Türk Medeni Kanunu Madde 3

Türk Medeni Kanunu Madde 3, hukuki işlemlerde ve ilişkilerde iyi niyetin korunmasını esas alır. Bu maddeye göre, bir kişinin hukuki bir işlemde iyi niyetli olduğu kabul edilir; ancak bunun aksinin ispatı mümkündür. Özellikle hakların kazanılması sırasında, kişinin bu hakkı kötü niyetle elde etmediği varsayılır. Ancak, iyiniyetin sınırları da bulunur; kişi, kendi durumunun hukuka aykırı olduğunu veya başkalarının haklarına zarar vereceğini bilecek durumda ise iyi niyetinden bahsedilemez. Bu düzenleme, toplumda hukuki güveni sağlamak ve kişilerin dürüst şekilde haklarını kullanmalarını teşvik etmek amacıyla oluşturulmuştur.

Türk Medeni Kanunu Madde 3 Tam Metni

Türk Medeni Kanunumuzun “İyiniyet” başlıklı 3. maddesi şu şekildedir:

TMK Madde 3:Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır.

Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.

Maddenin bağlı olduğu başlık ise şu şekildedir:

Madde Başlığı:İyiniyet

Madde Gerekçesi

Türk Medeni Kanunu 3. maddesinin meclis görüşmeleri esnasında okunan gerekçesi şu şekildedir:

Yürürlükteki Kanunun 3. maddesini karşılamaktadır.

Maddenin kenar başlığı “iyiniyet” olarak değiştirilmiştir. Burada 1984 tarihli Ön Tasarıdaki düzenleme aynen benimsenerek, iyiniyetin rolü, yalnız hakların doğumu alanına indirgenmemiş, kanunun hukuki bir sonuç bağladığı durumlara teşmil olunmuştur. Ayrıca ifade düzeltilmek suretiyle birinci fıkra, kaynak İsviçre Medeni Kanununun 3. maddesinin Almanca metnine uygun hale getirilmiştir.

İlgili Önemli Yargı Kararları

  • İyi Niyetin Korunması: Yargıtay, bir kimsenin hukuki bir işlemde iyi niyetli olduğu varsayımının, aksinin ispat edilmediği sürece geçerli olduğunu belirtmiştir. Örneğin, bir taşınmazın satın alınmasında, alıcının satıcının mülkiyet hakkına sahip olup olmadığını bilmemesi durumunda, alıcı iyi niyetli kabul edilir.
  • İyi Niyetin İspatı: Yargıtay, iyi niyetin varlığının kanıtlanmasında dürüstlük kuralına uygun davranmanın önemli olduğunu vurgulamıştır. Özellikle taraflardan biri, diğerinin kötü niyetli olduğunu iddia ediyorsa, bu iddiayı ispat etmek zorundadır.
  • Hak Kazanımında İyi Niyet: Bir kişinin, başkasının hakkına zarar vermeden kazandığı haklarda iyi niyetli olduğu kabul edilir. Ancak Yargıtay, bir kimsenin sahip olduğu hakka zarar verme kastıyla hareket ettiğini tespit ederse, bu durumda Medeni Kanun Madde 3 kapsamında iyi niyetli kabul edilmez.
  • İyi Niyetin Sınırları: Yargıtay kararlarına göre, bir kişi, sahip olduğu hakkı kullanırken diğer kişilerin haklarına zarar verecek şekilde davranıyorsa, bu durum iyi niyetli olmadığını gösterir. İyi niyetin sınırları, kişinin mevcut durumu ve olgulara bakış açısıyla değerlendirilir; yani kişi, zarar verme ihtimalini bilecek konumda ise iyi niyet iddiasında bulunamaz.
  • Mülkiyet Hakkında İyi Niyet: Yargıtay, taşınmaz malların alım-satımında, alıcının, tapu kayıtlarına güvenerek işlem yapmasının iyi niyetli sayıldığını vurgular. Ancak, alıcının kötü niyetini ortaya koyacak açık bir durum varsa, bu durumda taşınmazın mülkiyetini kazanma hakkı ortadan kalkar.
Bu sayfada yer alan “Türk Medeni Kanunu’nun 3. maddesi” direkt olarak “mevzuat.gov.tr” isimli Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının paylaşıldığı resmi web sitesinde yer aldığı gibi aynen paylaşılmaktadır. Maddeyi etkileyen kanun değişiklikleri takip edilmekte ve tarafımızca güncellenmektedir.

İlgili Kanunlar

  • Türk Borçlar Kanunu
  • İcra ve İflas Kanunu
  • Türk Ceza Kanunu

Hukuk Genel Kurulu Kararları

  • Hukuk Genel Kurulu 2018/634 E, 2021/1171 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2020/519 E, 2020/851 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2020/94 E, 2020/358 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2017/656 E, 2020/57 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2019/318 E, 2019/1238 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2017/1238 E, 2018/1277 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2014/324 E, 2015/2787 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2014/2096 E, 2015/2322 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2012/715 E, 2013/236 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2011/609 E, 2011/744 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2010/404 E, 2010/533 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2010/39 E, 2010/71 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2007/226 E, 2007/226 K
  • Hukuk Genel Kurulu 2007/195 E, 2007/186 K

Danıştay Kararları

  • Danıştay 8. Daire 2004/1570 E, 2004/3441 K
  • Danıştay 1. Daire 1990/262 E, 1990/299 K

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir