Tehdit Savunma Dilekçesi 1
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
DOSYA NO:
ŞÜPHELİ:
MÜDAFİİ:
MAĞDUR:
VEKİLİ:
SUÇ: TCK 106/1
KONU: Esasa ilişkin yazılı savunmalarımız hakkında.
AÇIKLAMALAR
Yukarıda numarası yazılı dosyada müvekkil hakkında, TCK 106/1 maddesi uyarınca TEHDİT suçu için iddianame düzenlenmiş olup mahkemenizce bu iddianame kabul edilerek kovuşturma aşamasına geçilmiştir. Ancak iddianamede yer alan söz konusu suçlamalar hukuki dayanaktan yoksun ve mesnetsizdir bu sebeple de kabulü mümkün değildir. Şöyle ki;
Müvekkil ile müşteki amca-yeğen olup aralarında akrabalık bulunmaktadır. Müvekkil amcasının kendisinin sesini tanıyacağını ve yeğeninin olduğunu anlayacağını düşünerek tamamen şaka yapmak amacıyla amcasına telefon etmiştir. Sonrasında da telefonda amcasına “artık ölme zamanın geldi, seni öldüreceğim” diyerek telefonu kapatmıştır.
Müvekkil amcasını aradıktan bir süre sonra amcasını tekrar arayarak “ benim adım Hermes dostum, yarım saat sonra canını almaya geliyorum.” şeklinde ikinci telefon görüşmesini yapmışlardır.
İkinci telefon görüşmesinden sonra ertesi gün müvekkil ve arkadaşı amcasının evine kendisini ziyarete gittiklerinde muhabbet ederken dün amcasına yaptıkları şakadan bahsedince müşteki sinirlenerek kendilerini evden kovmuştur. Ne olduğunu anlayamayan müvekkil ve arkadaşı olayı uzatmadan evden çıkmışlardır. Sonrasında müşteki müvekkil hakkında şikayette bulunmuştur. Söz konusu olay sebebiyle müvekkil Mahkemenizce yargılanmaktadır.
Tehdit
Madde 106- (1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
TCK madde 106’da tehdit suçu düzenlenmiştir. Ancak olaydaki telefon görüşmeleri tamamen şaka yapmak için gerçekleştirilmiştir. Ayrıca kesinlikle müvekkile isnat edilen suçun işlendiğine dair iddiayı kabul anlamına gelmemekle birlikte; tehdit fiilinde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet olmalıdır aksi takdirde tehdit kastının varlığından bahsedilemez.
Aynı zamanda tehdit suçu şartlarının oluşup oluşmadığı olaysal değerlendirilmelidir. Fail ile mağdurun bulunduğu ortam, söylenen sözler, icrai hareketler, sözlerin söylendiği koşullar dikkate alınarak tehdit suçunun oluşup oluşmadığı tartışılmalıdır. Somut olayda müvekkil, müştekiyi telefonla arayarak şaka yapmıştır. Olayda müştekiye zarar verme, tehdit etme kastı bulunmadığı açıktır. Müvekkilin müştekiye olan davranışının telefon şakası sınırlarını aşmadığı ortalama bir insanın algılarına göre aşikardır. Müvekkilin davranışı müştekide endişe yaratmaya elverişli değildir.
T.C. YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ 2009/9501 E. 2011/12093 K. SAYILI 05.07.2011 tarihli kararında “ Ancak; Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir.” Şeklinde hüküm kurmuştur. Somut olayda açıkça görüleceği üzere de müvekkilin müştekiye telefonda söylemiş olduğu sözler Yargıtay kararı ışığında değerlendirildiğinde müşteki için korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya elverişli ve yeterli değildir. Bu nedenlerle de müvekkilin üzerine atılı suçu işlememiş olduğu sabittir.
Ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun ceza yargılamasının en önemli ilkesi olarak gördüğü “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır ilkesi” uyarınca sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel şartı, suçun şüpheye yer vermeyen bir şekilde ispat edilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli ve tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi halinde uygulanacağı gibi, suç niteliğinin belirlenmesi açısından da önemlidir. Gerçekleşen somut olayda şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca müvekkilin, müştekiyi tehdit kastıyla hareket etmediği zarar verme amacı olmadığı açıkça görülmektedir. Bu nedenle müvekkilin üzerine atılı suçlamadan ceza alması durumunda kabul edilirliği konusunda şüphe olmayan bu ilkeye ters düşülmüş olunacaktır.
DOSYA KAPSAMINDA MÜVEKKİLİN MÜŞTEKİYİ TEHDİT KASTIYLA ARADIĞINA DAİR HERHANGİ BİR SOMUT DELİL BULUNMAMAKTADIR.
Şunu da belirtmeden geçmek istememekteyiz ki; müşteki şikayette bulunurken müvekkil hakkında “küçük yaştan beri büyüklerine saygıdan yoksun ve düşüncesiz hareket etmektedir” şeklinde ifadelerle müvekkilin kişisel haklarına saldırıda bulunmuştur. Ancak müştekinin, müvekkilin amcası olması ve şaka yapılmak istenen bu olayın bu kadar büyümesinin gereksiz olması nedenleriyle bu konuda Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulmamıştır.
Ayrıca müvekkilin müştekiyi 2 defa aramış olması zincirleme suç hükümlerinin uygulanması açısından hukuka ve yasaya uygun değildir. Zira müvekkilin kesinlikle müştekiyi tehdit etme gibi bir saiki yoktur. Bu sebeple de TCK 43. Maddesinin somut olayda hukuki bir çerçevede uygulanabilirliği bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerden ötürü müvekkil üzerine atılı suçu işlememiştir. Müvekkilin somut olayda müştekiyi tehdit etme gibi bir kastı kesinlikle bulunmamaktadır. Telefon konuşmalarının içeriği tehdit suçunun karşı tarafta korku yaratması açısından elverişli değildir. Bu sebeplerle müvekkilin söz konusu suçtan beraat etmesi gerektiği kanaatindeyiz.
HUKUKİ NEDENLER: TCK, CMK, HMK ve her türlü yasal mevzuat.
HUKUKİ DELİLLER: Tanık, HTS kayıtları ve her türlü yasal delil.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izaha çalıştığımız ve Mahkemenizce re’sen göz önünde bulundurulacak sebeplerle müvekkilin üzerine atılı suçları işlememesi nedeniyle BERAATİNE, Mahkemeniz aksi kanaatte ise de lehe hükümlerin uygulanmasına karar verilmesini müvekkil adına vekaleten saygılarımızla talep ederiz.
SANIK MÜDAFİİ
Tehdit Savunma Dilekçesi 2
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE
DOSYA NO :
SANIKLAR :
MÜDAFİİ :
KATILAN :
KONU : Ara kararın yerine getirilmesi, gelen yazı cevaplarına karşı beyanlarımızın sunulması ve esas hakkındaki beyanlarımızın sunulması ile müvekkillerim hakkında BERAAT kararı verilmesi talebinden ibarettir.
AÇIKLAMALAR
Mahkemenizde görülmekte olan yukarıda esas numarası yazılı olan dosya kapsamında, X tarihli celsede oluşturulan 2 numaralı ara karar ile; hükmün açıklanmasının geri bırakılması talebi yönünden beyanda bulunmamız yönünde ara karar oluşturulmuştur.
Ara karara ilişkin beyanlarımıza geçmeden önce, gelen BTK kayıtlarına ilişkin beyanlarımızı sunuyoruz.
BTK KAYITLARINDAN ANLAŞILDIĞI ÜZERE MÜVEKKİLLERİM KATILANI X TARİHİNDE ARAMAMIŞTIR.
Katılan yan, X tarihli şikayet dilekçesinde müvekkilim X’in kendisini X tarihinde 6 kez aradığını, kendisini tehdit ve hakaret ettiğini söylemiştir. X tarihli celse sırasında mahkemece müştekiye ait X numaralı telefonun X tarihleri arasındaki arama, aranma ve mesaj kayıtlarının istenilmesine karar verilmiştir. Dosyaya eklenen müzekkere cevapları incelendiğinde; Müvekkilim X’in yahut Y’nin katılanı hiçbir şekilde aramadığı ortaya çıkmıştır.
Savcılık makamınca BTK Kayıtları da dikkate alınarak, müvekkillerimin hakaret ve birden fazla kişi ile tehdit suçlarından cezalandırılması yönünde mütalaa verilmişse de, BTK Kayıtlarında müvekkillerimin, katılanı X tarihinde aramadığı yani müvekkillerime suç isnat edecek bir eylem bulunmadığı görülmektedir. Dosya kapsamında, müştekinin beyanları dışında müvekkillerimin söz konusu suçları işlediğine dair somut bir delil bulunmamaktadır. Yani; müvekkillerimin müştekiyi X tarihinde aramadığı, telefonda katılana yönelik hiçbir beyanda bulunmadığı, müvekkillerimin isnat edilen suçu işlediğini ispat etmek bir yana suç ile ilişkili olduğunu gösterir KESİN, SOMUT ve ŞÜPHEDEN UZAK tek bir emare dahi bulunmamaktadır.
Bir an için müvekkillerimin katılanı aradıkları varsayılsa dahi, katılanın çelişkili beyanları, katılanın kardeşi olan X’in soruşturma aşamasındaki katılanın beyanları ile çelişkili beyanı dışında hiçbir delil bulunmadığından müvekkillerimin beraatine karar verilmesi gerektiği aşikardır.
X tarihli savunma dilekçemizi tekrar ederek belirtmek gerekmektedir ki; Katılanın kardeşi olan X tarihli ifade tutanağında katılanın iddiasını doğrular mahiyette ifade vermesi olağandır. Katılanın kardeşi olduğu göz önüne alınırsa tarafsız bir şekilde ifade vermesi mümkün değildir. Kendisine yarar sağlamak kastı ile hareket eden katılanın iddialarını ispat adına kardeşini tanık olarak gösterdiği aşikar olup, katılan ve katılanın kardeşi olan tanığın beyanı dışında hiçbir delil bulunmayan ve hiçbir surette ispat edilemeyen iddianameye konu sözler sebebi ile müvekkillerimizin cezalandırılması açıkça hukuka ve kanuna aykırı olacaktır.
Müvekkil X ve Müvekkil Y’nin; BTK Kayıtlarından da açık bir şekilde belli olduğu üzere katılanı aramadığı, telefonda katılana yönelik hiçbir beyanda bulunmadıkları, müvekkillerimin suçu işlediğini ispat etmek bir yana suç ile ilişkili olduğunu gösterir tek bir emare dahi bulunmadığı sabittir. Bu nedenle müvekkillerim hakkında atılı suçlardan Beraat Kararı verilmesi gerektiğinden Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması talebimiz yoktur.
NETİCE VE TALEP: İzah edilen ve sayın mahkemece resen dikkate alınacak nedenlerle; Türk Ceza Kanunun sanık lehine olan hükümleri tatbik edilmek sureti ile; suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, isnat edilen eylemlerin ispat edilemediğini belirterek müvekkillerin atılı suçu işlediklerine yönelik mahkumiyete yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmaması, sebebiyle müvekkiller X hakkında BERAAT kararı verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Sanıklar Müdafii
Tehdit Savunma Dilekçesi 3
ADANA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA
Dosya No:
Şüpheli:
Konu: Savunmamın Sunulması Hakkında
Açıklamalar
Yukarıda soruşturma numarası belirtilen savcılığınız dosyasında tarafım, tehdit suçlaması ile şikayet edilmiştir. Tarafıma yöneltilen bu isnat ve iddialar soyut ve mesnetsizdir. Ayrıca müştekinin sunmuş olduğu suç duyurusu dilekçesinin içeriği muğlak ve belirsiz ifadelerle dolu olup, illiyet bağı da açıklanamamış olaylar bütünüdür. Kaldı ki salt tanık ifadeleri bile dikkate alındığında bu isnatların asılsız ve soyut iddialar olduğu görülmektedir. Ayrıca aşağıdaki beyanlarımız ile bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde müştekinin beyanlarının asılsız olduğu ASIL AMACININ İSE ŞAHSIMI VE AİLEMİ RAHATSIZ ETMEK OLDUĞU anlaşılacaktır.
1-) Şikayet konu fiil ve sunulan ses kaydı 5 yıl öncesine aittir. Şikayet süresi, mağdurun ‘fiil’ ve ‘faili’ öğrenmesinden itibaren 6 aydır. Müştekinin şikayet hakkını kullanabilmesi için hem faili hem de fiili öğrenmesi gerekir. Müşteki taraf bu hususları bilmesine rağmen sözde gerçekleşen bu fiilden şikâyetçi olmaması da ayrı bir manidar bir durumdur. Bir başka ifadeyle tarafıma isnat edilen bu eylemin şikayet süresi geçmiştir. Yapılan bu şikayette müşteki taraf kötüniyetli olup ve tartışmaya konu olan taşınmazı pazarlık konusu yapmak için yapmıştır. Nitekim müşteki taraf neden 5 yıldır şikâyetçi olmayıp 5 yıl sonunda benden ve kardeşimden şikayetçi olmuştur? Müşteki taraf uzlaşma görüşmeleri sırasında neden aramızdaki tartışmaya sebep olan taşınmazdan pay isteyerek şikayetinden vazgeçeceği talep etmiştir?
2-) Öncelikle dosyada mübrez müşteki tarafından dosyaya sunulan video kaydı hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olup delil olarak kabul edilemez. Şüpheli veya sanığın işlediği suç ancak hukuka uygun şekliyle elde edilen delillerle ispat edilebilir.(CMK md. 217-2) Hukuka aykırı yollarla elde edilen deliller hükme esas alınamaz. Nitekim dosya kapsamındaki tanıklarda dikkate alındığında da aramızda sürtüşme olduğunu
3-) Kabul anlamına gelmemek kaydıyla söylendiği iddia edilen sözler tartışma halinde söylenmiş sözlerdir. Yapılan tartışmanın öncesi ve sonrasının da olduğu aşikardır. Tartışma sırasında söylenen sözler, o anki ruh halinden kaynaklanan, ani ve kızgınlıkla söylenen sözler olduğu için Kişi karşı tarafı kasten korkutmayı veya endişeye sevk etmeyi amaçlamadan, bir tartışmada aniden tehdit içeren sözler söylemişse bu sözlerin tehdit suçunu oluşturması mümkün değildir. Özetle; İŞ BU TARAFIMA İSNAT EDİLEN FİİLİN ŞİKAYET SÜRESİ GEÇTİĞİ İÇİN TARAFIM HAKKINDA KYOK KARARI VERİLMESİNİ TALEP EDERİM. GEREĞİ SAYGIYLA BEYAN OLUNUR.
ŞÜPHELİ