Kadastro Tapu İptal ve Tescil Davasına Cevap Dilekçesi

ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO :

CEVAP VEREN DAVALILAR:

VEKİLİ:

DAVACILAR:

VEKİLİ:

KONU: Dava dilekçesine karşı cevaplarımız ve davanın reddi talebimiz sunumudur.

AÇIKLAMALAR : Yukarıda esas numarası yazılı dosya kapsamında, müvekkillerim aleyhine açılmış olan, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu tapu iptali ve tescili davasının reddi gerekmektedir. Şöyle ki;

1- Davacı yanın, aleyhimize olan beyanlarını, kesinlikle kabul etmiyoruz; iddia edildiği gibi somut olayda haksız bir tescil bulunmamaktadır. Davacıların murisi ile müvekkillerimin murisi kardeş olup; iş bu davanın tarafları arasında kök murisin malları bakımından uyuşmazlık olduğu öne sürülmektedir.

Davaya konu taşınmazlar üzerinde yapılan kadastro işlemlerinde ve müvekkillerimin murislerinden intikal eden taşınmazların geçişinde herhangi bir hukuka aykırılık yoktur; yolsuz tescil ve kadastro işlemlerinin hatalı olduğu iddiaları tamamen yersizdir. Davaya konu taşınmazların; müvekkillerim tarafından, murislerinden miras intikali suretiyle ve bir kısmı da satın alma yolu ile edinilmiştir. Yerleşik Yargıtay kararlarında, miras hukukuna ilişkin geçişlerde, tüm mirasçıların miras paylarının ayrıntılı bir şekilde araştırıldıktan sonra hüküm tesis edilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur.

YARGITAY 8.Hukuk Dairesi, Esas: 2012/6240, Karar: 2012/6990 sayılı, 10.07.2012 tarihli kararı:

Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır. Mahkemece yapılacak iş; davalılara delillerini bildirmeleri için kesin süre verilmeli, yeniden yapılacak keşifte mahkemece belirlenen yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarının keşif yerine davetiyeyle çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenilmeleri, ortak miras bırakandan gelen taşınmazların tüm mirasçıların katılımıyla taksim edilip edilmediği, taksim edilmişse kimlere nerelerin düştüğü, getirtilecek tapu kayıtlarıyla karşılaştırmalı olarak değerlendirilmeli, belirtilen konularda yerel bilirkişi ve tanıkların bilgilerine başvurulmalı, taksimin yapılmadığı sonucuna ulaşılması durumunda davacının miras payının bulunduğu göz önünde tutulmalı, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek mahkemece karar verilmelidir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

YARGITAY 8.Hukuk Dairesi, Esas: 2004/6286, Karar: 2005/606 sayılı, 01.02.2005 tarihli kararı:

Davacı Taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak, miras payı oranında tapu kayıtlarının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Öncelikle, kök miras bırakanın mirasçılık belgesinin istenilmesi, mirasçılarının belirlenmesi, taşınmazların aidiyetinin kesin olarak belirlenmesi, davalı tarafından ileri sürülen günlü belgenin kapsamında kalıp kalmadıkları, belge dahilinde kalan yerler ise dayanan senet geçerli bulunduğundan miras paylarını devreden mirasçıların paylarının davalıya geçtiğinin kabulü gerekir.

Ekte sunulan 01.06 1994 tarihli satış sözleşmesinde murisimiz tarafından davacıların murisinden davaya konu taşınmazların bir kısmı bedeli ödenerek satın alınmıştır. Nizasız fasılasız uzun süre malik sıfatıyla taşınmazlar tarafımızca hak sahibi olarak kullanılmıştır.

2- Davaya konu taşınmazlara ilişkin kadastro tespiti, 2008 yılında bilirkişiler ve tanıklar huzurunda, köy muhtarının görüşleri alınarak yapılan bir tespit olup; bu tespit sırasında, müvekkillerimin murisi ve müvekkillerimin yıllardır üzerinde tarım yaptığı veya yaşadığı arazilerin kayıt altına alınmasında, köyün ileri gelenleri ve muhtarı bizzat dinlenmiştir.

Davacılar İstanbul’da yaşamaktadır, davaya konu taşınmazlar ile hiçbir alakaları yoktur, taşınmazlarda hiçbir zaman zilyet olmamışlardır, taşınmazları kullanmamışlardır, soyut iddialarla açmış olduğu işbu davada; taşınmazlar üzerinde zilyetliklerinin olduğunu beyan etmeleri tamamen haksız bir durumdur. Kaldı ki; kadastro tespiti yapılırken bölgede yaşamadıklarından orada olmadıklarını kendi beyanları ile ikrar etmişlerdir. Bu ikrar üzerine, yıllardır görmedikleri taşınmaz üzerinde zilletlik ve mülkiye iddia etmeleri açıkça çelişki oluşturmaktadır.

Dosya kapsamında, kadastro işlemlerine ve taşınmazların bir kısmının, müvekkillerimin murisine devrine ilişkin 1994 tarihli sözleşmeye tanık olan, köy muhtarı ve aynı köyde yaşayan birebir görgü ve bilgiye dayalı tanıklık yapabilecek kimselerin dinlenmesi halinde; davaya konu taşınmazlarda zilyetliği ve malik sıfatını elinde bulunduranların, müvekkillerimiz olduğu görülecektir.

Ayrıca; kadastro tespiti yapıldıktan sonra; ilan edilen iş bu tespitler hakkında 3 aylık itiraz süresi içerisinde, davacı yan tarafından kadastro tespitine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. Kadastro tespitinde, herhangi bir hukuka aykırılık olduğunu kesinlikle kabul etmemekle beraber; davacı yanın eğer böyle bir iddiası var ise bu tespite karşı süresinde itiraz etmesi gerekirdi. Kadastro tespitine itiraz etmemiş olan davacı yanın, iş bu kadastro tespitine ve haksız zilyetlik iddialarına dayanan tapu iptali ve tescili davasını açmasında hukuki yararı yoktur. İş bu sebeple dahi, davanın reddi gerekmektedir.

3- Tapu sicilinde, davaya konu taşınmazlar üzerinde müvekkillerimizin malik olarak görünmesinin sebebi, kesinlikle hatalı bir kadastro tespiti işlemi değildir; yukarıda açıklandığı üzere, taşınmazların müvekkillerimizin murisi ve müvekkillerimize geçişi, miras yoluyla ve 1994 tarihli taşınmaz devri sözleşmesiyle gerçekleşmiştir. Bu hususta; kadastro tespiti yapılırken ve taşınmaz devri sözleşmesi yapılırken huzurda bulunan tanıkların dinlenmesini talep ediyoruz.

Yerleşik Yargıtay kararlarında da bu tip uyuşmazlıklarda, yerel bilirkişi ve tanık ifadelerine önem verildiği görülmektedir.

YARGITAY 8.Hukuk Dairesi, Esas: 2005/3012, Karar: 2005/5086 sayılı, 05.07.2005 tarihli kararı:

Davalıların dayandığı senede, miras bırakanların mühür bastığı ancak tanık imzası bulunmadığından senet geçerli değil ise de, tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya bunların mirasçıları arasında, tapuya kayıtlı olmayan taşınmaz malların ise zilyetleri arasındaki taksim her türlü delil ile kanıtlanabilir. Yerel bilirkişi ve tanık ifadelerine ve dava dışı parsellere ait kadastro tutanaklarına göre söz konusu senedin iptalinde davacı tarafın hukuki yararı bulunmamaktadır.

Ayrıca; müvekkillerimiz, davaya konu taşınmazlar üzerinde, 60 yıldan uzun bir süredir zilyet olarak, tarım yapmakta ve ikamet etmektedirler. Söz konusu devri işlemlerinin hukuka ve usule uygun olmadığını kesinlikle kabul etmemekle birlikte; bir an için bunu düşünsek dahi; müvekkillerim, taşınmazlar üzerinde, uzun yıllardır süren zilyetlikleri sebebiyle de taşınmazları iktisap etmişlerdir. Davacı yanın hakkaniyete aykırı soyut iddialarla açmış olduğu iş bu dava, her açıdan mesnetsizdir; reddi gerekmektedir.

Davaya konu taşınmazlardan biri üzerine tarafımızca inşa edilen ev bulunmaktadır, evin rayiç değeri tarlanın değerinden fazladır, evin inşaat bedeline dair dava ve talep haklarımız da saklıdır.

HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK, Kadastro Kanunu, ilgi sair mevzuat.

DELİLLER : 1-Müvekkillerimizin murisine ait ve kök murise ait mirasçılık belgeleri 2-…. tarihli taşınmaz devri sözleşmesi 3-Tanık anlatımları 4-Keşif ve bilirkişi incelemesi 5-Tapu kayıtları, 6-Kadastro tutanakları , 7-Tutanak tanıkları, 8-Ve her tür delil

NETİCE-İ TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen sebepler ve sayın mahkemenizin resen göz önüne alacağı sebeplerle;

1- Davacı yanın, hukuki dayanaktan yoksun olarak, açmış olduğu hukuka ve usule aykırı davasının reddine;

2- Yargılama giderleri ve ücret-i vekaletin karşı taraf üzerinde bırakılmasına; karar verilmesini, saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir