ADANA NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
GÖNDERİLMEK ÜZERE
ADANA 2. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
SANIK:
MÜDAFİİ:
DAVA KONUSU: Ortaya Çıkan Yeni Delillere İstinaden Müvekkilin Yeniden Yargılanması Talebinin Reddine İtiraz, Yeniden Yargılanma Talebinin Kabulü, Mahkûm Olduğu Cezanın İnfazının Durdurulması ve Beraat İstemidir.
AÇIKLAMALAR
1. Sarkıntılık Yapmak Suretiyle Cinsel Saldırı suçundan müvekkil hakkında mahkemenizin 12 tarih ve 13 esas, 14 karar sayılı ilamı ile TCK’nın 102/1-2 maddesi gereğince 2 yıl 4 ay hapis cezası verilmiş, hüküm Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 16 sayılı ilamı ile onaylanarak kesinleşmiştir.
2. Aşağıda açıklanacak nedenlere ve ortaya çıkan yeni delillere istinaden 15 tarihli dilekçemiz ile müvekkilin yeniden yargılanması talepli müracaatımız; dilekçemizde belirttiğimiz tüm hususların yargılama aşamasında ve sonrasındaki kanun yolu incelemesi sırasında değerlendirildiği, yeni ortaya çıkmış delilin olmadığından bahisle, yargılamanın yenilenmesini gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı kanaatine varılarak talebin reddine karar verildiği Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11 tarihli ek kararı ile öğrenilmiştir.
3. Sayın mahkemenin kararına aşağıda açıklanan nedenlerden dolayı katılmıyoruz. Şöyle ki;
a. Ceza muhakemesi, temel hak ve özgürlüklere en sert müdahalelerin yapılabildiği bir hukuk alanıdır. Bu yüzden her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak delillerin toplanması, maddi gerçeğe ulaşıp adaletin sağlanması, suç işlediği sabit olan failin cezalandırılarak ıslah edilmeye çalışılması gerekmektedir.
b. Maddi gerçeğe ulaşmak için de, iddia edilen olayın gerçekleşip gerçekleşmediği, failin bunu gerçekleştirip gerçekleşmediği ve fiilin işleniş biçimi gibi ispat sorunlarının çok ciddi bir şekilde ele alınması gerekirken, müvekkil hakkında ifadesine başvurulan mağdure ve tanık beyanlarında çelişkili ve muğlak ifadelerin yer aldığı, görüntülerin net olarak görülemediği halde müvekkilin aleyhine değerlendirildiği, soyut bir yaklaşım sergilendiği ve ŞÜPHEDEN SANIĞIN YARARLANMASI GEREKİRKEN, müvekkile ceza verildiği görülmüştür. Neticede masum olduğuna inandığımız müvekkil, mesleğini icra etmekten men edileceği bir hüküm giymiş; olayın mağduresinin ise yaşadığını sandığı olaya yönelik vicdanî muhasebesini aylarca yapmak zorunda kalarak, nihayetinde de kendisine dokunulmadığını net bir şekilde hatırladığından bahisle, özgür iradesiyle yazdığı bir dilekçeyle şikâyetinden açıkça vazgeçmiştir. Gelinen aşamada her iki taraf da huzur bulamamış, toplumsal huzur ve barış sağlanamamıştır.
4. Diğer yandan; maddi gerçeğe ulaşmayı hedefleyen ceza muhakemesinde verilen ve kesinleşen hükmün, sonradan maddi gerçeğe uyumlu olmadığı anlaşıldığı halde, kararın infazının aynı şekilde sürdürülebilmesinin, adli hatadan vazgeçilmemesinin, diğer bir anlatımla yeni ortaya çıkan bu durumların görmezlikten gelinmesinin, bir hukuk devletinde kabul edilemeyeceği Yargıtay 16. Ceza Dairesinin, 18.07.2017 tarihli, 2017/867 E., 2017/4799 K. sayılı kararında ifade edilmiştir. Ayrıca kesinleşmiş bir hükmün; doğru ve maddi bir gerçeğe uygun olmasının, yargılamanın hukuka uygun yürütülmesinin, adaletin tecelli ettiği varsayımının ve bu konudaki inancın kamu vicdanında tahribata uğramamasının, bozulan hukuk düzeninin yeniden tesis edilmesinin ve hukuk barışının yeniden sağlanması gerektiğini zorunlu kılacağı da belirtilmiştir.
5. Mağdurenin kalçasına veya vücudunun herhangi bir yerine müvekkil tarafından dokunulmadığından bahisle şikâyetinden vazgeçmesi; kesinleşen hükmün sonradan maddi gerçeğe uyumlu olmadığının en önemli göstergesi ve yeni delilidir. Bundan dolayı, soyut ifadelerle, hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde kurulan hüküm ile adalet tecelli etmemiş olup, adli hatadan dönmek için yargılamanın yenilenmesi gerekmektedir.
6. Ayrıca, delil ve olayların yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilebilmesi için hem ‘yeni’ hem de “önemli” olması ve ileri sürülen delillerin veya ortaya koyulan olayların, sanığın beraatına veya daha hafif bir ceza almasına neden olacak nitelikte olması gerektiği Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.03.2014 tarihli, 2012/3-909 E. ve 2014/121 K. sayılı kararında ifade edilmiştir.
7. Buradan hareketle, mağdurenin kalçasına veya vücudunun herhangi bir yerine müvekkil tarafından dokunulmadığından bahisle şikâyetinden vazgeçtiğini beyan ettiği dilekçenin, hükmü veren mahkemeye sunulması hem ‘yeni’ hem de ‘önemli’ bir delil veya olgu sayılmalı ve yargılamanın yeniden yapılmasına karar verilmelidir. Çünkü; bahse konu dilekçe ile, müvekkil hakkında verilen muğlak ifadeler net bir şekilde ortadan kaldırılmış olduğundan, müvekkilin beraat etmesi yeniden yargılama sayesinde olacaktır. Aksi takdirde masum bir insan, işlemediği bir suçtan hüküm giyecek, bahse konu hüküm onun mesleğini icra etmesini engelleyecek, belki de toplumdan koparak hukuk düzenine olan inancını yitirecek ve problemli bir hayat yaşayacaktır. Beri yandan sonradan şikâyetini geri çeken mağdure de masum bir insanın hüküm giyip, mesleğinden olmasına sebep olmanın vereceği vicdan azabı ile bir ömür yaşamak zorunda kalacaktır. Salt bu yüzden bile yargılanmanın yenilenmesinde kamu yararı bulunmaktadır.
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda açıkladığımız gerekçelerle;
1. Yargılamanın yenilenmesi istemimizin reddine dair verilen karara itirazımın kabul edilmesine,
2. İleri sürdüğümüz ve yasanın kabul ettiği yargılamanın yenilenmesi sebeplerinin Sayın Mahkeme tarafından kabul edilerek yeniden yargılama yapılmasına, mahkûmiyet kararının kaldırılarak müvekkilin beraatına karar verilmesini müvekkilimiz adına saygıyla arz ve talep ederiz.