Özet: Davalının sonradan reddi mirastan vazgeçmesi veya feragat etmesi mümkün değildir. Reddi miras talebi sulh hakimine ulaştığı anda sonuç doğurur. Reddi miras davası hasımsız bir dava türüdür.
T.C.
YARGITAY
YEDİNCİ HUKUK DAİRESİ
Esas : 2009/597
Karar : 2009/757
Tarih : 19.03.2009
Dava mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davalının mirası red talebi ile açtığı davasının henüz hakim huzurunda kimlik tespiti yapılarak beyanı tutanağa geçirilmeden ve şekil şartı yerine gelmeden önce davasından feragat ettiği, davasının bu nedenle redle sonuçlandığı, bu nedenle mirası reddetmiş sayılamayacağı, iptali istenilen mirasçılık belgelerinin de mevcut mirasçılık durumuna uygun olduğu gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, gösterilen gerekçe ve varılan sonuç davanın niteliğine, toplanan delillere ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.
4722 Sayılı Kanunun 17. maddesi hükmüne göre mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 575. maddesi hükmüne göre de miras ölümle açılır ve miras bırakanın ölümü ile birlikte kendiliğinden mirasçılarına intikal eder.
Mirasın reddi ise mirasçıların her birine tanınmış, tek taraflı olarak kullanabilecek bozucu yenilik doğuran bir haktır. Bu özelliği nedeniyle red beyanı hukuki sonuçlarını sulh hakimine ulaşmakla kendiliğinden meydana getirir ve mirasçı kural olarak bu andan itibaren artık beyanından geri dönemez. Sulh hakimine müracaat edilmesi üzerine kimlik tespiti yapılarak tutanak düzenlenmesi veya hakimin karar vermesi yada reddin deftere işlenmesi mirasın reddinde geçerlilik koşulu değildir.
Mirasçılık belgesi istemek ise, maddi bir olayın varlığını ikrar ile kişiler arasındaki ırsi ilişkisini tespit ettirmekten ibarettir. Hakkında mirastan çıkarma ve yoksunluk sebepleri gerçekleşen veya mirası reddeden yada mirastan feragat eden mirasçının tereke ile ilişkisi tümden kesilmiş sayılmaz. Mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleşmesi yada mirasın reddi veya mirastan feragat edilmiş olması ilgili kişinin mirasçılık belgesi istemesine engel bir neden olmadığı gibi, ilgili kişinin mirasçılık sıfatını da ortadan kaldırmaz. Bu nedenle mirasçılardan biri veya birkaçı yönünden mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleşmesi yada mirasın reddi veya mirastan feragat edilmiş olması durumunda bu olgular yok sayılarak miras bırakanın tüm mirasçılarını ve miras paylarını gösterir şekilde mirasçılık belgesi düzenlenmesi ancak bu olguların terekenin paylaştırılması sırasında gözönüne alınacağı gözetilerek hüküm yerinde ilgili mirasçı veya mirasçılar yönünden mirastan çıkarma ve yoksunluk sebeplerinin gerçekleştiği yada mirası red veya mirastan feragat ettikleri açıklanarak bu olguların hukuki sonuçlarının terekenin bölüştürülmesi sırasında gözetileceğine işaret edilmesi gerekir.
Somut olaya gelince, dosya içeriğinde toplanan delillerden miras bırakan Emine Asuman Kutlukan’ın 11.04.2006 tarihinde dul ve çocuklu olarak öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları olan davacı Eyüp Sabri Kutlukan ile davalı Kamil Ahmet Kutlukan’ı bıraktığı, Kamil Ahmet Kutlukan’ın Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/626 esas, 2006/1518 karar sayılı dosyasına bizzat imzalayarak verdiği 02.05.2006 tarihli dava dilekçesinde annesi Emine Asuman Kutlukan’ın mirasını kayıtsız şartsız olarak reddettiğini açıkladığı ve reddin tescilini istediği, daha sonra vekil tayin ettiği Av. Lütfi Ural’ın da ilk duruşma oturumunda dava dilekçesini tekrar ettiği, Kamil Ahmet Kutlukan’ın yargılama sırasında mahkemeye verdiği 29.11.2006 tarihli dilekçesi ile annesinin mirasını reddetmek istemiş ise de, açmış bulunduğu davasından feragat ettiğini açıklaması üzerine mahkemece kimlik tespiti de yapıldıktan sonra 05.12.2006 günlü kararla davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Az yukarıda açıklanan hukuksal olgular gözetildiğinde davalı Kamil Ahmet Kutlukan’ın miras bırakan annesi Emine Asuman Kutlukan’ın mirasını kayıtsız şartsız reddettiği ve bu red beyanının sulh hakimine ulaşması ile hukuki sonuçlarını kendiliğinden meydana getirdiği, reddin gerçekleştiği kuşkusuzdur. Davalının hasımsız olarak açtığı önceki davasından feragat ettiğine ilişkin 29.11.2006 günlü dilekçesi bu olguyu değiştiren bir neden değildir.
Hal böyle olunca açıklanan bu olgu ve iptali istenilen önceki günlü mirasçılık belgelerinde davalı Kamil Ahmet Kutlukan’ın mirası reddettiğine ilişkin bir açıklama bulunmadığı, hüküm yerinde mirasın reddinin terekenin paylaştırılması sırasında gözetileceğine işaret edilmediği gözönüne alındığında davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yersiz gerekçelerle yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz olduğundan, davacı tarafın temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekirken hükmün sehven onandığı anlaşıldığından, davacı tarafın yerinde görülen karar düzeltme isteminin kabulü ile dairemizce verilen 21.10.2008 gün ve 2008/3683 esas, 2008/4345 karar Sayılı onama ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin ödenen 88,90 TL karar düzeltme harcı ile daha önce temyiz nedeniyle ödenen 14,10 YTL harcının istek halinde davacı tarafa iadesine, 19.03.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.