Şufa (Önalım) Temyiz Dilekçesi

YARGITAY HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

SUNULMAK ÜZERE

ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

MÜRAFAA İSTEMLİDİR

TEMYİZ EDEN(DAVALI).:

VEKİLLERİ:

ALEYHİNE TEMYİZ OLUNAN (DAVACI):

VEKİLİ:

DAVA:  TAPU İPTAL VE TESCİL(ÖNALIM HAKKINDAN KAYNAKLANAN)

TEMYİZ KONUSU: Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliği’nin, 14 gün ve 15 esas, 16 karar sayılı hükmünün müvekkilim lehine : USUL VE ESASTAN BOZULMASINA, karar verilmesi istemi hk.

TEBELLÜĞ TARİHİ:

TEMYİZ TARİHİ:

AÇIKLAMA:

Adana Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı dosyası üzerinden; ‘’ÖNALIM HAKKINDAN KAYNAKLANAN TAPU İPTAL VE TESCİL DAVASINDA , DAVANIN KABULÜNE ’’ dair verilen kararın hüküm gerekçesinde davaya konu parselde fiili taksimin olmadığından bahisle davanın kabulüne dair hüküm tesis etmiştir. Yerel mahkemenin kararı her yönü ile usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz talebinde bulunma zarureti hasıl olmuştur.

TEMYİZ SEBEPLERİ:

A) BİLİRKİŞİ RAPORU YÖNÜNDEN:

Yukarıda esas numarası yazılı dosyada mevcut 11 ve 12 tarihli bilirkişi raporları ve dosya incelendiğinde;

1- Davaya konu Adana köyünde kain 14 parsel taşınmazın, tüm hissedarlar tarafından fiili taksiminin mevcut olduğu görülecektir.

2- Krokide 1 no’lu yerde gösterilen yer davacı Ahmet tarafından etrafı duvar örülmek suretiyle ve içinde yine krokide (A) harfiyle gösterilen betonarme yapı içerisinde bulunacak şekilde TIR ve kamyon garajı olarak kullanılmaktadır.

3- Dosyada mevcut Yargıtay içtihatlarına göre de ‘’Uzun bir süre kendi payına isabet eden yeri fiili taksime dayalı olarak kullanan ve bu konuda uyuşmazlık çıkarmayan davacının, önalım hakkını kullanmakta iyi niyetli olmadığının kabulü gerekir’’ diye belirtilmiştir. 

4- Davacının kullanmış olduğu yerin fiilen taksim edilmiş olduğu ve uzun yıllar çekişmesiz olarak kullanıldığı, diğer hissedarların da paylarının zeminde fiilen taksim edilmiş olması ve tüm hissedarların paylarını dilediği şekilde nizasız kullandığı dikkate alındığında; davacının iyi niyetli olmadığından dolayı söz konusu davanın reddi gerekmektedir.

5- Davanın esasını teşkil eden bilirkişi raporunda (4) numara ile gösterilen kısmın daha önce şimdiki mirasçılarının kök murisleri olan Mehmet tarafından kullanılmakta iken ölümü sebebiyle mirasçılarının söz konusu yeri temellük ettikleri, adlarına intikal ettirdikleri ve halen müştereken malik oldukları ve murisin ölümünden itibaren bu güne kadar aynı yeri bilfiil kullana geldikleri miras payları toplamı ile kullandıkları yerin mesahasının bilirkişi raporunda belirtildiği üzere aynı miktarda olduğu, anılan yerin bilfiil kendileri tarafından kullanıldığı gibi kendilerine de miras terekesi için mümessil tayin ettikleri getirtilen dosyadan anlaşılmaktadır.  Ayrıca zikri geçen yerin halen tarla vasfında olup buğday ekili bulunduğu, bu bölümdeki hissedarların taşınmazın bir başka yerine el atmadıkları gibi bir hak iddia etmedikleri bilirkişi raporu ile sabittir. Ayrıca taşınmaz üzerinde bina vasfında inşaatlar yapılmış olup müstakilen kendilerine elektrik ve su verilmiş ve belediye imkanlarından istifade ettirilmişlerdir. Bütün hissedarlar fiili taksimi kabul etmişlerdir. Bunun böyle olduğu kendilerinin şufa davası açmamalarından bellidir. Davacı tarafın iddiasının aksine, söz konusu taşınmaz anayola cepheli olarak 6 parçaya bölünmüş olup ortaklar arasında eskiden beri nizasız fasılasız olarak tapudaki hisse payları ile orantılı olarak kullanılmış olmakla davacının böyle bir şufa davası açamayacağı ortadadır.

6- Kaldı ki; bizzat davacı yine aynı mahkemede daha önce görülen dosyaya verdiği cevapta şufanın işbu parselde dinlenemeyeceğini ve fiili taksimin varlığını bizzat kendisi ileri sürmüş ve bunu savunmuştur. Hal böyle iken bu sefer kendisinin şufa davası açması usul ve yasaya aykırıdır.

7- Tapu kayıtları incelendiğinde 2000 yılından bugüne kadar işbu parselde bir çok alım satım olduğu halde hissedarlar arasında şufa cereyan etmemiştir. Çünkü herkes kendi hissesini kullanmakta ve taşınmaz üzerinde fiili ifraz bulunmaktadır. Bilirkişi raporu da bunu teyit ettiği gibi, her hissedar tapuda belirtilmiş olan hissesini de bilfiil kullanmaktadır.

8- Ayrıca müvekkilimiz söz konusu hisseyi satın alırken taşınmaz üzerinde ve yeri belirtilmiş etrafı çevrilmiş müstakil bir yeri satın aldığından hareketle bu parselde şufa hakkının kullanılacağını aklına bile getirmemiştir. Çünkü zeminde bağımsız bir yer satın almıştır. Ayrıca davacı da kendi hissesi üzerinde kamyon garajı yapmış olup etrafını da duvarla çevirmiştir. Bu düşünceden satın aldığı taşınmazdaki hissenin tapudaki değerini vergisini az ödemek için çok düşük tutmuştur. Çünkü satış bedeli o zamanki alım gücüne göre çok yüksek olup parayı temin etmede de çok zorlanmış bunun için altın satmış ve bankadan faizli kredi çekme yoluna gitmiştir.

9- Dinlettiğimiz tanıklarımız dahi söz konusu satın alınan bağımsız yerin bu gün en azından 100.000 TL edebileceğini, bilirkişiler dahi mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi tetkikatı neticesi düzenledikleri raporda belirlenen yerin bilfiil taşınmaz üzerinde bölünmüş ve bağımsız bir yer olduğunu (15 tarihli) ve inşaat bilirkişi, Zirai bilirkişi ile Mülk bilirkişisi müştereken verdikleri bilirkişi raporunun sonuç bölümünde Adana köyü 12 parsel sayılı taşınmazda, aşağıda belirtilen kısımları fiili taksimin mevcut olduğu beyan edilmiş olmasına rağmen taşınmaz üzerinde fiili taksim olmadığından bahisle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

10- Yine aynı bilirkişi raporuna göre bilirkişiler müvekkilimin satın aldığı yerin de o tarih itibari ile bilirkişi raporu sahife no.6 da beyan edildiği üzere değerinin 100.000 TL edebileceğini beyan etmiş oldukları halde mahkemece bu yön üzerinde hiç durulmamış ve tapudaki değer esas alınarak karar verilmesi kamu vicdanını rahatsız eder nitelik arz etmektedir. Tapuda müvekkilimin düşük harç ve masraf ile vergiyi az ödemek amacına yönelik olarak düşük bir bedel göstereceği yerde gerçek bedeli göstermiş olsaydı davacı zaten bu davayı açmayacaktı. Her ne kadar karar gerekçesinde davalının satış sözleşmesinin tarafı olup gerek bedelde ve gerek işlemde kendi muvazaasına dayanamaz denilmekte ise de böyle bir kararın verilmesi kamu vicdanını zedeler mahiyettedir. Kaldı ki Mahkeme işbu kararı vicdani kanaatini kullanarak vermediği kanısındayız. 

11- Yine bilirkişi raporunda, davalı müvekkil Ahmet Tapudaki Miktarda Arsa Değerinin 491.746,50-TL olduğu görülmektedir. Müvekkilim tarafından kullanılan inşaat ve ağaç değeri ise 35.150,10-TL’dir. Toplamda müvekkilimin satın almış olduğu davaya konu hissesinin değeri 526.896,60-TL’dir. Müvekkilimiz burayı 380.000-TL bedelle satın almıştır. Aradan belli bir zaman geçmesi ve bitişik parselin kamulaştırılması sebebiyle, taşınmazı yola bitişik konuma dönüşmüş ve bu şekilde değer kazanmıştır.

Daha önceki verdiğimiz yazılı beyanlar ışığında ve ayrıca keşif esnasında dinlenen tanık beyanlarına ve tanık beyanını doğrular nitelikte olan ve daha önce sunulan Garanti Bankası Kredi Bilgilerine göre müvekkilim elden ödemiş olduğu satım bedeli haricinde 70.000$ kredi çekmiş ve satım bedelini bu şekilde tamamladığı bir vakıadır. Ortada fiili bir taksim olmasaydı zaten müvekkilim böyle bir yeri satın almaz ve bu derecede bedelini ödemek için müzayaka altına girmezdi.

Hal böyle iken; yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerden ötürü yerel mahkemece davaya konu taşınmazda fiili taksim olmadığını iddia etmek; yapılan keşfe, bilirkişi raporlarına, mahallinde dinlenen tanık anlatımlarına ibraz ettiğimiz taşınmaz ile ilgili fotoğraflara ve halen taşınmaz içindeki kullanıma terstir. Bu bakımdan davanın reddine karar verilecek yerde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

B) TANIK BEYANLARI YÖNÜNDEN:

1-) 12 tarihli oturumda dinlenen tanık Arda beyanında ‘’davaya konu hissenin davalı müvekkilimden önceki maliki annesi olduğunu , bu hissenin tüm satış işlemleriyle kendisinin ilgilendiğini ve hisseyi peşin olmak üzere toplam 5 bedelle davalıya sattığını’’ ifade etmiştir.

Beyanının devamında ise ; davaya konu hisseyi 7 yıldır kendilerinin kullandığını bu süre içerisinde hiç bir hissedarla herhangi bir anlaşmazlık ve nizanın çıkmadığını, tüm hissedarların yerinin belli olup uzun yıllardır taşınmazın fiilen taksim edildiğini, satılan davaya konu hissenin etrafının duvar örülmek suretiyle satıldığını ve davacının  hissesinin de uzun yıllar etrafı duvar örülmek suretiyle çevrildiğini belirtmiştir.

2-) 18 tarihli keşif icrasında dinlenen tanık beyanları incelendiğinde ise; davaya konu hissenin davalı müvekkilim tarafından 5 bedelle satın alındığı ve taşınmazın tüm hissedarlarca fiilen bölünmüş şekilde yıllardır kullanıldığı aşikardır. Tüm bu açıklamalarımız karşısında Yargıtay’ın Yerleşik İçtihatları ve Şufa davasının yasal unsurları dikkate alındığında; davacının şufa hakkını kullanabilmesi için yeterli şartların oluşmadığı ve davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya ve hakkaniyete aykırıdır.

C) USUL YÖNÜNDEN:

Yukarıda esas ve karar numarası yazılı dosyanın 20 tarihli celsenin ara kararında, ‘’davacıya davalı ile satıcı arasında yapılan satım akdinde kararlaştırılan bedel ve bu satım sebebiyle tapuda ödenen harç ve masraflar toplamını yatırması için’’ süre verilmiştir.

Yerel mahkeme bu kararında usul hükümlerini yok sayarak hareket etmiştir. Ara kararında ‘’Taraflar lehine herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmemek kaydıyla ‘’satım bedeli, harç ve masrafların yatırılmasına ilişkin hiçbir ibare kullanılmamaktadır.

Bu durum kanaatimizce, davacı taraf yönünden İhsası Rey hükmündedir ve usul hukukuna aykırıdır.

D) DAVANIN ESASI TAPU KAYITLARI VE DİĞER DELİLLER YÖNÜNDEN:

Davaya konu hissenin geriye dönük tapu kayıtlarına bakıldığında ;

1- 28.05.2007 tarihinde ………… mirasçıları olarak …………. ve …………… intikal etmiştir.

2 -29.05.2007 tarihinde bu şahıslar aynı hisseyi …………….‘a satmıştır.

3 -………………….. 30.05.2007 tarihinde ………………. isimli şahsa satmış ; bu şahıs da 20.05.2009 tarihinde …………….. isimli şahsa satmıştır.

4 -Davalı müvekkilim ise payını 30.12.2011 tarihinde ……………….. adlı şahıstan satın almıştır.

Davacının da bu süreler içerisinde ve uzun yıllar taşınmazın hissedarı olduğu düşünüldüğünde, diğer şahıslara söz konusu davayı açmayıp müvekkil aleyhine söz konusu davayı açması iyi niyetli olmadığını göstermektedir. Bizzat kendisinin anılan taşınmazda fiili taksimi ısrarlı bir şekilde dile getirdiği 1994 yılında açılan şufa davasında dile getirdiği düşünüldüğünde yerel mahkemece verilen kararın yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmadan verildiğini göstermektedir. Yukarıda açıkladığımız sebepler ile dosyanın tetkiki neticesi bulunabilecek daha başkaca usul ve yasaya aykırı sebeplerden dolayı kararın bozulması için işbu talep zorunlu olmuştur.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve Yüksek Mahkemenizin de resen tespit buyuracağı sair sebepler karşısında :  

1-) ÖNCELİKLE MÜRAFAA TALEBİMİZİN KABULÜ İLE DURUŞMA GÜNÜ TAYİNİNE,

2-) HAKLI OLAN TEMYİZ TALEBİMİZİN KABULÜNE,

3-) DOSYA KAPSAMINA, TOPLANAN  DELİLLERE, MEVCUT HUKUKİ DURUMA AYKIRI OLARAK VERİLMİŞ VE DOSYANIN İNCELEMESİ NETİCESİ BULUNABİLECEK DAHA BAŞKACA USUL VE YASAYA AYKIRI SEBEPLERDEN DOLAYI YEREL MAHKEMENİN VERMİŞ OLDUĞU KARARIN BOZULMASINA KARAR VERİLMESİNİ SAYGI İLE VEKALETEN ARZ VE TALEP EDERİZ.

Temyiz Eden Davalı

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir