Nafakanın Kaldırılması Cevaba Cevap Dilekçesi

ADANA AİLE MAHKEMESİ

SAYIN HAKİMLİĞİNE,

DOSYA NO:

DAVACI:

VEKİLLERİ:

DAVALI:

VEKİLİ:

KONU: Davalının cevap dilekçesine karşın beyanlarımızın sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR

Sayın Mahkemeniz nezdinde yukarıda esası bildirilen dosya numarası ile görülmekte olan nafakanın azaltılması davasında davalının cevap dilekçesine ilişkin beyanlarımızı Sayın Mahkemenize işbu dilekçemiz ile sunmaktayız.

Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesi Yoksulluk Nafakasına ilişkin olup bu maddeye göre “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.”

İlgili maddenin devamında düzenlenen 176.Maddenin 4.Fıkrasında ise; Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.”

Türk Medeni Kanunu’nun 182/2 Maddesinde ise iştirak nafakası düzenlenmiş olup bu maddede ise; Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.

TMK Madde 182/3: Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

TMK 327. maddesine göre, “ … Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır. …”

TMK 330. maddesine göre, “ … Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. …”

TMK 331. maddesi ise “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. …” hükmünü havidir.

Kanun Koyucu tarafından boşanmada kusuru olmayan veyahut daha az kusuru olan tarafın boşanma yüzünden uğrayacağı mali kaybın önlenebilmesi için madde 175 ve devamında yoksulluk nafakası düzenlenmiştir. Yine aynı şekilde 182,327,330 ve 331. maddelerinde  müşterek çocuğun üstün yararı için bakım ve eğitim giderlere katılım öngörülmüştür. Fakat gerek yoksulluk nafakası gerekse de iştirak nafakası ile nafaka yükümlüsünün mali gücünün zora sokulması ve yoksulluğa düşürülmesi kanunun hedeflediği amaçtan oldukça uzaktır.

“…Kendisi yoksul olan kişi yoksulluk nafakasıyla yükümlü tutulamaz. Bu sebeple davacı erkeğin çalışma durumu ve işten ayrılmış ise işten ayrılış nedeni de araştırılarak, sonucuna göre kadın lehine Türk Medeni Kanununun 175. maddesi uyarınca yoksulluk nafakası verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken..” (Yarg. 2. HD. T. 14.01.2016, E. 2015/8977, K. 2016/596)

Yoksulluk nafakasının ve iştirak nafakasının kanunda yer aldığı üzere nafaka yükümlüsünün mali gücü ile orantılı olması gerekmektedir. Mahkemece hükmedilen nafakaların taraflardan birinin katlanamayacağı ölçüde bir nafaka yükümlülüğü getirmesi halinde ilgili kanun maddelerinde yer aldığı üzere azaltılması veya tamamen kaldırılması mümkündür. Ülkemizde ve tüm dünyada etkili olan ve müvekkilimi de doğrudan etkileyen Covid-19 pandemisi nedeniyle yurtiçi/yurt dışı uçak seferleri iptal edilmiş olup pilot olan müvekkilim yalnızca ayda birkaç kez sefer gerçekleştirebilmiştir. Bağlı bulunduğu şirketten uçuş başına maaş alan müvekkilim hamile eşinin doğum masrafları da hesaba katıldığında işbu yoksulluk ve iştirak nafakasını ödeyememektedir. Tüm dünyayı mali açıdan olumsuz etkileyen pandemi nedeniyle gelirinde azalma olan müvekkil için söz konusu nafaka ödemeleri katlanması mümkün olmayan bir boyuta ulaşmıştır.

“Durumun değişmesi üzerine nafaka miktarının değişmesi: TMK md 331 hükmü uyarınca Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır. Nafaka yükümlüsü eşin gelir durumu oldukça bozulmuş olmasına karşın çocuğa fiilen bakan eşin mali durumu daha çok artmışsa böyle bir talepte bulunulabilir. …” (ÇETİN-ÇALIŞKAN-POLAT, Aile Mahkemesine İlişkin Davalar V.Cilt, sf. 532, Adalet Yayınevi, Mayıs 2015.)

Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, koşulları mevcut ise nafakanın azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verilebilir.

Konuya ilişkin emsal vasıflı Yargıtay içtihatları aşağıda sıralanmıştır:

“…tarafların mali durumlarının değişmesi de iradın arttırılması veya azaltılmasını gerektirebilir…” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 28.04.2005 tarih 2005/4154 E. 2005/4797 K. sayılı kararı)

“ … Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, özellikle nafaka takdirinden sonra geçen süre nazara alındığında, takdir edilen yardım  nafakası çok ise ve  TMK md 4 kapsamında hakkaniyete uygun değilse …”  nafakanın indirilmesi mümkündür.  (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2004 tarih 2004/1624 E. 2004/1190 K. sayılı kararı)

“ … İştirak nafakasının miktarı tayin edilirken, müşterek çocuğun ihtiyaçları yanında, nafaka yükümlüsünün gelir durumunun da dikkate alınacağı ve durumun değişmesi halinde nafakanın miktarının yeniden belirleneceği veya kaldırılacağı hususlarında duraksama yoktur. … Davacının (nafaka yükümlüsünün) aldığı maaşla küçük için hükmedilen nafakayı ödemesi ve kendi geçimini sağlaması mümkün gözükmediğine göre, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, nafakanın bir miktar indirilmesi hakkaniyet icabıdır. …” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 01.10.2013 tarih 2013/15229 E. 2013/13652 K. sayılı kararı)

“  … Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, çocuğun yaşına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, mahkemece takdir edilen 2.000 TL iştirak nafakası yüksektir. O halde, davacı annenin de katkısı dikkate alınarak, davalı babayı ödemede zorlamayacak, onu zarurete düşürmeyecek şekilde, TMK.nın 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre dengenin sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek miktarda nafaka takdiri doğru görülmemiştir. …” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 10.03.2014 tarih 2013/19124 E. 2014/3779 K. sayılı kararı)

“ … Mahkemece hüküm kurulurken delillerin tümü birlikte değerlendirilmediğinden, öncelikle davalı delilleri de değerlendirilerek, davalının müşterek çocuk B. için aylık ortalama ne kadar harcama yaptığı mahkemece ya da gerekli görülmesi halinde bilirkişi marifetiyle tespit edilerek sonucu dairesinde karar verilmelidir. Ayrıca mahkemece tespit edilen bu harcama müşterek çocuk lehine hükmedilecek olan aylık iştirak nafakasının belirlenmesinde gözönünde bulundurulmalıdır. Müşterek çocuk lehine mahkemece hükmedilen aylık 3000,00 TL iştirak nafakası fazla olup, müşterek çocuk lehine yukarda belirtilen kıstaslar da dikkate alınarak hakkaniyete uygun olarak iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. …” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 11.09.2013 tarih 2013/9843 E. 2013/12468 K. sayılı kararı)

Ayrıca müşterek çocuk …………..özel okuldan ayrılarak devlet okulunda eğitim ve öğretimine devam etmesi nedeniyle giderlerinde önemli ölçüde azalma söz konusudur. Aynı zamanda uzun zamandır eğitim ve öğretim faaliyetleri Covid-19 Pandemisi nedeniyle uzaktan eğitim şeklinde yapıldığı için okul üniforması, servis ücreti gibi yüz yüze eğitimde oluşabilecek masraflar da oluşmamaktadır. Davalı ………….. ise şu anda boşanma sonucunda bırakılan ev nedeniyle kira gideri bulunmamakta, ulaşımını ise boşanma sonucunda bırakılan araç ile sağlamaktadır.

Davalı tarafından her ne kadar boşanmanın anlaşmalı boşanma suretiyle yapıldığından ve müvekkilin protokole hür iradesi ile imza attığından bahisle protokol uyarınca ödeme yapmaya devam etmesi gerektiği belirtilmişse de bilindiği üzere karşılıklı sözleşmelerde, edimler arasındaki denge sonradan bozulacak olursa, sözleşme koşulları değişen koşullara uyarlanır.

“ … Nafaka, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebilir. … ” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 18.09.2008 tarih 2008/12384 E. 2008/14964 K. sayılı kararı)

“ … Sözleşmenin yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulmuşsa, taraflar; artık o akitle bağlı tutulamazlar. Değişen bu koşullar karşısında Medeni Yasanın 2. maddesinden yararlanarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesini mahkemeden isteyebilirler. Sözleşmede kabul edilen nafakanın her yıl %65 arttırılması şartı ile davalı ( nafaka alacaklısı ); ülkede seyreden yüksek enflasyonun etkilerinden kurtulmayı amaçlamıştır. Oysa, Hükümetçe alınan kararlarla zaman içerisinde enflasyon oranı düşmüş, 4721 sayılı yasa ile ( 176 /son madde )getirilen gelecek yıllar için nafaka artış istemlerinde; Devlet İstatistik Enstitüsünce açıklanan Toptan Eşya Fiyat Endeksi artış oranında artırım yapılması Yargıtay’ca benimsenmiş bulunmaktadır. Mahkemece, nafakanın her yıl için %65 oranında artırılması şartının; davacı ( nafaka yükümlüsü ) için katlanılmaz bir yükümlülük olduğu gözetilerek, bu şartın her yıl TEFE oranında artış şeklinde uyarlanmasına karar verilmesi gerekirken, … “ (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 21.06.2004 tarih 2004/6609 E. 2004/6826 K. sayılı kararı)

Gelinen aşamada müvekkilin iştirak ve yoksulluk nafakalarını ödemekte bir hayli güçlük çekmesi nedeniyle işbu nafakaların hakkaniyete uygun olarak azaltılması gerekmektedir.

NETİCE VE TALEP: Davalının cevap dilekçesine ilişkin beyanlarımızı sunar, müvekkilin geliri ve davalı ile müşterek çocuğun giderlerinin tespiti amacıyla dosyanın bilirkişiye tevdiini Sayın mahkemenizden saygılarımızla arz ve talep ederiz. …./…../……

Davacı Vekili

  • İlk yayınlanma tarihi: 27 Kasım 2020

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bize WhatsApp'tan ulaşın!