İşe İade Davasında Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi

İşe İade Davasında Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi

X ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE

 

DOSYA NO       : 

 

DAVACI            :

VEKİLİ              :

DAVALILAR    : 

VEKİLİ              :

KONU              : Bilirkişi raporuna karşı beyanlarımız ve ek rapor talebimiz hk.

 

AÇIKLAMALAR:

Bilirkişi raporunun sonuç kısmında feshin haksız olduğu ve işe iade edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu beyana olduğu gibi katılmakla birlikte raporda boşta geçen süreler açısından ödenecek olan dört aylık ücret (giydirilmiş ücret) ve işe başlatmama tazminatının hesaplanmadığı yalnızca dört aylık ücret denilip bırakmak suretiyle rapor hazırlandığı incelenmiş olup meblağın net olarak belirtilmemesi üzerine ek rapor isteme zorunluluğumuz hasıl olmuştur.

Ancak işe başlatmama durumuna binaen hesaplanması gereken işe başlatmama tazminatında kıdem hesabından yola çıkarak dört ay olduğu belirtilmiştir. Burada kıdemden yola çıkılarak bulunan 4 aylık ücrete itiraz ediyoruz. Şöyle ki;

Müvekkilim 2007 yılında işe başlamış olup ../../2016 tarihli fesih bildirimi ile işten çıkarılmıştır. Burada müvekkilimin çalışmış olduğu yıl toplamı 8-9 seneye takabül edip 5-15 yıl arası kıdemi bulunanlara verilecek olan işe başlatmama tazminatı beş(5) ay üzerinden hesaplanmalıdır. Son alt işveren olan Enerjisa Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin iş yerinde ../../2014 tarihinden itibaren çalışmış olması davalıları işçi alacaklarının getirdiği sorumluluklardan kurtarmaz. Aksine son alt işveren doğmuş olan tüm işçi alacaklarından sorumlu olmaya devam eder. 

4857 Sayılı Kanun’un 2. Maddesinde düzenlenen asıl işveren-alt işveren ilişkisine göre; “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” denilmek suretiyle sorumluluğun birlikte olduğu hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca Yargıtay 9.HD ilke kararı doğrultusunda “Alt işverenlerin değişmesi en yaygın biçimde, süresi sona eren alt işverenin iş yerinden ayrılması ve işçilerin yeni alt işveren nezdinde çalışmaya devam etmeleri şeklinde gerçekleşmektedir. Bu eylemli durumun iş yeri devri niteliğinde olup olmadığının tespiti ve hukuki sonuçlarının belirlenmesi önemlidir. Alt işverenlerin değişiminde olması gereken, süresi sona eren alt işverenin iş yerinden ayrılması anında işçilerini de beraberinde başka iş yerlerine götürmesi veya iş sözleşmelerinin sona erdirilmesidir. Bunun tersine alt işveren işçilerinin alt işverenin iş yerinden ayrılmasına rağmen yeni alt işveren yanında aynı şekilde çalışmayı sürdürmeleri halinde, alt işverenler arasında İş Kanunu’nun 6.maddesi anlamında iş yeri devrinin kabulü gerekir. Bu durumda yeni alt işverenin, devam eden hizmet akitlerini de devraldığı aynı maddede hükme bağlanmıştır.

Alt işverenlerin, aralarında herhangi bir hukuki işleme bağlı olmaksızın değişmesini iş yeri devri olarak kabul etmediğimiz takdirde, her bir alt işverenin kendi dönemiyle ilgili olarak işçilik haklarından sorumluluğu söz konusu olacağından ve asıl işverenin sorumluluğu yasa gereği alt işverenin sorumluluğunu aşamayacağından hak kaybına neden olabilecektir.

Yapılan bu açıklamalara göre; işçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait iş yerinde ara vermeden çalışması halinde, iş yeri devri kurallarına göre çözüme gidilmesi gerekmektedir. Bu durumda değişen alt işverenler işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını da devralmış sayılırlar. O halde asıl işveren alt işveren ilişkisinin sona ermesinin ardından iş yerinden ayrılan alt işveren ile daha sonra aynı işi alan alt işveren arasındaki hukuki veya fiili bir bağlantı olsun ya da olmasın, kıdem açısından önceki işverenin devir tarihindeki ücret ve kendi dönemi ile sınırlı sorumluluğu, son alt işverenin ise tüm dönemden sorumluluğu kabul edildiğinde ve haksız fesih ile müvekkilimin işten çıkarıldığı dikkate alındığında tüm çalışma süreleri göz önünde bulundurularak hesaplama yapılması gerekirken sadece son alt işverenin iş yerinde çalıştığı süreler üzerinden yapılan hesaplamalar hatalı olmuştur.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerle, öncelikle davamızın KABULÜNE, itirazlarımız dikkate alınarak bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olan kısımlarının, ayrıntılı izah ettiğimiz hatalarının düzeltilmesini, eksiklerinin tamamlattırılmasını,  mahkemenin gerek görmesi halinde yeniden bilirkişi raporu aldırılmasını talep ediyoruz. tarih

        Davacı Vekili

                                                                                                                Av. 

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir