İş Kazası Davasına Cevap Dilekçesi 1
ADANA İŞ MAHKEMESİ SAYIN HÂKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO:
DAVALILAR:
VEKİLLERİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONU: Davaya cevaplarımız ve delillerimizin bildirilmesidir.
AÇIKLAMALAR:
1- Davacı, davalı müvekkillere ait işyerinde geçirmiş olduğunu iddia ettiği iş kazasından bahisle tedavi giderleri, bakım ve bakıcı giderleri ve maluliyet sebebi ile oluştuğunu iddia ettiği iş gücü kaybını da kapsar şekilde toplam 6.000,00 TL maddi tazminatın davalı müvekkillerden alınarak kendisine ödenmesine ve ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin de davalı müvekkillerden alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi istemiyle huzurdaki davayı açmış olup, mahkemece tayin edilen yasal süresi içerisinde iş bu davaya cevaplarımızı sunuyoruz.
2- Huzurdaki dava yetkisiz mahkemede açılmış olup öncelikle yetki itirazında bulunuyoruz. Yetkisiz mahkemede açılan iş bu davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekmektedir.
5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5. maddesi “ İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz. ” düzenlemesini içermektedir. Bununla beraber iş mahkemelerinin yetkisi kamu düzeniyle ilgili olup, hâkim davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de re’sen yetkisizlik kararı verebilir.
Davacının dava dilekçesi incelendiğinde görüleceği üzere, davacının adresi X’dir. Davalı müvekkillerin adresi ise X adresi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bunun dışında, sayın mahkeme davacının iddia ettiği olayı iş kazası olarak nitelendirecek ve haksız fiil hükümlerine göre yetkili mahkeme belirlenecek olsa bile, zararın meydana geldiği veyahut meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yerde X adresinde bulunduğundan X Mahkemeleri hiçbir surette yetkili değildir.
Yukarıda saydığımız hususlar dikkate alındığında X Mahkemeleri iş bu davaya bakmaya yetkili mahkeme olup, davanın esasına girişilmeden yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili X Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini talep ediyoruz.
3- İş bu davanın, davacının dava dilekçesinde 2 numara ile göstermiş olduğu X’e yöneltilmesi hukuken olanaksızdır. Zira X’e ait X PLASTİK isimli adi şirkette sigortalı çalışan olup, şirkette hiçbir surette ortaklığı veya yetkisi bulunmamaktadır. Bu bakımdan müvekkillerden X bakımından husumet itirazında bulunuyoruz. İşbu davanın davalı X bakımından husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
4- Öte yandan davacının dava dilekçesinde 1 numara ile göstermiş olduğu davalıya yöneltilmesi de hukuken olanaksızdır. Zira davacının göstermiş olduğu davalılardan X PLASTİK isimli firmanın tüzel kişiliği bulunmamakta olup, bu davalının davada taraf sıfatına haiz olması hukuken mümkün değildir. davalı olarak gösterilen X Plastik müvekkillerden X’e ait işyerinin sadece unvanıdır. Dolayısı ile bu unvan ile işletilmekte olan işyerinin sahibi ve yetkilisinin X olması karşısında dava dilekçesinde gösterildiği şekliyle X PLASTİK ismiyle davalı taraf tesis edilmesi mümkün değildir. Bu bakımdan, dava dilekçesindeki bu usulü eksikliğin davacı tarafça giderilmesi gerekmektedir. davacı tarafın taraf olarak gösterdiği X PLASTİK bakımından hukuken tüzel kişiliğin bulunmaması nedeniyle tarafımıza bu isimle veya unvanla vekalet çıkartılması veya anılan ünvanlı işyerinin sahibi müvekkil X’in da bu unvanla davaya cevap vermesine olanak bulunmaması karşısında bu usulü eksikliğin davacı tarafından düzeltilmesi için ara karar oluşturulmasını talep ediyoruz.
5- Davacı, yaralanmasına sebep olduğu olaya iş kazası süsü vermek suretiyle mahkemeyi yanıltmayı ve bu surette haksız kazanç elde etmeyi amaçlamaktadır. Zira davacının yaralanmasına sebep olan olayın iş kazası ile uzaktan yakından alakası olmayıp, davacı tamamen kendi ihmali ve kusurlu hareketleri nedeniyle, çalışma alanı ve zamanı dışında yaralanmıştır.
Ayrıca davacı yaralanmasına sebep olduğu 07.09.2012 tarihinde, müvekkile ait işyerinde sigortasız olarak çalıştırıldığını beyan etmişse de davacı 01.09.2012 tarihinden itibaren davalı müvekkile ait işyerinde sigortalı olarak çalışmakta olup, davacının bu beyanının da davalı müvekkili mahkeme nezdinde kötüniyetli işveren imajı oluşturmak amacı ile söylediği açıktır. Zaten davacı, davacının babası X ve şahit X’in birlikte imzalamış olduğu 10.09.2012 tarihli tutanakta da davacı olayın karakolda vermiş olduğu ifadede yer alan şekliyle olmadığını ve sigortasız olarak çalıştırıldığı hususlarının doğru olmadığını beyan ve ikrar etmiştir.
6- Önemle belirtmek gerekir ki, davacının yaralanmasına sebep olan olayın iş kazası ile uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır. Davacı, davalı müvekkile ait işyerinde hurda ayıklama işi yaparken yaptığı iş ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen ayıkladığı hurdaların uç kısmında bulunan bakır parçalarını işverenin bilgisi dışında ve kendi uhdesine almak ve kendisi tarafından satılarak yine parasının kendisi tarafından almak üzere gizlice almaya çalışırken kendi kendini yaralaması neticesinde belirtilen olay olmuştur. Bu olayda müvekkillere veya işverene yüklenebilecek hiçbir kusur bulunmamaktadır. Müvekkillerin, davacının bu şekilde gizlice hurda maldan kendisi için parça almaya çalıştığı hususunda hiçbir bilgisi olmadığı gibi davacıya bu şekilde bir işlem yapması için verilen bir talimat da bulunmamaktadır. Dolayısı ile sırf davacının müvekkilden aldığı maaşın dışında kazancını daha fazla artırmak adına müvekkillerin bilgisi ve iradesi dışında ve gizlice anılan şekilde iş yaparak kendini yaralamasının sonucunun müvekkile yüklenmesi mümkün değildir.
7- Tekrar etmek gerekir ki, davalı tamamen kendi dikkatsizliği ve özensiz davranışları nedeni ile kendisini yaralamış olup, bu olay nedeni ile müvekkillere kusur atfedilmesine olanak bulunmamaktadır. Davacı tarafın kusur oranı bakımından iddialarını kabul etmek anlamına gelmemek ile birlikte; sayın mahkemece müvekkillerin kusurlu bulunması halinde, tazminatın hesaplanması bakımından davacının maluliyet oranı, maluliyetin davacının hayatının idamesi yönünden etkisi, davacının kazadan evvelki sosyal ve ekonomik durumunun tespiti zaruriyeti doğacaktır. Tüm bunların tespiti bakımından da hakikate ulaşmak için olay mahallinde bildireceğimiz ve sayın mahkemece toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilip bilirkişiler tarafından yapılacak teknik analizler neticesinde sonuca varılmalıdır.
8- Davacının geçici ödeme ve müvekkillerin malvarlığı üzerine tedbir konulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine karar verilmedir. Zira, yukarıda izah etmeye çalıştığımız nedenlerden ötürü tamamen davacının soyut ve çelişkili beyanlarına itibar edilerek tedbir kararının verilmesi hukuken olanaksızdır. Bunun dışında davacının dava sonunda tazminat alma ihtimali olduğu düşünülse bile, henüz davacının alması mümkün olabilecek tazminat miktarları dahi belirlenmemişken mahkemece hiçbir belge ve delil toplanmadan ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesi mümkün değildir.
9- Diğer müvekkil X tarafından davacının tüm tedavisi ile ilgilenilmiş ve ekte suretleri sunulan tedavi giderleri müvekkil tarafından karşılanmıştır. Davacı taraf buna rağmen tedavi gideri adı altında müvekkilden tazminat talep etmektedir. Davacının tedavi giderleri müvekkil tarafından karşılandığı için bu giderlerin tekrar müvekkilden talep edilmesine olanak bulunmamaktadır.
10- Davacının taleplerinin yerinde olduğu kabul edilse bile davacıya SGK tarafından bağlanacak maaşın alacağı tazminattan mahsubu gerekmektedir. Zira davacı, SGK’ya maluliyeti ile ilgili olarak başvuruda bulunduğunu ancak henüz işlemlerinin tamamlanmadığını beyan etmiştir. Bu durumda SGK işlemlerini neticelenmesinin beklenmesi gerekmektedir. Davacıya SGK tarafından maaş bağlanması durumunda da bağlanan maaşın davacı lehine ortaya çıkacak toplam tazminat miktarından mahsubu gerekmektedir. Aksi durumda davacı sebepsiz zenginleşmiş olacak ve müvekkile karşı da SGK tarafından rücu davası açılacağı için müvekkilin aynı tazminatı bir de SGK’ya ödeme ihtimali olacağından müvekkil aynı zararı iki kere ödemiş olacaktır. Bu da yasaya açıkça aykırı bir durum ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Bu bakımdan SGK işlemlerinin tamamlanmasının beklenmesi gerekmektedir.
11- Ayrıca davacı, zamanaşımı süreleri geçtikten sonra huzurdaki davayı açmıştır. Bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunmaktayız.
12- Açıklanan tüm bu nedenlerle davaya cevaplarımızı sunuyor ve haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz.
HUKUKİ NEDENLER: İş Kanunu, H.M.K., BK, TMK, vs. mukabil tüm yasal mevzuat.
DELİLLER: Başkaca delil bildirime haklarımız saklı kalarak,
- SGK kayıtları, ( celbedilecek)
- İşyeri kayıtları, (bilahare sunulacaktır )
- Davacıya ait hastane kayıtları,
- Davacının tedavisine ilişkin müvekkil tarafından yapılan ödemelere ilişkin fatura suretleri ( toplam 4 adet olup suretleri ekte sunulmuştur)
- Davacı, davacının babası X ve şahit X’in birlikte imzalamış olduğu 10.09.2012 tarihli tutanak
- Davacının vermiş olduğu ifadeler, (savcılık dosyası celp edildiğinde görülecektir)
- Tanık beyanları, (isimleri ve adresleri bilahare bildirilecektir)
- Bilirkişi incelemesi, (kusur, maluliyet ve zarar hesabı bakımından)
- Yemin,
- Vb bütün muteber ve mukabil deliller,
NETİCE VE TALEP: Yukarıda arz ve izah etmeye çalıştığımız sebeplerle, diğer bütün haklarımız saklı kalarak;
- Öncelikle yetkiye yönelik itirazımızın değerlendirilerek ve yetkisizlik kararı verilmesini ve dosyanın yetkili İş Mahkemesi’ne gönderilmesini,
- Dava dilekçesinde X PLASTİK unvanıyla taraf gösterilmesi mümkün olmadığından bu usulü eksikliğin giderilmesi için davacıya bu hususta beyanda bulunmak üzere süre verilmesini,
- Davanın müvekkillerden X bakımından husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini,
- Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini,
- Neticede haksız ve mesnetsiz davanın reddine, Yargılama masrafları ve ücreti vekâletin davacıdan tahsiline karar verilmesini,
Bilvekale arz ve talep ederiz.
Davalılar Vekili
Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana İşçi Avukatı
İş Kazası Savunma Dilekçesi 2 (Ceza Davası)
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
SANIK:
VEKİLLERİ:
KONUSU: Savunmalarımız
1.- Müvekkil … hakkında Adana Cumhuriyet Başsavcılığının … tarih ve … nolu iddianamesi ile taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçlamasıyla dava açılmıştır.
İddia Makamı tarafından, Şikayetçi … müvekkilin ortağı olduğu … Hazır Beton İmalat ve Taşımacılık Ticaret Ltd. Şti.’nin işçisi olduğu, 06/06/2015 tarihinde … yerde bulunan inşaatta meydana gelen kazada müvekkilin kusurlu olduğu iddiası ile dava açılmıştır. Müvekkile yöneltilen suçlamaların kabulü mümkün değildir. Meydana gelen kazada müvekkilin hiçbir kusur ve ihmali yoktur.
2.- ÖNCELİKLE ŞİKAYETÇİ KAZAZEDE İŞÇİ …….. TOPRAK MÜVEKKİL ………. YILMAZIN ORTAĞI OLDUĞU ……… HAZIRBETON İMALAT ŞİRKETİNİN İŞÇİSİ DEĞİLDİR. ŞİKAYETÇİ MÜVEKKİLİN ORTAĞI OLDUĞU ŞİRKETİN OTORİTESİ, GÖZETİM VE DENETİMİ ALTINDA DEĞİLDİR. İddia makamı dosyada eksik inceleme ile şikayetçiyi müvekkilin ortağı olduğu şirketin işçisiymiş gibi kabul ederek, kusur izafe etmiş ve suçlamada bulunmuştur. İddia makamı tarafından eksik soruşturma yapılmıştır. Soruşturma aşamasında olaylar tam incelenmiş olsaydı, …….. TOPRAK’IN, ……. PEKER’İN işçisi olduğu kolaylıkla tespit edilebilirdi. Esasen soruşturmaya konu bilirkişi raporu eksik olup, Yargıtay denetimden de geçmemiştir. İddia Makamı tarafından ….. PEKER ve ……… TOPRAK arasındaki iş ilişkisi ve kusur yönünden hiçbir inceleme yapılmamıştır. Şikayetçinin yaralanmasında müvekkil ve ortağı olduğu şirketin çalışanlarının hiçbir kusuru ve ihmali yoktur.
Ceza sorumluluğu açısından kusur tespiti önemlidir. Çünkü ceza sorumluluğu için kusur olmazsa olmaz şarttır. Kusur varsa ceza vardır, kusur yoksa ceza yoktur. Bu nedenle öncelikle yargılamaya konu olayın, cezalandırmaya konu fiilin, fiil ile olay arasındaki nedenselliğin ve kusur dağılımının doğru tespit edilmesi gerekmektedir. İddianamede bu tespitlere yönelik bir inceleme bulunmamaktadır.
3.- Olayın meydana geldiği inşaat iş yeri dava dışı, şikayetçinin işvereni olan ……. PEKER’E aittir. Şikayetçi ne hikmetse kendi işvereni olan, gözetim ve denetim yükümlülüğü olan …… PEKER hakkında şikayetçi olmamıştır. Şikayetçinin tek amacı bu olay nedeniyle müvekkile haksız ceza aldırarak, tazminat alabilmektir. Yoksa ne müvekkilin yanında çalışmıştır ne de müvekkilin gözetim, denetim ve sorumluluğu altındadır. Şikayetçi …….. TOPRAK, ……… Hazır Beton Şirketinin otoritesi ve gözetimi altında değildir.
Şikayetçi …….. TOPRAK, …….. Hazır Beton Şirketinin mikser ve pompaları tarafından operatörlerce, Nazmi PEKER’E ait inşaat iş yerine beton atılırken, izin almaksızın ve görevi olmadığı halde beton dökülen sahaya girmiş ve beton pompasına yaklaşmaması gerektiği halde, plastik borudan tutarak, meydana gelen olay neticesinde yaralanmıştır. Şikayetçi yaralanma olayında kendisi asli ve tam kusurludur.
……… TOPRAK’A inşaata çıkması için, müvekkil ve şirket çalışanları tarafından talimat verilmemiş, inşaata çıkması istenmemiştir. Tam aksine ………. TOPRAK’IN boruyu tuttuğundan kimsenin bilgisi yoktur. …….. TOPRAK’IN müvekkilin ve …….. Hazır Beton Şirketinin otoritesi altında çalışmadığı da aşikardır. ……. TOPRAK’I beton dökümü esnasında inşaata çıkarmaması gereken işvereni ……. PEKER’DİR. Şikayetçi işçi …….. PEKER’İN otoritesi altındadır. Şikayetçinin yaralanması ile ilgili varsa bir kusurlu kendisi ve işvereni ……… PEKER’DİR. Şikayetçinin yaralanması olayında müvekkilin hiçbir kusur ve ihmali yoktur.
Hazırlık soruşturmasında ifadesi alınan ……. PEKER, “beton dökümü esnasında inşaatın etrafında arabasında oturduğunu” beyan etmiştir. Yani iş yeri sorumlusu ve işveren olarak inşaatı ve işçilerini denetlememiştir.
Şikayetçi ……… TOPRAK ise, şikayetinde, beton borularının plastik ucunu kalıplara beton daha iyi gitsin diyerek, tuttuğunu ve bu esnada yaralandığını iddia etmiştir. Ancak beton döküm işinde, beton boruları ve işlemler, uzaktan operatör tarafından kumanda ile yapılmaktadır. Hiçbir inşaatta, plastik borunun ucu tutularak yönlendirme ve beton atma işlemi yapılmaz. Müvekkil ya da şirket çalışanları tarafından da böyle bir talepte bulunulmamıştır.
4.- Ceza yargılaması açısından kusur ve illiyet bağı ile sorumluların belirlenmesi için olayı açıklamak isteriz. Olayda müvekkilin ortağı bulunduğu Yılmaz Hazır Beton Şirketine ait beton mikser ve pompaları, …….. PEKER’E ait inşaata beton atmak için araç ve makineler beton zemine usulüne uygun olarak kurulmuştur. Aynı inşaata, aynı yerde daha öncede beton atım işi yapılmıştır. Daha önceki beton atım işleminde zeminde hiçbir sorun yaşanmamıştır. Ancak meydana gelen olayda, kamyon ve makinelerin zemine usulünce kurulmamasından değil, kurulu bulunduğu yolun aniden çökmesi neticesinde meydana gelmiştir. Yolun çökmesinde kaçınılmazlık olup, kurulum ve iş yapış şeklinden kaynaklanan bir kusur yoktur. Bu kaçınılmazlık neticesinde, şikayetçi izin almaksızın bulunmaması gereken alanda bulunduğu ve yapmaması gereken kusurlu davranışları nedeniyle yaralanmıştır. Bir an için kaçınılmazlık neticesinde beton mikseri sallanmış olsa bile, şikayetçi çıkmaması gereken yere çıkmamış olsa ve yapmaması gereken plastik boruyu tutmamış olsa yaralanmayacaktı. Burada asıl kusurlu olan şikayetçi ve onu denetlemeyen işvereni ………… PEKER’DİR.
İşçilerde çalışırken taksirli eylemlerden kaçınmak, iş sağlığı ve güvenliği hakkında ki kurallara uymak zorundadır. Şikayetçi izinsiz çıktığı alanda ne koruyucu baret takmış ne halatla kendisini bağlamış hiçbir güvenliği almamıştır. İşveren de kendisini denetlememiştir.
Taksirle yaralama suçunda sanığın özen yükümüne aykırı davranışı ile netice arası nedensellik bağının mutlaka tespit edilmesi gerekir. Müvekkilime uygulanması ihtimali olan suçla ilgili olarak olayda kazaya müvekkilimin sebebiyet vermiş olması gerekirken, müştekinin kendi hareketiyle netice meydana gelmiştir. Bu nedenle müvekkilim nezdinde nedensellik bağı oluşmamıştır.
Şayet müşteki olmaması gereken, beton döküm sahasına girmemiş olsaydı, ya da otoritesi altında bulunduğu işvereni ……. PEKER tarafından sahaya girmesi engellense ya da koruyucu ekipmanları teslim edilmiş olsa idi, netice gerçekleşmeyecekti. Bu nedenle müvekkile atfedilebilecek bir kusur olamamasına rağmen, zemin çökmesinden kaynaklı kamyonun sallanmasına bağlı olarak müşteki yaralanmayacaktı. Bu nedenle müşteki ve dava dışı üçüncü kişinin kusuru ……. Hazır Beton şirketine ait kamyonun sallanması fiili ile illiyet bağını kesmektedir.
Konuya ilişkin örnek bir kararında Yargıtay Ceza Genel Kurulu Esas: 2013/ 12-654 Karar: 2015 / 75 Sayılı 31.03.2015 tarihli kararında; ”… kendi dikkatsiz ve tedbirsiz davranışları sonucu aynı yere basarak düştüğü hususları göz önüne alındığında, neticenin ölenin kendi hareketi sonucu meydana geldiği, çatıya branda sermesi ya da yapılan işi kontrol etmek üzere çatıya çıkması hususunda ölene herhangi bir talimat vermeyen ve çalışanları sürekli gözetlemelerine imkan bulunmayan fabrika sahibi ve işletme müdürünün iş güvenliği ve işçi sağlığı konusunda yeterli önlem alınıp alınmadığını denetlemedikleri, uyarı levhalarını gerekli yerlere astırmadıkları veya fabrikada merdiven ya da seyyar bir platform bulundurmadıkları kabul edilse bile, bu hareketleriyle meydana gelen zararlı netice arasında nedensellik bağı bulunmadığı, çatıyla ilgili doğrudan bir faaliyet göstermeyen fabrikada çatı merdiveni ya da platform bulundurulmamasının da sonuca doğrudan etkili olmadığı, meydana gelen zararlı neticeye ölenin kendi hareketiyle sebebiyet verdiği, sanıklara izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı, sanıklara kusur yükleyen bilirkişi raporlarının da mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olmadığı anlaşıldığından, sanıkların atılı suçtan beraatlarına karar verilmesi gerekmektedir.” şeklinde karar vermiştir.
5.- Diğer taraftan müvekkilin ortağı bulunduğu ……… Hazır Beton Şirketinde, iş güvenliği uzmanı, yönetici müdür ile iş takibini yapan fenni nezaretçiler bulunmaktadır. Tüm çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği konusunda uygulamalı olarak eğitime tabi tutulmaktadır. Meydana gelen olayda müvekkil ve şirket çalışanlarının hiçbir kusuru ve yaralanmada illiyet bağı olmamakla birlikte, …………. Hazır Beton Şirketi tarafından günde yirmiye yakın beton döküm işi yapılmaktadır. Müvekkilin şirket ortağı olarak her bir beton döküm işinin başında beklemesi ve takip etmesi beklenemez. Bu nedenle müvekkile sorumluluk ve kusur izafe edilmesi mümkün değildir. Objektif cezai sorumluluğun kabulü mümkün değildir.
6.- Müşteki izinsiz ve özensiz bir şekilde davranarak kendi emniyet ve güvenliğini düşünmeyerek girmemesi gereken inşaat alanına girmiş bunun sonucunda yaralanmıştır. Kaza neticesinde yaralanmaya sebebiyet veren somut fiilde müştekinin bu davranışıdır. Bu nedenle burada yaralanma neticesine yönelik müvekkilime yüklenecek herhangi bir fiil neticesinde isnat edilecek herhangi bir suç bulunmamaktadır. Yaralanma olayı ile ilgili olarak, ……….. Hazır Beton şirketine ait kamyonun sallanması ile illiyet bağını müştekinin kendi ağır kusuru kesmektedir. Müşteki izinsiz olarak bulunmaması gereken alana girerek ağır kusuru ile yaralanmıştır.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda açıklanan ve re’sen değerlendirilecek nedenlerle;
İtirazlarımız doğrultusunda müvekkil sanık hakkında BERAAT kararı verilmesini arz ve talep ediyoruz. tarih
Sanık Vekili
İş Kazası Davasına Cevap Dilekçesi 3 (Tazminat Davası)
ADANA 2. İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’ NE
DOSYA NO :
DAVALI :
VEKİLİ :
KONU : Davaya cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
USULE İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ:
Görev İtirazımız vardır:
Her ne kadar davacı tarafından müvekkil aleyhine, İş Kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat konulu dava ikame edilmişse Davacı, davasını görevli olan Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerinde açması gerekirken, Adana İş Mahkemesinde davasını açmıştır. Bu nedenle öncelikle görev yönünden davanın REDDİNİ talep ediyoruz.
OLAY:
Davacının anlatımının aksine olayların akışı şöyledir:
Davacı X, olay tarihinden evvel, müvekkilin işletmekte olduğu işyerine gelerek kendisinin Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, Beden Eğitimi Öğretmenliği bölümü 2. Sınıf öğrencisi olduğunu, okul saatleri dışında, müvekkilin yanında staj yapmak istediğini ve müvekkilin bilgi ve birikiminden faydalanmak, aynı zamanda da spor yapmak istediğini bildirmiştir. Davacının talebi ve davacı ile yapılan görüşme esnasında davacının devam etmekte olduğu okul bünyesinde 2. Sınıflar için eğitim kurumlarının statülerinden doğan bir staj zorunluluğunun olmadığını öğrenmiş, dolayısı ile müvekkil, davacıyı SSK’sız çalıştıramayacağını kendisine bildirmiştir.
Ancak davacının ısrarları karşısında müvekkil, davacının yalnızca arkadaş gibi gelip gidebileceğini, gelip izleyebileceği, gözlem yapabileceği kendisine bildirmiştir. Bunun üzerine de davacı hafta içi 16:00 ile 22:00 arasında gelmek istediğini müvekkile bildirmiş ve iş bu saatler arasında davacı müvekkile ait işyerine gidip gelmeye başlamıştır. Müvekkil davacının iyi niyetli olarak davacıya, istediği zaman aletlerde kendi sporunu da yapabileceğini belirtmiş olup, bu bağlamda davacı boş vakitlerinde gelerek müvekkile ait işyerinde kendi sporunu yapmaya başlamıştır.
Olay günü olan X tarihinde davacı gelerek spor yapmak istediğini müvekkile bildirmiş ve X isimli alette kendi sporunu yapmaya başlamıştır. Ancak davacı taraf, ve saat 15:00 da Söz konusu aleti, aletin özelliği ve kullanım şekline aykırı hareket etmesi nedeni ile kendi kusurlu hareketi X isimli alet halatının kopmasına sebebiyet vermiştir. (hatalı kullanım ve yanlış yerden tutma sonucu, 80 kilo ağırlık takmak suretiyle ve aşırı zorlayarak halatı koparmıştır.) Davacının iddialarının aksine olay saat 15:00 da meydana gelmiş olup, gerek olay saati, gerek davacının aleti usulüne aykırı ve yanlış kullanımı konusunda görgüye dayalı bilgisi bulunan tanık beyanları ile ispatlayacağız.
ESASA İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ:
1) Davacı taraf dava dilekçesinde X adı altında faaliyet gösteren şahıs firmasında X tarihinden itibaren fitness antrenörü olarak çalışmış olduğunu iddia etmişse de müvekkil firmada davacının herhangi bir sıfatla çalışması söz konusu olmamıştır.
2) Davacı taraf her ne kadar X tarihinde, X sıralarında X isimli spor aletinde çalışırken aletin mekanizmasında bulunan halatın kopması neticesinde sol el orta parmağının eklem yerinden kırıldığı, yine aynı parmağın parmak ucu parçalanıp koptuğu, eklemlerinin zedelendiği ve tendonlarının koparak davacının iş kazası geçirdiği iddia edilmişse de, bilindiği üzere;
5510 sayılı kanunun 13. Maddesinde; “İş Kazası”
a) Sigortalının İş yerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olayı olarak tanımlanmış olup,
Dolayısı ile davacının işbu kanun maddelerinden faydalanması söz konusu değildir.
3) Davacı X tarihinden kazanın meydana geldiği X tarihine kadar müvekkil işyerinde “Fitness Antrenörü” olarak çalıştığını beyan etmişse de davacının iddialarının kabul manasına gelmemekle birlikte gerek davacının Üniversite 2. Sınıf öğrencisi olması, gerek Fitness Antrenörlüğünün belgesiz yapılamaması ve mesleki tecrübeyi gerektirmesi nedeni ile davacının iddialarının hukuken ve fiilen kabul edilebilir yönü bulunmamaktadır. Davacı salt İş Kanunu hükümlerinden faydalanabilmek ve kendi kusuru ile kendisine vermiş olduğu zararı müvekkilden tazmin etmek gayesiyle hareket etmektedir. Davacının işbu talepleri açıkça usul ve yasaya aykırı olup, haksız menfaat elde etmeye yöneliktir. Dolayısı ile huzurda açılan iş bu davanın öncelikle usulden reddi gerektiği kanaatindeyiz.
6331 sayılı kanunun tanımları içeren 3. Maddesinde,
g) İş kazası: İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen özre uğratan olayı, şeklinde yeniden tanımlanmıştır.
Bu bağlamda;
-Davacının müvekkil şirket bünyesinde çalışmıyor olması,
-Meydana gelen kazanın işyerinde ve işin yürütümüyle meydana gelmemesi,
-Davacının üniversite 2. Sınıf öğrencisi olması,
-Fitness Antrenörlüğü belgesinin bulunmaması,
Nedenleriyle davacının iş kanunu maddelerinden faydalanma imkanı bulunmamaktadır. Kaldı ki davacının kendi kusurlu fiili ile kendisine vermiş olduğu zarar nedeni ile de müvekkilin sorumluluğu bulunmamaktadır.
Manevi Tazminat Yönünden :
Her ne kadar davacı taraf kaza sebebiyle derslerinden geri kalacağı ve kaza tarihi itibari ile çekmiş olduğu elem ve ızdırap nedeni ile manevi tazminat talebinde bulunmuş ise de gerek manevi tazminat talep edebilmenin şartlarının oluşmamış olması, gerek talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olması nedenleriyle davacı tarafın bu yöndeki taleplerinin REDDİ gerektiği kanaatindeyiz.
HUKUKİ NEDENLER : 4857 sayılı İş Kanunu, HMK ve sair mevzuat.
DELİLLER : Karşı tarafın delillerine mukabil delil sunma hakkımız mahfuz kalmak kaydıyla;
a) Hastane raporları,
b) Fitness Antrenör belgesi (?)
c) Davacı tarafın eğitim bilgi ve kayıtları (?)
d) Keşif,
e) Bilirkişi incelemesi
f) Tanık beyanları
g) Yemin
SONUÇ VE İSTEM : Davacının talepleri haksız ve mesnetsiz bulunduğundan davanın REDDİNE, yargılama gider ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini karar verilmesini saygılarımla vekâleten arz ve talep ederim.