Miras Sözleşmesinin İptali – Ortadan Kaldırılması Mümkün Mü?

Miras Sözleşmesinin İptali

Burada ortadan kaldırma söz konusudur. Ortadan kaldırma değişik şekillerde olabilir:

-Miras bırakan hayatta iken, sağlararasında miras sözleşmesinin ortadan kaldırılması,

-Tasarruftan yararlanan kişinin miras bırakandan önce ölmesi.

Taraflar Sağlıkta İken Miras Sözleşmesinin Ortadan Kaldırılması

Bunun iki hali var:

a) Sözleşme Veya Vasiyetname İle Miras Sözleşmesinin Ortadan Kaldırılması

Sözleşme İle (Tarafların Anlaşması İle): Yazılı anlaşma ile resmi vasiyet türünde yapılan miras sözleşmesi ortadan kaldırılabilir. Bu konu MK m. 546’da düzenlenmiştir. Burada taraflar yazılı anlaşma ile miras sözleşmesinden dönerler. Bu tek taraflı değil, iki taraflıdır.

Örneğin, mirasbırakan oğlu ile mirastan feragat sözleşmesi yapmış. Yazılı anlaşma ile ortadan kaldırılabilir.

Burada da borçlar hukukundaki yazılı geçerlilik kuralına tabi sözleşmenin aynı şekil kuralı ile ortadan kaldırılması kuralının bir istisnası vardır. Miras sözleşmesi resmi şekilde yapılmasına rağmen
yazılı sözleşme ile ortadan kaldırılmaktadır. Yasa koyucu burada dönme konusunda taraflara kolaylık sağlamak istemiştir.

Bu anlaşma, miras sözleşmesi değil, miras sözleşmesinden dönme anlaşmasıdır. Evleviyetle resmi yazılı şekilde de yapılabilir.

Tarafların yazılı anlaşmasının konusu daha önceki miras sözleşmesinden dönmedir. Taraflar tamamen veya kısmen dönme anlaşması yapabilirler.

Vasiyetname İle: Asıl olarak vasiyetname ile miras sözleşmesinden dönülemez. Bunun tek istisnası 546/f. Il’dir. Yasa burada, miras sözleşmesinin taraflarına tek taraflı olarak dönme olanağı tanımıştır.

Miras sözleşmesiyle mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi, mirasbırakana karşı miras sözleşmesinin yapılmasından sonra mirasçılıktan çıkarma sebebi oluşturan davranışta bulunursa, mirasbırakan miras sözleşmesini tek taraflı olarak ortadan kaldırabilir (MK m. 546/f. II).

Tek taraflı ortadan kaldırma, vasiyetnameler için kanunda öngörülen şekillerden biriyle yapılır (MK m. 546/f. III).

546. maddenin ikinci fıkrası tek taraflı dönme konusunda 510. maddeye, yani mirasçılıktan çıkarma sebeplerine yollama yapmaktadır. 510. maddeye göre aşağıdaki sebepler mirasçılıktan çıkarma sebepleridir:

  1. “Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
  2. Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse”.

Mirasbırakanın yakınları tabirinden sadece mirasbırakan ile kan bağı ilişkisi içinde bulunan kişiler anlaşılmaz. Mirasbırakanın uzun süreli duygusal ilişki içinde bulunduğu kişiler de yakın kavramına girebilir. Ancak bu yakınlığın MK m. 510 kapsamında değerlendirilebilmesi için, yakına karşı işlenen suçun, mirasbırakanı da duygusal açıdan yaralayacak kadar bir yakınlık olması gerekir. Ağır bir yaptırım olduğundan gelişigüzel yakınlık yeterli değildir.

Mirasçılıktan çıkarma sebebi varsa vasiyetname türlerinden biri ile miras sözleşmesinden dönülebilir. Dönmenin resmi vasiyet ile yapılması şart değildir. Yasa koyucu dönme lehine çözümler üretmiştir. Eski yasada mirasçılıktan çıkartma için ağır bir cürüm gerekmekte idi. Yeni yasa ağır bir suç tabirini kullanmıştır, cürüm şart değildir.

Mirasbırakanın tek taraflı dönebilmesi m. 510’daki iki nedenden birinin gerçekleşmesine bağlıdır.

Miras sözleşmesinden yararlanan kişi ise m. 510’daki sebeplerin gerçekleşmediğini ispatlayacaktır. Kanıtladığı takdirde tek taraflı olarak miras sözleşmesinden dönme geçerli olmayacaktır.

Bu nokta vasiyet ile miras sözleşmesi arasındaki önemli farklardan birini oluşturur. Vasiyetten ölünceye kadar her zaman dönülebilir, miras sözleşmesinden dönme için ise MK m. 510’daki sebeplerin gerçekleşmesi gerekir.

b) Sözleşmeden Dönme

Miras sözleşmesi karşı taraf için de yükümlülükler öngörüyorsa, yani iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteliğinde ise ve yararlanan kişi yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa sözleşmeden dönülebilir. Burada Borçlar hukuku kurallarına göre sözleşmeden dönme söz konusudur. MK m. 547’de düzenlenmiştir: “Miras sözleşmesi gereğince sağlararası edimleri isteme hakkı bulunan taraf, bu edimlerin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesi veya güvenceye bağlanmaması halinde borçlar hukuku kuralları uyarınca sözleşmeden dönebilir”.

MK m. 547, BK m. 106’ya yollama yapmaktadır. Sağlıkta yükümlülüğü bulunan bu yükümlülüğü yerine getirmediğinde gündeme gelir. Burada mirasbırakanın sözleşmeden dönmesi diğer tarafın sözleşmeye aykırı davranışına dayanır.

İki tarafa borç yükleyen miras sözleşmesinin yaygın örneği ölünceye kadar bakma sözleşmesidir. Mirasbırakan ölüme bağlı tasarrufta bulunmakta, diğer taraf da bakım yükümlülüğü altına girmektedir. Diğer tarafın edimi sağlıkta hüküm ve sonuç doğurmaktadır. Bu nedenle, ölünceye kadar bakma sözleşmesi Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir.

Mirasbırakanın yükümlülüğü ölüme bağlı tasarrufa dayanır. Mirasçının bakım yükümlülüğünü yerine getirmemesi borca aykırılık oluşturur. Miras sözleşmesi gereğince edimleri isteme hakkı bulunan taraf borçlar hukuku kurallarına göre sözleşmeden dönebilir.

Yasa mirasbırakana, edim yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişiye karşı temerrüt nedeniyle sözleşmeden dönme olanağını getirmiştir.

Bunun koşulları şunlardır:

  1. Miras sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme şeklinde kurulmuş olmalıdır. Bu sözleşme ile mirasbırakan ölüme bağlı tasarrufta bulunmuş olmalı, mirasçı ise mirasbırakanın sağlığında hüküm ve sonuç doğuran bir edim üstlenmiş olmalıdır.
  2. Mirasçı mirasbırakanın sağlığında hüküm ve sonuç doğuran edimleri ifada temerrüde düşmüş olmalıdır.
  3. Mirasbırakan mirasçıdan edimlerin yerine getirilmesini talep etmeli veya bunların güvenceye bağlanmasını istemelidir.
  4. Mirasbırakan mirasçıya karşı temerrüt nedeniyle (edimin yerine getirilmemesi veya güvence verilmemesi) ihtar çekmeli veya ihtar yerini tutan bir hal bulunmalıdır.
  5. Mirasbırakan mirasçıya BK m. 106 gereğince mehil vermeli veya BK m. 107 gereğince mehili gerektirmeyen bir hal bulunmalıdır.
  6. Mirasbırakan sözleşmeden dönme iradesini ortaya koymalıdır.

Bu koşullar gerçekleştiğinde mirasbırakan miras sözleşmesini dönme yoluyla ortadan kaldırabilir.

Mirasbırakandan Önce Mirasçının Ölmesi

Miras sözleşmesinin kendiliğinden sona ermesi mümkündür, bu mirasçının mirasbırakandan önce ölmüş olması halidir. Bu durum sadece miras sözleşmesi için değil, diğer ölüme bağlı tasarruflar için de öngörülmüştür.

MK m. 548’de düzenlenmiştir: “Mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişi mirasbırakanın ölümünde sağ değilse, miras sözleşmesi kendiliğinden ortadan kalkar”.

Burada şu sorun var. Mirasçı da sözleşme ile bir edim yükümlülüğü altına girmişse ne olacaktır?

Örneğin, mirasçı mirasbırakana ölünceye kadar bakmış, ancak mirasbırakandan önce ölmüşse ne olacaktır?

Yasa, MK m. 548/f. II’de bu sorunu bir zenginleşmenin iadesi davasıyla çözümlemiştir.

Mirasçının mirasçıları aksine bir anlaşma yoksa mirasbırakanın elde ettiği kazançları sebepsiz zenginleşme gereğince (BK m. 61 vd. gereğince) talep edebileceklerdir. MK m. 548 dışında evliliğin son bulması da eşler arasında yapılan miras sözleşmesini kendiliğinden sona erdiren bir sebeptir.

MK m. 181’de boşanan eşlerin bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamayacağı ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan
anlaşılmadıkça kaybedecekleri hüküm altına alınmıştır.

Bir miras sözleşmesi veya vasiyet söz konusu olup da eşin ölümü tarihinde evlilik kesinleşmiş bir yargı kararı ile son bulmuş ise vasiyet ve miras sözleşmesi de ortadan kalkar. Kendiliğinden geçersiz hale gelir.

Dolayısıyla miras sözleşmesinin kendiliğinden son bulma halleri:

  1. Mirasbırakandan önce ölüm (MK m. 548),
  2. Eşler arasında yapılan bir miras sözleşmesi varsa evliliğin son bulmuş olmasıdır (MK m. 159; 181/f. III).

Yasa, 181. maddesinde boşanan eşlerin, boşanmadan önce yapılan ölüme bağlı tasarruftan yararlanamayacakları kuralını mutlak bir kural olarak düzenlememiştir. Ölüme bağlı tasarrufta bunun aksi kararlaştırılabilir.

Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi Avukat Saim İNCEKAŞ

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir