İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi -1-
ADANA İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO :
İTİRAZ EDEN DAVALI:
VEKİLİ :
KONU: … tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazlarımız ile davanın REDDİNE karar verilmesi talebinin sunulması hakkında
AÇIKLAMALAR
Bilirkişi tarafından; Kıdem tazminatı …– TL, Maaş alacağı ….– TL ve Yıllık izin alacağı …–TL Olarak hesaplama yapılmıştır.
- Bilirkişi raporunda “ Davalı şirket tarafından, davacının çeşitli kereler uyarılmasına, ihtar edilmesine rağmen tutumunu değiştirmemesi üzerine haklı nedenle iş akdinin feshedildiğinin ileri sürüldüğünü ancak son tutanağın düzenlenmesinin üzerinden 6 iş gününden fazla zaman geçmiş olduğundan ” bahsedilmişse de;
Yasal Mevzuat Ve Yerleşik İçtihatlar Gereği Müvekkil Şirketin İşçiyi Haklı Nedenle Derhal Fesih Hakkı Bulunmaktadır.
İşçinin kendi isteği veya işi savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri hasara ve kayba uğratması veya herhangi bir nedenle sayısız kez işyerini zarara uğratması durumunda işverenin iş sözleşmesini bildirimsiz olarak feshetme hakkı bulunmaktadır. Bu fesih nedeni, İş Kanunu madde 25 ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan durumlar başlığının altında işçinin ÖZEN BORCUNUN bir sonucu olarak düzenlenmiştir.
DAVACININ DİKKATSİZLİĞİ SONUCU YAPTIĞI HATALARDAN DOLAYI MADDİ ZARARA UĞRAYAN MÜVEKKİL ŞİRKET davacıdan herhangi bir alacak talebinde bulunmamış ve bunu davacının maaşına yansıtmamıştır.
“Ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışın feshe kadar sürelilik arz ettiği durumlarda İş Kanununun 18. maddesindeki altı işgünlük fesih süresinin geçtiğinden söz edilemez.(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 29.01.2002 tarih ve E.2001/15948, K. 2002/1627 sayılı kararı)
Yıllık İzin Ücret Alacağı Talebi Yönünden;İzinlerini kullandığına ilişkin imzalı beyanı ile sabittir. Yıllık izin ücret Davacı yıllık izinlerini kullanmıştır.
Maaş Alacağı istemleri de yersizdir. Davacıya maaşları ödenmiştir. Davacının ücretlerinin eksik ya da ödenmemesi gibi bir durum söz konusu değildir.
- BELİRSİZ ALACAK DAVASI OLARAK AÇILMASI YÖNÜYLE DE DAVANIN REDDİ GEREKMEKTEDİR.
Şöyle ki ; Öncelikle iş bu davada talep edilen konu ve miktarlar belirlenebilecek talepler olmakla davacının HMK 107/ 1 maddesine dayalı olarak belirsiz alacak davası olarak açılamayacak davalardandır. Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasını kabul etmiyor ve usul yönünden öncelikle davanın reddini talep ediyoruz.
6100 Sayılı Kanunun 107 Md: “ Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar veya değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.” Hükmüne yer verilmiştir.
İşçi alacak miktarını belirleyebilir Belirleyebildiği için de belirsiz alacak davası açamaz.
Kıdem tazminatı açısından dava belirsiz alacak davası olarak açılamaz . Davacı işçi tarafından çalıştığı dönem bilinmekle kıdem tazminatı hesaplanabilir. KIDEM TAZMİNAT ALACAKLARI BELİRSİZ ALACAK DEĞİLDİR. Fazla çalışma , aylık ücret, yıllık izin ücretleri de tamamen işçi tarafından belirlenebilir olup iş bu talepler için belirsiz alacak davasına konu edilemez” denmiştir.
Gerek yasal düzenleme ve gerekse yerleşik içtihatlar la açıklandığı üzere ;
DAVACININ DAVASININ ÖNCELİKLE DAVANIN BELİRSİZ DAVA OLARAK AÇILMASI YÖNÜYLE REDDİ GEREKMEKTEDİR. VE DAVANIN REDDİNİ TALEP EDİYORUZ.
SONUÇ TALEP: Yukarıda izah olunan nedenlerle;
Bilirkişinin öncelikle kıdem tazminatı, yıllık izin ücret alacağı, maaş alacağı olduğu konusundaki tespitlerini kabul etmiyoruz. Davacı işçi yasal mevzuat ve yerleşik içtihatlar gereği kıdem tazminatı hak kazanamamakta ve Dosya da mevcut belgeler ve davacının imzalı belgeleri ve banka kayıtları karşısında yıllık izin ücretlerinin ve maaş ücret alacaklarının ödendiğinin sabit olduğu görülmekle,
- Öncelikle iş bu davaya konu istemler belirsiz alacak davasına konu olamayacak taleplerden olmakla öncelikle davanın bu yönüyle REDDİNE,
- Esasen açılan dava yasal ve dayanağı olmamakla davanın esas yönüyle de REDDİNE,
- Yargılama giderleri ve ücreti vekâletin davacı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesi saygılarımızla arz, talep ve beyan olunur.
DAVALI ŞİRKET VEKİLİ
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi 2
ADANA İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO:
İTİRAZ EDEN DAVALI:
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU: Bilirkişi raporuna karşı itirazlarımızı içerir.
AÇIKLAMALAR
1-) Mahkemenizin yukarıda belirtilen esasında kayıtlı bulunan dava dosyası ile ilgili olarak düzenlenerek dosyaya sunulan 14/01/2019 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarımız aşağıdaki gibidir:
2-) Bilirkişi raporunda işçinin fazla çalışma süreleri nedeniyle alacak hesabı yaparken, Yargıtay tarafından bozma ilamında belirtilen ücret ile işçinin işten çıkmadan önce almış olduğu ücret olan asgari ücret arasında bir oran bulmuş olup her sene için fazla çalışma alacağının bu doğrıultuda hesaplanması gerçeğe aykırıdır. Şöyle ki; geçmişe dönük olarak fazla çalışma ücreti talebinde, her fazla çalışma alacağının ait olduğu dönemdeki ücrete göre hesaplanması gerekir. Bilirkişi raporunda bu husus göz önüne alınmadan, geçmiş yıllarda işçiye ödenen ücret bilinmeden, salt orana dayalı hesaplama yapılmış olup bu hesaplama hukuka ve gerçeğe aykırıdır. Açıklanan nedenlerle fazla çalışma alacağına itiraz ediyoruz.
3-) Yukarıda izah ettiğimiz husus genel tatil alacağı için de geçerli olup genel tatil alacağına da itiraz ediyoruz. Şöyle ki; genel tatil alacağı da hesaplanırken işçinin geçmiş yıllarda aldığı ücret bilinmeden Yargıtay’ın sadece son yılı içeren ücret belirlemesinden hareketle işçinin aldığı ve son ücret olan asgari ücret arasında bulunan oran tüm seneler için uygulanmış olup bu yaklaşım hukuka ve gerçeğe aykırıdır.
4-) Bilirkişi, işçinin yıllık izin alacağını hesaplarken her ne kadar yasa gereği brüt ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini belirtse de sözleşme ve sözleşme eki niteliğinde olan ek sözleşmeler ile belirlenen son ücret brüt ücret ise brüt ücret üzerinden, net ise son net ücret üzerinden hesaplanması gerekir (EK-1). Müvekkilimizin işçi ile yaptığı sözleşme sonucu işçinin son aldığı ücret net ücret olup brüt ücret değildir. Bu nedenle bilirkişi değerlendirmesi isabetsiz olup gerçeğe aykırıdır. Bu nedenlerle yıllık izin alacağı hesaplanmasına açıkça itiraz ediyoruz.
5-) Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle, söz konusu bilirkişi raporuna itiraz ediyoruz.
HUKUKİ NEDENLER: 4857S. K. m. 50,53,54,57.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle, 14/01/2019 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarımızın kabulü ile, yeniden ve itirazlarımızda belirttiğimiz hususları da kapsar şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmesini, vekaleten talep ederim.
Davalı Vekili
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi -3-
ADANA İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO : 2018/495 ESAS
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ EDEN DAVALI:
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU: 30/01/2019 tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazlarımızın sunulması hk.
AÇIKLAMALAR
Yukarıda dosya numarası verilen mahkemeniz esasına kayden görülen alacak davası kapsamında alınan 30/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda bir takım usul ve yasaya aykırılıklar mevcuttur. İzah etmek gerekirse;
Öncelikle daha önce cevap dilekçemizde de belirtmiş olduğumuz üzere davacı, müvekkil kurumdan kendi isteğiyle istifa ederek ayrılmıştır. SGK işten ayrılış bildirgesinde sigortalının işten ayrılış nedeni(kodu) 03 olarak belirtilmiştir. SGK işten çıkış kodlarından 03 kodu “belirsiz süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi (istifa)” anlamına geldiğinden yazılı resmi belgeyle davacının istifa ederek işten ayrıldığı somut hale gelmiş bulunmakta olup davacının tazminat hakkı elde edemediği sabittir.
Kaldı ki SGK hizmet döküm cetveli incelendiğinde 05/08/2014 tarihinde işten ayrılan davacının 09/08/2014 tarihinde Penteks İplik San. Tic. Şirketinde işe girdiği görülmektedir. İşten ayrılmasından 3 gün gibi kısa bir süre sonrasında davacının başka bir işte çalışmaya başlaması; Songül Ayabakan adlı işyerinde çalışırken Penteks adlı firmayla anlaşması üzerine işten kendi isteği ile ayrıldığı kanaatini uyandırmaktadır. Zira aksi durum hayatın olağan akışına aykırıdır. Dolayısıyla davacı sigortalının İş Kanunu’nun 24. Maddesinde belirtilen haklı nedenle fesih hakkını içermeyen istifası; kıdem ve ihbar tazminatı için gerekli şartları sağlamadığının en büyük somut göstergesidir. Kaldı ki kendi isteği ve iradesi doğrultusunda işten ayrılan kişinin ihbar tazminatı elde etmesi de mümkün değildir.
BU SEBEPLERLE BİLİRKİŞİ TARAFINDAN HESAPLANAN KIDEM VE İHBAR TAZMİNAT TUTARLARININ KABULÜ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Bununla birlikte şayet sayın mahkeme aksi kanaatte ise davacının 15/02/2008 tarihinden önceki çalışmalarına ait tazminat alacakları zamanaşımına uğramış olup işbu davanın bu yönüyle kısmi reddi gerekmektedir. Zira her ne kadar üst işverene bağlı olarak birçok alt işverenle birlikte kesintisiz olarak çalıştığını ve içtihat gereği bu alt işveren değişikliklerinin iş yeri devri niteliğinde olduğunu iddia etmişse de SGK hizmet dökümü incelendiğinde görüleceği üzere; davacının 15/02/2008 tarihinde Arnisa Temizlik şirketinden işten ayrıldığını, 01/03/2008 tarihinde ise Mim Temizlik şirketinde işe girdiği görülmektedir. Diğer iş girdi çıktı tarihleri incelendiğinde bir veya iki günlük bir tarih aralığı söz konusuyken yukarıda bahsi geçen arası uzun tarih aralığı verilen dönemdeki iş girdi çıktısı; iş yeri devri niteliğinde olan alt işveren değişikliği hükümleri uygulanarak iş sözleşmesi feshi olmadığını varsaymak hak ve hukuka aykırıdır. Açıklanan nedenle somut uyuşmazlık bakımından, 15/02/2008 tarihinde feshin gerçekleştiği, yeni alt işverende ise işe başlamanın devir değil, yeni bir iş sözleşmesi olduğu kabul edilmelidir.
Zira birçok Yerleşik Yargıtay İçtihatlarında da bahsi geçen konuda bu doğrultuda karar verilmiş olup işe girdi çıktı tarihleri arasındaki boşluğun fazla olması durumunda ara vermeksizin çalışmanın devam ettiği konusundan söz edilemeyeceği karara bağlanmıştır. Davacının işten ayrılışına dek birçok kez farklı alt işverenlerle çalışması olduğu, alt işveren değişiklikleri sırasında işe girdi çıktı tarihleri arasında en fazla bir ya da iki günlük boşluk bulunduğu fakat 15/02/2008-01/03/2008 tarihleri arasında boşluğun fazla olduğu dolayısıyla bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğu göz önüne alındığında davacının kesintisiz çalışmasından bahsedilemeyeceği açıktır.
BU SEBEPLE 01/03/2008 ÖNCESİ ÇALIŞMALARA AİT TAZMİNAT ALACAKLARI ZAMANAŞIMINA UĞRAMASINDAN MÜTEVELLİT REDDİ GEREKMEKTEDİR.
Bununla birlikte bilirkişi tarafından gerek fazla çalışma gerekse de yıllık izin ve UGBT ücretlerine ilişkin yapılan değerlendirmelerin kabulü mümkün değildir. Davacının çalışmış olduğu kısımda vardiya usulü çalışma olduğu dikkate alındığında davacının fazla mesai yapma durumu söz konusu değildir. Bilirkişi tarafından beyanları esas alınan mahkeme huzurunda dinlenen tanıklar, alt işverene bağlı çalışanlar olup kendi menfaatleri de söz konusu olduğundan yansız ifadelerde bulunmaları düşünülemez. Bu sebeple ücret alacaklarının hesabında yalnızca bu beyanların esas tutulması hak ve nesafete aykırı düşmektedir.
Ayrıca bilirkişi, fazla mesai çalışmalarına dair yapmış olduğu kısımda, yaz sezonu için haftada ortalama 3 gün ekstra 3 saat fazla mesai yapıldığını belirterek bunun üzerinden hesaplama yapmıştır. Ancak haftalık bu kadar fazla mesai yapıldığının kabulü mümkün değildir. Zira mahkemenizin 15/01/2019 tarihli oturumunda alınan tanık beyanlarında dahi bu denli fazla mesainin yapıldığına dair bir husus bulunmamaktadır. Şöyle ki;
Davalı tanığı Kazım; “… rutin işler yapılıyordu o zaman çalışma saati 08:00-17:00 idi, yazın 17:00’den sonra kaldıkları olmazdı”
Davalı tanığı Ali; “… 17:00’den sonra ekstra bir iş gerektirmediğinden kalmazlardı, ekstra iş ayda bir ya da iki kez olduğu zaman mesaiye kalırlardı 1 ya da 2 saat fazla mesai yaparlardı”
Davacı tanığı Hakan Yıldız; “… subay-astsubay evini taşıyorduk, haftada iki gün bu şekilde 21:00-22:00 ‘ye kadar çalıştığımız oluyordu”
Şeklindeki tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere yaz sezonunda rutin işler yapıldığı, mesaiye kalınmadığı ancak nadiren subay-astsubay evlerinin taşınmasında mesai yapıldığı sabittir. Bu kulvarda değerlendirildiğinde bilirkişinin baz aldığı şekilde haftada 3 gün 3 saat fazla çalışmanın olması hayatın olağan akışıdır. Zira tayin üzerine ev taşıma işleri söz konusu olduğu dikkate alınacak olursa bu kadar sık tayin olması mümkün değildir. Kanaatimizce davalı tanığı Ali’nin beyanında bahsi geçtiği şekilde ayda bir ya da iki kez 1-2 saatlik fazla çalışmalar söz konusu olabilir. İşbu sebeple bilirkişi tarafından yaz sezonu için hesaplanan fazla çalışmaların kabulü mümkün değildir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle 30/01/2019 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz etme zarureti hasıl olmuştur.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah etmiş olduğumuz ve sayın mahkemece de re’ sen nazara alınacak olan nedenlerle birlikte öncelikle işbu itirazlarımızın kabulü ile yukarıda belirtmiş olduğumuz hususlar dikkate alınarak ek rapor alınmasına karar verilmesini saygılarımızla bilvekale arz ve talep ederiz.
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ EDEN DAVALI VEKİLİ
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi -4-
ADANA İŞ MAHKEMESİ’NE
DOSYA NO:
DAVACI:
VEKİLLERİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
KONU: Bilirkişi raporuna karşı beyanlarımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
1- Mahkemenizin yukarıda belirtilen esasında kayıtlı bulunan dava dosyası ile ilgili olarak düzenlenerek dosyaya sunulan 07/03/2019 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarımız aşağıdaki gibidir:
2- İşbu dava, davalı işveren nezdinde A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı olarak çalışan davacı X’ın 01.07.2015 tarihinde iş akdinin feshedilmesi üzerine kıdem tazminatı, eksik ücret alacağı, yıllık izin ücreti alacağının tahsili için başlatılan Samsun İcra Müdürlüğü’nün 2017/. Sayılı dosya ile ilgili icra takibine yapılan haksız itiraz üzerine açılmış olan itirazın iptali davasıdır.
3- İşçi alacaklarının hesaplanması, gerçek ücret üzerinden yapılmaktadır. Gerçek ücret; işçinin kıdemi, yaptığı işin özelliği ve niteliğine göre ödenmesi gereken ücrettir. Bu doğrultuda müvekkilimizin maaşı 3.700 TL olup bu husus banka kayıtlarında da sabittir. Davalı yanın müvekkilimizin maaşının sözleşmede ve bordrolarda belirtilen tutar olduğunu iddia etmiştir.
Mahkemenizin de takdir edeceği ve yüksek mahkeme kararlarında da defaatle belirtildiği gibi ;çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Dava dosyasında mahkemenize sunulmuş olan SGK kayıtları incelendiğinde kazanç bildirgesindeki düzensizlikler ve eksik gün bildirimleri de bu hususu kanıtlamaktadır.
İş sözleşmesinin tarafları arasında ücret miktarı konusunda çıkabilecek ihtilaflarda gerçek ücretin her türlü delille ispatı mümkündür. Aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtlan, ticari defter kayıtlan, tanık beyanları gibi delillerle işçinin imzasını taşıyan ücret bordroları veya hizmet sözleşmesinde yazılı olan ücretin gerçek olmadığı kanıtlanabilir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/9-160 Esas, 2013/1390 Karar)
Bu nedenle ücrete ilişkin uyuşmazlık üzerine maddi delil olarak dosyaya sunulan müvekkilimiz X ın Garanti Bankası no’lu hesabına ilişkin banka kayıtları ile davalı işveren tarafından müvekkilimize 3.700TL maaş ödemesinin yapıldığı görülmektedir. Yüksek mahkemece de ücrete ilişkin uyuşmalıklarda ispat aracı olarak kabul edilen banka kayıtlarıyla davalı yanın iddialarının aksi ispat edilmiştir.
Ücrete ilişkin uyuşmazlığın banka kayıtları ile ispat edilmesi üzerine 05/05/2017 tarihinde tarafımıza tebliğ edilen bilirkişi raporunda banka kayıtlarında ispat edildiği üzere 3.700 TL üzerinden dava konusu alacak kalemleri hesaplanmıştır.
Ancak,21/02/2018 tarihli 9.Celsenin 5 No’lu ara karar gereği emsal ücret araştırmaları doğrultusunda yeniden inceleme yapılmasına karar verilmiş, bu karara istinaden 07/03/2019 tarihli bilirkişi ek raporu düzenlenmiştir. Uyuşmazlık konusu ücret yüksek mahkemece de ispat aracı olarak kabul edilen banka kayıtlarıyla ispat edilmiş olmasına rağmen emsal ücret araştırması yoluna gidilmesi, hukuk muhakemeleri kurallarına egemen olan usul ekonomisi ilkesine zarar vermekte, yargılamanın uzamasına sebebiyet vermektedir.
4-Söz konusu rapor incelendiğinde ise; Samsun Ticaret ve Sanayi Odası ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı’nın dava dosyasına sunmuş olduğu yazılara binaen rapor düzenlenmiştir.
5-Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreterliği’nin sunmuş olduğu yazıya istinaden fesih tarihinde geçerli olan asgari brüt ücret (1.201,50 TL) üzerinden kıdem tazminatı, eksik ücret alacağı ve yıllık izin ücreti alacağı hesaplanmıştır.
Sanayi ve Ticaret Odası genel oda niteliğindedir yapılacak iş, davacının yaptığı iş, mesleki kıdemi, eğitim durumu, çalıştığı tarihler belirtilerek ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından ve özellikle ilgili meslek odasından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacının alabileceği aylık ücret belirlenip işçilik alacakları bu ücrete göre hesaplattırılıp bir sonuca gidilmelidir. Bu konuda eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. (Yargıtay 7. HD. 2013/3304 E. 2013/9369 K. 22.05.2013
A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı olarak çalışan davacı X’ın yaptığı iş,mesleki ünvanı ve kıdemi göz önünde tutulduğunda asgari brüt ücret üzerinden maaş almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu aşikardır.İş bu sebeple dava konusu işçilik alacaklarının asgari brüt ücret üzerinden hesaplanmış olması hususuna itiraz etmekteyiz.
6- Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı’nın dava dosyasına sunmuş olduğu yazıda iş akdinin feshedildiği 2015 yılına ait değil 2014 yılına ait brüt ücretin belirtilmiş olması ve bu verilere göre hesap yapılmış olmasına itiraz etmekteyiz.
7- İtiraz konusu bilirkişi raporunda müvekkilimizin işi,ünvanı, davalı iş yerinde çalıştığı süreler ve kıdemi değerlendirmeye alınmadan genel nitelikli oda olan ticaret odası ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı’nın cevap yazılarıına istinaden hesaplama yapılmıştır.
“İşçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.” (T.C.Yargıtay 22. H.D Esas No: 2017/18977 Karar No: 2018/27796 Karar Tarihi: 19.12.2018)
“Yapılan emsal ücret araştırması yetersiz olup davacının meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek ilgili meslek odalarından ve diğer kuruluşlardan yapılacak emsal ücret araştırması ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun resmi internet sitesindeki “kazanç bilgisi sorgulama kısmındaki bilgiler dikkate alınarak araştırma genişletilmeli ve dosya kapsamındaki tüm deliller bir arada değerlendirilerek, aylık ücret miktarı noktasındaki uyuşmazlık çözümlenmelidir.” ” (T.C.Yargıtay 22. H.D Esas No :2016/3197 Karar No: 2019/353 Karar Tarihi: 09.01.2019)
8-Müvekkilimizin maaşının ispat edilmiş olmasına rağmen emsal ücret araştırmaları neticesinde düzenlenen 07/03/2019 tarihli rapor;emsal ücrete ilişkin verileri ortaya koymamakla birlikte müvekkilimizin işi, kıdemi, ünvanı parametreleri dikkate alınmadan hazırlanmış olup; müvekkilimizin hayatın olağan akışı ve dava dosyasına sunulan belgelere göre almasının mümkün olmadığı maaş tutarları üzerinden hesaplama yapılmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle ve resen belirlenecek hususlar nazarı dikkate alınarak ve ilgili Yargıtay kararları gereğince 07/03/2019 tarihli rapora itiraz ettiğimizi, maaşa ilişkin uyuşmazlığın banka kayıtları ile ispat edildiği hususunun göz önünde tutularak emsal ücret araştırması yoluna gidilmesinden vazgeçilmesi ve banka kayıtlarında belirtildiği üzere müvekkilimizin davalı işveren nezdinde 3.700 TL maaş ile çalıştığının kabulü ile davanın daha fazla uzamasına sebep olmamak için ve usul ekonomisi gereği de düşünüldüğünde olayımıza uyan ve reel değerlere yakın hesaplama yapan ve tarafımıza 05/05/2017 tarihinde tebliğ edilen ilk bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmesini vekaleten talep ederim. (tarih)
Davacı Vekili
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi -5-
ADANA 4. İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
ESAS NO:
DAVACI :
VEKİLİ:
DAVALI :
KONU: X tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyanlarımızın sunulması hakkında
AÇIKLAMALAR
Mahkemeniz dosyasında X tarihli bilirkişi raporu tarafımıza tebliğ edilmiştir. Tarafımıza tebliğ edilen bilirkişi raporunda yer alan aleyhe hususları kabul etmemekle birlikte, rapora beyan ve itirazlarımızı yasal süresi içinde sunmaktayız.
1-) Bilirkişi raporunda müvekkil davacı lehine kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin alacağı hesaplanmıştır. Bu alacak kalemlerine yönelik bir diyeceğimiz yoktur.
2-) Bilirkişi raporunda; ” davacı hafta içi 09.00- ara dinlenme düşüldükten sonra hafta içi 8’er saat, cumartesi ve ya pazar 4,5 saat olmak üzere haftada 44,5 saatleri arasında cumartesi ve ya pazar 09.00-13.00 saatleri arasında çalışmaktadır. Davacının haftalık çalışması 45 saati geçmediğinden lehine fazla mesai ücreti hesaplanmayacaktır.” şeklinde değerlendirmede bulunmuştur. Bilirkişinin değerlendirmesine itiraz ediyoruz. Şöyle ki; dava dilekçemizde , ” Müvekkil davacı davalı işyerinde hafta içi sabah 9.00 akşam 18.00’a kadar çalışmıştır. Hafta sonralarında ise bir hafta cumartesi diğer hafta pazar günü olacak şekilde sabah 9.00 akşam 16.00’a kadar çalışmıştır. Ayda iki gün pazar günleri müvekkil davalı işyerinde çalışmıştır.” şeklinde belirtilmektedir. Ayrıca Tanık ….duruşmada alınan beyanında; davacının cumartesi günleri 16.00’a kadar çalıştığını gördüğünü beyan etmiştir.
Müvekkilin fazla mesai çalışmaları şirketin “günlük hizmet defterine” işlenmiştir. Davalıdan bu defterin celbini talep ederiz. Yukarıda anılı sebeplerle fazla mesai alacağına yönelik değerlendirmelerine itiraz ediyoruz.
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenler ve resen nazara alınacak nedenler ile ,
– Davamızın her bir alacak kalemi yönüyle ayrı ayrı KABULÜNE,
-Bilirkişi raporunda aleyhe hususları kabul etmemekle fazla mesai alacağına yaptığımız itirazlar nazara alınarak EK RAPOR ALDIRILMASINA ,
-Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımla dilerim.
DAVACI VEKİLİ
Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna Beyan Dilekçesi -6-
ADANA İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU:
İZAHI:
Öncelikle belirtmek isteriz ki; davacı tarafından talep edilen ve raporda hesap edilen hiçbir tazminat ve ücret alacağını kabul etmiyoruz ve tüm aleyhe değerlendirmeleri reddediyoruz. Mübrez bilirkişi raporunda önemli hukuki değerlendirme hesaplama hataları mevcut olup; Aşağıda belirttiğimiz itirazlarımız kapsamında bilirkişiden EK RAPOR ALINMASINI TALEP EDİYORUZ.
1-)KIDEM TAZMİNATI DEĞERLENDİRMELERİ YÖNÜNDEN İTİRAZLARIMIZ
Bilirkişi raporunda davacının gerçek ücretinin SGK prime esas kazanç bildiriminde eksik gösterildiği yönünde açıklamalar yapılıp; davacının feshinin haklı fesih olduğu konusunda Sayın Mahkemenizi yönlendirmeye matuf; açıklamalar yapılmıştır. Bilirkişinin bu değerlendirmeleri dosya kapsamına uygun olmayan, ZORLAMA YORUMLARDIR. Ücret iddiası tanık ile ispat edilemez. Dosya kapsamına göre primlerin eksik bildirildiği yönünde yazılı bir delil dosya içeriğinde mevcut değildir. KALDI Kİ; DAVA DİLEKÇESİNDE DAVACININ PRİMLERİNİN EKSİK BİLDİRİLDİĞİ VEYA ELDEN MAAŞ ÖDEMESİ GİBİ BİR İDDİA MEVCUT DEĞİLDİR. Davacının özlük haklarının ödenmediği iddiası ise ispat edilememiştir.
Davaya cevaplarımızda da belirttiğimiz gibi, davacının hiçbir izin ve mazeret beyanında bulunmaksızın işe gelmemesi dolayısıyla işyerinde devamsızlık tutanakları tutulmuş ve akabinde davacıya noter ihtarı ile mazeretini bildirmesi tebliği edilmiş devamında da 30.10.2013 tarihinde devamsızlık sebebi ile iş akdinin fesih edildiği bildirilmiştir. DAVACININ İŞ AKTİNİ HAKLI OLARAK FESİH ETTİĞİ SAVI İLE GÖNDERDİĞİ İHTARNAME TARİHİ İSE, 06.11.2013 TARİHİDİR. DEVAMSIZLIK OLGUSUNUN GERÇEKLEŞMESİ İLE İŞVERENİN BİLDİRİMSİZ FESİH HAKKI DOĞMUŞ OLMAK İLE İŞVERENİN HAKLI FESİHİNDEN SONRAKİ TARİHTE DAVACININ GÖNDERDİĞİ FESİH İHTARINA İTİBAR EDİLEMEZ. SAYIN BİLİRKİŞİ BU KONUYA HİÇ DEĞİNMEKSİZİN EKSİK PRİM İDDİALARI ÇERÇEVESİNDE ALAKASIZ YORUMLAR YAPMIŞTIR.
Dosyaya sunmuş olduğumuz devamsızlık tutanaklarından, noter ihtarlarından ve tanığımızın beyanından da anlaşılacağı üzere davacının iş sözleşmesi hiçbir sebep ve mazeret bildirmeksizin yapmış olduğu devamsızlık sebebi ile müvekkil şirket tarafından iş kanunun amir hükümlerince haklı olarak fesih edilmiştir.
- Yargıtay. 9. H.D. 3.10.2002 2002/3521 E. 2002/18425 K. nolu kararında:Ard arda 3 iş günü devamsızlık haklı fesih nedenidir. Dosya içeriğine göre davacı işçinin 30.9.1999- 3.10.1999 tarihleri arasında ard arda 3 gün izinsiz ve mazeretsiz işe gelmemesi üzerine hizmet akdinin işverence feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece aksine düşünce ile davacının ihbar ve kıdem tazminatı isteğinin hüküm altına alınmış olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
Bu başlıkta yaptığımız izahatımız çerçevesinde davacının haklı fesih iddialarına usulen ve esas yönünden değer verilemeyeceğinden kıdem tazminatı talepleri reddedilmelidir. Zira işverenin haklı fesih bildiriminden sonra ki tarihte işçinin yaptığı fesih ihtarına ve ihtar içeriğine itibar edilemez.
2-) Ekim 2013 ayına ilişkin 21 günlük ücretin ödemediğine ilişkin tespite itirazımız
Bilirkişi, raporunda Ekim 2013 ayı ücret hesap pusulasının ibraz edilmemiş olmasından; 2013 Kasım ayına ilişkin 6 günlük ücretin ödenmediği sonucuna varılmıştır. Ekte ibraz ettiğimiz bordro ve banka dekontundan anlaşılacağı üzere; davacının, 2013 kasım ayına ilişkin olan 6 günlük ücretinin karşılığı olan 290,02 TL davacının banka hesabına yatırılmıştır. Bu bakımdan 6 günlük ücret tutarı hesaplamadan çıkarılmalıdır.
3-) FAZLA MESAİ VE UBGT HESAPLAMALARI YÖNÜNDEN İTİRAZLARIMIZ
1.3-) FAZLA MESAİ VE UBGT ALACAKLARININ GİYDİRİLMİŞ BÜRÜT ÜCRET ÜZERİNDEN HESAPLANMASI, YERLEŞİK YARGITAY UYGULAMALARI KAPSAMINDA HATALIDIR.
İşçi ile işveren arasında iş sözleşmesi kurulurken kararlaştırılan veya bir koşul ileri sürülmeden işverenin işçiyi işe alırken bildirdiği ücret “asıl ücret”tir. Buna “çıplak ücret” de denilmektedir. Asıl ücret, çıplak ücret, temel ücret gibi değişik adlar verilen bu ücretin dışında, işçiye ikramiye, prim, komisyon, kar payı gibi ödemelerle, sosyal yardım niteliğindeki yemek, taşıt, giyim, yakacak, konut ve benzeri parasal veya para ile ölçülebilen yararlara “ücret ekleri” denilmektedir. Asıl ücret ile ücret ekleri ve sosyal yardımlar toplamına “giydirilmiş ücret” denilmektedir. İkramiye, yıllık izin ücreti, hafta tatili, genel tatil, fazla çalışma paraları gibi işçi alacakları asıl ücret (çıplak ücret) üzerinden hesaplanır. KIDEM VE İHBAR TAZMİNATINDA HESAPLAMANIN GİYDİRİLMİŞ ÜCRET ÜZERİNDEN YAPILMASI KANUN GEREĞİDİR. ANCAK FAZLA MESAİ UBGT YILLIK İZİN GİBİ ALACAKLARIN HESABINDA GİYDİRİLMİŞ ÜCRET ÜZERİNDEN HESAPLAMA YAPILMASI GEREKTİĞİNE DAİR BİR KANUNİ DÜZENLEME YOKTUR. BU TARZ BİR HESAPLAMA YAPILABİLMESİ ANCAK İŞ SÖZLEŞMESİNDE BU HUSUSTA BİR HÜKÜM BULUNMASI KAYDI İLE MÜMKÜNDÜR. Yargıtayın aşağıda belirttiğimiz emsal kararlarında;
- 9. H.D. E. 1998/15053 K. 1998/1695 T. 30.11.1998à Davacı yararına, yıllık izin ücreti ve genel tatil ücretinin çıplak ücret üzerinden hükmedilmesi gerekirken giydirilmiş miktar üzerinden karar verilmesi hatalıdır.
- YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ E. 1985/810K. 1985/3317T. 1.4.1985 FAZLA MESAİ ÜCRETİ ( Hesaplamanın Çıplak Ücret Üzerinden Hesaplanması ) Fazla mesai, pazar, bayram ve genel tatil ücreti çıplak ücret üzerinden hesaplanır. …….. Fazla mesai, pazar, bayram ve genel tatil ücretlerinin çıplak ücret üzerinden hesaplanması gerekirken, sosyal yardımın giydirilmiş, ücret üzerinden hesaplanmış olması yanlıştır. . Mahkemenin bu esası öngörmeyen bilirkişi raporuna göre fazla mesaiye karar vermiş olması doğru değildir. Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerden davalı yararına BOZULMASINA…….
- (…)Y9HD, 29.1.1987, 706/806 Karara esas alınan bilirkişinin raporunda fazla mesai; hafta tatili, genel tatil ve ücretli izin paralarının sosyal yardımlı ve geniş ücret üzerinden yapıldığı görülmüştür. Oysa geniş anlamda ücret sadece ihbar ve kıdem tazminatı hakkında uygulanır. Bunların dışındaki anılan hakların çıplak brüt ücret üzerinden yapılması gerekir. (Tekstil İşveren Dergisi, Şubat 1988, S.19, s.18).
- Şeklinde verilen kararlar ile fazla mesai ve UBGT ücretlerinin ÇIPLAK ÜCRET üzerinden hesaplanması gerektiği hususu yerleşik Yargıtay uygulaması halini almıştır. BU BAKIMDAN BİLİRKİŞİDEN EK RAPOR ALINARAK FAZLA MESAİ VE UBGT HESAPLAMALARININ SADECE ÇIPLAK ÜCRET ÜZERİNDEN YAPILMASI TEMİN EDİLMELİDİR.
- 3-) Fazla çalışma iddiasının İSPAT KÜLFETİ DAVACIYA AİTTİR. Davacının bu hususu ispat bakımından dinletmiş olduğu tanıkların beyanlarına itibar edilebilmesi ancak bu tanıkların bilfiil davacı ile aynı sürelerde aynı işyerinde çalışmış olmaları şartına bağlıdır. BU BAKIMDAN RAPORDAKİ HESAPLAMALARIN DAVACI TANIKLARININ DAVACI İLE BİRLİKTE ÇALIŞTIKLARI SÜRELER İLE SINIRLANMASI GEREKMEKTEDİR. ZİRA TANIKLARIN DAVACI İLE BİRLİKTE ÇALIŞMADIKLARI DÖNEM DE HANGİ ÇALIŞMA KOŞULLARI ALTINDA ÇALIŞMANIN GERÇEKLEŞTİĞİNE TANIK EDEBİLMELERİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. BU BAKIMDAN TANIKLARIN BEYAN ETTİKLERİ ÇALIŞMA SAATLERİNİN DAVACININ TÜM ÇALIŞMA SÜRECİNE ŞAMİL OLACAK ŞEKİLDE FAZLA MESAİ HESABI YAPILMASI HATALIDIR. EK RAPOR ALINARAK TANIKLARIN DAVACI İLE BİRLİKTE ÇALIŞMADIKLARI SÜRELER HESAPTAN ÇIKARILMALIDIR. ÇÜNKÜ BU SÜRELER DAVACI TARAFINDAN İSPAT EDİLMİŞ SAYILAMAZ.
Yargıtay HGK 2012/9843-2013/253 sayılı kararı içeriğinde;
- “mahkemece, tanık beyanları esas alınmak suretiyle davacının fazla çalışma iddiasının kabulüne karar verilmiş ise de, dosya içerisinde mevcut beyanlar, dava konusu dönem içerisinde sadece 2002 ile 2005 yılları arası döneme ilişkin tanıklığı içermekte olup, yetersiz ve soyut tanık anlatımları ile 2003 ila 2007 yıllarına ilişkin fazla çalışma iddiasının kanıtlandığının kabul edilmesi isabetsizdir. Fiili çalışma iddiasının, soyut tanık anlatımı dışında somut delillerle desteklenmesi gerekmektedir”
Davacı tanıklarından …… 08.07.2011-08.03.2013 tarihleri arasında İnönü Mağazasında davacı ile birlikte çalışmış diğer tanık …………. ise işten ayrıldığı 20.11.2013 tarihi öncesindeki 8 aylık süreçte davacı ile birlikte çalışmıştır.(Buna ilişkin belgeler ekte sunulmuştur.) fazla mesai ve UBGT hesaplamasından davacı tanıklarının davacı ile birlikte çalışmadığı dolayısıyla çalışma şeklini vakıf olmaları mümkün olmayan 08.07.2011 tarihi öncesindeki dönemin dışlanması gerekmektedir.
3.3-) DAVACIYA ÖDENEN ÜCRET BORDROLARLA AYNI MİKTARDA BANKAYA YATMAKTADIR.BU BAKIMDAN YERLEŞİK YARGITAY UYGULAMASI DAHİLİNDE BORDROLARIN İMZASIZ OLMASININ BİR ÖNEMİ OLMAYIP BORDROLARDA FAZLA MESAİ KAYDI BULUNAN DÖNEMLERİN HESAPLAMADAN KOMPLE ÇIKARILMASI GEREKİR. Bilirkişi raporunda bordrolarda mesai kaydı bulunan dönemler hesaplamadan dışlanmamış olmakla BARİZ BİR HESAPLAMA HATASI YAPILMIŞTIR. Ücret bordrolarında görüleceği gibi 2013 yılın MART, MAYIS, HAZİRAN, AĞUSTOS, EYLÜL aylarında, 2012 yılının EYLÜL VE ARALIK AYLARI HARİÇ TÜM AYLARINDA 2011 YILININDA EKİM VE KASIM AYLARINDA FAZLA MESAİ TAHAKUKLARI MEVCUT OLUP, YERLEŞİK YARGITAY UYGULAMALARI KAPSAMINDA BU DÖNEMLERİ FAZLA MESAİ HESABINDAN DIŞLANMASI GEREKİR. Aynı husus UBGT hesaplamaları içinde geçerlidir.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas Numarası: 2012/9-843 Karar Numarası: 2013/253 İŞÇİYE BORDRO İMZALATILMADIĞI HALDE, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Yukarıda yer alan Yargıtay kararında da hüküm altına alınmış olduğu gibi; davacının yapmış olduğu fazla mesai ve Genel tatil ve Milli Bayram günleri ücretlerinin ödenmediğini ancak yazılı bir delil ile ispat etmesi mümkün iken bilirkişinin yine davacı tanıklarının anlatımlarından yola çıkarak Genel tatil ve Milli Bayram günleri ücretlerinin ödenmediği yönünde yaptığı tespit hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil etmiş olduğundan tarafımızca kabulü asla mümkün değildir. Keza davacının maaşını almış olduğu bankadan celp ettirilen hesap dökümlerinin de görüleceği üzere maaş bordroları ile banka hesap dökümleri birebir uyumludur.
3-) Bilirkişi tarafından hesap edilen brüt ücrete ilişkin itirazlarımız
Bilirkişi raporunda, davacının müvekkil şirkette çalıştığı dönemde almış olduğu brüt ücret hesabını kabul etmiyoruz. Burada gene ücret hesap pusulalarının imzasız olmasından yola çıkılmıştır. Bankaya yatan tutarlar ile hesap pusulalarının örtüşmesi halinde bordro imzasının önemi yoktur. Ücret iddiası TANIKLA İSPAT EDİLEMEZ Ücret konusunda resmi işyeri kayıtlarının aksinin aynı değerde yazılı delillerle ispat edilmesi gerekir. Bilirkişi emsal ücret yazsını dikkate almış olmasına rağmen kabulü mümkün olmayan bir yöntemle fahiş bir brüt ücret hesaplaması yapmıştır. Bilirkişiden ek rapor alınarak BORDROLARDA MEVCUT BRÜT ÜCRET MİKTARI ÜZERİNDEN TÜM HESAPLAMALARIN TERDİTLİ OLARAK MAHKEMENİN TAKDİRİNE ARZ EDİLMESİ SAĞLANMALIDIR.
4-) Davacı vekilince yapılan ıslaha karşı itirazlarımız
Islah talebi yukarıda geniş kapsamlı olarak itiraz ettiğimiz bilirkişi raporundaki hesaplamalara dayalıdır. Bu konuda daha önceki beyanlarımızı ve rapora ilişkin itirazlarımızı aynen tekrarla ISLAH TALEPLERİNİ DE REDDEDİYORUZ.
NETİCE VETALEP : Yukarıda açıklanan nedenler ile bilirkişi raporunu ve davacı tarafından bu rapor baz alınarak yapılan ISLAHI kabul etmediğimizi beyan ederek,
Öncelikle Rapora itirazlarımız nazara alınarak, itirazlarımızı tamamen karşılayacak şekilde bilirkişiden EK RAPOR alınmasını,
- Neticeten haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygıyla bilvekale arz ve talep ederiz.
Davalı Vekili
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna İtiraz -7-
ADANA İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
ESAS NO:
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALILAR:
VEKİLİ:
KONU: … tarihli ara karar gereğince beyanlarımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
1-Davacı müvekkilim, … şirketinde çalışmakta iken , davalı işveren tarafından iş akti devamsızlık nedeniyle Gölcük 3. Noterliği’nin yevmiye nolu ihtarnamesiyle haksız şekilde fesh edilerek işten çıkarılmıştır. Dosyada bulunan T.C Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Kocaeli İl Müdürlüğü’nün tarih ve … sayılı müfettiş raporunda, davacı müvekkilimin iş akdinin haksız şekilde feshedildiğine ilişkin olarak düzenlenen müfettiş raporu açıktır. Davalı işveren, disiplin kurulu kararı almaya gerek duymadan ve davacının mazereti ile ilgili savunmasını almadan iş akdini haksız şekilde fesh etmiştir.
2- Dinlenen tanıklardan … davacının kendisini arayıp bildirimde bulunduğunu, kendisinin de ustabaşına durumu bildirdiğini beyan etmiştir. Davalı işveren açıkça fesih hakkını kötüye kullanarak İş Yasası ile Toplu iş sözleşmesinin hükümlerini ihlal etmiştir.
3- Davacı işe gelemediği dönemde büyük hastalık ve sorunlarla karşılaşmıştır. Bu husus davacı tanığının beyanlarıyla da sabittir. Davacının bu sorunların üstesinden gelmeye çalışmakta iken bildirim görevini de iyiniyetle işverene bildirmiştir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklamış olduğumuz gerekçeler ve tüm dosya kapsamına göre davamızın kabulüne karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederiz.
Davacı Vekili
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna İtiraz -8-
ADANA İŞ MAHKEMESİ’NE
Dosya No:
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ EDEN DAVALI:
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU: Bilirkişi raporuna karşı itiraz ve beyanlarımızın sunulmasıdır.
1. Davacının iş akdi işveren bakımından haklı nedenle feshedilmiş olup, kıdem ve ihbar tazminatı hakkı doğmamıştır. Davacının İşe iade davası reddedilmiş olup, İstinaf Mahkemesinin gerekçesinden hareketle feshin haklı nedene dayanmadığı iddia edilemez. Bu hususun yargılamayı yapan sayın Mahkemenin takdir ve değerlendirmesinde olduğu açıktır.
Zira İş K. 25. Maddesinde”İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.” işveren bakımından haklı nedenle fesih imkanı tanımaktadır. Davacının kendisi sık sık işveren ile ilgili ihbar ve şikayetlerde bulunmakta, yapılan hazırlık soruşturmaları neticesinde takipsizlik kararı verilmektedir.Davacının işvereni için asılsız ihbar ve isnatlarda bulunduğu, onur ve haysiyet kırıcı davranışlarda bulunduğu sübut bulmuştur.
Haklı nedenle fesihte ise kıdem ve ihbar tazminatı hesaplanması hatalıdır.
2. Davacı lehine, asıl işverenin işçilerine verilen pirim alacağı hesabı usul ve yasaya aykırıdır. Zira;4857 sayılı Kanunun 2. Maddesi 9. Fıkrası“(Ek fıkra: 1/7/2006-5538/18 md.) Kanuna veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşları ile bunların doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin en az yüzde ellisine sahip oldukları ortaklıklarda, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu veya diğer kanun hükümleri çerçevesinde, hizmet alımı amacıyla yapılan sözleşmeler gereğince, yüklenici aracılığıyla çalıştırılanlar, bu şekilde çalışmış olmalarına dayanarak;
a) Bu kurum, kuruluş ve ortaklıklara ait kadro veya pozisyonlara atanmaya,
b) Bu kurum, kuruluş ve ortaklıklara ait işyerlerinin kadro veya pozisyonlarında çalışanlar için toplu iş sözleşmesi, personel kanunları veya ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre belirlenen her türlü malî haklar ile sosyal yardımlardan yararlanmaya, hak kazanamazlar.” hükmü ile açıkça yüklenici aracılığı ile çalışan işçilerin, asıl işverenin kendi işçilerine tanınan haklardan ayrıca yararlanamayacağını hüküm altına almıştır.
Davacı, Şirketimiz ile yapmış olduğu sözleşme kapsamında kabul ve onay verdiği ücret ve yasal haklarının tamamını almıştır. İşe girerken çalışma şartlarını ve ücret koşullarını bilmekte ve kabul etmektedir. Fazlaya ilişkin talebi iyiniyet kurallarına aykırıdır. Nitekim Yargıtay HGK’nun E. 2015/22-772, K. 2015/1280, T. 29.04.2015 tarihli kararıda bu yöndedir. 4857 sayılı Yasanın 2. Madde 9. Fıkra hükmünün iptaline yönelik Anayasa Mahkemesine yapılan başvuru dahi,AYM ‘nin 18.1.2017-29952 RG yayımlanan 28.12.2016 tarihli ve 2016/2 E, 2016/198 K sayısı ile reddedilmiştir.
Bu nedenle fazlaya ilişkin ücret ve pirim hesaplamaları usul ve yasaya aykırıdır.
3. İzin ücreti hesabında, davacınınizin ücretini işe girdiği 1. yıldan itibaren hak kazanacağı gözetilmeden, işe girdiği tarihten itibaren izin hakkı hesap edilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ VE TALEP: Açıklanan nedenlerle Bilirkişi raporuna itiraz etmekteyiz. Sayın mahkemenin takdirlerine arz olunur.
Davalı Vekili
İşçi alacakları bilirkişi raporuna itiraz -9-
ADANA İŞ MAHKEMESİ’NE
Dosya No:
Davalı:
Vekili:
Konu: Bilirkişi Raporuna İtirazların Sunulması Hakkında
Açıklamalar
Bilirkişi tarafından ….. tarihinde düzenlenen raporda maddi ve hukuki hatalar mevcuttur ve raporun hukuka aykırı olması itibariyle tarafımızca kabulü mümkün değildir.
AKDİN FESHİ TARİHİNİ BELİRLEMEK BİLİRKİŞİNİN GÖREVİ DEĞİLDİR…
Öncelikle bilirkişi raporunun 2. Sayfasında “Değerlendirme ve Hesaplar” başlığı altında “Akdin Feshi” alt başlığında davacının iş akdini fesih tarihi ile davalının iş akdini fesih tarihi karşılaştırılarak davacının iş akdini fesih tarihinin geçerli ve hesaba esas fesih tarihi olarak kabul edildiği görülmektedir. Bilirkişinin herhangi bir tarafın iş akdini fesih tarihini geçerli kabul ederek yalnızca bu ihtimal üzerinden değerlendirme yapması kendini hâkim yerine koyarak görevinin sınırlarını aştığını göstermektedir. Bilirkişi tarafından her iki fesih tarihi bakımdan dosya hesaplamalarının ayrı ayrı değerlendirilip takdirin mahkemeye bırakılması gerekirdi. Bu yönü itibariyle bilirkişi raporunu kabul etmiyor ve itirazlarımızı sunuyoruz.
HESABA ESAS ÜCRET BELİRLEMESİ HATALIDIR…
Söz konusu ….. tarihli bilirkişi raporunda hesaba esas ücretin belirlenmesi noktasında da eksiklikler ve hatalar bulunmaktadır. Zira yine yukarıda açıkladığımız biçimiyle hem davacının iddiaları hem davalının iddiaları göz önüne alınarak ihtimalli hesaplama yapılması gerekirken tek yönlü ve taraflı olarak salt davacının beyanlarına dayanarak bir hesap belirlemesi hukuka tamamıyla aykırıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 266 da “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” Hükmü düzenleme bulmuştur. Dolayısıyla bilirkişi, sadece teknik hususlarda görüş bildirebilir. Hukuki konularda yorum ve tespit yapma imkânı sadece yargılamayı yapan mahkeme hakimine aittir. Bilirkişinin hatalı hukuki değerlendirmeleri hükme esas teşkil edemez.
GİYDİRİLMİŞ ÜCRET HESABI BELİRSİZ VERİLER ÜZERİNE İNŞAA EDİLMİŞTİR…
Giydirilmiş ücret, işçinin 1 aylık ücreti ile o işyerindeki işveren tarafından sağlanan parayla ölçülebilir sürekli menfaatlerinin bir aya karşılık gelen tutarları toplamı anlamına gelmektedir. İşçinin kazancı sadece asıl ücret yani çıplak ücretse, giydirilmiş ücreti de sadece asıl ücreti olacaktır. Kabul anlamına gelmemekle beraber işçinin iddia konusu alacaklarının hesabı yapılırken işçiye asıl ücrete ek olarak yapılan ödemeler dikkate alınacaktır. Dosya kapsamında işçiye asıl ücret alacağı dışında herhangi bir ödeme yapılmadığı görülmekte iken bilirkişi tarafından giydirilmiş ücret adı altında, giydirilmiş ücret hesaplaması yapılırken asıl ücret alacağına eklenen ücretlerin neler olduğu hususunda büyük bir soru işareti mevcuttur. Dolayısıyla belirsiz verilerden yola çıkılarak yapılan bilirkişi raporunun ilgili kısmı da hukuka aykırı olacaktır. Giydirilmiş ücrete esas alınan ek ücretlerin neler olduğu bildirilmeden ve belirleme yapılmadan dosyada giydirilmiş ücret hesabı yapılması hukuka aykırıdır.
KIDEM TAZMİNATI HESAPLAMASINDA MADDİ VE HUKUKİ HATALAR MEVCUTTUR…
Davacının hizmet süresi ve hesaba esas son ay giydirilmiş ücreti tamamıyla soyut ve ispatlanamamış iddiaları üzerinden bir kıdem tazminatı hesabı yapılması taraflı bir tutum sergilendiğini göstermektedir. Zira giydirilmiş ücret hesabına işçinin asıl ücret alacağına ek olarak işyeri tarafından yapılan ayrı ödemeler katılarak ortalama bir değer belirlenmesi yapılmalıdır. Fakat bilirkişi raporu incelendiğinde giydirilmiş ücret hesabına katılan ücretlerin neler olduğu ve neye göre asıl ücret alacağına eklendiği hususu belirsizdir. Bu açıdan bilirkişi raporunu kabul etmemiz mümkün değildir. Yapılan hesaplamaya itiraz ediyoruz.
FAZLA ÇALIŞMA HESAPLAMASI SOYUT İDDİALARA DAYANMAKTADIR…
Bilirkişinin rapor düzenlerken esas aldığı tanık beyanları davacının dinlettiği tanık beyanlarına dayanmaktadır. Bilirkişinin görevlerinin içinde ispat yükünün hangi tarafa ait olduğunu değerlendirip kendi kanısı doğrultusunda yorum ve hesap yapması hukuka aykırıdır. Her iki tarafın dinlettiği tanık beyanları da esas alınarak ihtimalli bir hesaplama yapılması gerekirken bilirkişi görev sınırlarını aşmıştır. Bu konuda da yeniden hesaplama yapılması gerekmektedir.
Davacı tanıklarına ve salt davacı beyanlarına dayanan bir hesap yapılması taraflı hesaplamanın en aşikâr kanıtı olacaktır. Fazla çalışma yönünden dosya içerisinde dinlenen tanık ifadelerinden de anlaşılacağı üzere davacının fazla çalışma yaptığına ilişkin görgü tanığı bulunmamaktadır. Davacının fazla çalışma yaptığına ilişkin iddialarını yalnızca yanında bulunmayan tanık beyanlarına dayandırarak ispatı ve bu iddiaya dayanarak fazla çalışma olgusunun kanıtlandığına yönelik hüküm kurulması hukuka aykırı olacaktır.
YILLIK İZİN ÜCRETİ HESABINA ESAS BRÜT ÜCRET YANLIŞ HESAPLANMIŞTIR…
Kabul anlamına gelmemekle beraber davacının iddia konusu ücretli izin alacaklarının hesabında da brüt ücret adı altında yukarıda açıklamasını yaptığımız soyut ve belirsiz bir hesaplama içeren bir veri yer almıştır. Giydirilmiş ücretin ayrıntılı hesaplanması yapılmadan ve tarafımıza yansıtılmadan ilgili alacak hesaplarını kabul etmemiz mümkün değildir.
BİLİRKİŞİ YETKİLERİNİ AŞARAK RAPORU TANZİMDE TARAFLI DAVRANMIŞTIR…
Tarafımıza … tarihinde tebliğ edilen ….. tanzim tarihli bilirkişi raporunun altıncı(son) sayfasında “davacının ulusal bayram ve resmî tatil günlerinde çalıştığı kanaatine varılmıştır.” İbaresi ile de kendini hâkim yerine koyarak tespitler yaptığı ve tarafsız bir tutum sergileyemediği gözler önündedir.
Zira Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E. 1991/1695 K. 1991/5031, T. 24.10.1991;
“Mahkeme, çözümü özel ya da teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi görüşüne başvurur. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümü mümkün konularda bilirkişi dinlenemez (HUMK. Md. 275). Hâkim bilirkişi raporunda noksan ve müphem gördüğü hususların giderilmesi için ek rapor isteyebilir, gerekirse yeniden bilirkişi seçer, yeniden tetkikat yaptırabilir (HUMK. Md. 283).
Bilirkişi maddi vakalar hakkında görüşünü bildirir. Hukuki sorunlar hakkında görüş bildiremez, delilleri takdir yetkisi de yoktur. Bilirkişi raporunun hükme esas alınması belirtilen bu kurallara uygun olmasıyla mümkündür. Aksine tutum, Türk Milleti adına hüküm vermeye tek yetkili “Hakim’in” yerine “bilirkişi” nin konulması sonucunu doğurur. Sözleşmenin yorumu, yanlarca ileri sürülen hususların sabit kabul edilmesi bilirkişiye terkedilemez. Bu hususlar gözetilmediği için dosyadaki rapor yetersizdir. Yetersiz rapora dayanılarak hüküm verilemez.“
Sonuç Ve İstem: Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle;
a/ Bilirkişi raporuna karşı itirazlarımızı içerir dilekçemizin dosyaya kabulü ile
b/ İlk itirazlarımızdan olan zamanaşımı itirazlarımız da dikkate alınarak yeniden hesaplama yapılmak üzere yeni bir bilirkişiye dosyanın tevdiine karar verilmesini talep ederiz.
Davalı Vekili
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi -10-
ADANA 7. İŞ MAHKEMESİNE
Dosya No:
Duruşma günü:
BİLİRKİŞİ RAPORUNA
KARŞI BEYANDA BULUNAN
DAVACI:
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ:
KONU: … Tebliğ Tarihli Bilirkişi Raporuna Karşı Beyanlarımızın Ve İtirazlarımızın Sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkilim çalıştığı işyerinde 01.01.2015 tarihinde işe başlayıp 18.12.2018 tarihinde işten çıkartılmıştır. Bu süreç boyunca kaporta ustası ve servis şoförü olarak çalışmıştır. Çalıştığı süre boyunca 1900 TL NET ÜCRET alan müvekkil son aylarda bunun yanı sıra hemen hemen her gün 2 saatten fazla mesai yaptığı ve UBGT günlerinde de çalıştığı belirlenmiştir.
Bilirkişi incelemesinde alınan net ücret miktarı eksik hesaplanmasından dolayı alacak kalemlerinin hepsi yanlış belirlenmiştir sayın mahkemenizin yeniden ek bir rapor istemesi gerekmektedir. Şöyle ki;
1-) Öncelikle davalı tarafın yapmış olduğu zamanaşımı itirazının bilirkişi mütalaası sonucunda yanlış ve haksız olduğu tespit edilmiştir. Rapor doğrultusunda Müvekkil …’NİN 18/12/2020 tarihinde davalı işveren tarafından haksız bir şekilde işten çıkarılmıştır olduğu kanıtlanmıştır. Müvekkil 1900 TL NET ücret almış bu da tanık beyanları ve TÜİK KAZANÇ BİLGİSİ sorgulaması sonucunda kanıtlanmış olmasına rağmen bilirkişi mütalaası sonucunda hesaplamaların asgari ücret üzerinden yapılması haksız ve hukuka aykırıdır.
T.C. YARGITAY 9.Hukuk Dairesi Esas: 2010/38484 Karar: 2013/2588 Karar Tarihi:23.01.2013 ;
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları özetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
T.C YARGITAY 9. Hukuk Dairesi Esas: 2004 / 8503 Karar: 2004 / 24277 Karar Tarihi: 27.10.2004;
Davacı tarafından imzalanan ve imzası inkar edilmeyen bordrolarda davacının ücreti asgari ücret olarak gösterilmiş, mahkemece buna değer verilerek hüküm kurulmuştur. İşyerinde inşaat ustası olarak çalışan davacının çalışma süresi, yaptığı iş, ve tanık beyanları birlikte değerlendirilerek bordroların gerçeği yansıtmadığı şüphesi doğmaktadır. Bu nedenle davacının çalışma süresi, yaptığı iş, çalışma tarihleri açıklanarak meslek kuruluşundan alabileceği ücret sorulmalı, alınan cevap tüm delillerle birlikte değerlendirilerek ücret belirlenmeli, gerekirse bilirkişiden yeniden rapor alınmalı ve sonucuna göre hüküm altına alınan alacaklar hesaplanmalı ve buna göre hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda belirtilen emsal Yargıtay kararlarıyla da ücret hesaplaması yapılırken sadece Bordroda görünen maaş dışında TÜİK KAZANÇ BİLGİSİ ve Meslek Kuruluşlarından Alabileceği Ücret de sorgulanarak yapılması gerekirken bu husus göz ardı edilmiştir. Buna bağlı olarak da yanlış tespit edilen Ücretin diğer alacaklar ( Kıdem, İhbar, UBGT ve Fazla Çalışma vb) üzerindeki hesaplama yoluna gidilmesi eksik araştırma ve inceleme sonu düzenlenen bir rapor olduğu ortaya çıkmaktadır.
Ayrıca bordroda görünen 1900 TL ücret üzerinden fazla mesai alacağına ilişkin tahakkuk yapılmış iddiası olsa da bu husus gerçeği yansıtmamaktadır. Davalı taraf haksız bir şekilde ve kötü niyetle müvekkilimizin asıl alacağı 1900 TL ( Net ) olması gerekir iken sanki bu ücretin içerisinde ÜCRET + Fazla Mesai + AGİ alacağı varmış gibi bordroyu düzenlemiştir. Sayın mahkemeden de bu hususa dikkatini çekip, yapılacak olan Ek Raporda da bu talebimiz üzerinden hesaplama yapılmasını talep etmekteyiz.
2-) Bilirkişi raporunda AGİ VE FAZLA ÇALIŞMANIN ücretin içerisinde olduğu kanaatine varılmıştır. Müvekkil evli ve çocuklu olup AGİ bu gibi etkenlere göre değişkenlik gösterdiğinden bunun hesabı yapılırken bunlara dikkat edilmelidir. AGİ VE FAZLA ÇALIŞMA alınan ücretin içerisine eklenemez.
Y.9.H.D. E. 2015/28028 K.2019/1811 T.21.01.2019 ;
“Asgari geçim indirimi ücret olmadığı gibi ücretin eki de değildir. Asgari geçim indirimi bireyin ya da ailenin asgari geçim düzeyini sağlayacak bölümünün toplam gelirden düşülerek vergi dışı bırakılmasıdır. Bu nedenle asgari geçim indirimi net ücrete ya da brüt ücrete ilave edilemez, aynı şekilde asgari geçim indirimi giydirilmiş ücret tespit edilirken çıplak ücrete giydirilecek bir kazanç unsuru da değildir.”
Yukarıda ki YARGITAY kararında da görüldüğü üzere AGİ vb ücretler net ücrete ilave edilemez.
Yargıtay içtihatları uyarınca Asgari Geçim İndirimi bir kazanç unsuru olmadığından, çalışanın kıdem tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram, genel tatil, yıllık izin ve ücret alacakları hesabında dikkate alınamayacaktır.
3-) Yukarıda belirtilen husular neticesinde ek rapor ile hesaplanacak 1900 TL ÜCRET (NET) sonucunda hesaplanacak diğer alacak kalemleri de değişecektir ve müvekkilin haksız fesih sonucu vuku bulan mağduriyeti kanıtlanacaktır.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen hususlar dikkate alınarak;
Bilirkişi raporunda belirtilen ve yanlış hesaplanan ücret neticesinde diğer KIDEM,İHBAR,FAZLA ÇALIŞMA ve UBGT vb. alacak kalemlerini EK RAPOR alınmak suretiyle hesaplanması ve tüm dosya kapsamında gözetilecek sebepler ile hakkaniyete uygun bir şekilde uygulanmasını mahkemenizden arz ve talep ederiz.
DAVACI VEKİLİ
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna Beyan Dilekçesi -11-
ADANA İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
DOSYA NO:
RAPORA İTİRAZ
EDEN (DAVALI):
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONUSU: … tarihli ek bilirkişi raporun karşı beyan ve itirazlarımızın sunumudur.
AÇIKLAMALAR
Yukarıda dosya numarası yazılı olan davada Mahkemenizce bilirkişiden zamanaşımı itirazı yönünden ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, bilirkişi tarafından düzenlenen … tarihli ek rapor … tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiştir. Süresi içesinde rapora itiraz ve beyanlarımızı sunuyoruz. Şöyle ki;
1-Öncelikle ıslah süresi içerisinde yapılarak harcı yatırılmadığından geçerli olmayıp hüküm ifade etmesi mümkün olmadığından reddi gerekmektedir.
2-KIDEM TAZMİNATI haksız ve dayanaksız bir talep olup bunun reddi gerekmektedir. Her ne kadar ek raporda bu husus irdelenmemiş ise de davacı davasında iş akdini haklı sebeple feshettiğini ispat edemediğinden dolayı kıdem tazminatına hak kazanamaz. Zira tarafımıza dosyaya sunulu imzalı bordrolardan da görüldüğü üzere aldığı ücret SGK’ya bildirilen ücret ile aynı miktardır. Bu ücret asgari ücretin üstünde bir ücret olup imzalı bordrolarla da doğruluğu kabul edilmiştir. Dolayısı ile artık yazılı belge dışında tanık anlatımları ile aksinin ispatı mümkün değildir.
Bunun yanısıra davacı taraf raporlu olduğu günde çalışmaya zorlandığını da ispatlayamamıştır. Dosya içeriği incelendiğinde raporlu olduğu günlerde çalıştığına dair bir tespitin de bulunamadığı açıkça görülecektir. Dolayısı ile davacı tarafın iş akdini kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde feshedildiği sonucuna ulaşmak hatalı olacaktır. Davacının hizmet döküm cetveli incelendiğinde müvekkil firmadan ayrılır ayrılmaz başka firmada çalışmaya başladığı görülecektir. Nitekim davacı taraf müvekkil işyerine hiçbir bildirimde bulunmaksızın işi bırakmış ve işten ayrılmıştır. Müvekkil bu anlamda mağdur olmuştur. Tüm bu durumlar değerlendirildiğinde davacının iş akdini herhangi bir haklı sebep olmaksızın kendi isteği ile bir başka firmada çalışmak amacı ile sonlandırdığı açık ve net olduğundan davacının kıdem tazminatı talebinin açıkça reddedilmesi gerekmektedir.
Kıdem tazminatını kabul anlamına gelmemek kaydı ile , kıdem hesabı da hatalı olup yapılan hesaplamaya da itiraz ediyoruz. Zira davacı, dosya içerisinde mevcut hizmet döküm cetvelinden de anlaşılacağı üzere 07.10.2003 de ve 21.09.2011 tarihlerinde farklı işyerlerine geçişleri yapılmış ve bu geçişlerde müvekkil işyeri tarafından kıdem tazminatı ve izin ücretleri kendisine ödenmek sureti ile ayrılmış ve ibraname imzalamıştır. Yapılmış olan kıdem ödemeleri ile kıdem süresi ve kıdem tazminatı alacağı kesilmiş olup son işten çıkıp tekrar işe girdiği tarih olan 30.12.2011 tarihinden itibaren kıdemi işlemeye başlamıştır. Dolayısı ile kabul anlamına gelmemek kaydı ile kıdem tazminatı hesaplaması 30.12.2011 tarihinden itibaren yapılmalıdır.
3- Davacının FAZLA MESAİ alacağı bulunmamaktadır. Dosyaya sunduğumuz işyerinde çalışma saatlerini ispata yarar servis kaydından ve çalışanlardan alınan belgelerden de anlaşılacağı üzere işyerinde fala mesai yapılmamaktadır. İmzalı bordrolarla ispat edildiği üzere yapıldığında da ücreti ödenmektedir. Önceki bilirkişi ek raporu ile de incelenerek sabit olduğu üzere 2012 yılı Kasım ayından (kasım dahil) itibaren işten ayrıldığı tarihe kadar İMZALI BORDROLARINDA FAZLA MESAİ TAHAKKUKU yapıldığı görülmektedir. Dolayısı ile bu döneme ilişkin bilirkişi tarafından yapılan fazla mesai hesabını kabul etmiyoruz. Zira davacı taraf bu döneme ilişkin ücretini almadığı fazla mesai yaptığını yazılı bir belge sunarak ispatlayabilmiş değildir. Bunun doğal sonucu olarak bilirkişi ve Sayın Mahkemenin yapması gereken sadece ve sadece zamanaşımı süresinin dolduğu 01.01.2011 tarihinden imzalı bordroların sunulamadığı 31.10.2012 tarihleri arasındaki sürenin fazla mesai hesabını yapmak olacaktır. Yani 01.01.2011 -01.07.2012 arası 4.765,95 TL ve 01.07.2012- 31.10.2012 tarihleri arasının hesabını yaparak bu tutara eklemek olacaktır. Bilirkişi 01.07.2012-31.12.2012 döneminin tamamını 1.410 , 75 TL olarak hesaplamıştır. Oranlayarak bir sonuca ulaşırsak yaklaşık bu dönemi de 940 TL’sı olarak hesaplayabiliriz. Sonuç olarak davacının en fazla 5.705 TL’sı fazla mesai alacağının olabileceği ortaya çıkacaktır. OYSAKİ BİLİRKİŞİ İMZALI BORDROLARIN OLDUĞU DÖNEMDE DE FAZLA MESAİ HESABI YAPMIŞTIR. AYRICA BİLİRKİŞİNİN FAHİŞ HESAPLADIĞI FAZLA MESAİ SAATİNİ DE NEYİ DAYANAK ALARAK YAPTIĞINI ANLAYABİLMİŞ DEĞİLİZ. Sayın Mahkemeden bilirkişinin fazla çalışma saatini hesaplarken ki aldığı kriterlerin ne olduğunu açıklatmasını talep ediyoruz. Farazi ve fahiş hesaplar ile hatalı sonuçlara ulaşmaktadır.
4- Bunun gibi HAFTA TATİLİ ücreti hesabı da hatalı yapılmış olup zamanaşımı süresi ile imzalı bordroların bulunduğu dönem dikkate alınmamıştır. Ayrıca saat hesabı da yanlış yapılmış ve hatalı sonuçlara ulaşılmıştır. Zamanaşımı süresinin dolduğu 01.01.2011 tarihinden 01.07.2012 tarihine kadarki dönem için 3.309 TL’sı ve 31.10.2012 tarihine kadar yine oranlayarak bulduğumuz 1.000 TL’sı eklendiğinde 4.309 TL’sı genel tatil çalışması alacağı hesaplanacaktır. Dolayısı ile bilirkişinin imzalı bordroların bulunduğu döneme ilişkin yapmış olduğu hesaplamayı kabul etmiyoruz.
5- ULUSAL BAYRAM VE GENEL TATİL ÇALIŞMA ÜCRETİ de yukarıda belirttiğimiz kriterlere uymadan hesaplanmıştır. Dava tarihinden önceki kısım için 100 TL talep edilmiş olup ıslah ile ancak 250 TL ve oranlanarak bulunan 80 TL olmak üzere kabul anlamına gelmemek kaydı ile 430 TL’sı ancak istenebilecektir.
6-Davacının YILLIK İZİN ALACAĞI da bulunmamaktadır. Öncelikle davacının müvekkil şirkette çalıştığı sürede hiç yıllık izin kullanmadığı iddiası samimi ve gerçekçi değildir. Zira Yargıtay Kararları ile de desteklendiği üzere işçinin hiç izin kullanmadan uzun yıllar çalışıyor olması hayatın olağan akışına aykırı olup samimi kabul edilemez. Davacı tarafın işe giriş çıkışları esnasında kendisine bizzat kullanmadığı izin haklarının ücreti ödenmiştir. Son işe giriş tarihinden itibaren ki kıdemi dikkate alınarak hakettiği yıllık izin süresinin hesaplanması gerekir. Ayrıca imzalı bordrolarında yıllık izin kullandığı açıkça belirlidir. Bilirkişi tüm bu somut delilleri hiç dikkate almaksızın yıllık izin hesabını ilk günden başlatmış ve kullanılmamış gibi hesaplamıştır. Bu nedenle davacının yıllık izin hakkının bulunduğunu kesinlikle kabul etmiyoruz.
Yukarıda belirttiğimiz itirazlarımızın hukuki dayanakları bulunduğundan ve somut delillerle ispat edildiğinden yeniden bilirkişiye dosyanın ibraz edilerek ÖZELLİKLE İMZALI BORDROLARIN YENİDEN İVE DİKKATE İNCELENMEK SURTİ İLE yeni bir hesaplamanın yapılmasını ve yeni bir rapor düzenlenmesini talep ediyoruz. Mahkemece iş bu talebimiz kabul edilmez ise bu durumda da ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek tüm mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı taraf uhdesine bırakılmasına karar verilmesini saygı ile bilvekale arz ve talep ederiz.
Davalı Vekili
İş Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi -12-
ADANA 5. İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO:
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ EDEN DAVALI:
VEKİLİ :
DAVACI :
VEKİLİ :
KONU : X tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarımızı içerir dilekçemizdir.
AÇIKLAMALAR
Yukarıda bilgileri verilen mahkemeniz dosyasında alınan bilirkişi raporu hatalı olup hükme elverişli değildir. Bu nedenle rapora yasal süresi içinde itirazlarımızı sunuyoruz. Şöyle ki;
Cevap dilekçemizde de açıkça belirttiğimiz üzere davacıya ödenmesi gereken tüm tazminat ve hakları kendisine ödenmiştir. Yapılan kıdem tazminatı ödeme dekontu da tarafımızca mahkemenize sunulmuştur. Buna karşılık davacı lehine hesaplanan kıdem tazminatını kabul etmemiz söz konusu olamayacaktır. Davacı yan iddiaları yersiz olup soyut isnattan öteye geçememiş, talep ettiği alacak kalemini de somut delillerle ispatlayamamıştır. Ancak buna rağmen salt davacı tanık beyanlarıyla hesaplama yapılmış olup bu bu durum da hakkaniyete aykırılık teşkil etmektedir.
X celse tarihli duruşma zaptında geçen ”.. davacı tanıklarının davacının davalı yanında çalıştığı süreye ilişkin beyanları nazara alınarak rapor tanzimine..” şeklindeki ara karar da tarafımızca doğru bulunmamıştır. Somut deliller söz konusu olmadan salt davacı yanın tanık beyanları doğrultusunda rapor tanzim edilmesi yasaya aykırılık teşkil edecektir.
Adı geçen raporda da ”..Tanıklar davacının … tarih aralığında kesintisiz çalıştığını beyan etmişlerdir. Davacının … tarih aralığındaki kıdemi … gündür..” şeklindeki tespitine katılmıyoruz. Sadece tanık beyanlarına bakılarak belirleme yapılması ve … TL gibi fahiş bir miktarın belirlenmiş olmasını kabul etmiyoruz. Ayrıca tanık beyanlarında davacının … yılları arasında kesintisiz çalıştığı yer almamakta olup gerçeği yansıtmayan rapordaki bu kısmın tarafımızca kabulü söz konusu olamayacaktır.
Davacı tarafından her ne kadar haksız bir şekilde kıdem tazminatı talep edilmişse de dava dilekçesinde dahi davacının işe giriş tarih belirtilmemiş ancak bilirkişi raporunda … yılından itibaren hesaplama yapılmıştır. Davacı yan tarafından ezbere beyanlarla yapılan alacak kalemi talebi hiçbir somut delile dayanmazken hesaplanan kıdem tazminatı alacağını da kabul etmemiz de söz konusu değildir.
Ve yine davacı tarafça işbu davanın belirsiz alacak mı yoksa kısmi dava mı şeklinde açıldığı hususunda hiçbir açıklayıcı beyanda bulunulmamıştır. Kabul anlamına gelmemekle beraber işçi alacak miktarını belirleyebildiği için belirsiz alacak davası açılamazdır. Gerek yasal düzenleme gerekse yargısal içtihatları gereğince davacının davasının öncelikle usulden reddi gerekmektedir
Ayrıca davacı taraf iddia ettiği muvazaalı ilişkiyi tanık anlatımlarıyla ispat edeceğini beyan etmişse de ispatlayamamıştır. Söz konusu durumda da muvazaadan söz edilmesi mümkün değildir. Davacı tarafın iddia ettiği şekilde muvazaa dolayısıyla eşit işlem borcuna aykırılık iddiası dahi ispat edilememiş olup tarafımıza ikame edilen davanın haksız olduğu aşikardır.
İşçi yararına yorum ilkesi sadece mevzuatta açıklık olmaması halinde uygulanabilir. Mevzuatın yeterince açık ve net olduğu bir durumda, işçi lehine hak etmediği tazminat kalemlerine hükmedilmesi mümkün değildir. Hiç kimse hak ettiğinden fazlasını alamaz. Hukuk kuralları haksız kazanç elde etme çabalarını koruyacak nitelikte değildir.
Açıklanan sebepler ışığında anılan bilirkişi raporu bu hali ile gerçeği yansıtmamakta olup hatalıdır, hükme esas teşkil edemez, çelişkilerle doludur. Elde ki davanın aydınlanması hususunda herhangi bir etkisinin olmayacağı aşikardır. Bu sebeple işbu bilirkişi raporuna itiraz etme zaruriyetimiz hasıl olmuş olup, yapmış olduğumuz itirazlarımızın dikkate alınarak haksız, mesnetten yoksun işbu davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen sebepler ışığında; bilirkişi tarafından dosyaya ibraz edilen raporu; eksik, yanlış hususlar ve çelişkiler içermesi sebebiyle kabul etmiyoruz. Haksız, mesnetten yoksun ve hukuki yarar taşımayan işbu davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz. 20.02.2021
DAVALI VEKİLİ
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna ve Islaha İtiraz Dilekçesi -13-
ADANA İŞ MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ’ NE
Dosya Esas No:
(İTİRAZ VE BEYANDA BULUNAN) DAVALI:
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU: Bilirkişi raporuna ve ıslaha karşı İTİRAZ VE BEYANLARIMIZDIR.
AÇIKLAMALAR
1. BİLİRKİŞİ RAPORU, HUKUKA VE YASALARA AYKIRI OLUP HÜKME ESAS ALINAMAZ; Şöyle ki;
2. Bilirkişi raporunun hizmet akdinin niteliği ve feshi başlıklı bölümünde davacının iş akdinin azil sureti ile fesih edildiği gerekçe olarak da müvekkil davalı şirketi zarara uğrattığı gösterilmiş ancak sonrasında ise, fesih gerekçelerinin haklı neden oluşturup oluşturmadığının ispat yükünün davalı müvekkilde olduğunu, davalı taraf olarak dosyaya teftiş, denetim raporu, kesinleşmiş yargı kararı ya da tespit hükmünde yargı kararı vb. sunulamadığı bu sebeple de azlin geçerli sebebe dayandırılamadığından 4857 sayılı yasanın 17. maddesi hükmüne aykırı ve usulsüz bir fesih olduğu tespiti yer almıştır.
3. Yargıtay HGK’nun bir kararında davacının iş akdinin feshine sebep olan eylemi sebebiyle, aleyhine ceza davası açıldığından; kıdem tazminatı talebi hakkında bu davanın sonucu beklenerek ona göre karar verilmesi gerekir sonucuna varmıştır. Yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 06.06.1994 tarih ve 1994/3809 E. ve 1995/8607 K. Sayılı kararında ceza mahkemesince verilen mahkûmiyet kararının ve ceza davasında tespit edilen maddi olguların hukuk hâkimini bağladığı tespitini yaparak iş yargılamasında davacı bulunan kişi hakkında açılan kamu davasının sonucunun ve kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bu hususta benzer birçok Yargıtay kararı mevcuttur. İfade edilen Yargıtay kararları doğrultusunda söz konusu ceza yargılamasının tamamlanması ve verilen hükmün kesinleşmesi beklenmelidir. Bu itibarla, bilirkişi raporunda yer alan ispat yükünün müvekkil şirkete ait olduğu ve bu doğrultuda kesinleşmiş bir karar sunulamadığı gerekçesinin dayanağı bulunmamaktadır.
4. Daha önce de ayrıntılı olarak bahsedildiği gibi azil tarihi itibari dosyaya sunulan ceza dava dosyası içerikleri ve teftiş raporu davacının çalıştığı dönemini kapsamaktadır. Bu açıdan hakkında ceza davası devam eden bu ciddi iddiaların giderilmesi hakkaniyetin bir gereğidir. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 18.10.1997 tarih 1997/17431 E. ve 1999/ 123 K. Sayılı kararında şu tespitlere yer vermiştir. Buna göre, “ Davacının… işvereni zarara uğrattığı sebebiyle işine son verildiği anlaşılmaktadır. Aynı olaylar nedeniyle davacı işçi hakkında hizmet sebebiyle görevi kötüye kullanmak suçundan kamu davası açılmış olup yapılan yargılama sonunda delil yetersizliğinden beraatına karar verilmiştir. İşveren tarafından gerçekleştirilen hizmet akdinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı sorununun öncelikle çözümlenmesi gerekir. Beraat kararı delil yetersizliğine dayandığı için bu davaya etkili olduğu sonucuna varılamaz. Bir bilirkişi marifetiyle bu belgeler üzerinde ve gerektiği takdirde işyerindeki defter ve kayıtlar üzerinde inceleme ve araştırma yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin de hüküm altına alınması hatalı olup….” Görüleceği üzre gibi kamu davasının konusu olan eylemlerin niteliğine göre bir bilirkişinin dosyayı incelemesinin gerekliliği vurgulanmış, konunun sadece iş kanunu hükümlerine göre yapılacak hesaplama ve tespitlerle sınırlı bir çözüme kavuşturulmasını yeterli görmemiştir. Bu itibarla farklı bir bilirkişiden görüş alınmasının zorunlu olduğu düşünce ve kanatindeyiz.
5. Öte yandan, maaş ödemelerinin şirketlerde elden yapılması normal ve olağan bir durum değildir. Bu ödemelerin yazılı belgeye bağlanması muhasebeleştirilmesi sorumluluğa o dönem itibari ile davacıya T.K. ‘ya aittir. Bu sebeple davacının kendi yetki ve sorumluluğunu yerine getirmediği ihmal veya kusurundan faydalanamaması gerekir. Bu hususun dikkate alınmadığı ücret alacağına ilişkin bilirkişi tespitlerini kabul etmiyoruz.
6. Ayrıca , bilirkişi raporunda tanık beyanları taraflı bir şekilde ele alınmış ve ispatı yazılı delillerle mümkün olan konularda tanık deliline itibar edilmiştir. Bu nedenle yapılan hesaplama hukuka ve yasalara aykırı olmakla, hükme esas alınamaz.
7. Raporun, izin ve izin süreleri konusundaki tespitleri de tarafımızca kabul edilemez ve hükme esas alınamaz durumdadır. Tanık deliline dayanılarak izin ve izin süresi hesaplanamaz.
8. Ayrıca davacı vekilinin dosyaya sunmuş olduğu ıslah dilekçesi de kabul edilemez durumdadır. Davacı tarafın ıslah dilekçesinde yer alan faiz başlangıç tarihleri net olarak ifade edilmediği gibi davacının işe giriş tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edilmiştir. Yine istenen reeskont faizi ve faiz oranı açısından ve zamanaşımına uğramış alacaklar bakımından da söz konusu ıslah dilekçesine itiraz ediyoruz.
9. Gerek bilirkişi raporunun ve gereke davacı vekilinin sunmuş olduğu ıslah dilekçesinin aleyhimize olan tüm kısımlarını kabul etmediğimizi de beyan ediyoruz.
NETİCE VE TALEP: Bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi hakkında itiraz ve beyanlarımızı sunar, itirazlarımız doğrultusunda farklı bir bilirkişiden yeni bir rapor veyahut olmadığı takdirde aynı bilirkişiden ek bilirkişi raporu aldırılmasını, bilvekâle saygılarımla arz ve talep ederim.
DAVALI VEKİLİ
İş Mahkemesi Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi 14
ADANA 1. İŞ MAHKEMESİ MAHKEMESİNE
DOSYA NO :
(Beyanda Bulunan) DAVALI :
VEKİLİ :
DAVACI :
VEKİLİ
KONU : 28.05.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazlarımızdan ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
1. Tarafımıza 02.06.2021 tarihinde tebliğ edilen bilirkişi raporunda hukuka ve gerçeğe aykırı değerlendirme ve tespitler yer almakta olup bu beyanların tarafımızca kabulü hukuken olanaklı değildir. Şöyle ki;
2. Söz konusu bilirkişi raporunda işçinin ücreti konusunda müvekkil şirketin bordrolardan farklı bir ücret uygulaması olmayıp elden ödemede yapılmamaktadır. Tüm ödemeler banka kayıtları ve imzalı bordrolar ile yapılmaktadır. Yapılan emsal ücret araştırması da bu durumu doğrular nitelikte olup serbest piyasanın olduğu bir durumda ücretler arasında 100-200 -TL fark oluşması olağandır. Bilirkişi ücret hesaplamasında baz aldığı miktar hatalıdır.
3.Bilirkişi raporunda Kıdem ve İhbar tazminatları hesaplanmıştır. Davacı daha yüksek bir maaşla başka bir işyerinde çalışmak için istifa etmiştir. Bu durum dava dosyası içinde istifa dilekçesi olarak sunulmuştur. Davacı, müvekkil işyerinden 1052 – TL avans talep etmiş bu miktar kendisine ödenmiş olup kabul anlamına gelmemekle beraber kıdem tazminatından mahsubu gerekirken bu işlem yapılmamıştır.
4.Bilirkişi raporunda, bilirkişi fazla mesai ücretine ilişkin olarak her ne kadar ikili ayrıma gitmiş olsa da mayıs 2016 tarihinden itibaren yapılan ikili ayrımda sistem kayıtlarının kabul edilmemesi durumunda başlıklı kısımda davacı tanığı …………… beyanlarını dikkate almış ancak aynı tanığın ”…parmak okuma sistemi ile mesai takibi yapılırdı daha sonra kaldırıldı …. assan port kayıtlarına göre çalışma takibi yapılmaya başlandı.” ifadelerine değinmeyip söz konusu sistem kayıtlarının parmak izi okutma şeklinde gerçekleştiğinden fazla mesai ücretinin bu kayıtlar üzerinden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kabul anlamına gelmemekle beraber kabul edilen tanık beyanında mayıs 2016’dan itibaren 3’lü vardiyaya geçildiğini belirtmiş ancak fazla mesai saatinin aynı olduğunu belirtmiştir. Bu durum hayatın olağan akışına aykırı olup vardiya sisteminin değişmesinin bir anlamı kalmamaktadır. Kabul anlamına gelmemekle birlikte Fazla mesai hesaplanacaksa sistem kayıtlarının kabulü gerekir.
5.Bilirkişi raporunda hafta tatili ücretinde yine ikili ayrıma gitmiş olsa da yukarıda açıklanan sebeplerle sistem kayıtları üzerinden değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bilirkişi raporunda hafta tatili ücreti davacı tanığı …… beyanı dikkate alınmasa da diğer davacı tanığı …………. beyanında hafta tatili olduğunu davacının hafta tatilinde çalıştığını görmediğini, hafta tatilini düzenli olarak kullanıldığını beyan etmiştir. Bu husus bilirkişi tarafından değerlendirmeye bile alınmamıştır.
6-Bilirkişi raporunda UBGT ücretinde yine ikili ayrıma gitmiş olsa da yukarıda açıklanan sebeplerle sistem kayıtları üzerinden değerlendirme yapılması gerekmektedir. Kabul anlamına gelmemekle birlikte tanık beyanları arasında çelişkili olan bir hususta tanık beyanlarına göre değerlendirme yapılması isabetsiz olup hesap hatası da yapılmıştır ……….. beyanında bayramın 3. ve 4. günlerinde Vardiyanın yarısı gelir derken diğer vardiya izinli olduğunu belirtmiştir bilirkişi 2 günüde hesaba katmıştır.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemenizce resen nazara alınacak nedenlerle, bilirkişi incelemesine itiraz eder, dosyanın yeniden itirazlarımız yönünde inceleme yapılmak üzere mahkemenizce takdir edilecek tarafsız bir bilirkişiye tevdiine karar verilmesini talep ederiz.
DAVALI VEKİLİ
İş Bilirkişi Raporuna İtiraz Dilekçesi 15
ANKARA 13. İŞ MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ EDEN DAVALI :
VEKİLİ :
DAVACI :
KONU : 01.11.2018 tarihli bilirkişi raporuna ilişkin itirazlarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR
BİLİRKİŞİ RAPORUNDAKİ ALEYHE HUSUSLARI VE OLASI YAZIM HATALARINI KABUL ETMİYORUZ.
Yukarıda esas numarası verilen dosyada dosya kapsamında aldırılan 01.11.2018 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında, davacının 16.745,20 TL brüt kıdem tazminatı, 2. 611,05 brüt yıllık izin ücreti, 8.716,16 TL brüt fazla mesai ücreti, 5.561,63 TL brüt UBGT ücreti , 19.582,92 TL brüt ücret alacağı bulunduğu, hafta tatili ücret alacağı bulunmadığı belirtilmiştir.
Davacı kıdem tazminatına hak kazanmamıştır.
Davacının kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için iş akdini haklı nedenle feshetmesi gerekmektedir. Fakat somut olayda davacı ücretlerin zamanında ödenmediği, son üç aylık ücretinin ödenmediği gerekçesiyle iş akdin haklı nedenle feshettiğini belirtmiştir. Dava dilekçemiz ekinde son üç aylık ücretlerin ödendiğine ilişkin dekont sunulmuştur. Davacının ücretlerin ödenmediğine ilişkin iddiaları yersiz olup aksi dosyaya sunduğumuz delillerle ispat edilmiştir. İşbu ücretlerin ödenmesinde kısa süreli gecikmeler yaşanması iş akdinin haklı feshini sağlamamaktadır. Kaldı ki bu kısa süreli gecikmeler cevap dilekçemizde de belirtildiği üzere müvekkil işverenin yaşamış olduğu ekonomik zorluklar sebebiyle oluşmuştur. Müvekkil hiçbir işçisini mağdur etmemiş olup tüm ücretlerini ödemiştir. DAVACININ İŞ AKDİNİ FESHİ HAKLI BİR NEDEN OLUŞTURMAMAKLA BERABER İŞBU SEBEPLE İŞ AKDİNİN FESHEDİLDİĞİ İDDİASI DÜRÜSTLÜK KURALLARINA AYKIRIDIR. Tüm bu hususlar birlikte gözetildiğinde davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığı açıktır.
Davacının kullanılmamış yıllık izin ücret alacağı bulunmamaktadır.
01.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilin çalıştığı süre boyunca kullanması gereken yıllık izin süresi 42 gün olarak belirtilmiş olup davacının 2016 yılında 10 gün, 2017 yılında 18 gün olmak üzere sadece toplam 28 gün yıllık izin kullandığı belirtilmiştir. Fakat dosya kapsamında sunduğumuz ve davacının imzasını taşıyan belgelerden de görüleceği üzere davacının kullandığı yıllık izin süresi işbu bilirkişi raporunda belirtilenden daha fazla olmakla birlikte müvekkilin kullanmadığı yıllık izin süresi bulunmamaktadır.
Davacının fazla çalışması bulunmayıp fazla mesai ücretine hak kazanmamıştır.
01.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının günlük çalışma süresinin 7.5 saat olduğu haftanın 6 günü çalıştığı ve haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğu belirtilmiştir. Ayrıca davacının haftada 2 gün günde 1 saat fazla mesai yaptığı belirtilmiştir. İşbu bilirkişi raporunda belirtilenin aksine müvekkilin günlük çalışma süresi 7 saat’tir. DAVACI HAFTANIN 6 GÜNÜ 7 SAAT ÇALIŞMAKLA BİRLİKTE MESAİ SAATLERİ DIŞINDA HERHANGİ BİR ÇALIŞMASI BULUNMAMAKTADIR. Müvekkilin haftalık çalışma süresi 42 saat olup davacının fazla çalışması bulunmamaktadır. İşbu sebeple fazla mesai ücretine hak kazanmamıştır.
Müvekkil işverenlikte ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma yapılmamaktadır.
Müvekkil işyerinde dini ve resmi bayramlarda çalışma yapılmamakta, nadiren de olsa işin aksamasına neden olabilecek acil durumlarda işçi çağrılmakta, bu durumda dahi işçiye mutlaka ücreti ödenmekte veya serbest zaman kullandırılmaktadır. Bu sebeple bilirkişi raporunda belirtildiğinin aksine davacının ulusal bayram ve genel tatillerde çalışması bulunmadığı gibi herhangi bir ücrete hak kazanmamıştır.
Davacının hak kazandığı ücretleri müvekkil işveren tarafından ödenmiş olup herhangi bir ücret alacağı kalmamıştır.
01.11.2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının Eylül ayı ücretinin yarısının ödendiği, Ekim, Kasım, Aralık ayı ücretlerinin ödenmediği iddia ettiği, işbu ücretlerin ödendiğinin ispatının müvekkil işverende olduğu belirtilmiştir. Fakat işbu bilirkişi raporunda cevap dilekçesi ekinde sunduğumuz ücretlerin ödendiğine ilişkin dekontlar dikkate alınmamıştır. Davacının ödenmediğini iddia ettiği ücretlerin ödendiği tarafımızca ispatlanmış olup bilirkişi raporunda bu hususun dikkate alınmaması hatalıdır.
SONUÇ VE TALEP: Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle ;
01.11.2018 tarihli bilirkişi raporuna itirazlarımızı sunar,
İşbu bilirkişi raporuna itirazlarımız göz önüne alınarak bilirkişiden ek rapor alınmasına,
Haksız ve mesnetsiz davanın reddi ile,
Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf davacı üzerine bırakılmasını saygıyla vekaleten talep ederiz.
Davalı Vekili