⚡ İncelediğimiz olayda davacı tarafından kadastro işlemlerinin hatalı olduğu iddia edilerek itiraz davası açılmıştır. Olayımızda 1983 yılında çıkarlan kanuna dayalı olarak yenileme kadastrosu işlemleri yapılmıştır. Gerçekten de yenileme kadastrosu aslına sadık kalmalıdır. Ancak olayımızda davacı davayı eksiklik olduğunu iddia ettiği kısımların malikine yöneltmesi gerekirken tapu müdürlüğüne yöneltmiştir. Mahkeme ise davacının davasını pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddetmiştir.
📜 Yargıtay Kararı
Davacı, kadastro mahkemesinde açtığı davada 661, 662, 663 parsel sayılı taşınmazlarının kadastro çalışması sırasında 17, 18, 19 parsel numaraları aldığını, ancak tespitin önceki tapu miktarından az miktarlar üzerinden yapıldığını ileri sürerek kayıtların düzeltilmesini talep etmiş, kadastro mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi üzerine yargılama aşamasında Tapu Kanununun 31. maddesine göre taşınmazın yüz ölçümünün düzeltilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Davalı, tapu sicil müdürlüğü davanın reddini savunmuş, mahkemece uyuşmazlığın 3402 s. KK m. 41 kapsamında değerlendirilebileceği, ancak davacının davasının yasal dayanağının Tapu K m. 31 olduğunu, anılan maddeye göre değişken sınırlı kayıtlarda düzeltme yapılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı temyiz etmiştir.
Bir davada olayları anlatmak tarafların, hukuki nitelemeyi yapmak ise mahkemenin görevidir.
📌 Davacı kadastro işlemlerinin hatalı olduğunu iddia etmektedir.
Somut olayda davacı, adına tescilli taşınmazlarda kadastro çalışmaları yapıldığını ileri sürmüştür. Gerçekten de dava konusu taşınmazlar 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkındaki Kanun hükümleri uyarınca kadastro işlemine tabi tutulmuştur. Davacı bu işlemlerin hatalı olduğunu ileri sürmektedir. Yani kadastro işlemine itiraz etmekte ve taşınmazdaki eksikliklerin giderilmesini talep etmektedir.
📌Kadastro görevlilerinin ölçü, hesaplama ve çizimlerde hata yapması mümkündür.
Gerçekten, tapulama ve kadastro çalışmaları sırasında taşınmazların hukuksal ve geometrik durumlarını tespit eden görevlilerce kimi zaman ölçü, hesaplama ve çizimlerde hata yapıldığı, kadastro krokisi ve paftalarının her zaman mülkiyet durumunu doğru olarak yansıtmadıkları uygulamada görülen bir durumdur.
📌Yeni kanunla eksikliği görülen taşınmazların tapulama ve kadastro paftalarında yenileme yapılmaya başlandı.
Bugün kadastro ölçü ve hesaplamalarında kullanılan araç, gereç ve cihazların çok gelişmiş oldukları, eski araç ve gereçlerin bugüne göre aynı uygulamada farklı sonuçlar verdikleri de bilinen bir gerçektir. İşte bu hataların düzeltilmesi zorunluluğu karşısında daha önce bazı yasal düzenlemeler yapılmış ise de, yetersiz kaldığından, 23.6.1983-2859 sayılı Kanun yürürlüğe konulmuştur. Yasanın 1. maddesine göre, yenileme, teknik nedenlerle yetersiz kalan uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen ve en az bir mevki veya ada biriminde zemindeki sınırları gerçeğe uygun şekilde göstermediği tespit edilen tapulama ve kadastro paftalarında yapılır, şeklinde olup, yenilemenin yapılış şekli ve uygulanacak yöntemler ise yasanın 6. maddesine göre çıkartılan yönetmelikte gösterilmiştir.
📌 Yenileme kadastrosu aslına sadık kalıp, onun eksiklerini tamamlar.
Burada hemen belirtilmelidir ki, yenileme işlemi önceki kadastro ve saptanan mülkiyet ve geometrik durumu yok sayan veya tamamen hükümsüz kılan yeni bir kadastro çalışması değil, olabildiğince aslına sadık kalınarak onun eksikliklerini tamamlayan, sınırlarında ve yüz ölçümünde görülen yanlışlıkları orantı ve dengeleme kurallarına göre düzelten bir önceki kadastroya ek bir işlemdir. Bunun doğal sonucu olarak yüz ölçümü ve sınırlarında herhangi bir yanlışlık veya eksiklik bulunmayan parsellerin yenileme dışı bırakılması ve üzerlerinde herhangi bir düzeltme yapılmaması gerekir.
📌 Dava yenileme kadastrosu kanuna dayalı olarak açılmıştır. Tersimat hesaplama, sınır hatası, mesaha tashihi veya sınır düzeltme davası değildir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; eldeki davanın 3402 s. KK m. 41 de düzenlenen kadastro sırasında ya da sonradan yapılan işlemlerle meydana gelen tersimat hesaplama ya da sınırlandırma hatasının kadastro müdürlüğünce düzeltilmesi nedeniyle iptal isteğine ilişkin olmadığı gibi, Tapu K m. 31 uyarınca mesaha tashihi niteliğinde de değerlendirilmesi olanağı yoktur.
Dava, 2859 sayılı kanun uyarınca yapılan düzeltmeye karşı genel mahkemede açılmış bir iptal davasıdır. Dolayısıyla mevcut çekişmenin 2859 s. K m. 6 ya göre çıkartılan yönetmelik hükümlerine göre incelenip değerlendirilmesi gerekir.
📌 Pafta yenileme nedeniyle eksiklik iddiası, iddia edilen kısımların maliklerine de yöneltilmelidir. Tapu müdürlüğüne yöneltilen dava pasif dava ehliyeti yokluğundan reddedilir.
Davanın da pafta yenileme nedeniyle mülkiyet hakkında eksildiği iddia edilen kısımların bulunduğu yer maliklerine karşı açılması gerekir. Eldeki dava, davalı sıfatı bulunmayan tapu sicil müdürlüğü ve köy tüzel kişiliğine karşı açılmıştır. Mahkemece davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerekirken hukuki nitelemede yanılgıya düşülerek işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır. Ancak verilen karar sonuç itibariyle doğru bulunduğundan hükmün gerekçesi yukarıda açıklandığı şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek kararın onanması gerekmiştir. (14. Hukuk Dairesi’nin 25.5.2011-5119/6876 sayılı kararı)
⚡ Yine bir başka benzer olayı inceleyelim. Bu olayımızda ise davacı yanlışlık olduğu iddia ettiği kısımlara denk gelen taşınmazların maliklerini de davaya dahil etmiş, ancak bununla yetinmeyerek ayrıca tapu müdürlüğünü de davaya dahil etmiştir. Ardından Yargıtay tapu müdürlüğünün davaya dahil edilmesinin doğru olmadığını belirterek, tapu müdürlüğü yönünden pasif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini söylemiştir.
📜 Yargıtay Kararı
📌 Pafta yenileme çalışması sırasındaki eksik tespit nedeniyle komşu parsel maliki de hasım gösterilerek dava açılmıştır.
“Davacı, 241 parsel sayılı taşınmazının pafta yenileme çalışması sırasında yüzölçümünün eksik tespit edildiğini ileri sürüp komşu parsel maliklerini de hasım göstererek kayıt miktarının düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı tapu müdürlüğü davanın reddini savunmuş, mahkemece kadastro pafta yenileme çalışması sırasında 241 parsel sayılı taşınmazın hatalı ölçülmesinden dolayı bu parsel kapsamındaki bir miktar yerin 240 parsel içerisinde tespit ve tescil edildiği belirtilerek 240 sayılı parselden 4875 m2’lik kısmın iptali ile 241 parsele eklenmesine karar verilmiş, hükmü davalı tapu sicil müdürlüğü temyiz etmiştir.
📌 Davanın nitelemesinde davacı davasını yüz ölçümü düzeltilmesi olarak isimlendirmiş ise de davanın tapu iptal talebine ilişkin olduğunu yorumlamak mahkemenin görevidir.
Bir davada olayları anlatmak tarafların, hukuki nitelemeyi yapmak ise mahkemenin görevidir. Davacı 241 parsel sayılı taşınmazının yüzölçümü miktarının eksikliğini ileri sürerek bu miktarın komşu taşınmazlar kapsamında kaldığını belirtmiş, onları da hasım göstererek kaydın düzeltilmesini istemiştir. Davacı her ne kadar davasını yüzölçümü düzeltilmesi olarak isimlendirilmiş ise de, dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece tapu iptal ve tescil davası gibi inceleme yapılarak hüküm kurulmuştur.
📌 Tapu iptal davasında husumetin tapu müdürlüğüne yöneltilmemesi gerekirdi, tapu müdürlüğü yönünden pasif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilir.
Tapu iptal ve tescil davalarında husumetin mülkiyet iddia edilen taşınmaz maliklerine yöneltilmesi gerekir. Nitekim davacı da davasını 240 parsel sayılı taşınmaz maliklerine yöneltmiş, ayrıca tapu kaydındaki yüz ölçümünün değişeceği nedeni ile de tapu sicil müdürlüğünü hasım göstermiştir.
Yukarıdan beri yapılan açıklamalar sebebiyle davanın niteliği de nazara alınarak mahkemece tapu sicil müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğundan reddi gerekirken, bu davalı yönünden de kabul kararı verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.” (14. HD. 28.1.2010 13607/733)