Savurganlık Nedeniyle Vasi Atanması – Yargıtay Kararlar

“…Davacılar vekili dava dilekçesinde tartışmaya yol açmayacak şekilde, kısıtlanması istenenin “ihtiyacı olmadığı halde mal varlığını elden çıkarmaya başladığından, savurganlık derecesindeki tasarrufu işlemlerinden, gerek kendisinin ve gerekse aile efradının ciddi sıkıntılara maruz bırakacağı kuşkusundan” bahsettiğine göre, Mahkemece bu yönde de resen araştırma yapılması gerekmektedir. Yerel Mahkemece… TMK m. 406. yönünden bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır… TMK m. 406 koşulları gözetilip, TMK 409/1, 413 vd maddeleri doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak, davacılar vekilinin TMK m. 406’ya dayalı isteği konusunda da olumlu olumsuz bir kararı vermek gerekirken…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2013/18-2289 K. 2014/711 T. 30.5.2014)

“…uyuşmazlık; vesayetin kaldırılması istemlerinde, duruşma açılma dan evrak üzerinden karar verilmesinin mümkün olup olmadığı noktasın da toplanmaktadır… basit yargılama usulüne tabi dava ve işlerde HMK’nın 320/1. maddesi uyarınca Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruş maya davet etmeden dosya üzerinden karar verilebilmekte ise de; vesayet kararı, kişilerin özgürlükleri bakımından ağır sonuçlar doğuran, kişi için yeni bir hukuki statü meydana getiren hukuki bir işlem olduğundan vesaye tin kaldırılması istemlerinde duruşma açmadan evrak üzerinden karar ve rilmesi doğru görülmemiştir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2013/18 18 K. 2013/891 T. 26.6.2013)

“…Kısıtlanması talep edilen davalının 2006 yılında tek taşınmazını satmış olması tek başına vesayet altına alınmasını gerektirmez. Sözü edilen madde de gösterilen diğer hallerin varlığını kabule yeterli ciddi delil ve olgularda bulunmamaktadır. Bu durumda isteğin reddine karar verilmesi gerekirken vesayet kararı verilmesi doğru görülmemiştir…” (Yargıtay Hu kuk Genel Kurulu E. 2012/2-474 K. 2012/677 T. 5.10.2012)

“…Kısıtlı adayının duruşmadaki beyanının da ….halen madde bağımlısı olduğunu, tedavi gördüğü süreçte tanıştığım birilerinin vergi borçları oldu ğu için adlarına dükkan açamadıklarını kendi adına açmak istediklerini ve orada çalışabileceğini söylediklerini, onlara inanarak gerekli yerlere imza attığını… ‘ beyan etmiştir. Kısıtlı adayının madde bağımlısı olduğu anlaşı lan beyanları, sigorta kaydı ve ticaret sicil kaydından başkalarının yararına paravan şirket kurması, tek başına bu şirkette yöneticilortak olmasına rağ men başka işyerlerinde işçi olarak çalışmasının TMK 406. maddesindeki
Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korun maya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır’ hükmü gereğince tek başına uyuşturucu madde bağımlılı ğının ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açtığının kabu lü gerekir. Mahkemece, TMK 406. maddesi gereğince ilgilinin kısıtlanması gerekirken…” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2017/7212 K. 2017/16214 T. 5.12.2017)

“… davacı vekili dava dilekçesinde, sadece Türk Medeni Kanunu’nun 405. ve 408. maddelerinde düzenlenen akıl hastalığı ve yaşlılık sebebiyle değil aynı zamanda 406. maddede düzenlenen malvarlığını kötü yönetmesi iddiasında da bulunarak vesayet altına alınmasını talep ettiğinden ve vesa yete dair hükümler kamu düzenine dair bulunduğundan, başta davacı olmak üzere tarafların göstereceği delillerin toplanıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken…” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2017/4319 K. 2017/12650 T. 11.10.2017)

“…Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden, Devlet Hastanesi’nin 19.06.2015 tarihli raporunda kısıtlı adayının akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için yeterli olduğu, fiziksel engeli nedeni ile yardıma muhtaç bulun duğu, iradesinin verdiği kararlar ve hareketleri üzerinde olumlu etki yarata cağı, başkalarını tehdit etmeyeceği, muhafaza altına alınmasına gerek ol madığı, vasi tayini gerekmeyeceği saptanmıştır. Savurganlıkla ilgili bir açıklama da yapılmamıştır. Tapu sicil bilgilerine göre 8 parça taşınmazı adına kayıtlı olup, satış iddiası ile ilgili olarak, mal varlığı göz önünde bu lundurulduğunda kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan bir durum bulunmamaktadır. Mahkemece de dava Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi kapsamında değerlendirilmiş ol makla birlikte sağlık yönünden aldırılan rapor ve tüm dosya kapsamı birlik te değerlendirildiğinde Türk Medeni Kanununun 405. ve 406 maddesi koşul ları bulunmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken…” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2017/1116 K. 2017/3762 T, 16.3.2017)

“… malvarlığını kötü yönetme, savurganlık (TMK madde 406) iddiası yönünden kısıtlanması istenen… ‘nin malvarlığının bulunup bulunmadığı, malvarlığı mevcutsa bunlara dair tasarrufların kendisini veya ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açıp açmadığı, banka hesap hareket lerini gösterir kayıtların getirtilerek olağanüstü harcama bulunup bulun madığı Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde belirlenip tespit edilme miştir. Taraflara bu yöndeki delillerini bildirmek üzere süre verilmesi, gös terdikleri takdirde toplanması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu bir karar verilmesi gerekirken…” (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E. 2017/1097 K. 2017/3299 T. 9.3.2017)

“… Mahkemece, resmi sağlık kurulundan rapor alınarak ilgilinin akli durumu değerlendirilmiş ise de; malvarlığını kötü yönetme, savurganlık (TMK madde 406) iddiası yönünden kısıtlanması istenen A. ‘in sattığı iddia edilen dükkan ve dairesinden başka malvarlığının bulunup bulunmadığı, malvarlığı mevcutsa bunlara dair tasarrufların kendisini veya ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açıp açmadığı, tapuda devrettiği iddia edilen taşınmazların tapu bilgileri taraflardan sorularak satış bedelinin gerçek değerinin altında olup olmadığı ve banka hesap hareketlerini göste rir kayıtların getirtilerek olağanüstü harcama bulunup bulunmadığı Yargı tay denetimine imkan verecek şekilde belirlenip tespit edilmemiştir. Tarafla ra bu yöndeki delillerini bildirmek üzere süre verilmesi, gösterdikleri tak dirde toplanması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu bir ka rar verilmesi gerekirken…” (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E. 2012/9308 K. 2014/15421 T. 3.11.2014)

“…kararda malvarlığını yönetemediği iddiası yönünden mahkemece TMK’nın 406. maddesi uyarınca araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır. Vesayete dair hükümlerin kamu düzenine dair bulunması sebebiyle mah kemece, kendiliğinden bu yönde de araştırma ve inceleme yapılması, taraf lara bu konudaki delillerinin sorulması, gösterdikleri takdirde tüm delilleri toplanıp değerlendirmesi yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gere kirken…” (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E. 2014/7284 K. 2014/12888 T. 18.9.2014)

“…Davacılar vekili dava dilekçesinde, akıl hastalığı yanında…mal var lığını kötü yönetme sebebiyle de vasi tayini istediği, tüm dosya kapsamına göre kısıtlanması istenen A. D. ‘in kızı H. ‘ya vekaletname vererek adına ka yıtlı taşınmazın satışına sebep olduğu ancak bu hususu hatırlamadığı hafi zasının zaman zaman gelip gittiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmış olup adı geçene kötü yönetim sebebiyle Türk Medeni Kanununun 406. mad desi gereğince vasi tayini gerekirken…” (Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E. 2012/8112 K. 2012/12517 T. 13.11.2012)

“…Davalının malvarlığını kötü yönettiğine ve kötü yaşama tarzı içinde olduğuna ilişkin yeterli delil bulunmamaktadır. Alkol almak tek başına kı sıtlama sebebi değildir. Türk Medeni Kanununun 406. maddesindeki kısıt lama sebepleri bulunmamaktadır. İsteğin reddi gerekirken…” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2011/6298 K. 2011/6977 T. 25.4.2011)

“… davalının tasarruflarının kendisini veya ailesini darlık ve yoksullu ğa düşürme tehlikesine yol açıp açmadığı Yargıtay denetimine imkan vere cek şekilde belirlenip tespit edilmemiştir. Vesayet makamınca yapılacak iş; elden çıkarılan malvarlığı, bankadan alınan krediler ile kalan malvarlığı değerlerinin gerçek değerini tespit etmek sonucuna göre Türk Medeni Kanununun 406. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığının; oluşmuyorsa Türk Medeni Kanununun 429. maddesi uyarınca “kanuni danışman” atan ması hususu da değerlendirilerek bir karar vermekten ibarettir…” (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E. 2010/15849 K. 2011/4923 T. 21.3.2011)

“…Davalının davacı eşiyle geçinememesi sebebiyle ayrı yaşaması, ye mek ve temizlik işlerini yapmakta yardımcı olduğunu beyan ettiği S. adlı kadına bir dairesini ölünceye kadar bakma akdiyle devrine ilişkin noterde işlem yapması başlı başına vesayet altına alınmasını gerektirmez. Sözü edilen maddede gösterilen diğer şartlarda oluşmamıştır…” (Yargıtay 2. Hu kuk Dairesi E. 2009/11003 K. 2010/1436 T. 1.2.2010)

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir