Muris Sözcüğünün Anlamı
Ölümü nedeni ile hak ve borçları, hukuksal olarak başkalarına geçen kişiye muris denir. Halk arasında “muris” kelimesi yerine genel olarak “mirasbırakan” kelimesi kullanılır.
Bir kimsenin mirasbırakan(muris) sıfatını kazanabilmesi için ölmesi veya ölüme benzer bir durumun gerçekleşmesi gerekir. Ölüm ya da ölüme benzer bir hal (Kayıp Olma, Gaiplik) gerçekleşmedikçe miras açılamaz.
Mirasbırakan daha hayatta iken mirasın bölüşülmesi gündeme gelmez. Ancak ölüm gerçekleştikten sonra yapılan miras sözleşme geçerli olabilir.
Kişi son nefesini verinceye kadar yaptığı her işlem geçerli bir hukuksal işlemdir. Bu işlem ölüm şartına bağlı olarak yapılmışsa, bu takdirde ölüme bağlı hukuksal işlem gündeme gelir.
Bir kimse tıbben ölümü kesin olmasına rağmen “tarlamı Hasan’a satmayı vaadediyorum”, diyebilir, bu sağlararası hukuksal işlemdir ve satış vaadidir. Sağlararası hukuksal işlemlere ilişkin ehliyet ve geçerlilik koşullarına tabidir. Ölüme bağlı hukuksal işlemler ile sağlararası hukuksal işlemler farklıdır.
Son nefesini vermek üzere olan kişi, “tarla öldüğümde Hasan’a kalsın” deseydi, bu takdirde ölüme bağlı hukuksal işlem söz konusu olurdu.
Muris, herhangi gerçek kişi olabilir. Hiç malı mülkü olmayan da mirasbırakandır. En azından borç bırakır. Murisin(Mırasbırakanın) yaşı, yaşama şansı olup olmaması, yerli veya yabancı olması önem taşımaz. Sağ ve tam doğmuş her gerçek kişi mirasbırakan olabilir. Doğmuş, bir ay yaşamış, sonra ölmüş olsa da mirasbırakandır.
bana iyi bir miras hukukçusu lazım