İstinafa Cevap Dilekçesi Örneği

İstinafa Cevap Dilekçesi Nasıl Yazılır?

Yerel mahkemenin kararını hukuka aykırı bularak bir üst mahkeme olan İstinaf(Bölge) Mahkemesine itirazda bulunulur ise bu duruma istinafa başvurma adı verilir. İstinafa başvuran tarafın “istinaf dilekçesi” diğer tarafa da tebliğ edilerek “istinafa cevap” vermesi için süre tanınır. İstinafa Cevap Dilekçesi’nin nasıl yazılması gerektiğini ve fikir oluşturması için çeşitli “istinafa cevap dilekçesi” örneklerini sizinle paylaştık.

Aşağıda Adana Barosu avukatlarından Saim İNCEKAŞ’a ait “istinafa cevap dilekçeleri” mevcuttur.

İstinaf Mahkemesine Cevap Dilekçe Örneği -1-

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE

Sunulmak Üzere

ADANA CEZA MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO:

İSTİNAF TALEBİNE CEVAP VEREN SANIK:

VEKİLİ: Adana İncekaş Hukuk Bürosu

KARŞI TARAF (KATILAN):

VEKİLİ:

DİLEKÇENİN TEBLİĞ TARİHİ:

İSTEM KONUSU: X tarihli istinaf dilekçesine karşı cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.

CEVAPLARIMIZ:

Davacı tarafından açılan davada, (…) Ceza Mahkemesi’nin ../../…. gün ve …./… E.  …./… K. sayılı kararı ile ceza artırımına gidilmemesi bakımından katılan hükmün istinafen incelenerek bozulmasını talep etmiştir.

Sanığın, sabit olan eylemi ticaret amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturmakta ancak daha önce sattığı iddia olunan uyuşturucu maddelerin ele geçirilememiş olması karşısında zincirleme suç hükümleri uygulanamayacağı ve Yerel mahkeme kararının hukuka ve yasaya uygun olduğu açıktır.

HUKUKİ NEDENLER: … ve diğer ilgili Mevzuat

TALEP SONUCU: Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle ve Yüksek Mahkemenizce re’sen göz önüne alınacak sair sebeplerle; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini, vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesini vekaleten arz ve talep ederim.

SANIK  VEKİLİ

İstinaf Mahkemesine Cevap Dilekçe Örneği -2-

ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ DAİRESİNE

Gönderilmek Üzere

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE

DOSYA NO :

DAVACI               :

VEKİLİ

DAVALI                : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

VEKİLİ                 :

KONU                   : Davalı yanın X Tarihinde tarafımıza tebliğ olan İstinaf Başvuru Dilekçesine karşı cevaplarımızın sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR :

Davacı istinaf dilekçesinde özetle yerel mahkemece bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediği eksik inceleme ve yeterli araştırma yapılmadan karar verildiği, davacının zarara uğradığı bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmişse de davanın istinaf talebi tamamen haksız ve hukuki mesnetten yoksundur.

Şöyle ki ;

1-Davalı yan uyuşmazlık konusu ilacın SUT Ek 4/C listesi üzerinden ödendiğini, 05.04.2016 tarihinde fiyatının  2.210,98 TL olarak  belirlendiğini, kurum içi yazışmaları dilekçe ekinde sunduğunu, ödemelerin bu esaslar nazara alınarak yapıldığını beyan etmişse de müvekkil tarafından düzenlenen fatura tarihi 08.03.2016 tarihlidir.

2-Müvekkil, Sağlık Uygulama Tebliği’indeki madde (4.3.8.) uygun davranılması ve ilaç bedellerinin istenmesine rağmen davalı tarafından hiçbir açıklama yapılmadan beden iadesi istenmemiştir. Bu işlemin Sağlık Uygulama Tebliğine ve ilaç satış protokolüne aykırı olduğu açıktır.

3-KANUNLARIN GERİYE YÜRÜMEZLİĞİ İLKESİ İLE kanunlar yürürlük Tarihinden itibaren geçmişe yürürler. Davalı kurum bu durumu göz ardı ederek haksız ve hukuki olarak istinaf talebinde bulunmuştur.

4-Defaatle belirtildiği gibi müvekkilin davalı kuruma başvurduğı 08.03.2016 Tarihinde ilacın birim Fiyatının 4.404,05 TL olduğu ve sözü edilen ilacın fiyatının düşürülme tarihi FATURA TARİHİNDEN SONRA 05/04/2016 Tarihinde olduğu eksik ödenen 22.836,46 ‘si haksız olarak ödenmemiştir. Davalı kurumun yaptığı işlemin hukuki hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. İş bu sebeple istinaf talepleri yerinde değildir ve itiraz etmemiz hasıl olmuştur.                                                   

SONUÇ OLARAK       :

Yukarıda açıklanan ve resen göz önüne alınacak hususlarla, davalının istinaf başvuru dilekçesinde belirtilen hususların herhangi bir hukuki dayanağı olmaması sebebi ile ……..Asliye Hukuk Mahkemesinin ………… tarih ve………..E. …….K sayılı ilamın ONANMASINA karar verilmesini tensip ve takdirlerinize arz ederiz.

Saygılarımızla. tarih

                                                        Davacı Vekili

İstinaf Mahkemesine Cevap Dilekçe Örneği -3-

ADANA İLGİLİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek Üzere

ADANA İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

Esas No:

Karar No:

İSTİNAF DİLEKÇESİNE

CEVAP VEREN

(DAVACI)                        :

VEKİLİ                            :

KARŞI TARAF

(DAVALI)                        :

VEKİLİ                            :

KONUSU                        : İstinaf dilekçesine karşı cevaplarımızın sunulmasıdır.

CEVAPLARIMIZ            :

Davalı tarafça yapılan istinaf talebi hukuka aykırı ve mesnetsiz olup reddini talep etmekteyiz.

Şöyle ki;

1-) Kesin hüküm itirazı haksız ve mesnetsizdir. Şöyle ki;

  • İşbu istinaf talebine konu dava müvekkilin 19.10.2006-27.08.2015 tarihleri arasında hak edilen ve ödenmemiş kıdem, ihbar, fazla çalışma, genel tatil ve yıllık izin alacaklarına ilişkindir.

     

  • Kesin hüküm itirazına konu İzmir ( ) İş Mahkemesi …E-…K sayılı gerekçeli kararında hükmedilen alacak kalemleri, davacı müvekkilin 19.10.2006/30.09.2007 tarihleri arasındaki çalışmaları karşılığındaki hak ettiği ihbar tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacağına ilişkindir.

     

  • Kesin hüküm itirazına konu diğer bir karar olan İzmir ( ) İş Mahkemesi …E – …K sayılı gerekçeli kararında hükmedilen tazminatlar ise 15/08/2008 – 29/04/2011 tarihleri arasındaki çalışmaları karşılığında hak ettiği fazla çalışma ve genel tatil ücretine ilişkindir.

     

  • İşbu dosyada hükmedilen genel tatil ücreti alacağı, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere 12.2012-27.08.2015 tarihleri arasına ait olup, kesin hüküm varlığından kaynaklı reddedilmeleri söz konusu değildir. Aynı şekilde hükmedilen fazla çalışma ücreti de 07.12.2012-27.08.2015 tarihleri arasındaki döneme ait olup, kesin hüküm söz konusu değildir.

     

  • Davalı tarafça sunulan İzmir ( ) İş Mahkemesi …E-…K sayılı gerekçeli kararında hükmedilen ihbar tazminatı 19.10.2006/30.09.2007 tarihleri arasında hak edilmiş olup, işbu dosyadaki istemlerimiz müvekkilin 2015 yılına kadar olan hak edilmiş ücretlerin ödenmeyen kısmına ilişkin olduğundan, olumsuz dava şartı gerçekleşmemiştir.

     

  • İşbu dosyada talep ettiğimiz ve hükmedilen alacak kalemleri başkaca dava konusu yapılmamış olup, kesin hüküm varlığından kaynaklı reddedilmeleri söz konusu olamaz. Aksine beyanlar sayın başkanlığınızı yanıltmaya yöneliktir.

2-) Davalı tarafça istinaf konusu edilen diğer itirazların da hukuka aykırı ve dayanaksız olduğu sübut delillerle sabit olduğundan reddini talep etmekteyiz.

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, hukuka aykırı ve mesnetsiz istinaf talebinin reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.

                                                                          DAVACI VEKİLİ

İstinaf Mahkemesine Cevap Dilekçe Örneği

İcra Ceza İstinaf Mahkemesine Cevap Dilekçe Örneği -4-

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek Üzere

İCRA CEZA MAHKEMESİ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO                        :

İSTİNAFA CEVAP VEREN

DAVACI                             :

VEKİLİ                               :

DAVALI                             :

KONU                                  : İstinaf başvurusuna cevap dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR                :

Öncelikle belirtmek gerekir ki  İcra Ceza Mahkemesinin  tarih ve Sayılı kararı usul ve yasaya uygun olup istinaf talebinin reddini isteme zorunluluğu tarafımıza hasıl  olmuştur.

Sanık X  her ne kadar ödediği ve müşteki ile anlaşma yaptıklarını iddia etse de bu iddia gerçeği yansıtmamaktadır. Sanık yargılamaya konu olan çeklerin ödendiğine dair herhangi bir belge sunmadığı gibi icra dosyasında açık haldedir.

Sanık…  müştekinin yetkili hamil olmadığı ve bu yüzden şikayet etme hakkın olmadığına dair beyanları yersiz ve hukuk ile bağdaşmamaktadır. Kanunun açık hükmüne göre; çekin bankaya ibrazı ve karşılıksız kalması ile suç oluşacağından, bu sırada ibraz eden kişi “yetkili hamil” sayılıp, şikayet hakkı da o kişiye ait olacağından, esas itibariyle karşılıksız çek keşide etme suçu ile ilgili şikayet hakkının kime ait olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu sebeple şikayet hakkında herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır.

Sanık  tebligatın usulsuz yapıldığına dair beyanları gerçeği yansıtmamaktadır. Tebligatların PTT A.Ş Gönderi Takip siteminden bakıldığında duruşma günü ile ilgili yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapıldığı görülecektir.

Sanığın dilekçesinde belirttiği karşılıksız çek için hapis cezası öngörülmesinin Anayasa ve İnsan Hakları protokolüne aykırı olduğu iddiası ise asılsızdır.

Şöyle ki : Anayasa Mahkemesi’nin 26/7/2017 Tarihli ve E: 2016/191  2017/131 sayılı kararında ” Ticari hayatta ödeme aracı olarak kullanılan çekin, hamiline sözleşmeden kaynaklı bir alacağı değil; doğrudan doğruya çekten doğan hakkı ikitisap etmesini sağladığı belirtilerek Anayasanın 8. maddesinde belirtilen “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” hükmüne ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 4 No’lu Protokol’ün 1. maddesinde de yer alan aynı kurala aykırılığın söz konusu olmadığını, bunun sözleşmeden kaynaklanmayan bir kambiyo taahhüdü olduğunu belirtmiştir.” Anayasa Mahkemesinin verdiği karar çerçevesinde sanığın beyanları hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

SONUÇ-İSTEM  :

Yukarıda açıklanan ve dosya içerisindeki diğer beyanlarımız ve dilekçelerimiz de gözetilerek davalının istinaf başvurusunun  reddi ile Yerel Mahkemenin kararının onanmasını Yüksek Mahkemenizden saygılarımla arz ve talep ederim.

                                                                                                                             

                                               İstinafa Cevap veren Davacı Vekili

Ceza İstinaf Mahkemesine Cevap Dilekçe Örneği -5-

X BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE

Gönderilmek Üzere

X 3. İCRA CEZA MAHKEMESİ

SAYIN HÂKİMLİĞİ’NE

Dosya No                    

İSTİNAF TALEBİNE

CEVAP VEREN

ŞİKÂYETÇİ                   :

VEKİLLERİ                   :

SANIK                           :

VEKİLİ                          :

KONU                            : Sanığın istinaf dilekçesine karşı cevaplarımızın sunulması ile istinaf talebinin reddine karar verilerek sanığın cezalandırılması talebinden ibarettir.

AÇIKLAMALAR            :

Sanığın istinaf dilekçesinde özetle; “Sanık şirket yetkilisinin yerel mahkemedeki savunmasında çek üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan ettiğini ve imza incelemesi talebinde bulunulduğunu ancak yerel mahkemenin bu savunmayı dikkate almaksızın sanık şirket yetkilisini cezalandırma yoluna gittiğini, yerel mahkeme kararının bu sebeplerle kaldırılarak sanığın beraatine karar verilmesini talep ettiklerini” belirtmiştir.

Davacı tarafın istinaf nedenleri yerinde olmayıp, istinaf taleplerinin reddi gerekmektedir. Şöyle ki;

Çek bankaya müvekkil şirket tarafından X arihinde ibraz edilmiş ve karşılığının olmadığının anlaşılması üzerine bu durum banka yetkililerince şerh edilmiştir. Bunun üzerine söz konusu çek İstanbul 27. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edilmiştir.

Sanık X, yerel mahkemenin 16.07.2019 tarihli celsesinde savunma olarak “İmza bana ait değildir. SÖZ KONUSU ÇEKLE İLGİLİ TAKİP YAPILDI ANCAK ORAYA İMZA İTİRAZIM OLMADI.” Diyerek imza incelemesi talebinde bulunmuştur.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 168. Maddesinin 4. Fıkrasında Takip müstenidi kambiyo senedindeki imza kendisine ait olmadığı iddiasında ise bunu beş gün içinde açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirmesi; AKSİ TAKDİRDE KAMBİYO SENEDİNDEKİ İMZANIN BU FASIL GEREĞİNCE YAPILACAK İCRA TAKİBİNDE KENDİSİNDEN SADIR SAYILACAĞI ve imzasını haksız yere inkâr ederse sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği ve icra mahkemesin den itirazının kabulüne dair bir karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağı…” yer almaktadır.

Görüldüğü üzere İcra ve İflas Kanunu’nun öngörmüş olduğu 5 günlük imzaya itiraz süresi içerisinde sanık imzaya itirazda bulunmadığı gibi imzaya itirazda bulunmadığını 16.07.2019 tarihli duruşmada da kabul etmiştir. SÖZ KONUSU SÜRE İÇERİSİNDE İMZA İTİRAZINDA BULUNULMAMASI HALİNDE İMZANIN BORÇLUYA AİT OLACAĞI DÜZENLENDİĞİNDEN İMZA KANUN HÜKMÜ GEREĞİ SANIK NECMİTTİN KOCA’YA AİTTİR.

Neticede sanığın istinaf nedenleri kanunun emredici hükümlerine aykırılık teşkil ettiğinden yerinde olmayıp istinaf talebinin reddi gerekmektedir.

SONUÇ VE İSTEM        : Yukarıda açıkladığımız ve değerlendireceğiniz nedenlerle;

Sanığın istinaf dilekçesine karşı cevaplarımızın kabulü ile neticede davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilerek SANIĞIN CEZALANDIRILMASINI saygılarımızla vekâleten talep ederiz.

                                                                   İstinaf Talebine Cevap Veren

                           Şikâyetçi

İstinaf Mahkemesine Cevap Dilekçe Örneği (İş Hukuku) -6-

ADANA B.A.M. (  ). HUKUK DAİRESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA

Gönderilmek Üzere

X İŞ MAHKEMESİ SAYIN HÂKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO                           :

İSTİNAFA CEVAP

VEREN (DAVALI)               :

VEKİLLERİ                             :            

KONU                                   : Tarafımıza tebliğ edilen istinaf başvuru dilekçesine karşı cevaplarımızın sunumu ile İş Mahkemesi’nin X tarih ve X E. – X K.  sayılı kararı ile davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin alacaklarına konu davalarının USULDEN REDDİNE; fazla mesai alacağı, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarına konu davalarının ESASTAN REDDİNE ilişkin kurulan hüküm usul ve yasaya uygun olduğundan davacının usul ve yasaya aykırı istinaf taleplerinin REDDİNE karar verilmesi istemimizdir.

-AÇIKLAMALAR-

Davacı; müvekkil şirket nezdinde X tarihleri arasında çalıştığını yasal hakların kendisine ödenmesi için şirkete gönderdiği ihtarname üzerine müvekkil şirket tarafından işine son verildiği iddiasıyla kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacağı, fazla mesai ücreti alacağı, ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı ve son ay maaş alacağı talebinde bulunulmuştur. Yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde davacının;

  • Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin alacaklarına konu davalarının, HMK’nın 114/1-h hükmü gereğince ‘Hukuki Yarar Dava Şartı Yokluğu’ nedeniyle USULDEN REDDİNE,
  • Fazla mesai alacağı, ulusal bayram genel tatil alacakları taleplerine konu davalarının ESASTAN REDDİNE,

İlişkin hüküm kurulmuştur. Yerel mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olduğundan davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun istinaf taleplerinin ESASTAN REDDİNE karar verilmesi gerekmektedir. Şöyle ki,

  1. SOMUT OLAY NEZDİNDE KIDEM TAZMİNATI, İHBAR TAZMİNATI VE YILLIK İZİN ÜCRETİ ALACAKLARININ BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILMASI USUL VE YASAYA AYKIRIDIR.

1.1. Belirsiz alacak davası ikame edilebilmesi için davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da gerçekten mümkün olmaması gerekmektedir. Huzurdaki dava, davacı tarafından belirsiz alacak davası ikame edilmiş olsa da somut olay nezdinde değerlendirme yapıldığında davacı işçinin çalışma süresi ve en son ödenen ücreti yönünden bir belirsizlik bulunmadığı açıkça ortadadır. Buna rağmen kıdem ve ihbar tazminatları yönünden belirsiz alacak davası ikame edilmesinde hukuki yarar olmadığı izahtan varestedir.

Aynı şekilde çalıştığı süre boyunca hiç yıllık izin kullanmadığını iddia eden davacının, iş bu dönemlere ilişkin hak ettiği izin süresini belirlemesinin de mümkün olduğu gözetildiğinde yerel mahkemece belirsiz alacak davası olarak ikame edilemeyeceği yönünde verilen karar usul ve yasaya uygundur.

1.2. Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde gerekçeli kararda da belirtildiği şekilde, “… Belirsiz alacak davasına konu HMK hükümleri ve yerleşik Yargıtay kararları dikkate alındığında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacak taleplerinin belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı, esasen bu alacakların belirlenebilir alacaklar oldukları, davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti alacak taleplerine ilişkin davasını belirsiz alacak davası olarak açmakta hukuki yararının bulunmadığı değerlendirilerek HMK 114/1-h hükmü gereğince hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi”   yönünde kurulan hüküm yasa ve yerleşik içtihatlar gereğidir.

YARGITAY HGK 2015/22-127 E. 2018/559 K. 28.3.2018 KT.

Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davaya konu edilen kıdem ve ihbar tazminatları, aylık ücret ve işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinde hüküm altına alınan ikramiye ve yakacak yardımı alacaklarının belirsiz alacak olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Davacı vekilinin dava dilekçesindeki açıklamaları dikkate alındığında hizmet süresinin davacı tarafça kesin olarak bilindiği, bu hususta bir belirsizliğin bulunmadığı görülmektedir… Bundan başka davacı vekili, müvekkili işçinin kıdem ve ihbar tazminatına esas giydirilmiş ücretini dava dilekçesinde kesin bir biçimde belirtmiştir. Bu ücretin, davalı işverence düzenlenmiş kıdem tazminatı bordrosunda yazılı, çıplak ücrete ayni ve nakdi yardımların eklendiği giydirilmiş ücret ile aynı olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Şu hâlde kıdem tazminatı alacağı bakımından bir belirsizlikten söz etmenin olanağı bulunmamaktadır. Davacı işçi kendisindeki verilerle kıdem tazminatı miktarını belirleyebilecek durumdadır.Bunun gibi, davacı hizmet süresini ve giydirilmiş ücretini bildiğine göre işyerinde uygulanmakta olan TİS’in ihbar önellerine dair hükmünü esas alarak ihbar tazminatı miktarını tespit edebilir.Öte yandan davacı davalı işverence ödenmesi gerektiği hâlde ödenmeyen ikramiye ile yakacak yardımının miktarını keza 2013 yılı Ekim ayından 4 günlük ücretini ve eklerini TİS hükümlerine göre belirleyebilir. Bu hâlde bu alacakların da belirsiz olduğundan, davacı işçinin objektif ya da subjektif belirleyememe hâli içinde bulunduğundan söz edilemez.Davaya konu alacakların gerçekte belirli bir alacak olduğu ve dolayısıyla belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri nazara alınarak, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi bozmayı gerektirmiştir.

YARGITAY 22. HD 2016/6543 E. 2016/12675 K. 28.4.2016 KT.

Dava işçilik alacaklarına ilişkindir. İş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmak kural olarak doğru ve mümkün değildir. Bu sebeple iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesi, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlıdır. Eğer bu şartlar varsa, iş hukukunda da belirsiz alacak davası açılabilir, yoksa açılamaz. Eldeki davaya konu somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirsiz alacak davası yönünden yapılan değerlendirmede; Asıl davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Uyuşmazlık konusu, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı bakımından; talep içeriğinden de açıkça anlaşıldığı üzere, davacı çalışma süresini, en son ödenen ücreti ve kullanmadığı yıllık izin süresini belirleyebilecek durumdadır. Bu halde, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı belirsiz alacak değildir. Dava konusu edilen alacakların belirlenebilir olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, asıl davanın bu alacaklar yönünden hukuki yarar yokluğundan usulden reddi gerekirken esasa girilerek karar verilmesi hatalıdır.

Somut olaya emsal teşkil edecek nitelikteki yerleşik Yargıtay içtihatları gözetildiğinde davacının istinaf taleplerinin reddi gerektiği izahtan varestedir.

1.3. Kaldı ki davacının iş bu taleplerini usule uygun olarak yapmış olduğunun kabulünde dahi, esas hakkında değerlendirme yapıldığında da reddi gerekecekti. Nitekim davacı, herhangi bir haklı nedeni olmaksızın devamsızlık yapmak sureti ile iş akdini sonlandırdığından, haksız fesih nedeni ile de kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanması mümkün değildir. Davacı taraf her ne kadar iddia ettiği işçilik alacaklarını alamadığından bahisle feshi haklı gerekçelere sığdırmaya çalışmışsa da; kurumsal niteliğe haiz olan müvekkil firma çalışanların tüm çalışma programlarını periyodik liste halinde tutmakta ve bu program çerçevesinde düzenli çalışma ortamı yaratmaktadır. Dolayısıyla müvekkil şirketten herhangi bir alacağı bulunmayan ve tüm haklarını eksiksiz alan davacının, haklarının ödenmediği şeklindeki asılsız gerekçeler ile iş akdinin feshi kabul edilemeyecektir. Bu durumda 4857 sayılı iş kanunun 24.maddesinde düzenlenmiş olan işçiye haklı nedenle derhal fesih hakkı doğuracak hiçbir durum söz konusu olmadığından davacının iş akdini keyfi olarak feshetmesi istifa olup davacının istifa etmek suretiyle iş akdini feshetmiş olması nedeniyle Kanuni düzenlemeler nazara alındığında kıdem tazminatına hak kazanamayacağı açıkça ortadadır.

Davacı iş akdini haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın ve bildirim sürelerine riayet etmeksizin feshetmiş olduğundan davacının ihbar tazminatına hak kazanamayacağı izahtan varestedir.

Tarafımızca davacının kullandığı izinlere ilişkin sunulan izin formları ile davacının hak etmiş olduğu yıllık izinlerin tamamını kullandığı ispatlandığından iş bu hususa ilişkin taleplerinin de haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu ortadadır.

  1. DAVACININ MÜVEKKİL ŞİRKET NEZDİNDE FAZLA MESAİ VE ULUSAL BAYRAM GENEL TATİL ÜCRETİ ALACAĞI BULUNMADIĞI, MÜVEKKİL ŞİRKETÇE USULÜNE UYGUN OLARAK TUTULAN KAYITLAR İLE İSPATLANMIŞTIR.

2.1. Fazla mesai alacağının olmadığı yahut bu alacağın olması durumunda ücretinin ödendiği işverenin ispatında olup,

  • Müvekkil işveren dosyaya sunduğumuz düzenli bir şekilde tutulan iş yeri kayıtları olan personel işyeri mesai faaliyet raporu ile davacının çalışma gün ve saatleri belirtilmiş ve işçi konumundaki davacı tarafından ihtirazı kayı olmadan imzalanmıştır.
  • Davacının ücret bordrolarında fazla mesai olan aylar bordrolara yansıtılarak karşılığı ödenmiş davacı tarafından yine bu iş yeri kayıtlarına ihtirazı kayıt olmaksızın imzalanmıştır.

Dolayısıyla yazılı delil ile fazla mesai ile çalışılmadığı, ancak çalışmanın olduğu aylarda ise karşılığının ödendiği ispatlandığından yerel mahkemece davacının soyut iddialara dayalı, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun taleplerinin reddine karar verilmesi usul ve yasa gereğidir.

2.2. Tarafımızca dosyaya sunulan mesai takip listeleri ve vardiya giriş çıkış listeleri dikkate alındığında davacının UBGT günlerinde çalışmasının bulunmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Yanı sıra davacı tarafından imzalanan çekincesiz ve ihtirazi kayıt konmaksızın imzalanan dosyada mübrez ücret hesap pusulaları ve ücret bordroları da bu yöndeki iddiamızı ispatlamaktadır. Dolayısıyla davacının maddi gerçeğe aykırı ve hukuki dayanaktan yoksun olan ulusal bayram ve tatil ücreti talebinin reddi gerekmektedir.

2.3. Yerel mahkeme tarafından yapılan yargılama neticesinde gerekçeli kararda da belirtildiği şekilde,  “dosya kapsamında toplanan tüm delillere göre davacının taleplerine konu fazla mesai alacağı, Ulusal bayram, genel tatil ücreti alacaklarını ispatlayamadığı, bu hususta davalı işverence tutulan kayıtların usulüne uygun olduğu ve bilirkişi raporunda da bu hususun belirtildiği, bu talepler konusunda işyerince tutulan kayıtların esas alınması gerektiği değerlendirilmekle davacının bu taleplerini ispatlayamadığı sonucuna ulaşılarak bu talepler yönünden davanın esastan reddine karar verilmesi”   yönünde kurulan hüküm usul ve yasaya uygun olduğundan davacının haksız istinaf taleplerinin reddi gerekmektedir.

SONUÇ VE İSTEM               : Yukarıda arz edilen ve Sayın Başkanlığınızca re’sen gözetilecek nedenlerle istinafa cevaplarımızın kabulü ……İş Mahkemesi’nin ……….. sayılı kararı ile davacının kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin alacaklarına konu davalarının USULDEN REDDİNE; fazla mesai alacağı, ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarına konu davalarının ESASTAN REDDİNE ilişkin kurulan hüküm usul ve yasaya uygun olduğundan davacının usul ve yasaya aykırı istinaf taleplerinin ESASTAN REDDİNE karar verilmesi saygıyla vekaleten arz ve talep ederiz. tarih

      İstinafa Cevap Veren Davalı Vekili

İstinafa Cevap Sulh Hukuk -7-

… BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

İLGİLİ DAİRESİNE

Sunulmak Üzere

… SULH HUKUK MAHKEMESİ

SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

Gönderilmek Üzere

… NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİ
SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

 YANIT VEREN

DAVACI                   :

 

VEKİLİ                     :

Avukat Saim İncekaş – (https://av-saimincekas.com)

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN

DAVALI                   :

 

KONU                       :

……….. Sulh Hukuk Mahkemesinin ……Esas- …….. Karar sayılı, ……….. tarihli kararına karşı istinaf kanun yolu başvurusuna karşı yanıtlarımızdır

AÇIKLAMALAR    :

 

 

  • Davalı …………….. Tic. Ltd. Şti, müvekkile …………… poliçe numarası ile ………… plaka sayılı aracını Ticari Filo Kasko Poliçesi ile sigortalatmıştır. Davalıya ait aracın ………… tarihinde …………… plaka sayılı araçla çarpışması neticesinde, müvekkil şirket oluşan …….. TL tutarındaki tüm zararını ödemiştir. Sigortalı bulunan ………… plaka sayılı vasıtaya çarparak araçta maddi hasar meydana gelmesine sebep olan ………… plaka sayılı vasıta ……… Sigorta A.Ş.ye ……………… poliçe no ile zorunlu mali sorumluluk ve ihtiyati mali mesuliyet sigortası ile sigortalıdır.
  • Müvekkil şirket sigortalı aracın uğradığı hasarın bedeli olarak sigortalısına ………. tarihinde ……… TL ödeyerek sigortalısının haklarına halef olmuştur. Kazada kusurlu olan ……….. plaka sayılı aracı sigortalamış olan ……… Sigorta A.Ş.’ye rücu edilmiş, ……… Sigorta tarafımıza …….TL ödemiş, kalan ……… TL’nin ise kendilerine doğrudan başvuran ……….. plaka sayılı aracın sahibine ödediklerini bildirmişlerdir.
  • Davalı sigortalı hasarın tamamı olan …….. TL’yi müvekkilim şirketten almasına rağmen, ……. Sigorta’ya başvurarak haksız ve hukuka aykırı olarak ……. TL daha almıştır. TTK.1301.md. ve Karayolları Trafik Kanunu gereğince müvekkil, davalı sigortalısının haklarına halef olduğundan davalının sebepsiz olarak zenginleştiği miktar olan ……. TL’nin yasal faizi ile beraber iadesi talep edilmiştir.
  • Mahkemece, davalının kendi sigorta şirketinden zararının tamamını aldığı halde zarar veren 3. kişinin sigortacısından da …….. TL alarak, davacı müvekkil şirketin halefiyet hakkını ihlal ettiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir. Yerel mahkemenin kararı usul ve yasaya uygundur.

TALEP SONUCU : Yukarıda açıklanan nedenlerle,

  • Mahalli mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun bulunması nedeniyle istinaf başvurusunun usulden ve esastan reddine karar verilmesini,
  • Vekalet ücreti ve masrafların karşı tarafa yüklenmesini,
  • Kötü niyetle istinafa başvuran karşı tarafın yargılama giderlerine ve cezaya mahkum edilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederim. Saygılarımla.

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURANA

YANIT VEREN DAVACI VEKİLİ

İstinafa Cevap Dilekçesi Örnekleri

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

İstinafa Cevap Dilekçesi

 ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİ’NE

 Gönderilmek Üzere

ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ NE

DOSYA NO: 2

İSTİNAFA CEVAP VEREN DAVALI:

VEKİLİ:

DAVACILAR :

VEKİLLERİ:

KONU : Davacı vekilinin vermiş olduğu İstinaf Başvuru Dilekçesine Cevaplarımızın sunulması hakkındadır.

AÇIKLAMALAR

Davacı tarafça verilmiş olan hukuki dayanaktan yoksun İstinaf Başvuru dilekçesinin reddi gerekmektedir. Yasal süresi içerisinde İstinaf dilekçesine karşı cevaplarımızı sunuyoruz. İzah edecek olursak;

1-) Davacı istinaf dilekçesinin ilk bendinde müvekkilimin mallarını yıllardır ekip biçtiğini ve müvekkillerini zarara uğrattığını iddia etmektedir. TMK 6. Maddesi gereğince, herkes iddiasını ispat ile yükümlüdür. Davacı taraf paydaşı olduğu taşınmazı davalının işgal ettiğini iddia ediyorsa, bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Huzurdaki davada soyut beyanların dışında, davacının işgal iddiasını ispata ilişkin herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Kaldı ki, tarafımızca, taşınmaz kullanımına davacılar tarafından muvafakat verilmiş olduğu ve müvekkilimin iyi niyetli olduğu ispatlanmıştır.

“Taşınmazı davalının işgal ettiğini davacı ispat etmelidir.” (3. HD. 22.2.2007, 2007/1206-2007/2348)

2-) Davacı taraf dava dosyasında alınan ve hesaplama içeren bilirkişi raporunun önemli bir dava delili olduğunu ve dava yükünü ortadan kaldıran delil çeşidi olduğunu iddia ederek sadece hesaplama içeren bilirkişi raporuyla işgal iddialarını ispat ettikleri inancındadırlar. Bu hususun hukuk kuralları çerçevesinde tarafımızca kabulü mümkün değildir. Şöyle ki;

Huzurdaki davada alınan bilirkişi raporunun davada, davacının öne sürdüğü vakayı (haksız işgal vakasını) tespitle bir ilgisi yoktur. Sadece yörede ekilen ürünlerin bedeli (ücretini) hesaplayan bir hesaplama raporudur. Yani somut olayda bilirkişiden bir vaka tespiti veya tespit edilen bir vakanın değerlendirilmesi istenilmemiştir. Huzurdaki dava Elatmanın Önlenmesi ve Haksız İşgal Tazminatı talebi içeren davadır. Bu davalarda hukuki ilişkinin (yani haksız işgal vakasının belirlenmesini) bilirkişi değil hakim tayin etmektedir. Netice olarak dosyada alınan hesaplama içeren bilirkişi raporunun vakıalarla ilgili olmaması sebebiyle, takdiri delil, delillerin değerlendirilmesi veya ispat ölçüsü kavramları ile de ilgisi yoktur.

Bilirkişi raporuyla iddia ispat edilmiş olmaz.” (HGK 7.6.2006,2006/3-334- 2006/340)

3-) Davacı istinaf dilekçesinin son bendinde Yerel mahkemece verilen kararın gerekçesinde, “ şu şahit bunu dedi, şu şahit bunu dedi ” şeklindeki hukuki dayanaktan uzak bu tarz ifadelerinin, hukuk çerçevesinde tarafımızca kabulü mümkün değildir. Müvekkilimin aradaki hukuki vakanın, haksız işgal olmadığını aksine davacıların muvafakatiyle tarımsal faaliyet yaptığını gerek dekontlarla gerekse takdiri delil olan, görgüye dayalı tanık beyanları ve sunmuş olduğumuz diğer deliller ile ispat etmiş bulunmaktadır.

Davacı taraf istinaf dilekçesinin son bendinde ” davalı tarafın hangi parselleri ektiği veya ekmediği tarafımızca bilinmemektedir, ” şeklindeki ifadesi ile kendi sunmuş oldukları tanıklarının beyanlarını da çürütmüştür. Şöyle ki;

11/06/2019 tarihli keşif mahallinde dinlenilen davacı tanıkları;

 …………..beyanında, “..dava konusu taşınmazların tamamını davalı kullanır..”

………..beyanında,” ..dava konusu taşınmazları davalı kullanır..”

Davacı tanıkları dava konusu toplamda 19 adet taşınmazların tamamının müvekkilin kullandığını iddia ederken davacı vekili istinaf dilekçesinde, hangi parseli ektiği veya ekmediğinin davacı tarafça bilinmediğini belirtmiştir. Görüldüğü üzere zaten dosyadaki bilgi ve belgelerle çelişen davacı tanığı beyanları, istinaf dilekçelerinde yer vermiş oldukları beyanlar ile de bizzat davacı tarafçada çürütülmüştür.

4-) Yargılamanın her aşamasında davacı tarafça tekrarlanan ve son olarak İstinaf dilekçesinde de tekrarlanan “müvekkillerin haklarını gasp eden 20 yılı aşkın bir süredir eken…” şeklindeki ifadeleri ile aslında, müvekkilimin söz konusu kullanımına muvafakat verilmiş olduğunu bizzat bu beyanları ile kabul etmişlerdir.

“UZUN SÜRE davalıların kullanımına davacının ses çıkartmamış olması TAŞINMAZIN KULLANIMINA MUVAFAKAT VERİLDİĞİ şeklinde değerlendirilmeli ve kabul edilmelidir.” (Y 1. HD. 2007/5910 E – 2007/9315 K)

Yukarıda arz ve izah edilen ve aşamalarda sunmuş olduğumuz tüm beyanlarımızın tekrarı ile davacı tarafça sunulan hukuki dayanaktan yoksun istinaf dilekçesinin reddi talebi ile iş bu istinafa cevap dilekçemizi yasal süresi içerinde sunma zaruretimiz hâsıl olmuştur.

NETİCE VE TALEP: Açıklamış olduğumuz gerekçelerle; davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun istinaf talebinin reddine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.

 Davalı Vekili

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

4 yorumlar

  1. merhaba benimbir davam var 6183 sayılı kanunudan doğan tasarufun iptal davası vergi borcumu ödedim dava konusuz kaldı esastan karar verilmesine yer olmadığına karar verdi asliye hukuk mahkemesi ve avukatlık ücreti Nisbi olarak hesaplandı istinaf ettim Nisbi vekalet ücreti doğrumu.

  2. İstinaf mahkemesine cevap yazmak istiyorum (aile mahkemesi )çocuğumun baskasi ile evlenen annesinden almak için..

  3. Idare mahkemesine ise iade davası açtık ve kazandık o süre içinde 8 ay işsiz ve dolayısıyla maaşsız kaldık.istinafa itiraz edildi istinafi bekleyip mi hak kaybım için dava açabilirim bu alamadgim maaslarimi alabilirmiyim?

  4. Örnek dilekçeleriniz, makaleleriniz ve muhtelif hukuk dallarında verdiğiniz tüm bilgiler gerçekten çok aydınlatıcı, YOL GÖSTERİCİ OLUYOR.eMEKLERİNİZ İÇİN ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM.SİZE ALLAH’TAN SAĞLIKLI GÜNLER VE BAŞARILARINIZIN DEVAM ETMESİNİ DİLİYORUM. TEKRAR TEŞEKKÜRLER!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir