Hırsızlık Suçunda Savunma Dilekçesi 1
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
DOSYA NO :
SANIK :
MÜDAFİİ :
KONU : Beyanlarımızın Sunulmasından İbarettir
AÇIKLAMALAR :
X Asliye Ceza Mahkemesi nezdinde görülmekte olan dosya üzerinden yapılan ../../.. Tarihli oturumda, beyanda bulunmamız için tarafımıza süre verilmiş olup, işbu süre içerisinde beyanlarımızı sunuyoruz.
İddianamede Belirtilen Suçlar ve Olayın İzahatı:
Sanık ….tarihinde saat … sıralarında sanayi sitesinde, itfaiyenin karışında bulunan hurdacı dükkânına açık olan alüminyum sacların arasından girmiş ve içeride bulunan hurda halindeki bir dinamo ile buzdolabı motorunu sacların dışına atmış ve akabinde dükkâna girdiği yerden dışarıya çıkmıştır. Sanık söz konusu hurdacının yakınlarda bekleyen arkadaşı ile aynı arkadaşına ait araca binerek olay mahalline gelmiş ve hurdalıktan dışarı atmış olduğu malzemeleri arabaya yüklemişlerdir.
Daha sonra sanık ve arkadaşı … giderek oradaki bir hurdacıya hırsızlanan hurdaları satmış ve bunun karşılığında 40 TL almışlardır. Bu suretle elde edilen paranın 30 TL’si sanıkta 10 TL’si ise arkadaşında kalmak üzere pay edilmiştir.
Sanığın olaya ilişkin eylemi bunlardan ibaret olup, iddianamede belirtildiği üzere X tarihinde ikinci kez girmiş olması söz konusu değildir.
Samimi İkrar:
Sanık gerek soruşturma evresinde kollukta verdiği ifadede gerekse de kovuşturma aşamasında mahkemede vermiş olduğu ifadede …. tarihindeki olayı olduğu gibi dosdoğru anlatmış ve suçunu ikrar etmiştir. Hal böyle olunca samimi olarak suçunu kabul ettiği ve yetkili mercileri uğraştırmadığı, onlara kolaylık sağladığı da aşikârdır. Sanığın ifadelerinden de anlaşılacağı üzere …tarihinde işlenen hırsızlık olayını kabul ettiği açıkça görülecektir.
Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi:
Lakin sanığın üzerine atılı …. tarihinde gerçekleştiği iddia edilen konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarını işlediğine dair suçlamalar doğruluk payı içermemektedir. Zira suçunu samimi olarak itiraf eden sanığın, bu suçları da işlemiş olması halinde çekinmeksizin itiraf edeceği su götürmez bir gerçektir. Nitekim inkâr etme amacı güden bir şahsın bir diğer olayı da zinhar kabul etmemesi, yalanlaması gerekirdi.
Kaldı ki ikinci bir olay tarihi olan zamanda müdafisi olduğum sanığın müştekinin dükkânına girdiğini ve mala zarar verdiğini kanıtlar somut bir delil bulunmadığı gibi herhangi bir emare de bulunmamaktadır. Buna ilişkin ne bir tanık, ne bir beyan vardır. Sanığın suçu işlediğine ilişkin algı yaratan tek husus kamera kayıtları olmakla birlikte bu kayıtlardaki şüphelinin müdafisi olduğum sanık olduğunu kanıtlar bir görüntü yer almamaktadır. Hâsıl olan tek şey; o olay tarihindeki şüphelinin, sanığın kıyafetlerine benzer kıyafetler giymesidir.
Bilindiği üzere ceza muhakemesinde temel olan bazı ilkeler bulunmaktadır. Bu ilkelerden en önemlisi olarak gösterilebilecek olanı “Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi”dir. Buna göre; ceza muhakemesinde ispat konusunda bir husus aydınlatılmadığında sanık lehine sonuç çıkarılması ve karar verilmesi gerekir. Zira suçluluğu sabit oluncaya kadar sanık suçsuz sayılmalıdır.
Bu hususta AY. m.38/4 “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” ve AİHS m.6/2 “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.” Denilmek suretiyle suçsuzluk karinesine yer verilmiştir. İkinci olaya ilişkin suçun müdafisi olduğum sanık tarafından işlenip işlenmediği belli olmadığı ve somut bir delil bulunmadığı için sanık hakkında işbu ilkenin uygulanması gerekmektedir.
Kusursuz Ceza Olmaz:
Önemle belirtmekte fayda vardır ki; ceza hukukunun temel ilkelerinden olan kusursuz ceza olmaz ilkesi de göz ardı edilmemelidir. Zira ceza hukuku faili değil eylemi esas alan bir hukuk dalıdır. Failin geçmişine ya da kişisel özelliklerine göre değil, eylemine bakarak suçlu olup olmadığı saptanır. Bir kimsenin geçmişte hırsızlık suçu işlemiş olması, bundan sonra da hırsızlık suçunu işleyeceğine kanıt oluşturmaz.
Buna göre; …. Tarihinde hırsızlık suçunu gerçekleştiren sanığa … tarihinde gerçekleştirilen hırsızlık suçunun da izafe edilmesi yerinde değildir. Ceza hukuku ilkesi ile bağdaşmamaktadır.
Malın Değeri ve Sanığın Eline Geçen Meblağ:
Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan ve hırsızlanan mal 40 TL’ye …’deki bir hurdacıya satılmıştır. Yani işbu eylem neticesinde haksız olarak elde edilen miktar 40 TL olmakla birlikte sanığın elde ettiği meblağ 30 TL’dir.
Hırsızlık suçunda cezanın azaltılmasını veya kaldırılmasını gerektiren nitelikli hallerden malın değerinin az olmasına ilişkin hükmü içeren TCK md 145’te : “Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” İfadesiyle belirtildiği üzere malın değerinin az olması halinde verilecek ceza azaltılabilecek yahut ceza vermekten vazgeçilebilinecektir.
Sanığın Psikolojik Durumu:
Sanık başkaca bir suçtan giydiği hüküm nedeniyle bir süre hapiste yatmış ve hapisten çıktıktan -yaklaşık 10 günlük bir zaman- sonra yargılamaya konu olay meydana gelmiştir. Müdafiliğini üstlendiğim sanık hapisten çıkar çıkmaz iş aramaya başlamış, fabrikalara ve işyerlerine iş başvurusunda bulunmuştur. Bununla da kalmamış günlük yevmiye işlerine müracaat etmiş, tarlalara ırgat olarak gitmeyi dahi istemiştir. Ancak hükümlü olduğu, sabıkası bulunduğu için kimse kendisini işe almamış, yardımcı olmamıştır. İş bulamayan sanık kendi ailesinden de destek görememiştir.
İçinde bulunduğu bu müşkül durum, sanığı bir çıkmaza sürüklemiş; psikolojisini olumsuz yönde etkilemiştir.
Sanığın İçinde Bulunduğu Çaresizlik Hali:
Sanığın içinde bulunduğu çaresizlik hali bununla da sınırlı kalmamıştır. Sanığın bir ailesi vardır. Nitekim sanık evlidir ve henüz yaşına girmemiş (7 aylık) bir çocuğu bulunmaktadır. Zaten bir süre hapiste yattığı için ailesi perişan olmuş, yokluk çekmiştir. Hapiste ailesine bakamayan, ihtiyaçlarını karşılayamayan sanık hapisten çıkmasına rağmen iş bulamadığı için eşi ve çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamamış ve kendisini aciz hissetmiştir.
Hülasa olay tarihinde 7 aylık olan bebeğine ne bez alabilmiş ne de mama. Bebeği açlıktan hasta olmuş, zor durumlara düşmüştür.
Zorunluluk Hali:
TCK md 147’de: “Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. “denilmektedir.
Ağır ve acil bir gereksinimin karşılanması için hırsızlık suçunun işlenmesi halinde zorunluluk halinin varlığı kabul edilmektedir. Sanığın gerçekleştirmiş olduğu eylem de bu yönde olmakla zorunluluk hali içermektedir.
Bilindiği üzere ıztırar hali kusurluluğu kaldırılan nedenlerden bir tanesidir. Nitekim ıztırar halinde, kişi bilerek neden olmadığı bir tehlikeden kendisini veya başkasını kurtarmak amacıyla, suç oluşturan ve tehlikeyi uzaklaştırmaya elverişli olan bir eylem içermektedir. Bu eylem ile bazen tehlikenin kaynağına, bazen de 3.kişilerin haklarına zarar verilmektedir.
Sanığın yargılamaya konu eylemi ifa etmesinin sebebi zorunluluk hal içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Zira ehemmiyet gösterip iş aramasına rağmen, çalışacak bir yer bulamamıştır. Çocuğu aç olduğu için paraya ihtiyaç duymuştur. Açlıktan ölmek üzere olan bir bebeği olduğu cihetle de bu duruma itildiği aşikârdır.
Nitekim sağlığa ve hayata yönelik bir tehlike hâsıldır. Bilindiği üzere tehlike değişik biçimlerde ve kaynaklardan ortaya çıkabilir. Örneğin; deprem, sel baskını, yangın gibi doğa olayları; açlık susuzluk gibi insan psikolojisi ve biyolojisinin gereksinimleri zorunluluk durumuna neden olabilmektedir. Sanığın içinde bulunduğu tehlike ise tamamen insan psikolojisi ve biyolojisinin bir sonucudur. Bu itibarla açlıktan ölmek üzere olan çocuğu için hırsızlık yapmıştır ( 3.kişi lehine zorunluluk hali). Kaldı ki hırsızlamış olduğu malların değeri nazara alınınca zarar verilen hak ile tehlikeye uğrayan hak arasında bir orantı vardır.
Bu itibarla da zorunluluk durumunun sonucu olarak sanığa ya TCK md 25/2 gereği ceza verilmemeli ya da CMK md 223/3-b gereği sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmelidir.
Zararı Giderme Arzusu:
TCK md 168’de düzenlenen Etkin Pişmanlık hükümlerine göre; “(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.
(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.” Denilmektedir.
Sanığın işlemiş olduğu hırsızlık suçu hasebiyle müşteki zarar görmüştür. Fakat sanığın 29.12.2014 tarihli oturumdaki beyanından anlaşılacağı üzere, müşteki zararının giderilmesini isterse sanık müştekinin zararını tazmin etmeye hazır olduğunu belirtmiştir. (Nitekim zararı tazmin etmiştir)
Sanığın Pişmanlık Duygusu:
Sanık bu eyleminden ötürü pişman olmuş, ahlaklı yaşamak ve helal para kazanmak için gayret sarf etmeye başlamıştır. Hülasa kendisi evli ve çocuk sahibi bir insandır. Hapse girmemeli, ailesi ile ilgilenip onların ihtiyaçlarını karşılayabilmelidir. Bu olaydan sonra da başkaca herhangi bir adli vakaya karışmamıştır.
İmza
SANIK MÜDAFİİ
Hırsızlık Suçu Savunma Dilekçesi 2
ADANA ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
DOSYA NO:
KATILAN :
MÜDAFİİ :
KONUSU : Esas hakkında savunmamızdan ibarettir .
AÇIKLAMALAR :
1- Müvekkilim Sanık 15/09/2015 tarihli ifadesinde ;’Ben bu konu ile ilgili daha önce ifade vermiştim, ben olay yerinden geçerken polisler beni yakalayıp beni polis aracına bindirdiler, ben kimsenin dükkanının daraba kilidini kırmadım, dükkana girmeye çalışmadım, suçsuzum.’ demiştir. Kolluk ifadesi de aynıdır. İfadeleri arasında çelişki bulunmamakla birlikte suçu işlemediği gibi suç mahallinden alınmış ne bir kamera görüntüsü ne de olay mahallinde müvekkilime ait parmak izi bulunmaktadır. Olay SSÇ … tarafından işlenmiştir. Müvekkilim SSÇ ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiğine dair ne bir eylemi ne de bu hususta bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca ifadesinde de belirtiği gibi SSÇ’yi tanımamaktadır. Müvekkilim hakkında suçu işlediğini kanıtlar nitelikte herhangi bir somut delil bulunmamaktadır. Deliller, ceza uyuşmazlığını oluşturan olayın bir parçasını ispat edebilecek nitelikte ve elde edilebilir olmalıdır. CMK m.217/1 de belirtildiği gibi ulaşılamayacak ve dolayısıyla mahkemeye sunulamayacak durumda olmamalı, mahkemede tartışılabilir olmalıdır. Söz konusu olayda müvekkilimin suçu işlediğine dair bir delil söz konusu olmadığından beraatini talep ederiz.
2- Ayrıca Hırsızlık suçu ile fail mağdurun malvarlığını azaltması veya tamamen elinden alması gerekir. Somut olayda müvekkilimin böyle bir eylemi mevzuu bahis değildir. Müvekkilim suça konu olay ile ilgisi olmadığı gibi suça konu fiili de işlememiştir. Olay yerine yakın lokasyondan geçmesi ile suç isnadında kalmıştır. Beraatı gerekmektedir.
TCK m. 116 (1) ‘Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ demektedir. Bu suçun oluşabilmesi için hem konuta gizlice veya hileyle girilmiş olması hâlinde, bu suç oluşmaktadır.Müvekkilim tarafından konuta girme olayı mevzu bahis olmadığundan bu suç oluşmamıştır, Beraatini talep ederiz. Ayrıca kabul anlamına gelmemekle birlikte mağdur şikayeti de olmadığından beraati gerekir.
(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Demektedir. Müvekkilim magdura ait bir konuta girme fiilini gerçekleştirmediğinden ötürü Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçu madde 116/ 1-4 suçlarından da beraatini talep ederiz.
TCK m.143/1’Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.’ demektedir. Bu maddeden cezalandırılmasının koşulu failin hırsızlık suçunun gece vakti işlemesi olduğundan, müvekkilim sanık yukarıda kısaca açıkladığımız nedenlerden de açıkca anlaşılacağı üzere hırsızlık suçuna konu eylemi gerçekleştirmediğinden bu suça konu eylemde gerçekleşmemiştir. Bu suçtan da beraatini talep ederiz.
4- SSÇ … ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiğine dair ne bir eylemi ne de bu hususta bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca ifadesinde de belirtiği gibi SSÇ’yi tanımamaktadır. Suça konu eylemler ile uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır. Yolda yürürken polis tarafında yakalanmış ve suç isnadı altından kalmıştır. Hal boyle iken TCK m. 119 suçunu da işlemediği aşikardır, beraati gerekmektedir.
TCK m.151- (1)’ Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, …’ demektedir. Müvekkilim mağdura ait işyerini ne bilmekte ne de mağdura ait bir taşınır ya da taşınmaz mala zarar vermiştir. Cezalandırılabilmenin ön koşulu yasada tanımlı suça konu eylemi gerçekleştirmektir. Müvekkilimde mağdura iat taşınır/taşınmaz mala zarar vermediğinden bu suçta oluşmamıştır. Bu suçtan da beraatini talep ederiz.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah edilen ve re’sen takdir edilecek nedenler üzere;
1-) Müvekkilim Sanık hakkında hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve TCK md 119 ve mala zarar verme suçlarından beraatine karar verilmesini talep ederiz. Saygılarımızla.
Sanık Müdafii