Kambiyo Takibine İtiraz Davasına Cevap Dilekçesi

Kambiyo Senetlerinde Borca İtiraz Cevap Dilekçesi 1

ADANA.TÜKETİCİ MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE

Dosya No:

DİLEKÇEYİ VEREN (DAVALI):

VEKİLİ: Avukat Saim İNCEKAŞ

DAVACI:

KONU: Süresi içinde davaya ilişkin cevaplarımız hakkındadır.

AÇIKLAMALAR

USUL YÖNÜNDEN İTİRAZIMIZ

06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” denilmiştir.

Ancak huzurdaki dava; arabuluculuk yoluna başvuru yapılmadan açılmıştır bu sebeple davanın usulden reddini talep ediyoruz.

ESAS YÖNÜNDEN İTİRAZLARIMIZ

TAKİBE KONU SENET İDDİA EDİLENİN AKSİNE TEMİNAT SENEDİ DEĞİLDİR; HİÇBİR ŞEKİLDE TEMİNAT İBARESİ YAZMAMAKLA BİRLİKTE, TEMİNAT OLUNAN SÖZLEŞME DE BELİRTİLMEMİŞTİR.

İcra takibi borçlusu davacı dava dilekçesinde özetle;  senedin teminat senedi olduğunu, takip alacaklısından araç kiraladığını, aracı teslim ettiğini, boş senet imzaladığını ve takip alacaklısına borcu olmadığını belirtmiştir.

Senedin hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğu hususunun bir başka deyişle karşılıklı edimleri, içeren bir sözleşmenin teminatı için verildiği konusunun yazılı belge ile kanıtlanması gereklidir. Yani bir senedinin teminat senedi hükmünde olabilmesi için;

Senedin üzerinde açıkça  teminat olarak verildiği yazılmalıdır. (Teminat senedi ibaresi)

Belirtilen senedin teminat senedi hükmünde olduğunu gösteren sözleşme gereklidir.

Takibe konu senet üzerinde teminat ibaresi bulunmadığı gibi, davacı tarafından takibe konu senedin teminat senedi olduğuna dair herhangi bir sözleşme veya yazılı delil sunulmamıştır.

HGK’nın 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı ve yine HGK’nın 22.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı bir belgeyle kanıtlanmadığı sürece `teminat senedi` sözcüklerinin tek başına bononun kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi vaadini içeren niteliğini etkilemeyeceği kabul edilmiştir.

 Kaldı ki davaya konu bono üzerinde böyle bir ibare yoktur. Yargıtay 12. HD., 29.03.1995, 4575/4595 kararında; “senet üzerinde teminat olarak verildiğine ilişkin bir bilgi bulunmadığına göre, borçlunun itirazının reddinin gerektiğine” hükmedilmiştir.

DAVACI, BORÇLU OLMADIĞINI BELİRTMEKLE BİRLİKTE BUNU İSPATLAYACAK HERHANGİ BİR BELGE, DELİL SUNAMAMIŞTIR.

Senedin bedelsiz olduğu ve borç olmadığı itirazı için, Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte borçlu borcu olmadığını veya borcun itfa veya ihmal edildiğini yalnız resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş bir belge ile ispat edebilir. Borçlunun dava dilekçesi ekinde ve delil listesinde İİK Madde 169 uyarınca bir belge bulunmadığından borçlunun itirazı yerinde değildir.

Davacı dilekçesinde bu şekilde bir borcu olmadığını belirtmiştir. Ancak bunu ispatlayacak herhangi bir yazılı delil sunmamıştır.

Kambiyo senedinin bedelsizliğine dayalı menfi tespit davasında davacı, senet temel borç ilişkisindeki bir nedenden dolayı bedelsiz kaldığı için kambiyo borcunu ödemek zorunda olmadığını ileri sürmektedir. Bu durumda bir kambiyo ilişkisinin varlığı esasen davacı tarafından kabul edilmektedir. Davalının kambiyo alacağını ayrıca başka delillerle ispat etmesine gerek yoktur. Bedelsizlik iddiasına gelince: Bedelsizlik davacının öne sürdüğü bir vakıa olduğuna göre bunu ispat yükü de davacıya aittir. Kambiyo senedinin bir temel alacağın varlığına karine oluşturması da aynı sonuca varılmasını zorunlu kılmaktadır. Bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası açan borçlu temel alacağın mevcut olmadığını,- karinenin aksini – öne sürmektedir. Bedelsizlik iddiası senede karşı olduğundan, kural olarak ancak bir kesin delille ispat edilebilir.

Yargıtay 19.H.D. 2016/19121 E. 2017/6766 K. 10.10.2017 tarihli kararında özetle; “Dava bonoya dayalı ilamsız icra takibine yapılan menfi tespit istemine ilişkindir. Menfi tespit davalarında kural olarak davalı alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Ancak takibe konu bono kambiyo senedi vasfında olup illetten mücerrettir. Bu durumda bonodan dolayı borçlu bulunmadığı ispat yükümlüğü davacıya aittir. Davacı borçlu bulunmadığını ancak usulüne uygun yazılı delil ile ispatlayabilir. Bu hüküm göz önüne alınmaksızın CD kaydı delil olarak kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.”

Yargıtay 19.H.D. 2016/8860 E. 2017/2343 K. 22.03.2017 tarihli kararında özetle; “Dava icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme gerekçesinde dosya içinde fotokopisi bulunan belge içeriği esas alınarak davacının davalıya borçlu olmadığı kabul edilmiş ise de söz konusu belgenin aslı dosyaya ibraz edilmemiş olup fotokopi belge üzerinden değerlendirme yapılamaz. Somut olayımızda davalı tarafından söz konusu belge içeriği kabul edilmediğinden ispat yükü davacıda olup belge aslının olduğunu ispatla yükümlü olduğunun gözetilmesi gerekir.

Yargıtay 19.H.D.2015/17953 E. 2016/8503 K. 09.05.2016 tarihli kararında özetle; “Davacı, senedin bedelsiz olduğunu ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu yazılı delille ispatlamak zorundadır. O halde mahkemece, davacı delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükünün tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

Yargıtay 13.H.D. 2015/8407  E. 2016/12396 K. 05.05.2016 tarihli kararında özetle; “Dava, kambiyo senedine dayalı olarak yapılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Her ne kadar Mahkemece, davalı tarafından icra takibine konu edilen 01.01.2012 tarihli senet nedeniyle alacaklı bulunduğuna dair ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediği, davalının 1.sınıf tacir olması nedeniyle alacağını belge ve kayıt altına alması gerektiği gerekçesiyle menfi tespit iken istirdata dönüşen ve yapılan takip nedeniyle davalı yana ödendiği anlaşılan toplam 6.113,89 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de; kambiyo senetlerinin ticari defterlere kaydı zorunlu değildir. Mahkemece, dava konusu senedin kambiyo senedi vasfında olup sebepten mücerret olduğu ve davacının söz konusu senet nedeniyle borçlu bulunmadığını kesin delille ispat yükü altında bulunduğu gözetilerek ve ispat yükü kendisinde bulunan davacının delilleri değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ispat külfetinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”

Yukarıda belirttiğimiz Yargıtay Kararlarında defaten belirtildiği üzere; bonoya dayalı icra takibine ilişkin yapılan menfi tespit istemlerinde bedelsizlik iddiasını ispat yükü davacı borçluda kalmaktadır. Davacı dava dilekçesinde bedelsizlik iddiasını ispatlayacak herhangi bir delil sunmamıştır. Farazi olarak sözde borçlarının olmadığını belirtmişlerdir. Davacı davasını ispatla yükümlü olmakla, davasını ispat edememiştir. Bu sebeple hukuki dayanaktan yoksun olarak açılmış iş bu davanın reddi gerekmektedir.

HUKUKİ NEDENLER: T.T.K., İ.İ.K, T.B.K. ve İlgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER:   (Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla )

1-İstanbul Anadolu 23. İcra Müdürlüğü ‘nün 2018/18897 Esas dosyası,                 

2-Tanık beyanları, bilirkişi incelemesi,

3-Yazılı ve şifahi bilcümle delil arz ve ikamesi.

SONUÇ VE İSTEM :   Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle;

– Müvekkilin alacağını sürüncemede bırakmak nedeniyle açılmış bulunan işbu haksız ve kötü niyetli davanın ve tedbir talebinin REDDİNE , 

-Haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle Davacı/Borçlu’nun, davalı müvekkile %40 icra inkar tazminatı ödemesine, ( icra inkâr tazminatının aynı icra dosyası ile tahsiline ),

– Huzurdaki davanın kötü niyetli olarak açılması sebebiyle uğrayacağımız herhangi bir zararda dava açma hakkımızın saklı kaldığını belirterek yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin Davacı/Borçlu’ya yüklenmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz.

Davalı Vekili

Bonoya İtiraz Cevap Dilekçesi 2

İSTANBUL 1. İCRA HUKUK MAHKEMESİNE

DOSYA NO:

CEVAP VEREN DAVALI:

VEKİLİ:

İTİRAZ EDEN DAVACI:

KONU: Davacının dava dilekçesine karşı cevap dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR

Davacı …., Müvekkilimiz …  lehine 2.10.2003 düzenleme, 01.01.2017 vade tarihli 10.000 USD(Amerikan doları) miktarlı senedi düzenleyip müvekkile vermiştir. Ancak senet alacağı vadesinin gelmesi ile birlikte muaccel hale gelmesine rağmen keşideci .. söz konusu senet borcunu ödememiştir. Borçlu taraf söz konusu senedi borcuna karşılık vermiştir. Ancak sürekli olarak  müvekkilimizi oyalamış ve müvekkilimiz de aralarındaki dostluğa binaen bugüne kadar herhangi bir işlem yapmamıştır. Müvekkilimiz bu kadar beklemesine rağmen borçludan herhangi bir iyi niyet göremediği için Bunun üzerine davacıya  karşı İstanbul 24 icra dairesinin 2018/1111 E sayılı dosyasından asıl alacak  ve işlemiş faiz ile birlikte kendisine karşı takip başlatılmıştır. İş bu takip üzerine davacı … mahkemeniz nezdinde yukarıda esası yazılı dosyadan şikayet yolu ile itirazda bulunmuş ve takibin iptalini istemiştir. Davacı tarafın talep ve iddiaları asılsız olup reddi gerekmektedir; şöyle ki;

Davacı taraf söz konusu senedin geçerli bir alacak ilişkisine dayanmadığını belirtmiştir. Ancak kambiyo senetlerine hakim olan sebepten soyutluk(müceretlik) ilkesi gereğince kambiyo senedinin alt yapısını oluşturan ve onun oluşmasını sağlayan temel borç ilişkisi geçersiz olsa dahi kambiyo senedine hayat verdikten sonra bunun bir önemi bulunmamaktadır. Mücerret kıymetli evrak, doğumuna sebep olan ilişkiden bağımsız ve so­yuttur. Kıymetli evrak bir defa doğduktan sonra, doğumuna sebep olan ilişki­deki bir aksaklık veya bozukluk kıymetli evrakın geçerliliğine etkili olmaz. Senet temel borç ilişkisinden soyutlanmış, bağımsız bir varlık kazanmıştır. Bu nedenle davacının iddiaları hukuki temelden yoksundur.

Takibimize dayanak belge bir kambiyo senedidir. Ve miktar bakımından da senetle ispat gerektiren yasal miktarın üzerindedir. Bu konuda HMK madde 200 Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri iki bin beş yüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir demektedir. Ancak davacı taraf dosyaya hiçbir yazlı belge delil vs. sunmadan soyut iddialarda bulunmuştur.

Takibin bonoya dayalı olması sebebi ile TTK’nın Bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir. Şeklindeki hükmü karşısında imzanın geçerli olması ve unsurlarının tam olması halinde senette belirli borca karşılık başkaca bir defi veya itiraz ileri sürülemeyeceği açıkça belirlenmiştir. Davacı dilekçesinde söz konusu adres, ödeme gününün gerçeği yansıtmadığını ve kendisine ait olmadığını söylemiştir. Kambiyo senedinin geçerli olması için geçerlilik unsurlarını taşıması yeterlidir bunların doğru olması şart değildir. Dolayısıyla davacının dilekçesinde belirtmiş olduğu şekilde adres ve ödeme günü gerçeği yansıtmamış olsa dahi geçerli bir kambiyo senedidir. Ayrıca davacı söz konusu yazıların kendisine ait olmadığını da söylemiştir. Bu konuda sayın mahkemece gerekli incelemenin yapılmasını talep ediyoruz. Gerekli inceleme yapıldığında yazının davacıya ait olduğu tespit edilecektir.

Davacı takip öncesi faiz istenemeyeceğini belirtmiştir. Dava konusu kambiyo senedinde vade tarihi bellidir. TTK’nin 642’nci maddesi uyarınca bu durumda alacaklının protesto çekme zorunluluğu bulunmamaktadır. Borçlular bono bedelini vade tarihinde ödememekle vade tarihi itibariyle temerrüde düşmüş bulunmaktadırlar. Bu nedenle alacaklının yerinde vade tarihinden itibaren yasal faiz oranı üzerinden faiz talep etmesinde yasal bir engel bulunmamaktadır. Mercice aksine düşüncelerle vade tarihinden talep edilen faizin talep edilemeyeceğine karar verilmesi isabetsizdir. (Y. 12. HD. 12.9.1995-11082/11046)

Davacının zamanaşımı hakkındaki itiraz ve beyanları da hem TTK’nın açık hükmü hem de aşağıda verilen Yargıtay kararı doğrultusunda asılsız ve gerçekten uzaktır. YARGITAY 12. Hukuk Dairesi ESAS: 2013/13276 KARAR: 2013/22909 Bononun vade tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 Sayılı TTK’nun 690. maddesi uyarınca poliçedeki zamanaşımına ait TTK’ nun 661 ve 663. madde hükümleri bonolar hakkında da geçerlidir. TTK’nın 661/1. maddesi; “Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar, vadenin geldiği tarihten itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren 3 yıldır. Dolayısıyla davacının beyan ettiği ‘şeklen gözüken alacak 10 yıllık zamanaşımına uğramıştır’ şeklindeki savunması hukuksal zemine sahip değildir mevzuata aykırılık oluşturmaktadır.

Davacı taraf senet metninde tanzim yeri bulunmadığını dolayısıyla kambiyo takibinin iptalinin gerekmekte olduğunu iddia etmiştir. Fakat TTK’nın ilgili maddesinde belirtildiği gibi Düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır. Dava konusu senet incelendiğinde düzenleyenin adının yanında adres yazıldığı tespit edilecektir. Bu durumda düzenleyenin adının yanında yazılan adres düzenleme yeri sayılacaktır. Görüldüğü üzere davacının iddiaları hukuki temelden yoksundur. Senet geçerlilik unsurları bakımından eksiklik barındırmamaktadır.   

HUKUKİ SEBEPLER  :İİK, HMK TTK  Ve Sair Mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Senet Aslı.  İstanbul 24 icra dairesinin 2018/11111 E sayılı dosyası ve her türlü hukuki delil

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan gerekçeler ile  Davacı tarafın davasının reddine Takibin devamına ve itirazın haksız ve kötü niyetli olması sebebi ile davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine Dava harç ve gider avansları ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz.

DAVALI VEKİLİ

Kambiyo Senetlerinde Borca İtiraz Cevap Dilekçesi 3

İCRA HUKUK MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO:

DAVALI:

VEKİLİ:

DAVACI:

KONU: Borca itirazımıza cevaplarımızdan ibarettir.

AÇIKLAMALAR

… tarihinde tarafımızca borçlu ve davacı tarafına kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatılmış ve bu takibe dayanak olarak ödeme günü … olan kambiyo senedi gösterilmiştir. Bu takibe borçlu ve davacı … tarafından … tarihinde borca itiraz başlığı altında itiraz edilmiştir. Borca itirazın içeriğinden de anlaşılacağı üzere herhangi bir dayanağı olmayan hukuki delil ve dayanaklardan uzak haksız beyanlardan oluşan itirazın mahkemeniz tarafından reddedilmesi gerekmektedir. Şöyle ki:

BORÇLUNUN BORCA İTİRAZINDA İMZA VE BORCUN VARLIĞINI İKRAR ETMİŞTİR.

Borçlu ve davacı tarafına kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu başlatılan takipte

Borçlu bu takibe borca itiraz olarak itiraz etmiş ve itirazına konu olarak açık çek verdiğini ve bu çekte yer alan borcun gerçek tutarının üzerinde olduğunu ve alacaklının asıl borcun üzerinde bir borç yazdığını iddia etmiştir. Bu iddiaları kesinlikle kabul etmemekle birlikte borçlunun borca itiraz başlığı altında böyle bir gerekçe sunması İİK 168/5 aykırıdır. İlgili hükümde borca itirazda bulunanın hangi sebeplerle borca itiraz edebileceği tahdidi olarak sayılmıştır. Buna göre İİK 168/5 gereğince borçlu:

a- Borcun itfa edildiğini (ortadan kalktığını)

b- Borcun imhal edildiğini (ertelendiğini)

c- Borcun zamanaşımına uğradığını

d- Borçlu olmadığını

e- Takibin yapıldığı icra dairesinin yetkili olmadığı

Sebeplerine dayanılarak borca itirazda bulunabileceğini belirtmiştir. Fakat borçlu borca itirazında sunduğu sebeplerinden anlaşılacağı üzere borçlu, borca konu kambiyo senedinde yer alan imzanın kendisine ait olduğunu ve borcun olduğunu ikrar etmiştir. Diğer itiraz sebeplerinin de itirazda yer almadığı göz önünde bulundurulduğunda borçlunun borca itirazının hukuka ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır.

BORÇLUNUN İTİRAZA DAYANAK GÖSTERDİĞİ BELGELER HUKUKA AYKIRIDIR.

Borçlu ve davacı … tarafına kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu başlatılan takipte Borçlu bu takibe borca itiraz olarak itiraz etmiş ve bu itiraza dayanak olarak WhatsApp mesajları ve tanık beyanları olduğunu söylemiştir. Fakat İİK 169/a gereğince bu delillerin mümkün olmadığı açıktır. Hükümde yer alan borcun bulunmadığı veya itfa yahut ihmal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmalıdır ibaresi gereğince ispat yükünün borçluda olduğu ve borçlunun borcu olmadığını WhatsApp mesajları veya tanık beyanlarına dayandırması hukuka ve kanuna aykırıdır.

Borçlunun borca itirazda bulunurken ispat yükünün kendisinde olduğu ve ispat yükünü yalnızca İİK 169’da yer alan resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlamalıdır hükmü Yargıtay içtihatlarında da yer almaktadır. Buna göre:

YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ’nin 23.03.2018 tarihli 2016/30006 E. ve 2018/3086 K. Sayılı kararında Borçlu, kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde, takip dayanağı senedin imzalı ve boş olarak teslim edildiğini, borcun takip öncesi ödendiğini ileri sürerek icra takibinin iptalini talep etmiştir. Talep, ödeme emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazına ilişkindir. İİK’nun 169. maddesi uyarınca; borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmalıdır. Burada ispat külfeti borçluya aittir. Borçlu, ödeme yaptığını resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile kanıtlayamamıştır. Bu durumda itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır

Yine diğer bir Yargıtay kararına konu olan İ.İ.K.’ nun 169/a maddesi gereğince İcra Hukuk Mahkemesi borçlunun yapmış olduğu itirazda, borcun itfa, ihmal edildiğine veya takibe konu bononun zamanaşımına uğradığına dair itirazlarını incelemekle yükümlüdür. Bu sebepler dışında borcun esasına girip inceleme yapamaz. İcra Hukuk Mahkemesinin yapacağı bu incelemede, incelemeye esas alabileceği belgeler İ.İ.K’nun 68. maddesinde sıralanmıştır. Özetle davacı borçlunun borca itirazında borcun itfa, imhal edildiği veya senedin zamanaşımına uğradığı yönündeki iddiasını resmi veya imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş belgelerle ispatlaması gerekmektedir. Bu konuya ilişkin Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 20.11.2001 tarih 2001/18424 E. Ve 2001/19407 K sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere “…….borçlunun ödeme iddiasını İ.İ.K.’nun 169/a-1 maddesinde yazılı biçimde resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat etmesi gerekir….” kararı gereğince bu açıdan da borca itirazın reddi gerekmektedir.

DAVACI TARAF HAKSIZ İTİRAZI SEBEBİYLE TAKİP KONUSU ALACAĞIN YÜZDE YİRMİSİNDEN AZ OLMAMAK ÜZERE TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

Davacı taraf itirazında borcu olmadığını yahut itfa veya ihmal edildiğini, resmi ya da imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edememiştir. Sonuç olarak borçlu davacının dilekçesinden de görüldüğü üzere yapılan borca itirazın hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Bu sebeple haksız itiraz neticesinde tarafımıza takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.

YASAL NEDENLER : İİK, HMK ve ilgili mevzuat ile beraber Yargıtay İçtihatları

DELİLLER : Karşı tarafın delillerine karşı delil sunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla,

İcra takip dosyası, takibe konu kambiyo senetleri ve her türlü yasal delil.

İSTEM VE SONUÇ:

Yukarda izah edilen nedenlerle, Haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın reddini, Davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmayacak şekilde tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf yükletilmesine karar verilmesine vekaleten arz ve talep ederim.

Davalı Vekili

İlgili Kanun Maddeleri

İcra ve İflas Kanunumuzun “Kambiyo Senetlerinde Borca İtiraz” başlıklı 169. maddesi şu şekildedir:Madde 169: Borçlu, 168. maddenin 5 numaralı bendine göre borca karşı yapacağı itirazını bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirir. Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz.
İcra ve İflas Kanunumuzun “Kambiyo Senetlerinde İtirazın incelenmesi” başlıklı 169/A maddesi şu şekildedir:Madde 169/a: İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.

İcra mahkemesi hakimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senedin metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir.

Borçlunun ibraz ettiği belge altındaki imza alacaklı tarafından inkar edilirse, icra hakimi, 68/a maddesindeki usule göre yapacağı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde, borçlunun itirazının kabulüne karar verir ve alacaklıyı, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı birinci fıkra gereğince çağrıldığı duruşmaya gelmediği takdirde icra hakimi alacağın itiraz edilen kısmı için icranın muvakkaten durdurulmasına karar verir. Bunun üzerine alacaklı en geç altı ay içinde icra mahkemesi önünde duruşma talep ederek makbuz altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmek suretiyle, takibin devamına karar alabilir. İcra mahkemesi, imzanın alacaklıya ait olmadığına karar verirse borçluyu, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder.

İcra hakimi, borçlunun zamanaşımı itirazını alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre varit görür ve alacaklı da zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, itirazın kabulüne; aksi halde reddine karar verir.

İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açmak hakkı mahfuzdur. Alacaklı, genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan inkar tazminatı ve para cezası kalkar.

Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi halinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.

İtirazın reddi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması, hiçbir icra muamelesini durdurmaz. Şu kadar ki, borçlu 33. maddenin üçüncü fıkrasına göre teminat gösterirse icra durur.

Güncellenecek.

İcra ve İflas Kanunu Madde 169 (Kambiyo Senetlerinde Borca İtiraz)

Madde 169: Borçlu, 168. maddenin 5 numaralı bendine göre borca karşı yapacağı itirazını bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirir. Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz.

İcra ve İflas Kanunu Madde 169/A (Kambiyo Senetlerinde İtirazın incelenmesi)

Madde 169/a: İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.

İcra mahkemesi hakimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senedin metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir.

Borçlunun ibraz ettiği belge altındaki imza alacaklı tarafından inkar edilirse, icra hakimi, 68/a maddesindeki usule göre yapacağı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde, borçlunun itirazının kabulüne karar verir ve alacaklıyı, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı birinci fıkra gereğince çağrıldığı duruşmaya gelmediği takdirde icra hakimi alacağın itiraz edilen kısmı için icranın muvakkaten durdurulmasına karar verir. Bunun üzerine alacaklı en geç altı ay içinde icra mahkemesi önünde duruşma talep ederek makbuz altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmek suretiyle, takibin devamına karar alabilir. İcra mahkemesi, imzanın alacaklıya ait olmadığına karar verirse borçluyu, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder.

İcra hakimi, borçlunun zamanaşımı itirazını alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre varit görür ve alacaklı da zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, itirazın kabulüne; aksi halde reddine karar verir.

İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açmak hakkı mahfuzdur. Alacaklı, genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan inkar tazminatı ve para cezası kalkar.

Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi halinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.

İtirazın reddi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması, hiçbir icra muamelesini durdurmaz. Şu kadar ki, borçlu 33. maddenin üçüncü fıkrasına göre teminat gösterirse icra durur.

Yargıtay Kararları

Güncellenecek

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin