Nitelikli Hırsızlık Etkin Pişmanlık Savunma Dilekçesi

Nitelikli Hırsızlık Etkin Pişmanlık Savunma Dilekçesi

X BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE

Gönderilmek Üzere

X 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE

 

DOSYA NO              :

İSTİNAFA BAŞVURAN    

SANIK                       :

VEKİLİ                      :

MÜŞTEKİ                 : 

TEFHİM TARİHİ     : 

KONU                       : Gerekçeli istinaf başvuru dilekçesinin sunulması hakkındadır.

AÇIKLAMALAR     : Müvekkilim hakkında X Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın  2019/769 E. numaralı iddianamesi ile konut dokunulmazlığını ihlal ve nitelikli hırsızlık suçlarından cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış olup, X  Asliye Ceza Mahkemesi’ nin X E. sayılı kararı ile müvekkilimin kendisine yüklenen ve sabit olan “ gece vakti, muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık ” suçundan, 6 YIL 3 AY HAPİS CEZASI İLE ve “ gece vakti konut dokunulmazlığını ihlal ” suçundan, BERAAT karar verilmiştir. Verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki;

Dosya kapsamı incelendiğinde; müştekinin ifadesine göre sanığın dayısının torunu olduğunu, hırsızlık konusu suçun işlendiği yerin mirasçı malı olduğunu ve kimse tarafından kullanılmadığını,  evin metruk bir vaziyette olduğunu, çalınan eşyaların sayısını ve cismini bilmediği bakır bir kaç tabaktan ibaret olduğunu, kardeşi X müvekkil **arayarak zararın giderilmesini aksi halde şikayetçi olduklarını, müvekkil sanığın zararı gidermek için süre istediğini, daha sonra polise giderek şikayetçi olduğunu beyan etmiştir.

X Asliye Ceza Mahkemesinde görülen X tarihili duruşmada ise; ”Sanıktan davacı ve şikayetçi değilim,olay tarihinde bir kısım eşyalarımızın olduğu ancak içinde kimsenin oturmadığı boş olarak bulunan eve girerek bir kısım bakır kapları çalmış. Üst katta küçük kardeşim oturuyor sanık çaldığı eşyaları bize teslim etmedi. Çaldığı eşyaların parasını iade etmedi. Zarar talebim yoktur ” şeklinde beyanda bulunmuştur. Sanık her ne kadar şikayetten önce kendisine verilen süre içerisinde işsiz olması ve maddi imkanın olmaması nedeniyle zararı giderememiş olsa da kovuşturma aşamasında zararın giderilmesi için müştekiye başvurulmuş, akrabalık ilişkilerinin olması ve zararın giderilmesi noktasında bir talebinin olmadığını beyan etmiştir. Hırsızlık suçunu işlediğini açık şekilde ikrar eden müvekkilin pişmanlık duyması kolluk, soruşturma ve kovuşturma aşamasında beyanlarının tutarlı olması gibi nedenler göz önünde bulundurulmamıştır.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2018/5329 E.,  2018/14748 K. Kararında; ”5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 168/1. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerine göre, kovuşturma başlamadan önce mağdurun zararının giderilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarının indirilmesi, 2. fıkra uyarınca da etkin pişmanlığın kovuşturma başlandıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde ise, verilecek cezanın yarısına kadarının indirilmesi gerektiği nazara alındığında, somut olayda sanığın kovuşturma başlamadan önce X tarihinde kurumun uğradığı 45,00 Türk liralık zararı ödemek suretiyle mağdurun zararını gidermiş olması karşısında, anılan maddenin 1. fıkrası gereğince cezanın indirilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde”

Yukarıda da izah ettiğimiz şekilde müvekkilin zararın giderilmesi noktasında talepte bulunmasına rağmen müştekinin akrabalık ilişkilerinden dolayı ve zararın küçük olmasından kabul etmemesi nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmadan karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Nitekim müvekkil hırsızlık suçu neticesinde tutuklanmış, yetim olması ve ailevi bir takım problemlerinin olması nedeniyle mağdur edilmiştir.

2. Ceza Dairesi 2009/4117 E., 2009/44105 K. Kararında; ”Müştekinin yaralanması nedeniyle hastane ve tedavi masrafları bulunduğunu ve sanıkların masraflarını karşılamadığını ifade etmesi karşısında, müştekiden suçun işlenmesi nedeniyle uğradığını iddia ettiği maddi zararını somutlaştırması istenip, tespit edilecek zararı gidermek isteyip istemedikleri sanıklardan sorularak sonucuna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, sanıkların katılanın zararını karşılamadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 24/11/2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”

Zararın giderilmediği kabul edilerek etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığı gerekçesiyle verilen kararı kabul etmemiz mümkün değildir. İtirazlarımız neticesinde verilen kararın kaldırılarak bilirkişi incelemesi ile uğradığını iddia ettiği zararları somutlaştırarak beyan etmesi ve zararın hesaplanarak müştekiye ödeme yapılmasını kabul ediyoruz. Zararın giderilmesini talep etmemize rağmen tek celsede duruşmanın sona erdirilmesi müvekkilin hukuki güvenliğini sağlamamaktadır. 

Ceza Hukukunda ceza miktarı belirlenirken dikkate alınması gereken hususlardan biri de verilen zararın miktarıdır. Oysa ilk derece mahkemesi karar verirken somut vakıadaki hırsızlık konusu malın değerinin az olması hususunu dikkate almadan karar vermiştir. Suçun konusu malın değerinin azlığı ve sanığın sosyal durumu dikkate alınmadan verilen yüksek miktardaki ceza hukuka aykırıdır. Bu nedenle verilen hükmün bozulması gerekmektedir.

Müvekkilim üzerine atfedilen suçu ikrar etmiş olup, çok pişman olduğunu ve müştekinin tüm zararını karşılayacağını, uzlaşmak istediğini mahkemede beyan etmişse de Sayın Mahkeme, müvekkilim hakkında, “muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık”  suçunu işlediğini ve bu suç için etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması gerektiği kanaatine vararak hükmedilen cezanın ağırlaştırılmasına, müştekinin zararının giderilmek istendiği hususu hiç dikkate alınmamıştır.

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’ nun “etkin pişmanlık” başlıklı 168.maddesinin 2.fıkrası; “ Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.” şeklinde olup, müvekkilim sanığın İlk Derece Mahkemesi huzurundaki beyanları dikkate alındığında katılanın zararını karşılamak istediği son derece açık olup, bu husus dikkate alınmaksızın Sayın Yerel Mahkeme kararının eksik inceleme neticesinde verildiği kanaatinde olduğumuzdan istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğumuz hasıl olmuş olduğundan 5271 sayılı CMK md 280/2 hükmüne istinaden İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINI talep etmekteyiz.

Müvekkilim Sayın Mahkeme huzurunda, müştekinin atıl ve kullanılmayan evine girdiğini, evden sadece kullanılmayan ve sahipli olduğu anlaşılmayan birkaç bakır tabak aldığını bunun dışında mahkemede gösterilen delil ve tanık beyanları dikkate alındığında, müşteki X’in evinden alındığını iddia ettiği diğer eşyaları almadığını, üzerine atfedilen hırsızlık suçunu işlemiş olduğu sebebi ile pişman olduğunu ve müştekinin zararının karşılanması talebini beyan etmiştir. Kaldı ki müştekinin zarar talebi olmadığı hususları değerlendirmeden hüküm kurulmuş olması sebebi ile müvekkilim sanığın samimi beyanları nazara alınarak hakkında istinaf incelemesi yapılıp, İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ KALDIRILMASINA kararı verilmesini talep etmekteyiz.

Sonuç olarak, Müvekkilimin hukuka ve vicdana aykırı bir şekilde cezalandırılması durumu suçta ve cezada kanunilik ilkesini ihlal edeceği gibi, bu husus Evrensel Hukuk Kurallarının ve Anayasamızın açık bir ihlali niteliğinde olacaktır.

SONUÇ VE İSTEM  : Yukarıda kısaca arz ve izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemenizce resen nazara alınacak sebeplerden ötürü, X 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/49 E. sayılı kararına ilişkin gerekli incelemenin yapılıp, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya aykırı hususlarının belirttiğimiz sebep ve gerekçelerle müvekkilim lehine ortadan KALDIRILMASINA karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederim. tarih

                                               İstinaf Kanun Yoluna Başvuran

                                                           Sanık Müdafi

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir