1. Kısa Karar Nedir? Hukuki Tanımı ve Özellikleri
Kısa karar, mahkemelerin yargılama sonunda verdikleri nihai kararın gerekçesiz halidir. Davanın son duruşmasında, gerekçesi daha sonra açıklanmak üzere verilen ve duruşma tutanağına geçirilerek taraflara tefhim edilen (yüzlerine karşı açıklanan) karardır. Kısa karar, esasında bir duruşma tutanağı niteliğindedir ve gerekçeli kararın yazılmasına kadar geçen sürede tarafların hüküm sonucunu öğrenmelerini sağlar.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre kısa karar, bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan nihai kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Artık bu karardan dönme (rücu) olanağı olmadığı gibi, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde yer alması gerekir.
1.1. Mahkeme Kararlarının Türleri: Ara Karar, Nihai Karar ve Kısa Karar
Türk hukuk sisteminde mahkeme kararları, genel olarak iki ana başlıkta incelenir: ara kararlar ve nihai kararlar. Bu iki temel tür dışında, özellikle nihai kararın duruşmada gerekçesiz olarak açıklanan şekli olan kısa karar kavramı da uygulamada yer almaktadır.
- Ara Kararlar: Yargılamanın devamı sırasında, davayı ilerletmek için verilen kararlardır. Bu kararlar nihai nitelik taşımaz; hâkim bu kararlardan dönebilir ve değiştirebilir. Ara kararlar, yargılama işlemlerinin yapılmasını sağlar ancak dava konusu uyuşmazlığı sonlandırmaz. Örnek: Bilirkişi incelemesi kararı, tedbir kararları, keşif kararı, delil toplama kararı, yakalama kararı.
- Nihai Kararlar: Dava konusu uyuşmazlığı sona erdiren, mahkemenin davadan elini çektiği kararlardır. Bu kararlar, mahkemenin davaya ilişkin son sözünü söylediği ve artık dava üzerinde herhangi bir işlem yapamayacağı, temyiz veya istinaf gibi üst yargı yollarına açık kararlardır. Usule İlişkin Nihai Kararlar: Görevsizlik, yetkisizlik, davanın açılmamış sayılması gibi kararlara “dar anlamda karar” denir. Esasa İlişkin Nihai Kararlar: Davanın kabulü veya reddi şeklindeki kararlara “hüküm” denir.
- Kısa Karar: Nihai kararın duruşmada gerekçesi olmaksızın açıkça tefhim edilen şeklidir. Kısa karar, nihai kararın bir türü değil, nihai kararın gerekçesiz olarak tefhim edilen halidir. Yargılamanın son celsesinde verilen kısa karar, hükmün sonucunu özet olarak içerir. Kısa karardan sonra gerekçeli kararın mahkeme tarafından daha sonra yazılması gerekir.
Yargıtay 12. HD’nin yerleşik içtihatlarına göre: “Kısa karar ise gerekçeli olmayan; gerekçesi daha sonra gerekçeli kararda (ilam) açıklanmak üzere son duruşmada dava hakkında verilen nihai karardır.”
1.2. Kısa Kararın Yasal Dayanağı (HMK m.294 ve CMK m.232)
Türk hukukunda kısa kararın temel dayanağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK)’dur.
- HMK m.294‘e göre, mahkeme yargılamayı sona erdiren nihai kararını duruşmanın sonunda verir. Bu hüküm kısa ve net olarak duruşma tutanağına geçirilerek taraflara tefhim edilir. Gerekçeli kararın ise kısa karar tarihinden itibaren bir ay içinde yazılması gerekmektedir.
- CMK m.232 uyarınca, ceza mahkemeleri tarafından verilen hüküm duruşmada açıkça okunur. Kısa karar, bu hükmün sonuç kısmıdır. Gerekçeli kararın ise, tefhim edildikten sonraki 15 gün içerisinde dosyaya konulması zorunludur.
1.3. Kısa Karar Örnekleri ve İçeriğinde Bulunması Gereken Unsurlar
Kısa kararda bulunması zorunlu unsurlar şunlardır:
- Hükmün verildiği mahkeme ve dava bilgileri,
- Tarafların isimleri ve sıfatları,
- Davanın açıkça kabulü, reddi ya da kısmen kabulüne ilişkin açık hüküm,
- Faiz, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümler,
- Karara karşı başvurulabilecek kanun yolları, süresi ve merci bilgisi,
- Kararın açıkça okunup taraflara anlatıldığına ilişkin tutanak kaydı.
“Gerekçesi Yazılacak Kararda Açıklanacağı Üzere;
DAVANIN KISMEN KABULÜNE;
1) 1.777,68 TL fazla çalışma ücreti alacağının, 100,00 TL lik kısmına dava tarihi olan 31/08/2010 tarihinden itibaren geri kalan kısmına ıslah tarihi olan 27/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
2) 36.305,53 TL fazla çalışma ücreti gecikme zammı alacağının, 20.000,00 TL lik kısmına dava tarihi olan 15/06/2011 tarihinden itibaren geri kalan kısmına ıslah tarihi olan 27/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte,
Davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine
Dair karar, kararın tefhim ve tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere, davacı vekili yüzüne karşı, davalı vekillerinin yokluğunda, açıkça okunup usulen anlatıldı.”
Bu örnekte, kısa kararın içermesi gereken tüm temel unsurlar yer almaktadır. Kısa kararın net, anlaşılır ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde yazılması, hukuki süreçlerin sağlıklı işleyişi açısından kritik öneme sahiptir. Ayrıca kısa karar ile gerekçeli karar arasında herhangi bir çelişki olmaması gerekir.

2. Kısa Karar İcraya Konulabilir mi? İlamlı ve İlamsız Takip Açısından Değerlendirme
Kısa kararın icra edilebilirliği meselesi, uygulamada en çok karşılaşılan sorunlardan biridir. Alacaklılar, mahkemeden aldıkları kısa karar ile derhal icra takibi başlatmak isterler ancak icra müdürlükleri bu talepleri reddeder. Bu ret işleminin hukuki dayanakları nelerdir?
2.1. Kısa Kararla İlamlı Takip Yapılamaz
Mahkemece duruşmada taraflara tefhim edilen kısa karar, henüz gerekçesi yazılmamış nihai kararın özetidir ve hukuki kesinlik taşımadığından, ilam niteliğinde kabul edilmez. İlamlı takip yapılabilmesi için belgenin ilam veya ilam niteliğinde bir belge olması gerekmektedir.
İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 38. maddesi ilam mahiyetindeki belgeleri sınırlı sayıda (numerus clausus) saymıştır; mahkeme huzurunda yapılan sulh, kabul ve para borcu ikrarını içeren resmî noter senetleri gibi belgeler ilam niteliği taşır. Ancak kısa karar, nihai kararın gerekçesini taşımayan, geçici bir duruşma tutanağı olduğundan İİK kapsamında ilam sayılmamaktadır. Bu nedenle, kısa karara dayanılarak ilamlı icra takibi yapılması mümkün değildir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin kararlarında da bu durum açıkça vurgulanmıştır. Yargıtay, mahkemece tefhim edilen kısa kararın ilam niteliğinde olmadığını, gerekçeli karar ibraz edilmeden kısa karar ile ilamlı takip yapılmasının mümkün olmadığını ve bu tür taleplerin reddedilmesi gerektiğini ifade etmektedir.
2.2. Kısa Kararla İlamsız Takip De Yapılamaz
İlamsız takip için elimizde mutlaka İİK m. 68’de sayılan belgelerden birinin bulunması gerekir. İİK’nın 68. maddesine göre, genel haciz yolu olan ilamsız takibe dayanak olabilecek belgeler açıkça sayılmıştır ve kısa karar bu kapsamda bulunmamaktadır. Zira kısa karar, nihai kararın gerekçesini içermediğinden, hükümde belirlenen alacak miktarının gerekçeleriyle birlikte tam ve net olarak ortaya konulması mümkün değildir. Bu nedenle kısa karar, ilamsız takibe de konu edilemez.
Yargıtay, son derece net olarak kısa kararların genel haciz yolu ile takibe konulamayacağını, kısa kararlarla ilamsız takibin yapılamayacağını çeşitli içtihatlarında belirtmiştir. Kısa karar ancak gerekçeli kararla bütünlük arz eder ve gerekçeli kararın tamamlanması durumunda takip yapılabilir hâle gelir.
2.3. Kısa Karar İle İhtiyati Haciz Başvurusu
Kısa karar, icra hukukunda ilam veya ilam niteliğinde belge olarak kabul edilmese de, bazı durumlarda ihtiyati haciz talebinde yaklaşık ispat belgesi olarak kullanılabilmektedir. İhtiyati haciz, alacağın zamanında tahsil edilmesini güvence altına almak amacıyla, mahkeme kararıyla borçlunun mallarına geçici olarak el konulması işlemidir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016 tarihli kararına göre, kısa kararın ilam veya ilam niteliğinde belge olmamasına rağmen, alacağın varlığı konusunda yaklaşık bir ispat sağlaması nedeniyle ihtiyati haciz kararı verilmesine olanak tanınmıştır. Bu doğrultuda, kısa karara dayanan ihtiyati haciz talepleri kabul edilmekte ve bu yöndeki başvurular için kısa karar yeterli bir delil olarak kabul edilmektedir.
Yine de kısa karar sonrası ihtiyati haczin uygulanabilmesi için belirlenen sürelere dikkat edilmelidir. İİK madde 264’e göre, dava sırasında alınan ihtiyati haciz kararlarında, kısa kararın verilmesinden sonra belirli süre içerisinde (kısa karar tarihinden itibaren 7 gün) takip talebinde bulunulması gerekmektedir. Bu süre içinde takip talebinde bulunulmaması hâlinde, ihtiyati haciz hükümsüz kalacaktır. Dolayısıyla, kısa karara dayanılarak alınan ihtiyati haciz kararlarında bu sürelere titizlikle uyulması hukuki güvence için kritik önem taşır.
Sonuç olarak, kısa karar tek başına icra işlemlerine konu edilemeyen ancak ihtiyati haciz gibi geçici hukuki koruma tedbirleri açısından yaklaşık ispat sağlayan önemli bir mahkeme kararı türüdür. İcra hukukundaki uygulama alanı sınırlı olup, ancak gerekçeli karar tamamlandıktan sonra icra takibi için kullanılabilir hâle gelir.
3. Gerekçeli Karar ile Kısa Karar Arasındaki Farklar
Kısa karar, yazımızın başında açıkladığımız üzere, mahkemenin yargılama sonunda verdiği nihai kararın sadece hüküm sonucunu içeren, gerekçesiz halidir. “Gerekçesi yazılacak kararda açıklanacağı üzere” ibaresiyle başlar ve duruşma tutanağına geçirilerek taraflara tefhim edilir. Esasında bir duruşma tutanağı niteliğindedir.
Gerekçeli karar ise, mahkemenin ulaştığı hükmün hangi hukuki nedenlere dayandığını açıklayan, tarafların iddia ve savunmalarını değerlendiren, delillerin tartışıldığı, hukuki gerekçelerin ortaya konulduğu detaylı karardır. Anayasa’nın 141/3. maddesi gereği, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılmak zorundadır.
KARŞILAŞTIRMA KRİTERİ | KISA KARAR | GEREKÇELİ KARAR |
---|---|---|
Tanım | Mahkemenin son duruşmada verdiği nihai kararın gerekçesiz hali | Mahkemenin hükmünün dayandığı hukuki nedenleri açıklayan detaylı karar |
Hukuki Nitelik | Duruşma tutanağı niteliğinde | İlam niteliğinde |
İçerik | – “Gerekçesi yazılacak kararda açıklanacağı üzere” ibaresi – Davanın kabul/ret sonucu – Hükmedilen miktar ve faiz – Yargılama giderleri – Kanun yolu ve süresi | – Tarafların kimlik bilgileri – İddia ve savunmaların özeti – Delillerin değerlendirilmesi – Hukuki gerekçeler – Sabit görülen vakıalar – Gerekçeli kararın yazıldığı tarih |
Yazılma Zamanı | Yargılamanın son duruşmasında derhal | Kısa karardan sonra kanuni süre içinde |
Yazılma Süresi | Anında tefhim edilir | – Hukuk mahkemeleri: 1 ay (HMK m.294/4) – Ceza mahkemeleri: 15 gün (CMK m.232/3) – İdare mahkemeleri: 30 gün (İYUK m.24) |
Tebligat | Duruşmada hazır bulunanlara tefhim edilir, ayrıca tebliğ edilmez | – Hukuk: Talep üzerine tebliğ – Ceza: Kendiliğinden tebliğ |
İcra Edilebilirlik | ❌ İcraya konulamaz (İİK m.38’de sayılı değil) | ✅ İcraya konulabilir (İlam niteliğinde) |
İlamlı Takip | ❌ Yapılamaz | ✅ Yapılabilir |
İlamsız Takip | ❌ Yapılamaz | ✅ İlam olduğu için ilamsız değil ilamlı takip yapılır |
Kanun Yolu Süresi | Tefhimden itibaren başlar | Tebliğden itibaren başlar |
Bağlayıcılık | Mahkeme bu karardan dönemez, davadan el çeker | Kısa karara uygun yazılmak zorunda |
Çelişki Durumu | Esas alınır | Kısa karara aykırı kısımları yok hükmünde |
Yasal Dayanak | HMK m.294/3-4, CMK m.232 | HMK m.297, CMK m.230, Anayasa m.141/3 |
İhtiyati Hacizde Kullanım | ✅ Yaklaşık ispat gücü taşır (Yargıtay 11.HD 2016/3869) | ✅ Kesin ispat gücü taşır |
Temyiz/İstinaf | Süre başlar ama etkili dilekçe için gerekçeli karar beklenir | Detaylı kanun yolu dilekçesi hazırlanabilir |
UYAP’ta Değiştirme | Değiştirilemez (Yargıtay HGK 2017/133) | – |
İtirazın İptali Kararında | Duran takibe devam ettirilemez (Yargıtay 12.HD 2015/6200) | Duran takibe devam ettirilebilir |
Kısa kararların icraya konulmasıyla ilgili sürecin doğru şekilde yürütülmesi, birçok hukuki ayrıntıyı beraberinde getirir. Özellikle kısa kararların hukuki niteliği ve icra edilebilirliği konusunda yaşanabilecek belirsizlikler, alacaklı ya da borçlular açısından ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, kısa kararın icra hukuku açısından durumunun netleştirilmesi ve olası hak kayıplarının önüne geçilmesi için bu alanda deneyimli bir Adana uzman icra avukatı desteği almak oldukça önemlidir.
4. Kısa Karar ile Gerekçeli Karar Arasında Çelişki Olması Durumu
Mahkeme tarafından duruşmada tefhim edilen kısa karar ile sonradan yazılan gerekçeli kararın tam bir uyum içinde olması zorunludur. HMK m. 298/2 ve Anayasa’nın 141. maddesi gereğince, kısa karar ile gerekçeli karar arasında ortaya çıkan herhangi bir çelişki, yargılamanın aleniyeti ve hukuki güvenilirlik ilkesini zedeler. Bu durum, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 tarih ve 1991/7 E., 1992/4 K. sayılı kararında açıkça belirtildiği üzere bozma nedenidir ve mahkeme kararının hukuki geçerliliğini doğrudan etkiler.
Uygulamada karşılaşılan en ciddi sorunlardan biri, UYAP ortamında kısa kararın sonradan değiştirilmesidir. Yargıtay HGK 2017/133 kararında, mahkemenin UYAP sisteminde kısa kararı değiştirerek gerekçeli kararla uyumlu hale getirme girişimini “önemli bir usul hatası” olarak nitelendirmiş ve bunun kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturduğunu belirtmiştir. Çelişki halinde kısa karar esas alınır; gerekçeli kararın kısa karara aykırı hükümleri yok hükmündedir ve infaz edilemez. Örneğin, kısa kararda “davacının davalıya 10.000 TL ödemesine” denilmişken, gerekçeli kararda “01.01.2022 tarihinden itibaren faiz işletilmek üzere 10.000 TL ödemesine” şeklinde faiz eklenmesi, çelişki oluşturur ve faize ilişkin hüküm geçersizdir.
5. Kısa Kararın Değiştirilmesi ve Düzeltme (Tavzih)
Kısa karar, mahkemece duruşmada açıklandıktan sonra bağlayıcıdır ve artık hâkim tarafından değiştirilemez. Kısa kararda yer alan maddi hatalar dışındaki hukuki hatalar veya sonuçlar tavzih yoluyla düzeltilemez; çünkü tavzih, yalnızca hükmün açık olmayan veya çelişen kısımlarını açıklığa kavuşturmak amacıyla kullanılır, hükmün esasını değiştiremez. Kısa kararın sonradan UYAP sisteminde değiştirilmesi gibi uygulamalar ise usul hukukuna aykırıdır ve Yargıtay tarafından önemli bir usul hatası olarak görülerek kararın bozulmasına sebep olur.
6. Ara Karar ile Kısa Karar Arasındaki Farklar
Ara kararlar, mahkemenin yargılama sürecinde verdiği, davayı sona erdirmeyen ve hakim tarafından değiştirilebilen geçici kararlardır. Bu kararlar nihai hüküm oluşturmaz ve doğrudan icra edilemezler; ancak nihai kararla birlikte üst mahkeme denetimine tabi tutulabilirler. Kısa karar ise davanın sonucunu belirten nihai kararın gerekçesiz, özet olarak duruşmada taraflara açıklanan şeklidir; mahkeme bu karardan sonra davadan elini çeker ve kısa karar sonradan değiştirilip düzeltilemez. Bu nedenle, kısa kararlar, ara kararlardan farklı olarak mahkeme açısından bağlayıcı ve nihai nitelik taşırlar.
7. Kısa Karar Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
7.1. Kısa karar ilam sayılır mı? Kısa karar hüküm müdür?
Kısa karar, mahkemenin duruşmada açıkladığı, nihai hükmün sonucunu içeren ancak gerekçelerini barındırmayan özet nitelikte bir karardır. İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesi, hangi belgelerin ilam niteliğinde olduğunu sınırlı biçimde saymıştır ve bu belgeler arasında mahkemece verilen kısa karara yer verilmemiştir. Bu nedenle kısa karar, hukuken ilam sayılmaz ve bu belgeye dayanılarak ilamlı icra takibi yapılamaz.
7.2. Kısa karar düzeltilebilir mi?
Kısa karar, mahkeme tarafından açıklandıktan sonra bağlayıcıdır ve hâkim artık bu kararı değiştiremez. Kısa karardaki maddi hatalar dışındaki esas hükümde değişiklik yapılması mümkün değildir; bu tür hatalar tavzih yoluyla dahi düzeltilemez.
7.3. Kısa kararlar icraya konulabilir mi?
Kısa kararlar, hukuken ilam niteliğinde olmadıkları için tek başına icraya konulamazlar. İcra ve İflas Kanunu’nun 38. maddesine göre kısa karar, mahkemece duruşmada açıklanan nihai hükmün yalnızca özetidir ve gerekçesiz olduğundan icra için yeterli hukuki belge niteliği taşımaz. Dolayısıyla kısa kararla ne ilamlı ne de ilamsız icra takibi yapılabilir; ancak gerekçeli kararın yazılması ve taraflara tebliğ edilmesinden sonra ilamlı icra yoluna başvurulabilir. Yalnızca ihtiyati haciz başvurularında, kısa karar alacağın yaklaşık ispatına dayanak olarak kullanılabilir.
8. Kısa Karar Yargıtay İçtihatları
8.1. Mahkemenin Bozmaya Uyma Ara Kararından Dönmesi Mümkün Değildir
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına göre mahkeme, verdiği ara kararından dava sonuçlanmadan önce dönebilmekte olup, bunun tek istisnası, verilen ara kararının taraflardan biri lehine usulü kazanılmış hak oluşturmasıdır. Somut olayda vurgulandığı üzere, bozma ilamına tensiple uymuş bulunan mahkemenin bu uyma kararından sonra artık dönerek direnme kararı vermesi mümkün değildir; çünkü bozma kararına uyulması yönündeki ara karar, taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturmakta olup, usul hukukunun temel ilkelerinden biri olan ve kamu düzenini ilgilendiren usulü kazanılmış hak ilkesi gereğince mahkemeyi bağlar (🧾 Yargıtay HGK, 14-227/241, 02.05.2007).
8.2. Davanın Açılmamış Sayılması Kararı Usule İlişkin Nihai Karardır ve Temyize Tabidir
Davanın açılmamış sayılmasına ilişkin verilen karar, mahkemenin davadan elini çektiği usule ilişkin nihai nitelikte bir karardır. Mahkeme, “böyle bir karar vermekle, davadan elini çekmektedir ve bu karar temyize de tabidir.” Ayrıca mahkeme tarafından “yargılama harç ve giderlerine de hükmedilmek gerekir” şeklinde açık hüküm kurulmalıdır (🧾 Yargıtay 14. HD, 21.03.2003, E. 2003/1273, K. 2003/2117).
8.3. Dava Şartları Sağlanmadığı İçin Verilen Ret Kararı Maddi Anlamda Kesin Hüküm Teşkil Etmez
Yargıtay 13. Hukuk Dairesince, dava şartlarının oluşmaması veya yerine getirilmemesinden dolayı verilen ret kararı uyarınca, dava konusu uyuşmazlığın esası hakkında maddî anlamda kesin hüküm oluşturmaz. Kararda ifade edildiği üzere, “Usule ilişkin nihai kararlar, dava konusu uyuşmazlığın esası hakkında maddî anlamda kesin hüküm teşkil etmezler”; bu nedenle, dava şartları sonradan gerçekleştiğinde yeniden dava açılabilmesi mümkündür (🧾 Yargıtay 13. HD, 04.10.2004, E. 2004/6100, K. 2004/13542).
8.4. İtirazın İptaline İlişkin Kısa Kararla Duran Takip Devam Ettirilemez
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi kararında, Antalya 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin itirazın iptali davasında verilen kısa kararın, gerekçeli karar yazılmadan icra takibine dayanak olarak kullanıldığı somut olayda; mahkemece itirazın iptaline dair kısa kararın HMK’nın 297. maddesindeki unsurları taşımadığı, dolayısıyla ilam niteliğinde olmadığı vurgulanmıştır. Bu nedenle gerekçeli karar ibraz edilmeden, kısa karara dayanılarak duran takibin devam ettirilemeyeceği ve bu kısa karar esas alınarak yapılan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği belirtilerek, mahkemenin borçlunun şikayetini reddetmesinin hukuka aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır (🧾 Yargıtay 12. HD, 17.03.2015, E. 2014/31353, K. 2015/6200).
8.5. İtirazın Kaldırılması ve Tahliyeye İlişkin Kısa Kararla Yapılan Hacizler Hukuka Aykırıdır
İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2022/116 Esas sayılı dosyasında verilen itirazın kaldırılması ve tahliye isteminin kabulüne yönelik kısa karara dayanılarak alacaklı tarafça icra müdürlüğüne yapılan haciz talebinin icra müdürlüğünce kabul edildiği ve hacizlerin gerçekleştirildiği, ancak söz konusu kısa karara ilişkin duruşma tutanağının HMK’nın 297. maddesindeki unsurları taşımadığı, dolayısıyla itirazın kaldırılmasına dair ilam niteliğinde sayılamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu nedenle, gerekçeli karar sunulmadan kısa kararla duran takibin devam ettirilmesinin mümkün olmadığı, “şikayetin kabulü ile kısa karara dayalı olarak tesis edilen müdürlük kararının iptali ile hacizlerin kaldırılmasına karar vermek gerektiği” belirtilerek, icra müdürlüğü kararının hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır (🧾 Gaziantep BAM 12. HD, 31.05.2023, E.2022/2853, K.2023/814 – Kesin Karar).
8.6. Mahkemenin UYAP Üzerinden Kısa Kararı Sonradan Değiştirmesi Önemli Bir Usul Hatasıdır
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, Diyarbakır 2. İş Mahkemesi tarafından duruşmada tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında uyuşmazlık olmadığı, ancak mahkeme hâkiminin UYAP ortamında 27.06.2014 tarihli duruşma tutanağını sonradan değiştirerek, kısa kararda belirtilen alacak miktarlarını artırdığı, bu durumun HMK’nın 294, 298 ve 297/2 maddelerine aykırı olduğu ve kamu düzeni ile bağdaşmayan ciddi bir usul hatası oluşturduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, kısa kararın mahkeme tarafından UYAP sistemi üzerinden sonradan değiştirilmesinin usul hukukuna açıkça aykırı olduğu sonucuna varılarak, yerel mahkemenin direnme kararının sair temyiz itirazları incelenmeksizin usulden bozulmasına karar verilmiştir (🧾 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 25.01.2017 tarih, E. 2015/22-548, K. 2017/133).
Adana’da icra hukuku sorunlarınıza çözüm bulun.
Kısa kararlarınızın icra takibine uygunluğu ve hukuki süreçlerinizi Avukat Saim İncekaş Hukuk Bürosu’ndan profesyonel destekle yönetin.
📞 Hemen İletişime Geçin: Adana merkezli hukuk büromuz, Adana Bölge Adliye Mahkemesi ve Adana icra dairelerindeki yüksek tecrübemizle yanınızda.