Miras Sözleşmesi
Miras sözleşmesi iki taraflı bir hukuksal işlem, yani sözleşmedir. Bu nedenle, sözleşmelerde bulunması gereken kurucu unsurlar burada da aranır.
İki taraflı bir hukuksal işlem olduğundan vasiyetten farklı olarak her iki tarafın da iradelerini beyan etmeleri gerekir. Her iki tarafın da ölüme bağlı tasarrufta bulunması veya bir tarafın ölüme bağlı tasarrufta, bir tarafın sağlararası tasarrufta bulunması mümkündür.
Miras sözleşmesinin en yaygın şeklini ölünceye kadar bakma sözleşmesi oluşturur. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi BK m. 512’de düzenlenmiştir. Sağlararası bir hukuksal işlem olmakla birlikte, yasa miras sözleşmesi şeklinde de yapılabileceğini öngörmüştür. Bakılan kişi ölüme bağlı tasarrufta, bakan kişi sağlararası tasarrufta bulunur. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi çoğu zaman muvazaanın konusunu oluşturabilir, asıl amaç bir mal kaçırma olabilir.
Amaç mal kaçırmaya yönelik ise BK m. 18 gereğince iptali istenebilir.
Ölüme bağlı bir tasarruf, aynı zamanda sağlararası tasarruf içeriyorsa bu tasarruf sağlararası tasarruf gibi iptal edilebilir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde, bakım yükümlüsünün yükümlülüğü sağlıkta sonuç doğurmaktadır.
Miras Sözleşmesinin Şekli
Miras sözleşmesi, bütün ölüme bağlı tasarruflarda olduğu gibi, şekle bağlı bir sözleşmedir.
Resmi yazılı geçerlilik koşuluna tabidir. MK m. 545’e göre resmi vasiyet şeklinde düzenlenmelidir. Vasiyetten farklı olarak tek şekli vardır, o da resmi vasiyetname şeklidir.
Okuma yazma bilenler ve bilmeyenler için tanıkların ölüme bağlı tasarrufun içeriğini bilip bilmemesi yönünden farklılık vardır. Okuma yazma bilenler için tanıklar sadece vasiyetçinin vasiyete ehil olduğunu ifade ederler, vasiyetnamenin içeriğini bilmezler.
Miras sözleşmesinde de durum aynıdır. Miras sözleşmesi, başından sonuna kadar noter tarafından re’sen düzenlenecektir, onama şeklinde miras sözleşmesi yapılamaz. Noterlik Yasası’nda da zaten düzenleme şeklinde yapılacak işlemler arasında sayılmıştır.
Tanıklara ilişkin 536. madde burada da aynen geçerlidir.
Ehliyet
Yasa koyucu miras sözleşmesinde vasiyetten farklı bir ehliyet koşulu öngörmüştür. MK’nun 503. maddesi miras sözleşmesinde ehliyeti düzenlemiştir. Miras sözleşmesi yapabilmek için, aynen Borçlar hukukundaki sözleşme yapma ehliyetinde olduğu gibi, ayırt etme gücüne sahip olmak, ergin olmak, kısıtlı olmamak gerekir.
Eski yasanın 450. maddesi “Miras mukavelesi yapabilmek için, yapanın reşit olması şarttır” hükmünü öngörmekte idi. Bu hükümden miras sözleşmesi yapabilmek için ergin (reşit) olma dışında kişinin, ayrıca kısıtlı olup olmamasının gerekli olup olmadığı duraksamalara yol açmakta idi. Örneğin, kırk yaşında olduğu halde, uyuşturucu bağımlısı olduğu için kısıtlanmış bir kişi bu madde gereğince miras sözleşmesi yapabilecek midir? Maddede sadece “reşit olma” koşulundan söz edilmiş, fakat, kısıtlı olmama koşuluna yer verilmemiş olduğu için, kısıtlı kişilerin miras sözleşmesi yapabilecekleri ileri sürülebilmekteydi.
Yeni yasanın 503. maddesi, bu duraksamaları ortadan kaldırmış “Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı olmamak gerekir” hükmüyle, miras sözleşmesi için tam fiil ehliyetinin üç unsurunun da gerekli olduğu açıkça hükme bağlanmıştır.
Yasa erginlikten söz etmektedir. Medeni Kanun’daki bütün erginlik halleri burada da geçerlidir. Evlenme, mahkeme kararı ile erginlik gibi. Kısıtlı bulunmama vasiyet yapabilmenin bir koşulu olmamakla birlikte miras sözleşmesinde bir ehliyet koşuludur.