SSÇ Tahliye ve Beraat Talebi Dilekçesi

SSÇ Tahliye ve Beraat Talebi

X ÇOCUK MAHKEMESİ’NE

DOSYA NO:

BEYAN SUNAN SUÇA

SÜRÜKLENEN ÇOCUK     :

MÜDAFİİLER                      :                                

KONU                                    : X Sulh Ceza Mahkemesinin XXXXXXXXXX tarihli kararı veçhile tutuklu bulunan SSÇ vekil edenin öncelikle tahliyesine ve yargılama konusunda beraatına dair beyanlarımızı sunmuş olduğumuz dilekçemizdir.

AÇIKLAMALAR                 :

X Cumhuriyet Savcılığı’nın hazırlamış olduğu iddianamede ‘ 00.00.00 XXXXXXXXX isimli şahsın yerde yatar vaziyette bulunduğu, XXXXXXXXXXX ihbarı üzerine olay yerine gelen jandarmanın, olay yeri incelemesi sonucunda, parlak kağıda sarılı vaziyette, bir kısmı kullanılmış Jamaika adlı uyuşturucu hap ve otomobil tekerlek izleri bulduğu, maktül XXXXXX otopsi sonuçlarındaki verilere göre aşırı dozda Jamaika uyuşturucu hap aldığı,

Olay yerine yakın yerde bulunan Yuvalıdere Tarım Kredi Kooperatifi kamera kayıtlarından olay günü oradan geçen araç sayısı 28 olduğu, bunlardan sadece bir tanesinin otomobil diğerlerinin ise traktör ve kamyon olduğu, kameranın yakın çekimi sonucu aracın içindeki kişinin SSÇ XXXXXXXX olduğu, 54 XX 32X plakalı aracın ise Ferizli nüfusuna kayıtlı  Mustafa Bayır adlı kişiye ait olduğu ve aracın ölüm olayından 3 gün önce çalınmış olduğu, ölümün meydana geldiği günün akşamı ise saat 22.00 sularında Yuvalıdere Köyü çıkışında bir arazide terk edilmiş vaziyette bulunduğu, olay yerinde tespit edilen otomobil tekerlek izlerinin bu araca ait olduğu, bu aracı kullanan SSÇXXXXXXX’in nüfus ve adres kayıt sistemlerinden yapılan araştırmada ve tanık ifadeleri sonucunda alınan bilgilere göre SSÇ XXXXXXX aile fertlerinin hayatta olmadığı ve ikamet adresi olarak belirttiği yere de uzun süredir uğramadığı,

TCK 188/3 te belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde başkalarına verme suçu şüphesinden dolayı SSÇXXXXhakkında ceza Muhakemesi Kanunu 135/1 de belirtilen şartlarında gerçekleştiği belirlenerek 02.12.2013 tarihinde iletişimin kayda alınması tedbirine başvurulduğu,

00.00.000 tarihinde bu kez Akyazı ilçesinde merkeze yakın yerdeki Karanlıkdere köprüsünün altında saat 19:00 sularında XXXXXX isimli kişinin cesedinin bulunduğu, polis tarafından yapılan olay yeri incelemesinde maktül üzerinde30 adet Jamaika adlı uyuşturucu hap bulunduğu, maktül XXXXX üzerinde yapılan otopsisinde aşırı dozda Jamaika uyuşturucu hap aldığı,

Emniyet Birimlerice teknik takip altında tutulan SSÇ XXXXXin 00.00.00 tarihinde kendisine ait telefondan maktul XXXXXX ile konuşma yaptığı konuşma içeriğinde, maktul XXXXX SSÇ ‘e ’50 adet mısırı saat 18:00’ de Karanlıkdere köprüsünün altına getir.’ Dediği, maktül XXXXXXXXX telefonunda ki arama kayıtlarından son görüşme yaptığı kişinin SSÇ XXXXX olduğu, iddia olunarak hakkında TCK 188/3 ve 142/1 maddelerinden cezalandırılması talep olunmuştur.

GÖREVLİ MAHKEME ÇOCUK AĞIR CEZA MAHKEMELERİDİR.

Esasa ilişkin beyanlarımıza geçmeden önce, her ne kadar iddianame Sakarya Çocuk Mahkemesi’ne sunulmuş ve bu mahkemede kamu davası açılmış olsa da, görevli mahkemede yargılanma hakkı Anayasal nitelikte bir hak olup, Çocuk Koruma Kanunu’nun 26. maddesi gereği; “(2) Çocuk ağır ceza mahkemesi, çocuklar tarafından işlenen ve ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçlarla ilgili davalara bakar.” İsnat edilen suçun ağır ceza mahkemelerinde görülmesi gerektiğinden bu konuda görevli mahkeme Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleridir.

1-Nitelikli Hırsızlık suç isnadı açısından;

Her ne kadar vekil edene hırsızlık suçu isnat edilmiş olsa da bu isnadın zorlama bir şekilde yapıldığı aşikardır.

TCK 141. Madde hırsızlığı ‘ failin, zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alması’ olarak tanımlamıştır. Savcılığın hazırlamış olduğu iddianamede her ne kadar ‘Olay yerine yakın yerde bulunan Yuvalıdere Tarım Kredi Kooperatifi kamera kayıtlarından olay günü oradan geçen araç sayısı 28 olduğu, bunlardan sadece bir tanesinin otomobil diğerlerinin ise traktör ve kamyon olduğu, kameranın yakın çekimi sonucu aracın içindeki kişinin SSÇ XXXXXXX olduğu’ ifade edilmişse de CD inceleme tutanağında ‘esmer 17-18 yaşlarında erkek olduğu ifade edilmiş ancak kimlik tespitinin tam olarak yapılamadığı’ ifadesi yer almaktadır. Tamamen şüphe üzerinden yola çıkarak yorumla iddianame hazırlanmış ve mahkemeye sunulmuştur. Bildiğimiz gibi şüpheden sanık yararlanır ilkesi ceza yargılamalarında geçerli olan bir ispat kuralıdır. Bir suç işlediği iddiasıyla yargılanan kimse hakkında mahkumiyet kararının verilebilmesi için, o kimsenin o suçu işlediğinin yüzde 100 oranında kesinleşmiş ve ispat edilmiş olması gerekmektedir. Bu noktada yüzde bir dahi şüphe varsa vekil edenin beraat etmesi gerekmektedir.  Olayda ufak bir şüpheden dolayı böyle bir suç isnat etmek hukuka aykırılık teşkil etmektedir. SSÇ ‘nin aracı kullandığına hırsızladığına dair herhangi bir kesin delil teşkil edecek unsur yoktur. Bu nedenle suçun maddi unsurları da oluşmamıştır.

Anayasamızın 38/4 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2. Maddelerinde düzenlenmiş olan suçsuzluk karinesi, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçsuz sayılması gerektiğini ifade etmektedir. Dosya kapsamı incelendiğinde de herhangi bir maddi delilin olmadığı tamamen varsayım üzerine suç isnat edildiği görülmektedir. Araç bulunmasına rağmen araçtan alınan biyolojik bulgular ve parmak izlerinin SSÇ XXXXXXX ait olmadığı Polis olay yeri inceleme ekibince tespit edilmiş ve rapor sunulmuştur. Bu da maddi anlamda suçun oluşmadığını göstermektedir. Bu nedenle üzerine atılı suçtan beraat etmesi gerekmektedir.

2-Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti olarak isnat edilen suç hakkında;

Her ne kadar mahkeme kararıyla iletişimin kayda alınması kararı alınmış olsa da unsurlar bakımından eksiklikler söz konusudur.

İletişimin kayda alınması kararında olması gereken unsurlar şöyledir;

  • Yüklenen suçun türü,
  • Hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği,
  • İletişim aracının türü,
  • Telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodu,
  • Tedbirin türü, kapsamı ve süresi

Oysa ki gerçekleşen olayda temel bir hata söz konusudur. İddianamede  ‘Emniyet birimlerince teknik takip altında tutulan SSÇ XXXX 00.00.00 tarihinde kendisine ait telefondan maktul XXXXX ile görüşme yaptığı’ söylenmektedir. XXXXXX 00.00.00 hastane doğumlu bir kişidir ve yaşı 16dır. 16 yaşında olan bir kimsenin kendisine ait bir telefon hattı alması mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde iletişimin kayda alınması kararı incelendiğinde söz konusu telefon numarasının  XXXXXXXX isimli bir şahsa ait olduğu anlaşılacaktır. Bahsi geçen telefon numarasını vekil edenin kullanıp kullanmadığı ise tespit edilmemiştir. Dosyaya konu olan tape kayıtları incelendiğinde XXXXXX isminin geçmediği görülmektedir. Belirti delili teşkil edecek olan iletişimin kayda alınması da vekil eden için yeterli şüphe oluşturmamaktadır.

Gizlice yapılan iletişimin dinlenmesinde, şüpheli veya sanığa hakları hatırlatılmadığından, özgür iradesi ile beyanda bulunmadığından, ilgilinin beyanı ikrar olarak kabul edilemez. Sadece belirti delili olarak anlam kazanabilir. İkrar, suçun doğrudan doğruya ispatı açısından elverişli bir delil olduğu halde, belirti delili, parmak izi gibi dolaylı bir ispat gücüne sahiptir ve başka delillerle bütünleşmeden tek başına ispat bakımından yeterli kabul edilemez.[1]

Kabul anlamına gelmemekle birlikte aynı zamanda isnat olan suçun unsurlarını incelediğimizde de suçun zaten oluşmadığını da görmekteyiz.

Öncelikle TCK 188/3 e göre  ‘uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi ‘denmektedir.

Savcılığın hazırlamış olduğu iddianamede ise uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi başkalarına verme suçu şüphesinden dolayı iletişimin kayda alınması tedbirine başvurulduğu, ve kişilere Jamaika uyuşturucu hap temin ettiği hususunda suç isnat olmuştur. Oysa ki Jamaika uyuşturucu hap diye uyuşturucu hapların olmadığı gerçektir. Jamaika denilen uyuşturucu esrarla bir takım kimyasalların birleştirilerek fırınlanmasıyla elde edilmektedir. Bu nedenle bulunan hapların öncelikle niteliğinin ve etkisinin tespiti yapılmalıdır. Uyuşturucu etkisinin olup olmadığı varsa ne kadar hapın ölümcül olduğu konusunda tespit yapılmadan suç isnat edilmesi hatalıdır. Bu nedenle suçun maddi unsurlarından da bahsedilmesi mümkün olmayacaktır. Başkalarına uyuşturucu madde verme suçunun oluşabilmesi için fiili olarak bir uyuşturucu maddenin SSÇ tarafından başka bir kimseye verilmesi gerekmektedir. Somut olaya baktığımızda da görüleceği üzere tamamen hukuka aykırı şekilde yapılan bir dinleme sonucu, zorlama bir iddianame ile suç isnat etmek hatalı olacaktır. Kaldı ki vekil eden XXXXX üzerinde herhangi uyuşturucu madde yakalanmamıştır. Maddi delil anlamında herhangi bir delilin olmayışı da suçun unsurlarının oluşmadığının bir göstergesi olacaktır. Maddi delil olmadan bir insanı tutuklamak özgürlüklerle bağdaşmamaktadır. Tutuklama çok sıkı koşullara bağlanmış ve tutuklama müessesine karşı adli kontrol uygulanması öngörülmüştür. Tutuklamanın maddi koşullarının oluşması için kuvvetli suç şüphesi olmalıdır. Kuvvetli suç şüphesi sadece şüphelinin suçu işlediği konusundaki basit ve olguya dayanamayan soyut şüphe olmaması gerekmektedir. İsnat olunan suçun niteliğine baktığımızda ise maddi delilin olmayışı ne amaçla söylendiği belli olmayan ’50 adet mısırı saat 18 de Karanlıkdere köprüsünün altına getir’ cümlesinden oluşan hukuka aykırı olarak elde edilen bir belirti delilinden yola çıkılarak suç oluştuğunu iddia etmek yanlış olacaktır. Vekil edenin iddianame belirtildiği gibi sabit ikametinin olmadığı iddiası da hatalıdır. Sabit ikameti aile fertlerinin hayatta olmayışından dolayı amcası Cafer BİLEK’in yanındadır. Cafer Bilek mahkemede bu konuda tanıklık etmek içinde hazırdır. Bu nedenlerle kaçma şüphesinden bahsetmek hatalı olacaktır. Tutukluluk halinin devamı için dosyada yeterli delilin olmayışı tutukluluğun bir tedbir olması ve CMK 100.md ve devam maddelerinde hususlar gözetilmek suretiyle tahliyesine karar verilmesini talep ederiz.

Maddi delillerin olmayışı, adli emanete alınan uyuşturucu olarak nitelendirilen hapların kim tarafından maktullere verildiği tespit edilmeden ve bahsi geçen hapların uyuşturucu etkilerinin olup olmadığının tespiti yapılmadan suç isnat edilmesi hatalı ve maddi gerçekle uyuşmamaktadır. Bu nedenlerle vekil edenin beraatini talep ederiz.

İSTEM SONUCU                 : Yukarıda arz ve izah olunan nedenlere binaen;

ÖNCELİKLE;

Vekil eden SSÇ hakkında verilen tutuklama tedbirinde hukuka uyarlık bulunmadığından, müvekkilin Bir HAKKIN YAHUT CMK 109. MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN TEDBİRLERDEN BİRİNE HÜKMEDİLMEK SURETİYLE TUTUKLULUK HALİNİN KALDIRILMASINA VE TAHLİYESİNE,

DAVANIN ESASINDA İSE;          

Maddi ve manevi unsurları oluşmayan suçtan BERAATİNE,

Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise ceza tayininin AŞAĞI HADDEN UZAKLAŞMAYARAK verilmesine,

TCK 31. Madde hükümleri dikkate alınarak cezada indirim yapılarak verilmesine,

SSÇ XXXXX’in sabıkasız  oluşu nedeniyle HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASINA,

Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise bu kere hesaplanacak sonuç cezanın öncelikle kanunda ifadesini bulan seçenek yaptırımlardan birine TCK m.50 gereğince dönüştürülmesine,

Bu talebimizin de kabul görmediği takdirde bu kere sonuç CEZANIN ERTELENMESİNE karar verilmesini  takdiri kanuni indirimlerinde yapılmasıyla lehe olan maddelerin uygulanmasını saygıyla dileriz. tarih

                                                                                                Av.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir