Kadastroya İtiraz ile Hatalı İfraz Haritasının Düzeltilmesi Talepleri Birbirinden Farklıdır

Kadastroya itiraz davasıyla, hatalı ifraz haritasının düzeltilmesi davası farklı davalardır. İfraz sonrası haritanın yanlış olduğunu düşünüyorsanız hatalı ifraz haritasının düzeltilmesi için sınırların düzeltilmesi davası açmanız gerekir. Ancak bu yolu tercih etmek yerine kadastro kararına itiraz ederseniz davanız aşağıdaki emsal olayda olduğu gibi reddedilir.

Yargıtay Kararı

“3402 s. KK 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında davalıların murisi … adına kayıtlı eski 502 parsel s. 5.520.00 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz 135 ada, 55 parsel numarasıyla önce 4.081.43 m2, bilahare itiraz üzerine komisyon kararı ile 6.163.44 m2 olarak tespit edilmiştir.

Davacılar ve arkadaşları, adlarına paylı olarak kayıtlı eski 501 parsel sayılı 2140 m2 yüzölçümündeki taşınmazın 135 ada, 111 parsel numarasıyla önce 4.273,65 m2, itiraz üzerine komisyon kararı ile 2.041,89 m2 olarak tespit edildiğini, ancak taşınmazların arasındaki sınırın yanlış belirlendiğini öne sürerek zeminde bulunan ve halen fiili olarak kullanılan sınıra göre tescil istemiyle dava açmışlardır.

Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne; çekişmeli taşınmazların uygulama tespitlerinin iptaline, fen bilirkişisi tarafından düzenlenen 27.1.2015 tarihli harita ve rapor esas alınarak 135 ada, 55 parsel sayılı taşınmazın 4.027,66 m2, 135 ada 111 parsel sayılı taşınmazın ise 4.177.67 m2 yüzölçümüyle tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece çekişmeli taşınmazın tesis kadastrosu tespitinin kesinleşmesinden sonra ikiye ifraz edildiği, ancak oluşturulan ifraz krokisinin, ifrazın amacıyla ve fiili kullanımla örtüşmediği, uygulama komisyonu kararında da amaçla ve fiili kullanımla örtüşmeyen ifraz krokisinin dikkate alındığı gerekçe gösterilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmemektedir.

Eski ilan süresi içerisinde komisyona karşı iptal davası açılmıştır.

Davacı ve davalıya ait taşınmazlar evveliyatında bir bütün iken 7.660.00 m2 yüzölçümüyle dava dışı … adına tarla ve çalılık niteliğiyle 1953 yılında tespit ve tescil edildiği, malikinin talebi üzerine 1956 yılında ikiye ifraz edilerek 501 ve 502 parsel numaralarıyla yine maliki adına tapu kayıtlarının oluşturulduğu, bilahare aynı yıl 502 parsel sayılı 5.520.00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davalıların murisi A’ya, 501 parsel sayılı 2.140.00 m2 yüzölçümündeki taşınmazın da 1966 yılında davacıların murisi B’ye kayıtla satıldığı ve onun ölümüyle de davacılar ve müşterekleri adına intikal gördüğü, ancak zeminde ifraz sırasında düzenlenen sınırlardan farklı olarak kullanıldığı, uygulama kadastrosunda önce fiili duruma göre sınırların belirlendiği, … mirasçılarının itirazı üzerine komisyonca itiraz kabul edilerek ifraz haritası sonucu oluşan ve kadastro paftasına aktarılan sınırın esas alındığı ve askı ilan süresi içinde komisyon kararına karşı eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Fiili kullanım sınırlarına mı, ifraz sonucu oluşan çapa mı itibar edilmeli?

Davacı taraf, fiili kullanım sınırlarına değer verilmesi gerektiğini öne sürmekte, davalı taraf ise ifraz sonucu oluşan çapa göre sınırların belirlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Diğer bir anlatımla, çözümlenmesi gereken sorun taşınmazların ilk maliki tarafından yapılan ifraz sonucu oluşturulan sınıra mı, yoksa fiili kullanıma mı değer verileceği noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği gibi uygulama kadastrosu sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataların gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik sebeplerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla yapılır. Mülkiyete dair herhangi bir değişiklik yapılmaz. Kadastro Mahkemelerince de yenileme kadastro çalışmalarına dair ihtilaflarda mülkiyete dair iddialar dinlenemez.

Kadastroya itiraz davasıyla, hatalı ifraz haritasının düzeltilmesi davası farklı davalardır. Bu iki dava türü somut olayda birbirine karıştırılmıştır. Kadastroya itiraz şeklinde açılan bir davada hatalı ifraz haritasının düzeltilmesi istenemez.

Somut olaya gelince; ilk malikin talebi üzerine Kadastro Müdürlüğünce oluşturulan sınır ve yüzölçümlerine göre taşınmazların çap kayıtlarının oluşturulduğu, ve dosyanın taraflarına kayıtla satıldığına göre, uygulama kadastrosu komisyonu tarafından ifraz haritası sonucu oluşan ve kadastro paftasına aktarılan sınıra göre taşınmazların yüzölçümünün belirlenmesine dair kararın yerinde olduğu, davanın uygulama kadastrosuna itiraz davası olduğu gözetildiğinde, mülkiyet aktarımına neden olacak şekilde karar verilemeyeceği, davacıların iddiasının kadastro tespitinden sonra oluşan ifraz haritasının hatalı olduğu, diğer bir anlatımla mülkiyet talebine dair bulunduğuna göre 3402 s. KK m. 12/3. de öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı kalmaksızın genel mahkemelerde her zaman dava açabilecekleri, hal böyle olunca; mahkemece uygulama kadastrosuna itiraz davasının reddine, çekişmeli taşınmazların komisyon tutanağında belirlenen sınır ve yüzölçümleriyle tapuya tescillerine karar verilmesi gerekirken, davanın nitelendirilmesinde ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalıların temyiz itirazlarının bu sebeple kabulüyle, hükmün bozulmasına.” (16. Hukuk Dairesi 2.2.2016-11249/510)

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir