Resmi Belgede Sahtecilik İstinaf Dilekçesi
ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
İLGİLİ DAİRESİNE
Sunulmak Üzere
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
İSTİNAF YOLUNA BAŞVURAN
SANIK :
MÜDAFİİ :
TALEBİN KONUSU : Adana X Asliye Ceza Mahkemesinin …….. Esas- ……. Karar nolu, …….. tarihli kararı.
TEBLİĞ TARİHİ :
KARARIN ÖZETİ : Sayın Mahkeme sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir.
BAŞVURU SEBEPLERİ VE GEREKÇESİ :
MÜVEKKİL SANIK SENET ÜZERİNDEKİ SADECE KENDİ İMZASINDAN SORUMLUDUR.
Şikayetçi A. Ö. ile aralarındaki ticari münasebet sebebiyle müvekkil sanık F.G.’nin babası M. G. tarafından verilen çeklerin ödenmemesinin ardından yapılan protokolle bir dizi senet düzenlenmiş ve şikayetçinin vekili avukatın ofisinde protokol ile birlikte senetler de imza edilmiştir.
Yapılan bu protokol ile birlikte düzenlenen onlarca senet o anda orada bulunan M. G., F. G. ve H. Ç. tarafından imzalanmıştır. Şikâyetçinin de tanıdığı ve kefilliklerini muteber görüp imzalamalarını istediği diğer kişiler o esnada orada olmadıkları gibi müvekkil sanık tarafından da henüz kendilerine sorulmadan kefaletlerinin mümkün olup olamayacağına dair bir beyanda bulunulmamıştır.
Müvekkil sanık imzalanan senetlerde sadece kendi adı altındaki imzasından mesuldür. Diğer imzaların kim ya da kimler tarafından atıldığını bilmediği gibi bilebilecek durumda da değildir. Her şeyden önce senedin alacaklısı borçlu ve kefillerin imzalarının sıhhatinden sorumludur. Bunun içindir ki imza itirazı halinde alacaklı imzasını inkar eden borçluya haksız takip sebebiyle tazminat ödemeye mahkum edilir.
MÜVEKKİL SANIĞIN İŞYERİNDE HERHANGİ BİR SENET İMZALANMAMIŞTIR.
Tanık olarak dinlenen Av. T. U. o dönemde alacaklı vekilidir. Bu nedenle o sırada alacaklının menfaatleri doğrultusunda hareket ettiği tartışmasız olduğundan taraftır ve tanıklığı muteber değildir. Müvekkilimin işyerine gittikleri ve orada kefil olarak diğer müştekilere senetlerin imzalattırıldığı şeklinde anlatılan durum yaşanmamıştır. Böyle bir durumun gerçekleşmediği müvekkilim tarafından ispat edilebilecek ya da ispatı kendinden beklenebilecek bir durum değildir. Aksinin karşı tarafça ispat edilmesi, senetlerin kim ya da kimler tarafından imzalandığının ispatlanması gerekmektedir. Bu durum ispat edilmeden varsayımlar ve ispatlanmayan iddialar karşısında müvekkilime ait olmayan imzaların sorumluluğu müvekkilime ait olamaz. Müvekkilim imzaladığında senetler boştur. Alacaklı taraf elinde bulunan senetlerdeki imzaların kim tarafından atıldığını bilmek durumundadır. Müvekkilimin imzası dışındaki diğer imzalar müvekkilimin eli ürünü olmadığından bir sorumluluğu olamayacağı gibi aksi durum ispatlanamamıştır ve şüpheden her zaman sanık yararlanacaktır.
BİLİRKİŞİ RAPORU SADECE MÜVEKKİLİMİN İSMİNİN ALTINDAKİ İMZALARIN KENDİSİNE AİT OLDUĞUNU BELİRLEMİŞTİR.
Sayın Mahkeme gerekçeli kararında“… TOPLAM 36 ADET BONONUN SANIK F. G.’NİN ELİ MAHSULÜ OLARAK İMZA VE YAZILARIN DÜZENLENDİĞİ BUNA GÖRE, SANIK F. G.’NİN BAŞKALARI ADINA SENET İMZALAMIŞ OLDUĞU BİLİRKİŞİ M. M.’NİN 29.04.2011 TARİHLİ YAZILI RAPORUYLA BELİRLENMİŞTİR.” demektedir.
Bilirkişi raporunda inceleme konusu olarak “…TOPLAM 36 ADET EMRE MUHARRER SENETTEKİ “F. G.” İSİM YAZILARI ALTINDA ATILI BULUNAN İMZALARIN, MUKAYESE İMZALARI BULUNAN SANIK F. G. ELİ MAHSULÜ OLUP OLMADIKLARININ TAYİN VE TESPİTİDİR” şeklinde açıklanmıştır.
Sonuç olarak“… 36 ADET EMRE MUHARRER SENETTEKİ “F. G.” İSİM YAZILARI ALTINDA ATILI BULUNAN İMZALARIN, MUKAYESE İMZALARINA KIYASLA, SANIK F. G. ELİ MAHSULÜ OLDUKLARI KANAATİNE VARILMIŞTIR”.
Yani bilirkişi raporunda SADEC F. G.’NİN İSMİNİN ALTINDAKİ İMZALARIN eli mahsulü olduğu tespit edilmiştir. Sayın Mahkemenin karar gerekçesinde ifade bulduğu şekilde bonodaki imza ve yazıların müvekkil tarafından düzenlendiği ve başkaları adına senet imzalamış olduğunun bilirkişi raporuyla tespit edilmiş olduğu kesinlikle hatalı bir ifadedir. Raporda kesinlikle böyle bir sonuç ya da çıkarım olmadığı gibi bu şekilde bir yorum dahi yoktur.
Karara dayanak olarak gösterilen bilirkişi raporunda sadece kendi ismi altındaki imzaların müvekkile ait olduğu belirlenmiş olup buna zaten müvekkilin bir itirazı bulunmamaktadır. Kendi ismi altındaki imzalar kendisine aittir. Ancak diğer imza ve yazılar kendisine ait olmadığı gibi senet üzerindeki yazıların tanıklardan Av. T. U. tarafından yazıldığı kendi ifadesiyle Mahkeme kararında yer almaktadır. Sayın mahkeme hem tanık T. U. ifadesinde yer alan “SENETLERİ EL YAZISIYLA KENDİSİNİN DÜZENLEDİĞİNİ” hem de “SANIK F. G.’NİN ELİ MAHSULÜ OLARAK İMZA VE YAZILARIN DÜZENLENDİĞİ” ifadeleri ile kendi içinde çelişmektedir.
SENET BEDELLERİ ÖDENMİŞ, ŞİKAYETÇİLER DAVAYA KATILMAMIŞ VE ŞİKAYETLERİNDEN VAZGEÇMİŞLERDİR. ZARAR KASTI BULUNMAMAKTADIR.
Şikayetçiler herhangi bir zararları bulunmadığından ve senet bedelleri ödendiğinden şikayetlerinden vazgeçmişlerdir.
Müvekkil sanığın başkaları adına senetlere imza atmadığı ve attırmadığı sabittir. Aksi durum her türlü şüpheden uzak ve kesin şekilde ispatlanmamıştır. Diğer yandan senet bedelleri tamamen ödenmiş ve zarar verme kastı dayanağını kaybetmiştir. Müvekkilin isnat edilen suçu işlediğini kabul etmemek şartıyla senet bedellerinin ödenmiş olması zarar verme ve suç işleme kastının bulunmadığının da göstergesidir.
Bu hususlara özellikle dikkat edilmeli ve müvekkil sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken cezalandırılmasına karar verilmesi hatalıdır ve bozmayı gerektirir.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda belirtilen sebepler ve gerekçelerle kamu düzeninden olan hususlar da dikkate alınarak yerel mahkeme tarafından verilen hükmün kaldırılmasına karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz.
İstinaf Yoluna Başvuran Sanık Müdafii