ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ’NE
Gönderilmek Üzere
ADANA 7. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ ’NE
DOSYA NO:
İSTİNAF KANUN YOLUNA
BAŞVURAN SANIK:
KONU: İstinaf dilekçemin sunulmasından ibarettir.
OLAYIN ÖZETİ VE HÜKÜM:
13/05/2016 tarihinde … plaka sayılı kendi sevk ve idaremdeki araçla Seyhan Caddesi üzerinde seyir halindeyken Sıhhiye kavşağı civarında rutin polis kontrolü sırasında polis memurları tarafından durduruldum ve alkol muayenesine tabi tutuldum. Bu muayene sonucu kanımda 1.73 promil alkol çıkmış olup, hakkımda tutanak tutulduktan sonra dava açılmıştır. Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda …. ilam sonucunda hakkımda 2 ay hapis cezası verilmiş olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. 10/03/2020 tarihinde hakkımda Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma suçundan 4. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yargılama yapılmış olup, …… ile hakkımda 1800,00 TL adli para cezasına hükmedilmiştir. Bunun akabinde yapılan ihbar ile Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesi ….. ilamı ile hakkımda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını açıklamıştır.
AÇIKLAMALAR:
- Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen karar, usul ve yasaya aykırı olduğundan karara karşı lehime, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvuruyorum.
- İstinafa konu mahkeme kararında, suçun işlendiğine dair her türlü şüpheden uzak, somut ve kesin delil bulunmadığı halde, üstelik gerekli takdiri indirim nedenlerinin uygulanmaması (TCK m.62) ve hakkımda verilmiş olan cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmemesi ve sayın mahkemenizce re’sen tespit edilecek hususlar dahilinde söz konusu kararın lehime bozularak, lehe olan tüm kanun maddelerinin uygulanmasını talep ediyorum. Şöyle ki;
- 03.06.2016 tarihinde … plaka sayılı kendi sevk ve idaremdeki araçla hareket halindeyken rutin polis kontrolü sırasında polis memurları tarafından durduruldum ve alkol muayenesine tabi tutulmam sonucunda 1.73 miktarda promil çıkmıştır. Bunun akabinde hakkımda tutanak tutulmuş ve dava açılmıştır. Yapılan yargılama sonucunda Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesi TCK 179/3 uyarınca hakkımda 2 ay hapis cezasına hükmetmiştir.
- TCK 179/3 uyarınca bu suçun oluşması bakımından yalnızca alkollü şekilde araç kullanılması yetmez, aynı zamanda kişinin emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek durumda olması da aranmaktadır. Yani alkolün salt kullanılmış olması, bu suçun oluşması için yeterli olmayıp, kişinin bu halde emniyetli şekilde araç kullanamayacağını bilerek araç kullanması gerekmektedir. Kişinin emniyetli şekilde araç kullanamayacak durumda olduğunun her somut olayda saptanması zorunludur. Bir başka anlatımla, alkol ve uyuşturucu madde kullanılmasına rağmen kişinin emniyetli bir şekilde araç kullanabildiği hallerde bu suçun oluşması olanaksızdır. Somut olayımızda, almış olduğum alkolün etkisinde iken herhangi bir tehlike doğmamış ve kaza meydana gelmemiş olup trafik kuralları çerçevesinde araç kullanmaktaydım. Bu sebeple üzerime atılı Alkol ve Uyuşturucu Maddenin Etkisi Altındayken Araç Kullanma ve Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma suçu oluşmamıştır. Kaldı ki araç sevk ve idare edemeyecek durumda olduğuma dair tıbbi bulgular veya dışa yansıyan davranışlarıma bağlı olarak yapılan bir tespit ve delil de yoktur. Yerleşik içtihat uygulamalarına göre de bu tarz tespit ve deliller olmadığı zaman trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluşmayacağı da hüküm altına alınmaktadır. Nitekim somut olayımızda da bu tarz bir tespit, delil ve uzman raporu da yoktur. Bu sebeplerle yalnızca alkollü araç kullanmam nedeniyle hakkımda TCK’nın 179/3 maddesi uyarınca hüküm kurulmasına olanak bulunmamaktadır.
- Nitekim Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2012/26156 Esas 2013/18197 Karar sayılı kararında ‘’sanığın davranışlarının normal ve uysal olduğunun belirtilmesi, sanıktaki alkol derecesinin güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğine dair bir bulgu, sanığın dışa yansıyan davranışları ile ilgili bir tespite yer verilmediğinin anlaşılması, kazaya karışmayan ve herhangi bir trafik kuralı ihlaline rastlanmayan sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeksizin atılı suçtan beraati yerine, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirir’’ denilmek suretiyle uzman raporu alınması gerektiği, kişinin sırf alkollü olarak araç kullanmasının bu suçun yasal unsurlarını sağlamadığını ve kişinin alkolün etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybetmesi gerektiğini açıkça vurgulamıştır.
- Ayrıca polis memurları tarafından yapılan ölçümler reel olarak alkol oranını yansıtmaz. Kan tahlili yapılması gerekir. Bu tespit yapılmadan tutanaktaki verilere itibar edilerek sayın mahkemenin hüküm kurması hatalıdır. Emniyetli bir şekilde aracı kullanamayacağıma dair Adli Tıp Kurumu’nca rapor da yer almamaktadır. Mahkeme yalnızca tutanaktaki verilere ve promil miktarına dayanarak karar verip, hükmü kurmuştur. Güvenli bir biçimde araç kullanmayı etkileyecek alkol miktarı kişiden kişiye değişebilmektedir. Sayın mahkeme bu hususların hiçbirine dikkat etmeden karar vermiş olup, bu karar hakka ve hukuka aykırıdır.
- Hakkımda takdiri indirim nedenlerinin uygulanmamış olması istinaf sebebidir. Yerel mahkemece, gerekçeli kararda hakkımda verilen cezada takdiri indirim yapılmasına yer olmadığı kararı verilmiştir. TCK’nın 62. maddesine göre takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulacaktır. Fakat yerel mahkeme yargılama sürecindeki davranışlarımı, dile getirdiğim pişmanlığımı, kolluk kuvvetlerine zorluk çıkarmadan ne söylenirse yaptığımı dikkate almamış olup, hakkımda takdiri indirim uygulamamıştır. Hakkımda takdiri indirim nedenlerinin uygulanmaması da hatalı olup, kararın bu yönüyle de bozulması gerekmektedir.
- Hakkımda verilen cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmemesi de istinaf konusudur. Adli para cezası, işlenen bir suça karşılık hapis cezasıyla birlikte veya tek başına uygulanabilen bir yaptırım türüdür. Trafik güvenliğini kasten veya taksirle tehlikeye sokma suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası, belli koşullarda adli para cezasına çevrilebilir. Hakkımda verilen cezanın, samimi kişiliğim, sosyal ve ekonomik durumum, sabit ikametgah sahibi ve düzenli iş sahibi oluşum ve yargılama sürecinde duyduğum pişmanlık dikkate alınarak seçenek yaptırımlara çevrilmesi gerekirken, maalesef yerel mahkemece bu yönde bir karar verilmemiştir. Bu sebeple, öncelikle hakkımda beraatına karar verilmesi, aksi söz konusu ise hakkımda verilen cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesini ve lehime yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ederim.
- Tüm bu hususlar ve re’sen tespit edilecek hususlar eşliğinde, hakkımda verilen cezayı istinaf incelemesine sunuyor, kararın bozulması hususunda gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ve talep ediyorum.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle;
- İstinaf başvurumun KABULÜNE,
- Adana 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/11/2020 tarih 2020/119 Esas 2020/148 Karar sayılı hükmünün BOZULMASINA ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
- Hükmün bozulması yerine, davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilirse; ilk derece mahkemesinin hükmünün KALDIRILMASINI ve yapılacak istinaf incelemesi neticesinde YENİDEN HÜKÜM KURULARAK beraatime karar verilmesini saygılarımla talep ederim.
SANIK
EK:
- Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 03/07/2013 tarihli 2012/26156 Esas 2013/18197 Karar sayılı kararı
Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokmak Savunma Dilekçesi 2
ADANA ÇOCUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO :
SANIK :
MÜDAFİ :
KONU : Yazılı savunmalarımızın sunulmasına ilşkindir.
AÇIKLAMALAR
OLAY ÖZETİ
Müvekkil Taylan 16/11/2022 tarihli ifadesinde 10/08/2022 tarihinde … plaka numaralı babasının ait olan aracı babasına haber vermeden kullandığını, canının sıkkın olduğunu, anahtarı almadan önce de bir arkadaşı ile alkol aldığını belirtmiş, araca bindiğinde alkollü olduğunu, biraz gezmek istediğini, araçla seyir halindeyken kaza yaptığını ve olayı hiç hatırlamadığını beyan etmiştir.
Savcılık iddianamesinde ise ”SSÇ’nin ifadesi ve kolluk tutanakları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, SSÇ Taylan olay günü ehliyetsiz ve 109,3 promil alkol ile araç kullandığı sırada yol kenarında bulunan aydınlatma direği ve elektrik panosuna çarpması suretiyle üzerine atılı suç olan Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma suçuna vücut verecek eylemlerde bulunduğu ve toplanan delillerin iddianame düzenlemek için yeterli süphe teşkil ettiği anlaşılmakla, ilgili maddelerden CEZALANDIRILMASINI” talep etmiştir.
Aşağıda ayrıntılı bir biçimde değineceğimiz üzere müvekkilin cezalandırılmasının, gelecek hayatında geriye dönülmeyecek sonuçları olacağından öncelikle beraatine, sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise lehe hükümlerin uygulanmasını talep ederiz.
Müvekkil isnat edilen suçun meydana geldiği tarihte 17 yaşında olup, ilkokul mezunudur. Babasının aracını izin almaksızın kullanması ve trafik esnasında meydana gelebilecek tehlikeleri öngörebilmesi gerek yaş itibariyle gerekse de sosyal eğitim seviyesi nedeniyle mümkün değildir. Kendisi olayın olduğu gün kız arkadaşı ile yaşamış olduğu problemler nedeniyle üzüntü duymuş gençliğin ve ergenliğin vermiş olduğu cehalet ile babasının arabasını izinsiz olarak alma fiilini gerçekleştirip , kendi kastı bulunmadan kaza gerçekleşmiştir.
Bu kazada müvekkilin kendisi haricinde herhangi bir yaralanma veyahut ölüm olayı gerçekleşmemiş olup aydınlatma direklerine zarar meydana gelmiştir. Bu zarar ve ziyanı müvekkilin o dönem herhangi bir geliri bulunmadığından ailesi ödemiş ödemek durumunda kalmış olup iş bu olay neticesinde devletin veya herhangi üçüncü bir kişinin zararı bulunmamaktadır. (Ek-1)
Ayrıca söz konusu olayın gerçekleşmesinden dolayı müvekkilin vücudunda hasar meydana gelmiş olup 45 gün boyunca tedavi süreci geçirmiştir.(Ek-2)Suçu kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkil yapmış olduğu fiilin cezasını fazlasıyla çekmiştir.
Olayın meydana gelmesinde müvekkilin herhangi bir kastı bulunmamaktadır. Oysaki kanun maddesinde bu suçun ancak kasten işlenebileceği belirtilmiştir. Müvekkil olayın meydana gelmemesi için üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmesine ve frene basmasına rağmen kaza meydana gelmiştir. Bu durumda müvekkilin bir kastından söz edilemez. Ancak ve ancak ihmalinden söz edilebilir. Bu hususta Yargıtay 12. Ceza Dairesi emsal bir karara imza atmış olup karar metni şu şekildedir;
Yargıtay 12.Ceza Dairesi Esas: 2017/ 3382 Karar: 2017 / 5862
Karar Tarihi: 04.07.2017
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ancak kasten işlenebileceği ve bu suçun oluşabilmesi için aracın kasıt ya da olası kasıtla kişilerin hayat, sağlık ve malvarlığı açısından tehlike yaratacak bir şekilde sevk ve idare edilmesi gerektiği, karayolu ulaşım araçları yönünden suçun taksirle işlenen biçimine TCK’da yer verilmediği, koşulları bulunduğu takdirde eylemin 2918 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebileceği bu nedenle sanık hakkında unsurları oluşmayan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiş olup, o yer Cumhuriyet Savcısı’nın kanun yararına bozma nedenleri yerinde görüldüğünden hükmün kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.Somut olayda, hükümlü … hakkında, olay tarihinde sevk ve idaresindeki araçla kırmızı ışıkta bekleyen mağdurun kullandığı araca arkadan çarpmak suretiyle maddi hasara sebebiyet vermesi ile sonuçlanan eyleminin taksirle meydana gelmiş olması karşısında, unsurları oluşmayan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın beraatiyerine, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır. Bu nedenle Özel Dairece, kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar verilmesi yerindedir. Ancak buradaki bozma nedeni, yasal unsurları oluşmayan suçtan sanığınberaatinekarar verilmesine ilişkin olması sebebiyle, hükümlü hakkında trafik güvenliğini tehlikeye düşürme suçundan verilen cezanın tamamen kaldırılmasını gerektiren bozma
nedeni olduğundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamında kalıp, yeniden yargılama yasağı bulunması nedeniyle belirlenen hukuki aykırılığın, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan verilen cezanın kaldırılması hususunun da bizzat Özel Dairece uygulanması gerektiği gözetilmeden, kararın bozulmasına, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine karar verilmesinin aykırı olduğu kanaatine varılmıştır.
Müvekkil olay esnasında alkollü olduğunu kabul etmektedir. Ancak maddi hasarlı trafik kazasının meydana gelmesinde müvekkilin almış olduğu alkolün etkisi bulunmamaktadır. Alkollü bir şekilde trafikte seyreden bir sürücünün alkol konsantrasyonu hangi seviyede olursa olsun bireysel farklılıklar göstermekle birlikte trafik güvenliği açısından değişen derecelerde risk oluşturabileceği, ancak bu durumun tehlike arz edecek düzeyde olup olmadığı, dolayısıyla sürücünün tesiri altında bulunduğu alkol seviyesinde araç kullanması halinde, güvenli sürüş yeteneğini kaybedip etmediği, bireyin o andaki sürüş ehliyetini belirleyebilecek dikkat, algı, denge, refleks, psikomotor ve nöromotor koordinasyon gibi nörolojik, nistagmus, akomadasyon, görme gibi oftalmolojik ve genel durumunun tespitine yönelik detaylı dahili muayenesine yönelik tıbbi verilerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hususla alakalı yine Yargıtay 12. Ceza Dairesi emsal bir kararda bulunmuş olup karar şu şekildedir;
Yargıtay12.Ceza Dairesi Esas: 2015/ 8733 Karar: 2016 / 8613
Karar Tarihi: 23.05.2016
Somut olayda, sadece alkol kullanılmış olmasının trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan mahkumiyet için yeterli olmadığı ve sanığın unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesi isabetsiz olup hükmün isteme uygun olarak bozulmasına karar verilmiştir.
Kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için suçun oluştuğunu kabul etsek bile müvekkilin sabıkası olmadığı dosyaya gelen adli sicil kaydı ile sabittir.Müvekkilin hiç suç kaydı bulunmamaktadır.Yaşanan bu durumdan dolayı da oldukça pişmandır.Bu sebeple ceza verilmesi durumunda dahi alt ve üst sınırlar arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı ve failin kastına dayalı kusurunun ağırlığı unsurları dikkate alınması gerekir.
Yargıtay 12.Ceza DairesiEsas: 2015/ 7004Karar: 2016 / 4523 Karar Tarihi: 21.03.2016
ÖZET: Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yükletilen sanık hakkında kurulan hükümde suçun işleniş biçimi, meydana gelen netice nazara alınmak suretiyle adalet, hakkaniyet ve nesafet kurallarına uygun makul bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek sanığa fazla ceza tayini bozmayı gerektirmiştir. Hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
1-5271 sayılı CMK’nın 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik 231. maddesindeki “hükmün açıklanmasının geri bırakılması”na ilişkin düzenlemenin sanık hakkında uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılması gerektiği; somut olayda, sabıkasız olan ve hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi talebi bulunan sanığın dosyaya yansıyan zapta geçirilmiş olumsuz davranışları bulunmadığı gözetilmeden mahkemece, hüküm kısmında “Alınan alkol miktarının yoğunluğu, sanığın suç işleme kastı, dosyaya yansıyan tutum ve davranışları dikkate alındığında pişman olduğuna ve yeniden suç işlemeyeceğine dair mahkememizde olumlu bir kanaat oluşmadığından hakkında CMK’nın 231/5 ve devamı maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına” denilmesine rağmen, gerekçeli kararda “İşlenen suçun özellikleri, sanığın kamu güvenliği açısından oluşturduğu tehlike, ülkemizde alkollü araç kullanmanın çağdaş batılı devletlerin aksine alışkanlık haline getirildiği, bu tarz bir davranışa hiç bir medeni ülkede müsamaha edilmediği, alkol miktarı dikkate alınarak hakkında CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” şeklinde dosya içeriğine uygun olmayan çelişkili ve yasal olmayan gerekçeye dayanılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Trafik ekiplerince yapılan yol kontrolünde durdurulan ve 1,26 promil alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sanık hakkında, iki sınır arasında temel ceza belirlenirken; 5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi gözönüne alınarak suçun işleniş biçimi, meydana gelen netice nazara alınmak suretiyle adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun makul bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülerek sanığa fazla ceza tayini,
Sonuç: Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak bozulmasına, 21.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
İsnat edilen suçu kabul anlamına gelmemekle beraber meydana gelen kaza neticesinde sadece müvekkilde maddi ve manevi hasar meydana gelmiştir. Gençliğinin daha en başlarında olan müvekkilin huzurda görülen dava neticesinde olası bir ceza alması, kendisinin gelecekteki iş ve sosyal anlamda büyük kayıplara yol açacağı yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenlerle huzurda görülen davada müvekkile yönelik BERAAT kararı verilmesi hukuka ve hakkaniyete uygun düşeceği kanaatindeyiz.
NETİCE VE SONUÇ: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenler ve sayın mahkemenizin re’sen göz önünde bulunduracağı sebepler ile huzurda görülen dava ve yargılama neticesinde müvekkil hakkında BERAAT kararı verilmesi, sayın mahkemeniz aksi düşüncede ise lehe olan hükümlerin uygulanmasını ve yargılama ve vekalet ücretinin kamu üzerinde bırakılmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
SANIK MÜDAFİİ
Ekler:
1-Kamunun zararının giderildiğine dair dekont ve sair belgeler
2-)Taylan’ın kazadan hemen sonraki durumunu gösteren görsel resim
bu itirazın sonucu ne oldu acaba
%4,5 alkollü 1 bira içtikten yarım saat kadar sonra çevirmeye girdim ve 1,37 promil çıktı. Trafik polisine ölçü aletinin gerçek değeri vermediğini söyledim itiraz edemeyeceğimi söyledi ilk defa başıma geldiği için ne yapacağımı bilmiyordum. Ehliyetime 6 ay el konuldu. Karakola götürüp birde alkollü araç kullandım diye kağıt imzalattılar. Henüz kamu davası açılmadı ne yapacağım konusunda bir fikir ararken bu yazınızı buldum. Çok teşekkür ederim yazınız için. Umarım kamu davası açıldığında benzer bir savunma işime yarar.