Tapu İptali ve Tescil Davasına Cevap Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?
ANKARA 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE
ESAS NO:
DAVAYA CEVAP VEREN DAVALI:
VEKİLİ: Avukat Saim İNCEKAŞ
KONU: X E. Sayılı dosyanıza cevap dilekçemizin arzıdır.
AÇIKLAMALAR:
Davacı tarafça Adana ili Seyhan ilçesi Demirel Mah. 9221 ada 3 parselde kat irtifaklı 371.sk no:3/14numaralı bağımsız bölümün davalı olan müvekkil …..’ye, davacının iradesi ve rızası olmadan devredildiğini, bu nedenle tedbir talepli olarak tapu tescil ve iptal davası açılmıştır.
Davacı taraf dilekçesinde Ceyhun isimli emlakçı ile Aysun adında bir şahıs aracılığı ile tanıştığını beyan etmiştir. Davacı bu şahıs ile daha sonra görüşmüş ve yeni bir ev almak üzere anlaşmıştır.11.10.2017 tarihinde de C……ve Müvekkil C…..i’nin de olduğu devir işlkemi mamak tapu müdürlüğünde gerçekleşmiştir. Davacı burada emlakçının kendisine “ biz bütün işlemleri hallettik, sadece sizin imza atmanız kaldı, görevli memur size bir şey soracak olursa biz her şeyi hallettik diyeceksin” dediğini belirtmiştir. Ayrıca tapu görevlilerinin de davacıya satışla, ilgili hiçbir şey sormadığını belirtmiştir. Burada itirazlarımız şöyle ki;
Davacı bir görüşme ile tanıdığı bir emlakçıya hiçbir sebep ve gerekçe yokken bu kadar güvenmesi, onun dediğini harfiyen yapması, küçük bir alışveriş yaparken bile defalarca kontrol ettiğimiz halde büyük bir meblağ olan ev alım satım işinde hiç sorgulamadan, okumadan imza atması hiç inandırıcı değil ve hayatın olağan akışına aykırıdır.
Tapu görevlilerinin de günde birçok işlem yapması, tarafların kendi aralarında anlaştıklarını beyan etmesi gibi nedenlerle soru sormamaları normaldir.
Davacının ilkokul 3 terk olması veya müdürlüğün kalabalık olması davacının evrakı okumasına veya dikkat etmesine engel bir durum değildir. Böyle bir durum olsa tapuda hiçbir işlem yapılamaz veya yapılan her işlem geçersiz olur.
Davacı dilekçesinde müvekkili tanımadığını evini satmasını gerektirecek bir durum olmadığını beyan etmiştir. Ancak satış işlemi için müvekkili tanıması şart değildir. Zaten olayda da müvekkil ile davacı arasında satış ilişkisinin kurulmasında emlakçı aracılık etmiştir.
Davacının ailevi durumdan kaynaklanan ve eşinden kendisine devri gerçekleşen tapu işlemleri yönünden müvekkil …’yi ilgilendiren bir durum yoktur. Tapu kaydı üzerinde satışa engel ne bir şerh ne bir kayıt vardır. Dolayısıyla davacı tarafın iddia ettiği üzere taşınmaz üzerinde hukuki tasarruf yapma yetkisinin olmadığı itirazı yersizdir.
Müvekkil bu olayda ev sahibi olmak istemiş, emlakçı ile konuşmuş ve emlakçının da aracılığı ile bu eve müşteri olmuş ve evi almıştır. Müvekkil bu olayda hiçbir kötü niyet ile hareket etmemiştir. Müvekkil yalnızca tapu kayıtlarına güvenerek hareket etmiş ve taşınmazı satın almıştır Dolayısıyla dava konusu olayda davacının, müvekkilin kötü niyetle hareket ettiği yönündeki iddiaları da yersizdir. Bu nedenle ispatlanamayan davanın reddi gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle; davacı tarafından müvekkil aleyhine yönetilen haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafın üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
Davalı Vekili
Adana Avukat Saim İNCEKAŞ – Tel: 0534 910 97 43
Tapu İptal ve Tescili Cevap Dilekçesi -2-
ADANA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
DAVALI:
DAVALI KURUM:
VEKİLİ:
DAVACILAR:
VEKİLİ:
KONU: Dava dilekçesine karşı cevaplarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALARIMIZ
Dava konusu olan Adana ili Seyhan İlçesi Yeşiloba Mah. 95 ada 4 parselde taşınmaz 02.05.1996 tarihinde kadastro çalışmalarında müvekkil davalı kurum adına tespit ve tescil edilmiştir.
1-) Davada zamanaşımı söz konusudur. Dava konusu taşınmaz Ekte sunacağımız tapu kaydından da anlaşılacağı üzere, 02.05.1996 yılında yani yaklaşık 20 yıl önce müvekkil adına tespit ve tescil edilmiştir. Dolayısıyla davacının davası ve talebi zaman aşımına uğramıştır. Bu nedenle açıkça ZAMANAŞIMI itirazında bulunuyoruz. Zamanaşımı itirazımız nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz.
2-) Davacı tarafın dayandığı zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil iddiası yersiz ve hukuki dayanaktan yoksundur. Davacılar vekilinin dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın müvekkillerinin murisi tarafından 40-50 yıl zilyetliğinde bulundurduğunu, daha sonra davacılar tarafından 20-25 yıldır kendi malvarlığı gibi kullandığını beyan etmiştir. Tapu kayıtlarından da anlaşılacağı üzere yaklaşık 32 yıldır dava konusu, davalı kurum adına tescil edilmiştir. Dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere davacılar, müvekkil kuruma ait taşınmazdan 30 yıldan fazladır herhangi bir ücret ödemeden faydalanmaktadır. Tapulu bir taşınmazın hiçbir şekilde zilyetliğe dayalı olarak kazanılamayacağı açıktır.
3-) Davacının iddiaları soyut ve gerçeklerden uzaktır. 02.05.1996 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu yer müvekkil kurum adına tescil ediliyor. Davalı kurumun, dava konusu taşınmaza malik olduğu tapu kayıtlarından bellidir. Bu nedenle davacının ihtiyati tedbir talebi hukuka ve gerçeğe aykırıdır. Bu sebeple kanunun davacının bu haksız ve kötü niyetli çıkar elde etme amacını koruması açık bir hakkaniyetsizlik yaratacak olup korunmamalıdır. Hakim bu tür durumlarda objektif olarak belge ve delilleri resen inceleme ve takdir hakkını kullanmalıdır. Davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesi ve taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulması müvekkil davalı kurumu zor durumda bırakmıştır ve telafisi imkansız zarara uğratacaktır.
Davalı kurum adına taşınmazın tescili yasal, geçerli ve hukuka uygun olduğu açıkça görülmektedir. Davacılar dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın, 19.09.2020 tarihinde davalı kurum adına tescil edildiğini iddia etmiş, buna dair herhangi bir evrak veya tapu kaydı sunmamıştır. Davacının talebi yersizdir ve kanunsuzdur. Buna rağmen, müvekkil kuruma ait taşınmazın üzerine ihtiyati tedbir konulmuş olması müvekkil kurumun mağduriyetine ve zararına sebebiyet verecektir.
Bu nedenle davacı tarafın talebiyle konulan İHTİYATİ TEDBİR kararının kaldırılması gerekmektedir.
Davacı taraf dilekçesinde, dava konusu alanın kendi zilyetliğinde olduğunun delili olarak, dava konusu taşınmazı kendi araçları için OTOPARK olarak kullandığını belirtmiştir. Oysa ki; bahsi geçen alanın küçük bir kısmı davalı kurum tarafından duvar örülerek halkın kullanımına bırakmıştır. Hal böyleyken müvekkilimin bu tavrının davacı tarafça kendi lehinde delil olarak kullanılmaya çalışılmasını kesinlikle kabul etmiyoruz. Ayrıca dava konusu taşınmazın tapusunun müvekkil kurumun adına olduğu kesindir.
Ayrıca dava konusu müvekkil kurum adına tapulu olan taşınmazı, hiçbir bedel ödemeden kullandığını belirten davacılar adına ayrıca ecri misil talebimiz olacaktır.
Ayrıca 1996 tarihinde yapılan Kadastro çalışmaları sırasında davacılar adına tescili yapılan ada parsel komşu arazinin tapusu yapılmıştır. Dava konusu taşınmazı bilen ve kendisi de tapusunu alan davacı tarafın, müvekkile ait olan 95 ada 4 parsel taşınmazın icralık olması ve icra müdürlüğü tarafından yapılan kıymet takdiri sonucunda, değerinin yüz binleri aşması sonucunda davayı açması, bu taşınmazın kendilerine ait olduğunu iddia etmesi, müvekkil adına yapılan tescilden yeni haberdar olduklarının iddiası, hem hayatın olağan akışına aykırıdır, hem de davacı tarafın zamanaşımı hususunu aşma çabasının da göstergesidir.
Yukarıdaki açıklamalarımız nedeniyle öncelikle İHTİYATİ TEDBİR KARARININ KALDIRILMASINI ve davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz.
HUKUKİ NEDENLER: TMK, KADASTRO KANUNU, HMK, ve diğer mevzuat.,
DELİLLER: Tapu kayıtları, Kadastro tespit tutanakları, tanık, keşif, bilirkişi incelemesi, mahalli bilirkişi, yemin ve karşı tarafın delillerine göre delil bildirme hakkımız saklı kalmak kaydıyla diğer deliller.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarda açıklanan ve resen dikkate alınacak nedenlerle,
- Ekli vekaletname uyarınca davalı kurum vekili olarak davaya kabulüme,
2) Öncelikle dava konusu gayrimenkulün kaydı üzerine konulan İHTİYATİ TEDBİR kararının kaldırılmasına,
3) Açıkça zamanaşımı itirazında bulunmamız nedeniyle davacının davasının zamanaşımı nedeniyle reddine;
4) Davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine,
5) Sair açıklama ve tüm yasal haklarımızın saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz.
Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası cevap dilekçesi 3
ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO :
CEVAP VEREN DAVALI :
VEKİLİ :
DAVACILAR :
VEKİLİ :
KONU :
AÇIKLAMALAR :
1-) Davacı taraflarca, mahkemenizin yukarıda belirtilen esasında kayıtlı dava dosyası ile hakkımızda açılmış bulunan “Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil” davasına karşı yasal süresi içinde sunduğumuz cevaplarımız, aşağıdaki gibidir:
2-) Muris ….., müvekkilimiz…. annesidir. Muris …dilekçemiz ekinde (EK-1) mahkemenize sunulan ölüm belgesinden de görüleceği üzere 26/03/2021 tarihinde müvekkilimin evinde ikamet ettiği esnada vefat etmiştir.
3-) Dava dilekçesinde iddia edildiği gibi müvekkilimin sadece son bir yıl annesinin bakımını üstlendiği hususu gerçeğe aykırıdır. Müvekkilimin annesi ….. yaşlılığı sebebi ile bir çok rahatsızlığı bulunmaktaydı.
4-) Müvekkilim, 2012 yılında yatalak olan annesini ve Uşak Can Diyaliz Merkezinde tedavi görmekte olan babasını daha önce köyde ikamet ettikleri evinden alarak kendi evine götürmüş, anne ve babası vefat edene kadar bizzat kendisi tüm bakımı ile ilgilenmiştir. Müvekkilin babası …. 2016 yılında vefat etmiştir. Dilekçemiz ekinde sunmuş olduğumuz ölüm belgesinden de görüleceği üzere (EK-5) …, müvekkilimizin daha önce ikamet ettiği ….. adresinde vefat etmiştir. Bu hususta müvekkilimizin babasına bizzat kendisinin bakmış olduğunu doğrulamaktadır.
5-) Müvekkilin babası, vefat etmeden önce yaşlılığı sebebi ile tarım işlerini artık yapamadığından adına kayıtlı olan 40 dönüm tarlasını icara vermiştir. Ayrıca muris , vefat tarihine kadar emekli maaşını bizzat kendisi kullanmış, maaşından müvekkilime herhangi bir ödeme yapmamıştır. Muris vefatı üzerine tarla mirasçılar arasında paylaştırılmış, mirasçı erkekler onar dönüm, mirasçı kadınlar ise beşer dönüm tarla almıştır. Bu tarihten itibaren söz konusu tarlayı davacı Habip ve İsmail ekip biçmiştir.
6-) Dava dilekçesinde belirtildiğinin aksine müvekkilin eşinin borcu yoktur. Mahkemenizce bu hususta araştırma yapılmasını uyap sisteminden müvekkilin eşi hakkında açılmış bir icra takibi olup olmadığının tespit edilmesini talep etmekteyiz.
Müvekkilim, 2018 yılında bir trafik kazası sonucunda genç yaşındaki eşini kaybetmiştir. Eşinin vefatının ardından büyük bir üzüntü yaşayan müvekkilim matemini yaşadığı dönemde müvekkilimin abisi olan davacı ….., annesi ….’ı evine götürmüş, ancak bir ay dahi annesine bakamamış, yatalak ve bakıma muhtaç olan annesini köydeki eve TEK BAŞINA bırakıp gitmiştir. Müvekkilim yaşadığı onca sıkıntı ve üzüntüye rağmen gidip annesi köyden alarak evine geri götürmüştür. Bu durumlar müvekkilin akrabalarınca ve yakın komşularınca dahi bilinmektedir.
7-) Ayrıca belirtmek gerekir ki, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya bir emekte olabileceği kabul edilmelidir. Esasen muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin
mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade ile murisin iradesi önem taşır. Dava konusu olayda miras bırakanın geçirdiği felçten sonra çok sıkıntılı bir dönem yaşadığı, murisle bu süreçte müvekkilin ilgilendiği, altının temizliğini bile yaptığı, davacıların anneleri ile ilgilenmediği, müvekkilin eşinin vefatı sonrası yaşadığı sıkıntılı dönemde dahi davacıların annelerine bakamayıp götürüp köye terk etmeleri hususları birlikte değerlendirildiğinde murisin yapmış olduğu devirde gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı ve bu amaçla taşınmaz devirinin gerçekleşmediği aşikardır.
😎 Müvekkilim yıllarca hem annesine hem babasına bakmış ve bundan herhangi bir maddi menfaat beklememiştir. Yaşanan zorluklara rağmen evlatlık görevini olması gerektiği gibi yerine getiren müvekkilin aksine davacılar anneleri ile ilgilenmemiştir. Bu hususlar göz önüne alındığında yapılan satış işleminin diğer mirasçılardan mal kaçırmak olmadığı, kendisine ve eşine iyi bakımından dolayı murisin iradesi doğrultusunda yapılan devir işlemi olduğu aşikardır. Murisin kendisine ve eşine elindeki en iyi imkanlarla bakmış olan evladına duyduğu minnet hayatın olağan akışına uygundur. Miras bırakanın gerçek iradesi tayin edilirken bu minnet göz ardı edilemez. Satış işleminin müvekkilim ve annesi arasında kurulmuş vefa ilişkisi sonucunda belirli bir bedelle gerçekleştiği ve diğer mirasçılardan mal kaçırma amacı taşımadığı kabul edilmelidir.
9-) Yukarıda açıklanan nedenlerle, müvekkilimize karşı açılan işbu davanın reddine karar verilmek gerekir kanaatindeyiz.
HUKUKİ NEDENLER : TMK, BK, HMK ve ilgili yasal mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER : 1- Tapu Kayıtları
2- Banka Kayıtları
3- Nüfus Kayıtları
4- Hastane Kayıtları
5- ESD Araştırması
6- Tanık Anlatımları
7- Ölüm Belgesi
8- Vesayet kararı
9- Keşif ve Bilirkişi İncelemesi
10- Yargıtay Kararları
11- Davalının eşinin borcu olup olmadığına ilişkin araştırma
12- Yasal her türlü delil.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklamaya çalıştığımız ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle, müvekkilimize karşı açılmış bulunan işbu davanın reddine, ilgili taşınmazlara konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması ile mahkeme masraflarının ve avukatlık ücretinin davacı karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini, vekaleten talep ederiz.
EK:
Onaylı Vekaletname Sureti
DAVALI VEKİLİ