Göçmen Kaçakçılığı Suçu Savunma Dilekçesi

ADANA SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE

Dosya No:

Tutuklama Kararına İtiraz Eden Şüpheli :

Müdafii :

İtiraz Konusu Karar :

Açıklamalar:

1- Adana Sulh Ceza Hakimliği’nin … tarih ve … Sorgu sayılı kararı ile Müvekkilin “Göçmen Kaçakçılığı yapma” suçunu işlediği iddiası ile tutuklanmasına karar verilmiştir.

2- Müvekkilim üzerine atılı Göçmen Kaçakçılığı Yapma suçuna ilişkin tüm aşamalarda yargılamaya kolaylaştırmaya yönelik samimi beyanlarda bulunmuştur. Tüm aşamalarda birbiri ile tamamen tutarlılık gösteren beyanlarda bulunan müvekkilimin, dosyada mevcut bilgi belge ve diğer şüphelilerin anlatımları külli olarak değerlendirildiğinde doğruyu söylediği açıkça ortadadır.

3- Müvekkilim üzerine atılı suça konu olayda açıkça başkaları tarafından kullanılmıştır. Keza tüm dosya kapsamında bunun aksini ortaya koyan her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı tek bir delil bulunmamaktadır. Müvekkilim suç işleme kast ve saiki ile hareket etmemiştir. Atılı suç Maddi ve Manevi unsurları itibariyle sübut bulmamıştır. Şöyle ki;

i- 5237 Sayılı TCK 79. Maddesi uyarınca suçun maddi unsuru doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etme maksadı taşımaktadır. Somut olayda Müvekkilimin yapılan üst aramasında maddi menfaat temin ettiğini gösterir para ya da değerli eşyaya rastlanılmamıştır. Aynı şekilde müvekkilimin yapılan araç aramasında da maddi menfaat temin ettiğini gösterir para ya da değerli eşyaya rastlanılmamıştır. Dosya kapsamında Müvekkilimin atılı suça konu olay nedeniyle Maddi Menfaat temin ettiğini ortaya koyan atfı cürüm niteliğinde soyut bir beyan dahi bulunmamaktadır. Arama tutanakları ile sabit olduğu üzere Müvekkilimin üzerinde el konulan telefondan başka bir şey çıkmamıştır. Müvekkilimin, üzerine atılı suça konu olayda herhangi bir maddi menfaat temini yoktur.

ii- Sınır kenti olan ilimizde sıkça rastlanılan Göçmen Kaçakçılığı Yapma Suçunun işlenişinde belirgin yöntemler ve bu suçu işleyenlerin kalıplaşmış davranış şekilleri vardır. Faillerin suçu işleyiş şekilleri, birbirleri ile bağlantıları, yakalandıkları yerler, yapılan üst ve araç aramalarında ele geçirilen ekipman ve paralar, kullanılan güzergahlar vs. gibi bir çok husus her bir olayda büyük benzerlik taşımaktadır. Somut olayda ise bu yöntemlere uygun düşen, Müvekkilin atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, somut ve inandırıcı; Teknik Takip, İletişim Tespiti, Suç isnat eden atfı cürüm niteliğinde soyut dahi olsa aleyhte bir beyan, herhangi bir görgü tanığı, Mağdurların şikayeti vs. gibi tek bir delil bulunmamaktadır.

iii- Bu suçu işleyenlerin suç işlemeyi itiyat haline getirdikleri, geçimlerini suç işleyerek temin ettikleri, suç işlemeyi bir meslek haline getirdikleri bir gerçektir. Müvekkilim düzenli bir işi ve geliri olan, … plakalı aracı ile Adana ilinde nakliye işi ile uğraşmaktadır. Müvekkilin kurulu bir düzeni, saygın bir aile hayatı vardır. Keza müvekkilin adli sicil kaydı ile de sabit olduğu üzere bugüne kadar hiçbir suç işlemediği ortadadır. Kurulu bir düzeni, düzenli bir işi, geliri, saygın bir aile hayatı ve sosyal çevresi olan müvekkilin atılı suçu işlemesini beklemek Hayatın olağan akışına ve mantığa aykırıdır.

iv- Bu suçu işleyenlerin yakalandıkları takdirde suçun işlenmesinde kullanılan aracın müsadere edilmesini önlemek için 3. kişilere ait ve genellikle kiralık araç kullandıkları sabittir. Somut olayda müvekkilimin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç kendi adına kayıtlıdır. Müvekkilin kendine ait araç ile yakalanması durumunda aracın müsadere edileceğini bile bile böyle bir suça konu eylemi gerçekleştirmesini beklemek de olağan akışa ve mantığa uygun düşmemektedir. Bu husus dahi tek başına müvekkilimin atılı suça konu olayda açıkça kullanıldığını, suç işlemediğini ortaya koymaktadır.

v- Bu suçu işleyenlerin tüm ana arterleri, kaçış güzergahlarını, ara yoları, köy yollarını, bağlantı yollarını çok iyi bildikleri sabittir. Müvekkilim ise … istikametine hayatında ilk defa gelmiştir. Bu husus da müvekkilimin atılı suça konu olayda açıkça kullanıldığını, suç işlemediğini ortaya koymaktadır.

vi- Dosya kapsamında ayrı ayrı ifadelerine başvurulan 26 Somali Uyruklu Mağdur; tesadüfen buldukları kamyon şoförünün kendilerini 500 Dolar karşılığında Yunanistan’a geçireceğini, şoföre para vermediklerini, … isimli kişinin kendilerini kamyona bindirdiğini ve yola çıktıklarını beyan etmiştir. Türkmenistan uyruklu 2 mağdur ise oturma izinlerinin olduğunu ve Keşan ilçesine çobanlık işi ile uğraşmak için gittiklerini, yolda bir kamyonetin yanlarında durduğunu, bu kamyonetin ön kısmına oturarak yolculuk ettiklerini ve şoföre herhangi bir para vermediklerini beyan etmiştir. Somali uyruklu Mağdurlar her ne kadar 500 Dolar karşılığında anlaştıklarını beyan etmişseler de Müvekkil kendilerinden hiçbir şekilde para almamıştır. Kaldı ki tesadüfen buldukları birisi ile 500 Dolar karşılığında anlaşmaları ancak hiçbir ödeme yapmadan Adana ilinden Keşan ilçe sınırına kadar gelmeleri ve yakalandıkları halde 500 Dolar karşılığı anlaştıkları kişiden şikayetçi olmamaları hayatın olağan akışına ve mantığa aykırıdır. 26 Somali uyruklu mağdurun beyanı usul ve yasaya aykırı şekilde alınmış olup tüm mağdur beyanlarının birbiri ile aynı olduğu, ifadelerin “kopyala yapıştır” yöntemi ile kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle Mağdurların 500 Dolar karşılığında anlaştık şeklinde ve atfı cürüm niteliğindeki soyut beyanlarına itibar edilemeyecektir. Nitekim yapılan üst ve araç aramasında Müvekkilin, maddi menfaat temin ettiğini gösterir para ya da değerli eşyaya rastlanılmamıştır. Müvekkilimin atılı suça konu olayda açıkça kullanıldığı, suç işlemediği sabittir.

4– … tarihli tutuklama kararı gerekçesiz olup AHİM’ in yerleşik içtihatlarına da aykırıdır. Anılan tutuklama kararı basmakalıp gerekçelere dayanmaktadır ve adli kontrol Yöntemlerinin niçin yetersiz kalacağına dair açıklama bulunmamaktadır. Söz konusu husus CMK 101/1’ e açıkça aykırıdır. Zira bu hükme göre; tutuklama kararlarında mutlaka gerekçe gösterilir ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukuki ve fiili nedenlere yer verilir. Tutuklamaya ilişkin kararlarda; Kuvvetli suç şüphesini, Tutuklama nedenlerinin varlığını, Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu, gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Denilerek eğer bir tutuklama kararı veriliyorsa, gerekçeli, somut olgularla gerekçelendirilmiş deliller, nedenler ve vakıaların kararda gösterilmesi gerekmektedir.

i- Kuvvetli Suç Şüphesini gösteren olgular ortaya konmamıştır;

Şüphelinin tutuklanabilmesi için Anayasanın 19. maddesinin 3. fıkrasında ve CMK’nın 100. maddesinde de belirtildiği gibi, kişinin suç işlediği konusunda kuvvetli şüphenin varlığı gerekmektedir. Tutuklama, kişi özgürlüğünü ortadan kaldıran çok ağır bir tedbir olduğundan yasa koyucu burada özellikle eldeki deliller değerlendirildiğinde; ‘yeterli’ olan değil ‘kuvvetli’ olan şüpheyi aramıştır. Kanunda ifadesini bulan ‘kuvvetli şüphe’, kişinin fail ya da suç ortağı olarak bir suçu işlediği konusunda büyük bir ihtimal bulunmasıdır. Tutuklama kararında kuvvetli şüphenin var olduğu kanaatini uyandıran nedenler, vakıalar belirtilmelidir. Oysa tutuklama kararında yer alan ilk yasal tutuklama gerekçesi olan kuvvetli suç şüphesinin nasıl doğduğu ve nasıl devam ettiğinden hiçbir suretle bahsedilmeyerek kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların ne olduğu ortaya konulmamıştır.

ii- Tutuklama Nedenlerinin Varlığı ortaya konulmalıdır;

Kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli şüphenin bulunması tek başına yeterli değildir. Kanunda tek tek sayılmış olan tutuklama nedenlerinin bulunup bulunmadığının da araştırılması gerekmektedir. Sadece dosya içerisinde bulunan evraklar, suçun vasıf ve mahiyeti, şüphelinin kaçma ve delil karartma ihtimalinin bulunduğu gerekçe gösterilerek tutuklama nedeninin var olduğunun kabul edilmesi doğru değildir. Bu nedenle CMK’nın 100/2. Maddesinde yer alan nedenlerin varlığı ortaya konulmalıdır. Şüphelinin ya da sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran olguların bulunması bir tutuklama nedenidir. İtiraz etmek zorunda kaldığımız Tutuklama kararında ise “şüphelinin kaçma ve saklanma ihtimali” şeklindeki gerekçe hukuka aykırı olup bu şekilde bir tespit ya da değerlendirme varsa bu durum açıkça kararın gerekçesinde yer almalıdır. Oysa tutuklama kararında bu doğrultuda bir değerlendirme yapılmamıştır. Delillerin karartılması şüphesinin bulunup bulunmadığı ancak somut olayın özellikleri ile sanığın kişiliği, tutumları, yaşam koşulları dikkate alınarak tutuklamanın nedeni olmalıdır. Her suç için zan altındaki kişinin mutlaka maddi gerçeği saklamak isteyeceği yolunda bir ön yargıdan yola çıkılarak tutuklamaya karar verilmesinin anayasa ile güvence altına alınmış olan kişi özgürlüğünü derinden zedeleyeceği ifade edilmektedir. Dosya kapsamında ise henüz toplanmamış deliller olduğu, tutuklama kararının gerekçesinde belirtilmişse de dosya incelendiğinde, bu delillerin neler olduğu, nerede toplanması gerektiği ve karartılma ihtimalinin nasıl olduğu yönünde en küçük bir gerekçeye yer verilmemiştir.

iii- Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ortaya konmalıdır; Ceza Muhakemesi Kanunu’nun tutuklamayı düzenleyen 100. maddesinde tutuklamanın ‘orantılı’ olması gerektiği hususu açıkça belirtilmiştir. Soruşturma konusu fiilin önemi, karşılığında şüpheli ya da suçluya verilecek olan ceza ya da güvenlik tedbiri göz önüne alınarak, verilecek olan tutuklama kararı kişi açısından haksızlığa neden olmayacaksa verilmelidir. Kanunda aranılan orantılılık ilkesi bunu gerektirmektedir. Ayrıca, tutuklama, tedbir olarak başvurulan son çare olmalıdır. ‘orantılılık’ ilkesi gereği, ilk olarak kişi üzerinde daha az hak kısıtlanmasına neden olacak tedbirlere başvurulmalıdır. CMK 109’daki koşullara uymamanın neden yetersiz kalacağı açıkça ve tüm hukuki gerekçeleriyle birlikte ayrıca bu gerekçeleri de somut olgularla destekleyerek; olayın özelliğini de dikkate alınarak belirtilmesi gerekir. Ancak söz konusu tutuklama kararında CMK 109’da yer alan adli kontrol hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirilmemiştir.

Tutuklama kararı veren makamın ilgili yöntemlerin neden yetersiz kalacağını ve bir nevi neden tutuklamaya ilişkin kararda vermek zorunda olduğunu açıklaması bir zarurettir. Öyle ki, yargılama sistemimizde, tüm modern hukuk devletlerinde olduğu gibi, özgürlük esas, tutuklama istisna ve son çare olarak görülmesi gereken bir tedbirdir. Müvekkilimin üzerlerine atılı olan suç bakımından tutuklanması yerine, gerekmesi halinde her gün kollukta imza atmak suretiyle verilebilecek olan bir adli kontrolün neden yetersiz kalacağını, iş bu kararı okuduğunda objektif bir 3. Kişinin dahi anlayabilmesi mümkün değildir. Öyle ki Mahkemeler bir nevi kararları ile konuşmaktadırlar. Ancak iş bu tutuklama kararı gerekçeleri bakımından ne yazık ki açıklayıcı değildir. Öyle ki iş bu karar ve gerekçesi 6352 sayılı yasadaki koşulları taşımadığından anılan karar usul ve yasaya aykırıdır.

İstem Sonucu: Yukarıda ayrıntısıyla arz ve izah olunan nedenler doğrultusunda müvekkil hakkında Usule, Yasaya, Hakkaniyete ve Adalet Duygusuna aykırı olarak verilen Tutuklama Kararının İtirazen İncelenerek Kaldırılmasına; Müvekkilimin Tutuksuz yargılanmak üzere Tahliyesine karar verilmesini; aksine görüşün mevcudiyeti halinde Müvekkilimin Adli Kontrol Hükümlerinin uygulanması suretiyle Tahliyesine karar verilmesini vekil olarak saygılarımla dilerim.

İtiraz Eden Şüpheli Müdafii

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir