Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

Özel hayat ne demektir, içerisinde hangi kavramları barındırır? Özel hayatın gizliliğini ihlal nasıl meydana gelir? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar önemlidir, çünkü özel hayatın içerisinde yer alan kavramlar kanun tarafından korunmaktadır.

Özel Hayatın Gizliliği Nedir?

Özel hayatın gizliliğini ihlal ne demektir?

En basit haliyle özel hayat; kişisel veriler, haberleşme verileri, aile hayatı gibi kavramları içerisinde barındırır. Kişinin aile bireyleri, yakın arkadaşları gibi sınırlı sayıdaki kişilerden oluşan yakın çevresi ile paylaştığı, bu çevre dışındaki kişiler tarafından bilinmesini istemediği hayat alanı, onun özel yaşam alanını oluşturur. Kişinin ev hayatı, ailevi ilişkileri, cinsel ve duygusal yaşamı, dini ve felsefi inançları, sırları, yazışmaları gibi hususlar kişinin özel hayatında yer alan değerlerden bazılarıdır. Özel hayatın gizliliğinin korunması sayesinde kişi bireysel özerkliğini sağlar; onur, saygınlık ve ruhsal sağlığını korur. Bireyin zihinsel ve duygusal güvenliğinin sağlanması için özel hayatının gizliliğinin korunması gereklidir.

Tam da bu noktada gizlilik kelimesinin anlamı üzerinde kısaca durmamız gerekir. Gizlilik kelimesi “bilinmeme” anlamına gelir. Dolayısı ile özel hayatın gizliliği, özel hayat kapsamındaki bir hayat olayının hiç kimse tarafından bilinmemesi değil, ilgilinin rızası dışında herhangi bir kimse tarafından öğrenilmemesi anlamını taşır.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu ve Cezası

Türk Hukukunda kişilerin özel hayatlarının gizliliğinin korunmasını isteme hakları bulunmaktadır. Bir başkasının özel hayatının gizliliğin ihlal eden kişi suç işlemiş sayılır. Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun cezası 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası içerir. Cezanın boyutu; özel hayatın kayıt altına alınıp alınmadığı, basın ve yayın yoluyla ifşa edilip edilmediği gibi unsurlara göre saptanır.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun var oluş amacı kişinin özel hayatının gizliliği ve korunmasıdır. Bir diğer deyişle bu suç ile korunan hukuki değer özel hayata saygı hakkıdır. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan bu suçun konusunu özel hayat olayları oluşturur. Bir olayın özel hayat kapsamına girmesi için ilgili kişinin bu olayı gizli tutma iradesi sergilemesi, olayın istisnai kişiler dışında bilinebilir olmaması ve bu olayın gizli tutulmasında kişinin objektif bir yararının bulunması gerekir.

Failin İradesi

Bu suç kasten işlenebilen bir suç olduğundan, failin öğrenme veya öğretmeye yönelik hareketinin, başkasının özel hayatının gizliliğini ihlal edeceğini veya tehlikeye düşüreceğini bilmesi ve istemesi zorunludur. Suçun iştirak halinde yani birden fazla kişiyle işlenmesi mümkündür.

Kişilerin özel hayatını ihlal suçu genellikle ses ve görüntüleri kaydetme veya ifşa etme yoluyla gerçekleşiyor. Ses veya görüntünün kaydedilmiş olarak kabul edilebilmesi için tekrar dinlenebilmesi veya görüntülenebilmesi gerekir. Yasada ses veya görüntü kaydına ilişkin herhangi bir zaman sınırlaması bulunmadığından, bir fotoğraf karesi veya kaydedilen birkaç saniyelik ses kaydı, bir kaydın gerçekleştiğini kanıtlamak için yeterlidir. Ses kayıtları bakımından kaydedilen seslerin mutlaka söz şeklinde olması zorunlu değildir.

Kayda alınmış görüntü veya seslerin kopyalanmak suretiyle çoğaltılması örneğin, ilk olarak kayıt yapılan kameradaki görüntüler bilgisayar yardımıyla CD ortamına aktarılması durumunda da özel hayatın ihlali suçu oluşur.

Bizzat avukat olarak içerisinde bulunduğum olaylardan örnek vermek gerekirse; birkaç saniyelik izinsiz ses kaydı almak veya birkaç saniyelik görüntü almak dahi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturuyor. [ref]Bu tarz suçlar teknik olarak “ani suç” olarak adlandırılıyor.[/ref] Bu anlamda, bir özel hayat olayını anlamaya yönelik görme, işitme, tatma, hissetme ve koklama faaliyetleri, birer hareket olarak, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabilecektir. Burada önemli nokta şudur ki; özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir davranışın varlığının kabulü için mağdurun onur şeref ve saygınlığının zedelenmiş olması zorunlu değildir.

Görüleceği üzere kişinin hayat alanının özel alan ve giz alanı bölümlerine yapılan her türlü hukuka aykırı müdahale, o kişinin kişilik hakkının bir unsuru olan özel hayatına müdahale kabul edilmelidir. Özel hayata girdiği kabul edilen hayat olaylarının sadece üçüncü kişilere açıklanması değil, bu olayların hukuka aykırı şekilde öğrenilmesi de kişilik hakkının ihlali olarak kabul edilmelidir.

Özel hayata müdahale oluşturan bir fiil, devlet organları tarafından gerçekleştirilebileceği gibi diğer kişiler örneğin medya tarafından da gerçekleştirilebilir. Medya gibi tüzel kişi sıfatına sahip kuruluşların bu suçu işlemesi durumunda haklarında güvenlik tedbirleri uygulanır. Ancak suçun kamu görevlisi tarafından görevinin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle veya belli bir meslek veya sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi durumunda cezanın miktarı artırılır.

Her insanın başkalarının bilmesini istemediği asgari bir yaşam alanı olduğundan, özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarının mağduru herhangi bir kişi olabilir. Mağdurun akli dengesinin yerinde olup olmaması dahi önemli değildir. Herkesin mahremiyet hakkı vardır. Biz bu hakkı korumak için buradayız.

Bir diğer taraftan tüzel kişiler(kurumlar, şirketler vs.) ise özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun mağduru olamazlar. Yine henüz doğmamış veya ölmüş kişiler de bu suçun mağduru konumunda olamazlar.

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Kanun Maddeleri

İncelediğimiz suç Türk Ceza Kanunu’nun 134. maddesinde tanımlanmıştır. Kısaca özetlemek gerekirse; maddede özel hayatın gizliliğini ihlal suçu 2 şekilde ele alınıyor.

Basit Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu

Bunlardan ilki başka bir kişinin gizli yaşam alanına girerek, normal şartlarda görülmesi mümkün olmayan bir olayı kasıtlı olarak görmek ve kaydetmek gibi hareketleri cezalandırıyor. Yani ilgili kişinin üçüncü kişilerin rahatça görebileceği hareketleri, kolayca duyabileceği konuşmaları, bu suçun konusunu oluşturamayacaktır.[ref]Bu duruma uygulamada basit ihlal suçu da deniyor.[/ref]

İfşa Suretiyle Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu

İkincisi ise kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi hareketini cezalandırıyor. Madde metninde yer alan “ifşa” kelimesi, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde; “gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, burada failin üçüncü kişilerin öğrenmesine yönelik bir davranışı söz konusudur. Bir ifşadan söz etmemiz için ifşa edilen hususu üçüncü kişi veya kişilerin daha önceden bilmemesi, ilk defa ifşa fiiliyle öğreniyor olması gerekir.

Özel hayatın gizliliğine saygı hakkı

Görüntü veya seslerin anlatma, birebir taklit etme, yazıya dökme, resmetme, canlandırma gibi bir yöntemle başkalarının algılamasına sunulması ifşa suçunu oluşturmaz. İfşa için illa ki görüntü ve ses kaydına gerek yoktur, canlı yayın yapılması da suçu oluşturur. Tek bir kişiye dahi ses ve görüntülerin sunulması ifşa suçunun oluşmasına yol açar. Bu fıkrada tanımlanan suçun soyut tehlike suçu olması nedeni ile failin ifşa veya başka amaçla hareketi gerçekleştirmesi suçun oluşumu bakımından önemli değildir. İfşa eyleminin kabul edilebilmesi için suç konusu ses ve görüntülerin mağdura ait olduğunun anlaşılabilir olması gerekmektedir. Ayrıca bu fıkranın 2. cümlesinde ise “fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde” cezanın yarı oranında artırılacağı, hükme bağlanmıştır.

Özel hayata ilişkin her hususun değil, yalnızca görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suçun oluşumuna sebebiyet verecektir. İfşa suçunun konusu görüntü veya sesler hukuka uygun bir şekilde kayda alınmış olabileceği gibi, hukuka aykırı bir şekilde de kayda alınmış olabilir.[ref]Bu durumda hem basit özel hayatın gizliliği suçu hem de ifşa suçu oluşacaktır.[/ref]

Özel hayata ilişkin görüntü ve seslerin bir veya birden fazla kez basın yayın yoluyla bile ifşa edilmiş olması bunların gizliliğinin ortadan kalktığı şeklinde yorumlanmamalıdır. Yeniden meydana gelen bir ifşa hareketi esnasında, muhatap kitlede bu görüntü veya sesleri ilk defa öğrenecek bir kişinin dahi bulunması dahi ifşa suçu için yeterlidir.

İfşanın Basın ve Yayın Yoluyla Gerçekleşmesi

Önemli olan, kitle iletişim araçlarının kullanılmasının yeterli olmayıp belirsiz sayıda kişiye hitap eden bir yayının söz konusu olması zorunluluğudur. Basın ve yayın yoluyla görüntü veya seslerin ifşası fiili gerçekleştirildikten sonra bunların muhatap kitle tarafından öğrenilip öğrenilmemesi, ağırlaştırıcı sebebin uygulanması bakımından önemli değildir.

Özel hayatın gizliliğini ihlal TCK:

Türk Ceza Kanunu Madde 134: (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.

Suçun nitelikli halleri vardır:

Türk Ceza Kanunu Madde 137: Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;
a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,
b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle, işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Şikayete bağlı bir suçtur:

Türk Ceza Kanunu Madde 139: Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır.

Özel hayatın gizliliği Anayasa:

Anayasa 20. Madde: Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde yer alan “özel ve aile hayatına saygı hakkı”

AİHS Madde 8: (1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. (2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir.

Özel Hayatın Gizliliği Hangi Durumlarda Geçersiz Sayılır?

İlgili kişinin açık veya örtülü rızası, özel hayata yapılan müdahaleler bakımından bir hukuka uygunluk sebebidir. Bu gibi durumlarda özel hayatın gizliliği iddiası geçersizdir.

Bir diğer yandan failin gerçekleştirmek üzere özel bir gayret göstermediği algılama hareketleri suçu meydana getirmez. Özel hayat olayının dolaylı bir şekilde öğrenilmesi durumunda dahi öğrenen kişinin özel bir çaba göstermesi aranır.

Yine mağdurun şikayetten vazgeçmesi durumunda ceza verilmez, düşme kararı verilir.

Özel hayatın gizliliği hangi durumlarda hukuka uygun hale gelir?

Zamanaşımı ve Görevli Mahkeme

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu 6 aylık hak düşürücü süreye tabidir. 6 aylık sürenin geçmesi durumunda kişinin şikayet hakkı ortadan kalkar. Bu 6 aylık süre mağdurun özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğini öğrendiği tarihten itibaren başlar. Kamu davasının açılması durumunda ise dava zamanaşımı 8 yıldır.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna bakmakla görevli mahkemeler “asliye ceza mahkemeleridir”. Eğer ki fail suç tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmamışsa çocuk mahkemesi görevli olacaktır.

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçları ağırlaştırıcı sebeplerin varlığı halinde dahi uzlaşma kapsamında kaldığından, soruşturma evresinde öncelikle uzlaştırma girişiminde bulunulması ve bunun olumsuz sonuçlanması durumunda kamu davası açılması gereklidir.

Yargıtay Ne Diyor?

Yargıtay kararlarını inceleyerek hangi tür eylemlerin özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturup oluşturmayacağını verimli şekilde inceleyebilir, somut örnekler verebiliriz. Başlıca özel hayatın gizliliğini ihlal Yargıtay kararları şu şekildedir:

  • Cumhuriyet savcısı hazırladığı iddianamede özel hayatın gizliliği sınırlarını ihlal ederse, devlet mağdura manevi tazminat ödemek zorundadır.
  • Emlakçı tarafından kiracının evine izinsiz girilerek evin fotoğraflarının çekilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Erkek tarafından, kadın ile girmiş olduğu cinsel ilişkinin, kadının rızası dışında kaydedilmesi şeklinde gerçekleşen eylem özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Sanığın, işlettiği işyerine yerleştirdiği kameralar ile katılanın tadilat için bıraktığı elbiseyi denediği sırada katılanın görüntüsünü kaydetmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Kadınlar tuvaletinin girişine kamera yerleştirilmesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Arkadaşlık ilişkisinin sona erdirilmesine tepki olarak, beraberlikleri döneminde mağdur tarafından kendisine gönderilen mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak fotoğraflarını ifşa etmek özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Bir dönem beraberlik yaşadığı katılanın ilişkilerini sona erdirmesine tepki olarak beraberlikleri döneminde onun rızası kapsamında gönderdiği çıplak resimleri katılanın nişanlısına göndermek özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Mağduru tuvaletin alt tarafındaki boşluktan gözetlemek özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Mağdurun fiziksel mahremiyetine ilişkin fotoğraflarını, mağdurun adını ve soyadını taşıyan sahte facebook hesabı üzerinden, onun rızasına aykırı şekilde yayımlaması ifşa suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Özel yaşam alanlarına ilişkin olmayan görüntülerin sahte facebook hesabında yayımlanması verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturur.
  • Sanığın, aile içi geçimsizliğin kaynağının, katılanın güven sarsıcı ve olumsuz davranışları olduğunu ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde hukuka aykırı hareket ettiği kabul edilemez.
  • Katılanın diyalog halinde olduğu öğretmen arkadaşları dışında, başkaları tarafından da özel bir gayret gösterilmeksizin rahatlıkla duyulabilen tonda konuşması ve aleni konuşmasının kayda alınmış olması, çekim amacı, çekim açısı göz önüne alındığında özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşmaz.
  • Ağda yaptıran müşteriyi gizlice kameraya alan şahıs görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlemiş sayılır.
  • Amcasının eşini başkasıyla görüp fotoğrafını çeken kişi özel hayatın gizliliğini ihlal etmiş sayılmaz.
  • Nezaket sınırlarını aşan eleştiri özel hayatın gizliliği suçunu oluşturmaz.
  • Özel hayatın gizliliğini şikayet hakkı 15 yaşından büyük mağdura aittir, annesi onun yerine şikayetçi olamaz.
  • Bir fiil ile birden fazla katılana karşı aynı suçu işlemesi nedeniyle zincirleme şekilde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşur.
  • Eski erkek arkadaşın sahte facebook hesabı üzerinden kadına ait çıplak resimleri yayımlaması özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Sanıkların, mağdur tarafından kendilerine karşı işlenmekte olan ve ani gelişen bir suç (örneğin; cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bulunmadığı halde, kaybolma olasılığı bulunan mevcut delillerin muhafazasını sağlamak için değil, önceden hazırlıklı ve planlı şekilde, mağdurun aleyhine yeni bir delil elde etmek amacıyla hareket ettikleri dikkate alınmadan ve şikayete konu ses kaydının çözümü de yaptırılmadan, eksik incelemeye ve dosyada mevcut delil durumuna uygun düşmeyen yetersiz gerekçelere dayalı olarak sanıkların beraatlerine karar verilmesi doğru değildir.
  • Mağdurun erkek arkadaşının cinsel ilişkiye girdikleri esnada, mağdurun erkek arkadaşı tarafından kaydedilen ve emanet olarak kendisine bırakılan mağdura ait çıplak görüntüleri, mağdurun ve mağdurun erkek arkadaşının ailelerine gönderdiği iddiasına konu olayda; özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşmuştur.
  • Sanığın manzara çekimi yaptığına dair savunmasının aksine, mağdurun ve kimlikleri belirlenemeyen diğer kadınların önden ya da arkadan görüntülendiği toplam 8 adet fotoğrafın tespit edildiği olayda özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşur.
  • 16 yaşındaki mağdurun müstehcen görüntüsünü, internet üzerinden yayımlayan sanığın müstehcenlik suçundan cezalandırılması gerekir.
  • Velayeten anne ve babanın şikayetten vazgeçmesi durumunda özel hayatın gizliliğini ihlal suçu düşer.
  • Mağdur kadının internete yüklenen resimlerin eski erkek arkadaşı tarafından yüklendiği ispatlanamadığından erkeğin beraatine karar verilmesi gerekir.
  • Kişi kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” haklarına sahiptir. Kamuya açık alana çıkan her kişinin, bu alandaki her görüntüsünün veya sesinin kaydedilip, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterdiğinin kabulünün mümkün değildir. Bu nedenle izinsizce toplum içerisinde video çekmek özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunda şikayetten vazgeçme söz konusu ise düşme kararı verilir.
  • Mağdurun günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği fotoğrafların, mağdurun başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel hayatına ilişkin görüntüler olarak kabul edilemez.
  • Mağdurun üzerinde gecelik veya iç çamaşırı olan cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin özel fotoğraflarını, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda, tanıklara göstermesi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur.
  • Gerektiğinde ilgili hastaneden mahkemece temin edilebilecek nitelikteki belge örneklerini, katılanın daha önce temizlik yaparken ayağının kırıldığına dair açıklamalarını ispatlama amacıyla mahkemeye sunan sanığın eylemlerinde hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davranmadığı kabul edilir. Dolayısıyla sanığın üzerine atılı özel hayatın gizliliğin ihlal suçlamasından beraati gerekir.

Anayasa Mahkemesi Ne Diyor?

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun gerçek hayattaki yansımalarını kavramak amacıyla bu konudaki başlıca Anayasa Mahkemesi kararlarına da değinmek yerinde olur.

  • İşveren tarafından işçinin e-postalarının rızası dışında okunması özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir davranıştır.
  • Başsavcılık tarafından imha edilmesine karar verilen dinleme kayıtlarının imha edilmeyerek UYAP’a yüklenmesi ve hatta birçok farklı mahkemeyle paylaşılması özel hayatın gizliliğin ihlal eder nitelikte bir eylemdir.
  • Başvurucuya ait kişisel verilerin yargı sürecinin esasıyla ilgili olmamasına rağmen toplanması ve üçüncü kişilerle paylaşılması özel hayatın gizliliğini ihlal eden bir eylemdir.
  • Başvurucunun özel hayat alanı kapsamında kalan birtakım davranışlarına dayanılarak kamu görevinden çıkarılması demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırıdır.
  • Bireyin özel yaşamını kendi eliyle kamuya açması, özel yaşama saygı hakkı talebini otomatik olarak belli ölçüde azaltmaktadır.
  • Kolluk makamlarının Gezi Parkı olayları çerçevesinde yapılan paylaşımları izlemesi kamu düzeninin tekrar sağlanması açısından makul ve olması gerekli bir tutum olarak değerlendirilmelidir.

Suçun Özellikleri Şablonu

Suç:Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
Suç Tipi:1. fıkrada yer alan basit özel hayatın gizliliğin ihlal kısmı: Ani hareketli, neticesi harekete bitişik zarar suçu
2. fıkrada yer alan özel hayatın gizliliğini kayıt altına alma ve ifşa kısmı: Soyut tehlike suçu, neticesi harekete bitişik suç
Cezası:1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası
Fail:Herkes olabilir.
Mağdur:Tüzel kişiler hariç tüm gerçek kişiler olabilir.
Korunan Hukuki Değer:Özel yaşam hakkına saygı
Şikayet Zamanaşımı:6 ay
Dava Zamanaşımı:Kamu davası 8 yıl içerisinde sona erdirilmelidir.
Şikayete Bağlı Mı:Evet
Uzlaştırmaya Tabi Mi:Evet

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir