ADANA AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE
DOSYA NO:
BEYANDA BULUNAN ( ŞÜPHELİ):
MÜDAFİİ:
KONU: Davanın esası hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarımız ve esasa ilişkin savunmamızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR
1) 13 Tarihinde ilimiz Seyhan Mahallesi Adalet Yolu üzerinde bulunan Hak Gazinosu isimli işyerinde çıkan silahlı kavga olayı sonucunda dosyamız kapsamında yer alan Ahmet yaşamını yitirmiş, bunun dışında dosyaya yansıdığı üzere başka yaralanmalar da gerçekleşmiştir.
2) Olay tarihinde, müvekkilimiz Mehmet ile beraberindeki kişiler ‘’EĞLENMEK’’ amacıyla Hakyedi soy isimli kişilere ait Hak Gazinosuna gitmişlerdir, davaya konu olay da bu esnada yaşanmıştır.
3) Öncelikle müvekkilimiz ve beraberindeki kişilerin olayın yaşandığı gazinoya eğlenmek maksadıyla gittiklerini, söz konusu mekana gitme amaçlarının kavga çıkarmak olmadığını belirtmek isteriz. Şöyle ki:
4) Müvekkil ve diğer sanıklar bahse konu gazinoya gittiklerinde Hakyedi soy isimli işyeri sahiplerine eğlenmek maksadıyla geldiklerini belirtmişlerdir. Bu husus ilgili işyeri sahiplerinin ifade tutanaklarındaki beyanlarıyla da sabittir.
5) Sanıklardan Kemal ve Ali savcılığa vermiş oldukları ifadelerinde tokalaşıp görüştüklerini ve hatta sanığın elini öperek saygı gösterdiğini ifade etmişlerdir.
6) Şayet müvekkil ve diğer sanıklar olay yerine önceden planlanmış olarak kavga çıkarmak maksadıyla gitmiş olsaydı taraflar arasında bu şekilde samimi ve içten bir görüşme geçmiş olması da mümkün olmazdı.
7) Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca her ne kadar müvekkil ve maktula yönelik eylemi sebebiyle kasten öldürme fiilinden, diğer müşteki şüphelilere yönelik eylemleri sebebiyle kasten yaralama suçundan iddianame düzenlenmiş, kovuşturma evresinde kasten yaralama fiilinin hukuki nitelendirilmesi mahkemece öldürmeye teşebbüs olarak takdir edilmiş olsa da bu hususun tarafımızca kabulü mümkün değildir;
8) Dosya kapsamına yansıyan olayda yukarıda da izah ettiğimiz üzere müvekkil ve arkadaşları olay yerine önceden kararlaştırılmış bir şekilde herhangi bir suç işlemek amacıyla değil tamamen eğlenmek maksadıyla gitmişlerdir, olay da bu esnada yaşanmıştır.
9) Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 13 tarihli mütalaada sayın savcılıkça müvekkil hakkında maktulü kasten öldürme suçundan cezalandırılması talep edilmiş olup, biz savcılığın mütalaadaki bu yöndeki talebini kabul etmiyoruz. Şöyle ki;
10) Soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki ifadelere bakacak olursak; Ali kolluktaki ifadesinde elinde kısa namlulu bir av tüfeği olduğunu, Kemal ise kolluktaki ifadesinde tabanca olduğunu ifade etmiştir. Yine aynı aileye mensup şahsın kolluktaki ifadesinde belinden tabanca çıkardığını ve ateş ettiğini söylemiş ancak kendisi bu ifadesini savcılıkta değiştirerek olay esnasında bir tabanca görmediğini aynı zamanda olay esnasında kimlerin tabanca veya tüfekle ateş ettiğini de görmediğini beyan etmiştir. Maktul de bu esnada vurulmuş vücudunun değişik üç yerinden yara alarak hayatını kaybetmiş kimin silahından çıkan kurşunla vurulduğu ise ispatlanamamıştır.
11) Bunun dışında olay yerinde yaralananlar da kendilerinin kim veya kimler tarafından vurulduğunu, kimin silahından çıkan kurşunla yaralandıklarını bilmediklerini de muhakemenin her aşamasında belirtmişlerdir.
12) Sanıklardan Berk savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde maktulün vurulması esnasında kendi akrabalarına hitaben ’’Dayı ne yaptın, beni vurdun!’’ şeklinde sözler sarf ettiğini ve aniden gelişen olay sonucu maktulün kendi ailesi üyelerinden biri tarafından kazara vurulduğunu belirtmiştir.
13) Yine her ne kadar Kemal tabanca gördüğünü, bu kişilerin kendilerine tabanca ile ateş ettiğini söylese de savcılıktaki ifadesinde ise kendisinin bir tüfekten çıkan saçma taneleriyle yaralandığını da çelişkili bir şekilde ifade etmiştir. Bu çelişkili ifadeler karşısında olay yeri inceleme raporlarında ve bilirkişi raporlarında bu tüfeğe veya sair herhangi bir tüfeğe rastlanılmamıştır.
14) Bu hususlar dikkate alındığında hem karşı taraftaki şahısların aşamalardaki çelişkili beyanları, kimin kim tarafından vurulduğunun hiç kimse tarafından görülmemiş olması, sanıklarca beyan edilmesine rağmen olay yerinde izlerine rastlanılmayan tüfek kartuşları hem de taraflar arasında önceye dayalı bir husumetin bulunmaması, otopsi incelemesi sonucu maktulün vücudundan çıkan mermi çekirdeği nüveleri ve mermi çekirdeği gömlek parçaları tespit edilmiş olduğu göz önünde bulundurularak yaşanan olayın da ani bir şekilde gelişmesi sebebiyle müvekkilin kasten adam öldürme fiilinden cezalandırılması talebiyle verilen mütalaaya iştirak etmiyoruz.
15) Yukarıda da açıkladığımız üzere taraflar arasında yaşanan kavga olayı ani bir şekilde gelişmiştir, taraflar arasında öldürmeyi gerektirir önceye dayalı bir husumet bulunmamaktadır. Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 15 inceleme tarihli uzmanlık raporu doğrultusunda maktulün vücudundan çıkan parçaların MERMİ ÇEKİRDEĞİ GÖMLEK PARÇASI VE MERMİ ÇEKİRDEĞİ NÜVESİ (KURŞUN PARÇASI) olduğu tespit edilmiştir. Bu rapordan da anlaşılacağı üzere müvekkilin maktulü öldürmeye yönelik kastı yoktur.
16) Olay esnasında yaşanan gerginlik neticesinde müvekkil telaş ve panikle silahını rastgele ateşlemiştir. Müvekkilin buradaki amacı aslında öldürmek değil korkutmak ve kendini korumak olduğundan kasten öldürme fiilinin unsurları oluşmamıştır. Burada müvekkilin maktule yönelik fiili mütalaada belirtildiği şekilde kasten öldürme değil de olası kast ile öldürme olarak değerlendirilmesi kanaatindeyiz.
17) Zira müvekkilimiz olay günü yukarıda izah ettiğimiz üzere söz konusu mekana ‘eğlenmek’ maksadıyla gitmiştir. Önceye dayalı bir suç işleme iradesi bulunmamaktadır. Bu iradenin bulunmamasının nedeni ise taraflar arasında daha önceye dayalı herhangi bir husumetin, tartışmanın veya yaşanılan olaya benzer bir silahlı kavganın bile olmamasıdır. Olay esnasında tamamen karşı taraftan gördüğü tepki neticesinde panikle hareket etmiş olup silahını da bu saikle ateşlemiştir. Amacı tamamen kendisini korumaya yöneliktir. İşlenen fiilin hukuki nitelendirmesi kanaatimizce hatalı değerlendirilmiştir. Fiili göz önüne alındığında dosyamız kapsamındaki fiil bağlamında olası kastın unsurlarının gerçekleştiği kabul edilmeliyken mütalaada kasten öldürme olarak bir değerlendirme yapılması hukuken hatalıdır.
18) Olay esnasında taraflar arasındaki mesafe, tarafların konumları ve tanık beyanları da dikkate alındığında müvekkilin birini öldürme kastı olsaydı bu kişi maktul değil de fiziken kendisine daha yakında olan ve hatta husumetli oldukları Berk olurdu. Çünkü duruşmadaki beyanına bakıldığında müvekkilin Berk ile tartıştığını ve aralarında bu esnada bir boğuşma gerçekleştiğini, ikisinin de yere düştüğünü, Berk’in silahını düşürdüğünü, yerdeyken silahını alır almaz rastgele hedef gözetmeksizin ateş ettiğini ve bunun sonucunda da işyerinin kapısının önünde bulunan maktulün vurulduğunu ifade etmiştir. Keza bu ifadeleri bile müvekkilimizin hiçbir şekilde kasten hareket etmediğini göstermektedir.
19) Biz burada müvekkilin silahını ateşlediği esnada kurşunların duvar veya yer gibi sert bir zeminden sekmesi suretiyle maktule isabet ettiği ve bunun sonucunda maktulün vücudundan çıkan nüve ve gömlek parçalarıyla hayatını kaybettiği ihtimali üzerinde durulması gerektiği kanaatindeyiz. Bu ihtimaller üzerinde durulmadan müvekkil hakkında mütalaada düzenlenen kasten öldürme suçundan cezalandırılmasının istenmesi hukuka aykırıdır. Çünkü maktulün vücudunda herhangi bir mermi çekirdeğine rastlanılmamıştır. Kasten hareket eden birinin açık hedefte bulunan birisine yönelik ateş etmesi sonucu vücudunda ya da en azından vücudunun yakınında mermi çekirdeğinin olması kaçınılmazdır. Bir an için müvekkilin kasten hareket ederek maktulü öldürdüğü varsayımında çekirdekler yerine neden nüve ve gömlek parçalarının maktulün vücudundan çıktığı, çekirdeklerinin nerede olduğu sorusu üzerinde durulması gerekir.
20) Yukarıda da izah ettiğimiz ve bilirkişi ve otopsi raporlarıyla sabit olduğu üzere maktulün vücudunda herhangi bir mermi çekirdeğine rastlanmamıştır. Maktulden çıkan parçaların nüve(kurşun parçası) ve çekirdek gömlek parçası olduğu raporlarla sabittir. Gelişen olay neticesinde ve gerek polis raporlarında, otopsi raporlarında, alınan tanık ifadelerinde de görüldüğü üzere müvekkilin fiilinin kastın unsurlarını taşımadığı aksine olası kastın unsurlarının oluştuğu aşikardır.
21) Ayrıca dosyamızın konusu olan kavga olayında ilk haksız hareketin kimden geldiği belli olmadığından kabul anlamına gelmemekle birlikte mahkeme aksine kanaate sahip olursa yerleşik Yargıtay uygulamalarıyla da sabit olduğu üzere müvekkilimiz lehine haksız tahrik indiriminin de uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.
22) Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca, müvekkilimizin müştekilere yönelik eylemleri yönünden her türlü şüpheden uzak açık ve kesin delillerle sabit olmadığından kasten öldürmeye teşebbüs suçundan beraat kararı verilmesi talebiyle verilen mütalaaya katılıyoruz. Müvekkilin bu kişilere yönelik öldürme kastıyla hareket etmediğini beyan eder ve bu konuda sayın savcılıkça verilen mütalaa yönünde karar verilmesini mahkemenizden talep ederiz.
Sanık Müdafii