Özet: Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar on yıllık zamanaşımına tabidir. Vaat konusu taşınmaz teslim edilmişse, zamanaşımı savunması dinlenmez.
“Davacılar, murisleri M. E. in kardeşi Ş. E ile birlikte 17.3.1973 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 33, 34, 35 ve 36 parsel s. taşınmazlarda Ş. E. den kendi ve velayeti altın daki kızı S. E. ye miras yoluyla intikal eden paydan 255 dönüm yeri müştereken satın aldıklarını, satın alındığı tarihten beri zilyetliklerinin devam ettiğini, satıcılar Şehmuz ve S. E. in vefat ettiğini ve davalı mirasçıları bu yerdeki hisseleri diğer davalı İ. H. E. ye muvazaalı olarak sattığını, tüm bu sebeplerle davaya konu taşınmazlarda murisin satın aldığı payın adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalılar vekili BK 125. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu, taşınmazı kendisinin kullandığını ve şahsi hakkını üçüncü kişi konumunda olan davalı İ. H ye karşı ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların zilyetliğinin davacı tarafta olmadığı, bu sebeple davanın BK 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Hükmü davacılar vekili temyiz etmiştir.
Kaynağını BK 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, BK 213. maddesi ile TMK 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satı cidan edim yerine getirilmediğinde TMK 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden, BK 125. maddesi hükmü gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğmasıyla işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşmeyle veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması, TMK 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kura li” ile bağdaşmayacağından dinlenmez.
Somut olayda, kadastro tespitinden sonra satışa konu olan taşınmazların satın alan M ve Ş. E ye teslim edildiği ve onlar tarafından ve mirasçıları tarafindan kullanıldığı, alıcı M. in ve Ş. in ölene kadar kullandığı, dosya içeriğinden davacı ve tanık beyanla rindan anlaşılmaktadır. Taşınmaz satın alanlara teslim edildiği anlaşıldığından davanın zamanaşımı sebebiyle reddi doğru değildir. Mahkemece işin esası incelenerek sonucu doğrultusunda karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olma mıştır, karar be sebeple bozulmalıdır.” 14. HD. 5.10.2011-11062-11568