Yaralama Suçu İstinaf Dilekçesi Örneği

Yaralama İstinaf Dilekçesi 1

DURUŞMA TALEPLİDİR.

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİNE

Sunulmak Üzere

ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

DOSYA NO :

İSTİNAF İNCELEMESİNE

BAŞVURAN SANIK           :

MÜDAFİ                               : Av.

SUÇ                                       : Yaralama

SUÇ TARİHİ                        :

KARAR TARİHİ                 :

KONU                                   : Müvekkilimiz …………. aleyhine verilen  …………. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …………. gün …………. E. – …………. K. sayılı kararının, istinaf incelemesi sonucu bozularak kaldırılması ve müvekkilimizin beraatına karar verilmesi talebimizin sunumundan ibarettir.

AÇIKLAMALAR

…………. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …………. gün …………. E. – …………. K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda müvekkil sanık …………., yaralama suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmıştır. Gerekçeli karar ile dosya içeriğini istinaf süresi içerisinde incelememiz neticesinde ise, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu tarafımızca anlaşılmıştır. Bu nedenle izah ettiğimiz nedenler ve Yüksek Mahkemece saptanacak sair sebeplerle zikredilen kararı lehimize hüküm ifade etmek üzere istinaf ediyoruz. Bu karar eksik inceleme sonucu alınmıştır, usul ve yasaya aykırı olup  bozulması gerekmektedir. Şöyle ki;

1- Suç, müvekkil sanık …………. tarafından işlenmediği halde müvekkil sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamında mevcut olan müvekkil sanık lehine ve aleyhine bütün delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda, suçun müvekkil sanık tarafından işlenmediği sabittir. Mahkemece delillerin takdirinde müvekkil sanık aleyhine yanılgıya düşülerek mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Zira müvekkil sanığın katılan …………. karşı yaralama maksadıyla bir fiili olmamıştır. Bu durum Mahkemece dinlendiği tüm aşamalarda katılan tarafından da beyan edildiği gibi olayın diğer görgü tanıkları tarafından da beyan edilmiştir. Katılan, Mahkemece dinlendiği tüm aşamalarda kendisine karşı yaralama niyet ve maksadı ile hareket edenin VE YÜZÜNDE SABİT İZ BIRACAK ŞEKİLDE YARALAYANIN dosyanın diğer sanığı …………. olduğunu açık ve net bir biçimde ifade etmiştir. Yine katılan tarafın, Mahkemece dinlendiği tüm aşamalarda müvekkil sanık …………. hakkında da açıkça şikayetçi olduğuna dair hiçbir beyanı yoktur. Katılan tarafından müvekkil sanık …………. hakkında şikayetçi olunmaması, müvekkil sanık …………. ‘ın derhal beraatını gerektiren bir  durumdur. Nitekim yaralama suçlarında müştekinin şikayetçi olmadığı diğer sanıklar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, son zamanlarda oldukça yaygın olup emsal mahiyetteki ………….  Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …………. Soruşturma Numaralı dosyasında verdiği …………. tarihli EK KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞIA DAİR KARAR’da da görüleceği üzere müştekinin şikayetçi olmadığı sanıklar yönünden, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülecektir. (EK-Savcılık Kararı) Yine Ceza Muhakemesi Kanununun 223/2. maddesine göre yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması veya yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması hallerinde beraat kararı verileceği düzenlenmiştir.

2- Ancak Mahkemece yanılgıya düşülerek müvekkil sanık hakkında kasten yaralama suçunu işlediği, bunu silahla (bardakla) gerçekleştirdiği ve bu fiilin neticesinde katılanın yüzünde sabit iz oluştuğundan bahisle üst sınırdan ceza tayin edilmesi, eksik inceleme sonucunda verilmiş bir karar olup tabiri caizse kurunun yanında yaşın da yanmasına sebep olmuştur. Oysa ki Mahkemeye suçun failinin dosyanın diğer sanığı …………. olduğunu gösteren başka hangi deliller sunulmalıdır? Diğer taraftan sanığın cezalandırılabilmesi için her türlü şüpheden uzak, kesin, inandırıcı ve mahkumiyete yeter delil elde edilmesi gerekmektedir. Somut olayda ise sadece şüpheye dayalı mahkumiyet kurulmuştur. Evrensel ceza hukuku prensiplerinden olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanığın lehine hareket edilmesi gerekmektedir. Bu nedenle müvekkil sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Adil yargılanma hakkı kapsamında karar müvekkil sanık lehine bozulmalıdır.

HUKUKİ SEBEPLER        : Anayasa, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, Yüksek Yargıtay İçtihatları, Örf ve Adet Hukuku, Yüksek Heyetinizin Takdiri vd…

DELİLLER                          : Müşteki, Mağdur, Tanık ve Sanık İfadeleri, Bilirkişi, Keşif, Duruşma Tutanakları, Kolluk Tutanakları, Nüfus ve Sabıka Kayıtları, Mahkeme Dosyası, Sair Belge ve Deliller vd…

SONUÇ VE İSTEM             :İZAH ETTİĞİMİZ NEDENLER VE YÜKSEK MAHKEMENİN RESEN GÖZETECEĞİ NEDENLERLE; …………. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …………. gün …………. E. – …………. K. sayılı  kararı ile ilgili olarak;

  1. İstinaf başvurumuzun kabulüne,
  2. Hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
  3. Hükmün bozulması yerine, davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilirse; ilk derece mahkemesinin hükmünün KALDIRILMASINI ve duruşmalı yapılacak istinaf incelemesi neticesinde YENİDEN HÜKÜM KURULARAK müvekkil sanığın beraatine veya lehine olan diğer hükümlere karar verilmesini talep ederiz. …../…../…

                                                                                                                         

                                                                  SANIK 

MÜDAFİİ

                                                          AVUKAT 

 

EKİ- …………. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …………. Soruşturma Numaralı dosyasında verdiği …………. tarihli EK KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA DAİR KARARI

Kasten Yaralama İstinaf Dilekçesi 2

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİNE

Sunulmak Üzere

ADANA … ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

Karar: xxx Asliye Ceza Mahkemesinin xxx E. – xxx K. sayılı kararı

Karar Tarihi:

Sanık   :

Vekili  

Konu: İstinaf başvurumuzun sunulmasıdır.

Açıklamalar:

Yerel mahkeme tarafından, “Sanık xxx üzerine atılı yaralama suçunu işlediğinin sabit olduğu ancak ceza sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla sanık hakkında akıl hastalığı nedeniye 5237 sayılı TCK’nin 32/1 ve 5271 sayılı CMK’nin 223/3-a maddeleri gereğince CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 5237 sayılı TCK’nin 32/1 maddesi yollaması ile TCK’nin 57/1 maddesi gereğince sanık hakkında koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilmesine, sanığın toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının doktor raporu ile tespit edilerek İYİLEŞİNCEYE KADAR YÜKSEK GÜVENLİKLİ SAĞLIK KURUMUNDA KORUMA VE TEDAVİ ALTINA ALINMASINA”  karar verilmiştir.

Yerel mahkeme kararı usul ve yasaya aykırıdır. Müvekkilin yaralama suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin delil bulunmamaktadır. Dosyadaki beyanlar çelişkilidir. Ayrıca müvekkilin daha önce saldırgan tutum sergilediği hususunda da bir delil bulunmamaktadır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuştur.

Hukuki Sebepler: TCK, CMK, yasal ilgili sair mevzuat

Talep ve Sonuç: Yukarıda açıklanan ve resen göz önünde bulundurulacak sebeplerle; yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın istinaf mahkemesinde duruşmalı olarak yeniden görülmesine ve müvekkilimin beraatine karar verilmesine, ceza davasının istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi mümkün değilse, hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini saygılarımla talep ederim.

                                                                 İstinaf Yoluna Başvuran

                                                              Sanık Müdafii

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yaralama İstinaf Dilekçesi 3 (Sanık Yönünden)

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİNE

Sunulmak Üzere

ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMSİ’NE

DOSYA NO :

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN MÜŞTEKİ SANIK :

VEKİLİ:

SUÇ: Basit Yaralama

SUÇ YERİ VE TARİHİ:

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ TEBLİĞ TARİHİ:

İSTEM KONUSU: Adana Asliye Ceza Mahkemesi’nin 14 gün, 13 K. Sayılı kararına yönelik istinaf taleplerimizin kabulü ile usul ve yasaya aykırı olan ilk derece mahkemesi hükmünün; kaldırılmasına ve müvekkilimin beraatına (CMK m.280/2), sanıklar Ahmet ve Hasan hakkında verilen beraat hükmünün; kaldırılmasına ve sanıkların cezalandırılmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine (CMKm.280/1-d) karar verilmesi taleplerimizden ibarettir.

İSTİNAF BAŞVURUSUNA KONU İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Müvekkilim hakkında, 12 tarihli iddianame ile isnat olunan basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif kasten yaralama suçuna ilişkin olarak yapılan yargılama sonucunda Adana Asliye Ceza Mahkemesi’nce 12 tarihinde 13 K. sayılı karar verilmiş ve müvekkilim 2 ay 15 gün hapis cezasına mahkum edilmiştir. Mahkemece eksik inceleme ve yetersiz araştırma sonucu kurulan usul ve yasaya aykırı hükme karşı, aşağıda bildirilen gerekçeler çerçevesinde istinaf kanun yoluna başvurmamız gereği hasıl olmuştur.

BAŞVURU SEBEPLERİ VE GEREKÇESİ:

Yerel Mahkeme kararı usul ve yasaya aykırıdır.

Müvekkil müşteki sanık hakkında eksik inceleme ve yetersiz araştırma ile kesin ve inandırıcı deliller bulunmaksızın mahkumiyet hükmü verilmiştir.

Olayda bahsi geçen sanık ve tanıklar, gerek hazırlık aşamasındaki kolluk ifadelerinde gerekse yüce mahkeme huzurunda yapılan sorgularında birbiriyle tutarlı olmayan, çelişkili beyanlarda bulunmuşlardır.

Sanık Ahmet 12 tarih, 13 Olay/Evrak Yıl-No numaralı Adana Polis Merkezi Amirliği’nde düzenlenen ifadesinde; müvekkil müşteki sanık Arda’yı yaklaşık 2-3 aydır tanıdığını, müvekkil müşteki sanık ile 2 haftadır aynı evi paylaştıklarını, olay günü müvekkil müşteki sanık Arda’nın sanık Ahmet’in karnına bir kez tekme atığını, bu sırada Ahmet ve kız kardeşi Ayşe’nin olay yerine geldiğini sonrasında annesi tanık Fatma’nın olay yerine gelerek müvekkil müşteki sanığı ve kendisini azarladığını beyan etmektedir. 12 Esas numaralı dosyanın 13 tarihinde yapılan duruşmasında ise sanık Ahmet savunmasında, kollukta verdiği ifadeyi doğrulamış ancak kolluktaki ifadesinden farklı olarak iftar için yemek hazırladığı sırada elindeki bıçağı müvekkil müşteki sanığın aldığını ve müvekkil müşteki sanığın kendi karnına doğru çizik attığını, müvekkil müşteki sanığın sanık Ahmet’in karnına tekme attığını ve müvekkil müşteki sanığın lavaboya gittiğini sonrasında da kız kardeşini telefonla aradığını ve kız kardeşinin ikamete tek başına geldiğini beyan etmiştir. Ahmet’in yukarıda Olay/Evrak Yıl-No numarası belirtilen hazırlık aşamasında kolluktaki ifadesi ve 13 tarihinde duruşmada yapılan sorgusu birbiriyle çelişkilidir.

Sanık Mehmet’in de 12 tarih, 13 Olay/Evrak Yıl-No numaralı Adana Polis Merkezi Amirliği’nde düzenlenen ifadesindeki beyanları, 11 Esas numaralı dosyanın 12 tarihinde yapılan duruşma sorgusundaki beyanları ile 13 Esas numaralı dosyanın 14 tarihinde yapılan duruşma sorgusundaki beyanları maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyecek nitelikte birbirini doğrulamayan, kendi arasında çelişkili beyanlardır. Sanık kovuşturma aşamasında kabul ettiğini bildirdiği hazırlık aşamasındaki kolluk ifadesinde olay günü sanık ile televizyonu yerleştirme amacıyla birlikte ikamete gittiklerini, eve girdikleri esnada ablasının mutfakta ağladığını, bunun üzerine Ahmet’i telefonla arayarak onu içeri çağırdığını ve ablasını da alarak üçü birlikte dışarıda dolaştıklarını beyan etmiştir. 11 tarihinde gerçekleşen duruşmadaki sorgusunda ablasının ikametine sanık ile birlikte gittiğini kabul etmiş ancak ablasının evde yattığını beyan etmiştir. 12 tarihli duruşmada ise ablasının kendisini araması üzerine kendi evine 5 dakika yürüme mesafesinde olan ikamete yürüyerek tek başına gittiğini, beyan etmiştir. Bu husus çelişkilidir. Ayrıca sanık duruşmada, kabul ettiği kolluk ifadesinden farklı olarak müvekkil sanığın kendilerine bıçak çektiğinden bahsetmektedir. Bu olguyu kabul etmemekle birlikte olgunun doğru olduğu varsayımında kolluk ifadesinde neden bu hususa yer vermemiştir? Hayatın olağan akışı içerisinde böyle bir durumla karşı karşıya kalan bir kimsenin bu hususu unutması ve kolluk ifadesinde bu husustan bahsetmemesi mümkün müdür? Bu olgu ancak Türk Ceza Kanunu açısından suç teşkil edecek eylemlerinin ortaya çıkmasını engellemek, yüce mahkemede yanlış bir vicdani kanaat oluşturmak düşüncesi altında olan kimselerin ortaya atacağı bir olgudur.

Sanık, 12/01/2021 tarihli duruşmadaki sorgusunda annesinin ablasının ikametine nasıl gittiğini bilmediğini beyan etmiştir. Oysa 12 tarihli kolluk ifadesinde diğerlerinin ablasının evine gittiklerini, kendisinin de kendi ikametine gittiğini ve annesinin de ablasının ikametine gittiğini beyan etmiştir. Bu husus kendi içinde maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engeller nitelikte çelişkili bir husustur. Tüm bu hususlara ek olarak sanık 12 tarihli duruşmadaki sorgusunda müvekkil müşteki sanığın vücudunda yaralandığına dair bir iz görmediğini beyan etmiştir. Oysaki 13 Esas numaralı dosyanın 12 tarihli duruşmasındaki sorgusunda müvekkil müşteki sanığın yarası olduğunu kabul etmiştir. Bu çelişki maddi gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak bakımından giderilmesi gereken bir çelişkidir. Sanığın kolluk ifadesinde ve duruşmalardaki tutarsız davranışları yüce mahkemenin vicdani kanaate dayanarak hakkaniyetli bir hüküm tesis etmesini engeller nitelikte davranışlarıdır. Bu hususlar müvekkil müşteki sanığın diğer sanık tarafından yaralandığını doğrular nitelikte hususlardır.

Diğer tanığın beyanları da sanıkların beyanlarıyla çelişmektedir. Tanık 12 tarihli duruşmadaki beyanında olayın gerçekleştiği ikamete gittiğinde sanıkların ikamette olduğunu beyan etmiştir. Oysa 13 tarihli duruşmadaki sorgusunda tanığın beyanıyla çelişir bir şekilde tanığın olayın gerçekleştiği ikamete nasıl gittiğini bilmediğini beyan etmiştir. Bu husus çelişkili bir husustur.

Olaydaki sanıklardan Ahmet’in 12 tarihli duruşmadaki beyanı ile diğer sanıkların beyanları kendi içinde çelişkili beyanlardır. Sanık olay günü kendisini annesinin ikametine götürdüğünü beyan etmiştir. Oysaki kolluktaki ifadesinde dolaşmak için sanığı dışarı çıkardıktan sonra sanığın ev hapsinde olmasından mütevellit kendisini yine olayın gerçekleştiği ikamete bıraktığını beyan etmiştir. Ayrıca sanık, müvekkil müşteki sanığın elinde olduğunu iddia ettiği bıçağı almak için Hasan ile birlikte müvekkil müşteki sanığı ittiğini beyan etmiştir. Oysaki sanık 12 tarihli duruşmada müvekkilim ile sanık Ahmet’in hiçbir surette diyaloğa girmediğini iddia etmişti. İzah edilmeye çalışılan bu hususlar birbiriyle çelişkili sanıkların maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla ortaya attıkları hususlardır.

Dosya içeriğindeki doktor raporunda yer alan bulgular müvekkil müşteki sanık tarafından gerçekleştirilmemiştir. Sanık Ahmet’in olay günü sergilediği aşırı sinirli tutum ve davranışları, kendisinin henüz yaşadığı bir tartışmanın gerginliği altında kendi işlediği suçu bertaraf etmek maksadıyla müvekkilime iftira atmış olabileceği kanaatini uyandırmaktadır.

Olayda sanık Ahmet’in yaralanmasıyla ilgili delil olarak yalnızca adli tıp raporu baz alınarak söz konusu fiili müvekkil müşteki sanığın işlediği yönünde hüküm tesis edilmesi, masumiyet karinesine zarar verici surette adalete gölge düşürür nitelikte bir hüküm olacaktır.

Müvekkil müşteki sanık üzerine atılı isnatlar nedeniyle büyük üzüntü yaşamaktadır. Olayın mağduru kendisi olduğu halde asılsız suçlamalara muhatap kılınmış olmak nedeniyle hayal kırıklığı yaşamaktadır. “Suçluluğu kanıtlanıncaya kadar herkes masumdur” ve dosya içeriğinde müvekkillerin isnat olunan suçları işlediklerine dair en ufak bir delil bulunmamaktadır. Sanık ve tanıkların beyanları art niyetli, husumet içeren, tek taraflı beyanlar olup hükme esas alınamaz.

HUKUKİ NEDENLER: 5271 s. CMK m.280; 5237 s. TCK m.86 ve sair ilgili mevzuat hükümleri.

TALEP SONUCU: Yukarıda izah ettiğimiz gerekçe ve resen gözetilecek nedenler birlikte değerlendirilerek; yerel mahkeme kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini saygılarımla vekaleten arz ve talep ederim.

İstinaf Yoluna Başvuran Müşteki Sanık Vekili

(5070 S. Y. Uyarınca E-İmzalıdır.)

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir