Satış Vaadi Şerhinden Sonraki 5 Yıl İçerisinde Taşınmaza Haciz Koyulabilir Mi?

Satış Vaadi Şerhinden Sonraki 5 Yıl İçerisinde Taşınmaza Haciz Koyulması

Öncelikle başlıktaki sorunun cevabını verelim: Şerhten sonra konulan haciz sonuç doğurmaz. Hukuka aykırı bir şekilde böyle bir haciz söz konusu ise ferağa icbar davası açılır, ardından ise haciz şikayet yolu ile kaldırılır.

Yargıtay Kararı

 💡 “Şikayete konu taşınmazın tapudaki satış vaadi şerhinin 15.8.2002 tarih 5252 yevmiye numara ile tapu kaydına işlendiği, haczin ise 13.2.2004 tarihinde konduğu görülmektedir. Kişisel hak mahiyetinde olan satış vaadine dayalı hak, tapu kaydına işlenmekle, ayni etkinlik ve aleniyet kazanmıştır. Bu hak, TMK 1009 ve Tapu Kanunun m. 26 uyarınca 5 yıl süre ile üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir

Beş yıl geçmeden satış gerçekleştiğinde, satış vaadi şerhinden sonra konulan haciz sonuç doğurmaz. Sonuç doğurmayan bu işleme karşı İİK m. 16/2. hükmüne göre her zaman şikayet olunabilir. 

Somut olayda, satış vaadi tarihinden itibaren beş yıl geçmeden satış vaadi verilen, üçüncü kişiye ferağa icbar davası açabileceğinden bu sürenin sonu beklenmeden eksik inceleme ile tapuda kayıt olmadığından bahisle şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.” (12. HD, 26.3.20073346/5646)


Yargıtay Kararı

 💡 Yargıtay 12. HD. 25.11.2010-14800/27687 s. ilamı ile; (...Şikayetçi üçüncü kişi takip dosyasında borçlu adına kayıtlı iken 28.11.2007 tarihinde tapu kaydı üzerine haciz konulan taşınmazı, 5.1.2007 tarihinde borçludan noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile satın aldıklarını ve 9.1.2007 tarihinde de bu durumun tapu kaydına şerh edildiğini, daha sonra 11.1.2008 tarihinde de Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali ve tescili davasını açtıklarını, davanın kabul edildiğini ve kararın 21.5.2008 tarihinde kesinleştiğini, TMK 1009. maddesi ve Tapu Kanununun 26/6. maddesi gereğince haczin kaldırılmasını talep etmiş; mahkemece, müştekinin Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde haciz şerhi işlenmiş tapu kayıtlarını en g25.3.2008 tarihli duruşmada öğrenmiş olması gerektiğinden bahisle, süresinde olmadığı ve taşınmazın haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olduğundan bahisle şikayetin reddine karar verilmiştir. 

Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi tapu kütüğüne şerh edilmiş olsa dahi, bu kişi adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe mülkiyetin intikalini sağlamaz. Tapu Kanunu m. 26 uyarınca sicile şerh verilen satış vaadi sözleşmesi 5 yıl süre ile 3. kişilere karşı ileri sürülebilir. Haczin kaldırılması için, anılan süre içerisinde tescil davası açılması ve 3. kişi adına taşınmazın tescil işleminin tamamlanması zorunludur. 

Somut olayda, tescil davasının 11.1.2008 tarihinde açıldığı, taşınmazın 3. kişi adına tesciline karar verildiği ve bu kararın 21.5.2008 tarihinde kesinleşti görülmektedir. Bu durumda 3. kişinin şikayetinin Tapu Kanunun m. 26/6 uyarinca 5 yılk süreye bağlı olduğu gözetilmeden ve açıklanan yasal koşullar oluştuğundan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istemin reddi isabetsizdir..) gerekçesiyle bozulup

Dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkeme önceki kararında direnmiştir

HGK: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle tapuya şerh edilmiş satış vaadi alacaklısı olan şikayet eden 3. kişinin İİK m. 16/2 uyarinca süresiz şikayet hakkının bulunduğunun anlaşılmasına göre HGKca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnme verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (HGK 11.4.201212/130292)

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir