YARGITAY ( ) HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA
Sunulmak Üzere,
ADANA 2. İŞ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE
Dosya No:
Temyiz Eden (Davalı) : Seyhan Belediye Başkanlığı
Vekili:
Davacı :
Vekili :
D.Konusu : Gerekçeli temyiz dilekçemizin sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR
Adana 3. İş Hukuk Mahkemesi’nin 20 Esas ve 21 Karar sayılı kısmen kabul kararı usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerekmektedir. Şöyle ki;
1- Yerel mahkeme kararının, hüküm kısmının fazla mesai ile ilgili olan kısım usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; Fazla çalışma yapıldığının ispat külfeti davacıdadır. Davacı işçinin dinlettiği tanık beyanlarının fazla çalışmaya ilişkin açıklamaları soyut olup, birbiri ile örtüşmemektedir. Bu nedenle ispatlanamayan, mahkemece fazla çalışma ücret alacağının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay 9. HD. 2012/7577 E. 2014/12267 K 10.04.2014 tarihli kararında da bu durum mevcuttur.
Davacının dinletmiş olduğu tanıklar zamanında Seyhan Belediyesi bünyesi adı altında çalışan işçilerdir. Menfaat birliği halinde olan aynı yerde çalışmış işçilerin birbirlerine yaptığı tanıklığa dayanarak fazla çalışma alacağının belirlenmesi doğru değildir. Yargıtay Genel Hukuk Kurulunun 9HD 2010/26710 E. 2010/33776 K. sayılı kararında da açıkça belirtmiştir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde fazla çalışma alacağının kabulü hatalıdır
İcmal ile davacının dinlettiği tanığın aynı zamanda davalıya karşı benzer istemlerle açtığı davasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Yani, davacı ve tanık olarak dinlenen şahıslar, müvekkil belediyeye karşı yerel mahkemede benzer seri davalar açmış olup bu husus dikkate alınmadan yerel mahkeme tarafından davacının fazla mesai ücret alacağı olduğu yönündeki kararı hatalı olup bozulması gerekmektedir.
2- Yine aynı şekilde yerel mahkeme tarafından karar verilen hafta tatili ve genel tatiller ile ilgili olan kısım usul ve yasaya aykırıdır. Müvekkil Belediyenin, hafta tatili ve genel tatillerde mesai yapılmadığı sunulan bordrolardan anlaşılmaktadır. Oysaki yerel mahkeme kararında davacıya ait imzanın bulunmadığı gerekçesiyle değerlendirme yoluna gidilip karar vermiştir. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre ispat yükü davacı işçiye ait olup, davacının dinlettiği tanıkların söz konusu çalışmaların yapıldığına ilişkin beyanı esas alınmıştır. Davacı ve tanıklar, müvekkil belediyeye karşı benzer dava açmış olup husumetli davacı tanık beyanlarında kendi lehine çıkar sağlayacağı açık olup bu beyanlara ihtiyatla yaklaşılması gerekirken yerel mahkeme bu hususu göz ardı edip hatalı bir karar vermiş olup bozma sebebidir.
Bu husus Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile de sabittir ki; yerel mahkemenin göz ardı edilerek vermiş olduğu karar bozma sebebidir.
3- Davacı tarafın iddia ettiği bayram harçlığı alacağının kabul ile 929,38TL, yemek yardımı alacağı talebinin kabulü ile 3.011,20 TL, ilave tediye alacağı olan toplam 9.200,57 TL talebin kabulü yasaya ve usule aykırıdır. Şöyle ki; TİS 41.maddesi, TİS 40.maddesi, TİS 38.maddesi ve TİS.35 maddesinde bayram harçlığı, öğrenim yardımı, yemek yardımı ve ilave tediye alacakları hususu maddeler halinde sıralanmıştır. Yerel Mahkemenin anlamakta güçlük çektiğimiz soyut bilgilere dayanak gösterip, sadece beyanlara itibar edilmek suretiyle bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre: ‘’Davacı işçi bu alacaklarının ödenmediğini iddia etmiş ve ödemelerin gerçekleştirildiğinin ispat yükü davalı tarafından dosya kapsamına herhangi bir belge ibraz edilmediğinden bahisle karar verilmiştir.’’ Hukuki gerekçesi ve temeli olmayan sadece müvekkil belediyeye karşı seri şekilde benzer davalar açmış olan davacı ve tanıkların beyanlarına itibar edilerek verilen karar soyut iddiadan başka bir şey değildir. Sadece davacı beyanına itibar edilerek ücret alacağı konusunun hesaplaması hatalıdır. Bozmayı gerektirir.
4- Her ne kadar yerel mahkeme ilave tediye alacağının ödenmediği yönünde hüküm kurmuşsa da verilen bu karar usul ve yasaya aykırı olup bozulması gerekir. Şöyle ki; Yargıtay Kararında ‘’5 yıllık zamanaşımına tabi olup, davacının talebinin dava tarihi olan 23/10/2009 tarihinden 5 yıl geriye doğru gidilerek 23/10/2004-07/02/2005 tarihleri arasına hasren hesaplanması gerekirken, ilave tediye alacağının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir. 9.HD. 2010/16997 E. 2012/26237 K. ‘’diyerek ilave tediye alacağının 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu kanunda açıkça yazılmıştır. Yerel mahkeme bu hususu göz ardı ederek hatalı hüküm kurması bozma sebebidir.
5- Aynı zamanda müvekkil belediyeye aleyhine, davacı ve tanıklar tarafından seri şekilde davalar açılmıştır. Açılan davaların bir kısmı yerel mahkeme tarafından incelenmiş karara bağlanmıştır. Yapmış olduğumuz temyiz neticesinde seri dosyalar Yargıtay tarafından haklı nedenlerle bozulmuştur.
Aşağıda söz konusu Yargıtay Kararları mevcuttur.
Fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil alacaklarının hesaplanması yönünde sadece davacı tanık beyanına itibar edilerek hesaplanan bilirkişi raporunu kabul edip yerel mahkemenin vermiş olduğu karar usul ve yasaya aykırıdır. Yargıtay 7.HD 2016/38092, 2016/21435 K sayılı kararında ‘’mahkemece davacının dinlettiği tanık beyanlarına göre hesaplanan fazla mesai , milli bayram, HAFTA TATILİ VE GENEL TATİL ücretleri hüküm altına alınmış ise de olağan dışı çalışma olan fazla mesai hafta tatili, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalışma iddialarını kanıtlamakla yükümlü olan davacının dinlettiği tanığın aynı zamanda davalıya karşı benzer istemlerle açtığı davasının bulunduğu anlaşılmaktadır. Husumetli davacı tanığının beyanından kendi lehine çıkar sağlayacağı açık olup beyanına ihtiyatla yaklaşılmalıdır. Bu tanık dışında iddiaları ispata yarar başkaca delil bulunmadığına göre, davacının olağan dışı çalışma iddialarını usulünce kanıtladığı kabul edilemez. Hal böyle olunca fazla mesai, hafta tatili, milli bayram ve genel tatil ücret taleplerinin reddi yerine kabulü hatalı olmuştur.’’ açıkça belirtmiştir. Söz konusu hafta tatili ve UBGT ücret alacağının hesaplanabilmesi için davacı tarafça dinletilen tanığın benzer dava açmaması ve kendi lehine çıkar sağlamaması gerekir.
Yine davacı alacaklarının en yüksek banka mevduat faizi ile tahsilini talep etmişse de 6356 sayılı kanun ile 6772 sayılı kanun hükümleri dikkate alındığında Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara en yüksek banka işletme kredi faizi, ilave tediye alacağına ise yasal faiz işletilmesi gerekir. Bu itibarla toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklara en yüksek banka işletme kredisi faizini ; ilave tediye alacağına yasal faizi aşmamak üzere en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi gerekirken, doğrudan en yüksek banka mevduat faizi yürütülmesi yasaya aykırıdır. Bu husus yerel mahkemece dikkate alınmadan karar verilmiş olup bozulması gerekir. ’Yargıtay 7.HD.2016/38092 E, 2016/21435 K, Yargıtay 7 HD 2016/38098 E, 2016/21441 K, Yargıtay 7.HD 2016/38102 E,2016/21445 K ,Yargıtay 7.HD 2016/38103 E,2016/21446 K, Yargıtay 7.HD 2016/38096 E,2016/21439 K, Yargıtay 7.HD 2016/38104 E, 2016/21447 K, Yargıtay 7.HD 2016/38097 E, 2016/21440 K, Yargıtay 7 HD.2016/38101 E, 2016/21444 K, Yargıtay 7.HD 2016/38099 E, 2016/21442 K, Yargıtay 7.HD 2016/38094 E,
2016/21437 K, Yargıtay 7.HD 2016/38095 E, 2016/21438 K, Yargıtay 7.HD 2016/38100 E, 2016/21443 K , Yargıtay 7.HD 2016/38093 E, 2016/21436 K’’ söz konusu Yargıtay kararlarından da anlaşılacaktır.
Sonuç ve İstem: Yukarıda arz ve izah etmiş olduğumuz sebeplerle ile resen tespit edilecek başkaca sebeplerle yerel mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararının BOZULMASINA karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz. 2021
Davalı Vekili