, eksik yatırılan sigorta primlerimin işveren tarafından ödenmesini,]
  3. [Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini]

Talep etmekteyim.

Ekler:

  1. Çalışma dönemlerime ait kanıtlar (varsa maaş bordroları, tanık ifadeleri, e-posta yazışmaları vb.)
  2. Kimlik fotokopisi

Bu sebeplerle, yukarıda belirttiğim hususların dikkate alınarak, hakkaniyet çerçevesinde karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.

[Adınız Soyadınız] [İmzanız] [Tarih]

Daha detaylı ve teknik hizmet tespit dava dilekçelerimi inceleyebilirsiniz.

Yargıtay Kararları

Hizmet tespit davasıyla ilgili Yargıtay kararları, davaların nasıl değerlendirildiği ve hangi kriterlere göre karar verildiği konusunda bize önemli örnekler sunar. Bu kararlar genellikle şu konular hakkındadır:

  • İşçinin çalıştığını iddia ettiği dönemlerde gerçekten çalışıp çalışmadığının,
  • İşçinin sunmuş olduğu delillerin (tanık ifadeleri, maaş bordroları, e-posta yazışmaları gibi) yeterliliği,
  • İşverenin işçiyi sigortasız çalıştırdığına dair iddialar,
  • Davanın açılma süresi ve hak düşürücü süreler.

Yargıtay, genellikle işçinin lehine olan durumlarda somut delillerin ve tanık beyanlarının önemini vurgular. Ayrıca, işverenin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği, işçinin sigortalı olarak çalıştığının kanıtlanması gerektiği durumlar detaylı bir şekilde incelenir.

Hizmet Tespit Davasından Feragatin Mümkün Olduğu Hakkında Yargıtay Kararı

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi; eski tarihli kararlarında hizmet tespit davalarında feragatin mümkün olamayacağı, dolayısıyla feragat beyanının hiçbir sonuç doğurmayacağı, feragat beyanında bulunulsa dahi delillerin toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği görüşünde idi. Ancak Daire, daha sonra bu  görüşünden dönmüş ve feragat nedeniyle davanın reddedilmesi gerektiği, ancak bunun yalnızca davayı sonlandıracağı, sosyal güvenlik hakkından feragatin olanaksız olmasına göre hak düşürücü süre boyunca davacının yeniden hizmet tespit davası açabileceği görüşünü benimsemiştir. (Yargıtay 21. HD, 2014/15763 E. – 2014/20012 K. Sayılı Kararı)

Hizmet Tespit Davasında Davayı Kabulün Sonuç Doğurmayacağı Hakkında Yargıtay Kararı

Hizmet tespit davaları Anayasal sosyal güvenlik hakkına ilişkin olduğu için kamusal niteliği ağır basan, serbestçe tasarruf yetkisinin kesinlikle kullanılamayacağı davalardır. Dolayısıyla Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında ve öğretide de vurgulandığı üzere hizmet tespit davalarında kabul sonuç  doğurmayacaktır. (YHGK’nin 04/07/2012 Tarihli ve 2012/21-137 E. – 2012/433 K. Sayılı Kararı)

Emekli Olduktan Sonraki Çalışma Süreleri Hakkında Hizmet Tespiti Talep Edilebileceği Hakkında Yargıtay Kararı

Yargıtay bazı kararlarında; emekli olduktan sonra sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam eden bir kişinin bu süre için hizmet tespit davası açabileceğini zira bu şekilde çalışanların da 506 sayılı SSK md. 63/B veya SSGSSK Geçici md. 14/1-a uyarınca iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından yararlanma haklarının bulunduğunu ifade etmiştir.(Yargıtay 10. HD, 20/05/2014 Tarihli ve 2014/6269 E. – 2014/11246 K. Sayılı Kararı)

Yargıtay kararları, hizmet tespit davalarında mahkemelerin uyguladığı hukuki prensipleri ve yorumları yansıttığı için, benzer durumda olan davalar için bir yol göstericidir. Ancak, her davanın kendine özgü şartları ve koşulları olduğu için, bir avukata danışarak kişisel durumunuza en uygun hukuki yolu belirlemeniz önemlidir.

Sıkça Sorulan Sorular (SSS)

Hizmet tespit davası için ne gerekli?

Hizmet tespit davası açmak için çalışıldığına dair kanıtlar (maaş bordroları, tanık ifadeleri, iş yerinden alınan belgeler), kişisel bilgiler (kimlik, adres), işveren bilgileri ve sigortalılık durumunu gösteren belgeler gerekir. Ayrıca, davanın hangi mahkemede açılacağına dair bilgi edinmek önemlidir.

99 öncesi çalıştım ama sigortam yok ne yapmalıyım?

1999 öncesi çalıştığınız ancak sigortanızın yapılmadığı durumlarda, mevcut kanunlar çerçevesinde hizmet tespit davası açabilirsiniz. Bu süreç için çalıştığınıza dair kanıtlar (tanık beyanları, maaş dekontları, iş yerinden alınan belgeler gibi) toplayıp bir avukatla danışarak hukuki süreci başlatmanızı öneririm.

Geçmişte sigortasız çalıştım ne yapmalıyım?

Geçmişte sigortasız çalıştıysanız, hizmet tespit davası açarak çalışmalarınızın sigortalı olarak kaydedilmesini sağlayabilirsiniz.

Hizmet tespit davası ile EYT'li olunur mu?

Hizmet tespit davası, eksik veya kayıt dışı çalışma sürelerinin resmi olarak tespit edilmesini sağlar. Bu süreç, Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) için gerekli hizmet süresini tamamlamada yardımcı olabilir, böylece emeklilik şartlarını karşılayıp emekli olma imkanı sunabilir.

Hizmet tespit davasında ispat yükü kimde?

Hizmet tespit davasında ispat yükü, genellikle davacı çalışanda bulunur. Çalışanın, iddia ettiği çalışma süresi ve koşullarını kanıtlaması gerekir. Ancak, mahkeme sürecinde tanık ifadeleri, belgeler ve diğer kanıtlar aracılığıyla işverenden de belirli konularda açıklama yapması istenebilir.

Hizmet tespit davası nasıl ispatlanır? Sigortasız çalışma nasıl ispat edilir?

Hizmet tespit davasını ispatlamak için çalışma dönemine ait maaş bordroları, işyerinden alınan belgeler, tanık ifadeleri, banka hesap özetleri gibi somut kanıtlar sunulmalıdır. Ayrıca, e-posta yazışmaları, fotoğraflar ve her türlü iş ilişkisini gösteren dokümanlar da mahkemeye delil olarak gösterilebilir.

Hizmet tespit davası şahit yeterli mi?

Hizmet tespit davasında şahit beyanları önemli bir kanıttır, ancak tek başına yeterli olmayabilir. Mahkeme, şahit ifadelerinin yanı sıra diğer somut delilleri de (maaş bordroları, işyeri belgeleri, banka kayıtları gibi) görmek ister. Davanın güçlendirilmesi için mümkün olduğunca çok kanıt sunmalısınız.

Geriye dönük sigorta yapılabilir mi?

Geriye dönük sigorta yapılması, normal şartlar altında mümkün değildir. Ancak, hizmet tespit davası yoluyla mahkeme kararıyla çalışılan dönemlerin sigortalı olarak tescil edilmesi sağlanabilir. Bu süreç, sigortasız çalışılan dönemlerin resmi olarak tanınması ve sigorta kayıtlarına işlenmesi için kullanılır.

Hizmet tespit davası vekalet ücreti ne kadar?

Hizmet tespit davası için avukat vekalet ücreti, davayı üstlenen avukatın tecrübesi, davayla ilgili karmaşıklık ve coğrafi konum gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Genellikle sabit bir ücret veya davanın sonucuna bağlı olarak belirlenen bir yüzde şeklinde anlaşma yapılır. Kesin ücret için avukatınızla görüşmeli ve içerisinde bulunduğunuz durumu detaylarıyla izah etmelisiniz.

Sigortasız çalışan işçi şikayet ederse ne olur?

Sigortasız çalışan bir işçi, durumu Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) şikayet ederse, SGK tarafından işyerine denetim yapılabilir. Eğer şikayet doğrulanırsa, işverene geriye dönük sigorta primleri, gecikme faizleri ve idari para cezaları yükümlülüğü getirilir. İşçi, ayrıca hizmet tespit davası açma hakkına da sahiptir.

İlgili Kanun Maddeleri

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Madde 86/9

(9) Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Madde 4 - Sigortalı Sayılanlar

MADDE 4- Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

b) Köy ve mahalle muhtarları, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlar,

3) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,

4) Tarımsal faaliyette bulunanlar,

c) Kamu idarelerinde;

1) (a) bendine tâbi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp, ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) (a) ve (b) bentlerine tâbi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86. maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar, sigortalı sayılırlar.

Birinci fıkranın (a) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) İşçi sendikalarının yönetim kurullarına seçilenler,

b) Bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlardan, düşünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi ile çalışanlar,

c) Mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar,

d) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar,

e) 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı UmumiHıfzıssıhhaKanununda belirtilen umumî kadınlar,

f) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar, hakkında da uygulanır.

Birinci fıkranın (c) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) Kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanlar,

b) Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il daimi komisyonu üyeleri,

c) Birinci fıkranın (c) bendi kapsamında iken, bu kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikaların veya sendika konfederasyonlarının yönetim kurullarına seçilenler,

d) Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silâhlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubaynaspedilmeküzere temel askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylar ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra veya askerlik hizmetini müteakip subaylığa veya astsubaylığa geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri,

e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra komiser yardımcılığına veya polisliğe geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim süreleri, hakkında da uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir