İcra Faiz Hesabında 1 Yıl 365 Gün Olarak Mı Kabul Edilir?

İcra Faiz Hesabında 1 Yıl 365 Gün Olarak Kabul Edilir

 

  • Faiz miktarının hesabında yıl 365 gün kabul edilmelidir. Yine, gerek 818 gerekse 6098 sayılı Yasa’lar kapsamında ödemede temerrüde düşüldüğü durumlarda, kısmi ödemelerin öncelikle ödeme tarihlerine göre biriken faizden mahsup edileceği tartışmasızdır. Az yukarıda değinilen ilkelere aykırı olarak; düzenlenen bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
  • İcra Hukuku alanında faiz hesabı ile ilgili Adana, Avukat Saim İNCEKAŞ tarafından ele alınan yargıtay kararı aşağıdaki gibidir.

 

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

 

KARAR : Borçlu vekili, İcra Mahkemesi’ne başvurusunda; takibe dayanak ilamlardan doğan borcun bir kısmının takip tarihinden önce itfa edildiğini, ayrıca dayanak ilamın boşanma hükmü kesinleşmeden manevi tazminat ve yargılama giderleri bakımından takip başlatılamayacağını açıklayarak itfa edilen miktar ve bu miktara işleyen faiz ile manevi tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin bölümüne yönelik takibin/icra emrinin iptalini istemiştir.

 

Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda; Malatya 7. İcra Müdürlüğü’nün 2010/3710 Esas sayılı dosyasındaki takibin 2.000,00 TL manevi tazminat yönünden iptaline, kalan kısım yönünden başvurunun reddi ile takibin aynen devamına karar verilmiştir. Hüküm, borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla yürürlükte bulunan HUMK’nun 443/4. maddesine ( 6100 s. HMK. m. 367/2 ) göre aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmedikçe infaz edilemez. Ayrıca boşanma kararının eklentisi olan yoksulluk nafakası, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderine yönelik hükümleri de aynı kurala tabidirler. Boşanma ilamı daha önce kesinleşmiş ise iştirak, yoksulluk nafakası, tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri isteklerinin takibe konulabilmesi için nitelikleri gözetildiğinde kesinleşmeleri gerekli değildir ( HGK. 28.2.2001 tarih 2001/12-206 E. 2001/217 K. ) Anılan Yasa maddesinde tedbir nafakasının infazı ilamın kesinleşmesine bağlı tutulmamıştır.

 

Öte yandan; HGK’nun 05.04.2000 tarih ve 2000/12-739 E. – 746 K. Sayılı kararında belirtildiği üzere, ilamda faize ilişkin hüküm bulunmaması halinde, icrası kesinleşmesine bağlı olmayan ilamlarda karar tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’un 1. maddesi koşullarında değişen oranlarda yasal faiz istenebilir. Bundan ayrı; nafaka alacağı muaccel hale gelmedikçe faiz işlemez.

 

Somut olayda, takip konusu Malatya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.02.2004 tarihli 2003/106 Esas ve 2004/115 Karar sayılı tedbir nafakası ilamında, dava tarihi 04.02.2003’den itibaren toplam 250 TL ( 100 TL alacaklı kadın – 150 TL müşterek çocuk lehine ) nafakanın tahsiline karar verildiği, faize ilişkin bir hükmün bulunmadığı, bu ilamdan sonra açılan Akçadağ Asliye Hukuk ( Aile Mahkemesi sıfatıyla ) Mahkemesi’nin 25.03.2010 tarih 2009/111 Esas ve 2010/33 Karar sayılı davası sonunda Mahkemece tarafların boşanmalarına ve Malatya 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/106 Esas ve 2004/115 Karar sayılı dosyasında kadın ve müşterek çocuk için hükmedilen toplam 250 TL tedbir nafakasının 500 TL’ye ( kadın yönünden 100 TL, müşterek çocuk yönünden 150 TL arttırılarak ) çıkartılmasına ve karar kesinleştikten sonra yoksulluk ve iştirak nafakası olarak devamına karar verildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusu takip 07.06.2010 tarihinde başlatılmıştır.

 

Bu durumda, 04.02.2003 tarihinden 26.02.2004 tarihine kadar biriken aylık 250 TL tedbir nafakası toplam miktarı yönünden 26.02.2004 tarihinden itibaren faiz istenebilecektir. Yine; 26.02.2004 ile 25.03.2010 tarihleri arasında aylık 250 TL ve 25.03.2010 ile takip tarihi olan 07.06.2010 arası yönünden aylık 500 TL tedbir nafakası yönünden ise, nafaka alacağı muaccel hale gelmedikçe faiz işlemeyeceği gözetilerek, her ay için ve doğduğu ay nazara alınarak nafaka miktarı bakımından faiz hesabı yapılması gerekecektir. Öte yandan, faiz miktarının hesabında yıl 365 gün kabul edilmelidir. Yine, gerek 818 gerekse 6098 sayılı Yasa’lar kapsamında ödemede temerrüde düşüldüğü durumlarda, kısmi ödemelerin öncelikle ödeme tarihlerine göre biriken faizden mahsup edileceği tartışmasızdır. Az yukarıda değinilen ilkelere aykırı olarak; düzenlenen bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.

 

Kabule göre de; icra takibinde istenilen ve şikayete konu edilen 336,95 TL yargılama gideri bakımından olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. ( HMK m.297/ç ) ve İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 21.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2013/14027 K. 2014/4852 T. 21.3.2014)

 

Yine icra faiz hesabında bir yılın 365 gün kabul edileceğine yönelik bir diğer yargıtay kararı aşağıdaki gibidir:

  • Ancak bilirkişinin faiz hesabını yaparken bir yılı 365 yerine 360 gün olarak kabul edip; borçlu aleyhine daha fazla faiz hesaplanmasına neden olduğu görülmektedir.

 

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire’ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Borçlu aleyhine, ilama dayalı olarak başlatılan takip dosyasında, bakiye alacağın tahsili amacıyla 21.06.2011 tarihli yenileme ve bakiye borcun ödenmesine ilişkin muhtıra gönderildiği, borçlu vekilince borcun tamamı 2003 yılında ödendiğinden takibin ve muhtıranın iptali gerektiği itirazında bulunulmuş, Mahkemece bilirkişiden rapor ve ek rapor alınarak muhtırada istenen miktarın düzeltilmesine karar verilmiş, borçlu vekili tarafından karar temyiz edilmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Kanun’nun 168. maddesinde ; Baro yönetim kurullarının, her yıl Eylül ayı içerisinde, yargı yerlerindeki işlemler ile diğer işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösteren birer tarifeyi hazırlayarak Türkiye Barolar Birliğine göndereceği, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı, yine 164/son maddesinde; dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı, bu ücretin, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemeyeceği, haczedilemeyeceği hususları düzenlenmiştir.

818 sayılı BK’nun 84. ( TBK’nun 100. ) maddesinde ise; kısmi ödemelerin öncelikle faizden mahsup edileceği hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca süreklilik arz eden Yargıtay İçtihatlarında da yılı içeren dönemde faiz hesaplamasının 365 gün üzerinden yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği kabul edilmektedir.

Somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 2003 yılında yapılan ödemeler ile borcun sonlanmadığı, bu nedenle yukarıda belirtilen düzenlemeye uygun olarak takip konusu toplam borç üzerinde hesap tarihinde ( 2011 ) geçerli bulunan tarifeye göre icra vekalet ücretinin hesap edilmesi yerindedir. Ayrıca borcun tamamen ödenmemiş olması nedeniyle de, BK’nun açıklanan hükmüne göre de, ödemede öncelikle feri nitelikte olan icra vekalet ücretinin mahsup edilmesi ve bakiye kalan borcun ise asıl alacak olduğu nazara alınarak, ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesinde de bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Yine borçlu vekili ilamda borçlu lehine hükmedilen vekalet ücretinin mahsubu ile bakiye borcun hesabını istemiş ise de, Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesi hükmünce bu mümkün olmadığından, anılan yöne ilişkin hesaplamanın da yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bilirkişinin faiz hesabını yaparken bir yılı 365 yerine 360 gün olarak kabul edip; borçlu aleyhine daha fazla faiz hesaplanmasına neden olduğu görülmektedir.

Bu durumda Mahkemece yukarıda yapılan açıklamalar ışığında yılın 365 gün olduğu kabul edilerek, yeniden faiz ve bakiye borç hesaplamasının yapılması yönünden bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı raporla yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK’nun 388/4. ( HMK m.297/ç ) ve İİK’nun 366/3.maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 15.04.2013 gününde oy birliğiyle karar verildi. (T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2013/1852 K. 2013/5670 T. 15.4.2013)

 

Kaynak: https://www.yargitay.gov.tr/

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir