SSÇ Cinsel İstismar İstinaf Başvurusu

ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİNE

Sunulmak Üzere

ADANA AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA

DOSYA NO :

İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN SSÇ :

MÜDAFİİ :

İSTİNAF İNCELEMESİ TALEP EDİLEN KARAR : 15 tarihinde Adana Ağır Ceza Mahkemesi tarafından suça sürüklenen çocuk hakkında verilen karar hk.

AÇIKLAMALAR : Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Esas sayılı dosyası kapsamında 15 tarihinde suça sürüklenen çocuk hakkında hapis cezasına hükmedilmiştir. Yerel mahkemenin kısa kararı duruşma esnasında tarafımıza tefhim edilmiş, 12 tarihinde süre tutum dilekçesi verilmiştir. Gerekçeli karar 13 tarihinde elektronik tebligat ile tebliğ edilmiştir. Yerel mahkemece verilen kararın usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğu kanaatinde olduğumuzdan söz konusu karara karşı yasal süresi içerisinde istinaf yoluna başvurma gereğimiz hasıl olmuştur.

1) Mağdurun yargılamanın her aşamasında ayrı ayrı çelişkilerle dolu, gerçeklikten tamamen uzak, soyut, tek taraflı beyanlarına itibar edilerek müvekkilim cezalandırılmıştır. Mağdurun müvekkilime karşı duygusal bir bağı olduğu, eline ismini yazdığı, defalarca yanına gidip geldiği, kendisi ile çıkmak istediğini belirttiği, müvekkilimin görüşmek istememesi üzerine ise ondan intikam almak için bu şekilde bir yol seçtiği ortadadır.

2) Yargılamanın her aşamasında SSÇ’ler yaşananları tüm gerçekliği ile ortaya koymuşlardır. Tutarlı ifadeleri mevcuttur. Olayın olduğu zaman mağdur kendi rızası ile müvekkilim Ahmet ve diğer SSÇ’lerin yanına gelmiş, onlarla konuşmaya çalışmıştır. Ancak Ahmet’e karşı olan hislerine yanıt bulamayınca bu şekilde bir tutum sergilemiştir.

Olay yeri tespit tutanağına göre ise olayın yaşandığı iddia edilen yer tenha bir yer değildir, bağırması durumunda herkes tarafından görülebilecek bir yerdir. Zorla götürüldüğü beyanı hayatın olağan akışına tamamen aykırıdır, doktor raporlarında da herhangi bir iz ya da emare yoktur.

Çekildiği iddia edilen fotoğraflar ise tamamen çelişkilidir. Soruşturma aşamasındaki ifadelerinde farklı gün ve farklı yerde çekildiğini söylemekte ancak kovuşturma aşamasında olay günü fotoğraf çekildiğini belirtmektedir. İncelenen telefonlarda da fotoğraf kayıtlarına rastlanmamıştır. Bahsedildiği gibi herhangi bir fotoğraf dosyada bulunmamaktadır.

3) Çocuk Koruma Kanunu ile getirilen yeni yaklaşım ile çocuğun bir suçu işlediği değil, bir suça sürüklendiği kabul edilmiştir. Bu yaklaşım, çocuğu suç işleyen bir suçlu olarak görmeyip onun suça sürüklendiğini kabul ederek bir anlamda fail çocuğu da suçun mağduru konumunda kabul eder. Bunun doğal sonucu olarak da suça sürüklenen çocuğun cezalandırılmasını değil korunmasını temel amaç olarak kabul eder.

Çocuk adalet sisteminde verilecek tepkinin öncelikli amacı, suçun işlenmesinin önlenmesi veya mağdurun haklarının korunması değil, çocuğun içinde bulunduğu ortamdan çıkarılıp korunması, suç işlemeyi bir yaşam biçimi haline getirmesinin önlenmesi yani çocuğun iyileştirilmesidir.

Çocuk adalet sistemi cezalandırıcı değil onarıcı adalet ilkelerine göre hareket etmeye çalışır. Çocuk adalet sistemi içerisinde çocuk mahkemelerinin temel görevi suç işlenmesini önlemek değildir. Bu mahkemeler suç işleyen çocukların cezalandırılmasını da temel amaç olarak görmezler. Çocuk mahkemeleri yaptıkları çalışmalar sonucunda topluma tekrar kazandırdıkları çocukların kendilerine iyi bir gelecek kurmalarını ve tekrar suç işlemelerinin önlenmesini, bu çocukların suçu bir yaşam biçimi haline getirmelerinin önlenmesini hedefler. Bu nedenle müvekkilime verilecek cezada bu hususların gözönüne alınması ve verilen cezanın çocuğun geleceğine ve kişiliğine yansıyacak olası etkilerinin de gözönüne alınması gerekmektedir.

4) Müvekkilin iddianamede vasıflandırılan suçları işlediğine dair hiçbir kesin ve somut delil yoktur, suç işleme kastıyla hareket etmemiştir. Somut olayın yargılamasında olay detaylı aydınlatılamamıştır. Kanaatimizce dosya sübuta ermemiştir, bu haliyle kurulan hüküm ise hukuka aykırıdır. Müvekkilin üzerine atılı suçun unsurları oluşmamıştır. Sonuç olarak, ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi de göz önüne alındığında müvekkilimin suçu işlediği hususu şüpheye yer bırakmayacak kesin delillerle aydınlatılmadığı sürece, müvekkilim lehine sonuç çıkarılması ve buna göre karar verilmesi gerekir.

5) Verilen hüküm kapsamında bir diğer yanlış husus da müvekkilim aleyhine hükmedilmiş vekalet ücretidir. Katılan kendisini vekaletnameli vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret Tarifesine göre 8200-TL vekalet ücretinin SSÇ’lerden eşit oranda alınarak katılana ödenmesine karar verilmişse de dosya kapsamında vekaletnameli vekil bulunmamaktadır.

Hiçbir kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkil, ifadesinde HAGB verilmesine dair kararı kabul etmiştir.

NETİCE VE TALEP: Yukarıda izah edilen sebepler ve Sayın Mahkemece re’sen nazara alınacak sebeplerle istinaf talebimizin kabulü ile; öncelikle müvekkilin atılı suçtan BERAATİNE, Sayın Mahkeme aksi kanaatte ise hakkında LEHE OLAN HÜKÜMLERİN UYGULANMASINI vekaleten saygılarımla talep ederim.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir