Basit Yargılama Usulü Savunma Dilekçesi 1
ADANA 1. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
DOSYA NO :
YAZILI SAVUNMASINI SUNAN SANIK :
KONU : Sayın mahkemenizin 30.12.2020 tarihli basit yargılama usulüne ilişkin tensip zaptının 2 no’lu ara kararı gereğince yazılı savunmamın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR
1. Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12 Soruşturma sayılı dosyası kapsamında düzenlenen iddianame ile; tehdit ve hakaret suçları bakımından sanık sıfatı ile yargılanmaktayım. İlgili iddianame ve görülmekte olan davada tarafıma isnat edilen suçlar birer iftiradan ibarettir. Üzerime atılı suçları işlemedim. Şöyle ki;
2. Müşteki, çalıştığım eczanenin sahibidir. Ben bu eczanede yaklaşık 2.5 yıl çalıştım. Pandemi nedeniyle işten çıkarmaların yasaklanması sebebiyle müşteki bir süredir üzerimde psikolojik baskı uygulayarak beni istifaya zorlamaktadır. İşyerinde güvenlik kamerası olmayan yerlerde bana çeşitli hakaretler ederek, sürekli olarak benimle küfürlü bir üslupla konuşmaktadır. Ayrıca asgari ücret üstünde maaş almama rağmen, sigorta primlerimi asgari ücret üzerinden yatırıyordu. Bana tazminat haklarımı alarak, istifa ettiğime dair belge ve ücret bordrolarını birçok kez zorla imzalatmak istedi ancak imzalamadım. Müşteki beni işten çıkarmak için her türlü maddi ve manevi baskıyı kurarak, sürekli mobing uyguluyordu. Ancak bu baskılar sonuç vermeyince beraber çalıştığı muhasebeci …………………….. çalıştığım eczaneye çağırdı. Bu sefer onlarla beraber tehdit ve hakaret dolu bir ağızla zorla tazminatlarımı aldığıma dair belge ve ücret bordrolarını imzalatmaya çalıştılar. Ancak gene imzalamadım. Müştekinin tüm bu haksız çabaları sonuç vermeyince tarafıma haksız bir şekilde iftira atmıştır. Müştekinin asıl amacı beni tazminatsız bir şekilde işten kovmaktır.
3. Dosyada tanık olarak aleyhime ifade veren Mehmet ve yeğeni Hasan, müştekinin uzun yıllardır muhasebe işlerini tutan kişilerdir. Ayrıca bu şahıslar da söz konusu belgeleri imzalamam konusunda tarafıma baskı kurmuşlardır. Verdikleri ifadeler gerçeği yansıtmamaktadır. Kaldı ki kabul anlamına gelmemekle beraber; yukarıda anlattığım nedenle bu şahısların tanıklıklarına itibar etmek mümkün değildir. Müşteki ve beraber iş yaptığı kişiler tarafıma isnat ettikleri suçlamalarla kendi üzerlerindeki suçlamaları bertaraf etme çabası içindedirler. Gene dosyada tanık olarak dinlenen Ayşe hayatın olağan akışı içinde, patronu hakkında aleyhe ifade vermesi mümkün değildir.
4. Ben müştekiye karşı tehdit veya küfür sayılan hiçbir kelime kullanmadım. Sadece İş Kanunundan kaynaklanan yasal haklarımı istedim. Ancak müşteki tazminat haklarımı boşa çıkarmak amacıyla tarafıma bu haksız iftiralarda bulundu ve devamında beni tazminat haklarımı vermeden işten çıkardı. Bu haksız fesih sonrası Tazminat haklarımı almak için arabuluculuk kurumuna başvurdum. Adana Arabuluculuk Daire Başkanlığı’nın 13 arb. numaralı dosyası üzerinden yapılan görüşmeler sonucunda yasal haklarımı gene alamadım ve oturum anlaşamama tutanağı ile sonuçlanmıştır.
5. Dosya kapsam itibariyle incelendiğinde tarafıma isnat edilen suça yönelik olarak eylemi gerçekleştirdiğime yönelik aksi ispat edilemez kuşkudan uzak delil bulunmamaktadır. Bu doğrultuda Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu ilkeyi “Ceza muhakemesinin en önemli ilkelerinden biri olan ve Latince “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi uyarınca, sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel şartı, suçun şüpheye yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli ve tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Dosyada mevcut tek delil; takdiri delil niteliğindeki, taraflı tanık beyanlarıdır.
6. Yukarıda detaylıca açıkladığım üzere; müştekinin baştan beri tek amacı beni tazminatsız bir şekilde işten çıkarmaktı ve bunu tarafıma iftira atarak yaptı. Haksız bir şekilde işten çıkartıldığım gibi, tazminat haklarımı da alamadım. Tüm bunların üstüne müşteki, yalan beyanlarla tarafımdan haksız bir şekilde şikayetçi oldu. Dosyada her ne kadar sanık olarak gözüksem de mağdur olan tarafın ben olduğum açıktır.
HUKUKİ SEBEPLER : 5237 sayılı TCK ve ilgili sair mevzuat.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen açıklamalar ışığında Sayın Mahkemenize intikal ettirilen huzurdaki işbu dosyada hakkımda “BERAAT KARARI” verilmesini, mahkemeniz aksi kanaatte ise lehe olan hükümlerin uygulanmasını sayın mahkemenizden arz ve talep ederim. Saygılarımla
Sanık
Basit Yargılama Usulü Savunma Dilekçesi 2
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE
DOSYA NO:
YAZILI SAVUNMASINI SUNAN KATILAN SANIK:
VEKİLİ:
KATILAN SANIK:
KONU: Sayın mahkemenizin 12 tarihli basit yargılama usulüne ilişkin tensip zaptı 2 no’lu ara kararı gereğince yazılı savunmamızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR
1. Katılan sanık ve müvekkilim hakkında karşılıklı hakaret ve tehdit suçlarını işledikleri gerekçesiyle kamu davası açılmış, hakaret suçunu işlediği gerekçesiyle 1.500,00 TL adli para cezası, tehdit suçunu işlediği gerekçesiyle de 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmış, katılan sanık hakkında her iki suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Müvekkilim hakkında ise her iki suçtan dolayı ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilmiştir. Karşı tarafın mahkemeniz kararını istinaf etmesi üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi 12 sayılı kararı ile tehdit suçu açısından İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE, hakaret suçu açısından ise basit yargılama usulünün uygulanması gerektiğinden bahisle HÜKMÜN BOZULMASINA kararı verilmiştir.
2. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karar usule ilişkin olup, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı sonucu oluşan usulü bir eksikliğin giderilmesine yöneliktir. Esasa ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 25.06.2020 tarih, 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı kararı ile “kovuşturma evresine geçilmiş” ibaresinin iptal edilmesi, fail lehine etkisi olan basit yargılama usulünün uygulanmasını belirli dosyalarla sınırlı tuttuğu gerekçesiyle Anayasa’nın 38. maddesine aykırı bulunmuştur. Bu kapsamda bozma gerekçesinden de anlaşılacağı üzere; Bölge Adliye Mahkemesi yerel mahkemenin hukuki değerlendirmesine yönelik bir bozma kararı vermemiştir, bu husus müvekkilim açısından usulü kazanılmış hak teşkil etmektedir.
3. Mahkemenizce tahkikat aşaması gerçekleştirilmiş, deliller toplanmış, tanıklar dinlenmiş ve netice itibariyle tehdit suçu yönünden müvekkilim hakkında “Ceza Verilmesine Yer Olmadığı” kararı verilmiştir. İlk derece yargılaması sırasındaki beyan ve savunmalarımızın tekrarı ile; müvekkilim hakkında “Beraat” kararı verilmesini talep etmekteyiz.
HUKUKİ SEBEPLER : 5237 sayılı TCK ve ilgili sair mevzuat.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen açıklamalar ışığında Sayın Mahkemenize intikal ettirilen huzurdaki işbu dosyada müvekkil hakkında “BERAAT KARARI” verilmesini, mahkemeniz aksi kanaatte ise “CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA KARARI” verilmesini sayın mahkemenizden arz ve talep ederiz.
Katılan Sanık Vekili