Ruhsatsız Silah Bulundurma ve Kullandırma Suçu İstinaf Dilekçesi Örneği
X BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ CEZA DAİRESİ
BAŞKANLIĞI’NA SUNULMAK ÜZERE
X ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
DOSYA NO :
İSTİNAF YOLUNA
BAŞVURAN SANIK :
VEKİLİ :
SUÇ İSNADI : Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma
SUÇ TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
AÇIKLAMALAR :
1-İzmir …. Asliye Ceza Mahkemesince ……… tarihinde verilen karar neticesinde, müvekkil sanık hakkında 6.000 TL adli para cezasına hükmedilmiştir. Yerel mahkeme kararı yasaya ve usule uygun olmayıp, kaldırılarak istinaf incelemesi çerçevesinde yeniden tesis edilmesi gerekmektedir.
2- ”HUKUKA AYKIRI ARAMA VE ARAMADA EN AZ İKİ KİŞİNİN BULUNDURULMAMASI” ilişkin açıklamalarımız ve hukuka aykırılıklar;
Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca sanığın konutunda 5271 sayılı CMK’nun 119/4. maddesine aykırı davranılarak o yer ihtiyar heyetinden veya komşularından iki kişi hazır bulundurulmaksızın yapılan arama neticesinde elde edilen delillerin “hukuka aykırı delil” olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, hukuka aykırı delil olduğu sonucuna ulaşılması durumunda ise aramada elde edilen maddi deliller dışında dosyada yer alan diğer delillerin sanığın mahkûmiyeti için yeterli olup olmadığı hususlarının öncelikle ele alınması gerekmektedir.
…………tarihli arama tutanağında tek hazurun olarak …………….. imzası mevcuttur.
Aramanın icra edilmesi sırasında doğabilecek muhtemel sorunlar ile elde edilebilecek delillerin güvenilirliğine ilişkin doğabilecek şüphelerin giderilmesi yönünden CMK’nun 119/4. maddesindeki düzenleme özel bir önem arzetmektedir. Kanun koyucu tarafından kollukça yapılan aramalarda arama tanığı bulundurma zorunluğunun kabul edilme sebebi ileride doğabilecek iddiaların, aslında orada olmayan delillerin görevlilerce yerleştirildiği gibi uygulamada sıklıkla karşılaşılan suçlamaların önüne geçmek ve böylece aramanın her türlü şüpheden uzak bir şekilde yapılmasını ve arama sonucunda elde edilen delillerin güvenilirliğini sağlamaktır. Yargılama, ‘arama’ ve ‘arama esnasında elde edilen eşyalar’ üzerine bina edilmiştir.
Mahkeme kararından anlaşıldığına göre, yargılamanın esaslı ve belirleyici delili, aramada ele geçirilen silah ve mermilerdir.Diğer bir anlatımla, hükmün esas ve belirleyici unsuru, gerçekleştirilen hukuka aykırı arama işlemi sonucunda elde edilen delillerdir. Koruma tedbiri niteliğindeki arama kararının icrasının hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilmesi ile elde edilen delillerin tek ve belirleyici delil olarak kullanılmasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği ve aramanın icrasındaki ‘kanuna aykırılığın’ yargılamanın bütünü yönünden adil yargılanma hakkını ihlal eder nitelikte olduğu kanaatindeyiz.
Bu konuda öğretide; “Cumhuriyet savcısı hazır olmaksızın konut, işyeri veya diğer kapalı yerlerde arama yapabilmek için o yer ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulur. Bu kişilere arama tanığı adı verilmektedir. İki değil, bir kişi bulundurulması aramayı hukuka aykırı kılar ve bu nedenle de bu yolla elde edilen deliller kullanılamaz (AY m. 38/6, CMK m. 217/2)” (Bahri Öztürk, Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, Özge Sırma, Yasemin F. Saygılar Kırıt, Özdem Özaydın, Esra Alan Akçan, Efser Erdem, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, 5. Bası, Ankara, 2013, s. 511); “Burada belirtilen kişilerin aramada hazır bulundurulması zorunludur. Nitekim yasa koyucu ‘bulundurulur’ diyerek bu kesinliği ifade etmiştir. Böylece arama koruma tedbirine maruz kalan kişiye güvence sağlanmıştır. Bu bakımdan, adı geçen kişilerin arama kararının yerine getirilmesi sırasında bulundurulmamaları aramayı hukuka aykırı kılar ve bu suretle elde edilen delilleri de kullanılamaz hale sokar” şeklinde görüşleri ileri sürülmüştür. Buna ilişkin Yargıtay kararları ve öğreti EK’te sunulmuştur.
Bu itibarla, hukuka uygun olmayan arama işlemi sonucunda ele geçen delillerin hükme esas alınamayacağından, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller değerlendirme dışı tutulduğunda müvekkil sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmamaktadır. Dolayısıyla verilen karar usul ve kanuna aykırıdır.
2- ”ADLİ SİCİL KAYDININ HATALI DEĞERLENDİRİLMESİ VE ADLİ PARA CEZASININ FAHİŞ OLMASI” na ilişkin açıklama ve itirazlarımız:
Müvekkil sanığın suç tarihi olan ……………… den önce kesinleşmiş mahkumiyeti olmayıp, dosya içine alınmış olan Karşıyaka … Asliye Ceza Mahkemesinin ………………. K. Sayılı kararı kesinleşme tarihi …………..tarihidir. Tarihlerden de anlaşılacağı üzere suç tarihinden sonra kesinleşmiştir. CMK 231/5 uygulanmaması gerekçesinin yanlış yorumlandığı kanaatindeyiz. Kaldı ki TCK’nın 62/1. Maddesi uyarınca indirim yapılırken ”Sanığın samimi ikrarı ve duruşmalardaki tutum ve davranışları takdiri indirim nedeni kabul edildiğinden” denilerek indirim yapılmıştır. Ancak CMK 231/5 uygulanmaması nedeni açıklanırken ”sanığın suçta pişmanlık duyduğuna ve ileride suç işlemekten çekineceği hususunda mahkemeye kanaat gelmediğinden” gerekçesi yazılarak CMK 231/5 uygulanmamıştır. İlgili iki gerekçe arasında çelişki olduğu açıktır.
Müvekkil sanığın aylık geliri 3000 TL olup evli ve 4 çocuk babasıdır. Her ne kadar verilen adli para cezasında taksit yapılmış olsa da günümüz ekonomik koşulları ve müvekkilin gelir durumu dikkate alındığında hakkaniyete uygun olmayıp fahiştir.
SONUÇ VE TALEP : Yukarıda belirtmiş olduğumuz nedenler ile müvekkil sanık hakkında verilmiş olan 6000 TL adli para cezası ile cezalandırılması kararına karşı yapmış olduğumuz itirazlarımızın ve istinaf başvurumuzun kabulü ile müvekkilin beraatine karar verilmesini, sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise lehe olan hükümlerin uygulanmasını saygılarımızla arz ve talep ederiz.
Allah razı olsun bu örneği paylaştığı için cebinde parası olmayıp arzuhalcilere avukatlara para vermekte zorlanan insanlara faydalı olduğu için sayın:Av. Saim İNCEKAŞ beyefediden