İcra Ceza İstinaf Dilekçesi

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞINA

Sunulmak Üzere

ADANA İCRA CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİ’NE,

DOSYA NO                          : 20../1..

KARAR NO                         :  201../…

İSTİNAF KANUN YOLUNA

BAŞVURAN MÜŞTEKİ         :…………….

VEKİLLERİ                               : Av……..                  

SANIK                                 : ……….   ../…/…/ doğumlu, ……………nüfusunda kayıtlı. …………………………adresinde oturur.

TALEBİN KONUSU           : ……İcra Ceza Mahkemesinin  yukarıda esas numarası                     yazılı dosyaya ilişkin verdiği kararının (20…/…) istinaf istemidir.

İCRA DOSYA NO                  : ……İcra Müdürlüğü’nün 20…/2…E sayılı dosyası.

KARAR TEFHİM TARİHİ   :

İSTİNAF NEDENLERİ        :

1-Borçlu sanık hakkında başlatılan icra takibinde borçlunun süresi içerisinde borcu ödememesi ve gelir gider dengesini gözetmeyerek, borç durumunu ağırlaştırdığından bahisle hakkında yaptığımız şikayetten  dolayı …….İcra Ceza Mahkemesince yargılama yapılmış, yargılama sonucunda Mahkemece  beraatine karar vermiştir.

2-Ayrıca Mahkeme kararının eksik araştırmaya istinaden verildiği kanaatiyle de bu dilekçeyi kaleme almaktayız. Şöyle ki; borçlu /sanık hakkında yaptığımız şikayette tarafımızca sanığın gelir gider dengesini gözetmediği ve basiretsizce davranarak borç durumunu ağırlaştırdığı beyan edilmiş, bu hususta ilgili icra takip dosyası münderecatı ve borçlunun bu durumunun araştırılması için yapılmasını talep ettiğimiz kurumlardan gelecek yazı cevapları delil olarak gösterilmiştir.

3-Ancak  Mahkeme tarafından  Emniyetten gelen sosyo-ekonomik durum raporu  kanaatimizce yeterince irdelenmemiş, hem rapor eksik düzenlenmiş, hem de bu eksik rapordaki hususlar Mahkemece sorgulanmadan, başkaca kurumlardan borçlunun net olarak sosyal ve ekonomik  durumu, bu duruma göre harcama yapıp yapmadığı netleştirilmeden  yerinde olmayan bir karar ve eksik incelemeyle Beraat kararı verilmiştir.

4-Dolayısıyla kanaatimizce eksik olan Emniyet araştırma raporuna ve bu rapordaki eksik ve izaha muhtaç konuların Mahkemece ilgili kurum ve yerlerden sorgulanması ve net bir kanaat oluşturulması, raporla bağlı kalınmaması gerekirken,  yeterli ve somut delil ibraz edilmediğinden bahisle  borçlu lehine verilen bu karar isabetsiz olup, yasal unsurlardan oldukça uzak olduğu kanaatiyle Yerel Mahkeme kararına itiraz ediyoruz.

5- Müsnet suçun manevi unsuru kast olmadığından failin aczine kendi eylemi ile sebep olmasında herhangi bir kast aranmamalı, suçun taksirle de işlenebileceği gözetilerek sanığın eylemine uyan İİK 332. Maddesi gereğince cezalandırılması gerekmektedir.

6- Ayrıca yargılama sonucunda ; yargılama giderlerinin ve suçüstü ödeneğinden karşılanan uzlaştırmaya ilişkin olarak ….TL masrafın müştekiden tahsiline karar verilmiştir. Yukarıda açıkladığımız nedenlerden dolayı kanaatimizce hukuka aykırı olarak verilen bu karara karşı da itiraz ediyoruz.

SONUÇ VE İSTEM             : Yukarıda belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle re’sen nazara alınacak hususlar dikkate alınarak;

Mahalli ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı hususlarının belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle müvekkilimiz lehine ORTADAN KALDIRILMASINA, Sanık hakkında İİK ilgili maddelerinin tatbik edilerek CEZALANDIRILMASINA karar verilmesini arz ve talep ederiz.

 Av. 

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

İcra Ceza İstinaf Dilekçesi

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE

Sunulmak Üzere

ADANA İCRA CEZA MAHKEMESİ`NE

Dosya  No:

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN

SANIK:

Vekili:

KONUSU:  Adana İcra Ceza Mahkemesi’nin Gerekçeli  kararının istinaf incelemesi isteminden ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

Adana icra Ceza Mahkemesi’ tarafından yapılan yargılama sonucunda karar verilmiştir. Sonuç olarak telafisi ağır oranda mahkumiyet kararı verilmiştir. Verilen iş bu karar usul ve yasaya aykırılık içermektedir. Şöyle ki;       

1-Müvekkil  Hakkında verilen karar ceza hukuk genel ilkelerine aykırılık içermektedir.  Dosya içeriğine bakıldığında görüleceği üzere müvekkil  aleyhine mahkûmiyet kararı verilmiştir bu karar hukuk genel ilkelerine aykırıdır.

2-Mahkeme heyetinin vermiş olduğu karar taraflı ve yanlı bir karardır ceza hukukunun objektif kurallarına uyulmamış sadece sübjektif  kurallara göre hareket edilmiştir. . Tüm bu hususlar birlikte değerlendirilip dikkate alındığında bu kadar ağır bir cezanın verilmesi ceza hukukuna uygun değildir.

3- Eksik soruşturma sonucu dosya mahkumiyetle sonuçlanmıştır. Mahkeme kararını verirken eksik inceleme sonucu kararını vermiştir  ne sanık için ne de mağdur için rapor aldırılması talebinde bulunulmamıştır. Keşif konusunda ise mahkeme kolluk marifetiyle dükkanda bir inceleme raporu tutmasını isteyebilirdi. Çevreden de, suçun işlendiğine dair bir duyum olup olmadığı konusunda araştırma istenebilirdi. Ama bu hususlarının hiç birini mahkeme yerine getirmemiştir.                 

3-Sonuç olarak, mahkeme kararlarında hukuka aykırılık ve yanlışlık varsa giderilmesi, taraflarda ve toplumda güven duygusunun yerleşip pekişmesi, anılan kararlara karşı yasa yollarının açık bulunmasıyla olanaklıdır.  Bu aynı zamanda adil yargılama ilkesinin en önemli öğelerinden birini oluşturmaktadır Bundan hareketle verilmiş olan karar adil yargılanma ilkesinin hiçe saymıştır. Verilen iş bu mahkumiyet kararının bozulması gerekmektedir. Aksi takdirde hukukun üstünlüğü ve hukuk düzeni çiğnenmiş olacaktır.

 4-Açıkladığım tüm bu nedenlerle,  istinaf yoluna başvurma zorunluluğum hasıl olmuştur.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarda sunulan ve Yüksek Mahkemece re’sen belirlenecek durumlar karşısında müvekkil hakkında verilen usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA  KARAR VERİLMESİNİ saygılarımla arz ve talep ederim.

SANIK  VEKİLİ

İcra Ceza İstinaf Dilekçesi

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE

Gönderilmek Üzere

İCRA CEZA MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO :

İSTİNAF KANUN YOLUNA

BAŞVURAN SANIK   :

VEKİLİ                        :

MÜŞTEKİ                  :

VEKİLİ                        :

KONU : -İcra Ceza Mahkemesi- Esas – tarihli celse ile verilen ilamın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması taleplerimizin sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR

Yukarıda esas numarası verilen -.İcra Ceza Mahkemesi- Esas sayılı dosyasının – tarihli duruşmasında; müvekkile isinar edilen çekin “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçu nedeni ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Tarafımıza tebliğinden itibaren 7 gün içinde istinaf kanun yoluna başvuru süresi verilmiş olup yasal süresi içinde istinaf başvuru dilekçemizi sunarız. Şöyle ki ;

 Müvekkilin eylemi gerçekleştirmede kastı ve kusuru yoktur. Suçun maddi ve manevi unsuru gerçekleşmemiştir.  Huzurdaki davaya konu maddi olaydaki önemli bir husus Çek Kanunu madde 5/1’e dayanarak sanık müvekkil hakkında yapılan şikayet dolayısıyla karşılıksız çek düzenlenme suçunun oluşması için manevi unsurun gerçekleşmesi gerekmektedir. Suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır ve şayet kanun hükmünde suçun manevi unsuruna ilişkin bir açıklık yok ise bu suç ancak kasten işlenebilecektir. Bu bilgiler ışığında maddede bir açıklık mevcut olmadığından karşılıksız çek düzenleme suçunun oluşması için de manevi unsur olarak kastın varlığı şarttır.

 Çekin ödenmemesi tamamen ödeme gücü çekin bedelsiz kalması ile ilgilidir, müvekkil çek borcunu ödeyememe de hiçbir kastı yoktur.  TCK’nın kusurluluk ile ilgili hükümlerine göre ortada karşılıksız çek keşide etme suçunun var olduğunu söyleyebilmek için ,failin kastının hesapta yeterli para bulunmasını da kapsadığının ispat edilmesi gerekir. Eğer kişinin meydana gelen neticeden en azından taksir derecesinde bir sorumluluğu yoksa ,kişinin o suçtan dolayı sorumlu tutulmaması gerekir. Müvekkilim tüm iyiniyet çabaları ile ülkedeki ekonomik kriz ve sektördeki olumsuz gelişmeler karşısında alacaklarını tahsil etmekte zorluk yaşamıştır.Ceza hukukunda temel kusurluluk şekli kasttır.Diğer bir deyişle, kanunda aksi öngörülmedikçe suçlar ancak kasten işlenebilmektedir.

Netice olarak TCK’nın genel hükümlerine göre hareket edildiği takdirde failin kastının hesapta para olmamasını da kapsar nitelikte olduğu hallerde ancak ceza verilebilmesi ,aksi durumda sübjektif sorumluluk gereğince yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmadığının kabulü gerekir. Eğer kişinin meydana gelen neticeden en azından taksir derecesinde bir sorumluluğu yoksa, kişinin o suçtan dolayı sorumlu tutulmaması gerekir.TCK genel hükümlerine göre hareket edildiği takdirde, failin kastının hesapta para olmamasını da kapsar nitelikte olduğu hallerde ancak ceza verilebilmesi, aksi durumda, subjektif sorumluluk gereğince yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmadığının kabulü gerekir. İşbu nedenle CMK m.223/2 fıkrası gereğince müvekkilim hakkında beraat karar verilmesi gerekirken mahkemece hükmedilen karar usul ve yasaya aykırıdır.

Dava konusu çekte karşılıksızdır işlemi usule uygun yapılmamıştır.

Çekin karşılıksız olduğunun nasıl tespit edileceği 5941 Sayılı Çek Kanunu madde 3/4’de anlatılmaktadır. Buna göre karşılıksızlığın tespiti için öncelikle çeki bankaya ibraz eden hamilin talebi gerekir. İbraz eden hamil böyle bir talepte bulunmamış ise karşılıksız işlemi yapılamaz. İşlemin geçerli olması için yapılması gerekenler:

• Çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih ,

• Bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ,

• Hesap durumu

• İbraz eden gerçek kişinin adı,soyadı,bu kişi tüzel kişi adına bu işlemi yapıyorsa bu husus çeki arkasına yazılacak ,

• İbraz eden kişi ile baka yetkilisi karşılıksızdır işlemini birlikte altına alacaklardır.

• Hamil imzalamaktan çekinirse karşılıksız işlemi yapılamaz.

Yargıtay da açıklanan kayıtların bir bölümünü içerir içtihat oluşturmuştur.Bu içtihatlar :

• Karşılıksızdır işleminde ibraz tarihinin bulunmasının zorunlu olduğu,

• Şikayet hakkının ibraz eden hamile ait olduğu,

• Bankanın ödemekle yükümlü olduğu kısım,

İbraz eden hamil ile bankanın karşılıksızlık işlemini birlikte imza altına almaları ,ibraz eden hamilin tüzel kişi temsilcisi olması halinde bu hususun yani kişinin temsilcisi olduğunun çekin arkasına yazılması gibi hususların da içtihat oluşturulan kayıtlarla eşit değerde olduğu yasa metninde açıktır.İşbu nedenlerle huzurda görülmekte olan davaya konu çek üzerinde yapılan karşılıksızdır işlemi usule uygun değildir.

Çek sureti şikayet dilekçesi ekinde tebliğ edilmemiş olmakla müvekkilimizin savunma hakkı kısıtlanmıştır.

 Müşteki vekilince şikayet dilekçesinde bahsi geçen – keşide tarihli- seri numaralı – bedelli çekin süresinde ibraz edildiği ve fakat ibraz tarihi itibariyle çek bedelinin bulunmadığından bahisle banka tarafından karşılıksızdır işlemi yapıldığı iddia edilmiştir. Ancak ne var ki yargılamaya konu çek, şikayet dilekçesi ekinde tebliğ edilmemiştir. Tarafımızca UYAP sistemi üzerinden temin edilen suretinde ise; çekin arkasında yer alan ciranta kaşeleri ve birtakım ibareler net olarak okunamamaktadır. Kuşkusuz yargılamanın esasını çek ve çek üzerinde yer alan sair bilgiler oluşturmakla bu bilgilere vakıf olunmaksızın atılı suçlamaya istinaden savunma yapılabilmesi oldukça güçtür.

Adil yargılanma hakkını düzenleyen Anayasa’nın 36. maddesi ve AİHS’nin 6/3. Maddesi uyarınca her sanık kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilme hakkına sahiptir. Öte yandan suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince hiç kimse kanunda yer almayan bir suçtan ötürü cezalandırılamayacaktır. Nitekim yargılamaya konu şikayet dilekçesi incelendiğinde şikayetçi vekili tarafında belirtilen suç türünün karşılıksız çek keşide etmek olduğu görülmektedir. Ancak bilindiği üzere kanunda karşılıksız çek keşide etme değil çekle ilgili karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme adı altında suç tanımı yapılmış olmakla atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmemekle birlikte yasada yer almayan suç tipine istinaden müvekkilimin cezalandırılması usul ve yasaya aykırıdır.

Yukarıda değinilen ve izah olunan nedenlerle haksız ve hukuka aykırı olarak verilen – İcra Ceza Mahkemesi’nin- E. Sayılı – tarihli celse ile verilen  ilamının kaldırılması ve taleplerimiz doğrultusunda karar verilmesi için tarafımızca istinaf yoluna başvurmak zaruri hale gelmiştir.

NETİCE VE TALEP: Yukarıda ve Yerel Mahkeme dosyasında arz ve izah ettiğimiz ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle -İcra Ceza Mahkemesi’nin- E. Dosyasından verilen- tarihli celse ile verilen usule ve yasaya aykırı kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak , talebimiz doğrultusunda karar verilmesini; yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini bilvekale saygılarımla arz ve talep ederim.

SANIK MÜDAFİİ

İcra Ceza İstinaf Dilekçesi

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE

Sunulmak Üzere

ADANA … İCRA CEZA MAHKEMESİNE

Dosya No:

İSTİNAF KANUN YOLUNA BAŞVURAN

SANIK   :

MÜDAFİ :

MÜŞTEKİ :

VEKİLİ   :

KONUSU                                             : İstanbul … İcra Ceza Mahkemesi’nin ……….. tarih ve ……………… E………… K. sayılı kararının istinaf incelemesi isteminden ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

1-) Müvekkilim usulsüz tebligat nedeni ile savunma hakkını kullanamamıştır. Kendisi bu davadan e devlet aracılığı ile haberdar olmuştur. Bu nedenle savunma hakkımız kısıtlanmıştır.      

2-) Müvekkilim dava konusu olaya kadar hiçbir şirket veya kurumla karşılıksız çek veya başka bir senetle ilgili olarak hukuki bir ihtilaf yaşanmamıştır. Daima borcuna sadık kalarak basiretli bir iş adamı olarak faaliyet göstermiştir.

3-) 5941 sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca karşılıksız çek düzenleme suçundan şikayet hakkı sadece suçun işlendiği anda mağdur konumundaki çeki ödeme için bankaya ibraz eden hamile aittir. Bu kapsamda somut dava konusu Çekin icra takibine konu  ediliş şekli ve müşteki firmanın ticari defter ve kayıtları incelendiğinde müşteki firmanın bu çekten ötürü  herhangi bir mağduriyetim olmadığı ortaya çıkacaktır. İcra dosyası incelendiğinde Müşteki firma, müvekkilim dışında çekin borçlusu konumundaki diğer cirantalara karşı herhangi bir icra takibine girişmemiştir. Çünkü  cirantalar tarafından bu borç ödemiş olup  Kanunu dolanma yoluna giderek son hamil üzerinden işbu davayı açmışlardır. Müvekkilime usulsüz tebligat yapıldığı için savunma hakkını kullanılamamıştır. İŞBU DAVA DA KARŞILIKSIZ ÇEKTEN DOLAYI MAĞDUR KONUMUNDA OLMAYAN MÜŞTEKİNİN ŞİKAYET HAKKI YOKTUR. Çünkü çek bedeli kendisine ciranalar tarafından ödenmiştir. Bunun kanıtı olarakta icra takip dosyası incelendiği taktirde sadece ve sadece  müvekkillime icra takibi açıldığına bakıldığında bile bu durum ortaya çıkacaktır. Müşteki firmanın ticari defterleri incelendiğinde bu durum ortaya çıkacaktır.  Sonuç olarak İstinaf konusu kararda suçun mağduru son hamil müşteki firma değildir. Müşteki firmanın mağduriyeti cirantalar tarafından ödenmiştir. Bu nedenle diğer icrantalara herhangi bir icra işlemi yapılmamıştır. Müşteki firmanın zararı cirantalarca karşılandığı için ortada sözde müşteki firmasına karşı işlenmiş bir suç yoktur.

4-)Mahkeme hesabta yeterli para bulunmaması nedenlerini araştırmamıştır. Oysa ki, TCK’nın kusurluluk ile ilgili hükümlerine göre hareket edersek, ortada karşılıksız çek keşide etme suçunun var olduğunu söyleyebilmek için, failin kastının hesapta yeterli para bulunmamasını da kapsadığının ispat edilmesi gereklidir. Müvekkilim çeki düzenlenme tarihi itibari ile firmanın aktif ve pasifi borçu karşılayacak ve düzenlenen çeki ödeyecek nitelikteydi. Müvekkilim müteahhit olup  inşaat sektöründe geçen sene yaşanan daralma  döviz kurumdaki ve faizlerdeki  yükselişler ve emlak sektöründeki durgunluk sebebi ile elinde olmayan nedenlerden ötürü ekonomik sıkıntılar çekmiştir.

Eğer kişinin meydana gelen neticeden en azından taksir derecesinde bir sorumluluğu yoksa, kişinin o suçtan dolayı sorumlu tutulamaması gerekir. Netice olarak, TCK’nın genel hükümlerine göre hareket edildiği takdirde, failin kastının hesapta para olmamasını da kapsar nitelikte olduğu hallerde ancak ceza verilebilmesi, aksi durumda, sübjektif sorumluluk gereğince yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmadığının kabulü gerekir. Bu ise, CMK’nın 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince hakkımda beraat kararı verilmesini gerektirmektedir

Bir suçun işlenmesinde  aranan asli unsur kast, kanun koyucunun açıkça öngördüğü durumlarda da taksirdir. Düzenlediği Çekin kanuni ibraz süresi içinde karşılığını hazırlaması gereken çek keşidecisinin bedeli elimde olmayan sebeplerle bir kusuru olmaksızın bankada hazır bulunduramaması durumunda karşılıksız çek düzenleme suçunun oluşmayacağı açıktır.

Dava konusu çeke ilişkin olarak kasıtlı veya taksirli bir eylemden bahsetmek  mümkün değildir. Çünkü müşteki firmasında şikayet dilekçesinde kabul ettiği gibi müvekkil firmanın çek üzerinde ki düzeltmelerden de anlaşılacağı üzere ilk borcu 136 bin ilken iyi niyetli hareket ederek ancak 50 bin tl ödeme yapmış  inşaat sektöründeki ekonomik sıkıntılar ve o tarihlerdeki dolar kurundaki artış sebebi ile ekonomik sıkıntılar çekmiştir ve geri kalan borcunu ödeyememiştir. Müvekkilimin ülkece yaşanılan kriz nedeni ile meydana gelen neticeden en azından taksir derecesinde dahi bir sorumluluğu olmadığı için o suçtan dolayı sorumlu tutulamaması gerekmektedir.

Müvekkilim tüm iyi niyet çabaları ile ancak 50.000 TL ödeyebilmiştir. Bu iyi niyeti çek üzerindeki miktar düzeltmelerinden anlaşılmaktadır. Müşteki firmada Müveekilimin iyi niyetli olduğunu kısmi şikayet dilekçesinde 50 bin tl ilk kısmi ödeme olduğunu söylerek kabul etmiştir. Müvekkilim borcunun kalanını ise döviz kurumdaki yükseliş ve inşaat sektöründeki durgunluk sebebi ile ödeyememiştir.        

5-) Müvekkilim şu an itibari ile bu borcu taksitler halinde ödemek istemektedir. Bu dava sonunda müvekkilim ceza aldığı takdirde bir daha ticari faaliyet yürütemeyecektir. O tarihlerde Döviz kurunun yükselmesi, faizlerin yükselmesi yüzünden ülkece yaşanılan bir krizin faturasının müvekkilime kesilmesi adaletsizliğe sebep olur. Müvekkilim basiretli bir tacir gibi davranmasına rağmen doların 7 tl Euro’nun 8 tl  olabileceğini inşaat sektöründe durgunluk yaşanacağını faizlerin uçacağını ve kredi çekemez hale geleceğini öngörememiştir.  Şu an itibari ile müvekkilim ekonomik durumda düzelmeler vardır. Müvekkilim taksitler halinde alacaklı firma ile anlaşma yoluna gidip tüm borcunu ödeyecektir. Yukarda saydığımız nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının bozularak müvekkilimin beraatine karar verilmesini talep ederim

SONUÇ VE İSTEM :

Yukarıda ve Yerel Mahkeme dosyasında arz ve izah ettiğimiz ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle;

İstanbul … İcra Ceza Mahkemesi’nin ………. tarih ve ……………… E. ………………. sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak müvekkilimin BERAATİNE karar verilmesini; bilvekale saygılarımızla arz ve talep ederiz. 28/11/2020

İstinaf Yoluna Başvuran

Sanık Müdafi

Avukat

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir