Satış Vaadinde Davacı Davayı Geç Açmakla Zararın Artmasına Neden Olur Mu?

Satış Vaadine Dayalı Tapu Tescil Davasının Geç Açılması Nedeniyle Ortaya Çıkan Zarar

 💡 Alacaklının zararını kararlaştırılan ifa tarihinde açacağı dava ile istemesi gerekir. Teslim tarihinde dava açmak için ilave edilecek makul süre ile bulunacak tarihteki emsal bağımsız bölüm rayiç değerinin zarar bedelini oluşturduğu kabul edilmelidir.

Satış Vaadine Dayalı Tapu Tescil Davasının Geç Açılması Nedeniyle Ortaya Çıkan Zarar

Yargıtay Kararı

 💡 “Dava, 20.12.1994 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı emsal nitelikteki bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek ise ifa ile sonuçlanmayan sözleşme bedelinin tahsili istemlerine ilişkindir. 

Davalı sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığından davacının ancak makul düzeyde tazminat isteyebileceğini savunmuştur. 

Mahkemece, mülkiyet aktarımına ilişkin davacı istemi reddedilmiş, satışa konu bağımsız bölüme emsal teşkil edebilecek dava tarihindeki rayice 65.000 YTLin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hükmü davalı temyiz etmiştir

Yanlar arasında biçimine uygun düzenlenen 20.12.1994 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde satışa konu bağımsız bölümün 31.12.1995 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmıştır. BK m. 101 hükmünce taraflar borcun ifa edileceği günü ittifak ederek tayin etmişse, mücerret bu günün dolması ile borçlu temerrüde düşmüş olur. Alacaklının bundan sonra BK m. 106 hükmündeki seçeneklerden birini kullanması gerekir

Somut uyuşmazlıkta, dava borçlunun 31.12.1995 tarihinde direngen hale gelmesine rağmen uzunca bir süre geçtikten sonra 8.3.2004 tarihinde açılmıştır. Görülüyor ki davacı davayı geç açmakla borçlunun zararının artmasına neden olmuştur. Alacaklı kendi kusurunun sonuçlarından yararlanamayacağından (BK 98/son, 44) isteyebileceği zarar ve ziyan ittifakla kararlaştırılan teslim tarihi olan 31.12.1995 gününe dava açması için gereken makul sürenin ilavesi sonunda bulunacak tarihteki emsal bağımsız bölümün rayiç değeridir. O yüzden bilirkişilerden yapılan açıklamalar doğrultusunda ek rapor alınmalı, sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Değinilen yönün gözetilmemesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.” (14. HD. 18.10.2007-10555/12136)

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir