Günümüzde ses kaydı yaygın teknolojik cihazlar sayesinde neredeyse herkes tarafından rahatlıkla kullanılmaktadır. Hukuki bir uyuşmazlık olduğunda kişiler yaşadıkları olayları kanıtlamak ister, yani delil yaratmak isterler. Davaları kazanmak için en önemli unsur delil sahibi olmaktır. Ancak mahkemeye sunacağınız delil “hukuka uygun” bir delil olmalıdır. Nedir bu “hukuka uygun” olan delil? Hukuka uygun delil kanunlarda suç olarak sayılmayan delil anlamına gelir.
Ses kaydı ise; söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası olmaksızın, akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesi anlamına gelir. 2020 yılında artık herkes cep telefonu satın alabilir hale gelmiş ve kullandıkları programlarla cep telefonuyla yaptıkları görüşmelerin ses kaydını alabilir konuma ulaşmışlardır. Bu kişiler aldıkları ses kayıtlarını da davalarda haklılıklarını ispatlamak amacıyla kullanmak isterler. Kişilerin ses kayıtlarını hangi durumlarda ve hangi davalarda delil olarak kullanabileceklerini yazımızın devamında açıkladık.
Bir hakkınızın var olması yeterli olmaz, bu hakkınızı mahkemeler önünde ispatlamanız gerekmektedir. Yani hakimi bir olayın gerçekten yaşanıp yaşanmadığına ikna etmeniz gerekir. Haklı olup olmadığınızı ispatlamanız sizin görevinizdir. Bu yazımızda ses kaydının “ispat ve inandırıcılık” yönlerini de ele aldık. İspat bir yargılamada en önemli konudur. İspatı sağlayan şey ise “delillerdir.”
Ses Kaydı Delil Olur Mu?
Ses kaydının delil niteliği taşıyıp taşımadığı çok önemli bir sorudur. Öyle ki bazen elinizde ses kaydı olsa dahi bu ses kaydınınız davanızda delil olarak kabul edilmeyebilir ve sırf bu ses kaydına dayanarak açtığınız davayı bu yüzden kaybedebilirsiniz. Anlaşılacağı üzere delillerin değerlendirilmesi noktasında bazı sınırlandırmalar söz konusudur. Bu sınırlandırmalar ise bizi delilin hukuka uygun elde edilip edilmediği sorusuna götürür.
Günümüzde herkesin elinde bulunan cep telefonlarıyla rahatlıkla video veya ses kaydı alınabilmektedir. Alınan bu kayıtlar ise pek çok davada kullanılmak istenmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken şudur: Özel hayatın gizliliğini ihlal eden ses kayıtları davalarda delil olarak kullanılamaz! Yine de hemen umutsuzluğa kapılmayın ana kural budur ancak; bu kuralın bazı istisnaları mevcut. Bu istisnalar Yargıtay ve Uluslararası Mahkemelerce belirlenmiştir. Aşağıdaki başlıkta bu istisnaları yeni ses kaydının hukuka uygun sayıldığı halleri açıkladık.
Hukuka Uygun Olan Ses Kayıtları
Alınan her ses kaydının özel hayatın gizliliğini ihlal etmesi mümkün değildir. Zaten böyle bir durumda teknolojik cihazları tamamen hayatımızdan çıkartmamız gerekir ki bu da imkansızdır. Bu noktada özel hayatın gizliliği kavramını da kısaca açıklamak gerekirse: bireyin kendisi hakkında olan bir şeyin gizli kalmasını istemesi, kayıt altına alınmamasını istemesi şeklinde tanımlanabilir. Alınan bir ses kaydının hukuka uygun olduğu haller şunlardır:
- Ses kaydı esnasında ses kaydı alınan kişinin izninin bulunması,
- Ani gelişen bir olayda başka türlü kanıt elde edilemeyecek ise ses kaydı alınabilir,
Yukarıda belirttiğimiz gibi ses kaydı alınan kişinin ses kaydı konusunda izni açık bir şekilde alınmışsa bu durumda ses kaydı artık hukuka aykırı olmayacaktır. Ses kaydı yapılmadan önce yanınızdaki kişiyi bilgilendirip ses kaydı almanızda bir sakınca yoktur. Yine “ani gelişen bir olayda” başka türlü bir kanıta ulaşamayacak iseniz alacağınız ses kaydı hukuka uygun sayılacaktır. Şimdi ses kaydının delil olarak kullanılabilmesi için mevcut bu iki seçeneği etraflıca ele alalım.
Örnek: Eşim benden gizli bir şekilde eve ses kayıt cihazı koymuş ve ben evdeyken tüm konuşmalarımı gizlice kaydetmiş. Böyle bir durumda eşim bu ses kayıtlarını boşanma davasında kullanabilir mi? Hayır, böyle bir davranış “özel hayatın gizliliğin ihlal” suçunu oluşturur. Bu ses kaydının delil olarak kullanılabilmesi için diğer eşin de ses kaydı alındığından haberi olması gerekmektedir.
Örnek: Arkadaşım benden habersiz ses kaydımı almış ve bu ses kaydı üzerinde dijital programlar aracılığı ile oynama yaparak benim hiç konuşmadığım cümleleri konuşmuşum gibi yapmış, böyle bir ses kaydını arkadaşım aleyhime kullanabilir mi? Hayır, üzerinde oynama yapılan, kesilip daha sonra birbirine eklenen ses kayıtları davalarda kullanılamadığı gibi aynı zamanda suç teşkil eder. Kayıtta oynama yapıldığı tespit edilirse bu oynamayı yapan kişi adalet sistemi tarafından cezalandırılır.
Hangi Davalarda Ses Kaydı Delil Olur?
Ceza Davalarında Ses Kayıtları
Ceza davalarında; ses kaydının delil olarak kullanılması mümkündür. Bunun şartı mağdur kişinin başka türlü bir kanıt elde edemeyecek durumda olmasıdır. Örneğin bir kişi tehdit ve hakarete maruz kaldı diyelim. Böyle bir durumda hakaret ve tehdidi içeren ses kaydı delil olarak kabul edilir. Çünkü hakaret ve tehdit ani olarak gelişen bir durumdur ve kişi yetkili makamlara başvurana kadar hakaret ve tehdit anı sona erecektir. Yani o anda ses kaydı yapılmazsa işlenen suç başka bir şekilde kanıtlanamayacak durumda olmalıdır.
Yine maalesef sıklıkla karşılaştığımız şantaj, tehdit ve iftira gibi suçlarda video veya ses kaydı deliline başvurulabilir. Kişi tacize uğramışsa bu durumu video veya ses kaydıyla ispatlayabilir. Ceza davalarına başka bir örnek olarak sizden rüşvet isteniyorsa, rüşvet isteyen bu kişinin ses kaydını alabilir ve şikayetçi olabilirsiniz. Ses kaydı alınmazsa tekrardan kanıt bulunamayabilir ve suç kanıtlanamaz hale gelir. Dolayısı ile mahkeme aldığınız ses kaydını bu şekilde değerlendirir ve kabul eder.
Yargıtayın ceza davalarında ses kaydının kullanımı ile ilgili görüşünü özetlemek gerekirse: “Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili bir daha kanıt elde etme imkanının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması hukuku uygun bir durumdur. Aksi taktirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusu olacaktır.” Yargıtayın bu sözlerinden, ses kaydının ceza davalarında kullanım şartlarını anlayabilmekteyiz. Burada yer alan şartların tümü bir arada gerçekleşmelidir ki ses kaydı hukuka uygun bir delil olarak kabul edilebilsin.
Yargıtay ses kaydının hukuka uygun olması için şu şartları aramaktadır:
- Ses, görüntü veya video kaydı yapana kişinin bizzat kendisine veya yakınlarına karşı işlenmekte olan bir suç söz konusu olmalıdır.
- Kayıt yapan kişi aleyhine gerçekleşen durum “aniden” veya “tesadüfen” gerçekleşmelidir. Yani ortada kurgulanmış bir durum olmamalıdır. Kurgulayarak, sistematik bir şekilde, delil oluşturma amacı güderek yapılan ses kayıtları hukuka aykırıdır ve suç teşkil eder.
- Ses kaydı yapan kişi o anda polise başvurmayacak durumda olmalıdır. Eğer ki kolluk güçlerine başvurabilecek durumdaysa ve kolluk güçleri olay yerine intikal edip kanıtları toplayabilecek ise ses kaydı hukuka aykırı sayılır.
- Ses kaydı yapan kişi kanıtların kaybolmasını engelleme amacı gütmelidir. Kişi kaybolmasını önlemek amacıyla aldığı bu ses kaydını sadece yetkili makamlara sunmalıdır. Yetkili makamlar dendiğinde; mahkemeler, idari birimleri polis ve jandarma anlaşılmalıdır.
Boşanma Davasında Ses Ses Kayıtları
Boşanma davaları; ispat açısından diğer dava türlerinden farklıdır. Yargıtay kararları çerçevesinde uygulamaya dahil edilmiş ancak kanunda yer almayan birçok pratik vardır. Örneğin eşlerin yaşadığı ortak konut “özel alan” olarak değil, “birlikte yaşanılan yer” olarak tanımlanır.(Yargıtay’ın 2007 yılında vermiş olduğu karar) Bunun anlamı şudur; eşler birlikte yaşadıkları konuta kayıt cihazları yerleştirebilirler, çünkü bu alan birlikte yaşanılan bir alan niteliğindedir. Eğer ki sizi eşinizin ses kaydını almaya yöneltecek güven sarsıcı bazı hareketler mevcut ise bu durumda birlikte yaşadığınız eve ses kaydı cihazı koymanız ve güven sarsıcı sadakatsiz davranışları bu şekilde ispatlayacak olmanız Aile Mahkemesi tarafından kabul edilecektir. Yine de boşanma davanızı alanında uzman bir boşanma avukatı aracılığı ile açmanızı şiddetle tavsiye ederiz. İkamet ettiğiniz çevreye göre Adana Boşanma Avukatı veya Mersin Boşanma Avukatı arayışında olmanız gerekir.
Pratik hayatta çoğu eş elinde şiddetli geçimsizliği ispatlayan ses kaydı olmasına rağmen bu ses kaydını davada kullanamayacağını düşündüğü için boşanma davası açmaktan çekinmektedir. Tabii ki kurgu amaçlı üretilen ses kayıtları boşanma davasında kullanılamaz ancak diğer türdeki ses kayıtları kesinlikle bir avukat aracılığı ile değerlendirilmelidir. Yeri gelmişken “sosyal medya kayıt ve görüntülerinin” de boşanma davasında delil niteliği taşıdığını belirtmek isteriz.
Boşanma davasında ortak konuta koyulan ses kayıt cihazı ile ilgili bir Yüksek Mahkeme kararını özetlersek durum daha anlaşılır olacaktır: “Eşinin sadakatinden kuşkulanan davacı, birlikte yaşadıkları ortak konutta, eşinin bilgisi dışında ses kayıt cihazı yerleştirerek eşinin sadakat yükümlülüğü ile bağdaşmayan davranışlarını tespit etmesinde özel hayatın gizliliğinin ihlalinden söz edilemez.” Yüksek Mahkemenin bu sözlerinden de anlaşılacağı üzere “sadakat” kavramı “özel hayatın gizliliği kavramından” daha üst düzeyde korunmaktadır.
Boşanma davalarında sıklıkla karşılaştığımız “özel dedektif tutmalı mıyım?” sorusuna da yeri gelmişken cevap vermeliyiz. Özel dedektiflerin sistematik ve planlı bir şekilde yaptıkları kayıtlar suç teşkil etmektedir. Dolayısı ile özel dedektifin yaptığı kayıtlar mahkemede delil olarak da kullanılamaz. Yargıtay bu konuda özel dedektifi ve özel dedektife başvuran eşi suçlu bulmuştur.
Hangi Durumlarda Ses Kayıtları Delil Olarak Kullanılamaz?
Yukarıda bahsettiğimiz gibi ses kayıtları “hukuka uygun” oldukça delil olarak kullanılabilir. Yani ses kayıtları zorla alınmış ise, tehditle alınmış ise, baskı yapılarak veya kanuna aykırı bir şekilde alınmış ise delil olarak kabul edilmezler. Ayrıca unutulmamalıdır ki hukuka aykırı bir şekilde ses kaydı alan şahıs Türk Ceza Kanunu uyarınca suç işlemiş sayılır ve cezalandırılır.
Bir başka hukuka aykırı davranış ise; ses kaydının 3. kişilere dinletilmesi, izin bir şekilde yayılmasıdır. Bu davranışlarda bulunan kişiler de özel hayatın gizliliğini ihlal etmiş sayılırlar. Özel hayatın gizliliğini ihlal eden davranışların suç olarak sayılması gerekçesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinden alır. Bu maddede özet olarak bizzat devlet tarafından kişilerin özel hayatının gizliliğinin korunması gerektiğini belirtilmiştir.
Sonuç olarak; ses kaydının pek çok kez hukuka uygun sayıldığı durum “ani gelişen” olay anında ses kaydı alınmasıdır. Ses kaydının tasarlanarak alınması, gizli video çekimleri ve casus programlarla yapılan dinlemeler davalarda delil olarak kullanılmaz ve suç sayılır. Eğer ki elinizde bir ses kaydı mevcutsa ve bu ses kaydını bir davada kullanmak istiyorsanız bir veya daha fazla tanıkla bu ses kaydını pekiştirmeniz lehinize olur. Yargıtay ses kaydının tek başına yeterli bir delil olarak kullanılmasını uygun görmemektedir.
Sizler için ses kaydı delil olarak kullanılabilir mi? Ses kaydı hangi davalarda delil olarak kullanılabilir? Ses kaydı hangi durumlarda delil sayılır? Ses kaydı mahkemelerde kullanılabilir mi gibi sorulara en samimi, güncel ve güvenilir bir şekilde cevap verdik.
arını ve hukuka aykırı olarak ses kaydı almasını, hukuka uygunmuşçasına kullanılmasına göz yumması tamamen hukuka aykırıdır. Söz konusu şikâyetimiz üzere harekete geçilip, gerekli soruşturma yapılması gerekir iken herhangi bir soruşturma gerçekleştirilmemiştir.