Takipsizlik Bir Diğer İsmiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara Nasıl İtiraz Edilir? Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itiraz etmeniz mümkündür. Bu durumun bir diğer ismi ise takipsizlik kararına itiraz olarak bilinir. Takipsizlik kararına itirazlarınız ve gerekçelerinizi Sulh Ceza Hakimliği’ne bildirmelisiniz. Aşağıda Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukat ve Hukuk Danışmanlık Bürosu tarafından paylaşılan itiraz dilekçelerinizi inceleyiniz.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına İtiraz – Takipsizliğe İtiraz Dilekçesi Örneği -1-
ANKARA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
Sor. No : 2018/… Soruşturma 2018/….. Karar
İtiraz Eden Müşteki :
Vekili : Adana İncekaş Hukuk Bürosu Avukatları
Şüpheli : ……..
İtiraz Konusu : X Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18.09.2018 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı’na (KYOK) itiraz dilekçesidir.
Açıklamalar :
1 – Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 18.09.2018 tarihli kararı ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna yönelik yeterli delil elde edilemediği ve maddi hasarlı trafik kazası eyleminin suç oluşturmayıp, hukuki çekişme niteliğinde kaldığından hareketle Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar vermiştir.
2 – Ancak, eksik inceleme yapılarak, gerekli bilgi ve belgeler istenmeden, tanıkların ifadeleri alınmadan, hukuki nitelendirmede yanılarak soyut gerekçeler ile karar verilmiş olup, bahse konu karar, açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
3 – Nitekim, mala zarar verme suçunun yer aldığı TCK 151/1: “Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” hükmünü amirdir.
Şüphelinin, müvekkilin aracına kasıtlı bir şekilde çarpıp kaçması neticesinde, TCK 151 uyarınca, tahrip etme suretiyle mala zarar verme suçunu işlediği açıkça ortadadır.
4 – Yine, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun düzenlendiği TCK 179/2: “Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmünü amirdir.
Bahse konu hüküm ile korunan hukuki değer, kişilerin hayatı, malvarlığı ve sağlığı bakımından güvenliklerinin korunmasıdır. Oysa şüpheli, müvekkilin aracına çarpıp kaçmış ve sonuç itibariyle aracını müvekkilin mal varlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare etmiş, maddi zarara sebebiyet vermiştir. Kimliği tespit edilemeyen şüpheli, olayın hemen devamında araç kullanmaya devam etmiş yani aracını sevk ve idare etmeyi sürdürmüştür.
Takdir olunacağı üzere, müvekkilin aracına çarpıp kaçmak suretiyle bu suçu işleyen bir kimsenin, ileride telafisi mümkün olmayan zararlara sebep olabileceği göz ardı edilmemelidir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18.09.2018 tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararı’na itiraz etme zorunluluğu hasıl olmuştur.
Netice ve Talep : Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve hakimliğinizce resen göz önünde bulundurulacak sebepler çerçevesinde,
İtirazımın kabulüyle, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18.09.2018 tarih ve 2018/…… Soruşturma 2018/…… Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz. 17/10/2018
İtiraz Eden Vekili
Ek : Vekalet Örneği
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Ek Karara İtiraz -2-
ADANA SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
SORUŞTURMA NO:
KARAR NO:
İTİRAZ EDEN:
ŞÜPHELİ:
KONU: Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararın Kaldırılması
SUÇ TARİHİ:
SUÇ:TCK m.125/1 (HAKARET)
TEBLİĞ TARİHİ: x (Belirtilen tarihte x Cumhuriyet Başsavcılığı ön bürodan yapılan sorgulama neticesinde öğrenilmiştir.)
AÇIKLAMALAR
Yukarıda numarası yazılı soruşturma dosyasında şüpheli hakkında yaptığımız şikayet neticesinde ……. Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış ancak 14/03/2018 tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı vermiştir. Verilen bu karar tarafımıza usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmemiş ……. Cumhuriyet Başsavcılığı Ön Büro kanalıyla yapılan sorgulama neticesinde tesadüfen öğrenilmiştir. Aşağıda detaylıca açıklayacağımız nedenlerle söz konusu karar usul ve yasaya açıkça aykırı olup kaldırılması gerekmektedir. Şöyle ki;
Ben, Nisan 2017- Kasım 2017 tarihleri arasındaki zaman diliminde …… ait Şehit Ömer Faydalı Caddesi üzerindeki …… ünvanlı iş yerinde tezgahtar – satış sorumlusu olarak çalıştım. Çalıştığım son 4 aya ait ücretim ödenmediği için haklı nedenle iş sözleşmemi feshettim ve işten ayrıldım. 29/11/2019 tarihinde içerde kalan ücretimi hesaplayıp bana ödemek üzere Feridun Şen beni işyerine çağırdı. O sırada bana nezaret etmek üzere eşim ….. da benimle geldi. Şüpheli….., eşim …… ve ben oturup şüphelinin bana olan borcunu hesapladık. Şüpheli borcunu başta doğru hesaplayamasa da daha sonra hatırlatmalarda bulunarak kendisine gerçek tutarı açıkladık o da hatasını anladı ve düzeltti. Borcunun yarısını şimdi kalan yarısını da daha sonra ödeyebileceğini beyan etti, eşimle olumlu karşıladık. Kendisinin alacaklılarına borçlarını ifa ederken ihmalkar davrandığını yanında 7 ay çalışan biri olarak bildiğim için, kalan borcunu içeren bir belge ile bunu bir tutanak altına almak istedik. Şüpheli bunun üzerine öfkeyle belgeyi hazırlayıp imzaladı. Ben içerde bulunan eski çalışma arkadaşlarımla vedalaşmak ve helalleşmek üzere yanlarına gittim bu sırada eşim ……..da çıkış kapısına yönelmiş eşikte duruyordu. İçerden çıkıp ……. döndüm ancak bana iki elinin tersini göstererek kovma işareti ile birlikte “GİT,GİT ŞEREFSİZ BENİ İSMAİL’E ŞİKAYET ETMEDEN ÖNCE DÜŞÜNECEKTİN” demiştir. Yargılamaya konu olan bütün fiiller de şüphelinin bu tahkir edici sözleri üzerine vuku bulmuştur.
Şüpheli ……. bana sarf ettiği “git, git şerefsiz …” şeklinde devam eden söylemleri içeren fiili, Türk Ceza Kanununun 125.maddesinde hüküm altına alınan “sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına sardırması” şeklinde gerçekleşmiş olan huzurda HAKARET SUÇU nu meydana getirmiştir.
TCK. Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
Sorgulama aşamasında her ne kadar ……ve ……. hakaret suçunu oluşturan fiilin işlenip işlenmediğine dair bilgilerine başvurulmuşsa da kendileri fiilin işlendiği yerde olmayıp görece duyamayacakları bir konumda olmaları, duymuş olsalar dahi yanında çalıştıkları patronları aleyhine bilgi vermekten çekinebilecekleri düşünüldüğünde sorgulamanın salt bu iki kişinin beyanları üzerine tamamlanması eksik araştırma yapıldığını göstermektedir. Zira olayın bir numaralı görgü tanığı eşim….. dır.. Mağduru olduğum hakaret suçuna ilişkin bilgisine başvurulması gereken asıl kişi de …….’dır.
Sonradan ortaya çıkan kamera görüntü ve ses kayıtlarında ……. şahsıma ettiği hakaret net olarak duyulmaktadır. Olayın meydana geldiği yeri gören kameraların yalnız görüntü almaktan ibaret olmadığı aynı zamanda ses kaydı özelliğinin de olduğu emniyet güçlerine tarafımca izah edilmiştir. İş yerine ait kameralar çalıştığım süre zarfında takıldığı için görüntü ile birlikte ses kaydı aldığını da biliyorum.
……4.Asliye Ceza Mahkemesi 2018/346 E.- 2018/667K. sayılı dava dosyasında sunulu bulunan ve emniyet güçleri tarafından alınan kamera görüntü ve ses içeriği incelendiğinde TCK m.125 te kanuni unsuru tanımlanan hakaret suçunun …….. tarafından işlendiğinin sabit olduğu ortaya çıkacaktır. CMK m.172 de belirtildiği üzere ek kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karardan sonra ortaya yeni delil çıktığı için bu karara itiraz etme ve fiile ilişkin kamu davasının açılmasını talep etme hakkım doğmuştur.
CMK. Madde 172-(2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
TALEP : Yukarıda yer alan tüm açıklamalar ve ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilen soruşturma dosyası birlikte değerlendirildiğinde ;
- Şikayetçi müşteki sıfatıyla taraf olduğum soruşturma dosyasının akıbetini tesadüfen 22/02/2019 tarihinde öğrendim. Tarafıma usulüne uygun bir tebligat yapılmamıştır.
- Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği 14/03/2018 tarihinden sonra hakaret suçunun işlendiğini sabit olarak ortaya koyan yeni delil (suçun işlendiği işletmeye ait ses ve görüntü alan kamera kayıtları) elde edilmiştir. Bu delil Asliye Ceza Mahkemesi 2018/346 E.- 2018/667K. sayılı dosyada mevcuttur.
Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle, maddi gerçeklerin ortaya çıkarılması adına ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın CMK’nun 172. ve 173. maddesi gereğince kaldırılmasını saygılarımla talep ederim. 26/02/2019
Av. Saim İncekaş
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına İtiraz Dilekçesi -3-
ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
Soruşturma No:
Karar No :
TAKİPSİZLİK
KARARINA İTİRAZ
EDEN MÜŞTEKİLER :
VEKİLİ :
TALEP KONUSU : İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının Sor. Numaralı dosyasından verilen tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karara süresi içerisinde yapılan itirazlarımızın kabulü hakkındadır.
TEBLİĞ TARİHİ :
SUÇ : Nitelikli Dolandırıcılık (TCK m.158/i ; 158/2 ), ve Resen Tespit Edilecek Sair Suçlar
AÇIKLAMALAR :
Yukarda dosya numarası yazılı dosyada şüpheliler hakkında yapılan şikayet neticesinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Tarihinde takipsizlik kararı verilmişse deeksik ve etkisiz inceleme yapılarak, gerekli bilgi ve belgeler istenmeden, şüphelilerin ifadesi dahi alınmadan yeterli ve gerekli araştırma yapılmadan, uyuşmazlığın hukuki nitelikte olduğundan bahislekarar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğinden takipsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. Şöyle ki;
- TCK 158/i kapsamında itirazlarımız ;
Dolandırıcılık suçunda hileli davranışların belirli oranda ağır, yoğun ve ustaca olması bunun neticesinde karşı tarafın iradesinin sakatlanması gerekmektedir. Olayların oluşu, şüpheli ..’in ilgili teknik malzemeleri satan .. adı altında … isimli firma ve Bursada bulunan ….. isimli firmaları tespit edip sanki bu firmalarla ticaret yapıyormuşcasına hareket ettiği ve müvekkilimden para aldığı ;bu suretle müvekkilim üzerinden maddi menfaat sağlama saiki ile harekete geçmiş olduğu irdelenmedenkovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.
Şüpheli … müvekkilim .. ile ortak arkadaşları vasıtasıyla tanışmış olup , hurda ticareti yapmak maksadıyla ve ortaklarından ayrıldığını beyan ederek ticari tecrübesi olmayan müvekkilime ticaret yapmayı teklif etmiş ,müvekkilimcedaha evvelden bilinen, güvenilen ….. Demirçelik fabrikalarının adını vermiş, ve bu fabrikalara sanki hurda satışı yapılıyor gibi anlatılmış hatta hurdaların yüklendiği kamyonların plakaları verilmiş, hurdaların resimleri gönderilmiş ; ancak müvekkilim hurdaları yüklenirken görmek istediğini söylediğinde ise türlü bahaneler ve yalanlarla geçiştirmiş göstermemiştir.
Müvekkilimin kazanılan karı istemesi ancak şüpheli ….’in türlü bahanelerle uzun süre para ödememesi ve hurdaları görmek istediği halde göstermemesi sebebiyle ;müvekkilim şüphelinin açık hesap usulü çalıştıklarını iddia ettiği Bursa’da bulunan …. isimli firmanın kendi araştırmaları sonucu bulduğu numarasını araması ve şirket yetkilisinin İzmir’de kimseyle hurda ticareti yapmadıklarını beyan etmesi üzerine şüphelilerce dolandırıldığını , aslında ortada bir ticaret bulunmadığını tesadüfen öğrenmiştir.
Bu doğrultuda müvekkilime yollanan mailler , gönderilen mesajlar ve şüpheli tarafından müvekkilime bildirilen kamyon plakaları ve mesajlar dahi müvekkilimin iradesini kırmaya ve denetleme özgürlüğünü engellemeyeyönelik hareketlerdir.Ortada yapılan bir ticaret olmayıp , şüpheli tarafından zikredilen şirketlerle yapıldığı iddia edilen ticaret hayalidir.
- TCK 158/2 Kapsamına İtirazlarımız ;
Şüpheli , bunun dışında müvekkilimin bir arazi satın almak istemesinin üzerine abisi … ile ….Mahallesi Muhtarı ; ….. Müdürü ve … adlı şahıslar aracılığıyla müvekkilime Kemalpaşa’da bulunan ……Paftada bulunan tarla niteliğindeki 2B arazisi satın alma konusunda yardımcı olabileceğini belirtmiş ; bu doğrultuda da müvekkilimin eşi ……’e 16/10/2018 tarihine ….. Müdürlüğüne yazılı başvuru yaptırtmıştır, komisyon ücreti olarak da bir kısmı muhtara bir kısmı ise emlak müdürüne verilmek üzere müvekkilimden para almıştır. Şüpheli, müşteki müvekkilime ticaret yapıldığı ve tanıdıkları vasıtasıyla 2B arazisi için yardımcı olunacağı vaadinde bulunduğundan bahisle aldatarak, ticaret konusunda bilgisizliğinden de faydalanılarak kendisine maddi menfaat temin etmiştir.
Şüphelinin eylemleri, TCK’nın 158. Maddesinde düzenlenen nitelikli halinin şüpheli tarafından müvekkillerime karşı işlendiği açıkça anlaşılmaktadır. Zira şüphelinin eylemleri somut olayda; hileli hareketlerle müştekilerin zararına, fakat kendisi lehine haksız menfaat temin etmek şeklinde kendini göstermektedir.
Dolandırıcılık suçunun iki hukuki konusu bulunmakta, bu suçla bir yandan malvarlığı, irade ve karar özgürlüğü korunmakta ve bu durum dolandırıcılık suçunu öbür suçlardan ayırmakta ve eylemi nitelendirmekte belirleyici bir kriter oluşturmaktadır.
Ticaret yapılıyormuş gibi gönderilen mailler ; gelen mesajlar ve şüphelinin attığı mesajlar kül ve bütün olarak incelendiğinde Şüphelinin eylemleri, müvekkilimin “denetleme istek ve imkanını” ortadan kaldırıcı niteliktedir.Bu itibarla şüpheli; hileli
nitelik taşıyan hareketleriyle, müştekileri aldatmış, onların irade ve denetleme özgürlüklerini etkilemiş ve kendileri lehine fakat müştekiler aleyhine haksız menfaat elde etmişlerdir.
NETİCE VE TALEP :Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı, … Karar sayılı dosyası ile verilen Takipsizlik kararının bozularak, şüphelilerin cezalandırılmasına karar verilmek üzere kamu davası açılmasına karar verilmesini vekaletentalep ederiz.
Müştekiler Vekili
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına İtiraz Dilekçesi -4-
TARİH
ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
Sunulmak Üzere
……….. CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
Soruşturma No: …
İTİRAZ EDEN
MAĞDUR : ……………………
VEKİLİ : ……………………….
ŞÜPHELİ : ……………………..
İTİRAZ KONUSU : ………..Cumhuriyet Başsavcılığınca ……… numaralı soruşturmada verilen ……………. tarihli ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itirazlarımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
Yukarıda soruşturma numarası belirtilen …….. Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen şüpheli ….. hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar usul ve yasaya aykırı olup ……………… tarihinde tarafımıza tebliğ olan karara karşı süresinde itiraz etme zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyle ki;
1 – Anılan ek KYOK kararında her ne kadar soyut iddialar dışında şüphelinin üzerine atılı suçları işlediğine dair kamu davası açmaya yeterli delil ve emare elde edilemediği gerekçe gösterilmişse de şüpheli ………….. müvekkilin abisi olması ve dosya kapsamında bulunan darp raporundan anlaşıldığı üzere müvekkili darp etmesi karşısında söz konusu ek kyok kararında belirtilen hakaret ve tehdit suçunu işlememesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Kaldı ki söz konusu suçlara ilişkin olarak müvekkilin annesi diğer müşteki ……… da olaylara tanık olmuştur.
2 – Dolayısıyla şüphelinin hakaret ve tehdit etmeksizin müvekkili yalnızca darp etmesi düşünülemez. Zira müvekkilin karakolda alınan ifadesinde de belirttiği üzere şüpheli tarafından kendisine “…….” şeklinde tehditlerde bulunulmuş ve ardından da “……..” şeklinde hakaretler edilmiştir. Bu nedenlerle söz konusu karar usul ve yasaya aykırı olup KYOK kararının kaldırılarak kamu davası açılmasına karar verilmesini talep etmekteyiz.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan ve resen gözetilecek nedenlerden dolayı itirazlarımızın kabulü ile müvekkili tehdit eden ve hakaretlerde bulunan şüpheli hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılarak kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.
İTİRAZ EDEN
MAĞDUR VEKİLİ
Av. Saim İNCEKAŞ
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına İtiraz Dilekçesi -5-
ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Sunulmak Üzere
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
SORUŞTURMA NO :
İTİRAZ EDEN :
VEKİLİ :
ŞÜPHELİLER :
SUÇ : Karşılıksız yararlanma
SUÇ TARİHİ :
İTİRAZ KONUSU : Takipsizlik Kararının Kaldırılması
İTİRAZ EDİLEN KARAR : Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …………. tarih, ……….soruşturma ve………….. karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı.
KARARIN TEBLİĞ TARİHİ : ………
İTİRAZ NEDENLERİ :
Müvekkil kurum görevlileri tarafından ………… tarihinde yapılan rutin kontrollerde şüphelinin müvekkil kuruma aboneliği olmadan atık suyu kanalizasyona desarj ettiği tespit edilmiş, usulsüz olan bu deşarj işlemi için kendisine borç çıkarılarak tebliğ edilmiş ve ödeme yapılmaması üzerine İcra Takip işlemlerine başlanmıştır. Uzun süre borcun ödenmemesi üzerine de şüpheli hakkında şikayette bulunulmuştur.
KYOK kararında, şüphelinin mevcut su aboneliğinin olduğunu ve tüketim miktarının belirlenebileceği gerekçesiyle Sayın Başsavcılık bu kararı vermiştir. Fakat söz konusu olayda karşılıksız yararlanılan konu su tüketimi değildir. Atık suyu kanalizasyona deşarj etmek abonelik gerektiren bir durum olup, mevcut olayımızda karşılıksız yararlanma suçu atık suyu usulsüz deşarj etmek suretiyle vuku bulmuştur. Şüpheli, usulsüz yapılan bu işlem sırasında aboneliği bulunmadığından TCK da düzenlenen karşılıksız yararlanma suçunun şartları bulunmaktadır.
“Otomatlar aracılığı ile sunulan ve bedeli ödendiği takdirde yararlanılabilen bir hizmetten ödeme yapmadan yararlanan kişi, iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır” (TCK m.163/1) . Zira atık su deşarj işlemi, madde metninde belirtilen, bedeli ödendiği takdirde yararlanabilen bir hizmettir.
Bu nedenle hatalı değerlendirmeye ve bilgiye dayalı olarak verilen KYOK kararının kaldırılarak soruşturmaya devam edilmesi gerekmektedir.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda açıklanan nedenlerle; İtirazımın kabulüyle, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ………….. tarih, ………… soruşturma ve …………. karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve sorumlular hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak isnat edilen suçlar yönünden kamu davası açılması için dosyanın savcılık makamına tevdiine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim
İtiraz Eden Müşteki Vekili
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara(KYOK) İtiraz Dilekçesi -6-
ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
Muhabere yoluyla verilmek üzere
SİLOPİ SULH CEZA HAKİMLLİĞİNE
DOSYA NO :
İTİRAZ EDEN
MÜŞTEKİ :
KONU : Adana Cumhuriyet Başsavcılığının yukarıda soruşturma numaralı Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara karşı süresi içinde itirazımızın kabulü ile şüpheli hakkında gerekli tahkikatın yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılması talebidir.
AÇIKLAMALAR :
Adana Cumhuriyet Başsavcılığının vermiş olduğu iş bu ek KYOK kararın hukuka aykırı kararın kaldırılarak şüphelinin cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini talep ediyoruz.Şöyle ki; ————– isimli şahsın her ne kadar ——– sahte kimlik ile gelen şahsı tanımadığını ve bilmediğini belirtse bile gerekli dikkat ve özeni göstermediğinden kendisi hakkında kamu davası açılması gerekirdi.Büyük bir mağduriyet yaşamaktayım.Her kim sahte kimliğimi kullanmışsa ve bu işlemi kim gerçekleştirmişse hakkında kamu davası açılmasını talep ederim.Hattıma gelen mesajlardan dolayı haberim olmuştur.Gerekli zamanında müdahale etmeseydim belki de daha fazla işlem gerçekleştirebilirdi.Dosya kapsamında kimin ilgisi bağlantısı var ise hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını talep ederim.Ayrıca Cep telefonu satın aldığı yerde kamera kaydı olup olmadığı husunda gerekli araştırılma yapılmamışsa kamera kayıtlarının araştırılmasına karar verilmesini talep ederim.Ek kovuşturma kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ederim.Netice olarak adıma sahte kimliği düzenleyen, sahte kimlik ile işlem yapan ve satın alan,sahte kimlik ile işlem gerçekleştiren,sahte kimlik olmasına rağmen gerekli dikkat ve özeni göstermeyen yetkili şube hakkında gerekli işlemlerin yapılmasına ve haklarında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan ve resen gözetilecek nedenlerle ; Kahramanmaraş cumhuriyet Başsavcılığının vermiş olduğu Ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itirizlarımızın kabulüne karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara(KYOK) İtiraz Dilekçesi -7-
ADANA ( ) SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Gönderilmek Üzere
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
Soruşturma No :
Karar No :
İTİRAZ EDEN
(MÜŞTEKİ) :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF
(ŞÜPHELİ) :
KONU : Savcılık tarafından verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar’a itirazımızdan ibarettir.
AÇIKLAMALAR :
Savcılık tarafından şikayetçisi olduğumuz olayla ilgili “somut olayda mala zarar verme suçunun kast unsurunun oluşmamış olması ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın hukuki nitelikte bulunması” gerekçesiyle, şüpheli hakkında 29/02/2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. İşbu karar usul ve yasaya aykırı olup itiraz etmemiz zarureti hasıl olmuştur.
Şöyle ki;
1-) Basit mala zarar verme suçu taraflar arasında uzlaştırma prosedürünün uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Savcılık tarafından aynı soruşturma dosyasında verilen 24/05/2018 tarihli Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararda da “Şüphelinin müştekinin arazisine karşı işlemiş olduğu mala zarar verme suçundan dolayı karar kesinleşmesinden sonra uzlaştırma bürosuna gönderilmesine” karar verilmiş ise de uzlaştırma prosedürü öncelikle uygulanmadan haksız ve mesnetsizce verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar usul ve yasaya aykırıdır.
2-) Şüpheli söz konusu arazinin özel mülkiyet olduğunu bilmediğini beyan etse de bu durum kişinin işi dolayısıyla kendisinden beklenen özen ilkesine aykırıdır. Şüpheli, x Belediyesi’nin x işlerini yapmakta olduklarını beyan etmiş olup, belediyeyle iş yapan bir işçinin araziye giriş ve kazı gibi işleri resmi evraklar olmadan bir araziye girerek yapamayacaklarını bilmesi gerekmektedir.
3-) Söz konusu arazinin etrafı tellerle çevrili olup özel mülkiyete tabi olduğu alenen ortadadır. Mala zarar verme suçu genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Failin mala zarar verme fiilini gerçekleştirirken özel bir amaçla hareket edip etmemesinin bir önemi yoktur. Şüpheli telleri koparmak suretiyle araziye girip kazı yaparak TCK m.151’de belirtilen mala zarar verme suçunun unsurlarını oluşturmuştur.
H.SEBEPLER : TCK, CMK ve tüm yasal mevzuat
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle itirazımızın kabulü ile, x Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih, … soruşturma ve … karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılarak şüpheli hakkında ceza davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
MÜŞTEKİ VEKİLİ
Av.
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara(KYOK) İtiraz Dilekçesi -8-
ADANA CUMHURIYET BASSAVCILIGI’NA
Sorusturma no :
Karar no :
ITIRAZ EDEN
MÜŞTEKİ :
Vekili :
ŞÜPHELİLER :
SUÇ KONUSU : Dolandırıcılık
ITIRAZ KONUSU : X numarali kovuşturmaya yer olmadığına dair kararina karşı itirazlarımizin sunulmasidir.
TEBLIG TARIHI : X
ITIRAZ NEDENLERI :
X Savciligi dolandiricilik sucunun unsurlarinin olusmadigi ve olayin borç ilişkisinden kaynaklandigi gerekçesiyle eldeki itiraz konusu takipsizlik kararini vermiştir. Ancak bu karar hem esas hem de usul yönünden hukuka aykiridir. Bu nedenle X tarihli X sayili hukuka aykiri kovuşturma yapilmasina yer olmagina dair kararin kaldirilmasina ve dosyanin yeniden incelemeye alinmasina karar verilmesini talep etmekteyiz. Soyle ki;
SAVCILIK MAKAMI TARAFINDAN SUPHELILERIN İFADELERINE BASVURULMADAN EKSIK INCELEME ILE TAKİPSİZLİK KARARİ VERİLMESI KANUNA VE YERLESIK YARGITAY ICTIHATLARINA AYKIRIDIR.
Savcilik makami tarafindan supheliler sorgulanmadan verilen takipsizlik karari hukuka ve usule aykiridir. Nitekim eldeki konuya benzer bir durumla ilgili Yargıtay 15. Ceza dairesi 2012/2605 E 2012/36243 K 03.05.2012 Tarihli kararinda “Kanunun kendisine yüklediği görevi yerine getirmeyen savcının işlemine itiraz kabul edilmelidir.” seklinde hukum kurmustur. Yine ayni kararda Cumhuriyet Başsavcılığı’nca şikayet dilekçesi üzerine hiçbir araştırma yapılmaksızın, ŞÜPHELİNİN İFADESİNE DAHİ BAŞVURULMADAN OLAYIN HUKUKİ MAHİYETTE OLDUĞUNDAN BAHİSLE KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR VERİLMİŞ OLMASİ HUKUKA AYKİRİ BULUNMUSTUR.
Suphelilerin her ikisi de Savcilik tarafindan sorgulanmamistir. DAHASİ SUPHELİLERDEN TUTKU KULEGE SAVCİLİK MAKAMİ TARAFİNDAN SORGULANMADİGİ GİBİ KARAKOL İFADESİ DE EKSİK VE BASTAN SAVMADİR. Zira ortada mevcut olan bir sucun varligini arastirmak icin butun delillerin ve verilerin ayri ayri incelenip sorgulanmasi gerekir. Sucun iki kisi tarafindan ORTAK islendigi iddia ediliyorsa her seyden once supheliye diger supheliyi taniyip tanimadigi onunla bir iliskisi olup olmadigi sorulmalidir.
Ancak mevcut karakol sorgusu tutanagindan anlasildigi uzere Supheli Tutkuya olayin mahiyetini ortaya cikaracak sorular sorulmamis, diger supheliyi taniyip tanimadigi sorulmamis, gercekte adina kayitli bir sirketi olup olmadigi ilgili kurumlardan arastirilmamistir.
Tum iddialarimiza karsin bu önemli hususlarin incelenmemiş olmasi eldeki karari etkilemiştir. Zira bu bahsettigimiz hususlar sorusturmanin neticesini önemli derecede etkileyecek niteliktedir. Bu sebeple verilen takipsizlik karari eksik inceleme sonucu oluşturulduğundan hukuka aykiridir. suphelinin karakol sorgusunda kendisine bu numarayi taniyip tanimadigi bu numaranin sahibini taniyip tanimadigi sorulmamistir.
Bununla birlikte Supheli X ve X numarali telefonun sahibi arasindaki irtibat, ilgili iletişim sirketlerinden konuşma dökümleri istenerek belirlenebilecekken bu husus dahi arastirilmamistir. Zira bu iki şüphelinin cok yakin arkadaş veya akraba olduğunu dusundugumuzu sikayet dilekçemizde belirtmiş idik.
Ayrica Supheli ……………… Yönlendirmesiyle kendini müştekiye nakliyeciymiş gibi tanitan meçhul şüphelinin kullandigi telefonun bagli bulunduğu iletişim sirketine yazılarak adres ve kimlik bilgilerine ulaşılabilecekken bu hususun da arastirilmamis olmasi sorusturmanin sonucu etkileyecek nitelikte bir eksikliktir. Suphelinin soz konusu kisiyi nakliyeci olarak tanittigina iliskin yazismalar dosya munderecatinda mevcuttur. Belirttigimiz tum bu hususlar hakkında arastirma yapılmadan karar verilmiştir.
Bununla birlikte Istanbul Ticaret Odasindan ilgili mudurluk ve kurumlardan supheli Tutkunun gercekte merdiven imalati yapan bir sirket sahibi olup olmadigi dahi arastirilmamistir.Bu nedenle verilen karar usul ve yasa hukumlerine aykiridir.
C.M.K. mad. 160’a göre, bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet Savcısının görevi, ‘hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamak’ ve ‘şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almaktır’. Eldeki dosyada Cumhuriyet Başsavcılığı maddi gerçeği ortaya çıkarmak soyle dursun tarafimizca sunulan delilleri dahi değerlendirmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet Savcısı’nın, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası aciklmasi gerektigi belirtilmistir. Tum bu hukumler karsisinda 5271 sayılı Kanun’un ilgili hukumleri dogrultusunda usulune uygun bir sorusturma yapilmadigi icin verilen kararda kanuna uygunluk bulunmamaktadır. Bu nedenle soz konusu kararin kaldirilmasina karar verilmesini dilemekteyiz.
SOZ KONUSU KARAR EKSİK İNCELEME YAPILARAK, GEREKLİ ARASTIRMALAR YAPILMADAN SAVCILIK TARAFINDAN SUPHELILERIN İFADELERİ ALINMADAN, SOYUT GEREKÇELER İLE OLUSTURULMUSTUR. BU DURUM USUL VE YASAYA AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKTEDİR.
Karar gerekçesinde belirtildiğinin aksine dolandiricilik sucunun maddi ve manevi unsurlari oluşmuştur.Nitekim müvekkil failler tarafından kandirilmis hataya dusrulup zarara ugratilmistir. Failler ustaca yalanlarıyla kendileri lehine yarar saglamislardir. Karar gerekçesine dayanak yapildigi uzere ortada bir borç ilişkisi yoktur. Cunku müvekkil gerçekte olmayan bir merdiven ve de nakliye sirketinin varligina inandirilmistir.
Musteki ……………. evine merdiven yaptirmak istedigi icin internet vasitasiyla suphelilerden …………………… ye ulasmistir. Supheli kendini mustekiye ithalat ihracat yetki belgesi olan yurt disina da is yapan sirket sahibi bir is adami gibi tanitmistir. Suphelinin beyanlarina inanan muvekkil iki adet X merdivenin imalatı konusunda internet uzerinden kendisiyle anlaşmıştir. Ancak suphelinin ihracat ithalat yetki belgesi olmadigi kendine ait bir sirketi ve calisanlari olmadigi internette kurdugu isletme hesabinin tamamen yalan beyanlarla dolu oldugu muvekkil tarafindan is isten gectikten sonra anlasilmistir.
Suphelilerden X numarali telefonun sahibi ise arkadasi ……………….. ve kendisi icin maddi menfaat elde etmek uzere kendini nakliyeci olarak tanitmis ve muvekkille nakliyeciymis gibi iletisime gecmistir. Bu kisilerin telefon kionusma bilgileri istenseydi birbirleriyle irtibatli olarak bu sucu isledikleri anlasilacakti. Bu iddialarimiza ilişkin wats up mesajlari dosya munderecatinda bulunmaktadir. Ayrica itiraz dilekcemize eklenmistir.
Müşteki, suphelilerin yaniltici beyanlarina inanarak X yöntemiyle şüpheli …………. ya toplamda X euroluk iki ayri odeme göndermiştir. Bir sure geçtikten sonra supheliler tarafından kandirildigini düşünen müvekkil X a gitmiş ortada bir sirket olmadigini ve şüpheli tarafından teslim edilecek bir merdiven bulunmadigini tespit etmisitr. Musteki şüphelinin adresine gittiğinde imalathane yerine bomboş tabelasiz bir depoyla karsilasmis çevredeki işyerlerine sorduğunda burda merdivenci olmadigi yanitini almis şüphelinin tutarli olmayan davranislarindan dolayi dolandirilgini anlayarak Yakacik Sab polis merkezi amirliğine basvurmusutr. Failler suc konusu eylemlerini planlayarak ustaca kurgulamislar müvekkili kandirmaya ve menfaat elde etmeye yönelik bir suru yalan söylemişlerdir. Zira Supheli Tutku nun muvekkil uzerinden menfaat saglamak maksadiyla soyledigi yalanlardan bir kismi sirasiyla:”halihazirda ithalat ihracat yetkisi olan bir sirket sahibi oldugu, 4 ayda 5 kere Trafik kazasi gecirdigi icin teslimin geciktigi, merdiveni 0530……………..9 numarali nakliyeciye teslim ettigi, nakliyecinin merdiveni dusurdugu, bu nakliyeciyle kavga ettigi ve baska nakliyeci bulacagi, Istanbul ticaret sicil mudurlugu tarafindan ihracat ithalat belgesinin iptal edildigi bu yuzden teslim yapamadigi, tekrar yetki belgesi alabilmek icin Istanbul ticaret odasina basvurdugu ve Ticaret odasi tarafindan gunlerce bekletildigi ve belgeyi alamadigi …….” Seklindedir ve tarafimizca ispat edilmiştir.
Şüpheli müvekkili mağdur ettiği gibi başka insanlari da mağdur etmistir. Bu iddiamiza ilişkin kayitlar da dosyada bulunmaktadir. Suphelilerin internet vasitasiyla daha başka insanlarin da mağduriyetine neden olmasina engel olunmasi gerektiği düşüncesindeyiz. Bu sebeple hukuka aykiri kararin kaldirilmasina ve şüpheliler aleyhine dava acilmasina karar verilmesini dilemekteyiz.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda açıklanan nedenler ve resen gözetilecek hususlar çerçevesinde itirazımızin kabulüyle, ………… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın X tarihli 2019/…….. Sorusturma, 2019/……………. K. numarali kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve şüpheliler hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygiyla arz ve talep ederiz. (tarih)
Karara Iitraz eden
Musteki vekili
Av
Görevi İhmal Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına İtirazi -9-
NÖBETÇİ SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
Dosya No:2019/……..
İTİRAZ EDEN :
VEKİLİ
ŞÜPHELİ : …
SUÇ : İlgili kamu görevlilerinin Görevi Kötüye Kullanma, Görevi İhmal.
SUÇ TARİHİ VE YERİ : 05.01.2019
İTİRAZ KONUSU : Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz
İTİRAZ EDİLEN KARAR : Van Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/………. Esas ve 2019/………numaralı Kararı
KARARIN TEBLİĞ TARİHİ: 20.10.2019
İTİRAZ NEDENLERİ :
Eksik inceleme yapılarak, gerekli bilgi ve belgeler istenmeden, tanıkların ifadeleri alınmadan, hukuki nitelendirmede yanılarak soyut gerekçeler ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
OLAY:
- Müvekkilim 05.01.2019 tarihinde gebelik nedeniyle SBÜ Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisine başvurmuştur. Serviste yapılan muayeneden sonra 9 Haftalık gebeliğindeki çocuğun kalbi atmadığına dair teşhis konulmuştur. Konulan teşhisten sonra kürtaj ile müdahalenin yapılması gerektiğini ve gebeliğin ameliyat ile vücuttan atılması gerektiği söylenmiştir. Dilatasyon ve Kürtaj yapılmış, aynı gün içerisinde hastanın durumunda herhangi bir sıkıntı kalmadığına bahisle taburcu edilmiştir.
- Hasta daha öncesinde kalbinde Mitrak Kapak Ameliyatı olmuş, raporları ve tanısı dosyasında olmasına rağmen hastane hekimlerince bu durum göz ardı edilmiştir. Yapılan kürtaj ameliyatı öncesi veya sonrasında Mitrak Kapak Ameliyatının hastanın durumu üzerindeki olası etkisi incelenmemiş, hesaba katılmamış, bu durumun hastanın hayati tehlikesi üzerindeki olası etkisi hakkında gerekli tahlil ve tetkikler yapılmamış, hastaya ve yakınına bu durum hakkında bilgi verilmemiştir. Mitrak Kapak Ameliyatı olmuş olan hastalara yeni bir tedavi veya ameliyat uygulanacaksa hayati risk oluşmaması için bu durumun dikkat ve özenle gözetilmesi, gerekli her türlü tetkikin yapılması gerekmektedir.
- Hasta …………… ’a olası yüksek olumsuz sonuçları içinde barındıran Kürtaj Ameliyatı yapılmış fakat gerekli tetkiklerin hepsi yapılmamış, Mitrak Kapak Ameliyatının olumsuz etkileri hesaplanmamış, hastaya ve yakınlarına bilgi verilip onayları alınmamış, eksikliklerle kürtaj ameliyatı yapılmıştır. Kürtaj Ameliyatından sonra hastanın durumu ile alakalı tansiyon değerleri, kan tahlilleri, kürtajın başarılı olduğuna dair Ultrasyon filmleri dahil hiçbir tetkik yapılmadan hasta aynı gün içinde iyileştiğine bahisle taburcu edilmiştir. Hasta taburcu olduktan kaç gün sonra kontrole gelmesi gerektiği, ameliyatın olası etkilerinin ne olabileceğine ilişkin hastaya ve yakınlarına bilgi verilmemiş, aydınlatılmamıştır.
- Müvekkilim 05.01.2019 ameliyat tarihinden sonra sürekli rahatsızlıklar, karın ağrıları ve kanamalar yaşamıştır. Müvekkilin durumu dayanılamaz hal alınca 10.02.2019 Tarihinde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi hastanesine acil servisine kaldırılmak zorunda kalmıştır. Yapılan müdahaleler neticesinde hastanın 10.02.2019 tarihinde yatışı yapılmış, tahlil ve tetkikler yapılmıştır. Hastanenin Kadın Doğum ve Kardiyoloji hekimlerince: ‘’ hastanın yaklaşık 1 ay önce EX FETUS nedeniyle KÜRTAJ olduğunu bu ameliyat esnasında REZİDÜ DOKU kaldığını son birkaç gündür vajinal kanamasının olduğun, tekrar KÜRTAJ olması gerektiği ‘’ sonucuna ulaşılmış ve bu durumlar rapor edilmiştir. ( Konsültasyon raporu ektedir.)
13.02.2019 tarihinde rahim bölgesinde alınan parça Pataloji’ye incelemek üzere gönderilmiştir. Pataloji raporuna göre: ‘’hastanın rahim bölgesinde alınan numunenin yaklaşık 10 cm hacminde, bordo renkte, iltihaplı kürtaj materyali olduğu tespit edilmiştir.’’ ( Pataloji raporu ektedir.)
- Netice itibari ile hasta tekrar kürtaj yapılıp 18.02.23019 tarihinde 8 gün hastanede yattıktan sonra taburcu edilmiştir. Hastanenin yapmış olduğu yanlış ameliyatın farkına varılma ihtimali olmadığından bu yüzden müvekkilim yaklaşık bir ay boyunca şiddetli ağrılara maruz kalmış işlerini yapamamış, normal günlük ihtiyaçlarını bile yerine getirememiştir. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinde yapılan tetkiklerde müvekkilin bu durum nedeni ile ölmesinin an meselesi olduğu kendisine söylenmiştir.
- Tüm bu nedenlerle SBÜ Van bölge eğitim ve araştırma hastanesinin yapmış olduğu yanlış-eksik teşhis, tedavi, bilgi yükümlülüğü ve ameliyat nedeni ile bu kurumdan şikayetçi ve davacıyız. İlgili kamu görevlisi hakkında soruşturmanın yapılması hususlarında gereğinin yapılmasını saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.
AÇIKLAMALAR
- Van Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğü ’nün …………..tarih ve İL İD. KUR.MD.663.04/……. karar sayılı kararı ile soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı 19.06.2019 tarihinde tarafıma tebliğ edilmiştir. Ancak ilgili kararın usul ve yasaya aykırı olduğu açık bir şekilde ortada olduğundan soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara itiraz etme zorunluluğu hâsıl olmuştur. Şöyle ki;
- 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un oldukça önemli maddeleri ihlal edilmiş olup bununla da kalmayıp, idare tarafından suçun sübut bulmadığı yönünde sadece yargı organları tarafından yapılabilecek değerlendirmeler yapılmıştır.
- 4483 sayılı kanun m.6/2 uyarınca yetkili merciin soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararında gerekçe gösterilmesi zorunlu olduğu belirtilmiştir. Ancak itiraz konusu kararda hiçbir gerekçe gösterilmeksizin soruşturma izni verilmemesine ilişkin karar verilmiştir.
- Yaşanan acı olayla ilgili müvekkil; hastane doktorlarının görevlerinin gereğini yerine getirmemesi ve görevini kötüye kullanması sonucu bir aya yakın şiddetli ağrılar geçirmiş ve olay nedeniyle maddi ve manevi olarak mağduriyeti meydana gelmiştir. Devlet memurları, somut olayda doktorlar; devletin kamu hizmetini ve sağlığını kötüye kullanmak suretiyle müvekkilin aynı olaydan dolayı iki kez ameliyat olmasına yol açacak şekilde mağduriyetine ve zarar görmesine sebebiyet vermişlerdir. Bu hususta iddialar somut nitelik taşımakta olup, olayın ardından ivedi bir şekilde konuyla ilgili savcılığa başvuruda bulunmuştur.
- Ayrıca Van Valiliği vermiş olduğu kararda; müsnet iddiaların sübut bulmadığı, doktorun herhangi bir kast, kusur ve ihmalinin bulunmadığı tespiti ile sonuç ve kanaatine vardığını belirtmiş olup, burada bu hususun açıklanmaya muhtaç olduğu açık bir şekilde ortadadır. Öncelikle bir suçun işlendiğine veya işlenmediğine karar verme yetkisi yargı organının yetkisindedir. Bu hususta Valiliğin bu şekilde karar vermeye yetkisi bulunmamaktadır. Ayrıca müvekkilin, olayla ilgili hastaneden almış olduğu rapor mevcut olup, ilgili doktor tarafından kürtaj materyalinin bırakıldığı ve mağduriyetine sebebiyet verildiği hususu açıktır. Eğer ki olay ile ilgili hastane kayıtları ve dokümanları celp edilmişse yaşanan bu acı olayın gerçek olduğu hususu ortaya çıkacaktır. Somut delilleri bulunan, makul şüphe içeren bir suçun işlenip işlenmediği hususunda çekişme söz konusu ise buna Van Valiliği değil yargı organı karar vermelidir. Söz konusu durumlarda soruşturma izni verilmesi hususuna işaret eden bir takım Bölge İdare Mahkemesi kararları mevcuttur.
TÜM BU AŞAMALARDAN SONRA İDARENİN SORUŞTURMA İZNİ VERMEDİĞİNE BAHİSLE VAN CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI KAVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR VERİP TARAFIMIZA TEBLİĞ ETTİRMİŞTİR.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda kısaca arz, izah ettiğimiz nedenler tahtında ve makamınızın gözeteceği diğer hususlar çerçevesinde; itirazımızın kabulüyle, Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ………… tarih ve 2019/……….. soruşturma sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. (tarih)
Müşteki Vekili
Av.
Takipsizliğe(KYOK) İtiraz Dilekçesi Örneği -10-
X NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞI’NA
SUNULMAK ÜZERE
X CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
İTİRAZ OLUNAN
KARAR TARİH VE NO : T.C X Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Takipsizlik Kararı
TAKİPSİZLİK KARARINA
İTİRAZ EDEN
MÜŞTEKİ :
VEKİLİ :
ŞÜPHELİLER :
SUÇ : Özel Belgede Sahtecilik(TCK m.204) , Nitelikli Dolandırıcılık (TCK m.157,158/i), ve Resen Tespit Edilecek Sair Suçlar
İTİRAZIN
KONUSU : Savcılığınızca verilmiş olan takipsizlik kararı usul ve esas yönünden hukuka aykırılık teşkil ettiğinden kaldırılması talebimizi ihtiva eder.
KARARIN
TEBLİĞ TARİHİ :
İTİRAZLARIMIZ :
Yukarda dosya numarası yazılı dosyada şüpheliler hakkında yapılan şikâyet neticesinde X Cumhuriyet Başsavcılığı tarihinde takipsizlik kararı vermiştir.
Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen takipsizlik kararı yerinde olmamakla birlikte takipsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. İş bu takipsizlik kararına 15 günlük yasal süremiz içerisinde itiraz ediyoruz.
Şöyle ki;
AÇIKLAMALAR:
- USUL YÖNÜNDEN İTİRAZLARIMIZ
T.C X Cumhuriyet Başsavcılığı, yukarıda numarası yazılı dosyada, EKSİK TAHKİKAT yapmış ve delillerin değerlendirilmesinde hataya düşerek, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.
En önemli husus suç vasfının nitelendirilmesi yanılgıya düşülmüş olup, kısa sürede 5 AY içerisinde usule ve esas yönelik hukuka uyarlı olmayan bir karar verilmiştir.
Oysa C.M.K. mad. 160’a göre, bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet Savcısının görevi, ‘hemen işin gerçeğini araştırmaya başlamak’ ve ‘şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almaktır’. Somut olayımızda Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığı maddi gerçeği ortaya çıkarmak yerine tarafımızca sunulan delilleri dahi değerlendirmemiştir.
Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığı’na sunduğumuz tüm belgelere ve beyanlarımıza rağmen bu belgeler ve beyanlar ısrarla Karşıyaka Cumhuriyet Savcılığı nezdinde bir kanaat oluşturmamakta, sahtecilik suçuna konu belgeler ile işbirliği ve elbirliği ile dolandırıcılık suçunun tüm unsurlarını taşıyan paravan şirket ŞARK LTD ve DOĞU KONFEKSİYON A.Ş müvekkili ağır zarara uğratmış olmalarına rağmen şüphelileri adeta ödüllendiren kararlar verilmektedir. MÜVEKKİL ANAYASAL HAKKI OLAN MÜLKİYET HAKKINI ŞÜPHELİLERİN SUÇA KONU İŞLEM VE EYLEMLERİNDEN DOLAYI KULLANAMAMAKTA VE YASAL HAKLARI KISITLANDIRILMAKTADIR.
T.C Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15.09.2015 Tarih ve 2015/8709 Sayılı BEŞ AY İÇERİSİNDE VERİLMİŞ OLAN Takipsizlik Kararı; eksik inceleme yapılarak, gerekli bilgi ve belgeler istenmeden, hukuki nitelendirmede yanılarak soyut gerekçeler ile hükme bağlandığından usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir ve bu nedenle de kaldırılması elzemdir.
ŞÜPHELİLERDEN OLDUĞU ŞARK LTD ŞİRKETİ’NİN PARAVAN ŞİRKET OLDUĞU İZMİR TİCARET ODASINDAN TÜM SİCİL KAYITLARININ CELBİ İLE ORTAYA ÇIKABİLECEK İKEN İZTO’YA MÜZEKKERE DAHİ YAZILMAMIŞTIR.
Müvekkilin Şirketinden satın aldığı taşınmaz elbirliği ve işbirliği ile şüphelilerin kurmuş olduğu senaryo doğrultusunda kullandırılmamaktadır. Bu doğrultuda suça konu sahte kira sözleşmesini imza altına alan şüphelilerden kiraya veren ve kiralayanın ADINDA BİR ŞİRKETİN OLMADIĞI GÖRÜLECEKTİR. BU DURUMDA NASIL OLUYORDA ESKİ MALİK DOĞU ŞİRKETİNİN YÖNETİM KURULU ÜYESİ GÜRSEL YILDIRIM OLMAYAN BİR ŞİRKET ADINA MÜDÜR SIFATIYLA İMZA ATMIŞ BULUNMAKTADIR?
Aleni bir şekilde şüphelilerin müvekkilin nitelikli dolandırıcılık ve sahtecilik suçuna konu işlemler ile zarara uğratılmak saiki ile hareket ettikleri görülmektedir.
Şark Şirketi Türkiye Ticaret Sicil Kayıtları ve İzmir Ticaret Odası Kayıtları incelendiğinde 03.10.2013 TARİHİNDE RE’SEN TİCARET SİCİLİNDEN SİLİNMİŞ OLAN HİÇBİR ZAMAN TİCARİ FAALİYETİ OLMAMIŞ BİR PARAVAN ŞİRKETTİR.
Savcılığınızın öncelikle KURULUŞ TARİHİNDEN İTİBAREN İKİ ŞİRKETİNDE TÜM SİCİL KAYITLARINI CELP ETMESİ ZARURİDİR. BU DURUMDA EKSİK BELGELER İLE TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİĞİ SONUCU DOĞURACAĞINDAN İVEDİLİKLE TAHKİKATIN YENİDEN YAPILMASI VE İŞ BU KARARIN KALDIRILMASI ELZEMDİR.
ŞÜPHELİLERDEN İFADELERİNDEKİ ÇELİŞKİLER İLER SÜRDÜĞÜMÜZ VAKIALARIN KATİ İSPATI OLUP, SAVCILIĞINIZCA ŞÜPHELİLERİN İFADELERİNDE Kİ ÇELİŞKİLER TESPİT EDİLMEMİŞ HATTA ALEYHLERİNE KANAAT DAHİ OLUŞTURMAMIŞTIR.
Şüphelilerden şeklinde beyanda bulunmuş ve KİRA SÖZLEŞMESİNİN TANZİM EDİLDİĞİ TARİHTE ORTAĞI OLDUĞU BİR ŞİRKET DAHİ OLMADIĞINDAN NİTEKİM ŞARK ŞİRKETİ ADINA GÜRSEL YILDIRIMIN MÜDÜR SIFATINA HAİZ ŞÜPHELİNİNDE MÜDÜR SIFATINDA KİRA SÖZLEŞMESİ İMZA ALTINA ALMASININ DA HUKUKA UYARLILIĞI BULUNMAMAKTADIR.
yetkilisi olmadığını sonradan yetkili olduğunu kurulduğunda yetkilisinin olduğunu fabrika binasını kendisinin kiraladığını ve o zaman şirketin bulunmadığını beyan etmiş olup, KENDİSİNİN KİRALAMAK İSTEDİĞİ TAŞINMAZDA VE KENDİSİNİN KURACAĞI ŞARK ŞİRKETİ ADINA TAŞINMAZI KİRALAYACAĞINI BEYAN ETMESİNE RAĞMEN NEDEN ESKİ MALİK DOĞU ŞİRKETİNİN YÖNETİM KURULU ÜYESİ GÜRSEL YILDIRIM KİRA SÖZLEŞMESİNİN TANZİM TARİHİNDE KURULMAYAN BİR ŞİRKET ADINA İMZALAMIŞTIR? NEDEN SUÇA KONU KİRA SÖZLEŞMESİ ŞÜPHELİ AKIN TUFAN DOĞAN İMZALAMAMIŞTIR?
Şüpheli TAM TAMINA KİRA SÖZLEŞMESİNİN TANZİM TARİHİNDEN TAM 1,5 SENE SONRA KURULDUĞUNU DA İKRAR ETMİŞTİR. ŞÜPHELİLERİN TÜM BU SAVCILIĞINIZ HUZURUNDA VERMİŞ OLDUKLARI İFADELER HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI OLUP, MANTIK İLKELERİNE AYKIRILIK TEŞKİL ETMEKTEDİR.
Şüphelilerin ortağı oldukları eski dolandırıcılık ve sahtecilik suçuna konu işlem ve eylemleri müvekkilin kendilerinden satın aldığı taşınmazı kullandırmama ve kira bedellerini kendi uhdelerinde tutup kendilerine menfaat sağlama saiki ile gerçekleşmiştir.
KALDI Kİ; ŞÜPHELİLERDEN İFADESİ DE ALINMAMIŞ OLUP, SIRF BU EKSİK İNCELEMEDEN DOLAYI DAHİ KARARIN KALDIRILMASI GEREKLİDİR.
SUÇA KONU KİRA SÖZLEŞMESİ ÜZERİNDE ADLİ TIP İNCELEMESİ YAPILMAMIŞ OLUP, VERGİ DAİRESİNDEN HEM ŞARK ŞİRKETİ’NİN HEM DE DOĞU KONFEKSİYON ŞİRKETİ’NİN SUNMASI ZORUNLU OLAN KİRA SÖZLEŞMESİNİN CELBİ TALEP EDİLMEMİŞTİR.
Günümüzde vergi dairesine kira sözleşmesi zorunlu olup, vergi az ödemek amacıyla kira sözleşmesinin suça konu işlem ve eylemler ile bedellerini değiştirip imzalar taklit edilmektedir. HER İKİ ŞİRKETİN BAĞLI OLDUKLARI VERGİ DAİRESİNE MÜZEKKERE YAZILARAK KİRA SÖZLEŞMESİNİN CELBİNE İLİŞKİN MÜZEKKERE YAZILMALIDIR.
Müvekkil suça konu kira sözleşmesinin sahteliğinden ve sonradan tanzim edilmiş olduğunu ileri sürmektedir. Nitekim, aslı üzerinde kira sözleşmesinin Adli Tıp Kurumunca MÜREKKEP YAŞ TAYİNİ yapılması zorunlu iken yapılmamış aksine bu hususun üzerinde hiç durulmamıştır.
Savcılığınız kira sözleşmesinin yıllar sonra tanzim edildiğini yaş tayini, imza incelemesi ile ortaya çıkarabilecek iken bu hususta tahkikat yapmayarak eksik inceleme ile hüküm tesis etmiştir.
11.CD. 10.7.2007, 7226/4889. Fotokopi belge üzerinde sahtecilik incelemesi yapılabileceği Yargıtay tarafından kabul edilmektedir: “Sahte olduğu iddia olunan kira sözleşmesinin vergi dairesine kim tarafından sunulduğu araştırılıp, ibraza ilişkin dilekçe veya matbu formun istenip sanıkça düzenlenip düzenlenmediğinin tespiti, sanık adına başkasınca verilmişse tanık olarak dinlenmesi ve sözleşmeyi düzenleyenin sorulması,… araştırıldıktan sonra 765 sayılı Kanunun 346. maddesinin de değerlendirilmesi ve gerektiğinde; fotokopilerde grafolojik tanı unsurları kayba uğramakta ise de; fotokopi belgelerin net olması halinde üzerinde inceleme yapılması mümkün bulunduğundan, sanığın ve onun adına belgeyi ibraz edenin olay tarihinden önceki günlere ait imza ve yazı örnekleri temin edilerek Adli Tıp Kurumuna gönderilip bilirkişi incelemesi yaptırılarak yazı ve imzaların kime ait olduğu saptanıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yazılı şekilde beraat kararı verilmesi yasaya aykırıdır.” Şeklindedir.
Aynı şekilde şüphelilerin ortakları oldukları şirketlerin bağlı bulunduğu vergi dairesine suça konu kira sözleşmesinin kim tarafından sunulduğu imzanın kime ait olduğu kim tarafından tanzim edildiğinin de araştırılması zaruridir. Somut olayımızda Vergi Dairesi’ne dahi müzekkere yazılmamıştır.
ŞÜPHELİLERİN ORTAĞI OLDUĞU KİRALAYAN ŞİRKET KİRA BEDELLERİNİN ÖDENDİĞİNE DAİR BELGELERİNİN SUNMASI İSTENMELİDİR.
Şüphelilerin ortakları olduğu şirketler organik bağ içerisinde olduklarından kira bedellerinin ne şekilde ödendiği banka aracı ile ödendiyse şayet hesap numaralarının ve dekontlarının sorulması ve dosyaya sunulması zaruridir.
Kiralayan şirket paravan şirket olduğundan bedelin her ay düzenli olarak ödendiğinin ispatı şüphelilerin yükümlülüğünde olup, bu husus üzerinde durulmaması dahi eksik incelemenin varlığını göstermektedir.
KALDI Kİ; MAL SAHİBİ NASIL OLUR DA KURULMAMIŞ OLAN BİR ŞİRKETE GÜVENİP MALINI KİRALAR? KİRALAYANIN ŞAHSİ KEFALETİNİN BİLE İSTENMEMİŞ OLMASI HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR.
- ESAS YÖNÜNDEN İTİRAZLARIMIZ
Huzurdaki olayda, TCK 157 ve 158/1. Maddelerine konu dolandırıcılık suçunun nitelikli halinin VE Özel Belgede Sahtecilik(TCK m.204) suçunun unsurları gerçekleşmiştir.
- TAŞINMAZI KİRALAYAN ŞARK ŞİRKETİN PARAVAN ŞİRKET OLDUĞU ALENİ OLUP, TAŞINMAZIN ESKİ MALİK DOĞU ŞİRKETİ KENDİ MENFAATLERİ DOĞRULTUSUNDA BU ŞİRKETİ KURUP KİRA BEDELLERİNİ KENDİ UHDELERİNDE TUTMAKTADIRLAR.
Bunun yanı sıra yukarıda da açıkça belirttiğimiz üzere şüpheliler hakkında resmi belgede sahtecilik suçuna bağlı olarak Türk Ceza Kanunu’nun 157 dolandırıcılık ve 158/1-h maddesinde yer alan nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri aşikârdır.
TCK md. 158/i maddesinde dolandırıcılık suçunun nitelikli halleri düzenlenmiş olup, “…serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle hileli davranışlarla bir kişiyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişinin” işbu suç kapsamında cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Öncelikle, eski malik olduğu taşınmazı müvekkile satışını gerçekleştirip daha sonradan yönetim kurulu üyesi olan taşınmazı kendisinin müdür olduğu şirkete kiralaması hile ve desisenin en kati göstergesidir.
AKABİNDE; DAHA HENÜZ KURULMAMIŞ BİR ŞİRKETİN YETKİLİSİ SIFATIYLA KİRA SÖZLEŞMESİ TANZİM ETMESİ KÖTÜ NİYETLERİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERMEKTEDİR.
KENDİ MENFAATLERİ İÇİN KURMUŞ OLDUKLARI VE TİCARİ FAALİYETİ OLMAYAN HAYALİ BİR ŞİRKET OLDUĞU BİLANÇOLARINDAN, SSK LİSTELERİNDEN VE TİCARİ DEFTERLERİNİN İNCELENMESİ SONUCUNDA ORTAYA ÇIKACAKTIR. BİLİNMEKTEDİR Kİ; KENDİSİNİN MÜŞTERİ PORTFÖYÜ DAHİ BULUNMADIĞI ORTAYA ÇIKACAKTIR.
Şüpheliler elbirliği ve işbirliği içerisinde hile ve aldatma kabiliyetine haiz işlem ve eylemler ile müvekkili zararlandırarak kendilerine menfaat sağlamış olduklarından suça konu işlem ve eylemlerin tüm unsurları oluşmuştur.
SUÇA KONU KİRA SÖZLEŞMESİNDE İMZANIN TAKLİT EDİLMİŞ OLDUĞUNUN ÜZERİNDE DURULMAMASI AKSİNE VAR OLMAYAN BİR ŞİRKET ADINA KİRA SÖZLEŞMESİNİN TANZİM EDİLMESİ ÜZERİNDE DURULMALIDIR. KALDI Kİ; ŞÜPHELİLERİN ORTAĞI OLDUĞU TAŞINMAZI KİRALAYAN ŞARK ŞİRKETİ PARAVAN ŞİRKET OLDUĞUNDAN SAHTECİLİK SUÇUNUN UNSURLARI OLUŞMUŞTUR.
Dolayısıyla hali hazırda var olmayan bir şirket adına kira akdinin tarafı olarak göstermek kira sözleşmesinin sonradan ortaya çıktığının en somut örneğidir. Şikâyet dilekçemizde de açıkça belirttiğimiz üzere tarafından sırf müvekkili tasarruf etme yetkisini ortadan kaldırmak amacı ile geri dönük kira akdi düzenlemişlerdir. Üstüne üstlük ortada her hangi bir şirket yok iken.
Önemle dikkat edilmesi gereken diğer bir husus
yetkilileri söz konusu taşınmazı sattıklarından dolayı pişman olmuş ve müvekkilin geriye dönük hakkı olan ecrimisil bedellerini talep ettiğinde de PARAVAN ŞİRKET olan kurmuş ve tarafından diğer 3. Kişilere kiralandığından gelecek olan kira bedeli doğrudan doğruya Doğu Konfeksiyon’un bünyesine VEYAHUT ŞÜPHELİLERİN UHDELERİNE AKTARILMIŞTIR.
SOMUT OLAYIMIZDA ŞÜPHELİLERİN FAAL OLMAYAN SUÇLARINA ARAÇ OLMASI İÇİN ŞARK ŞİRKETİNİ KURMUŞLARDIR VE BU ŞEKİLDE KANUN YOLUNU DOLANDIRARAK SUÇA KONU İŞLEM VE EYLEMLERİ GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ AŞİKARDIR.
HENÜZ KURULMAMIŞ BİR ŞİRKET İLE YAPILAN KİRA SÖZLEŞMESİ YOK HÜKMÜNDE OLUP, HUKUK DÜZENİNDE YERİ YOKTUR. ŞÜPHELİLER, SUÇA KONU İŞLEM VE EYLEMLERİN İCRAYA GEÇİRİLMESİ İÇİN HİLE İLE ALDATMA KASTIYLA HEM MÜVEKKİLİ HEMDE MAHKEMELERİ HATTA SAVCILIĞINIZI YANILTMA ÇABASI İÇİNDEDİRLER.
Sayın Makamınızca da dikkat edeceği üzere maliki olduğu taşınmazın 3. Kişiler tarafından kullanıldığını tespit ettiği anda KİŞİLERE KARŞI AÇMIŞ OLDUĞU ECRİMİSİL DAVALARINA MÜTEAKİP ŞÜPHELİLER GERİ DÖNÜK KİRA SÖZLEŞMESİ TANZİM EDİLMİŞTİR.
Ancak kira akdinin tanzim ettiği yıl olan 1998 yılı içerisinde kira sözleşmesinde kiralayan sıfatındaki şirket henüz kurulmamıştır. Şirket 1999 yılında kurulduğundan ticari sicil kaydı olmayan bir şirketin sözleşme yapma yetkisinin bulunmadığından bu durum bile suça konu işlem ve eylemlerin gerçekleştiğinin ispatıdır.
Sayın Makamınızca da takdir edileceği üzere yasal olarak ticari faaliyetine başlamamış olan bir şirketin resmi belge niteliğinde olan kira sözleşmesinin tarafı olmasının ne ceza kanununda ne özel hukuk da ne de vergi hukukunda yeri yoktur.
Şüphelilerin kendilerinin suça konu işlem ve eylemleri gerçekleştirmek amacıyla kurdukları hayali şirket ŞARK ŞİRKETİ İLE YAPILMIŞ OLAN KİRA SÖZLEŞMESİ CEZA HÜKÜMLERİ DOĞRULTUSUNDA SAHTE OLUP, MÜVEKKİLİ DOLANDIRMA KASTIYLA TANZİM EDİLMİŞTİR.
Sayın Makamınızca da takdir edileceği üzere Paravan Şirket kurmak dünden bugüne ticari faaliyette bulunan tacirlerin başvurdukları sık bir dolandırıcılık işlemidir. Söz konusu olayımızda da iş bu durum açıkça ortadadır. başta olmak üzere ecrimisil bedeli ödememek için geri dönük hileli bir kira sözleşmesi akdedilmiş ve sorumluların dikkat etmeden yapmış oldukları bu işlem nitelikli dolandırıcılık ve evrakta sahtecilik suçunun kapsamına girmiştir.
NETİCE VE TALEP :Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı, Karar sayılı dosyası ile verilen Takipsizlik kararının bozularak, şüphelilerin cezalandırılmasına karar verilmek üzere kamu davası açılmasına karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederiz.(tarih)
SAYGILARIMIZLA
ŞİKAYETÇİ VEKİLİ
Av.
Takipsizliğe(KYOK) İtiraz Dilekçesi Örneği -11-
X NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
X CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
SORUŞTURMA NO :
KARAR NO :
İTİRAZ EDEN
MAĞDUR
VEKİLİ :
ŞÜPHELİ :
SUÇ : İFTİRA, TEHDİT
SUÇ TARİHİ : ŞUBAT 2019
KONU :Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ………… tarihli Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararına itirazlarımız hakkında.
AÇIKLAMALAR :
- ……….. Cumhuriyet Başsavcılığı …………….. tarihli kararı ile şüpheli Meral Şahan hakkında üzerine atılı iftira ve tehdit suçunun kızı ………………… beyanları dışında herhangi bir delile dayanmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.
- Müvekkil ……………. Antalya …. Ağır Ceza Mahkemesi …….. esas, …………. karar sayılı dosyasında, annesi …………..’ın tehditleri ve baskısı altında üvey dayısı ………..’un kendisini istismar ettiği iddiasında bulunmak zorunda kaldığını itiraf etmiş ve ………… BERAAT etmiştir, ……….. hakkında ise suç duyurunda bulunma kararı vermiştir.
- Sayın Savcılık kararın istinafta olduğundan ve kesinleşmemiş olduğundan bahisle “…şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair mağdur ………un beyanı haricinde kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte ve yeterlilikte somut delil elde edilemediğinden…” diyerek bu kararı vermiştir.
- Şüpheli ………ın derdest olan ceza davaları devam etmektedir. Özellikle ……..Asliye Ceza Mahkemesi ……… esas sayılı dosyasında ………… sanık olup dava konusu suç tehdittir. Görüldüğü üzere ………… tehditte bulunmaya ve suç işlemeye meyillidir.
- Eksik inceleme yapılarak, şüphelinin diğer ceza dosyaları da göz önüne alınmadan verilen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar yerinde değil ve hukuka uygun değildir.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle Antalya Cumhuriyet Bşsavcılığı’nın …………. soruşturma ve …………. karar numaralı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararına itirazlarımızın kabulü ile şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz. 20/05/2019
İTİRAZ EDEN VEKİLİ
Takipsizliğe İtiraz Dilekçesi -12-
…… SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Gönderilmek Üzere
……. CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
SORUŞTURMA NO : …..
İTİRAZ EDEN : ………
İTİRAZ EDEN VEKİLİ : ………
ŞÜPHELİ : ……….
SUÇ TARİHİ :……….
İTİRAZ KONUSU : Takipsizlik Kararının Kaldırılması
İTİRAZ EDİLEN KARAR : ……. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …….. tarih ve ……… soruşturma ……….. karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı.
KARARIN TEBLİĞ TARİHİ :………..
İTİRAZ NEDENLERİ : 1-Şüpheli .. tarihli ………… Noterliği ………. tarih ………yevmiye numaralı ihtarname ile …………… tarihinde imzalanan sözleşme ile ödenmiş olan 50.000 Doların iadesini ve sözleşmenin tam ve gereği gibi ifa edilmemiş olmasından dolayı tarafımızdan 100.000 Dolar cezai şartın ödenmesini talep etmiştir
2- İhtarname sürecinin akabinde şüpheli ………… ………………………. İcra müdürlüğü ……… esas sayılı dosyası ile 150.000 Dolar tutarında icra takibi yapmıştır. Takip dayanağı olarak …………. Noterliği ……….. tarih ……….yevmiye numaralı ihtarname yer almıştır. Yani ihtarnameye dayalı olarak icra takibi yapılmıştır. Fakat icra takibine konu ihtarnameye ilişkin olarak gönderilen ödeme emrini tebliğ aldıktan sonra müvekkil tarafından dilekçe ile borca, takibe itiraz edildikten sonra takip durmuştur. 3- Şüpheli taraf, müvekkilimin icra takibine itirazları sebebiyle …………. Ticaret Mahkemesi ………….. Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açmıştır.Açılan itirazın iptali davasında şüpheli, taraflar arasında imzalandığı iddia edilen …………… tarihli satış sözleşmesinin örneğini delil olarak dosyaya sunmuştur.
3-Soruşturma aşamasında şüphelinin alınan ifadesinde; sözleşmenin alının kendisinde bulunmadığını ve suçlamaları kabul etmediğinin belirtmiştir. Ancak şüpheli şahsa sözleşmenin onaylı örneğini ne şekilde elde ettiğini sorulmamış ve bu husus şüpheli tarafından aydınlatılamamıştır. Sözleşmenin aslının olmaması ve örneğinin de ne şekilde elde edildiği açıklanmadan ve bu husus aydınlatılmadan takipsizlik kararı verilmesi hukuka aykırıdır. Şüpheli şahıs sözleşmeyi hazırlayıp veya hazırlatıp örneğini aldıktan sonra sözleşmenin aslını istediği şekilde ortadan kaldırabilir. ÖNCELİKLİ OLARAK İŞLEME KONULAN SÖZLEŞME ÖRNEĞİNNİ NE ŞEKİLDE ELDE EDİLDİĞİNİN TESPİTİNİN YAPILMASI GEREKMEKTEDİR.
4- Keza olayın hukuki uyuşmazlık olduğu düşünülse bile şüphelinin bu tür eylemlere girişmesi haksız kazanç elde etme çabası dolandırma amacı taşımaktadır.
TCK Madde 157 – (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.
Şüpheli şahıs hileli davranışlar sergilemiştir. “Sözleşme aslı bende bulunmamaktadır” ifadesi vererek cezadan kurtulması adalet duygusunu zedeleyecektir. Müvekkilim şüpheli şahsın bu eylemleri nedeniyle büyük bir üzüntü yaşamamış ve itibar kaybetmiştir. Ayrıca sırf bu hareketler nedeniyle haklılığını ortaya koymak açısından büyük maddi kayıplar yaşamıştır. Şüpheli şahıs tarafından yapılan eylemler Türk Ceza kanunu ilgili hükümlerince cezalandırılmalıdır.
6-Eksik inceleme yapılarak, gerekli bilgi ve belgeler istenmeden, hukuki nitelendirmede yanılarak soyut gerekçeler ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda açıklanan nedenler ve makamınızın resen gözeteceği diğer hususlar çerçevesinde,
İtirazımızın kabulüyle, ………… Başsavcılığı’nın ……. tarih ve …………. soruşturma karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederiz.
İTİRAZ EDEN VEKİLİ
Takipsizliğe İtiraz Dilekçesi -13-
ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HÂKİMLİĞİNE
SORUŞTURMA NO :
TAKİPSİZLİK
KARARINA İTİRAZ
EDEN MÜŞTEKİ :
VEKİLİ : Av.
ŞÜPHELİ :
TALEP KONUSU : … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/ Soruşturma Numaralı dosyasından verilen …/ Karar sayılı … tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazlarımızın kabulü ile şüpheli hakkında gerekli tahkikatın yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılması talebidir.
AÇIKLAMALAR :
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/ Sor. Numaralı dosyası üzerinden şüpheli hakkında Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik ve Aşağılama suçundan cezalandırılması için suç duyurusunda bulunulmuştur. Müvekkilimiz şikâyetinde, şüpheliye isnat edilen suçu ispatlar nitelikte sabit deliller sunmuştur. Buna rağmen … Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Hukuka aykırı bu kararın kaldırılarak şüphelinin cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini talep ediyoruz. Şöyle ki;
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı bilgileri verilen soruşturma ile ilgili olarak şüphelinin açık kimliğinin tespit edilemediğini gerekçe göstererek suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Bu karar yanlış değerlendirmeye dayalı ve hatalıdır.
Dosyada yer alan bilgilerden şüphelinin atlı suçu işlediği sabittir. Soruşturmada şüphelinin açık kimliğinin tespit edilmesine yönelik etkili bir araştırmanın yapılmadığı açıkça görülmektedir. TCK’nın 216. Maddesinde yer alan düzenlemelerin şüpheliye uygulanması gerekirken atlı suçu işleyen şüpheli cezalandırılamamıştır. İlgili makam bu konuda kovuşturmaya dair yer olmadığına karar vermiştir. Fakat kendi içinde ve dosya ile uyumlu olmayan gerekçelere istinaden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilemez. Bu itibarla suçun unsurları olayımızda olmasına rağmen savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar kanunumuza uygun olmayıp şüpheli hakkında kamu davası açılması gerekmektedir.
NETİCE-İ TALEP : Yukarıda arz ettiğimiz sebepler dolayısıyla; … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/ Soruşturma Numaralı dosyasından verilen … kararın kaldırılması ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasını saygılarımızla bilvekale talep ederiz.
Av.
Takipsizlik Kararına İtiraz Dilekçesi(Şüphelinin Adresi Sorunu) -14-
ADANA SULH CEZA HAKİMLİĞİ NE
KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARINA İTİRAZ EDEN (Müşteki):
ŞÜPHELİ………………….:
T.KONUSU……………….: Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itirazlarımızın bildirilmesidir.
İZAHI………………………:
- Sayın Savcılığı verdiği kovuşturmaya yer olmadığı kararı usul-yasa ve hakkaniyete aykırıdır.Bu nedenle karara itiraz ediyoruz.
- Savcılık takipsizlik kararına gerekçe olarak; “
- Şüphelinin verdiği adreslerin gerçek olması
- Bu adreslerde kalmadığına dair delil bulunmamasını
- Bu adreslere tebligat yapılamamasının Tebligat Kanunun hükümlerine göre değerlendirilebileceği
Hususlarına değinmiştir.
- Oysa ki;
- Şüphelinin adresinin gerçek ya da olmayan bir adres olmasının suç unsuru ile bir ilişkisi bulunmamaktadır. Burada şüphelinin iradesi önemlidir. Ya Mahkemeye bildirdiği adreste oturmamaktadır, ya da gelen tebligatları adreste oturmasına rağmen almamaktadır. Savcılık şüphelinin gerçek iradesini ortaya çıkarmamıştır. Ancak her iki irade de mahkemeyi yanıltmak ve hukuki girişimleri akim kılmak maksatlıdır. Bu nedenle şüphelinin sözkonusu eylemi hukuk tarafından korunmamalıdır.Zira şüpheli bu eylemi ile nafaka yükümünden kurtulmayı amaçlayarak,çocuklarını ve eşini mağdur duruma düşürmektedir.Bu halde suç kastı taşıyan bu eylem için takipsizlik kararı verilmesi usul-yasa-hakkaniyete aykırıdır.
- Şüphelinin bu adreslerde kalmadığına dair delil bulunmadığı hususuna karşılık Yalova İcra Müdürlüğü .. esas sayılı dosya kapsamını sunuyoruz. Bu dosyayı şikayet dilekçemizde de bildirmiş idik.İcra dosyası ve yapılamayan tebligatın Yasal ve kesin bir delil niteliği taşıdığı tartışılamaz.Dahası, koruma kararları dahi bu adrese tebliğ edilememiştir. Yani cezai takibat dahi bu adrese yapılamamıştır. Resmi makamlar dahi Şüpheliye sadece telefonla ulaşabilmektedirler.
- Tebligat kanununa göre değerlendirilmesi hususu; Bu konu ilgili icra dosyanın gereğidir. Ancak ceza hukuku anlamında esas alınamaz.Önemli olan mahkemeye tebligat yapılamayan yeri beyan etmesi ve beyan anındaki iradesidir.Resmi yargılamayı yanıltmaktadır.Suç unsurları için bu irade yeterlidir.
Bu şekilde mahkemelere verilen gerçek dışı adresler ile yaşanabilecek sıkıntılara dikkat çekmek isteriz. Yasaların bu şekildeki eylemleri koruması düşünülemez.Kaldı ki bu ceza kovuşturmasında şüpheli hakkında yapılacak yargılama, diğer hukuk davası ile icra takibindeki tıkanıklığı da çözerek çocuk ve eş için yaşanan mağduriyeti de önleyebilecektir. Bu nedenle bu kovuşturmanın önemi ile verilecek nihai karar tartışılamaz.
TALEP…………: Yukarıda kısaca arz ve izah olunduğu üzere İtirazlarımızın KABULÜ ile Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın kaldırılması ile şüpheli hakkında ceza davası açılmasını ve şüphelinin yargılanmasını saygı ile dileriz.
Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına İtiraz(Özel Hayatın Gizliliği Suçu-Ses Kaydı-Boşanma Davası) -15-
X NÖBETÇİ SULH CEZA HÂKİMLİĞİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
X CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI
SORUŞTURMA NO :
İTİRAZ EDEN ŞİKAYETÇİ :
VEKİLİ: Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukat ve Hukuk Danışmanlık
ŞÜPHELİ :
KONU: ….. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından X tarihinde verilen Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına dair verilen karara (KYOK) karşı itirazlarımızdır.
SUÇ : Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
SUÇ TARİHİ :
KARARIN TEBLİĞ TARİHİ :
AÇIKLAMALAR :
Öncelikli olarak verilmiş olan kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı kabul etmiyoruz. Verilen bu karar hukuka aykırıdır. Şöyle ki;
…. Ve……’a karşı ayrı ayrı yöneltmiş olduğumuz şikâyet neticesinde savcılık bu iki dosyayı birleştirme kararı almış olup kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı da iki şüpheli hakkında ayrı ayrı değil tek bir karar halinde vermiştir. Bu yüzden verilen Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına dair karar hukuka aykırıdır.
Şüpheli ……….. ile müvekkilim ……. arasında ….. Aile Mahkemesi …..Esas sayılı derdest olan boşanma davasında delil olarak ses kayıtlarına dayandığını dava dilekçesinde belirtmiş olsa da ses kayıtlarını mahkemeye doküman olarak 04.09.2020 tarihinde sunmuştur. Şüpheli ses kayıtlarını mahkemeye doküman olarak sunmadan önce ses kaydının içeriğiyle ilgili bilgi sahibi olmamız söz konusu değildir. Hal böyle olunca şüpheli …..ye ilişkin olarak özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluştuğunu öğrendiğimiz tarih 04.09.2020’dir. Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar Türk Ceza Kanunu madde 73’te düzenlenmiştir.
‘’ Madde 73-
(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz.
(2) Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.’’ Maddenin lafzından da anlaşılacağı üzere şikâyet süresi altı ay olarak kabul edilmiştir. Bu altı aylık sürenin başlangıcı suçtan zarar görenin “fiil ve faili” öğrendiği günden başlamaktadır.
….. Cumhuriyet Başsavcılığı; şikâyetçi müvekkilim ve şüpheli …….. arasında…. .Aile Mahkemesinde …. Esas sayılı görülmekte olan davada karşı tarafın özel telefon konuşmalarının yer aldığı CD’yi dava dilekçesi ile birlikte mahkemeye sundukları, 19.09.2018 şikâyetçinin ses kayıtlarının ele geçirdiğinden haberdar olduğu 6 aylık şikâyet süresinin bu tarihte başladığı ve bu süre geçtikten sonra şikâyette bulunulduğu gerekçesi ile Kovuşturmaya Yer olmadığına Dair Karar verilmiştir. Ancak, 6 aylık şikâyet süresinin geçmiş olduğuna dair verilen bu hukuka aykırıdır. Şikâyetçi bu tarihte hangi ses kaydının ele geçirildiğini ve ses kayıtlarında ne olduğunu bilmemektedir. Mahkemeye sunulan CD’nin çözümlemesinin yapılıp davaya doküman olarak sunulmasıyla birlikte ses kaydının içeriği öğrenilmiştir ve şikayet süresi bu tarihten başlamalıdır. Öğrenilmesinin ardından da süresi içinde şikâyette bulunulmuştur. CD’deki ses kaydının yazıya dökülme işleminin mahkeme tarafından ya da delili sunan tarafından yapılmaması durumunda müvekkilin ya da vekilin mahkemeye sunulan CD içerisindeki ses kaydında ne olduğunu bilmesinin imkanı bulunmamaktadır.
‘’…Bu itibarla mahkemece davacı tarafça CD ortamında sunulan kayıtların fiziki olarak dosyaya ibrazı sağlandıktan sonra, davalılar vekili tarafından sunulan rejistro kayıtları ile karşılaştırılmak suretiyle Dairemiz bozma ilamının gereğinin yerine getirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doru olmamış, hükmün temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.’’ (YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E: 2016/6317 K: 2017/6785 T:30.11.2017)
Somut olayda ses kayıtlarının içeriği ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçu 04.09.2020’de ses kayıtlarının doküman olarak yazılı bir şekilde mahkemeye sunulması ile öğrenilmiş olup 6 aylık zamanaşımı süresi içinde 13.09.2020 tarihinde şikâyetçi olunmuştur. Zamanaşımının geçmiş olduğuna ilişkin olarak verilen Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına dair karar hukuka aykırıdır.
…..26.06.2019 tarihinde ….. Esas numaralı …. Çocuk Mahkemesine müvekkilim ……ın annesi …… ve kız kardeşi …… ile aralarında geçen özel konuşmaları delil olarak mahkemeye sunmuştur.
Bunun üzerine 13.09.2020 tarihinde …. Cumhuriyet Başsavcılığına….. adına Özel Hayatın Gizliliğini İhlal suçundan şikâyette bulunulmuştur. …….burada yalnızca özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlememekte suçun nitelikli hali olan özel hayatın gizlilik alanına ilişkin ses ve görüntülerin “ifşa” edilmesi, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun nitelikli (ağır) şeklinin meydana gelmesine sebep olmuştur.
Müvekkil ve annesi arasındaki konuşmalar, hiç alakasız bir dosyaya dahi delil adı altında ifşa edilmiştir. Müvekkil söz konusu dosyada taraf dahi değildir. Kendisinden habersiz bir şekilde elde edilen ses kaydı HUKUKA aykırıdır.
Savcılığın bu şekilde her iki şüpheli için vermiş olduğu Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar hukuka aykırıdır. Her iki şüphelinin de özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediği aşikârdır. Şüpheli ……. hakkında, ses kayıtlarını müvekkilden haberiz ve hukuka aykırı elde ederek mahkemeye sunmuş olduğu için TCK madde 134/2 ‘’ Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.’’ hükmü gereğince hakkında kamu davası açılmalıdır.
‘’…boşanma davasındaki iddiasını ispatlama amacıyla ses kayıt cihazı ile kayıt yaptığı, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediği, ancak şikâyetçiye ait ses kayıtlarını müşterek arkadaşlarına dinleterek ifşa eden sanık hakkında, TCK’nın 134/2. maddesi uyarınca ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İFŞA SUÇU nedeniyle mahkûmiyet kararı verilmesi gerekir’’ (Yargıtay 12. Ceza dairesi – 2014/17251 karar)
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda açıklanan nedenler ve mahkemenin resen gözeteceği diğer hususlar çerçevesinde İtirazımızın kabulüyle, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 19.02.2020 tarih ve …… soruşturma …..karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve şüpheliler hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim. tarih
ŞİKÂYETÇİ VEKİLİ
KYOK İtiraz Dilekçesi(Ses Kaydı-Özel Hayatın Gizliliğini İhlal) -16-
… SULH CEZA HÂKİMLİĞİ’NE
Sunulmak Üzere;
… CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
İTİRAZ EDEN :
VEKİLİ : Avukat Saim İNCEKAŞ
KONU : … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarihinde tebliğ edilen … tarih ve … Karar no.lu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına İtirazımız hk.
AÇIKLAMALAR :
1) … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarihinde tebliğ edilen … tarih ve … Karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı; olayın oluş şekli, tanık ifadeleri ve diğer deliller göz önünde bulundurulduğunda yerinde değildir. (EK 1)
2) Şüpheli … söz konusu hadisede tamamen suçludur. Fakat söz konusu Cumhuriyet Başsavcılığı kararı ile bu suçun soruşturulmasına dahi engel olunmuştur. Buna dayanak olarak da çeşitli Yüksek Mahkeme kararları gösterilmiş olup söz konusu dayanakların sonucu, ses kaydı almanın özellikle bir mahkemeye delil olarak sunulmak üzere olması durumunda suç oluşturmayacağı anlamına geldiği düşünülmüştür. Fakat bu düşünce kesinlikle yersizdir. Zira Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dayanak olarak sunulan kararlar Yargıtay’ın Ceza Daireleri kararlarıdır. Buradan varmak istediğimiz husus şudur ki; her ne kadar ses kaydı almak Özel Hayatın Gizliliğine Müdahale olsa da Ceza ve Boşanma davalarında bu kurala istisna getirilmektedir. Yani … Cumhuriyet Başsavcılığının dayanak olarak göstermiş olduğu Yüksek Mahkeme kararları istisnai durum çerçevesinde kalmakta olup; tarafımızın şüpheli ile … Asliye Hukuk Mahkemesinde derdest olan … Esas sayılı dosyasında bu şekilde delil sunulması tamamen hukuka aykırı ve Özel Hayatın Gizliliği’ne müdahale şeklini almaktadır.
3) Ek olarak hukuka aykırı şekilde elde edilmiş olunan bu ses kaydının şüpheli ile derdest olan Hukuk Davasına delil olarak sunulması da hukuka aykırılık taşıyacaktır. Zira genel bir delil kuralıdır ki: Zehirli ağacın meyveleri de zehirli olacaktır. Yani hukuka ayrı şekilde elde edilen bir delilin, hukuka uygunmuşçasına bir karara dayanak olması yine hukuka aykırılık teşkil edecektir. Bu sebepten ötürü Cumhuriyet Başsavcılığının kararında; şüphelinin söz konusu davranışlarını ve hukuka aykırı olarak ses kaydı almasını, hukuka uygunmuşçasına kullanılmasına göz yumması tamamen hukuka aykırıdır. Söz konusu şikâyetimiz üzere harekete geçilip, gerekli soruşturma yapılması gerekir iken herhangi bir soruşturma gerçekleştirilmemiştir.
4) Bu noktada özellikle belirtmekte fayda vardır ki Özel Hayatın Gizliliğine Müdahale mağdurun yalnızca hayatının gizli taraflarına müdahale ile değil, daha geniş kapsamda özel hayatına müdahale ile de vuku bulabilen bir suçtur. TCK md. 133’ün gerekçesinde de belirtildiği üzere; “… Bir arada bulunan kişiler arasında yapılan konuşmanın aleni olmayan konuşma olarak kabulü için konuşmanın yapıldığı yerin önemi yoktur. Bu bakımdan, örneğin bir parkta iki kişi arasında geçen konuşmanın başkaları tarafından ancak özel gayret gösterilerek duyulabilecek olması halinde, aleni olmayan konuşma söz konusudur…” açıklaması ile de bu suçun oluşabilmesini düşünüldüğü üzere çok sıkı şartlara bağlamamıştır.
Ayrıca aynı maddenin gerekçesinin devamında; “… Maddenin ikinci fıkrasında, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların, söyleşiye katılan kişilerden biri tarafından diğerlerinin rızası olmadan kayda alınması, suç olarak tanımlanmıştır…” şeklinde hüküm içermesi de şüphelinin şikâyet konusu davranışlarının suçun yapısı ile birebir örtüştüğünün bir yansımasıdır. Zira şüpheli şikâyet konusu olan davranışlarında müvekkilimin haberi ve rızası olmaksızın aralarındaki konuşmanın kaydını almıştır. Söz konusu davranış suç ile örtüşen tipik bir davranıştır.
Yine TCK md. 132 gereği Haberleşmenin Gizliliğinin İhlali, haberleşme içeriklerinin yani konuşulanların veya yazılanların kayda alınması suretiyle yapılması, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Hatta bu konu yine TCK md. 132/3’e göre kendisi ile yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın hukuka aykırı olarak alenen ifşa eden kişinin eylemi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu bakımdan şüphelinin söz konusu hukuka aykırı şekilde elde ettiği delilleri … Asliye Hukuk Mahkemesi … Esas sayılı dosyasına delil olarak sunulması da alenen ifşa etmek eylemi olarak tanımlanmalıdır. Zira söz konusu kayıt hukuka aykırı bir delil olarak yargılamaya sunulmuş olup, delil sıfatını haiz değildir. Mevzubahis konuların hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi hükmü çerçevesinde değerlendirildiğinde şüphelinin suç tipine uygun bu davranışları sergilediği de aşikârdır.
Bu açıklamaya çalıştığımız sebepler dahi tek başlarına soruşturmanın başlaması için gerekli olan basit şüphenin kat be katını sağlar iken sayın Cumhuriyet Başsavcılığının Yüksek Mahkeme kararlarını yanlış yorumlaması sebebi ile soruşturma başlatmasının önüne geçilmiştir.
NEDENLER : 5271 S. K. m. 173 ve ilgili mevzuat.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda açıkladığımız sebeplerle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarihinde tebliğ edilen … tarih ve … Karar no.lu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılması ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilerek, bu hususun yerine getirilmesi için dosyanın ilgili Başsavcılığa geri gönderilmesini saygıyla arz ve talep ederiz.
EKLER : 1) … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ilgili Kovuşturmaya Yer Olamadığı Kararı
İTİRAZ EDEN VEKİLİ
Takipsizlik Kararına İtiraz(Güveni Kötüye Kullanma Suçu) -17-
ADANA … SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
SORUŞTURMA NO :
İTİRAZ EDEN:
ŞÜPHELİ:
SUÇ: , TCK mad.155, 281/1,
İTİRAZ KONUSU : Takipsizlik Kararının Kaldırılması
İTİRAZ EDİLEN KARAR : …… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tarih ve soruşturma karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı.
KARARIN TEBLİĞ TARİHİ:
İTİRAZ NEDENLERİ
1- … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tarih ve soruşturma karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararına karşı itiraz etme zorunluluğu doğmuştur. Bahse konu kararda olayın bir hukuki ihtilaf olduğu, dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için kullanılan hile ve aldatıcı hareketlerin belli bir oranda olması gerektiğini belirterek bahse konu Kovuşturmaya Yer Olmadığına İlişkin Kararı vermiştir. Bu karara katılmak mümkün değildir. Şöyle ki;
2- Şikâyet dilekçemizde de belirtmiş olduğumuz üzere vekil edenin ortak olduğu şirketten şüphelinin nam ve hesabına herhangi bir karar olmaksızın bir para trafiği mevcuttur. Şikayette dilekçemizde sunmuş olduğumuz bu evraklar detaylı bir şekilde irdelendiğinde herhangi bir şirket genel kurul kararı olmaksızın pay dağıtımı ve müdür maaşı belirlenmeden ödeme yapıldığı görülecektir. Aşağıda belirttiğimiz Yargıtay ilamında da iddialarımızı destekler niteliktedir.
Yargıtay Kararı – 23. CD., E. 2016/11769 K. 2016/9789 T. 17.11.2016
“ 3-Müşteki ……. Limited Şirketinin müdürü olan şüpheli …’in şirket mevzuatına göre aylık alma hakkı olmamasına rağmen fahiş miktarda aylık alarak mezkur şirketin içini boşalttığı iddiasına ilişkin, 6100 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 616/1-f maddesi gereğince limited şirket müdürlerinin aylık alabilmesi için genel kurul kararı alınmasının kanunun amir hükmü olduğu halde, bu hususta alınmış bir genel kurul kararı bulunup bulunmadığı, var ise genel kurul kararı ile bu ücretin miktarının ne kadar olarak kararlaştırıldığı ve mevzuata uygun olup olmadığına ilişkin gerekli belgeler getirtilerek ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma sonucunda güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin şüpheli… Hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi,
4-Tüm şüpheliler hakkında, vergi kaçakçılığı suçundan dolayı şikayetçi olunduğu halde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 367/2. maddesi gereğince vergi dairesinden mütalaa alınmadan eksik soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi,
Hususları dikkate alınmaksızın, yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 08.05.2015 tarihli ve 2015/1955 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine nazaran müteakip işlemlerin merciince yapılmasına, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 17.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Aynı şekilde numaralı çek yaprakları hangi iş ve sebebe dayalı olarak verildiği şirket defterine yazılmamış bu durumlar hakkında vekil eden bilgi almaya kalktığında bilgi verilmemiş ve bu durumları öğrenmesini engellemek istemiştir. En son aşama olarak ise şirket hesabındaki bütün paraları tabiri caizse hortumlayarak kendi nam ve hesabına aktarmıştır.
Maddi olarak zarara uğrayan …… tarih ve Karar sayılı dava dosyasında şirkete kayyum atanmasını talep etmiş ve şüpheli tarafından gerçekleştirilen hileli davranışların ve verilen temsil yetkisine dayanan güveni kötüye kullanmasının önüne geçmeye çalışmıştır.
3- Ayrıca gerekli olan incelemeler de tam olarak yerine getirilmemiş verilmiş olan çeklerin mahiyeti hususunda lehtar/hamillere karşı gerekli işlemler yapılmamış hamil ve lehtarların ticari defterleri incelenmemiş ve üstünkörü değerlendirmeler yapılarak bahse konu KYOK verilmiştir. Eksik inceleme yapılarak, gerekli bilgi ve belgeler istenmeden, tanıkların ifadeleri alınmadan, hukuki nitelendirmede yanılarak soyut gerekçeler ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir.
NETİCE VE TALEP: Yukarıda açıklanan nedenler ve makamınızın resen gözeteceği diğer hususlar çerçevesinde,
İtirazımın kabulüyle, ……. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın tarih ve soruşturma karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
İtiraz Edenin Vekili
Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi
Yağma Suçu kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz dilekçesi -18-
T.C …. SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Sunulmak üzere,
…. CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
İTİRAZ EDEN : A
VEKİLİ : AA
ŞÜPHELİ : B
KONU : …Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ../../.. tarihinde tebliğ edilen … tarih ve …. sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itirazımızdır.
AÇIKLAMALAR
1-) …… ’nın ../../… tarihinde tebliğ edilen ….tarih ve 2018/43644 sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararı, soruşturmaya konu edilen şüpheliye ait icra hareketlerinin taraflar arasında sadece hukuki ihtilaf oluşturmaması ve bu çerçevede mağdur tarafından gidilebilecek yegane yolun hukuk mahkemelerine başvurma olmaması yönünden yerinde değildir.
2-) TCK107’de şantaj suçu düzenlenmiş olup buna göre: “Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” Yukarıda bahsettiğimiz ve şüpheli tarafından icra edilen hareketlerin haksız çıkar sağlamaya yönelik olarak yükümlü olunan elektrik dağıtımı sağlama işini yapmama oluşturduğunu, ilgili Türk Ceza Kanunu hükmünce şantaj suçunun icra hareketini oluşturduğunu ve ceza yargılamasına tabi olması gerektiğini söyleriz.
3-) TCK 111’e göre; “Tehdit, şantaj, cebir veya kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının işlenmesi sonucunda yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.” Şüpheliye yüklenen şantaj suçunu oluşturan ve şüpheli şirket yetkililerince ele alınan hareketlerin bu madde hükmü kapsamında şirkete uygulanacak güvenlik önlemlerine zemin oluşturduğunu söyleriz.
4-) …Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ../../.. tarihinde tebliğ edilen … tarih ve …. sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılması ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilerek, bu hususun yerine getirilmesi için dosyanın ilgili Başsavcılığa geri gönderilmesini isteme zorunluluğu doğmuştur.
HUKUKİ NEDENLER : CMK 172-173, TCK 107, TCK 111 ve ilgili mevzuat.
SONUÇ VE İSTEM : Açıkladığımız nedenlerle …… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ../../.. tarih ve ……… sayılı kovuşturmaya yer olmadığı kararının kaldırılması ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilerek, bu hususun yerine getirilmesi için dosyanın ilgili Başsavcılığa geri gönderilmesini saygıyla arz ve talep ederiz. ../../..
İtiraz Eden Vekili
EK: …… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı
Dolandırıcılık Suçu KYOK İtiraz Dilekçesi -19-
ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Gönderilmek üzere;
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
DOSYA NO:
MÜŞTEKİ:
VEKİLİ:
ŞÜPHELİLER:
SUÇ : Dolandırıcılık (TCK/m.157-158)
KONU: x tarihli Kovuşturmaya yer olmadığı kararına dair itiraz dilekçemizdir.
TEBLİĞ TARİHİ:
AÇIKLAMALAR
1 x İnşaat A.Ş. ile müvekkilim ………. arasında x tarihli daire karşılığı iş yapım sözleşmesi bulunmaktadır. Söz konusu sözleşme gereğince müvekkilim sözleşmeden doğan sorumluluklarını yerine getirmesine rağmen iş bitiminde kendisine devrolunacağı kararlaştırılan daire müvekkilime devrolunmamıştır ki şüpheli …….. ve ………’in zaten müvekkilime devretmeyi taahhüt ettiği daire, kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca arsa sahibine ait olan dairedir. Dolayısıyla şüpheli şahısların dolandırıcılık suçunun unsuru olan hileye yönelik kastları en baştan beri mevcuttur. Zira … ilçesi x pafta x ada x parseldeki suça konu taşınmazla ilgili Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesi x Esaslı dosyası kapsamında ………. ve babası ……….., gayrimenkul satışı yaptıktan sonra inşaat işlerini ………….’a devretmesi, devir anında kat malikleri listesinde gerçek hak sahiplerinin belirtmemiş olması dolayısıyla şirket yararına menfaat elde etmesi kastıyla dolandırıcılık suçundan yargılanmış 4 yıl hapis cezası ve 90.000,00-TL adli para cezasına hükmedilmiştir.
2.Söz konusu suça ilişkin eyleme yönelik x tarihinde tarafımızca suç duyurusunda bulunulmuş ve sair deliller ibraz edilmiş olsa da x tarihinde olayın hukuki ihtilaf niteliği taşıdığı, dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Gerek dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluştuğu gerekse yalnızca müvekkile karşı değil diğer sözleşme taraflarının da mağduriyetlerinin bulunduğu ve mağduriyetler sonrası bulunulan şikâyet neticesinde Şüphelilerin cezalandırılmasına karar verildiği hususları göz önünde bulundurulduğunda kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın yerinde olmadığı kanaatindeyiz.
Nitekim Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2017/28945 Esas, 2017/21677 Karar ve 30.10.2017 tarihli ilamında “benzer konularla ilgili başka soruşturma dosyaları ve suça konu taşınmazlarla ilgili hukuk mahkemesinde açılmış dosyaların bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik soruşturmaya ve değerlendirmeye dayalı verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik yapılan itirazın belirtilen gerekçelerle kabulü yerine, yeterli ve yasal gerekçe göstermeksizin reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulmasına”şeklinde hüküm tesis etmiş ve ilgili kararın verilmesinden önce bu araştırmanın yapılması gerektiğine değinmiştir.
3.TCK madde 157’ye göre; “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.” hükmü amirdir. Dolayısıyla ekte sunacağımız sözleşmede de görüleceği gibi müvekkilimin x İnşaat’tan özellikleri belirtilen ancak yeri belirlenmemiş bir daire alacağı bulunmaktadır. Söz konusu şirketin defter, belge ve tapu kayıtları incelendiği zaman görülecektir ki; müvekkilim ………….. hak sahibi olarak hak ettiği daireyi ve nakit alacağını temin edememiştir. Ayrıca TCK madde 158/h bendinde de; “Dolandırıcılık suçunun; Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi halinde, “üç yıldan on yıla” kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.” hükmü incelendiğinde de söz konusu fiilin nitelikli hal kapsamında yer aldığı görülecektir.
Yine Yargıtay 15. Ceza Dairesi’nin 2016/4753 Esas, 2017/19035 Karar ve 28.09.2017 tarihli ilamında “82.000 TL’ye katılana satıp bedelini aldıkları, daireyi teslim etmeleri gerekirken teslim etmedikleri, katılan üzerine tapu kaydı yapmaları gereken daireyi başka bir şahsa sattıkları şeklinde gerçekleşen eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur.
Söz konusu kararlar ışığında, müvekkilim de daire karşılığı iş sözleşmesinden doğan sorumluluklarını yerine getirmiş fakat sözleşmede öngörülen vasıflardaki dairenin x tarihinde müvekkilime devredileceği kararlaştırılmasına rağmen daireyi en başından beri arsa sahiplerine devredilmesi sebebiyle x İnşaat AŞ’den devralamamıştır. Şüpheliler en başından beri bildikleri bu hususa rağmen hileli davranışlarla müvekkilleri zarara uğratmak suretiyle şirket adına hareket ederek şirket yararına menfaat elde etmişlerdir.
NETİCE VE TALEP: Yukarıda açıklanan nedenler ve makamınızın resen gözeteceği diğer hususlar çerçevesinde; itirazımızın kabulüyle, Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı’nın x tarih ve x soruşturma x karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Dolandırıcılık KYOK Kararına İtiraz 20
ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
SORUŞTURMA NO:
TAKİPSİZLİK KARARINA
İTİRAZ EDEN:
VEKİLİ:
ŞÜPHELİ:
ŞİRKET YETKİLİSİ:
SUÇ: Dolandırıcılık (TCK 157 – 158)
SUÇ TARİHİ:
AÇIKLAMALAR: Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığımız … soruşturma no.lu şikayetimiz, … tarihinde tarafımıza tebliğ olunan kararla reddolunduğu anlaşılmıştır. Bu ret kararı eksik inceleme sonucu verilmiş, hukuka ve usule aykırı bir karardır. Şöyle ki;
Müvekkil şirket …………ile ………… arasında … tarihinde gerçekleştirilen ve ‘Ürün Sipariş ve Sözleşme Formu’ ile imza altına alınan satış sözleşmesine göre; satıcı konumundaki:
- 1 adet …
- 1 adet …
- 1 adet …
ürünlerinin tam sürümlerini, lisanslarıyla birlikte alıcı konumdaki müvekkil şirket … teslim etmeyi taahhüt etmiştir. Bunun karşılığında alıcı müvekkil firma toplam … -USD bedeli, sözleşmede belirlendiği ödeme planına uygun şekilde ödeyecektir. Müvekkil firma ödemelerini sözleşme şartlarına uygun şekilde gerçekleştirmesine rağmen, satıcı ……… firması, lisanssız ve demo sürüm olan ürünleri teslim etmiştir.
Satıcı şüpheli şirket, yaptığı sözleşme ile sattığı ürünlerin tam sürümlerini lisanslarıyla birlikte satmayı taahhüt etmiş fakat, ürünlerin bir çok özelliğinin kullanılamadığı ya da belirli bir süreyle tam sürüp olup daha sonra lisans satın alınmasının gerekeceği şekliyle, DENEME SÜRÜMLERİNİ alıcı müvekkil şirkete teslim etmiştir. Bir program ya da yazılımın deneme sürümü, hali hazırda internet ortamından yahut bilgisayar dergilerinin promosyon amaçlı hediye ettiği CD’lerden dahi elde edilebilirken, müvekkil şirket bu demo sürümler için … -USD ücret ödemiştir. İnternet ücretsiz indirilebilen bir programı tam sürüm olduğu iddiasıyla böyle fahiş bir ücrete satmanın dolandırıcılık hükümlerine girmeyeceği kararı, neresinden bakılırsa bakılsın eksik incelemeyle verilmiş bir karardır.
TCK MADDE 157 – (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir. Hükmünden hareketle, şüphelinin deneme versiyonu olan bir bilgisayar programını tam sürüm olarak satması, alıcının anlaması veya bilmesi mümkün olmayan bir malı, haiz olmadığı bir özelliği varmış gibi göstererek satması hileli davranışta bulunduğunun kanıtıdır. Alıcının aldığı ürünü tam sürüm sanarak Bu yolla herhangi bir maddi bedeli bulunmayan deneme sürümü bir ürünü 12.980,00-USD fiyatla satarak kendisine yarar sağladığı ve başkasının zararına işlem yaptığı, ticari ahlaka, hakka, hukuka ve dürüstlüğe aykırı hareket ettiği ortadadır.
Yargıtay 15. CEZA DAİRESİ’NİN görüşüne göre; Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Suçun kanunda belirtilen tüm unsurları gerçekleşmiş olmasına rağmen, olayda suç ve suçlu bulunmadığı sebebiyle soruşturma dosyasına kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi hatalıdır. YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ E. 2013/17727 K. 2015/31226 T. 12.11.2015: Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi ya da şirket adına hareket eden kişi ya da kooperatif yöneticisi olabilir.
Dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerinin bulunduğu TCK 158 incelendiğinde; Dolandırıcılık suçunun, c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle, h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi halleri daha ağır cezayı gerektiren haller olarak öngörülmüştür.
TCK 158/1-c hükmünde geçen algılama yeteneği zayıflığını geniş yorumlamak gereklidir. Bu hükümde, algılama yeteneği zayıflığını kişinin zihinsel durumu olarak değil, alıcının dolandırıcılık faaliyetinde kullanılan nesnelerin, satıcının bahsettiği özelliklere haiz olup olmadığını anlama ihtimalinin bulunmaması yahut anlamasının da gerekli olmaması durumu olarak yorumlamak daha doğrudur. Somut olayda, alıcı müvekkil şirket bir imalat firmasıdır. Satın alınan ürünlerse, teknik özellikleri bulunan ve dışarıdan bakılarak lisans durumunun anlaşılması mümkün olmayan ürünlerdir. Bu durumda satıcı firmanın, anlaşma şartlarında da bulunduğu üzere tam sürüm ve lisanslı ürün satması gerektiğine inanan alıcı müvekkil firmanın istediği ürünleri yolladığını iddia eden şüpheli şirket müvekkilin bu bilmeme ve bilmesinin de gerekli olmaması durumundan faydalanmıştır. Şüphelinin bu durumdan faydalanması suçun nitelikli hali olarak tanınmıştır.
Aynı kanun maddesinin (h) bendinde ise, suçun ticari faaliyet sırasında, şirket yöneticisinin ya da şirket adına hareket eden kişi tarafından işlenmesi durumu da nitelikli hal olarak tanınmıştır. Suçun ticari faaliyet esnasında işlendiği aşikardır. Ortada iki firma arasında imzalanmış bir ticari Ürün Sipariş ve Sözleşme mevcuttur. Her ne kadar tarafların sözleşmeyi ihlali ticari bir dava gibi görünse de, şüpheli şirket ve yetkilileri satışını yaptıkları ürünün özellikleri hususunda alıcıyı aldatma yoluna gitmiştir. Bu durum dolandırıcılık suçunu ve suçu işleyenler bakımından da nitelikli dolandırıcılık suçunu teşkil eder.
Yine kanunda sayılan nitelikli hallerden biri, meslekten dolayı kendisine duyulan güvenin kötüye kullanılması halidir. Müvekkil şirket, şüpheli şirket ve satışı gerçekleştiren şirket yetkililerine, yaptıkları iş dolayısıyla güven duymuş ve sattıkları ürün için mevcut olduğunu iddia ettikleri özelliklere haiz olduğu konusunda itimat etmişlerdir. Şüpheli şirket ve yetkilileri ise bu itimatı suistimal etmiş ve alıcı firmayı aldatarak, fahiş bir fiyata demo ürün satmıştır. Bu durum güvenin kötüye kullanılması yoluyla çıkar elde eden firma açısından suçun nitelikli hali olarak görülür.
Kanunda yazılı bu haller göz önünde bulundurulduğunda dolandırıcılık suçunun işlendiği, işlenen suçun sözleşme hükümlerinin ihlali yahut ürün lisansının sahteliği gibi bir durumla ilişkisinin olmadığı ortadadır. Şüpheli firmanın, karşı tarafı aldatmak üzere giriştiği bu satış işlemi ticari bir dava olarak değil, şüphelinin dolandırıcılık faaliyetlerine ilişkin bir ceza kovuşturması olarak görülmelidir. Aynı şekilde şikayet dilekçemizde bahsi geçen lisanssız ürün teslim edilmiş olma durumu da fikri sinai bir hakla ilişkili değildir. İşlenen suç kanun hükümleriyle birebir örtüşmekte, nitelikli halin sayıldığı hükmün 3 farklı bendinin ihlal edildiği ortadadır. Hal böyleyken verilmiş olan kovuşturmaya yer olmadığı kararı usule ve hukuka aykırıdır.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ettiğimiz ve re’sen gözetilecek nedenlerden dolayı, şikayetimiz hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karara itirazlarımızın kabulüne ve şüpheli hakkında kamu davası açılmasına karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.
İTİRAZ EDEN MÜŞTEKİ VEKİLİ
Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara İtiraz(Dolandırıcılık Suçu) 21
ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
DOSYA NO:
İTİRAZ EDEN MÜŞTEKİ :
VEKİLİ:
ŞÜPHELİ:
KONU: … Tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Verilen Kararın Kaldırılması Talebimiz Hakkındadır.
AÇIKLAMALAR :
- Adana Cumhuriyet Başsavcılığı S. Sayılı iddianamesinde, şikayet dilekçesinde şüpheli olarak gösterilen Özcan hakkında kovuşturmaya geçilmesi talep olunmuşsa da diğer şüpheli olan Aysel hakkında savcılık tarafından herhangi bir hüküm verilmemiştir. Daha sonra yukarıda numarası yazılı soruşturma ve karar numaralı savcılık dosyasında da diğer şüpheli olan Aysel hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
- Şöyle ki; savcılık dosyasında şüphelilerden Aysel hakkında “ … açılan soruşturma neticesinde, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair kamu davasının açılmasını gerektirecek nitelikte ve yeterlilikte somut delil ve emare elde edilemediğinden … kovuşturmaya yer olmadığına..karar verildi.” denilmektedir.
- Şüphelilerin işlediklerini beyan ettiğimiz suç hakkında yeterli şüphe mevcutur. Bu sebeple kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararın kaldırılması ve anılan şüpheli hakkında ceza kovuşturmasına geçilmesi gerekmektedir. Şöyle ki;
- Şikayet dilekçemizde de belirttiğimiz üzere müvekkili şüpheliler resmi belge niteliğinde olan bono aracılığı ile, beraber hareket ederek dolandırmışlardır. Müvekkil alacağını tahsil edebilmek amacı ile icra dairesinde takip açmış ve bu takip sırasında da şüpheli Aysel imzaya itirazda bulunmuştur. Şüphelilerin hareketleri, işledikleri suçta beraber hareket ettiklerini ve birbirlerinden bu konuda haberdar olduklarını göstermektedir.
- Şüpheli Aysel imzanın kendisine ait olmadığını iddia ettiği, davada beyanında ve soruşturma sırasında alınan ifadesinde, eşi diğer şüpheli Özcan tarafından sahte olarak imzasının bonoya atıldığını belirtmektedir. Bu ifadesi şüpheli Aysel’in şikayet konusu dolandırıcılık fiilinden haberdar olduğunu ve bu fiile iştirak ettiğini kanıtlar niteliktedir.
- Söz konusu imzaya itiraz davasında, davacı olan şüphelinin davayı takip etmemesi üzerine davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu durum şüphelinin süreci sürüncemede bırakma çabası içerisinde olduğunu göstermektedir.
- Bu sebeplerle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz etme zarureti hasıl olmuştur.
HUKUKİ NEDENLER: TCK, CMK VESAİR MEVZUAT
NETİCE VE TALEP: Yukarıda arz ve izah olunan sebepler ve muhterem hakimlikçe belirlenecek sebeplere binaen şüpheli Aysel hakkında ceza davası açılabilmesi için kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılarak hakkında ceza davası açılmasına karar verilmesini bilvekale talep ederim.
MÜŞTEKİ VEKİLİ
KYOK’a İtiraz Dilekçesi (Bilişim Dolandırıcılığı) 22
ADANA NÖBETÇİ SULH CEZA HAKİMLİĞİ’NE
Gönderilmek Üzere
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
SORUŞTURMA NO :
KARAR NO :
TAKİPSİZLİK KARARINA İTİRAZ EDEN MÜŞTEKİ :
VEKİLİ :
ŞÜPHELİ :
SUÇ : Bilişim Sistemleri, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık
TALEP KONUSU : ……… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… Soruşturma Numaralı dosyasından verilen …/… Karar sayılı …/…/… tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair karara süresi içerisinde yapılan itirazlarımızın kabulü ile şüpheli hakkında gerekli tahkikatın yapılarak cezalandırılması için kamu davası açılması talebidir.
AÇIKLAMALAR :
……….. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… Sor. Numaralı dosyası üzerinden şüpheli hakkında “Bilişim Sistemleri, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık” suçundan cezalandırılması için suç duyurusunda bulunulmuştur. Müvekkilimiz şikâyetinde, şüpheliye isnat edilen suçu ispatlar nitelikte sabit deliller sunmuştur. Buna rağmen ………. Cumhuriyet Başsavcılığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Hukuka aykırı bu kararın kaldırılarak şüphelilerin cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini talep ediyoruz. Şöyle ki;
Sayın Savcılık makamının verdiği kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın gerekçesi; dosya kapsamındaki somut olayda, müvekkilin söz konusu işlemi onay şifresi kullanarak gerçekleştirdiği, bu nedenle yapılan işlemin müştekinin cep telefonuna gelen mesaja onay vermesi ile tamamlanabildiği, bu durumun müştekinin denetim olanaklarını ortadan kaldırmadığı, bu bağlamda dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı yönündedir.
Dolandırıcılık suçunu düzenleyen 5237 sayılı 157. Maddesinde “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası verilir.” hükmü yer almaktadır.
Söz konusu kanun maddesine göre dolandırıcılık suçunun oluşması için; failin hileli davranışlarda bulunması, mağdurun aldatılması, bu aldatma sonucu mağdurun malvarlığında bir zararın meydana gelmesi ve buna karşılık olarak fail veya bir başkasının yarar elde etmesidir. Hile, gerçekte mevcut olmayan bir hususu mevcut göstermek suretiyle bir insanın yanılgıya düşürülmesidir. Burada mağdur hile sayesinde rıza göstermeyeceği bir konuya rıza göstermelidir.
Yukarıda soruşturma numarasını belirtmiş olduğumuz dosya kapsamında müvekkil ………., şüpheli tarafından cep telefonuna gönderilmiş olan, “hediye çeki” vaadi içeren mesaja “evet” yazarak göndermesi sonucunda faturasına …… TL yansıtılarak dolandırılmış olup, kendisini zorlayıcı bir meblağda maddi kayba uğratılmıştır. Burada şüpheli, müvekkilin akıl yürütme gücünü kırmaya yönelik bir saikle hareket ederek doğurduğu güven duygusuyla, müvekkili kandırmaya elverişli bir ortam oluşturmuştur. Böyle bir durumda müştekinin denetim olanaklarının kendi elinde olduğu isnadı kesinlikle hakka ve hakkaniyete aykırıdır. Takdir edilmelidir ki, müvekkil, şüphelinin hileli eylemi neticesinde rıza göstermeyeceği bir duruma rıza göstermiştir. Nitekim şüphelinin de MÜVEKKİLİN İRADESİNİ SAKATLAYARAK HİLELİ DAVRANIŞLA HAKSIZ KAZANÇ ELDE ETTİĞİ gayet açıktır.
SONUÇ ve TALEP : Yukarıda arz ve izah edilen sebepler ile Sayın Savcılıkça resen göz önüne alınacak hususlar doğrultusunda, ……… Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …/… Soruşturma Numaralı dosyasından verilen …/… Karar sayılı …/…/… tarihli kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılması ve gerekli tahkikatın yapılarak şüpheli hakkında “Bilişim Sistemleri, Banka veya Kredi Kurumlarının Araç Olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık” suçundan kamu davası açılmasını saygıyla ve vekaleten arz ve talep ederiz.
MÜŞTEKİ VEKİLİ